Bibliyografya: 8 III diL 13


ARAPZADE ALİ DEDE Bk. Ali Dede, Arapzâde. ARAPZADE ATAULLAH EFENDİ



Yüklə 1,49 Mb.
səhifə17/41
tarix03.01.2019
ölçüsü1,49 Mb.
#88714
1   ...   13   14   15   16   17   18   19   20   ...   41

ARAPZADE ALİ DEDE

Bk. Ali Dede, Arapzâde.



ARAPZADE ATAULLAH EFENDİ


(ö. 1199-1785) Osmanlı şeyhülislâmı.

1132 506 yılında doğdu. III. Ahmed devrinde uzun süre padişah imamlığı, şehzadeler hocalığı ve Rumeli kazasker­liği görevlerinde bulunan Arapzâde Abdurrahman Efendi'nin oğludur. Medre­se tahsilini tamamladıktan sonra on se­kiz yaşında müderris oldu. On yedi yıl Ahî Çelebi, Üsküdar, Güzelhisar, Aydın, Gelibolu ve Tırnova nâibliklerinde bulundu. 1170’te 507 Halep kadılı­ğına tayin edildi: kısa bir mâzuliyetten sonra Edirne kadılığı payesini aldı. Daha sonra 1769-1779 yılları arasında Mek­ke ve İstanbul kadılıklarında bulundu. 1781'de Anadolu kazaskeri oldu. Ardın­dan, önce Rumeli kazaskerliği payesini aldı, sonra da fiilen Rumeli kazaskerli­ğine getirildi. Atâullah Efendi, 14 Saban 1199'da 508 İvaz Paşaza­de İbrahim Beyefendi'nin yerine şeyhü­lislâm tayin edildi. Şeyhülislâmlık ma­kamında ancak iki ay kadar kalabildi. Kısa bir süre sonra yakalandığı hastalık­tan kurtulamayarak 16 Şevval 1199'da 509 vefat etti. Sedefçi­lerde 510 Sinan Paşa Medresesi hazîresine babasının yanına defnedildi. Bu aileden birçok kişinin mezar taşı bu­lunduğu halde Atâullah Efendi'nin me­zar taşı kaybolmuştur. Kaynakların mütevazi, halim selim ve insaflı biri olarak bahsettikleri Atâullah Efendi'nin herhangi bir eseri bilinmemektedir. 511




Bibliyografya:



1- Devhatü'l-meşâyih, s. 109.

2- Cevdet. Târih, III, 149-150.

3- İlmiyye Salnamesi, s. 553.

4- Sicilli Osmânî, III, 477.

5- Turan Aktürk, Arabzâde Aile­si ve Bu Ailenin Diğer Aileler ile Vücuda Ge­tirdiği Sıhrî Münasebetler (lisans tezi, 1943), İÜ Ed.Fak., s. 15-18. 512

ARAPZADE MEHMED ARİF EFENDİ

(1740-1826) Osmanlı şeyhülislâmı.

1152 513 yılında doğdu. Şeyhülis­lâm Atâullah Efendi'nin oğludur. Med­rese tahsilini tamamladıktan sonra kısa zamanda mahreç* ve bilâd-ı erbaa 514 derecelerini geçerek 1785'te Yenişehr-i Fener, bir süre sonra Mekke ka­dısı, 1789'da da İstanbul kadısı oldu. 1795'te Anadolu, 1800'de Rumeli kazas­kerliğine tayin edildi. Kısa bir süre mâzuliyetten sonra ikinci defa bu göreve getirildi. III. Selim'in tahttan indirilerek yerine IV. Mustafa'nın padişah olmasın­dan sonra şeyhülislâmlık makamında da değişiklik yapıldı ve Şerifzâde Mehmed Atâullah Efendi'nin yerine Arif Efendi şeyhülislâm oldu. 515 Yir­mi beş gün gibi çok kısa süren şeyhülis­lâmlık dönemi oldukça buhranlı geçti. Bu sırada İstanbul'a gelen Alemdar Mus­tafa Paşa III. Selim'i tekrar tahta çıkarmaya teşebbüs ederek Çelebi Mustafa Paşa'dan zorla sadâret mührünü aldı.

Diğer taraftan IV. Mustafa'yı tahttan in­dirmek için saraya baskı yapmaya başla­yan Alemdar, Arif Efendi'ye de padişaha bu hususu bildirme görevini verdi. An­cak şeyhülislâm böyle bir görevi üstlen­mekte tereddüt gösterince Alemdar'ın hakaretine uğradı. Durumu bildirmek üzere padişahın huzuruna çıktığı zaman da iki yüzlülük ve Alemdar taraftarlığı ile suçlandı. Her iki taraftan görmüş ol­duğu hakaret üzerine büyük bir şaşkın­lığa düşen Arif Efendi, sonunda kendisi­ni toparlayarak padişahın tepkisini Alemdar'a bildirdi. Bunun üzerine Alemdar saraya yaptığı baskında III. Selim'in ce­sedi ile karşılaşmış, gelişen olaylar so­nunda IV. Mustafa'yı tahttan indirerek yerine II. Mahmud'u çıkarmıştı. 516 Saltanat değişikliğinden son­ra 15 Ağustos 1808’de Arif Efendi de azledilmiştir. Bundan sonraki hayatını talebe yetiştirerek, itim ve hatla uğra­şarak geçirmiştir. Özellikle ta'lik yazıda maharet sahibi olmuş, istinsah ettiği on kadar mushafı Ravza-i Mutahhara'ya göndermiştir. 14 Mayıs 1826'da İstan­bul'da ölen Arif Efendi Çarşıkapı'da ba­bası ve diğer bazı yakınlarının bulundu­ğu Sinan Paşa Medresesi hazîresine def-nedilmiştir. 517



Bibliyografya:



1- Devhatü'l-meşâyih, s. 120-122.

2- Cevdet. Tâ­rih, Vlll, 30.

3- XII, 141-142.

4- İlmiyye Salnamesi, s. 573-575.

5- Pakalın. 1, 79.

6- İTA, I, 498-500.

ARARAT

Bk. Ağrı Dağı.




ARARAT, Yusuf Cemil

(1879-1963) Arap dili ve edebiyatı âlimi.

Konak aşçıbaşılarından Karslı Mehmed Ağa'nın oğludur, İstanbul'da Kınalıada'da doğdu. Dost ve arkadaşları ara­sında Hafız Yusuf ve Hafız Bey diye ta­nınmıştır. Hıfzını ve Etyemez'de Kamer Hatun İlkokulu'nu bitirdikten sonra, tah­siline Aksaray Valide Sultan Rüşdiyesi'nde devam etti. Bir taraftan Heybeliada Bahriye Rüşdiyesi'ne bağlı olan Menşe-i Küttâb-ı Bahriyye'ye devam ederken di­ğer taraftan da Harbiye Nezâreti'nin ta­nınmış mektupçularından Giritli Ahmed Muhtar ve Ali Rızâ beylerin yanında ken­disini yetiştirmeye çalıştı. Henüz on do­kuz yaşında iken açılan bir imtihanı ka­zanarak Kuleli Askerî İdâdîsİ edebiyat öğretmenliğine tayin edildi 518 Ayrı­ca bu sırada kendisine Harbiye Nezâreti'nde şifre amirliği görevi de verildi. Arapça'sını geliştirmek amacıyla Darülfü­nun edebiyyât-ı Arabiyye muallimi Mostar müftüsü Ali Fehmi Câbiç'ten ders aldı. Beyazıt Camii dersiamlarından Abdürrahim Efendi'den de Farsça öğren­di. Arapça edebî metinleri daha iyi an­layabilmek için Necati Lugal. Mehmed Akif ve Babanzâde Ahmed Naim beyler­le birlikte Şirvanlı Hâlis Efendi'den Harîrî'nin Makâmât adlı eseriyle Câhiliye devri şairlerinin muallaka*larını okudu ve bunları okutabilecek kabiliyette olduğuna dair icazetname aldı.

Memuriyet hayatında altı serasker ve on Harbiye nazırının kalem-i mahsûs 519 müdürlüğünü yapan Hafız Yusuf, bu görevden emekli olduktan son­ra İstanbul'da Kapalı Carşıda bir naturacılık 520 dükkânı açtı. Burada kaç yıl çalıştığı belli değildir. Bu sı­rada isteyenlere Arap ve Fars edebiyat­larının önemli eserlerini okutmaya de­vam ettiği bilinmektedir. Kınalıada'daki evi istimlâk edildiği için muhtelif semt­lerde oturduktan sonra yakın dostların­dan Süleyman Süleymangil'in tahsis et­tiği Altunizade'deki evde vefatına kadar yaşadı. Kendisinden başka hiçbir yakını bulunmayan annesini incitme endişesi ve geçim darlığı yüzünden hiç evlenme­mişti. Ders verdiği öğrencilerinden her­hangi bir maddî menfaat beklemez, hat­ta hediye bile kabul etmezdi. Son dere­cede alçak gönüllü bir ilim adamı idi. Arapça ve Farsça'ya, bu dillerde şiir ya­zacak kadar hâkimdi. Arapça ve Farsça şiirleri çok defa aynı vezinlerle başarılı bir şekilde Türkçe'ye çevirebiliyordu. Hafızlığı, Kur'an'da bulunan bir kelimenin mânasını açıklamak için nerede ise o kelimenin yer aldığı bütün âyetleri sıra­layacak kadar kuvvetli idi. Ayrıca binler­ce kelimeyi 521 örnek beyitler 522 ve kullanılışına ait özellikleriyle ez­bere bilirdi.

Sağlığında onu takdir edenler arasın­da, döneminin sayılı bilginlerinden olan İsmail Saib Efendi, Mehmed Akif ve Elmalılı Küçük Hamdi Efendi gibi seçkin kimselerin yanında ünlü Alman müsteş­riki H. Ritter ve Oscar Rescher de 523 yer almaktadır. Özellikle Os­car Rescher ondan büyük ölçüde fayda­landığını sık sık belirtirdi.

Eserleri.



1) Müşkilât-ı Fuzûlî. Fuzûlî divanındaki güç beyitlerin açıklamalarını ihtiva eden eserin müellif hattı ile tek nüshası Süleymaniye Kütüphanesi"nde bulunmaktadır. 524

2) Nahiv özü. Dört sayfadan ibaret olan bu manzum risale İstanbul'da basılmış­tır. 525

3) Kur'ân-ı Kerîm için Çiçek­li Elifbe. 526

4) Arûz'a İtiraz. Eserin daktilo edilmiş bir nüshası DİA Kütüphanesi'ndedir. 527

5) Lâmiyyetü'l'Arab. Şenferâ'nın aynı adlı kasidesinin tercümesi olup Ararat'ın ta­lebelerinden Mustafa Sabri Sözeri tara­fından yayımlanmıştır. 528

Bunlardan başka Arapça'daki edatla­rın kullanılışını anlatan müsvedde halin­deki bir risalesi, annesinin ölümü üzeri­ne yazdığı mersiye ile gazelleri, hiciv ve nazirelerden ibaret şiirleri dağınık bir halde Marmara Üniversitesi İlahiyat Fa­kültesi Kütüphanesi'yle bazı öğrencile­rinin elinde bulunmaktadır. Ararat ayrı­ca, elinden düşürmediği Muhtârü'ş-Ş-hâh, Muhîtü'l-Muhît, el-Müncid, Dîvânü'I-Mütenebbî ile Ömer Rıza Doğrul'un Tanrı Buyruğu adlı Kur'an meali ve özellikle Arap dili ve edebiyatı ile ilgi­li diğer bazı eserlere kenar notları (ha­şiye) yazmıştır. 529




Bibliyografya:



1- Eşref Edib. Mehmed Akif-Hayatı, Eserleri ve 70 Muharririn Yazdan, İstanbul 1939, II, 183.

2- Mahir İz, Yılların İzi, İstanbul 1975, s. 259-282.

3- Bekir Topaloğlu ve Süleyman Süleymangil'de bulunan kendi eserleri ve evrakı.

Yüklə 1,49 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   13   14   15   16   17   18   19   20   ...   41




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin