Livâta/Homoseksüellik/Eşcinsellik
Livâta,Lut -aleyhisselâm-'ın kavminin işlemiş olduğu bir suç idi. Livâta, erkeklerin (kadınları bırakıp da) erkeklerle cinsel ilişki kurmasıdır.
Nitekim Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmuştur:
﴿ وَلُوطًا إِذۡ قَالَ لِقَوۡمِهِۦٓ إِنَّكُمۡ لَتَأۡتُونَ ٱلۡفَٰحِشَةَ مَا سَبَقَكُم بِهَا مِنۡ أَحَدٖ مِّنَ ٱلۡعَٰلَمِينَ ٢٨ ﴾ [سورة العنكبوت الآية: ٢٨ ]
"Lut’u da (nebi olarak gönderdik).O,kavmine şöyle demişti:Gerçekten siz, daha önce hiçbir milletin yapmadığı bir hayasızlığı yapıyorsunuz.Siz ille de erkeklere yaklaşacak, yol kesecek ve toplantılarınızda edepsizlikler yapacak mısınız?"1
İğrençliği, çirkinliği ve tehlikesi sebebiyle bu suçu işleyenleri Allah Teâlâ, başka bir kavim üzerine toplamadığı şu dört cezâyla cezalandırmıştır.
-
Gözlerini kör etmiştir.
-
Ülkelerinin üstünü altına getirmiştir.
-
Üzerlerine,pişirilmiş balçıktan yapılıp istif edilmiş ve Allah'ın nezdinde damgalanmış taşlar yağdırmıştır.
-
Üzerlerine korkunç bir ses göndermiştir.
Livâta’nın İslâm şeriatındaki cezâsı -tercihli görüşe göre- kılıçla boynunun vurularak öldürülmesidir.Bu fiili isteyerek ve kendi tercihiyle yapmışsa, yapan ve yaptıranın cezâsı budur.
Nitekim İbn-i Abbas'tan -Allah ondan ve babasından râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre, Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- bu konuda şöyle buyurmuştur:
(( مَنْ وَجَدْتُمُوهُ يَعْمَلُ عَمَلَ قَوْمِ لُوطٍ فَاقْتُلُوا الْفَاعِلَ وَالْمَفْعُولَ بِهِ.))
[رواه أحمد وصححه الألباني]
"Lut kavminin amelini (livâtayı) yapanları bulduğunuz zaman, livâta yapanı da, kendisine livâta yaptıranı da öldürün."1
Geçmişte olmayan, ancak zamanımızda ortaya çıkan öldürücü Aids hastalığı gibi her türlü vebâlar ve çeşitli hastalıklar, fuhuş sebebiyle ortaya çıkmıştır.Bu ise,Allah Teâlâ ve elçisi Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-'in bu fiili yapan ve yaptıran hakkında verdiği cezânın ne kadar hikmetli olduğuna delâlet etmektedir.
Kadının, şer’i bir özrü olmadığı halde kocasının cinsel isteğine cevap vermemesi:
Ebu Hureyre’den -Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre, Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- bu konuda şöyle buyurmuştur:
(( إِذَا دَعَا الرَّجُلُ امْرَأَتَهُ إِلَى فِرَاشِهِ فَأَبَتْ فَبَاتَ غَضْبَانَ عَلَيْهَا لَعَنَتْهَا الْمَلاَئِكَةُ حَتَّى تُصْبِحَ.)) [رواه البخاري]
"Bir erkek hanımını (cinsel ilişki için) yatağına çağırdığında hanımı onu reddeder de o kişi hanımına kızgın olarak gecelerse, kadın sabahlayıncaya kadar melekler ona lânet ederler."2
Birçok kadın, kendisi ile kocası arasında bir anlaşmazlık olduğunda, yatakta kendisiyle birlikte olma hakkından men ederek -zannınca-cezalândırmak ister. Oysa bu, kocasının harama (zinâya) düşmesi gibi, çok kötü sonuçlara yol açabilir.Belki de işler kadının aleyhine döner, kocası onun üzerine ikinci bir hanımla evlenmeyi ciddi olarak düşünmeye başlar. Kadının, kocası kendisine cinsel talepte bulunduğunda, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in şu emri gereğince, onun isteğine cevap vermesi gerekir:
(( إِذَا دَعَا الرَّجُلُ امْرَأَتَهُ إِلَى فِرَاشِهِ فَلْتَجِبْ، وَإِنْ كَانَتْ عَلَى ظَهْرِ قَتَبٍ.))
[رواه البزار وصححه الألباني]
"Bir erkek, hanımını (cinsel ilişki için) yatağa çağırdığı zaman, hanımı devenin üzerinde olsa bile (deveden) inip kocasının bu isteğine cevap versin."1
Karı-koca arasındaki uyumun devam etmesi ve ayrılığın olmaması için kocanın da, hasta veya hamile veyahut da üzgün olduğu zamanlarda hanımının durumunu göz önünde bulundurması gerekir.
Kadının, şer’i bir gerekçe olmadan kocasından boşanmak istemesi:
Birçok kadın, en ufak bir anlaşmazlık olduğu veya kocası istediği malı kendisine vermediği zaman kocasından hemen boşanma isteğinde bulunur. Kadın, bozguncu bazı akrabaları veya komşularınca yönlendirilmiş olabilir. Bazen de kadın, kocasını sinirlendiren ve onu galeyana getiren sözlerle kocasına meydan okur ve: "Erkeksen beni boşa" der.
Boşanmanın, âilenin dağılması ve çocukların başıboş kalması gibi oldukça kötü sonuçlar doğurduğu bilinen bir şeydir. Belki de kadın, pişmanlığın artık fayda vermeyeceği bir noktada yaptığına pişman olur. Şeriatın bunu haram kılmasındaki hikmet, bu gibi durumlarda ortaya çıkar.
Nitekim Sevban’dan -Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre, Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- bu konuda şöyle buyurmuştur:
(( أَيُّمَا امْرَأَةٍ سَأَلَتْ زَوْجَهَا الطَّلاَقَ مِنْ غَيْرِ مَا بَأْسٍ فَحَرَامٌ عَلَيْهَا رَائِحَةُ الْجَنَّةِ.)) [رواه أحمد]
"(Kocasından ayrılmak için kendisini zorlayan) hiçbir şiddetli sebep olmadığı halde kocasından kendisini boşamasını isteyen kadına cennetin kokusu haramdır."1
Yine Ukbe b. Âmir’den -Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre, Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:
(( إِنَّ الْمُخْتَلِعَاتِ وَالْمُنْتَزِعَاتِ هُنَّ الْمُنَافِقَاتُ.)) [رواه الطبراني في المعجم الكبير]
"(Sebepsiz halde) kocalarından kendilerini bırakmalarını ve boşama-larını isteyen kadınlar münâfıklardır (yani içten kocalarına isyankârdırlar, dıştan itaatkârdırlar)."1
Kocanın namazını terk etmesi, içki ve uyuşturucu kullanması, kadını haram bir işe zorlaması, ona işkence ederek zulmetmesi veya onu şer’i haklarından alıkoyması gibi dînen geçerli bir gerekçe olur ve kocaya nasihat fayda vermez, düzelmesi için verilen uğraşlar boşa çıkarsa,bu durumda kadının dînini ve kendi nefsini kurtarmak için boşanmak istemesinde bir sakınca yoktur.
Dostları ilə paylaş: |