Basın Bülteni 31 Mayıs 2017
EINSTEIN’IN KURDUĞU ENSTİTÜDE İLK TÜRK DİREKTÖR
Albert Einstein’ın kurduğu Kaiser Wilhelm Topluluğu’nun devamı olan Max Planck Enstitüsü’nde ilk kez bir Türk bilim insanı Direktörlük görevine getirildi. Boğaziçi Üniversitesi Elektrik Elektronik Bölümü mezunu Prof. Dr. Metin Sitti bugüne dek 18 Nobel ödüllü araştırmacı ve bilim insanı yetiştiren Max Planck Enstitüsü’nde ‘Akıllı Sistemler Enstitüsü’nün Kurucu Direktörü oldu.
Lisans ve yüksek lisans derecelerini elektrik ve elektronik mühendisliği alanında Boğaziçi Üniversitesi’nden alan ve 1999 yılında Tokyo Üniversitesi’nden doktora derecesini kazanan Prof. Sitti, robotik alanda SPIE Nanoengineering Pioneer Ödülü (2011), National Science Foundation CAREER Ödülü (2005), IBM Smarter Planet Ödülü (2012) gibi ödüllere layık görüldü.
Geçtiğimiz günlerde yaptığı Türkiye ziyareti kapsamında Boğaziçi Üniversitesi’nde bir seminer veren Prof. Sitti, Max Planck Enstitüsü’nde göreve geliş hikayesini şöyle anlattı: “Teklif Max Planck Topluluğu tarafından yapıldı ve toplulukta ilk Türk direktör olarak çalışmaya başladım. Kendime büyük bir araştırma laboratuvarı kurdum. Daha önce üniversitede olan cihazları ve daha fazlasını kendi grubuma alabildim. Tamamen merak ettiğimiz konular üzerine istediğimiz kadar proje süresiyle ve çok çeşitli imkânlarla donatılmış durumdayız.”
Sitti, Almanya’da artık Türkiye’den bilim insanları sayesinde beyin göçünün de konuşulmaya başlandığını belirterek, “Benim araştırma grubumda şu anda 30’a yakın ve her biri kendi alanlarında çok başarılı araştırmacı var ve aralarında çok başarılı Türkler de bulunuyor” dedi.
Sitti yürüttüğü projeyi şöyle özetledi: ‘’Tıbbi robotlar kapsamında kapsül boyutunda robotlar geliştiriyoruz, bu sayede örneğin kablolu endoskopi yerine kablosuz biçimde hiçbir riski olmadan insan vücudu içinde hareket edebilen, tıbbi görüntüleme yapabilen cihazlar geliştiriyoruz. 5-10 yıl içinde hasta uygulamalarına geçilmesi hedefleniyor.
Biyo-hibrid (cyborg) sistemler alanında ki bu çok yeni bir alan, insan içinden alınmış hücreleri robot yapımında kullanmaya çalışıyoruz. Örneğin sizden kas hücresi alarak robotlar üzerinde kullanıyor ve ilaç tedavisinde kullanılabilecek robotlar geliştiriyoruz.
Hedefli ilaç verme alanında çeşitli araştırmalarımız var. Hedefli ilacı robota yerleştiriyoruz, kanser hücresine odaklıyoruz ve ilacı çok yüksek dozda doğru kanserli hücrelere ve dokulara vererek o hücrelerin daha hızlı ve etkin bir şekilde yok edilmesini sağlıyoruz. Bu çalışmalar temel araştırma aşamasında, şu anda hayvan deneyleri yapılıyor. İnsan üzerinde uygulama aşaması için önümüzde 10-15 yıllık bir süreç var’’.
Prof. Dr. Sitti robotların insanların yerini alacağı konusundaki endişeler ve tartışmalarla ilgili olarak ise şu görüşleri dile getirdi:
“Bu kaygılar çok önemli kaygılar ve gelecekte karşımıza çıkacak olan çok büyük sorular. Robotların belli alanlarda insanların yerini almasında yarar var, örneğin nükleer santrallerde, gökdelenlerin temizliğinde, yani insan için riskli alanlarda. Benim bakış açım robotların insanların yerini alması yönünde değil; insanların yardımcıları olarak hayatını kolaylaştırıcı olmaları ve hayat kalitemizi artırmaları yönünde. Robotlar yapay zekâ sayesinde insanların yaptıkları işleri rahatlıkla öğrenebilecek. Örneğin bir doktor gibi cerrahi müdahale yapabilecek aşamaya gelebilecek ama burada soru şu, robot doktorun yerini mi alacak yoksa ameliyat sırasında doktorun yayında olup ona yardımcı mı olacak? Benim kişisel amacım robotların bize yardımcı olarak kullanılması yönünde”.
Dostları ilə paylaş: |