Birinci Bölüm / allah'i tanimak


Peygamberlerin Gönderilmesinin Faydaları



Yüklə 1,3 Mb.
səhifə31/80
tarix21.08.2018
ölçüsü1,3 Mb.
#73543
1   ...   27   28   29   30   31   32   33   34   ...   80

Peygamberlerin Gönderilmesinin Faydaları


İlâhî peygamberler insanın gerçek tekâmülü için doğru yolu gösterip aldıkları vahyi insanlara iblağ etmenin yanı sıra, insanların tekâmülünde başka önemli etkilerde de bulunmuşlardır. Bunlardan en önemli olanlarını aktaralım:

1- Birçok konuyu insanın aklıyla kavrayabilmesi mümkündür, ancak bunun için ya epey tecrübe ve zamana ihtiyacı vardır, ya da insan-ların maddî konulara önem vermesi ve hayvanî eğilimlerin baskın çıkması sonucu gaflete düşmekte ve unutmaktadır. Ayrıca kitle propagandaları ve zehirli eğitimler de bu konu ve bilgilerin gözlerden ırak kalmasına neden olmaktadır. Peygamberler, işte bu tür konu ve sorumlulukları da dile getirir ve sürekli hatırlatıp uyarılarda bulunarak bunların hepten unutulup gitmesine mani olurlar; doğru ve mantıklı eğitimlerle, zehirli propaganda ve yanlış yönlendirmeleri engellerler.

Kur'ân-ı Kerim'in peygamberleri "müzekkir" (hatırlatıp uyaran) ve "nezîr" (uyarıcı ve korkutucu) şeklinde tanımlaması ve bizzat kendisine de "Zikir" ve "Tezkire" adlarını vermesi işte bu hakikatten kaynaklanmaktadır.

Müminlerin Emiri Hz. Ali (a.s) peygamberlerin gönderiliş hikmetlerini anlatırken şöyle der:

Yüce Allah insanların fıtratlarına sadık kalacağı yolunda onlardan söz alması ve unuttukları nimetleri onlara hatırlatması, gerçekleri açıklayıp duyurarak insanlara hücceti tamamlaması için ard arda peygamberlerini gönderdi…

2- İnsanın yetişip olgunlaşması ve tekâmülünü sağlayan en önemli faktörlerden biri de bugün psikoloji bilimi tarafından da ispatlandığı üzere örnek alabileceği unsur ve davranışlardır. Peygamberler yüce Allah tarafından eğitilip yetiştirilmiş mükemmel insanlar olarak bu rolü en iyi şekilde ifa eder, insanlara çeşitli eğitimler vermenin yanı sıra onları terbiye ve ahlâk bakımından da olgunlaştırıp yüceltirler. Nitekim Kur'ân-ı Kerim'de "eğitim ve tezkiye (nefsi terbiye edip iyi bir ahlâka kavuşma)" birlikte anılmakta, hatta kimi yerde "tezkiye" eğitim ve öğretimden önce gelmektedir.

3- Peygamberlerin halkın içinde bulunmalarının fayda ve bereketlerinden biri de, gerekli şartların oluşması hâlinde toplumun sosyal, siyasi ve yargı liderliğini de üstlenebilmeleridir. Hata ve günahtan tamamen arınmış, yani "masum" bir liderin bir toplum için en mükemmel nimet sayılacağı şüphesizdir. Zira böyle bir lider sayesinde birçok sosyal bozulma önlenecek, sosyal düzen sağlanacak, toplum çeşitli ihtilaflarla dağınıklık ve sapmalardan korunacak ve gerekli kemale doğru ilerleme şansına ulaşacaktır.

Sorular:


1- İnsanın yaratılış gayesi nedir?

2- Allah'ın hekimane iradesi, saadet ve rahmette olduğu gibi insanın kötülüğü ve azabına da taalluk eder mi? Bu ikisi arasında fark var mıdır?

3- İnsanoğlunun kendi iradesiyle bilinçli olarak tercihte bulunabilmesi için hangi faktörler gereklidir?

4- İnsanoğlunun aklı her şeyi bilebilmesi için neden yeterli değildir?

5- Peygamberlerin gönderiliş sebebini delillerle açıklayınız.

6- İnsanlar uzun tecrübeler sonucu sosyal ve dünyevî saadetlerinin yolunu bulabilselerdi yine vahye ihtiyaçları olur muydu? Neden?

7- İlk insanın peygamber olmasıyla ilgili bir delil öne sürülebilir mi? Açıklayınız.

8- Peygamberlerin varlığının diğer faydalarını açıklayınız.


23- BAZI ŞÜPHELERE CEVAP


Peygamberlerin gönderilme zaruretiyle ilgili aktardığımız deliller konusunda bazı soru ve şüpheler öne sürülebilir. Şimdi bunlara değinmek ve ilgili cevapları vermek istiyoruz:

Neden Birçok İnsan Peygamberlerin Hidayetinden Mahrum Kalmıştır?


Eğer ilâhî hikmet bütün insanların hidayeti için peygamberlerin gönderilmesini gerektiriyorsa, neden bütün peygamberler sadece belli bir coğrafyaya (Ortadoğu'ya) gönderilmiş ve yeryüzünün diğer bölgeleri bu nimetten mahrum bırakılmıştır? Dahası eski devirlerde ulaşım ve iletişim araçları son derece kısıtlıydı ve bir haberin başka bölgelere ulaşması pek güç olup epeyce zaman alıyordu. Hatta muhtemelen peygamberlerin varlığından bile haberdar olmayan ve onların davetinden tamamen habersiz bulunan kavimler de vardı.

Cevap şudur: Peygamberler (s.a.a) sadece belli bir coğrafyaya gönderilmiş ve belli bir yerde zuhur etmiş değildir, Kur'ân ayetleri bütün kavim ve ümmetlerin peygamberi olduğunu belgelemekte ve Fâtır Suresi'nin 24. ayetinde şöyle buyurmaktadır:

…Hiçbir ümmet yoktur ki içinde bir uyarıcı gelip-geçmiş olmasın.

Nahl Suresi'nin 36. ayetinde şöyle buyruluyor:

Andolsun, biz her ümmete "Allah'a kulluk edin ve tağuttan kaçının -diye tebliğ etmesi için- bir elçi gönderdik…"

Kur'ân'da sadece bazı peygamberlerin adının geçmesi, gönderilen bütün peygamberlerin bunlardan ibaret olduğu anlamına gelmemektedir. Bilakis, bizzat Kur'ân-ı Kerim, gönderilen daha birçok peygamber de olduğunu ve onların adlarının bu kutsal kitapta geçmediğini belirtmekte ve mesela Nisa Suresi'nin 164. ayetinde "Ve gerçekten sana daha önceden hikâyelerini anlattığımız elçilere, anlatmadığımız elçilere vahyettik…" buyurmaktadır.

İkinci bir nokta da, söz konusu delilin bir gereğinin de, insanların hidayetine vesile olabilecek akıl ve duyu dışında bir yolun zaruretidir. Ama insanların bu hidayete kavuşabilmesi de ancak iki şartla mümkündür: Birincisi, bu ilâhî nimetten yararlanmayı bizzat kendilerinin istemesi, ikincisi de onların bu hidayeti bulmasına başkalarının engel yaratmamasıdır. Nitekim nice insanların, peygamberlerin hidayetinden mahrum kalmış olmasının en önemli nedeni bunu bizzat kendilerinin istememiş olmasıdır; birçokları da, peygamberlerin davet mesajının onlara ulaşması başkaları tarafından engellendiği için bu mesajları alamamışlardır. Peygamberler bu engelleri ortadan kaldırmak için ellerinden gelen gayreti gösteriyor, zorba egemenlerle müstekbirler başta gelmek üzere Allah'ın düşmanlarıyla mücadele ediyorlardı. Birçok peygamber, Allah'ın mesajını insanlara duyurabilmek ve onları hidayete kavuşturabilmek için bu yolda canlarını vermiş, kendilerini feda etmişlerdir. Yeterince adam bulabilen peygamberler, Allah'ın dininin yayılmasında en büyük engeli teşkil eden zorba egemenlerle zalim yöneticilere karşı askerî savaşlara girmekten çekinmemiştir.

Burada dikkat edilmesi gereken husus şudur: İnsanın tekâmül hareketinin tamamen onun irade ve tercihine bağlı olması; bütün bu gelişmelerin, hak ve batıl tarafının doğru veya yanlış tercihte bulunabileceği bir ortamı hazırlayacak şekilde tahakkuk bulmasını gerektirmektedir. Ancak, bunun istisnası zorba egemenlerle bâtıl ehlinin, insanların hidayet yolunu tamamen tıkaması, hak ve hidayet nurunu toplumda söndürmüş olması hâlidir ki bu durumda Yüce Allah alışılagelmişin dışında, gaybî yollarla hak taraftarlarına yardım etmektedir.

Özetlemek gerekirse: Bu tür engeller olmasaydı peygamberlerin daveti bütün dünya insanlarına ulaşabilecek ve herkes vahiy ve nübüvvet sayesinde ilâhî hidayet nimetinden faydalanabilecekti. Binaenaleyh birçok insanın, peygamberlerin hidayetinden mahrum kalmış olmasının vebal ve sorumluluğu, onların ilâhî mesajlarının yayılmasına engel olanların üzerindedir.


Yüklə 1,3 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   27   28   29   30   31   32   33   34   ...   80




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin