Benlik-Benlik Saygısı ve Ana-baba tutumları


Benlik Saygısına Yönelik Yaklaşımlar



Yüklə 124,69 Kb.
səhifə2/2
tarix09.01.2019
ölçüsü124,69 Kb.
#94108
1   2

Benlik Saygısına Yönelik Yaklaşımlar:

Benlik saygısı konusunda birçok fikir ileri sürülmüştür. Bu fikirler bu konuda aydınlatıcı bilgi vermesi ve araştırmalara yol göstermesi açısından önemli bir kurumsal temel oluşturmaktadır ( Dereboy, Dereboy, Coşkun, Coşkun, 1994). William James’in analizleri, benlik saygısı üzerine olan üç etkiyi açıklamaktadır. İlk etki olarak, bir insanın kendine ait istek ve değerlerinin, kendine saygısı ile ilgili kararında temel bir rol oynadığı sonucuna ulaşmıştır. Herhangi bir alandaki başarı o alandaki bireyin isteklerine göre ölçülebilir. Değerlendirme yapılan alanda başarı istekleri karşılar bir durumda ve isteklerle uyum içindeyse bunun sonuncunda yüksek benlik saygısı gelişmektedir. Başarılarla istekler arasında büyük farklar varsa, bireyin kendine saygısı azalmaktadır. Sonuçta, başarılanların, başarmak istenilenlere oranı benlik saygısını belirleyici olmaktadır.


İkinci etki olarak James, başarının değerlendirmede yapılacak alanlardaki isteklere göre ölçülmesinin önemini kabul etmekte ama kişinin kendine verdiği genel değer ile ilgili anlayışın, toplum tarafından kabul edilen başarı ve statü standartlarına göre oluştuğuna da ayrıca inanmaktadır. İnsanlar buna göre kendi değerleri hakkında karar vermede, toplumun onayladığı başarı standartlarını, kendisine ayrıca bir ölçü olarak kullanacaklarını belirtmektedir.

James üçüncü etkiyi, benliğin uzantılarına verilen değer olarak göstermiştir. Buna göre benlik sadece fiziki bir görünün değildir. Bireyin giydiği elbiseler, oturduğu ev, eşi ve çocukları, arkadaşları, işi, toplum içindeki statüsü, sahip olduğu mal-mülk-para vb. gibi kişinin kendine ait olduğunu söyleyebileceği her şeyin bir toplamı olarak bir benlik ortaya çıkacağını belirtmektedir. Bütün bunlar iyi, başarılı ve artan bir gelişme içindelerse, birey mutludur, kendini zafer kazanmış biri gibi görür. Eğer bunun yerine giderek azalma, başarısızlık, elden çıkma söz konusuyla birey mutsuzdur ve sıkıntı duyar.


James benliğin materyal yapısına sosyal benliğin de girdiğini, bunun kişinin akranlarından gördüğü kabul olduğunu açıklamaktadır. Bu kabulün olumsuz olmasının, kişinin benlik saygısını olumsuz etkileyeceğinden bahsetmektedir(Akt: Dinç, 1992).

Mead, James’in sosyal benlik kavramını geliştirerek bu konuya katkıda bulunmuştur. Mead, bireyin kendi sosyal grubu ile beraber olabilme ve bütünleşme süreçlerini incelemiştir. Buna göre, kişi bu sürecin işleyişi içinde yaşantısında önemli rol oynayan diğer insanlar tarafından ifade edilen fikir ve tutumları kendine mal etme eğilimdedir. Çevresindeki bu değer verdiği kişiler, birey değerli buluyor, saygı duyuyorlarsa, birey de kendini değerli bulacaktır. Ama aksine değer verdiği çevresindeki kişiler ona ilgisiz davranıyor, ona karşı çıkıyor ve onu küçümsüyorlarsa o da kendini değersiz olarak değerlendirmektedir (Akt: Yılmaz, 2000).

Adler bireyin benlik saygısını azaltan şimdiki zayıflıkları ve yetersizlikleri üzerinde durmuştur. Adler, aşağılık duygusuna değinmiş, bunun kişinin gerçekten yetersiz olan organları veya davranışları yüzünden ortaya çıkacağını belirtmiştir. Ama bunun yanında aşağılık duygusunda çocuklukta yaşanan, geriye çevrilmesi mümkün olmayan bazı olayların da etkili olduğunu kabul etmiştir. Adler, benlik saygısının gelişiminde üç önemli istenmeyen durumu açıklamıştır. Birincisi organ yetersizliği; ölçü, biçim beya güç olarak farklı bir organa sahip olmasıdır. İkincisi bu yetersizliğe sahip bireyin, çevresindeki arkadaşları ve ebeveyni tarafından cesaretlendirilmemesi ve desteklenmeyip, kabul edilmemesinin benlik saygısını düşüreceğidir. Üçüncüsü, bu bireylerin benmerkezci ve çevreden hep almaya istek göstermeleri, olgunlaşma ve karşılıklı sosyal ilişkilere hem hazırlıksız hem de isteksiz olmaları da benlik saygısını düşüren bir diğer olumsuzluktur(Akt: Çağlar, 1993).

Baldwin Horney’in çocuk gelişimine ilişkin yaptığı çalışmalarını özetlemiştir. Horney temel anksiyete, sevgisizliğin nörotik durumları geliştirmesi ve düşük benlik saygısı üzerinde durmuştur. Çocuklara bakan ebeveynleri, bir gardiyan gibi onların etrafını çevirirler, onların bağımsız hareketlerini ve çabalarını desteklemez ve algılamazlarsa, çocuklarda güvensizlik duyguları oluşur. Çocuklar dışa karşı otoriter, sahip olmak isteyen, kararsız davranışlar sergilerler ki bunlar temel anksiyeteye yol açan önemli durumlardır. Bu durumda çocuk kendini, muhalif ve güvensiz bir çevreye yalnız başına katlanmak zorunda olduğunu hisseder. Bu anksiyete, çocukta aşağılık duygularına, düşük benlik saygısına neden olur ()Akt: Zırh, 1995).

Maslow yaratıcılık teorisinde değişik açıklamalarda bulunmuştur. Buna göre, bireyin benlik uyumu, birliği ve bütünlüğünde stres artışının; bireyin kendini gerçekleştirmesinde cesaret, özgürlük, açıklık, bütünleşme ve kendin kabulün büyük önemi olduğunu vurgulamaktadır. Kişinin iyimser ve neşeli olmasının yaşamında başarısını artıracağını belirtmektedir. Benlik saygısının kişinin başarı göstermesi, kendini gerçekleştirmesi ve üretici olmasıyla ilişkili olduğu düşünülürse, kendini gerçekleştiren kişinin benlik saygısı da yüksek olacaktır. Aksi durumda, kişinin kendini gerçekleştirmede her zaman başarısızlığa uğraması, benlik saygısının düşük kılacaktır (Akt: İkizoğlu, 1983).

Morris Rosenberg adolesanlar için geliştirdiği ölçek ile benlik saygısını geniş sosyal çevre, aile ve okul çevresi, adolesanın kendini değerlendirmesi ve psikopatolojik belirtiler açısından incelenmiştir. Sosyo-ekonomik durum ile benlik saygısı ilişkisinde üst sosyo-ekonomik düzeyden gelen gençlerin %51’nin, alt sosyo-ekonomik düzeyden gelenlerin ise %38’inin yüksek benlik saygısına sahip olduklarını bulmuştur. Sınıflar arası farklılık erkeklerde kızlara göre daha fazladır. Bu durum değişik sosyo-ekonomik düzeylerdeki ailelerde erkek çocuğa verilen değişmesi ile ilişkili olarak yorumlanmıştır. Ayrıca erkek çocuklar arasında sınıfsal farklılığın bir nedeni olarak sosyo-ekonomik düzeydeki erkek çocukların babalarıyla ilişkileri çok daha yakın bulunmuştur. Baba mesleği de adolesanlarde benlik saygısını önemli ölçüde etkilemektedir. Otoriteryen mesleklerde(subay, polis, müfettiş gibi) çalışan babaların çocuklarında benlik saygısı çok daha azdır (Akt: Altıntaş, 1989).

Rosenberg ailenin yapısı açısından adolesanlardaki benlik saygısını incelediğinde ve boşanmış ailenin çocuklarında benlik saygısının daha düşük olduğunu bulmuştur. Ayrılık sırasında annenin yaşının küçüklüğü ve annenin sonradan evlenmesi benlik saygısının daha da azalmasına neden olmaktadrı. Ana baba ölümü bunu ayrılık ya da boşanma kadar etkilemektedir. Ancak baba ölümü etkisi erkeklerde kızlara göre daha belirgindir. Miller’in babaları ölmüş 203 ortaokul öğrencisi ile yaptığı çalışmada elde ettiği sonuçlar da erkek çocukların benlik saygılarının kızlara göre daha düşük olduğunu göstermiştir. (Akt: Tarhan, 1995).

Rosenberg’in 5046 lise öğrencisi ile yaptığı incelemede ortaya çıkan bir diğer sonuç kardeşleri olan çocuklara göre tek çocukların daha yüksek benlik saygısına sahip olduklarıdır. Ayrıca kardeşleri kız olan erkeklere göre, erkek kardeşe sahip erkeklerde benlik saygısı daha düşüktür. Kızlar arasında bu açıdan önemli bir fark saptanmamıştır (akt: Maşbaracı, 1994).

Adolesan döneminde benlik saygısının önemli ilişki gösterdiği bir diğer nokta psikopatalojik durumlardır (Çuhadaroğlu, 1985).

Tüm görüş ve yaklaşımlar değerlendirildiğinde benlik saygısı konusunda şu önemli noktalar üzerinde durulmakta ve bu noktalar üzerinde değişik görüş ve yaklaşımlar birleşmektedir:

1. Başardığımız şeylerin başarmak istediklerimize oranı benlik saygını belirler. Amaçlarına ulaşma da olumlu etkiler.
2. Kişinin çevresindeki en yakın kişiler olarak anne ve babaların tutumlarının demokratik, sıcak ve ilgiye dayalı olması, benlik saygısını ve kendine güveni artırıcı etkenlerdir. Bunun karşıtı, otoriter, sert, ilgisiz tutumlar benlik saygısının ve kendine güveni azaltıcı etkenlerdir.
3. Fiziksel kusur, sakatlık, özre karşı çevrenin bireye olumsuz tavır ve tutum takınması, bireyi hoş görmesi kişide aşağılık duygusunun oluşmasına neden olacak, böylece kendini değersiz hisseden kişinin benlik saygısı da olumsuz yönde etkilenecektir.
4. Anksiyete kişinin dolayısıyla benlik saygısının üzerinde olumsuz etkiye sebep olmaktadır.
5. Bireye başkaları tarafından değer verilmesi, arkadaş grubu içinde kabul, saygı görmesi durumunda kendini değerli hisseden bireyin benlik saygısı da yüksek olacaktır.
6. Ve bireyin kendini gerçekleştirmedeki başarısı benlik saygısına olumlu etki yapar.
Sonuç olarak denilebilir ki birey başkalarının kendini görüş ve değerlendirişlerinden, özellikle ana-babasının tutumlarından etkilenmektedir. Konu ergen açısından ele alındığında özellikle hızlı değişiklerin yaşandığı ergenlik döneminde ergen başkalarının kendini görüş, değerlendirişlerinden zorlu bir dönemde olması, benliğin tam oturmaması nedeniyle daha çok etkilenmektedir. Çevrenin özellikle ana-babanın olumlu ya da olumsuz davranışları ergende benlik saygısı düzeyini olumlu veya olumsuz yönde etkileyebilmektedir.
Sinha ve diğerlerinin onüç ve onyedi yaşları arasındaki 201 erkek ve 99 kız çocuğu üzerinde yaptığı bir araştırma sonucunda, çocukların ebeveynlerinin çocuk yetiştirme tutumlarını altı boyutta algıladıkları görülmüştür. Sınırlayıcı-serbestlik tanıyan, sevgi gösteren-ilgisiz, koruyucu-reddedici ana-baba tutumları. Erkekler babalarını sınırlayıcı, ilgisiz ve reddedici olarak algılamakta iken, kızlar babalarını serbestlik tanıyan, sevgi gösteren ve koruyucu olarak algılamaktadır. Erkekler annelerinin davranışlarının sıklıkla sınırlayıcı ilgisiz, koruyucu ve reddedici olarak algılarken, kızlar sadece sevgi davranışlarını erkeklerden daha büyük bir sıklıkla algılamaktadır (Akt: Azizoğlu, 1993).

Lawson ve Hays yaptıkları bir araştırmada, 23’er ebeveyn çifti (Kontrol grubu-çocuklarını istismar eden çift) alınmış, sonuçta çocuklarını istismar eden ebeveynlerin düşük benlik saygısına ve istismar etmeyen ebeveynlere göre yüksek düzeyden strese sahip oldukları bulunmuştur. İstismar davranışı üzerinde, ebeveynlerin benlik saygısı ve stresinin etkisinin etkileşimi söz konusu değildir (Akt: Öztürk, 1990).

Bronfenbrenner’in araştırmasının sonuçlarına göre, ailede çocuğu terbiye eden kişi baba ise, erkek çocuklar daha sorumlu olarak yetişmektedir. Annenin çok otoriter olduğu ailelerde ise kendilerine güvenebilir kızlar gelişmektedir. Bu durumda, kız çocuklarının olumlu ve iyi gelişmesi için annenin, erkek çocukların iyi ve olumlu gelişmesi için babanın bu çocuklar üzerinde davranışların rolü büyüktür. Bu gençlerin ailelerinde anne veya babanın diğerine egemenliği söz konusu değildir (Akt: Kişisel, 1984).

Adorno ve arkadaşlarının, otoriter kişilik üzerindeki araştırma bulgularına göre otoriteye boyun eğme, tutuculuk, saldırganlık, batıl inanç ve basmakalıp düşüncelere bağlılık, katılık, hoşgörüsüzlük, kendi duygularını başkalarına yansıtmak, tek boyutlu düşünmek ve dogmatizm gibi özellikler otoriter kişilik özellikleridir. Araştırma sonuçları otoriter kişiliğin otoriter bir aile ortamında oluştuğunu göstermektedir. (Akt: Abacı, 1986).

Ülkemizde yağılan araştırmalar açısından konu ele alındığında;

Bilal (1984) “Demokratik ve Otoriter Olarak Algılanan Ana-Baba Tutumlarının Çocukların Uyum Düzeylerine Etkisi” konulu araştırmasında, 706 kişiden oluşan Ankara Devlet Liseleri son sınıf öğrenci örneklemi almış, sonuçta şu bulguları bulmuştur. Çocukların kişisel, sosyal ve genel uyum düzeyleri yönünden “ demokratik” ana-baba tutumlarının, “ otoriter” ana-baba tutumlarına göre uyum açısından daha elverişli koşullar yaratacağı ortaya çıkmıştır.

Uluğtekin (1977) “ Çocuk Yetiştirme Yöntemleri Açısından Ana-Baba Çocuk İlişkileri” adlı araştırmasında, Ankara ilindeki, orta ve alt toplumsal ekonomik düzeydeki semtlerde yer alan devlet ilkokullarından %03 örneklem grubu seçmiş ve öğrencilerle ana-babaları araştırmanın deneklerini oluşturmuştur. Bulgular sonuçta şu şekilde bulunmuştur:
Annenin reddediciliği arttıkça, çocukların yansıtılmış, kendine dönük ve antisosyal saldırganlıkları da artmaktadır. Annenin kısıtlayıcı savranışları arttıkça, erkek çocuklardaki yansıtılmış ve kendine dönük saldırganlık artmaktadır. Kızlarla olumlu ilişki görülmemiştir. Annelerin kabul edici davranışları, erkek çocukların bağımlılık eğilimini artırmaktadır. Babanın davranışlarıyla çocukların davranışları arasında hiçbir anlamlı ilişki yoktur. Reddedici-kısıtlayıcı annelerin erkek çocuklarında, kabul eden-serbestlik tanıyan annelerin erkek çocuklarına göre, yansıtılmış saldırganlık puanlarının daha yüksek olduğu görülmektedir. Reddedici ve kısıtlayıcı davranışlar, kabul eden ve serbestlik tanıyan davranışlara göre çocuklar için daha çok engelleyicidir.

Abacı (1986)’nın “Demokratik” “Otoriter” ve “İlgisiz” Olarak Algılanan Ana-Baba Tutumları Çocuğun Kaygı Düzeyi İle İlişkisi” adlı araştırmasında A.Ü. Eğitim Bilimleri Fakültesi Eğitim Sertifikasına devam edip, Ölçme ve Değerlendirme Dersi’ne gelen 203 öğrenci örneklemi kullanılmıştır. Araştırma bulguları sonucunda, kaygı seviyesinin demokratik tutumla olumsuz yönde bir korelasyonu bulunmuştur. Otoriter ana-baba tutumunun, çocukta kaygı meydana getirdiği doğrulanmıştır. Yine ilgisiz ana-baba tutumlarının da çocukta kaygılı bir kişilik geliştirdiği doğrulanmıştır.


Erkan (1984) Türkiye’de ortaöğrenime devam eden gençlerin duygusal ve toplumsal gelişimine ilişkin sorunlarla ilişkili araştırmaları taraması sonucunda, şu noktalara dikkat çekmiştir: Öğrencilerin ana-babaları, çocuklarından söz dinlememe, saygısızlık ve asi davranma diye nitelendirilen konularda şikayetçi olmaktadırlar. Ailelerin çağdaş bir anlayıştan yoksun, tutucu oluşları gençlerin önemli bir sorunudur. Ailelerin yarıya yakınının, çocuğunun arkadaşlık ettiği kimselere karışması ve çocuğunun kız-erkek arkadaşlığını onaylamaması yine gençlerin bir başka sorunudur.
Cansever (1986), Robert Koleji öğrencilerinden 208 erkek ve 74 kız öğrenci arasında yaptığı araştırma, öğrencilerin arasında yaygın bulduğu bağımlılık ve edilgenlik eğilimlerini ailenin otoriter baskısına bağlamaktadır (Akt: Abacı, 1986).

Ülkemiz açısından çocuk yetiştirme tutumları, kültürel değerlerden de etkilenmektedir. İstanbul Üniversitesi öğrencileri üzerindeki araştırmasında, gençlerin değerlendirmelerine göre, anne ve babalarının kendi yetişmelerinde önem verdiği özellikleri birbirine çok benzer bulmuştur. Toplam 10965 gencin düşüncesine göre, gençlerin anne-babalarının her ikisi de birinci derecede en yüksek oranda, “ büyüklere saygılı yetişmelerini önemsemişlerdir. Kinci derecede anne ve babaların önemsedikleri tutumlar evde sevgi atmosferi yaratmak ve çocukların derslerinde başarılı olmalarıdır. Gençler, ana-babalarının, “bağımsız olabilme” ve “kendi kararlarını verebilmeleri”ne karşı en az derecede önem verdiklerini belirtmişlerdir. Annelerin evde sevgi ve şefkat ortamı yaratma, derslerde başarı konusuna babalardan daha çok; babaların ise sıkı disiplin altında yetiştirme, bağımsız yetiştirme ve kendi kararını verme konularına annelerden daha çok önem verdikleri görülmüştür. Büyüklere saygı, sorumluluk taşıma ve derslerde daha çok başarılı olma konusu babalar tarafından da önemsenmektedir. Ülkemiz açısından bir gerçek olarak karşımıza çıkan durumsa, büyüklere saygı konusunun yıllardır yapılan araştırmalarda, hep yüksek oranda çıkmasıdır. Anne ve babalar büyüklere saygı konusunu gerçekten her şeyden önde tutmaktadır ( Altay, 1985).


Coopersmith 1784’ün adölesan (preadolescent) dönemindeki genç üzerinde yaptığı araştırma; benlik saygısının ilişkili değişkenlerin neler olduğunu, benlik saygısının sonuçlarını ve nasıl astırılabileceğini ele almıştır. Bu çalışmada; benlik saygısının, kişinin çevresine uyum sağlama biçimi ile yakından ilgili olduğu; benlik saygısı düşük olan gençlerin anksiyete düzeylerinin daha yüksek olduğun ve bu gençlerin saha sık psikosomatik semptom ve seperesyon belirtileri gösterdikleri ve sosyal ilişkilerde muhtemelen daha çok benliklerinin bilincinde (self sonscions) oldukları belirlenmiştir. Coopersmith’in yaptığı araştırmada, kendilerini sosyal ilişkilerde, arkadaşlık kurmada güçlüğü olan biri olarak algılayan gençlerin benlik saygıları, güçlük çekmediklerini algılayanlara göre daha düşük bulunmuştur (Akt: Tarhan, 1995).

Rosenberg araştırmalarında düşük ve yüksek benlik saygısının sebeplerini araştırmış, 5000 adölesan üzerinde incelemede bulunmuş ve sonuçta bir çok vakada düşük benlik saygısı olmasının esas sebebinin sosyal izolasyon olduğu, sonucuna varılmıştır. Adölesanlar yapılan mülakatlarda, %65’inin bu çalışmada düşük benlik saygısı gösterdiği ve düşük benlik saygısına sahip olanların da yalnız olduklarını söyledikleri bulunmuştur. Adölesanlarda sosyal izolasyon ve düşük benlik saygısı, soğuk davranıştan değil, ebeveynlerin ilgisizliğinden kaynaklanmaktadır (Akt: Gür, 1996).

Düşük benlik saygısıyla çok yakından ilgili olan, ebeveynin ilgisizliği, çocukların aktivitelerine karşı, arkadaşlarına, hobilerine karşı ilgisizlikle kendini belli etmektedir. (İkizoğlu, 1983).

Mc Carthy ve Hoge ergenlerde benlik saygısı üzerinde yaş etkilerini belirlemek üzere yaklaşık 2000 kişilik bir örneklemde Rosenberg Benlik Saygısı Ölçeği ve Coopersmith Benlik Saygısı ölçeğini uygulamışlardır. Bulgular ergenlerin yaşları ilerledikçe benlik saygılarının da arttığını göstermektedir (Akt: Gür, 1996).

Nielsen ve Metha 119 normal ( 174-17 yaş) ve 30 klinik (13-17 yaş) ergenle yaptıkları çalışmada Rosenberg Benlik Saygısı ölçeği ve başka ölçekler kullanarak ergenlerdeki benlik saygısının çoklu boyutları arasındaki ilişkiyi incelemiştir. Benlik saygısının 4 boyutu belirlenmiştir: (1) benlik saygısı yeterliliği (2) Benlik saygısının nisbi değeri, (3) Sosyal benlik saygısı ve (4) Benlik saygısı gücü. Çalışmada ayrıca, normal grubun klinik olanlara göre benlik saygısının her boyutunda yüksek puan aldıkları; benlik saygısının yeterlilik boyutunda her iki grupta erkeklerin kızlardan yüksek oranla elde ettikleri; ancak tüm boyutlarda iki cinsiyet arasında anlamlı fark olmadığı belirtilmektedir (Akt: Zırh, 1995).


Çetin, sürmeli ve Burkovik, lise çağındaki ergenlerin benlik saygılarını 16-18 yaş 320 kişilik bir örneklemde incelemişlerdir. Rosenberg Benlik Saygısı Ölçeğinin kullandığı çalışmada liseli ergenlerin benlik saygılarını %67,6 oranında yüksek; buna karşılık çok küçük bir kısmında (%5,3) düşük düzeyde bulunmuşlardır. Cinsiyetler arasında sadece benlik saygısının sürekliliği konusunda kızlarda anlamlı yükselme görülmüş; bunun dışında önemli bir fark olmadığı belirtilmiştir. Cinsiyetin 17-23 yaşları arasında benlik saygısı üzerinde etkili bir değişken olmadığı vurgulanmaktadır (Akt: Maşbaracı, 1994).
Çuhadaroğlu (1986) Rosenberg Benlik Saygısı Ölçeği’ni ülkemizde 205 liseli gence uygulayarak yüksek-orta ve düşük benlik saygısının birçok değişkenle ilişkisini incelemiştir. Elde edilen bulgular ışığında, benlik kavramının değişkenleri ile benlik saygısı arasında yakın ilişki bulunmuştur. Benlik saygısı yüksek çıkan gençlerin benlik kavramları en az değişkenlik göstermektedir. Benlik saygısı yükseldikçe insanlara güvenin arttığı bulunmuştur. Depresyon belirtisi olmayan gençlerin çocuğunun benlik saygıları yüksektir. Ayrıca gençlerde yalnızlık, içe dönüklük ve hayalcilik eğilimi arttıkça benlik saygısı da o oranda düşmektedir.

O’Malley ve Bachman, 3138 kız ve erkek ünivetsite öğrencisi üzerinde yaptıkları çalışmalarında, eğitim faktörünün her iki cins için de benzer etkisi bulunduğunu ve kız ve erkek öğrencilerin benlik saygılarını birbirine çok yakın olduğunu bulmuşlardır (Akt: Şahin, 1994).

Özoğul (1988) “ Annenin çalışmasının ve Bazı Birdysel Niteliklerinin Çocuğun Özsaygısına Etkisi” adlı araştırmasında, ilkokul 4. Ve 5. Sınıflarda okuyan 12 kişilik denek üzerinde incelemede bulunmuş ve sonuçta; çalışan ve çalışmayan annelerin çocuklarının özsaygı duyguları aynı bulunmuştur. Erkek çocukların özsaygı puanları, kızlarınkinden daha yüksektir. Birinci doğum sırasındaki çocukların özsaygıları, ikinci,üçüncü ve daha sonra doğan çocukların özsaygı duygularıyla hemen hemen aynıdır, bulgularını elde etmiştir.
Yapılan araştırmalar, benlik saygısı düşük olan bireylerin güvensiz, esnek olamayan, insanlarla sosyal ilişkilerden zevk almayan ve böyle ilişkilerden uzak duran bireyler olduklarının ortaya koymuştur. Geist, 143 üniversite öğrencisi üzerinde yaptığı çalışmasında sosyal çekingenliğin düşük benlik saygısı ile ilgili olduğunu bulmuştur. Hebeisen, 396 orta sınıf ergenle olan çalışmasında düşük benlik saygısının fazla stres ve ilişki kurmada isteksizlik ve önemli korelasyon gösterdiğini, Kahle, benlik saygısı düşük olanların kişilerarası sorunlarda daha çok sorunlarla karşılaştığını belirtmektedir. Osborne ve Le gette ise araştırmalarında erkeklerin kızlardan daha yüksek benlik saygısına sahip olduklarını bulmuşlardır. Erkek ve kadın olmanın benlik saygısı ile ilişkisini inceleyen araştırmalarında erkek olmanın kadın olmaya göre benlik saygısı üzerinde çok daha olumlu etkilere sahip olduğu gözlenmiştir ()Akt: Çuhadaroğlu, 1986).
Bireyin sosyal çevre ile ilişkisini kısıtlayan depresif eğilim ile benlik saygısı ilişkisinin incelendiği pek çok araştırmada benlik saygısı ile depresyon arasında oldukça yüksek negatif yönde ilişki bulunmuştur ( Gür, 1996).

Çuhadaroğlu (1986)’nun “adölesanlarda benlik saygısı” adlı araştırması 5*18 yaş grubundaki 20 psikotik, 20 nörotik ve 20 kontrol grubu olmak üzere toplam 60 kişilik denke üzerinde yapıldı. Bulgular ışığında sonuçta: Benlik saygısının her iki hasta grubunda da kontrol grubuna göre düşük olduğu, kızlardaki benlik saygısındaki azlığın daha belirgin olduğu ve psikotiklerde daha fazla olmak üzere, hastalık belirtileri gösteren adölesanlarda benlik saygısının, kendilik kavramının sürekliliği, insanlara güvenme, eleştiriye duyarlılık, depresif duygulanım, hayalperestlik, psikosomatik belirtiler, kişiler arası ilişkilerde tehdit hissetme, tartışmalara katılma derecesi, ana-baba ilgisi, babayla ilişki ve psişik izoyasyon ile ilişkileri, sosyo-demokrafik faktörlere göre gösterdiği değişkenlikler gibi özelliklerle daha fazla ilişkili olduğu bulunmuştur. Araştırma gruplarında ana-baba ilgisi çok olarak bulunmuş, ancak bu özelliğin benlik saygısıyla önemli bir ilişki göstermediği saptanmıştır. Ayrıca babayla ilişki de benlik saygısını etkilemektedir.


Güngör(1989) “Lise Öğrencilerinin Özsaygı Düzeylerini Etkileyen Etmenler” adlı araştırmasında, 1987-1988 öğretim yılında Ankara il merkezi liselerinin 1. Ve 3. Sınıf öğrencilerinden seçilen 1086 kişilik bir denek grubu üzerinde inceleme yapmıştır. Sonuçta, anne- babalarının tutumunu demokratik olarak algılayan öğrencilerin özsaygılarının, otoriter olarak algılayanlara göre daha yüksek olduğu bulunmuştur.
Dinç (1992) lise öğrencilerinin benlik algı düzeyleriyle, benlik saygıları arasındaki ilişkiyi araştırmış, psikolojik, sosyal, ailesel ve uyumsal benlik algı düzeylerinin yüksek olmasının benlik saygısını olumlu yönde etkinliğini bulmuştur.

Miller, benlik saygı üzerinde annenin temel kolaylaştırıcı özelliklerinin etkisini araştırmıştır. Bu araştırmada empatik, içten ve yüksek benlik saygılı annelerin ergen çocuklarında daha yüksek benlik saygısı bulunacağı beklenmektedir. Elde edilen bulgulara göre annenin çocuğu ile ilişkilerinin çocuğun benlik saygısı ile anlamlı düzeyde ilişkili olduğu görülmüştür. Annenin empati derecesi, içtenliği ve pozitif saygısı ile çocuğun benlik saygısı puanları arasındaki korelasyon katsayıları da anlamlıdır. Ayrıca annedeki bu özellikleriyle çocuğun genel benlik imajı ve sosyal benlik imajı arasında anlamlı ilişkiler vardır. Bu örneklemde görülen ilginç bir bulgu da şudur: Anneler kızlarına karşı oğlan çocuklarından daha fazla empati, içtenlik ve pozitif saygı göstermektedir. Bu yüzden kızlar oğlanlardan daha fazla olarak genel benlik saygısında yüksek puan almaktadır. Bu sonuçlar, annedeki temel kolaylaştırıcı özelliklerin ergenlerin benlik saygılarını artırdığı göstermektedir (Akt: Şahin, 1994).

Gecas ve Schvvalbe (1986) “Ebeveyn Danışanı ve Adölesan Benlik Saygısı” adlı araştırmalarında, anne-baba ve delikanlıdan oluşan 128 aile örneklemini incelemişlerdir. Çocukların benlik değerlendirmeleri, ebeveynlerin kendi davranışlarını değerlendirmelerinden çok çocukların ebeveyn davranışlarını algılamaları ile daha yakından ilişkilidir. Erkek çocukların benlik saygılarının kontrol-özerklik şeklinde görülen ebeveyn davranışlarına çok duyarlı olduğu bulunmuştur. Kızların benlik saygısı ebeveyn desteği ile olumlu yönde ilişkilidir. Olumlu destek gören kızların benlik saygıları da yüksek olmaktadır. Babaların adölesanlar üzerinde annelerden daha kuvvetli etkiye sahip oldukları da bulunmuştur. Erkek çocukların benlik saygıları ebeveynin kontrol davranışlarına bağlı olarak düşebilmektedir. Erkek çocuklar için benlik saygısı özellikle babaya ait kontrol-özerklik tanıma davranışlarından etkilenmektedir. Kızların benlik saygıları ise, ebeveynlerinin kontrol ve özerklik davranışlarından pek fazla etkilenmemektedir veya sürekli olarak etkilenmemektedir. Ebeveyn bilgilerine göre, ebeveyn davranışları ile çocukların benlik saygısı arasında çok az ilişki var sonucu bulunurken; bu ilişki çocukların ebeveyn davranışlarını algılamaları ile daha fazladır (Akt: İkişzoğlu, 1983).
Buri ve Louiselle 111 erkek ve 119 kız kolej öğrencisinin benlik saygıları üzerine ebeveynlerin otoriter davranışının etkisini araştırmışlardır. Anne-babanın yetkesi tutumuyla otoriter tutumundan, çocukların benlik saygısıyla anlamlı bir ilişkiye yani otoriter tutumun benlik saygısını düşürücü bir etkiye sahip olduğu bulunmuştur. Anne ve babanın serbestlik tanımasının benlik saygısıyla anlamlı bir ilişkisi bulunamamıştır. Buri 61 kız ve 67 erkek üniversite öğrencisinin benlik saygısı üzerine ebeveyn davranışlarının etkisini incelemiştir. Sonuçta, her iki ebeveynin davranışı, benlik saygısıyla ilişkili çıkmıştır. Adölesanların ebeveynlerini dayanış ve otoritelerini değerlendirmeleri benlik saygısıyla, ebeveynlerin bu değişkenleri değerlendirmelerinden daha kuvvetli ilişkilidir. Yani otoriter tutum, adölesanın benlik saygısını olumsuz yönde etkilemektedir (akt: Yılmaz, 2000).

Nass, “Çocuğun Benlik Saygısı <Üzerinde Ailesel Etkiler” araştırmasında incelemiş, 89 aile öreği ve onların 6-12 yaş arası okulla giden çocuklarını ele almıştır. Araştırma sonuçlarına göre, yüksek derecede kontrol ile çocuğun benlik saygısı arasında bir ilişki bulunamamıştır. Ancak çocukların benlik saygısı üzerine ailelerin herhangi bir bağımsız etkisinin olabileceği de ileri sürülmüştür. Bu araştırmaya göre, anneler sıcaklığın önemli olduğunu, kontrolün olmadığını ortaya koymuşlar, babalar ise çocuk yetiştirmede kontrol ve sıcaklığın her ikisinin de çok uygun olduğunu ileri sürmüşlerdir (Akt: Çağlar, 1993).


Walker araştırmasında, ebeveynlerin reddedici davranışının, hırpalayıcı davranışının, ilgi-bağlılık davranışlarının benlik saygısı, yalnızlık ve psikolojik ıstırap üzerine etkisi incelenmiştir. Araştırma 145’i kız ve 81’i erkek 226 kolej öğrencisi üzerinde gerçekleştirmiştir. Araştırma sonucunda, algılanan reddetme, algılanan hırpalayıcı davranış ve bugünkü ilgi davranışlarıyla çocuğun benlik ve kendini yalnız hissetmesi arasında olumlu bir ilişki bulunmuştur. Sonuçlar, kolej yaş populasyonunda sunulan ilgi davranışının etkili olduğunu ortaya koymuştur (Akt: Gür, 1996).

Oğuzhanoğlu ve Kültür (1988) benimseme, gözetilme ve değer verilme değişikliklerini gösteren ana-baba tutumunun benlik saygısı üzerine etkilerini araştırmışlar, belirgin tutum hatası göstermeyen ana babaya sahip hasta ergenlerde benlik saygısı oranlarında yükselme eğilimi olduğunu bulmuşlardır.

Eğrilmez ve ark. (1988) intihar girişiminde bulunan ergenlerde psikiyatrik tanı, depresyon, anksiyete ve benlik saygısı üzerine yaptıkları araştırmanın sonucunda, intihar girişiminde bulunan ergenlerde saptanan en yaygın psikiyatrik tanı kategorilerinin ana-baba-çocuk sorunu, uyum bozukluğu olduğu bulunmuştur. Girişimde rol oynayan emosyonel etkenler arasında öfke başta gelmek, bunu çaresizlik-umutsuzluk ve öç alma izlemektedir. İntihar girişimi yapan ergenlerde benlik saygısı düşük, eleştiriye duyarlılık, ğsişik izolasyon ve depresif duygulanım daha çok bulunmuştur.

Can (0986) “Lise Öğrencilerinin Benlik Tasarımı Düzeylerini Etkileyen Bazı Etmenler” adlı araştırmasında, 1984-1985 öğretim yılında Ankara il merkezindeki liselerin ikinci sınıflarına devam eden 1094 kişilik bir örneklem grubu üzerinde inceleme yapmış, sonuçta elde edilen bulgularda, ana-babalarını daha hoşgörülü olarak algılayan öğrencilerin, katı olarak algılayanlara göre daha yüksek düzeyde benlik tasarımına sahip olduğu bulunmuştur. Ayrıca aileleri ile iyi geçinen öğrencilerin banlik tasırımı, iyi geçinemeyenlere göre daha yüksek bulunmuştur.



Kuzgun “ Ana-Baba Tutumlarını Bireyin Kendini Gerçekleştirme Düzeyi Etkisi” konulu araştırmasında, Hacettepe ve Ankara Üniversiteleri’nde 1971 güz döneminde, Psikolojiye Giriş dersi almakta olan 219 kız ve 162 erkek öğrenci üzerinde incelemede bulunmuş ve bulgular olarak şunları bulmuştur. İçten sevgi ve geliştirici kontrol ile nitelenen “demokratik” ana-baba tutumunun kendi gerçekleştirmeyi olumlu, sıkı disiplin ve şartlı sevgi ile nitelenen otoriter ana-baba tutumunun ise olumsuz yönde etkileyeceği, ilgisiz ana-baba tutumunun ise bu ikisi arasında yer alacağı belirlenmiştir (Akt: Kişisel, 1984).
Sonuç olarak denilebilir ki, hemen tüm araştırmalarda anne-babanın otoriter davranışları üzerinde durulmuş, bazı araştırmalarda demokratik ve ilgisiz boyut da tartışma içine alınmıştır. Araştırmalar genelde, “otoriter” ve “ilgisiz” ana-baba tutumunun çocukların benlik saygısını olumsuz yönde etkilediği ve düşürdüğü, “demokratik” ana-baba tutumunun ise çocukların benlik saygılarını olumlu etkilediği yani yükselttiği ortak görüşünü taşımaktadır.

Psk.Mehmet Emin KIZGIN

Ankara
Psikolog


Yüklə 124,69 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin