Birinci Bölüm / allah'i tanimak


Kur'ân'a Hiçbir Ekleme Yapılmamıştır



Yüklə 1,3 Mb.
səhifə48/80
tarix21.08.2018
ölçüsü1,3 Mb.
#73543
1   ...   44   45   46   47   48   49   50   51   ...   80

Kur'ân'a Hiçbir Ekleme Yapılmamıştır


Kur'ân'a hiçbir ekleme yapılmadığı gerçeği bugün bütün Müslümanlarca ittifakla kabul edildiği gibi, Müslüman olmayan ciddi araştırmacılar tarafından da onaylanmaktadır. Bugüne kadar, Kur'ân'a her-hangi bir eklemede bulunulduğu ihtimalini dahi gündeme getirebilecek herhangi bir olay vuku bulmamış, böyle bir ihtimale gerekçe gösterilebilecek bir tek belge veya delil öne sürülmemiştir. Buna rağmen biz, böyle bir ihtimali var farz ederek bunun aklî delillerle çürütülebileceğini açıklamak istiyoruz:

Kur'ân'a tam ve bütünlüklü bir ekleme yapıldığı faraziyesi, Kur'â-n'ın benzerinin getirilebileceği anlamını taşır ki, böyle bir faraziye Kur'ân'ın mucize olması ve insanoğlunun ona benzer getirebilecek güce sahip bulunmaması gerçeğiyle bağdaşmaz. Eğer sadece bir kelime veya "mudhaammetan" gibi[1] çok kısa bir ayetin eklendiği farz edilecek olursa, bu durumda Kur'ân'ın tamamında görülen söz, anlatım ve terim uyumunun bozulması ve mucizevî orijinalitesini yitirmesi gerekir ki bu da Kur'ân'ın taklit edilebileceği ve benzerinin ortaya koyulabileceği anlamına gelir (bunun mümkün olmadığını daha önce ispatlamıştık). Zira Kur'ân'daki terim ve ifadelerin mucizevî düzen ve ahengi, kelime ve harflerin seçim ve terkibine de bağlıdır, bunlarda yapılacak en küçük bir değişiklik mucizevî özelliklerini kaybettirmektedir.

Görüldüğü gibi Kur'ân'a hiçbir eklemede bulunulmadığının ispatıyla, Kur'ân'ın mucize olduğunun ispatı aynı delillere dayanmaktadır. Kur'ân ayetlerini bu mucize hâlinden çıkarabilecek bir cümle veya kelime eksikliğinin olmadığı da yine aynı delille ispatlanabilirdir. Diğer ayetleri mucize hâlinden çıkarmayacak şekilde bir surenin tamamı veya bütünlüklü (tam) bir ifadenin de Kur'ân'dan çıkarılamayacağının ispatı ise başka delillerle mümkündür.

 

[1]- Rahman 64.


Kur'ân'da Hiçbir Eksiltme Yoktur


Şia ve Sünnî bütün İslâm âlimleri Kur'ân'a hiçbir eklemede bulunulmadığı gibi, onda hiçbir eksiltme olmadığında da müttefiktirler ve bu gerçeği birçok delille ispatlamaktadırlar. Ne var ki çeşitli mezheplerin hadis kitaplarına sızdırılan bazı uyduruk hadislerin varlığı ve bazı sahih hadislerin kimilerince yanlış yorumlanması[1] sonucu, bazıları Kur'ân'dan bir takım ayetlerin çıkarıldığı ihtimaline kapılmış, hatta bu batıl zannı onaylayanlar bile olmuştur.

Ancak, ister eksiltme, ister ekleme açısından olsun, Kur'ân-ı Kerim'in her nevi tahrife karşı masun olduğunu gösteren onca tarihî karinelere ilaveten ve Kur'ân'ın mucizevî düzen ve ahengini bozabilecek her nevi eksiltmenin imkânsızlığının bizzat mucize olma deliliyle ispatlanmasına ek olarak, tam bir ayet veya bir surenin tamamının eksiltilmesi karşısında da Kur'ân'ın masun olduğu bizzat Kur'ân'la ispatlanabilmektedir.

Yani mevcut Kur'ân'ın tamamının Allah'ın kelamı olduğu ve hiçbir eklemede bulunulmadığı ispatlandıktan sonra, Kur'ân'daki bütün ayetler en sağlam naklî ve taabbüdî delil sayılır. Kur'ân'daki ayet-i kerimelerde, Allah Tealâ bu kitabın her nevi tahriften masun ve güvencede olduğunu buyuruyor. Diğer semavî kitapların tam tersi bir noktadır bu; çünkü Allah Teâla onların korunmasını bizzat insanların uhdesine bırakmıştır.[2] Nitekim bu konu Hicr Suresi'nin 9. ayetinde belirtilmekte ve şöyle buyrulmaktadır:

Hiç şüphesiz, zikr'i (Kur'ân'ı) biz indirdik, biz; onun koruyucuları da gerçekten biziz.

Bu ayet-i şerife, görüldüğü gibi iki cümleden oluşmaktadır; birinci cümlede Kur'ân-ı Kerim'in Yüce Allah tarafından nazil olduğu, dolaysıyla da nüzul sırasında ona hiçbir müdahalede bulunulmadığı vurgulanmaktadır. İkinci cümlede de "Onun koruyucuları da gerçekten biziz." buyrulmakta ve vurgu edatları tekrarlanmak suretiyle Kur'ân-ı Kerim'in her nevi tahriften kesinlikle ve ebediyen korunmuş ve garantilenmiş olduğunun altı çizilmektedir.

Her ne kadar bu ayet Kur'ân'a bir şey eklenmemiş olduğuna delalet ediyorsa da, bu tür bir tahrifin reddi için bu ayete istidlalde bulunmak uzak bir istidlal sayılır; çünkü Kur'ân'a bir şey eklenmiş olabileceği faraziyesi mantıken bu ayetin kendisini de kapsadığından böyle bir faraziyenin bu ayetle çürütülmesi doğru bir mantıklama olmaz. Bu nedenle biz söz konusu faraziyeyi önce Kur'ân'ın mucize olduğu deliliyle çürüttükten sonra bu ayet-i şerifeden istifadeyle, Kur'ân'ın mucizevî düzen ve ahengini bozmayacak şekilde Kur'ân'dan tam bir ayet veya tam bir surenin çıkarılıp eksiltilemeyeceğini de ispatlamış olduk. Böylece Kur'ân-ı Kerim'in eksiltme veya artırma yoluyla hiçbir tahrife uğramadığı biri aklî, diğeri naklî olmak üzere iki delille ispatlanmış olmaktadır.

Burada bir noktayı hatırlatmakta yarar var: Kur'ân-ı Kerim'in her nevi tahrife karşı güvence ve garantide olduğunu söylerken; kıraat, baskı veya yazım hatası taşıyan hiçbir Kur'ân bulunamayacağı veya Kur'ân ayetlerinin yanlış tefsir veya tevil edilemeyeceği ya da bütün Kur'ân nüshalarında ayet ve tefsirlerin nüzul sırasına göre yazılmış ve basılmış olduğu kastedilmemektedir. Bilakis, Kur'ân'ın tahrif karşısında dokunulmaz olduğu söylenirken, hakkı ve hakikati arayan herkesin, dilediği her zaman Kur'ân ayetlerinin orijinalinin tamamına ulaşabileceği anlatılmak istenmektedir. Binaenaleyh herhangi bir nüshanın eksik veya yanlış olması, Kur'ân'ın farklı kıraatlerle okunması, ayet ve surelerinin iniş sırasına göre düzenlenmemiş olması veya kişisel görüşlere göre yapılan tefsir ve teviller neticesinde manevî tahriflere uğratılması gibi olaylar, Kur'ân-ı Kerim'in söz konusu tahrife karşı dokunulmazlığıyla çelişmemektedir.

Sorular:


1- Kur'ân'ın tahriften masun ve güvencede oluşunu özetle anlatmaya çalışın.

2- Kur'ân'ın dokunulmazlığına delalet eden tarihî belgeler nedir?

3- Kur'ân'ın dokunulmazlığı nasıl ispatlanabilir?

4- Kur'ân'a hiçbir ekleme yapılmadığını ispatlayınız.

5- Kur'ân'da eksiltme olmadığını ispatlayınız.

6- Aynı delille, Kur'ân'a eklemede bulunulmadığı da ispatlanabilir mi? Nasıl?

7- Bugün bazı Kur'ân nüshalarının eksik veya hatalı oluşu, kıraatlerdeki ihtilaflar, ayet ve surelerin nüzul sırasına göre düzenlenmemesi veya kişisel görüşler sonucu yanlış tefsirlerde bulunularak manevî tahrifler yaratılması gibi olayların, bu konuda bahsi geçen tahrif meselesiyle ilgisi bulunmamasını açıklayınız.

 

[1]- Ayetlerin tefsiriyle bunlardan bazısının örnekleri veya yanlış tefsirleri ve manevî tahrifleri çürütme konumunda olan bazı rivayetlerden Kur'ân'daki bazı kelime veya ibarelerin eksiltildiği yönünde yanlış algılanma yapılmıştır.



[2]- Nitekim Mâide Suresi'nin 44. ayetinde Yahudi ve Hıristiyan dinadamları hakkında şöyle buyruluyor: "…Allah'ın kitabını korumakla görevli kılındıklarından ve onun üzerine şahitler olduklarından (onunla hükmederlerdi)."


Yüklə 1,3 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   44   45   46   47   48   49   50   51   ...   80




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin