Elde edilen hasılat, tahsil edilen paralarla tahakkuk eden alacakları ifade eder. (GVK. Md. 39) Gelir türlerinde vergiyi doğuran olayın saptanmasında farklı kavramlar kullanılmıştır. Örneğin, doğma(m.37,52 ve m.65),tahsil edilen ve tahakkuk eden hasılat (m.39 ve m. 55), ödeme(m.61), nakden ve hesaben ödeme (m.96), tahsil ve alma(m.67 ve m.72), ödeme ve tahakkuk (m.98) Her vergi için vergiyi doğuran olayın bilinmesi, doğru saptanması işlemlerin, vergilerin kanuniliği ilkesine uygun olarak tesisi bakımından önemlidir.
Gelirin elde edilmesinde tahakkuk ve tahsil ilkeleri geçerlidir. Gelirin elde edilmesinde tahakkuk ve tahsil ilkeleri geçerlidir. Elde etme tarihinin saptanması, uygulanacak vergi kanununun belirlenmesi ve oran, istisna ve muafiyetlerin doğru uygulanması, şekli ve maddi ödevlerin yerine getirilmesi, cezalar, tahakkuk zamanaşımı konuları açısından önemlidir. GVK elde etmede genel olarak tahsil ilkesini kabul etmiştir ancak ticari ve zirai kazançlarda tahakkuk ilkesi de yeterli sayılmaktadır
Elde etme kavramı hukuki sınıflandırma itibariyle ifade edilirse; a) Alacak olarak doğma; b) Talep edilebilir hale gelme; c) Edimin gerçekleşmesi biçiminde sınıflandırılabilir. Kişinin mal varlığındaki artış bir alacak hakkının doğması şeklinde gerçekleşebilir yada belli maddi değerlerin fiilen malvarlığına girmesi şeklinde de olabilir. Vadeli satışlar, şüpheli ve değersiz alacaklar, vade geldiği halde edimin ifa edilmemesi, şarta bağlı alacaklar, borçlunun edime hazır olduğu halde alacaklının temerrüde düşmesi gibi durumlarda talep edilebilir hale gelme söz konusu olacaktır.
Özetlersek, satın alma gücündeki artış aynı zamanda mal varlığındaki artışı da ifade eder. Gelirin elde edilmesi, alacak olarak doğma(tahakkuk) esasına bağlandığı takdirde, alacak hakkının doğması ile malvarlığında artış sağlanır. Buna karşılık belli gelir türleri için edim yada tahsil esası kabul edilir ise, daha önce alacak olarak doğması nedeniyle gerçekleşen mal varlığında artış yerine mal varlığının bileşiminde bir değişiklik söz konusu olur. Alacağın tahsili ile alacak hakları toplamında bir azalma nakit hesabında bir artma meydana gelecektir. Sonuç olarak malvarlığı toplamı değişmeyecektir. Özetlersek, satın alma gücündeki artış aynı zamanda mal varlığındaki artışı da ifade eder. Gelirin elde edilmesi, alacak olarak doğma(tahakkuk) esasına bağlandığı takdirde, alacak hakkının doğması ile malvarlığında artış sağlanır. Buna karşılık belli gelir türleri için edim yada tahsil esası kabul edilir ise, daha önce alacak olarak doğması nedeniyle gerçekleşen mal varlığında artış yerine mal varlığının bileşiminde bir değişiklik söz konusu olur. Alacağın tahsili ile alacak hakları toplamında bir azalma nakit hesabında bir artma meydana gelecektir. Sonuç olarak malvarlığı toplamı değişmeyecektir. GVK ticari ve zirai kazançlarda alacak hakkının doğması(tahakkuk) esasını kabul etmektedir. Diğer gelir türleri için edim(tahsil) esasını kabul etmekle birlikte ücretler ve menkul sermaye iratları gibi bazı türlerde edimin fiilen gerçekleşmediği durumlarda, hakkın talep edilebilir hale gelmesi aşamasını elde etme için yeterli sayabiliriz.
Gelir elde eden gerçek kişilerdir. Gelir elde eden gerçek kişilerdir. Gerçek kişilik doğumla başlayıp ölümle sona erer. Kişilerin gelir vergisi mükellefiyeti doğumla hatta sağ doğmuş olmak kaydıyla ana rahmine düşmüş olduğu anda başlar. Gerçek kişilerin gelir vergisi mükellefi olabilmeleri için kanuni ehliyet şart değildir.
Gelir vergisinde iki tür yükümlülük vardır Gelir vergisinde iki tür yükümlülük vardır Tam Yükümlüler, Türkiye içinde ve Türkiye dışında elde ettiği gelirin tamamı üzerinden gelir vergisine tabi tutulmaktadır. Dar yükümlüler ise yalnızca Türkiye içerisinde elde ettikleri gelirler üzerinden vergiye tabi tutulmaktadırlar.
Türkiye’de yerleşmiş olmak a) İkametgahı Türkiye’de bulunanlar b)Bir takvim yılı içerisinde sürekli olarak altı aydan fazla Türkiye’de oturanlar istisnalar:Belli ve geçici görev yada iş için Türkiye’ye gelen iş, bilim ve fen adamları, uzmanlar, memurlar, basın yayın muhabirleri, durumları bunlara benzeyen kimseler, tahsil ve tedavi için gelenlerle dinlenmek yada seyahat amacıyla gelenler, tutukluluk, hükümlülük yada hastalık gibi elde olmayan nedenlerle Türkiye’de alıkonmuş yada kalmış olanlar. Resmi daire ve müesseselere yada merkezi Türkiye’de bulunan teşekkül ve teşebbüslere bağlı olup da adı geçen daire,müessese, teşekkül ve teşebbüsün işleri dolayısıyla yabancı ülkelerde oturan Türk vatandaşı olmak
MK md 19 göre yerleşim yeri kişinin yerleşmek niyetiyle (sübjektif unsur) oturduğu (objektif unsur) yerdir. MK md 19 göre yerleşim yeri kişinin yerleşmek niyetiyle (sübjektif unsur) oturduğu (objektif unsur) yerdir. Yaşantının ağırlıklı olarak sürdürüldüğü, iş ilişkilerinin yoğunlaştırıldığı, aile çevresinin bulunduğu yer, yerleşim yerinin sübjektif unsurunun belirlenmesinde önemli göstergelerdendir.
Dostları ilə paylaş: |