Bibliyografya



Yüklə 1,17 Mb.
səhifə31/40
tarix18.12.2018
ölçüsü1,17 Mb.
#86273
1   ...   27   28   29   30   31   32   33   34   ...   40

EVRÂDÜ'l-AHBÂB

Ebü'l-Mefâhir Yahya b. Ahmed el-Bâharzî'nin (ö. 736/1335) tasavvuf âdabına dair Arapça eseri.

Müellif ünlü sûfî Seyfecldin el-Bâhar-zrnin torunlanndandır. İyi bir öğrenim gören ve ailesi aracılığıyla tasavvufa in­tisap eden Ebü'l-Mefâhir Yahya Hora­san'dan yola çıkıp Azerbaycan, Irak, Su­riye ve Mısır'a gitti. Bu bölgelerdeki ta­nınmış âlim ve sûfflerle görüştü. 712'de (1312-13) dedelerinin tasavvufî faaliyet­lerde bulunduğu Buhara yakınlarındaki Fethâbâd'a döndü ve burada vefat etti.

Bâharzî, Zilhicce 724'te518 tamamladığı, tam adı Evrâdü'î-ahbâb ve iusûsü'1-âdâb olan eserini kaleme alırken Ebû Tâlib el-Mekkrnin Kutü'l-kulûb, Ziyâeddin Ebü'n-Necîb es-Süh-reverdrnin Âdâbü'l-müridin, Şehâbed-din es-Sühreverdî'nin cAvânîü'î-macâ-rii, Necmeddîn-i Kübrâ'nın Risâletü'l-halvetve Risâleteyn fi âdâbi'ş-şûfiy-ye, Seyfeddin el-Bâharzfnİn Risâletü va-şiyyeti'ş-şafer, Muhyiddin İbnü'l-Arabî1-nin Hilyetü'l-abdâl, Künhü mâ lö büd-de li'1-mürid adlı eserleriyle el-Emrü'l-merbût adlı risalesi ve Ebü Abdullah el-Mercânî'nin Menâziîü'I-müridin 'inden faydalandığını söyler. Müellif eserini Ev­râdü'î-ahbâb ve Fuşûşü'1-âdâb adla­rıyla iki ayrı kitap olarak tasarlamıştır. Mukaddimede kitabın iki bölümden iba­ret olduğunu belirttikten sonra birinci bölümde (evrâdü'l-ahbâb) virdler ve va­kitleri, ibadetler, müridin görevleri, şeyh­lerin şecereleri, tasavvufî makamlar, ak­lın yetersizliği gibi konular; ikinci bölüm­de (fuşûşü'1-âdâb) sûfîlerin inanç ve ah­lâkları, geçim yollan, giyecekleri, semâ­ları, müridlik ve müridlerin davranışı, hiz­met şekilleri, hamam âdabı, seyahat ve dönüş vakitleri, halvet âdabı, çile, riya­zet ve mücâhede şekilleri hakkında bil­gi vermiştir. Ele aldığı konulan sade bir üslûpla an­latan müellif vakfiyesinde eseri istinsah edecek olanlara kâğıt kalem ve mürek­kep sağlanmasını şart koşmasına rağmen kitabın sadece iki yazma nüshasının bu­lunmasının sebebini anlamak güçtür. Bu tür tasavvufî eserlerin başında yer alma­sı gereken Evrûdül-ahbâb'm en eski nüshası519 Süleymaniye Kütüphanesi'nde520, diğer bir nüshası da Taşkent Orta Asya Devlet Üniversitesi Kütüphanesi'nde521 bulunmaktadır. Eserin sa­dece ikinci bölümü îrec Efşâr tarafından geniş bir önsözle birlikte Tahran'da iki defa yayımlanmıştır (1345 hş., 1358 hş.).



Bibliyografya:

Ebü'l-Mefâhir Yahya el-Bâharzî, Evrâdü'l-ahbâb ve fuşûşü'1-âdâb522, Tah­ran 1358 hş.; a.e., naşirin önsözü, s. 1-44; İbn Battûta. Seyahatname, I, 416; Safa. Edebiy-yât, ili, 1262-1263; a.mlf., Gencîne-i Sühan, IV, 175-184; Muhammad İsa Waley. "A Kub-rawi Manual of Sufism: The Fuşüş al-adâb of Yahya Bâkharzi", The Lagecy of Mediaeval Persian Şufism523, London 1992, s. 289-310; îrec Efşâr, "Seyfeddîn-i Bâhar­zî", Mecelie-i Dânişkede-i Edebİyyât, IV, Tah­ran 1341 hş., s. 48-53.



EVRAK-I NAKDİYYE524




EVRAK-I PERÎŞÂN

Nâmık Kemal'in bazı hükümdarların hayat hikâyelerini anlattığı tarihî muhtevalı eseri.

Nâmık Kemal'in, yazı hayatının henüz başlangıcı sayılan 1862'de İstanbul'un fethine dair yazdığı Bârika-i Zaier'\e 1867'de telif ettiği Osmanlı Devleti'nin yükselme devrini işlediği Devr-i İstilâ'-dan sonra tarihî konuda kaleme aldığı üçüncü eseri olan Evrâk-ı Perişan esa­sında Selâhaddîn-i Eyyûbî, Fâtih Sul­tan Mehmed ve Yavuz Sultan Selim'le ilgili üç müstakil biyografiden meyda­na gelmektedir. Ancak eser baş tarafı­na Devr-i İstilâ da konularak neşredil-diği gibi daha sonra yazılan Tercüme-i Hâl-i Emir Nevruz da aynı seriden ya­yımlanmıştır.

Nâmık Kemal eserin ilk cüzü olan Se-lâhaddîn'i. Michaut'nun Ehl-i Saîîb Ta­rihi adlı eserinin Türkçe'ye çevrileceğini duyduğu zaman Fransız yazarın Selâhad­dîn-i Eyyûbî hakkında öne sürdüğü asıl­sız iddialara karşı bu İslâm kahramanını müdafaa için yazdığını ifade eder. Muh­temelen aynı duygularla Fâtih Sultan Mehmed ve Yavuz Sultan Selim için de müstakil birer biyografi yazmaya karar veren Nâmık Kemal özellikle bu tarihî eserlerinde, İslâm tarihi hakkında olum­suz fikirler taşıyan Batılılar'a karşı İs­lâm ve Osmanlı tarihini müdafaa gayesi gütmektedir. Doğu ve Batı kaynakları­nın mukayesesiyle ortaya konulan Selâ-haddîn, aynı zamanda Tanzimat nesri­nin lirizmde ulaştığı son merhale kabul edilmektedir.

Türk-İslâm tarihinden bu kahraman­ları seçişi tesadüfi olmayan Nâmık Ke­mal, astında bunların şahsında kendi fikirlerini ortaya koyma fırsatı bulur. Bu kahramanlardan Selâhaddîn-i Eyyûbî açmış olduğu cihad bayrağı ile Haçlı orduları karşısında İslâm birliğinin savu­nucusu olmuş, Fâtih Suttan Mehmed fet­hedilen topraklan vatan haline getirmiş ve devleti bir cihan imparatorluğu yap­mış, Yavuz Sultan Selim de Mısır ve Ara­bistan'ı fethedip hilâfeti saltanat mer­kezi İstanbul'a getirmekle büyük bir İs­lâm kahramanı olduğunu göstermiştir. Emîr Nevruz ise İslâm dünyası için Do-ğu'da büyük bir tehlike oluşturan Mo-ğollar'ın müstüman olmasında büyük rol oynayan ve bu tehlikeyi ortadan kaldı­ran bir kahramandır.

Nâmık Kemal Nevruz Bey mukaddi­mesinde, bazı büyük ahlâkî meziyetle­rin insan ruhunda yerleşebilmesi için gü­zel örneklere ihtiyaç duyulduğunu, esa­sında tarihin bunu verdiğini, diğer bü­yük milletlerin önemli tarihî olaylarıyla kahramanlarını edebiyatlarına aksettir­diklerini, İslâm tarihinin ise büyük zen­ginliklerle dolu olmasına karşılık Türk edebiyatının henüz böyle bir yola girme­diğini ve bu kahramanların da unutu­lup gittiğini söyler.

Nâmık Kemal'in eserlerinin kitap ha­linde neşrine dair en geniş araştırmayı yapan Ömer Faruk Akün'ün konuyla il­gili makalesinden öğrenildiğine göre Nâ­mık Kemal başlangıçta belirli bir sıra gö­zetmeksizin, "Evrâk-ı Perişan" adı altın­da 1862'den beri yazmış olduğu çeşitli makale, mektup, manzum ve mensur edebî eserleriyle tercümeleri de dahil olmak üzere bir nevi külliyatını yayımla­mak niyetindedir. Ancak daha sonraki siyasî mücadelesi ve sürgün hayatı onun bu seriden başka bir eser yayımlaması­na imkân vermez. 1873 yılı başlarında Yavuz'un neşrinden kısa bir süre son­ra doğrudan doğruya Evrâk-ı Perişanın neşrine müdahale amacıyla hükümet tarafından yürürlüğe konulan Matbuat Ni­zâmnâmesi ve Nisan 1873'te Vatan ya­hut Silistre'nln temsilinin ardından Ma-gosa'ya sürgüne gönderilmesiyle eser­lerini külliyat halinde yayımlama düşün­cesi böylece daha başlangıçta başarısız­lığa uğrar.

Evrâk-ı Perişan i meydana getiren ilk cüz Devr-i İstilâ'nm da yer aldığı Selâ-haddin Eylül 1872'de, Fâtih Aralık 1872'-de. Yavuz da Ocak 1873'te yayımlanmış, daha sonra 1884'te hepsi bir arada top­luca neşredilmiştir. Eserin Latin harfle­riyle sadeleştirilmiş bir baskısı yapıldığı gibi525 Devr-i İstilâ, Emîr Nevruz ve Bârika-i Zafer de ilâve edilerek Nâmık Kemal'in Tarihî Biyografileri adıyla526 yeni bir neşri daha ya­pılmıştır.



Bibliyografya:

Nâmık Kemal. Eurâk-ı Perişan, İstanbul 1301; Ahmet Hamdi Tanpınar, XIX. Asır Türk Edebi­yatı Tarihi527, İstanbul 1985, s. 411-417; Banarlı. RTET, II, 912; Ömer Faruk Akün. "Nâmık Kemal'in Kitap Halindeki Eser­lerinin İlk Neşirleri", TM, XVIII (1976), s. 10-26; a.mlf.. "Nâmık Kemal", İA, IX, 70; TDEA, 111,127-128.




Yüklə 1,17 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   27   28   29   30   31   32   33   34   ...   40




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin