Belediye yönetim diZİSİ



Yüklə 271,61 Kb.
səhifə3/3
tarix02.12.2017
ölçüsü271,61 Kb.
#33604
1   2   3

İŞKUR DESTEKLERİ18

İŞKUR, Kanun ile istihdamın korunmasına, geliştirilmesine, yaygınlaştırılmasına ve işsizliğin önlenmesi faaliyetlerine yardımcı olmak ve işsizlik sigortası hizmetlerini yürütmek üzere kurulmuş bir kurumdur.

İŞKUR’un görevleri arasında; İş ve meslek analizleri yapmak, yaptırmak, iş ve meslek danışmanlığı hizmetleri vermek, verdirmek, işgücünün istihdam edilebilirliğini artırmaya yönelik işgücü yetiştirme, mesleki eğitim ve işgücü uyum programları geliştirmek ve uygulamak, istihdamdaki işgücüne eğitim seminerleri düzenlemek faaliyetleri de yer almaktadır.

Belediyeler, İŞKUR ile ortak çalışarak, özellikle mesleki eğitim faaliyetlerini projelendirebilirler.

İŞKUR; İstihdamın artırılması, işgücü piyasasının nitelikli işgücü ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla, aktif işgücü programları çerçevesinde aşağıda belirtilen işgücü yetiştirme faaliyetlerinde bulunmaktadır.

  a)İstihdam Garantili İşgücü Yetiştirme Kursları

Kuruma kayıtlı herhangi bir mesleği ya da iş piyasasında geçerli bir mesleği olmayan işsizlerin, işgücü piyasasının ihtiyaç duyduğu mesleklerde yetiştirilerek istihdam edilmelerini amaçlayan kurslardır.

  b)Kendi İşini Kurmak İsteyenlere Yönelik Meslek Edindirme Kursları

Kuruma kayıtlı işsizlerden herhangi bir mesleki bilgi ve becerisi bulunmayanların  kendilerine gelir getirici bir faaliyette bulunmalarını temin amacıyla düzenlenen meslek edindirme kurslarıdır.  Bu kurslar daha çok yörenin özellikleri dikkate alınarak planlanmaktadır.

  c)Meslek Geliştirme Kursları

Kurumda meslekli olarak kaydı bulunan ve mesleki niteliğini geliştirmek isteyen işsizlerin niteliklerini işgücü piyasasının gereklerine göre yükseltmek ve bu suretle istihdamlarını sağlamayı amaçlayan kurslardır.

  d)Özürlülere Yönelik Meslek Geliştirme  Kursları

Kurum herhangi bir mesleği olmayan özürlülere ilgi, ihtiyaç ve yeteneklerine uygun mesleklerde bilgi ve beceri kazandırmak ve bu suretle onları istihdama hazırlamak üzere işgücü yetiştirme kursları düzenlemektedir 

  e)İş Kurma (Girişimcilik)Eğitimi ve İş Kurma Danışmanlık Hizmeti

Kurumumuz tarafından kendi işini kurmak isteyen işsizler için düzenlenen kurslardan mezun olanlar ile söz konusu kurslara katılmamakla birlikte kuracağı iş ile ilgili mesleki bilgi ve deneyimi olan işsizlere İş Kurma (girişimcilik) Eğitimi ve İş Kurma Danışmanlığı hizmetinin verilmesi amaçlanmıştır.

  f)Toplum Yararına Çalışma Programı

Toplum Yararına Çalışma Programları özelleştirme ve ekonomik reform programları sebebiyle işlerinden çıkarılan işçilerle kapsama dahil ikincil işsizlerden   kültürel mirasın, çevrenin ve kamusal alt yapının korunması, sosyal yardımlaşma vb. alanlarda çalışmak isteyenlere yardımda bulunmayı amaçlar.  Bu program katılımcılara geçici iş imkanları sağlayarak onları belli bir süre için maddi olarak destekler ve ayrıca  katılımcılar bu sayede çalışma ortamına alışarak iş tecrübesi ve iş disiplini edinirler.  

 TYÇP Hizmetleri Çerçevesindeki  Hizmet Konuları

·        Çevre   temizliği,

·        Kamusal altyapının yenilenmesi (bayındırlık hizmetleri) ,

·        Eğitim, sağlık ve sosyal alanlara katkı sağlanması (örneğin; okullar, hastaneler, huzurevleri

         gibi yerlerde yapılacak hizmetler vb),               

·        Restorasyon, kültürel mirasın korunması,

·        Ağaçlandırma, park düzenlemesi,

·        Vadi ıslahı,

·        Erozyon engelleme çalışmaları,

·        Yol, su şebekeleri onarımı ve yapımı,

·        Afetler sonrası yapılan her türlü  hizmetler TYÇP konularını oluşturmaktadır. Benzer amaçlı konular olmak kaydıyla, yukarıda belirtilen alanlar dışında da projeler oluşturulabilecektir.



BAŞBAKANLIK ÖZÜRLÜLER İDARESİ BAŞKANLIĞI19

KORUMALI İŞYERLERİ

Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanlığının korumalı işyerleri ile ilgili çalışmaları bulunmaktadır.



Korumalı İşyeri: Normal işgücü piyasasına kazandırılmaları güç olan özürlüler için mesleki rehabilitasyon ve istihdam oluşturmak amacıyla devlet tarafından teknik ve mali yönden desteklenerek çalışma ortamının özel olarak düzenlendiği işyerleridir.

Özürlülük durumları sebebiyle işgücü piyasasına kazandırılmaları güç olan;

Zihinsel özürlüleri,

Ağır dereceli özürlüleri,

Eğitim seviyesi düşük özürlüleri,

Kadın özürlüleri öncelikle hedeflemektedir.

Özürlüler İdaresi Başkanlığı, benimsenen kota-ceza yönteminin tek başına başarıya ulaşamaması ve özürlülerin istihdamında hedeflerin çok gerisinde kalınması nedeniyle 2005 yılında ve sonrasında diğer tekniklerin de ülke gündemine alınması gerektiği anlayışını benimsemiştir.

Ülkemizde korumalı işyeri uygulamaları bulunmaktadır. Özürlülerin iş yaşamına kavuşmaları yönünde imkan sağlayacak böyle bir çalışma için Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanlığı ile ortak çalışma yapılabilir.



ÖZÜRLÜLER EĞİTİM REHABİLİTASYON MERKEZİ

Özürlülere yönelik eğitim ve rehabilitasyon hizmetlerinin sunulması yönünde idarenin görev ve yetkileri bulunmaktadır. Belediyeler bu alanda yapmak istedikleri projeyi idare ile bir protokol yaparak gerçekleştirebilirler. Bu kapsamda belediye 5272 sayılı yasanın verdiği yetkiye istinaden böyle bir tesisini arazi tahsisini, alt yapısını ve hatta tesisini yapabilir. İdare de eğitimini gerçekleştirebilir.



BAŞBAKANLIK -SOSYAL HİZMETLER VE ÇOCUK ESİRGEME KURUMU20

2828 sayılı Kanununa göre; Kurumun görevleri

Madde 9 - Kurumun görevleri şunlardır:

a) Sosyal yardım ve hizmetlerle ilgili esasları,sosyal hizmetler politikası ve hedeflerine uygun olarak tespit etmek,çalışma plan ve programlarını hazırlamak, uygulamak ve bu konuda ilgili bakanlık,kurum ve kuruluşlar arasında Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı adına Koordinasyon ve işbirliği sağlamak. 

b) Öncelikle çocuğun aile içinde yetiştirilmesi ve desteklenmesi için aileyi eğitim, Danışmanlık ve sosyal yardımlarla güçlendirmek, korunmaya, bakıma ve yardıma muhtaç çocuk, özürlü ve yaşlıların tespiti, bunların korunması, bakımı, yetiştirilmesi ve rehabilitasyonlarını sağlamak üzere gerekli hizmetleri yürütmek, bu hizmetler için 3 üncü maddede sayılan sosyal hizmet kuruluşlarını 4 üncü maddede belirtilen esaslar çerçevesinde kurmak ve işletmek. 

c) Çalışan ana ve babalar ile yurt dışındaki isçilerin çocuklarının bakımını ve korunmasını sağlamak amacıyla imkânları ölçüsünde gündüzlü veya yatılı kuruluşlar kurmak ve işletmek.

d) Yoksulluk içinde olup da temel ihtiyaçlarını karşılayamayan ve yaşamlarını en düşük düzeyde dahi sürdürmekte güçlük çeken kişi ve ailelere kaynakların yeterliliği ölçüsünde ayni ve nakdi yardımlarda bulunmak amacıyla gerekli hizmet ve programları geliştirmek ve uygulamak. 

e) Kurum görevlerinin yerine getirilmesinde yardımcı olmak amacıyla halkın gönüllü katılımın sağlamak ve organize etmek, toplumun örf, adet, inançlarına göre yapacağı yardım ve bağışlara ilişkin programlar geliştirmek ve yürütülmesini sağlamak, bu amaçla ilgili kamu kurum ve kuruluşları ile gönüllü kuruluşlar arasında işbirliği yapmak, yardımda bulunmak isteyen kişi, kurum ve kuruluşlara yol göstermek. 

f) Dernek ve vakıfların sosyal hizmetler alanındaki faaliyetlerini yönlendirmek, bunların bütçelerinde sosyal hizmetlere ayırdıkları payların yerinde ve  verimli bir şekilde kullanılmasını sağlamak amacıyla görüş ve tavsiyelerde bulunmak.

g) Kuruma bağlı olanlar dışında kurulacak sosyal hizmet kuruluşlarının açılış iznine, her türlü standartlarına ve işleyişlerine ilişkin esasları, varsa  ücret tarifelerini tespit etmek, onaylamak, denetimini yapmak ve bu esaslara uymayanların faaliyetlerini durdurmak.

h) Sosyal yardım ve hizmetlerle ilgili alanlarda araştırma, yayın ve tanıtma faaliyetlerinde bulunmak, uluslararası düzeyde sosyal hizmet uygulamalarını izlemek, değerlendirmek ve uluslararası kuruluşlarla işbirliğinde bulunmak.

ı) Hizmet için gerekli personeli bu hizmete elverişli kişiler arasından seçmek, eğitmek, yetiştirmek, çalışma esaslarını ve sorumluluklarını belirlemek ve ilgili alanlarda görevlendirmek;

j) Toplumun değişen ihtiyaçlarına göre özürlüler ve diğer sosyal hizmet alanlarında, Kanunlarla verilen diğer görevleri yerine getirmek, bunun için uygun gördüğü sosyal hizmet kuruluşlarını genel esaslar çerçevesinde kurmak ve işletmek, 

k) Ailenin bütünlüğünü korumak, parçalanmış ailelerin korunmaya, yardıma ve bakıma muhtaç fertleriyle çocuklarına her türlü maddi, manevi ve sosyal destek sağlamak; bu amaçla gerekli plânlamaları yapmak, eğitim faaliyetlerinde bulunmak.

l) Doğal afetler nedeniyle ortaya çıkabilecek sorunların çözümüne yönelik sosyal hizmetleri önceden planlamak, afetzedelerin ivedi gereksinimlerini  karşılamaya ve afet sonrası sorunlarını çözümlemeye yönelik geçici veya sürekli hizmetleri yerine getirmek, afetle bağlantılı göçler ve göçmenlerle ilgili her türlü sosyal hizmeti gerçekleştirmek. 

İlgili Kanunda yer alan kimi hizmetler şunlardır:



Çocuk ve Gençlik Merkezleri: eşler arası anlaşmazlık, ihmal, hastalık, kötü alışkanlık, yoksulluk, terk ve benzeri nedenlerle sokağa düşerek sosyal tehlike ile karşı karşıya kalan veya sokakta çalışan çocuk ve gençlerin geçici süre ile rehabilitasyonlarını ve topluma yeniden kazandırılmalarını sağlamak amacıyla kurulan yatılı ve gündüzlü sosyal hizmet kuruluşlar.

Kadın veya Erkek Konukevleri: fiziksel, duygusal, cinsel ve ekonomik istismara uğrayan kadın veya erkeklerin psiko-sosyal ve ekonomik problemlerinin çözümlenmesi sırasında varsa çocukları ile birlikte ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla geçici bir süre kalabilecekleri yatılı sosyal hizmet kuruluşlar.

Toplum veya Aile Danışma Merkezleri: toplumun ve ailenin gelişmesi için; bireyin katılımcı, üretken ve kendine yeterli hale gelmesi amacıyla koruyucu, önleyici, eğitici, geliştirici, rehberlik ve rehabilite edici işlevlerini, gerekirse diğer kuruluşlar ve gönüllülerle işbirliği içerisinde sunmakla görevli bulunan gündüzlü sosyal hizmet kuruluşlar.

Aile Danışma ve Rehabilitasyon Merkezleri: özürlü çocukları kendi kendine yeterli düzeye getirmek, okul eğitimine hazırlamak ve aile içi uyumu sağlamak amacıyla özürlü çocuklara ve ailelerine hizmet sunan gündüzlü sosyal hizmet kuruluşlar.

Kurumun projelerinden bazılar özellikle yerel kalkınma çalışmaları kapsamında değerlendirilebilecek fırsatlar sunmaktadır. Örneğin;



ANADOLU BAHÇESİ PROJESİ

Proje ile

Yoksulluğun özkaynaklara dayalı bir ulusal sosyal kalkınma modeli oluşturularak azaltılması.

Kamu bütçesine ek yük getirmeden var olan olanakların kullanımı ve kamu güvencesiyle bir sivil üretim ve istihdam alanının oluşturulması.Bir örgüt ve işleyiş modeli gerçekleştirilip iki yıl içinde kamunun projeden çekilmesi.

Kadınlara el, ev ve bahçe ürünlerini piyasaya sunma olanakları tanınarak bir kalkınma dinamiği oluşturmalarına ortam sağlanması.

Proje sürecinde kamu, sivil toplum örgütleri ve kadınlar arasında oluşan dayanışmanın bu programının da teşviki ile toplumsallaşmasına olanak sağlanması. Bu durumun da bireyin kapıldığı umutsuzluk, yalnızlık gibi olumsuz duyguları silmesi amaçlanmaktadır.

Yoksulluğun yaygın gözlemlendiği illerden ve metropollerden başlamak üzere kadınların ev ve el ürünlerini piyasaya sunabilecekleri pazarlar (Anadolu Bahçeleri), oluşturulması hedeflenmektedir.

Uygulamaya dönük olarak yapılmak istenenler şunlardır:

"Anadolu Bahçesi" adlı pazarların;



  • Alışveriş hareketliliğinin yüksek olduğu semtlerde

  • Kent merkezlerinde

  • Ziyaretçisi çok olan tarihi ve kültürel yapıların çevresinde

  • Turistlerin yoğun ilgisi olan mahallerde

  • Park veya piknik yerlerinde açılması

"Anadolu Bahçesi" yalnızca;

  • Doğal

  • Katkı maddesiz

  • Sağlıklı

  • Ev ürünleri ( pestil, pekmez, kuru meyve, kuru sebze, reçel, turşu, tarhana, erişte, baharat, yağ, şarap, sabun, ekmek)

  • El ürünleri (kilim, hasır, halı, battaniye, dantel, kumaş, toprak, bakır, gümüş işleri vb.) ve organik tarımla yapılmış bahçe ürünleri gibi Anadolu'yu yansıtan ürünlerin satışa sunulması

  • Ev ürünlerinin; içerdiği maddeler, nasıl üretildiği, son kullanma tarihi, baharatların nelere iyi geldiği gibi bilgileri içeren yazılı paketlerle satılması

Anadolu Bahçelerinde ;

  • 18 yaşını doldurmuş

  • Sosyal güvenlik kurumlarından yararlanamayan

  • Herhangi bir işte çalışmayan kadın ve genç kızların kendi ürünleri ile satış yapması düşünülmektedir.

Söz konusu görevler, sosyal belediyecilik kapsamında belediyelerce yapılabilecek bir çok faaliyetle ilgilidir. Belediyeler, bu kurumla yapacakları ortak projelerle, sosyal belediyecilik çalışmalarını gerçekleştirebilirler.

Dezavantajlı Toplumsal Kesimler ve Sosyal Belediye

Dezavantajlı toplumsal kesim kavramı ile anlatılmak istenen, özürlüler ile çocuk, kadın ve yaşlı kesimlerdir. Bunlar değişik gerekçelerle toplumsal hizmetlerden yararlanmakta zorluk çekmektedirler.



Özürlüler:

Birleşmiş Milletler Özürlü Kişilerin Haklarına Dair Bildiri de “Özürlü kişi terimi, fiziksel veya zihinsel yeteneklerinde doğuştan veya sonradan meydana gelen yoksunlukların sonucu olarak, kısmen veya tamamen, kendi başına normal bireysel ve/veya sosyal yaşam yaşayamayan kişileri ifade eder” biçiminde tanımlama getirilmektedir.21

Yardıma muhtaç özürlü ise, değişik sebeplerden dolayı (çalışmaya muktedir olamama, bakıma muhtaçlık, işsizlik, belirli bir gelir düzeyinin altında kalma, vb) başta kamu kurumlarının olmak üzere sivil toplum örgütlerinin ve sosyal çevrenin mali desteğine ihtiyaç duyun kişidir.22

Birleşmiş Milletler Özürlü Kişilerin Haklarına Dair Bildirisi şu şekildedir:



Genel Kurul,

Üye Devletlerin, Birleşmiş Milletler Şart’ına göre, daha yüksek bir yaşam standardı, tam istihdam ve ekonomik ve toplumsal kalkınma ve gelişme şartları sağlamak için Birleşmiş Milletler Teşkilatı ile işbirliği içinde birlikte veya tek başlarına faaliyette bulunma taahhüdünde bulunduklarını akılda tutarak,

Birleşmiş Milletler Şartı’nda ilan edilen insan haklarına ve temel özgürlüklere ve barış, insanlık onuru ve insanın değeri ile sosyal adalet prensiplerine olan inancını yeniden teyit ederek,

İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’nin, İnsan Haklarına dair Uluslararası Sözleşmeleri’nin, Çocuk Haklarına dair Bildiri’nin ve Zihinsel Geriliği bulunan Kişilerin Haklarına dair Bildiri’nin prensipleri ile birlikte, Uluslararası Çalışma Teşkilatı’nın, Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Teşkilatı’nın, Dünya Sağlık Teşkilatı’nın, Birleşmiş Milletler Çocuk Vakfı’nın ve ilgili diğer örgütlerin kurucu belgelerinde, sözleşmelerinde, tavsiye kararlarında ve diğer kararlarında toplumsal gelişme için daha önce getirdikleri standartları hatırlayarak,

Ekonomik ve Sosyal Konseyin özgürlülüğün önlenmesi ve özürlü kişilerin rehabilitasyonu hakkında 6 Mayıs 1975 tarihli ve 1921 (LVIII) sayılı kararını hatırlayarak,

Sosyal Kalkınma ve Gelişmeye dair Bildiri’nin, fiziksel ve zihinsel bakımından dezavantajlı durumda bulunan kimselerin haklarının korunması ve iyiliklerinin ve rehabilitasyonlarının güvence altına alınması gereğini ilan ettiğini vurgulayarak,

Fiziksel ve zihinsel özürlülüğe karşı korunma ve özürlü kişilerin hemen her faaliyet alanında yeteneklerini geliştirme ve normal yaşamla mümkün olduğu kadar bütünleşmelerini sağlama gereğini akılda tutarak,

Gelişmelerinin ilk aşamalarında olan bazı ülkelerin, bu hedef için sadece sınırlı bir çaba gösterebileceklerinin farkında olarak,

Bu Özürlü Kişilerin Haklarına dair Bildiri’yi ilan eder ve aşağıdaki hakların korunması için ortak bir temel ve çerçeve olarak kullanılmasını sağlamak üzere ulusal ve uluslararası alanda faaliyette bulunmaya çağırır:

1. “Özürlü kişi” terimi, fiziksel veya zihinsel yeteneklerinde doğuştan veya sonradan meydana gelen yoksunlukların sonucu olarak, kısmen veya tamamen, kendi başına normal bireysel ve/veya sosyal yaşam yaşayamayan kişileri ifade eder.

2. Özürlü kişiler bu Bildiri’de belirtilen bütün haklara sahiptir. Bu haklar, her ne olursa olsun hiç bir istisnaya ve ayrıma veya ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasal veya diğer bir fikir, ulusal veya sosyal köken, sağlık durumu, doğum veya özürlü kişinin kendisi veya ailesi ile ilgili her hangi bir durum nedeniyle hiç bir ayrımcılığa tabi tutulmaksızın, bütün özürlü kişilere tanınır.

3. Özürlü kişiler, doğuştan sahip oldukları insanlık onurlarına saygı gösterilmesi hakkına sahiptir. Engellerinin veya özürlerinin sebebi, niteliği ve ağırlığı ne olursa olsun bütün özürlü kişiler, aynı yaştaki vatandaşlar ile aynı temel haklara sahiptir; bu hakların başında ve hepsinden önce, mümkün olduğu kadar normal ve tam bir insan gibi nezih bir hayat yaşama hakkı gelir.

4. Özürlü kişiler diğer insanlarla aynı kişisel ve siyasal haklara sahiptir; Zihinsel Geriliği bulunan Kişilerin Haklarına dair Bildiri’nin yedinci maddesi, zihinsel özürlü kişilerin haklarının kısıtlanması ve kaldırılması ihtimalinde de uygulanır.

5. Özürlü kişiler, mümkün olduğu kadar kendilerini yeter hale getirecek tedbirlerin alınmasını isteme hakkına sahiptir.

6. Özürlü kişiler protez ve ortopedik araçlar da dahil, kabiliyetlerini ve maharetlerini en üst düzeye çıkaracak ve kendilerinin toplumla bütünleşme ve kaynaşma sürecini hızlandıracak olan tıbbi ve sosyal rehabilitasyon, eğitim, mesleki öğrenim ve rehabilitasyon, yardım, danışmalık, barınma hizmetleri ile diğer hizmetler gibi tıbbi, psikolojik ve işlevsellik muamelesi görme hakkına sahiptir.

7. Özürlü kişiler, ekonomik ve sosyal güvenlik ile yaşamalarını nezih bir düzeyde sürdürme hakkına sahiptir. Özürlü kişiler, kabiliyetleri ölçüsünde çalışma veya yararlı, üretici ve kazanç sağlayıcı bir meslek icra etme ve sendikalara katılma hakkına sahiptir.

8. Özürlü kişiler ekonomik ve sosyal planlamanın her aşamasında özel ihtiyaçlarının dikkate alınmasını isteme hakkına sahiptir.”

9. Özürlü kişiler kendi aileleri veya bakıcı aileler ile birlikte yaşamak ve her türlü sosyal, yaratıcı veya eğlendirici faaliyetlere katılmak hakkına sahiptir. Hiç bir özürlü kişi, içinde bulunduğu durumun veya şahsi durumundaki gelişmesinin gerektirdiği muameleler dışında, ikameti ile ilgili olarak farklı bir muameleye tabi tutulamaz. Özürlü bir kişinin özel bir kurumda kalması kaçınılmaz ise, buradaki yaşama şartları ve çevresi, kendisinin yaşındaki normal bir kişinin yaşama şartlarına mümkün olduğu kadar yakın olur.

10. Özürlü kişiler bütün istismarlara, ayrımcı, kötüye kullanıcı veya onur kırıcı nitelikteki bütün düzenlemelere ve muamelelere karşı korunur.

11. Özürlü kişilerin şahsiyetlerinin ve mallarının korunması için nitelikli hukuki yardıma duydukları ihtiyaç kaçınılmaz ise, kendilerine bu tür bir hukuki yardım verilir. Özürlü kişiler hakkında bir dava açılmış olması halinde uygulanacak olan usul, kendilerinin fiziksel ve zihinsel şartlarını tam olarak dikkate alır.

12. Özürlü kişilerin haklarını ilgilendiren bütün konularda, özürlü kişilerin örgütleri ile yararlı olacak biçimde istişare edilir.

13. Özürlü kişiler, onların aileleri ve yaşadıkları çevre, bu Bildiri’de yer alan haklardan her türlü uygun vasıta ile bilgilendirilir.

Anayasada Türkiye Cumhuriyeti sosyal hukuk devleti olarak tanımlanmaktadır. Sosyal devletin özünü insan yaşamını eşitlik ve özgürlük koşullarında güvence altına almak oluşturur. Anayasamız yurttaşları eşit haklara sahip kılarak buna yönelik düzenlemeler getirmiştir:

Kimse eğitim ve öğretim hakkından yoksun bırakılamaz... devlet durumları sebebiyle özel eğitime ihtiyacı olanları topluma yararlı kılacak tedbirleri alır.. (madde 42)

Devlet sakatların korunmalarını ve toplum hayatına intibaklarını sağlayıcı tedbirleri alır.. (madde 61).

....Küçükler ve kadınlar ile bedeni ve ruhi yetersizliği olanlar çalışma şartları bakımından özel olarak korunurlar.. (madde 50).

Kesin rakamlar bilinmemekle birlikte, engelli nüfus oranının gelişmiş ülkelerden yaklaşık %20 yüksek olduğu tahmin edilen ülkemizde, ne yazık ki, engellilerin aktif nüfusa katılım oranı ve buna yönelik kamu harcamaları, gelişmiş ülkelere oranla çok düşük düzeylerdedir.



Tablo 1. Engellilere Yönelik Mesleki Rehabilitasyon Harcamaları Dağılımı

Ülkeler

Kişi Başına Harcama ($)

Kamu harcamaları GSMH %

Engellilerin Sivil Aktif

Nüfusa Katılımı



Almanya

7.400

0.12

0.7

Yunanistan

7.100

0.01

0.02

Danimarka

3.800

0.13

1.4

Portekiz

3.400

0.03

0.1

İngiltere

3.000

0.01

0.06

Türkiye

250

0.004

0.05

Kaynak: Özürlüler Şurası Ön Komisyon Raporları, 1999, ÖİB.

Dünya Sağlık Örgütünün belirlediği %10 oranına göre, ülkemizde 6.5 milyonun üzerinde kalıcı veya geçici engelli vatandaşın olduğu kabul edilmektedir. Engelliler, aileleri ile birlikte düşünüldüğünde toplam nüfusun büyük bölümünü (yaklaşık yirmi milyon) ilgilendiren bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır.

Ülkemizde mevcut kurumsal örgütlenmeye göre, engellilere yönelik politikaların belirlenmesi ve uygulanmasından sorumlu çok sayıda kurum ve kuruluş bulunmakla birlikte beklentiler karşılanamamıştır. Özürlü, sokak çocukları, yoksullar, kayıp kişiler, vb ile ilgili merkezi ve yerel birim ve komisyonlar çok yetersiz ya da yoktur. Dezavantajlı toplumsal kesimler olarak niteleyebileceğimiz bu kesimlerle ilgili dernek, vakıf vb kamu/sivil toplum kuruluşlarının hem merkezi hem de yerel yönetimlerde temsili sağlanamamıştır. Bununla birlikte, son yıllarda, yerel yönetimlerin engellilerle ilgili yetki ve sorumluluklarını artıran yasal düzenlemeler, çözüm arayışlarının önemli bir boyutunu oluşturmaktadır. Engellilerin yaşama uyumuna yönelik 30.05.1997 gün 572 sayılı KHK Ek Fıkra 80 ve 81 ile yapılan aşağıdaki düzenlemeler bu çabaların bir sonucudur:


  • Genç ve yetişkin engelliler için bölgenin işgücü piyasasına uygun meslek ve beceri kazandırma kursları, iş eğitim merkezleri ve yaşam evlerinin açılmasının belediyelerin görevleri arasına alınması ve belediyelerin ilgili kuruluşlarla işbirliği yapmasının zorunlu hale getirilmesi,

  • Engelliler. için, ulaşım ile sosyal kültürel amaçlı hizmetlerden ücret alınmaması veya indirimli tarife uygulanması; belediyelere ait ve belediyeler tarafından işletilen veya kiraya verilen büfeler, otoparklar gibi işyerlerinin engelliler tarafından işletilmesi konusunda kolaylık sağlanması.

Avrupa Kentsel Şartı’nın 7. maddesine göre;

Kentlerdeki engelli ve sakat kişiler;



Her hemşerinin temel haklarından biri, cinsiyet, yaş, ulus veya bedensel ya da zihinsel yeterlilik ayrımı gözetilmeksizin, kentteki toplumsal etkinliklerden ve tesislerden herkesin serbestçe yararlanması olmalıdır.

Ne var ki, kural olarak kentlerimiz, yetileri eksiksiz gelişmiş ve en dinç çağındaki çalışan yetişkin nüfusun ihtiyaçlarını karşılama çabasındadır.

Geçici veya süreli uyum sorunları yaşayan hemşehri gruplarının (gebe kadınların, çocukların yaşlıların, belli hasta gruplarının, sakatların) durumları genellikle gözardı edilmektedir.

Elverişsiz durumdaki belli hemşehri gruplarının temel bireysel haklardan yararlanabilmeleri ancak öbür kent sakinlerinin anlayışına ve yardımına bağlıdır.

İlkeler
1. Kentler herkesin her yerde yararlanabileceği biçimde tasarlanmalıdır.


Bütün ticari, idari ve kamusal binalar; kültür, spor, sağlık tesisleri ve dini binalar; sokaklar; kamu yapıları; kültürel ve toplumsal olaylar, sakatlığı veya engeli ne olursa olsun herkesin erişip yararlanabileceği gibi olmalıdır.
Gerektiğinde, farklı nüfus grupları için özel tesisler ve mekanlar (sözgelimi çocukların yüzmesi ve sakatların spor yapması için özel tesisler, kütüphanelerde çocuk bölümleri vb.) yapılabilir. Ne var ki, kamu binalarının ve donanımının kullanılması hakkı, buralardan yararlanan diğer kişilere de aşırı elverişsizlik yaratmamalı, aşırı ölçüde pahalı olmamalıdır.


Yerel yönetimler, kamuya açık tüm binalar ve mekanlar için bir güvenlik komitesi kurabilirler.

Şu ya da bu sakatlığı bulunan kent sakinlerine yardımcı olacak hizmet personeli eğitilmeli ve insanları toplumun bu kesimlerinin varlığının farkına vardıracak politikalar oluşturulmalı, herkese çok küçük yaştan itibaren hoşgörü öğretilmeli ve entegrasyon özendirilmelidir.

2. Sakat ve engelli kişilere yönelik politikalar aşırı korunmayı değil, toplumla bütünleştirmeyi (entegrasyonu) amaçlamalıdır.

Kentleri fiziksel veya zihinsel bir zayıflığı veya engeli bulunanlar için koruyucu kozalar olarak tasarlamak ya da bu anlayışla donatmak ne psikolojik yönden ne toplumsal ne de ekonomik yönden uygundur. Ayrıca, bu mümkün değildir. Bunun yerine, çocukların, yaşlıların ve sakatların çevrelerine uyum göstermelerini ve beldenin normal günlük yaşamına tümüyle katılmalarını sağlayacak bir ortam yaratılmalıdır.

Aşırı koruma, refah devleti zihniyetinin teşvikine ve kastların oluşumuna yol açar. Bu ise söz konusu nüfus gruplarının şevkini ve mücadele azmini örseler, toplumsal gruplar arasındaki ilişkilerin bozulmasına yol açar.

Belli bir toplumsal gruba yönelik tesislerin aynı faaliyet sektöründe toplanmasından da kaçınmak gerekecektir.

3. Engellileri veya azınlık gruplarını temsil eden uzmanlık dernekleriyle, bu derneklerin kendi aralarında işbirliği kurulması zorunludur.

Dernekler, engellilerin veya azınlık gruplarının çıkarlarının temsilinde ve savunulmasında, bu kesimlerin toplumla bütünleşmesinde olumlu bir rol oynarlar.

Bu dernekler arasında, bu derneklerle kent planlamasından, sosyo-kültürel faaliyetlerden ve politikalardan sorunlu çeşitli kuruluşlar arasında sıkı, sürekli ve düzenli bir danışma ilişkisi bulunmalıdır.

Hizmetlerin planlanması, geliştirilmesi ve uygulanması aşamalarında danışma ilişkisinin varlığı, sunulan hizmetlerin kalitesini yükseltir ve yerel yönetimlerce benimsenen entegrasyon önlemlerinin verimliliğini arttırır

Danışma, kentsel çevrenin bir bütün olarak planlanmasında gerçekleşmelidir (sokaklar, kamusal alanlar, kentsel donanım ve ulaşım; inşaat yönetmelikleri; planlama izni uygulamaları, vb. konularda).

4. Evlerin ve işyerlerinin engelli ve sakat kişilerin ihtiyaçlarına uygunluğunun sağlanması önemlidir.

Toplumsal yaşam, karşılaşmaların ve alışverişlerin sonsuz etkileşimine dayanır. Her yer herkesin kolaylıkla yararlanabileceği durumda olmalıdır. Herkes evde ve işte kendini mümkün olduğu kadar güvenli ve rahat hissetmeli, yaşı ve sağlık durumu ne olursa olsun, olanaklarını sonuna kadar geliştirebilecek durumda olmalıdır.
Ne var ki, konutlar, işyerleri, yerleşim bölgeleri genellikle belli toplumsal gruplar açısından elverişsizdir.


Değişik toplum kesimleri için şunlar gerçekleştirilmelidir; gençler için ses yalıtımı, mahremiyet, oyun alanları ve güvenlik; gençler için buluşma yerleri, fiziksel rekreasyon ve mahremiyet; yaşlılar için çevreden kopukluğu ve güvencesizliği azaltacak, yardım sağlayacak önlemler ve buluşma yerleri; sakatlar için ulaşımda, tuvalet koşullarında uygun önlemler, bedensel engeli (zayıf görüşü, az işitmeyi, zorlukla yürümeyi) hafifletecek teknik aygıtların yaygınlığı.

5. Yolculuk, iletişim ve toplu taşımacılık olanaklarından herkes yararlanabilmelidir.İnsanların ve eşyanın serbest dolaşımı temel bir bireysel hak olmakla birlikte, bazı insan grupları için yolculuk ve iletişim sorunudur.

Bu hakkın kapsamına, yaşları, bedensel veya zihinsel yetenekleri, dilbilgileri ve gelenekleri nedeniyle bazı engellerle karşı karşıya bulunan gruplar da girmektedir. Bu grupların farklı kaynaklardan ve olanaklarından yararlanmaları teşvik edilmeli; bu bağlamda uluslararası piktogramlar, yol işaret tabelaları ve çeviri olanakları yaygın olarak kullanılmalı, etnik azınlıklar için yoğun pratik dil eğitimi verilmeli, kullanıcı-dostu yeni enformasyon sistemleri devreye sokulmalıdır.”

Kent yönetimi olan belediyeler, kent yönetimi kapsamında yetki ve sorumluluklarının yerine getirilmesinde özürlü ve engelli vatandaşların şartlarını da göz önünde bulundurmak zorundadırlar.

İmar yönetmeliklerinde engelli kişi, doğuştan veya sonradan herhangi bir nedenle bedensel, zihinsel, ruhsal, duygusal ve sosyal yeteneklerini çeşitli derecelerde kaybetmesi nedeniyle normal yaşamın gereklerine uymama durumunda olup, bağımsız hareket edebilmesi için yapılarda özel fiziki düzenlemelere gereksinim duyan kişi olarak tanımlanmıştır. (02/09/1999 tarihli 3030 sayılı Kanun Kapsamı Dışında Kalan Belediyeler Tip İmar Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik m.16/27). Bu durumda özel fiziki düzenlemelerin, yerleşim alanlarının kullanımında kolaylık sağlayıcı bir program içinde yürütülmesi önemli bir konu olarak görülmektedir.

Yerel yönetimler, yerleşimlerin teknik ve sosyal altyapısının oluşmasındaki rolleri nedeniyle, mekanın şekillenmesinde de önemli işleve sahiptirler. Engellilere yönelik özel fiziki düzenlemelerin, yerleşim alanlarının kullanımında kolaylık sağlayıcı bir plan ve programa uygun gerçekleştirilmesi, bu kesimin toplumsal yaşama katılımını sağlamada çok önemli bir boyuttur. Bu nedenle, engelli bireyleri toplumdan ayırmak yerine, bütünün bir parçası olarak algılayan ve fizik ve sosyal mekanı buna olanak tanıyacak biçimde düzenlemek önemli bir gerekliliktir.

Engellilik nedenlerinden çevresel faktörler; iş ve trafik kazalarının önlenmesi hususunda belediyelerin uygulama, denetim ve yaptırım görevleri ve yetkileri önem kazanmaktadır. Engellilerin en çok zorlandığı yerler kent merkezleridir; özellikle büyük kentlerdir. Kent içi ulaşım sisteminde alt ve üst geçitler, kavşaklar, kaldırımlar, park, tuvalet, sinema, tiyatro gibi ortak mekanların engellilere (özellikle fiziksel hareket engelli yaşlı, çocuk, hamile, vb) uygun düzenlenmesi belediyelerin ilgileri oranında başarılmaktadır.

5272 sayılı Belediye Kanununun 14. maddesine göre; “Belediye hizmetleri, vatandaşlara en yakın yerlerde ve en uygun yöntemlerle sunulur. Hizmet sunumunda özürlü, yaşlı, düşkün ve dar gelirlilerin durumuna uygun yöntemler uygulanır.”



Yaşlılar

Gelişen sağlık hizmetleri ve yaşam koşullarındaki düzelme, yaşam süresinin uzamasına neden olmakta ve engelli grubun bileşenlerinden birisi olan yaşlı nüfusun oranı giderek artmaktadır. 1950’li yıllarda ortalama %5 olan bu oranın 2025 yılında %10’lara ulaşacağı tahmin edilmektedir. Dünya nüfus piramidinin üst kısmındaki bu genişlemenin giderek artıyor olması yaşlılara yönelik olarak yapılacak hizmetlerin önümüzdeki on yıl içinde, gelişmiş ülkeler kadar gelişmekte olan ülkelerin de gündeminde yer alacağını göstermektedir.

Bazı Ülkelerde 65 Yaş ve Üstü Nüfusun Toplam Nüfus İçindeki Oranı


Ülkeler

1977 (%)

2015 (%)

ABD

12.5

14.7

Hollanda

13.4

18.5

İngiltere

15.9

18.7

Almanya

15.7

20,3

Macaristan

14.3

17.2

Şili

6.8

9.7

Mısır

4.0

5.2

Hindistan

4.7

6.4

Kenya

3.0

2,5

Türkiye

5,4

7.2

Kaynak: Human Development Report 1999 .Demographic Trends., UNDP

Özellikle kentlerde, ekonomik ve fiziksel açıdan giderek ağırlaşan yaşam koşulları ve bu koşullar altında yaşamak zorunda kalacak yaşlı sayısının artıyor olması, yerel yönetimlere bu konuda önemli bir sorumluluk alanı açmaktadır. Yerel yönetimlerin, kentleri herkes için yaşanabilir kılma konusunda izleyecekleri hizmet programları, kentsel yaşam kalitesini arttırmak açısından önemli bir araçtır. Yaşlıların kentin gündelik yaşamından soyutlanmadan yaşayabilmesi için yerel yönetimlerin sağlayacakları başlıca hizmet alanları; fiziksel erişebilirliğin sağlanması, barınma ve dolaylı gelir desteği, evde bakım servisleri, sağlık servisleri, gündelik yaşama katılım organizasyonu olarak sayılabilir.



Gençler

Birçok ülkede farklı toplum kesimlerinin kamusal yaşamla ilgili politikaların oluşturulmasında söz sahibi olması için çalışmalar yapılmakta ve böylece sosyal sorunların çözümünde yönetime bir katkı olması amaçlanmaktadır.

Avrupa Kentsel Şartında, gençlerin toplum yaşamına katılımı için yerel yönetimlerin çeşitli programlar yürütmeleri öngörülmektedir. Şart, gençlerin katılımının sosyal bütünleşmeye katkıda bulunacağı gibi, katılımın, gençliğin demokratik kurum ve kuruluşlara olan inancını da pekiştireceğini öngörmektedir. Bu katılımın, gençlerin her alandaki özel gereksinimlerine yönelik olması gerekir ki, bu da yerel gençlik politikalarının oluşturulmasıyla ancak olanaklı olabilir.

Kentlerin önemli ve aktif nüfus kesimini oluşturan gençlerin kentsel çevrenin biçimlenmesine katkısı aşağıdaki koşulları gerekli kılar:

1. Yöneticilere gençlerle ilgili sorunların kent yönetiminin sorumluluğunda olduğu bilincinin kazandırılması;

2. Gençlerin kentle bütünleşmesi ve kentsel kimlik kazanması için gerekli alt yapının hazırlanması;

3. Kentsel kararlar alınırken gençlerin gereksinimlerinin karar süreçlerinde dikkate alınması,

4. Gençlerin kent yönetimi ve demokrasi konularında eğitim sürecine sokulması.

Yakın dönemlerde, Türkiye.de de gençlerin kentsel yaşamla bütünleşmeleri ve kent kültürünü özümsemelerini sağlamak amacıyla bazı deneyimler olmuştur. Ankara Gençlik Konseyi ve Kültürevi modeli bunlardandır. Bu deneyimlerde daha çok kültürel bilgilendirme ve yetenek kazandırma çalışmaları yapılmıştır.

AB müktesebatı çerçevesinde Avrupa Gençlik Hakları Şartı da hazırlanmıştır. Şartın metni aşağıdadır:



Avrupa Gençlik Hakları Şartı

 Bizler, aşağıda imzaları olan Avrupa Topluluklarının Üye Devletlerinin hükümetleri olarak,

Avrupa Konseyi tarafından benimsenen İnsan Hakları Evrensel Beyannamesini, Uluslararası Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesini, Uluslararası Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesini, Avrupa İnsan Haklarını ve Temel Özgürlükleri Koruma Sözleşmesini, Avrupa Sosyal Şartını göz önüne alarak;

 Bu enstrümanlar kesinlikle bireyin etkin olarak korunması için kurallar içermekte iken, fakat bu kurallar tek başına özelde genç insanların konumları ile ilgilenmemeye yetmemekte iken;

Genç insanlar insan hakları ihlallerine maruz kalan; hassaslıkları nedeniyle bu ihlallere karşı mücadele etmek için yeterli donanıma sahip olmayan belirgin bir sosyal kategori oluşturmakta iken;

 Özellikle gençlerin haklarının korunması için bir Şartın benimsenmesi için gereksinimin var olur iken;

 Böyle bir Şartın su götürmez olarak Avrupa bütünleşmesi ile bağlantılı olduğunu, ekonomik boyutuna vazgeçilmez bir tamamlayıcı olduğunu göz önünde bulundurarak;

 Bu Şartın Avrupa yurttaşlığının geliştirilmesinde temel bir nokta oluşturacağını ve tüm Avrupa kıtasında, hatta dünya düzeyinde gençlik haklarının korunmasında yeni bir yer açabileceğini göz önünde bulundurarak;

 Genç insanların barışçıl, adaletli ve eşit bir dünyanın aktörleri olduğunu göz önünde bulundurarak;

 Aşağıdaki şekilde anlaşmış bulunuyoruz:

 Madde 1

Bu Şart altında, “genç” ve “genç insanlar” terimleri, 15-25 yaşları arasındaki tüm kişileri kapsayacak şekilde düşünülecektir.

 Madde 2

Taraflar, işbu Şartta tanımlandığı şekilde egemenlikleri altındaki tüm genç insanların hak ve özgürlüklerini tanımayı taahhüt etmektedirler.

 Madde 3

Tarafların işbu Şart altında tanımak üzere taahhüt ettikleri bu hak ve özgürlüklerden yararlanılması, cinsiyet, cinsel tercih, ırk, renk, dil, din, siyasi veya diğer görüşler, tabiiyet veya sosyal öz, ulusal veya etnik bir azınlığa dahil olma, fiziksel veya başka türlü bir engellilik, zenginlik, doğum veya diğer bir durum temelinde her hangi bir ayrım yapılmadan güvence altına alınmak zorundadır.

 Madde 4

Genç insanların istekleriyle ilgili ve seçme özgürlüklerine saygılı, uygun profesyonel eğitim alma hakkı vardır.

Bu hakkın tanınması görüşü ile, imzalayan Devletler genç insanlar arasındaki sosyal ve kültürel eşitsizlikleri azaltmak için gerekli şekilde her bir yararlanıcının kapasitesini göz önünde bulunduracaklardır.

 Madde 5

İmzalayan Devletler genç insanlara, üniversite de dahil olmak üzere her düzeyde ücretsiz ve iyi kalitede eğitim temin etmeyi taahhüt ederler.

 Madde 6

İmzalayan Devletler, mesleki eğitimin türü veya kendilerine en uygun eğitim konusunda serbest seçimlerini kolaylaştırmak için genç insanlara yeterli bilgi ve fikir vermeyi garanti altına almayı taahhüt etmektedirler.

 Madde 7

Genç insanların çalışma hakları, Madde 23’ün altında, garanti altına alınmalıdır. Bunu göz önünde bulundurarak, imzalayan Devletler özel olarak genç insanlar için düzenlenmiş bir istihdam politikası çerçevesinde kalıcı işlerin yaratılmasını sağlayacak tüm gerekli önlemleri alacaklardır.

 Vasıfsız genç insanlara özel ilgi gösterilmesi gerekmektedir. Bu bağlamda, kalıcı olmayan işlerin kalıcı işlere çevrilmesi ve en az vasıflılar için bütünleşme eğitim programlarına özel sektörün katkıda bulunmasını teşvik etmek için bir ihtiyaç bulunmaktadır.

 Daha genel olarak, genç insanlar sosyal ve aktif hayata ahenkli olarak bütünleştirecek somut ve etkin önlemlerden yararlanmalıdır.

 Madde 8

Madde 4 ve 5’i akılda tutarak, imzalayan Devletler işsiz gençlere, uzun vadeli işsizliklere veya işsizlik tehdidi altında bulunan gençlere yeterli yardım sağlamayı taahhüt ederler.

 Madde 9

Genç insanlar, potansiyel olarak sağlıklarını, eğitimlerini veya fiziksel veya manevi gelişmelerini tehdit eden tüm işlere karşı korunmalıdırlar.

 

İmzalayan Devletler, uygun düzenlemelerle çalışma saatlerinde okuma izinlerini tanıyacaklardır ve geliştireceklerdir.



 Madde 10

Uygun bir işe sahip olamayan genç insanlar, onurlu ve tatminkar bir hayat sürmelerine izin verecek yeterli bir asgari gelir edinme hakkına sahiptirler.

 Bu gelir, yararlanıcının bir eğitim kursu görmesi ve bir iş bulması veya yeni bir iş bulması için su götürmez güvenliğini güvence altına almak amacıyla düzenli aralıklarla ve yeterli bir zaman boyunca ödenmelidir.

 Madde 11

Genç insanların, gelirlerinden veya sosyal konumlarından bağımsız kaliteli sağlık hizmeti edinme hakkı vardır.

 Bu bağlamda, tüm genç insanların yeterli sosyal güvence edinme hakkı vardır.

 Madde 12

Taraflar genç insanlara tatmin edici ve nitelikli barınma tedarik etmeyi garanti ederler.

Düşük gelirli genç insanlara öncelikli olarak sosyal barınma sağlanmalı ve kirası uygun olarak ayarlanmalıdır.

 Madde 13

Genç insanların temiz ve sağlıklı bir çevrede yaşama hakkı, ve aynı zamanda çevrenin durumu hakkında bilgilenme ve kamu otoriteleri tarafından bilgilendirilme hakları vardır.

 Madde 14

İmzalayan Devletler, okullarda ve işyerlerinde ortaklıklar gibi yapıların çerçevesinde veya gençlik organizasyonları veya diğer platformlar aracılığıyla genç insanların siyasi, ekonomik, sosyal ve kültürel hayata etkin katılımını güvence altına almak için uygun önlemlerin alınması gerektiğini tanırlar.

 Bunu göz önünde bulundurarak, genç insanlar belirgin olarak aşağıdaki haklara sahip olacaklardır:

a.         Kendi çıkarlarını en iyi şekilde savunacak, sınır tanımayacak şekilde kendi aralarında veya diğer alanlarla işbirliği bağlantıları kuracak, kendi istedikleri şekilde bir organizasyonu seçmek.

b.         Kendilerini ifade edecekleri ve demokrasiyi öğrenecekleri alanlar yaratmak, ulusal ve uluslar arası gençlik organizasyonlarının özellikli eğitim alanları oldukları tanınacaktır.

c.         Okul, işyeri, tüm düzeyde kamu yaşamı (yerel, bölgesel, ulusal veya Topluluk düzeyi) gibi özellikle kendi hayatlarını etkileyen tüm alanlarda çıkarlarının ortak işletilmesinde etkin ortaklar olarak eşitlik temelinde, kendilerini etkileyen politikaların geliştirilmesine katılmak.

 Madde 15

İmzalayan Devletler kanuni olarak kendi topraklarında bulunan göçmenlerin, kendi genç yurttaşları ile aynı hak ve ödevlere sahip olmaları için elinden geleni yapacaklardır.

 Madde 16

İmzalayan Devletler, kendi yurttaşların ve kanuni olarak kendi topraklarındaki Avrupa Topluluğu’na dahil olmayan yurttaşların, Tarafların her hangi birinde oturma izni olup olmasına bakmazsızın tüm Avrupa Topluluğu ülkeleri içinde ve arasında hareket özgülüğünü tanımayı taahhüt ederler.

 Madde 17

İmzalayan Devletler, bir Avrupa Topluluğu üyesi ülkede en az beş yıl boyunca kanuni olarak yaşamış tüm Avrupa Topluluğu üyesi olmayan yurttaşların en azından yerel seçimlerde oy kullanma hakkını tanımayı taahhüt ederler.

 Madde 18

İmzalayan Devletler, beş yıllım sürekli ve kanuni ikametinden sonra genç göçmenlerin yaşadıkları ülkenin tabiiyetini seçme haklarını tanımayı taahhüt ederler.

 Madde 19

İmzalayan Devletler sürekli olarak eğitimcilerin ve gençlerle ilgilenen karar alıcıların eğitimini temin etmeyi taahhüt ederler.

 Madde 20

Hukuk, genç insanların özel ve aile hayatlarına saygı duyulmasını, aynı zamanda ikamet ve haberleşmelerinin dokunulmazlığını garanti altına almalıdır.

 Madde 21

Genç insanların birlikteliği, hür ve onurlu koşullarda sağlıklı ve normal fiziksel, entelektüel, manevi, ruhani ve sosyal gelişmelerini etkileyecek şekilde tehdit eden tüm muamelelere karşı korunmalıdır.

 Madde 22

Hiçbir genç insan, ailelilerinin zoruyla bile olsa işkenceye, insani olmayan veya küçük düşürücü cezalara veya muamelelere tabi tutulamaz.

 Genç insanlar, özel konumlarını göz önüne alarak, yukarıdaki paragrafta belirtilen muamelelere karşı özel korunmadan yararlanmalıdırlar.

 Madde 23

İmzalayan Devletler geciktirmeden ve kalıcı olarak, 16 yaşından küçük genç insanların çalışmasını yasaklayacaklardır.

 Madde 24

Genç insanların kendi ailelerinde yetişme hakkı vardır.

 İmzalayan Devletler, genç insanların yeterli imkana sahip olmaması durumunda öz ailelilerin desteklenmesi de dahil olmak üzere bu hakkın uygun şekilde hayata geçirilmesinin kolaylaştırılmasını taahhüt ederler.

 Madde 25

Genç insanların bakıma alınması aile yaşantısına sahip olmalarını da etkileyen özel bir önlemdir. Kamu otoriteleri sadece aileye desteğin sağlanmasını gerektiren ve diğer ilgili önemlerin yetersiz olduğu durumlarda bu tür bir önlem uygulayacaklardır.

 Madde 26

Küçükler hiçbir şekilde hapsedilemez.

 

Madde 27

İmzalayan devletler gerektiği kadar uzmanlaşmış pedagojik kurumlar oluşturacaklardır.

  

Genç insanların bu kurumlara yerleştirilmesi yalnızca kanuni olarak kurulmuş yetkili otoriteler tarafından, bakılan genç insanların sosyal bakımdan kazanılması için yalnızca bakım, koruma veya tedavi amacıyla yapılabilir.



 Madde 28

Madde 27’nin altında meşru bir pedagojik kuruma yerleştirilmiş tüm genç insanların, uygun koşulların sürmesini teyit etmek üzere düzenli olarak bağımsız bir komite tarafından izlenmesi gerekmektedir.

 Madde 29

Genç insanların sosyal güvenceye sahip olma hakkı vardır.

 Madde 30

Tüm genç insanların yerindelikli olarak askeri hizmet yapmaya itiraz hakkı vardır.

 Yerindelikli olarak itiraz eden kişinin, askeri hizmetten daha ağır koşullar içermeyen çeşitli alternatif hizmetler arasında tercih yapma hakkı olmalıdır.

 Madde 31

İmzalayan Devletler gençlerle birlikte ve gençler için gerçek politikalar geliştirmek amacıyla yeterli yapısal ve finansal önlemler sağlamayı taahhüt ederler.

 Bu politikaların, eşit fırsatlara sahip olmaları için dezavantajlı gruplar için belirgin önlemler içermesi gerekmektedir.

 Madde 32

Genç insanların ahlaki hususlara saygı göstererek çoğulcu ve güvenilir bilgiye erişme hakkı vardır.

 Bu hak herkesin kendi dilinde ücretsiz, bağımsız, açık, kolayca erişilebilir ve nitelikli bilgi edinme hakkına sahip olmayı içermektedir.

 Madde 33

İmzalayan Devletler eleştirel bilgilere lojistik ve finansal destek sağlamayı taahhüt ederler.

 Madde 34

İmzalayan Devletler, genç insanların anlayabileceği şekilde, genç insanların tüm haklarını içeren bir listeyi sunmayı taahhüt ederler.

 Madde 35

İmzalayan Devletler genç insanlara karşılaştıkları hukuki sorunlar konusunda bilgi sağlayacak sorumlu bir görevli atayacaklardır.

 Madde 36

Genç insanların işbu Şartta tanınan hak ve özgürlüklerinin ihlal edilmesi durumunda, ulusal veya uluslar üstü bir otoriteye başvurma hakkı bulunmaktadır.

 Bu amaçla, genç insanların ücretsiz hukuki danışmanlık alabilme ve seçtikleri bir avukat edinebilme hakkına sahip olacaklardır.



Kadınlar

Belediyelerin soysa politikalarında önem verilmesi gereken toplumsal kesimlerden birisi de kadınlardır. Kadınlar, özellikle ekonomik ve siyasal gelişmesini belirli bir düzeye getirememiş toplumlarda, geleneksel düşünce kalıplarının da yardımıyla göz ardı edilen sosyal dezavantajlı kesimler olagelmiştir.

Kadınların toplumsal yaşama katılımlarının etkinliğini artıracak önlemleri yerel düzeyde de alınması ve bu tür girişimlerin teşvik edilmesi gereklidir.

Gelişmiş ülkelerde de kadınlar gerek çalışma yerlerinde, gerekse kentsel- kamusal alanlarda çeşitli sorunlarla karşılaşmaktadırlar. Cinsel taciz, dayak, kadınların kendilerini kentsel alanda güvende hissetmemeleri, kentsel ulaşım ve çalışma yerlerinde karşılaşılan sorunlar, bu sıkıntılar arasında sayılabilir. Bu sorunların çözümünde çağdaş ülkeler, kadınların olabildiğince planlama sürecine katılması ve kendi kurdukları sosyal örgütlerin sayısının artması için çaba göstermektedirler. Kadınların, sosyal yaşamda karşılaştıkları sorunların üstesinden gelebilmeleri için birçok dernek ve sığınma evleri kurulmuştur. 5272 sayılı belediye Kanunu 14. maddesine göre belediyeler kadın koruma evleri açmak zorundadırlar.

Toplumumuzda var olan değerler de göz önüne alınarak kadınlara ilişkin politikalar belirlenmelidir. Kadınların kendi evlerinde çalışabilecekleri imkanların kendilerine tanınması, özellikle kadın emeğinin değerlendirileceği merkezlerin hizmete alınarak evde üretmek isteyenlere imkan tanınmalıdır.

Çocuklar

Çocuklar, toplumun geleceği olmakla birlikte aynı zamanda korunması ve geliştirilmesi gereken en önemli toplum kesimidir. Özellikle geniş aileden çekirdek aileye geçiş ile beraber, aile ortamında gerekli uyum ve çevre oluşumu yönünden daha sıkıntılı olan çocuklarımıza yönelik olarak sosyal ve kültürel faaliyetlerin gerçekleştirilmesi temel politikalar arasında yer almalıdır.

Kentte açık ve yeşil alanların olması; oyun ve eğlenceler için uygun mekanların bulunması; ulaşımın güvenli olması; yaşam çevresinin sosyal ve fiziksel sağlık koşullarına uyması çocuklar için önemlidir.

Belediyeler oyun alanları, çocuklara yönelik kütüphaneler, kreş ve okul öncesi eğitim kurumları, sağlık hizmetleri, çocuklara yönelik kültürel ve sportif etkinlikler gibi çalışmalar yapmalıdır.


Değerlendirme:


Sosyal belediyecilik, devletin sosyal politikaları çerçevesinde üstlenmesi gereken sorumlulukların yerel çapta olanlarını belediyelerin üstlenmesini gerektirmektedir. Çünkü, belediyeler, devlet aygıtının yerel ölçekte örgütlenmesi ile oluşmaktadır.

Sosyal belediyecilik, sadece sosyal yönden korunması gereken toplumsal kesimlere yönelik politika belirlemekle sınırlı olarak algılanmamalıdır. Bu hizmetlerin yanı sıra toplumda dayanışmanın güçlendirilmesi, sağlık, eğitim ve spor alanlarında ihtiyaçların karşılanması, toplumun kültürel gelişiminin temin edilmesi gibi geliştirici politikalara da yer verilmesi gerekmektedir.

KAYNAKLAR

AKDOĞAN, Yalçın, “Ulusal Soruna Yerel Çözüm:Sosyal Belediyecilik”, Eminönü Bülteni, Şubat Sayısı, İstanbul 2002

AKTAN, C. Can, ÖZKIVRAK, Özlem, Sosyal Devlet Kavramı, http://www.canaktan.org/politika/refah-devleti/kavram.htm

Avrupa Sosyal Şartı,http://insanhaklarimerkezi.bilgi.edu.tr

Birleşmiş Milletler Özürlü Kişilerin Haklarına Dair Bildiri, http://www.canaktan.org

GÜVEN,Sami, Prof. Dr., Sosyal Sorunlar ve Sosyal politikalar, Ezgi Kitabevi Yayınları, Bursa 1998

htpp://www.geocites.com/kemalgokcan/m1.html

http://sydtf.basbakanlik.gov.tr

http://www.iskur.gov.tr

http://www.ozida.gov.tr

http://www.shcek.gov.tr

http://www.tdk.gov.tr/tdksozluk

Kaya, Erol, Yerel Yönetimler Reformu ve Belediyelerde Yeniden Yapılanma, İlke Yayıncılık, İstanbul

ÖZGÜVEN, Ali, Prof. Dr., İktisadi Büyüme İktisadi Kalkınma Sosyal Kalkınma Planlama ve Japon Kalkınması, Filiz Kitabevi, İstanbul 1988

SEÇER, Şebnem, Planlı Dönemde Sosyal Güvenlik Alanındaki Gelişmeler, http://www.sbe.deu.edu.tr/Yayinlar/dergi/dergi03/planli.htm

SEYYAR, Ali, Doç. Dr, Özürlü Olmamak İçin Nelere Dikkat Etmeli, Özürlü Çocuğu Olanlar Ne Yapmalı, Türdav AŞ, İstanbul 2001

ŞAHİN, Fatih, Kalkınma ve Sosyal Hizmet, “Bölgesel Kalkınma Sürecinde Sosyal Hizmet, GAP İdaresi Başkanlığı-Hacettepe Ünv. Ortay yayını, Ankara



1 http://www.ozida.gov.tr

2 http://www.shcek.gov.tr

3 http://www.tdk.gov.tr/tdksozluk

4 AKTAN, C. Can, ÖZKIVRAK, Özlem, Sosyal Devlet Kavramı, http://www.canaktan.org/politika/refah-devleti/kavram.htm

5 GÜVEN,Sami, Prof. Dr., Sosyal Sorunlar ve Sosyal politikalar, Ezgi Kitabevi Yayınları, Bursa 1998, sf: 3

6 AKTAN, C. Can, ÖZKIVRAK, Özlem, a.g.e.

7 GÜVEN, Sami, Prof. Dr., a.g.e., sf: 3

8 SEÇER, Şebnem, Planlı Dönemde Sosyal Güvenlik Alanındaki Gelişmeler, http://www.sbe.deu.edu.tr/Yayinlar/dergi/dergi03/planli.htm

9 htpp://www.geocites.com/kemalgokcan/m1.html

10 Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu ve Sosyal Hizmetler Uzmanları, geocites.com/kemalgokcan/shush.html

11 Avrupa Sosyal Şartı, http://insanhaklarimerkezi.bilgi.edu.tr

12 ÖZGÜVEN, Ali, Prof. Dr., İktisadi Büyüme İktisadi Kalkınma Sosyal Kalkınma Planlama ve Japon Kalkınması, Filiz Kitabevi, İstanbul 1988, sf: 154

13 AKDOĞAN, Yalçın, “Ulusal Soruna Yerel Çözüm:Sosyal Belediyecilik”, Eminönü Bülteni, Şubat Sayısı, İstanbul 2002

14 ŞAHİN, Fatih, Kalkınma ve Sosyal Hizmet, “Bölgesel Kalkınma Sürecinde Sosyal Hizmet, GAP İdaresi Başkanlığı-Hacettepe Ünv. Ortay yayını, Ankara 2001, sf: 382

15 ŞAHİN, Fatih,, a.g.e., sf: 384

16 Kaya, Erol, Yerel Yönetimler Reformu ve Belediyelerde Yeniden Yapılanma, İlke Yayıncılık, İstanbul

17 http://sydtf.basbakanlik.gov.tr

18 http://www.iskur.gov.tr

19 http://www.ozida.gov.tr

20 http://www.shcek.gov.tr

21 Birleşmiş Milletler Özürlü Kişilerin Haklarına Dair Bildiri, http://www.canaktan.org

22 SEYYAR, Ali, Doç. Dr, Özürlü Olmamak İçin Nelere Dikkat Etmeli, Özürlü Çocuğu Olanlar Ne Yapmalı, Türdav AŞ, İstanbul 2001, sf:61


Yüklə 271,61 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin