Bibliyografya: 3 bodrum hani 3


BORNIER, VİCOMTE HCNRİ DE



Yüklə 0,66 Mb.
səhifə16/19
tarix17.01.2019
ölçüsü0,66 Mb.
#98085
1   ...   11   12   13   14   15   16   17   18   19

BORNIER, VİCOMTE HCNRİ DE

(1825-1901) Hz. Peygamber'! küçük düşürmeye çalışan Mahomet adlı piyesin yazarı Fransız edebiyatçısı.

Bugün Fransız edebiyatı eleştirmenle­ri tarafından önemli bir piyes yazarı ola­rak kabul edilmemekle birlikte devrin­de büyük bir şöhrete ulaşmış olan Bor-nier 25 Aralık 1825'te Lunel'de (Herault) doğdu. İlk tahsilini Montpellier'de, hu­kuk eğitimini de Paris'te yaptı. Şöhreti, 187S'te başarıyla oynanan ve kendisine Fransız Akademisi'nin büyük ödülünü kazandıran La fille de Ronaîd adlı man­zum dramdan gelmektedir. Fransız Aka­demisi üyeliğiyle de taltif edilen (1883) Bornier, daha önce kütüphane memuru olarak girdiği Bibliotheque de l'Arsenal'in müdürlüğüne kadar yükseldi (1889).

1889'da kaleme aldığı manzum dram Mahomet'te Hıristiyanlığın İslâmiyet'ten üstünlüğünü ve Hz. Muhammed'in de bunun bilincinde olduğunu vurgulama­ya çalışmıştır. Birinci perdesinde Mekke dönemini sergileyen oyun, Câhüiye Arap-lan'nın durumunu tasvir ettikten sonra birliği sağlayıp yarımadaya düzen geti­recek güçlü bir lidere olan ihtiyacı göz­ler önüne koymaktadır. Piyeste bir yan­dan Hz. Muhammed'in Hira dağında va­hiy alışı temsil edilirken diğer yandan da şarkiyatçıların genel iddiasına uygun olarak bazı keşişlerden Kitâb-ı Mukad-des'i öğrendiği vurgulanmaktadır. Oyu­nun diğer dört perdesi Medine dönemi­ni işlemekte ve İslâm'ın önce bu şehre, sonra Arabistan yarımadasına hâkim oluşu, Bizans ordularının mağlûp edilip Sâsânî İmparatorluğu'nun çökertilişi gi­bi sosyopolitik muhtevalı olayların ya­nında Hz. Peygarnber'in aile yaşantısını da sergilemektedir. Bu arada Hz. Safiy-ye, Hz. Âişe ve Hz. Zeyneb'e çeşitli ifti­ralarda bulunulmakta ve oyun Hz. Pey-gamber'in bir kadın meselesi yüzünden zehir içerek canına kıyması gibi hayal ürünü bir sahne ile sona ermektedir.

Paris'te provalarına başlanan oyunun sahnelenmemesi için II. Abdülhamid'in emriyle Osmanlı hükümetinin girişim­lerde bulunması üzerine iki ülke arasın­da bir diplomasi sorunu doğdu. Fransa Dışişleri Bakanlığı'nın, Paris sefiri Esad Paşa'ya oyunun İslâm'ın peygamberi ve mukaddes değerleri aleyhine bir unsur ihtiva etmediği ve Fransa'nın yönetimindeki Cezayir ile Tunus'ta sahneye konul­mayacağı hususlarında teminat verme­sine rağmen Türk hükümeti yoğun bas­kılarını sürdürdü; sonuçta dönemin baş­bakanı Freycinet eserin oynanmasını tamamen yasaklamak zorunda kaldı (1890).

Bibliyografya:

N. Stevvart, La uie et 1'oeu.ure d'Henri de Bomier, Paris 1935; C. E. Bosworth, "A Dra-matisation of the Prophet Muhammad's Life: Henri de Bornier's Mahomet", Numen, XVII, Leiden 1970, s. 105-117; Maurice Tourneux. "Bomier", Gr.E, VII, 437; TA, VII, 332.



BORNU

Orta Sudan'da kurulmuş olan eski bir İslâm devleti ve bugün Nijerya'da bir eyalet.

Nijerya'nın Bornu eyaleti, XX. yüzyılın başlarına kadar varlığını sürdürmüş olan Bornu Devleti'ne ait toprakların bir kıs­mı Nijerya'da, bir kısmı da Nijer'de kal­dığı için bu devletin ancak bir bölümü­nü kapsamaktadır. Bornu Devleti'nin ku­zeyinde Büyük Sahra, güneyinde Ada-mava, doğusunda Çad gölü ve batısında Hevsa ülkesi bulunuyordu. Yüzölçümü 116.400 km2, nüfusu 6.371.000 (1990) olan bugünkü Bornu'nun merkezi Maidu-guri'dir ve eyalet kuzeyde Nijer Cumhu­riyeti, kuzeydoğuda Çad gölü ve Çad Cumhuriyeti, doğuda Kamerun, güney ve batıda ise Nijerya'nın Gongola, Bauchi ve Kano eyaietleriyle çevrilidir.

Bornu esas itibariyle geniş, kumlu bir ovadır. Kuzeyde Yobe, güneyde Yedre-san nehirleri bölgenin sularını Çad gölüne boşaltır. Arazinin ortalama yüksek­liği 1000 m. kadar olup güney ve güney­doğu sınırında hafif tepelikler bulunmak­tadır. Güneyden kuzeye doğru akan Sa­ri nehri Bornu'nun doğu sınırını teşkil eder ve bölgeyi Bagirmi'den ayırır. İkli­mi kasım-mart arasında kurak ve se­rin, mart-haziran arasında kurak ve sı­cak, haziran-ekim arasında ise yağmur­lu ve sıcak geçer. Genelde sağanak ha­linde yağan ve güneyden kuzeye doğru giderek azalan yağmurlar Çad gölü çev­resinde bataklıkların meydana gelmesi­ne sebep olur. Bitki örtüsü de yağışla­rın azalmasına paralel olarak güneyden kuzeye doğru gittikçe fakirlesin kuzey­de otlak ve çalılıklar, güneyde ise savan­lar önemli yer tutar.

Bornu halkı Kenuri, Fülânî, Hevsa, Şü-ve Arapları ve Berberîler'den meydana gelmiştir; bu unsurların günümüzdeki kesin sayı ve oranlan belli değildir. Nü­fus içerisinde hâkim unsuru teşkil eden Kenuriler Çad gölünün güney ve batısın­daki topraklarda yaşamaktadırlar; ko­nuştukları Nil-Sahra grubundan Kenu-rice Nijerya'nın başlıca yerli dillerinden biridir. Kânim- Bornu Devleti'nin idareci sınıfından gelen Kenuriler'in parlak bir tarihî geçmişleri vardır. Nüfus içerisin­de ikinci derecede rol oynayan Hevsa-lar, Bornu'nun batı taraflarında Kano eyaletine yakın yerlerde yaşamakta ve genellikle ticaretle uğraşmaktadırlar. Zinder civarında yaşayan Fülânfler ise esas itibariyle batıdan buraya gelmişler­dir; hayvancılık ve çobanlık yaparlar. Bun­ların yanında Bornu'da yerleşmiş olan ve Şüve Arapları adı verilen grubun ço­ğu yerleşik, bir kısmı ise göçebe halde yaşamaktadır. Ayrıca Kotokolar, Keriba-nalar, Mobberler, Mangalar, Bâbirler gi­bi sayıları nisbeten az olan çeşitli kabi­leler de Bornu'nun nüfusu içerisinde yer alırlar. Şehir merkezlerinde ve resmî iş­lerde İngilizce kullanılmakla beraber halk arasında başta Kenurice olmak üzere Arapça ile Hevsa ve Fülânî dilleri konuşulmaktadır.

Bornu halkının hemen hepsi müslü-. mandır. İslâmiyet buraya XII. yüzyılda bölgeyi ele geçiren Kânimliler vasıtasıy­la girmiş, doğudan ve kuzeydoğudan ge­len Araplar'la batıdan gelen Fülânîler ta­rafından da hızla yayılmıştır. Ayrıca Ka-hire'den ve Fizan'dan başlayan ticaret yollarının son bulduğu yer olması sebe­biyle müslüman tüccarların buraya sık sık uğramaları, İslâmiyet'in şehirlerden başlayarak kırsal alanlara doğru tanıtılmasını sağlamıştır. Mâlikî mezhebine bağlı olan müslümanlar arasında Ticâ-niyye, Kâdiriyye, Senüsiyye ve Şâzeliyye tarikatları yaygındır. Sayılan son derece azalmış bulunan animistlerin yanında Bura kabilesine mensup küçük bir hıristiyan grup da mevcuttur.

Bölgenin ekonomisi tarım ve hayvan­cılığa dayanır. Süpürge darısı, darı, yer fıstığı, soğan, susam, pamuk, pirinç ve mısır tarımı ekonomik hayatta önemli yer tutar. Hayvancılık alanında büyük baş hayvan yetiştiriciliği gelişmiştir. Çad gölü çevresinde balıkçılık yapılır. Hur­ma, incir, balık ve tuz en önemli ticaret ürünleridir. Bölgeden dışarıya canlı hay­van, işlenmiş deri, pamuk ve yer fıstığı ihraç edilir. Demiryolu hattıyla Kano ve oradan da Lagos'a bağlanmış olan Bor­nu'nun merkezi Maiduguri, aynı zaman­da bölgenin sanayi merkezidir. Bornu'-yu batıdan doğuya doğru geçen eski Ka-no-Kukava-Bilma kervan yolunun yeri­ni alan bugünkü Kano-Maiduguri-N'ca-mena yolu hem bölgenin hem de Nijer­ya'nın ekonomisinde Önemli rol oyna­maktadır.

Tarih. Bornu'nun tarihi, Çad gölünün doğusunda Dârfûr'dan gelen Zegâveler tarafından kurulmuş olan Kânim Sultan-lığı'nın tarihiyle yakından ilgilidir. XIX. yüzyılın ortalarına kadar Bornu'da ikti­darı elinde tutan Seyfiye hanedanı ön­celeri yalnız Kânim'de hüküm sürmüş­tür. Adını efsanevî şahsiyet Seyf b. ZÛ-yezen'den alan bu hanedandan Hume veya Umme Cilmi'nin {1086-1097] Müslü­manlığı kabul etmesiyle hükümdarların gücü arttı. Hacca giderken Mısır'da ve­fat eden Humay'ın halefi Dûneme (1098-1150] güçlü bir ordu kurdu ve ülkesini genişleterek İslâmiyet'in Çad gölünün doğu tarafında Bornu bölgesine de ya­yılmasını sağladı. İslâmî ilimler alanında ünlü bir kişi olan May (sultan) Dâlâ Bîrî'-den (1151-1177) itibaren devletin sınır­lan Nil'den Nijerya'ya kadar genişledi; Hafsîler'le iyi ilişkiler kuruldu ve Tibu-lar'la Fizanlılar'a da boyun eğdirildi. Fa­kat XIV. yüzyılda çeşitli karışıklıklar çık­tı ve ülke kuzeydeki Bulalar'ın işgaline uğradı. Bunun üzerine May Ömer b. İd-rîs (1394-1398) taraftarlarıyla birlikte Çad gölünün batı tarafına çekilerek burada merkezi Kafa olan Bornu Devleti'ni kur­du. Ortaçağ'ın tarihçi ve coğrafyacıla­rından İbn Fazlullah el-Ömerî (ö. 1 349), İbn Haldun (ö. 140ö)ve Makrîzîfö. 1442) eserlerinde bu devletin kendi zamanla­rındaki durumundan bahsetmektedirler.



Bornu XV. yüzyılın sonuna doğru böl­genin en güçlü devleti haline geldi. May Ali (Gâzî) b. Düneme (1472-1505) kuzey­de Birni N'gazargamu şehrini kurdu ve burayı devletin merkezi yaptı. İç barışı tesis ederek sınırları genişleten Ali Dû-neme'nin yerine geçen oğlu İdrîs Kata-karmâbi (1505-1526) zamanında Kânim'in de bir bölümü Bornu'ya katıldı. Bornu en parlak dönemini May İdrîs Elevmâ174 zamanında ya­şadı. Komşusu Kânim'i hükmü altına alan İdrîs Elevmâ akıllı bir siyasetçi ve böl­gede İslâm'ın ilerlemesini isteyen din­dar bir kişiydi. Ülkesini siyasî, ekonomik ve askerî yönlerden güçlendirmeye çalı­şan Elevmâ 1576 yılında Osmanlı Padi­şahı III. Murad'a bir elçi göndererek bağ­lılığını bildirdi ve olumlu yönde gelişen münasebetler sonunda Osmanlı Devle-ti'nden askerî ve teknik yardım sağladı. Bu yardımla Elevmâ'nın çakmaklı tüfek­lerle donatılmış bir ordu kurduğu ve özellikle bu ordu sayesinde toprakları­nı güneye doğru genişleterek Bulalar'ı hâkimiyeti altına almayı başardığı bilin­mektedir. Bornu ile Osmanlılar'ın Trab-lusgarp eyaleti arasında sınırın ortak ol­ması ilişkilerin geliştirilmesinde olumlu rol oynamıştır. Bornu hükümdarları hac ziyaretleri vesilesiyle Osmanlı toprakla­rından geçmekte ve Osmanlı resmî ma­kamları ile temas kurmaktaydılar. Ge­nel olarak Bornu sultanları komşu müs-iüman ülkelerin idarecileriyle ilişkilerini geliştirmeye önem vermişlerdir.

İdrîs Elevmâ'nın parlak dönemini iki asır devam eden bir fetret devri takip etti. XVII. yüzyılda birkaç defa meydana gelen kuraklık Bornu'yu iyice sarsarak açlık ve karışıklık içinde bıraktı. Bornu önce Tuaregler'in, sonra da Songaylar'ın saldırılarına uğradı. Seleflerine göre fa­al bir hükümdar olan Ali b. Ömer (1645-1684) bu saldırıların birinde başşehir­de öldürüldü. XIX. yüzyılın başlarında Fülânîler Bornu'ya saldırdılar ve önce buraya bağlı olan Hevsa'yı, sonra da ayaklanan Bornu'daki Fülânîler'in yardımıyla ülkenin tamamını istilâ ettiler (1808). May Ahmed b. Ali (1793-1808) devletin merkezini Kurnava'ya naklet­mek zorunda kaldı. Bu sırada adını duyuran Şehu Muhammed el-Emîn el-Kâ-nimî (Şeyh Laminû; ö. 1837) adında bir âlim Bornu'nun Fülânîler'den kurtarıl­masında önemli rol oynadı. Aslen Fizan-lı olan Kânimî Bornu ile Murzuk'ta eği­tim görmüş, 1790'da hacca giderek ora­da birkaç yıl kaldıktan sonra geri dönü­şünde Ngala şehrine yerleşip buradaki mahallî sultanın kızıyla evlenmişti. Fü­lânîler Bornu'ya saldırdıklarında Kanem-bular'la Şüve Araplan'ndan bir ordu ku­ran Kânimî onları yenilgiye uğrattı ve elde ettiği zafer büyük bir ün kazan­masına, Bornu'nun siyasî tarihinde et­kili bir güç haline gelmesine yol açtı. Bu arada Ahmed b. Ali'nin yerine hüküm­dar olan oğlu Düneme b. Ahmed (1808-1811) Fülânîler'e karşı mücadeleye baş­ladıysa da başarı sağlayamadı ve Birni N'gazargamu'yu geri alabilmek için Kâ-nimî'den yardım istedi. Bunun üzerine Kânimî kendi ordusuyla hücuma geçe­rek eski başşehri kurtardı (1809). Bu bü­yük zafer onun ününü ve nüfuzunu da­ha da arttırarak devlet yönetimini fiilen ele geçirmesini sağladı. Bu durum May Dûneme'yi rahatsız ettiğinden onu uzak­laştırmanın yollarını aramaya başladı; fakat Kânimî daha çabuk davranarak Dûneme'yi tahttan indirdi ve yerine am­cası Muhammed Neclerûmâ'yı (1811-1814) geçirdi. Ancak gücü giderek artan Kâni­mî, yeni hükümdarın da kendisini saf dışı bırakmak istediğini anlayınca bu de­fa da onu tahttan uzaklaştırıp daha ko­lay anlaşacağına inandığı Dûneme'yi ye­niden başa getirdi (1814). Fakat bir sü­re sonra Bagirmi sultanıyla iş birliğine giden Düneme yine ondan kurtulmak için plan yapmaya başladı, ancak bu de­fa da başarılı olamadı ve çıkan karışık­lıklarda öldürüldü (1818). Yerine karde­şi İbrahim (1818-1846) hükümdar oldu ve Kânimfnin devlet yönetimindeki oto­ritesini kabul etmek zorunda kaldı. May İbrahim döneminde ülkedeki kabileler üzerinde yeniden otorite sağlanmasın­da, altı yıl devam eden savaş sonunda Bagirmi'ye boyun eğdirilmesinde ve Fi-zan ve Trablusgarp'la iyi ilişkiler kurul­masında KânimFnin büyük rolü oldu. Kâ­nimî öldüğünde yerini oğlu Ömer aldı ve onun rolünü devam ettirmeye çalıştı. Şehu Ömer (ö. 1881) ilk yıllarda May İb­rahim adına iktidarı kullandı ve komşu­larla olan iyi ilişkileri sürdürmeye özen gösterdi. Şehu Ömer'in devlet yönetimin­deki nüfuzunu kabullenemeyen Seyfiye hanedanı taraftarlarının Vedaylılar'la iş birliği yaparak ona karşı harekete geç­meleri üzerine Şehu Ömer May İbrahim'i hapsettirdi ve Veday ordusu üzerine yürüdü; fakat başarılı olamadı ve hapiste­ki hükümdarı idam ettirerek ülkenin ba­tısına doğru çekildi (1846]. Veday ordu­su Şehu Ömer'in babası Kânimfnin ken­dine yönetim merkezi olarak kurduğu fi­ilî başşehir Kukava'yı ele geçirip tahrip ettikten ve çeşitli yerleşim merkezlerini yağmaladıktan sonra ülke topraklarını terketti. Aynı yıl Seyfiye hanedanı taraf­tarları May İbrahim'in oğlu Ali'yi hüküm­darlığa getirdilerse de yeni hükümdar Şehu Ömer'e karşı yapılan savaşta öldü ve böylece bu hanedan son bulmuş ol­du. Seyfiye hanedanı taraftarlarını etki­siz hale getiren Şehu Ömer devlet yöne­timinde tek kişi olarak kaldı; fakat bü­tün yetkileri elinde topladığı halde kendini sultan ilân etmeyerek "şehu" unva­nı ile yetindi. Şehu Ömer yönetimine kar­şı zaman zaman ayaklanmalar olduy­sa da o bunlardan fazla etkilenmedi ve ölünceye kadar Bornu'yu yönetti. Yeri­ne geçen oğulları Bû Bekr (1881-1884), İbrahim (1884-1885] ve Hâşim (1885-1894) yine "şehu" unvanıyla hükümdarlık yap­tılar. Şehu Ömer'in son zamanlarında başlayan Bornu'nun gerilemesi oğulları döneminde giderek hızlandı ve devlet mekanizması iyice sarsıldı. Halkın asker­liğe ve devlet yönetimine ilgisi ve güve­ni kalmadı; taşradaki mahallî idareciler merkezi dinlemez hale geldiler.

XIX. yüzyıldan önce Kânimî'nin kurdu­ğu idarede sultanın geniş yetkileri vardı ve devletin ileri gelenleriyle eşrafın üye bulundukları bir danışma meclisi (nöke-na) yönetim işlerinde ona yardımcı olu­yordu. Meclis üyelerinin bir kısmı hür (kambes), bir kısmı da köle kökenli (kac-helas) idiler. Siyasî otorite Kukava'da otu­ran şehu ile kabile başkanlarının elinde bulunuyordu. İdarî bakımdan ülke şe-hunun doğrudan yönettiği Bilâd-i Kukava denilen bölge ile onun tayin ettiği yer­li kabile reisleri tarafından yönetilen bağ­lı sultanlıklar şeklinde bölünmüştü. İs­lâm'ın bir devlet dini olduğu Bornu'da önde gelen şahsiyetler kadı ve imam gi­bi din görevlileriydi.

XIX. yüzyılın sonlarına doğru Bornu, Bagirmi Sultanı Rabih b. Zübeyir'in hâ­kimiyetine girdi (1893)- 1896'ya kadar ülkenin tamamını ele geçiren ve Dikoa'-yı merkez edinen Rabih 1900'de Fransız sömürge ordusu tarafından mağlûp edi­lerek öldürülünce yerine oğlu hâkimiye­tini devam ettirmek istedi, fakat Fran­sızlar karşısında tutunamadı. 1902 yı­lında Bornu Fransa, İngiltere ve Alman­ya arasında paylaşıldı. Kânim ile Damer-gu Fransız, Kukava ile birlikte Ngornu ve merkezî Bornu İngiliz, Dİkoa ile gü­ney bölgesi Alman sömürge idarelerine bağlandı. I. Dünya Savaşı'ndan sonra Al­manya'nın elindeki bölge de İngiltere'­nin hâkimiyetine geçti ve Bornu Nijerya sömürgesi içinde bir emirlik olarak yer aldı; Nijerya'nın bağımsızlığını kazanma­sı üzerine de 1967 yılında eyalete dö­nüştürüldü.

Bibliyografya:

Aziz Samih, Şimali Afrika'da Türkler, istan­bul 1937, II, 128; L. Brenner, "Muhammadal-Amîn al-Kânimî and Reügion and Politics in Bornu", Studies in West African isiamic His-tory175, London 1979,1, 160-176; P. B. Clarke. West Africa and İslam, London 1982, s. 66-71, 102-104; M. Hiskette. The De-oelopment of İslam in West Africa, London 1984, s. 59-67, 194-201; D. H. Spain, "Kanu-ri", Müslim Peoples, I, 375-380; İbrahim Ali Turhan, İmbarâtüriyyetü'l-Bornû el-İslâmiyye, Kahire 1985; J. S. Trimingham, A Histoıy of İs­lam in West Africa, Oxford 1985, s. 207-213; Mustafa Ali Besyûnî. Bornû ft 'ah.di'1-üsreti'l-Kâ-nimiyye, 1814-1969, Riyad 1405/1985; Cengiz Orhonlu, "Osmanh-Bornu Münâsebetine Ait Belgeler", TD, sy. 23 (1969), s. 111-130, rs. VIII; B. G. Martin, "Mal İdris of Bornu and Uıe Ot-toman Turks, 1576-78", UMES, 111/4 (1972), s. 470-490; D. Lange, "Progres de l'lslam et changement politique au Kânem du XI<; au XIIP siecle: un essai d'interpretatkm", JAfr.H, X!X/4 (1978), s. 495-513; Emîn et-Tibî, "Vü-şûlü'l-İslâm ve intişâruhû fî Kânim-Bornû", Mecelletü Külliyeli'd-Da* ueü'I-islâmiyye, IV, Trablus 1987, s. 180-190; a.mlf., "Kânim-Bor­nû bi's-Sûdâni'1-evsat fi'l-'aşri'l-vaşît: calâ-kât târîhiyye carîke bi'l-'Arab ve'1-müslimîn", el-Mü'errihu'l-'Arabî, XXVII, Bağdad 1988, s. 115-127; Ğ. Yver, "Bornu", İA, II, 718-725; a.mlf., "Kânem", a.e., Vi, 155-157; a.mlf., "Ka-nem", El2 (Fr.]r IV, 563-565; C. E. J. Whitting. "Bornü", a.e.. I, 1297-1299; Abdullahi Smith, "al-Kanemi", a.e, IV, 565.




Yüklə 0,66 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   11   12   13   14   15   16   17   18   19




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin