BiRİNCİ BÖLÜm dünya ekonomiSİnde geliŞmeler


TÜRKİYE EKONOMİSİNDEKİ GELİŞMELER VE HEDEFLER



Yüklə 5,38 Mb.
səhifə2/49
tarix07.05.2018
ölçüsü5,38 Mb.
#50270
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   49

1.2. TÜRKİYE EKONOMİSİNDEKİ GELİŞMELER VE HEDEFLER


2010 ve 2011 yıllarında yaşanan yüksek büyüme sürecinde ithalattaki hızlı artış ve uluslararası enerji fiyatlarındaki yükselme cari işlemler açığını yükseltmiştir. Bunun yanı sıra, 2011 yılının özellikle son çeyreğinde yükselme eğilimine giren enflasyon ve artan küresel belirsizlikler karşısında ekonomiyi yeniden dengelemeye yönelik olarak makro ihtiyati tedbirler uygulamaya konulmuştur. Bu tedbirler sonucunda yurt içi talep aynı dönemde yavaşlamaya başlamıştır. Bu gelişmeler çerçevesinde, özel tüketim ve yatırımlarda beklenenin üzerinde kaydedilen daralmaya karşın net mal ve hizmet ihracatının büyümeye katkısının tahmin edilenin üzerinde gerçekleşmesi sonucunda yıllık büyüme hızı yüzde 2,2 seviyesinde gerçekleşmiştir. Reel ekonomik aktivitedeki duraksama özellikle sanayi sektöründe gözlenmiş, katma değer artış hızı bu sektörde yüzde 1,9’a kadar gerilemiştir. Yurt içi talepteki daralma özellikle inşaat, ticaret ve ulaştırma sektörlerine yansımış ve hizmetler sektöründe katma değer artışı da yüzde 2,4’e gerilemiştir. Tarım sektöründe ise yüzde 3,1 oranında katma değer artışı kaydedilmiştir.

2013 yılının ilk yarısında yurt içi talep tekrar canlanma eğilimine girmiş; özel ve kamu tüketimi ile kamu sabit sermaye yatırımları kaynaklı bir büyüme gerçekleşmiştir. Zayıf küresel taleple beraber yatay bir seyir izleyen ihracat karşısında yurt içi talepteki toparlanma ve altın ithalatındaki yükselişle birlikte hızlanan ithalat nedeniyle net ihracatın büyümeye katkısı bu dönemde negatif 1,8 puan olarak kaydedilmiştir. İlk altı aydaki yüzde 3,7 büyümenin ardından yılın ikinci yarısında, ilk yarıda olduğu gibi, nihai yurt içi talebin büyümeye olumlu katkısının devam etmesi, net ihracatın ise negatif yönde katkı vermesi öngörülmektedir. Reel sektörde ise dalgalı bir seyir izleyen sanayi üretiminin yılın son çeyreğinde sınırlı bir artış eğilimine girmesi ve büyümeye hizmetler sektörünün yüksek katkı vermeye devam etmesi beklenmektedir. Bu öngörüler altında 2013 yılında büyümenin yüzde 3,6 olarak gerçekleşeceği tahmin edilmektedir.

2012 yılında büyümeye katkı, tamamen sermaye stoku ve yüksek oranda artış gösteren istihdamdan gelmiştir. Önemli oranda gerileyen toplam faktör verimliliği (TFV) büyümeye negatif katkı yapmıştır. 2013 yılında da 2012 yılına benzer bir yapının oluşacağı ve büyümenin temel belirleyicilerinin istihdam ve artan kapasite kullanım oranının etkisiyle sermaye stoku olacağı öngörülmektedir. 2013 yılında sermaye stokunun ve istihdamın büyümeye katkılarının sırasıyla yüzde 69 ve yüzde 56,4 olacağı tahmin edilmektedir. TFV’nin ise negatif yöndeki etkisinin bir önceki yıla göre azalarak yüzde eksi 25,4 olması beklenmektedir.

2012 yılında yavaşlayan büyüme hızıyla birlikte tarım dışı istihdamdaki artış, bir önceki yıla göre, 757 bin kişi olarak gerçekleşmiştir. İşgücüne katılma oranının yaklaşık olarak bir önceki yıl seviyesinde kalması nedeniyle işsizlik oranı 0,6 puan azalarak 2012 yılında yüzde 9,2’ye gerilemiştir. Aynı yılda tarım dışı işsizlik oranı 0,9 puan azalarak yüzde 11,5’e, genç nüfusta işsizlik oranı da 0,9 puan azalarak yüzde 17,5’e gerilemiştir.

2013 yılı Şubat döneminden itibaren istihdam artış hızında yavaşlama gözlenmektedir. 2013 yılı Temmuz dönemi itibarıyla 468 bin kişi hizmetler sektöründe (inşaat dâhil) olmak üzere toplam istihdam son bir yılda 601 bin kişi artış kaydetmiştir. Tarım dışı istihdamdaki artış 682 bin kişi, ücretli-yevmiyeli sayısındaki artış ise 600 bin kişi olmuştur. İşsizlik oranı aynı dönemde yüzde 0,9 puan artışla yüzde 9,3 olarak gerçekleşmiştir. İşsizlik oranındaki bu yükselişte istihdamdaki yavaşlama ve işgücüne katılma oranının söz konusu dönemde 0,9 puan artması belirleyici olmuştur. 2013 yılı Temmuz dönemi itibarıyla son bir yılda, tarım dışı işsizlik oranı 1,1 puan artışla yüzde 11,8’e, genç nüfusta işsizlik oranı ise 1,7 puan artışla yüzde 18’e yükselmiştir.

Mevsimsel düzeltilmiş veriler değerlendirildiğinde; 2012 yılı Temmuz döneminde yüzde 9,1 olan işsizlik oranı, 2013 yılının aynı döneminde yüzde 10,1 olarak gerçekleşmiştir. Aynı dönemler itibarıyla, istihdam oranı yüzde 45,3’ten yüzde 45,7’ye yükselirken; işgücüne katılma oranı yüzde 49,8’den yüzde 50,9’a yükselmiştir. 2013 yılının Temmuz döneminde toplam istihdam ise 638 bin kişi artışla 25.449 bin kişi olarak hesaplanmıştır.

2011 yılının son çeyreğinden itibaren başlayan ekonomideki yavaşlama neticesinde, 2012 yılında ithalat nominal olarak azalmış ve dış ticaret açığı 105,9 milyar ABD dolarından 84,1 milyar ABD dolarına gerilemiştir. Bu gelişmede, enerji hariç ithalattaki azalma ile net altın ihracatındaki artış belirleyici olmuştur. Böylece 2011 yılında 75.092 milyon ABD doları olarak gerçekleşen cari işlemler açığı, 2012 yılında 47.752 milyon ABD dolarına gerilemiştir.

2013 yılının ilk sekiz ayında ihracat, küresel belirsizliklerin devam etmesi ve özellikle Avro Bölgesindeki durgunluk nedeniyle yatay bir seyir izlemiştir. Tüketim ve ara malı ile altın ithalatında, nihai yurt içi talepteki canlanmayla birlikte, reel olarak kayda değer artışlar gerçekleşmiştir. Net turizm gelirleri yaklaşık olarak yüzde 21 oranında artış kaydetmiştir. Bu gelişmeler sonucunda, 2013 yılı Ağustos ayı itibarıyla yıllıklandırılmış olarak dış ticaret açığı 74,3 milyar ABD doları, cari açık ise 56,7 milyar ABD doları olarak gerçekleşmiştir.

2012 yılında 37,4 milyar ABD doları olarak gerçekleşen altın ve enerji hariç dış ticaret açığının, 2013 yılında da yaklaşık olarak aynı seviyede gerçekleşeceği öngörülmektedir. Buna karşın net altın ticaretindeki bozulma nedeniyle 2013 yılı dış ticaret açığının 98 milyar ABD dolarına ulaşması beklenmektedir. Dış ticaret açığındaki bu gelişmeler neticesinde 2012 yılında yüzde 6,1’e gerileyen cari işlemler açığının GSYH’ya oranının, 2013 yılı sonunda yüzde 7,1’e yükselmesi beklenmektedir. Altın ticareti hariç tutulduğunda ise cari açığın GSYH’ya oranının yüzde 6,8’den yüzde 6,1’e düşeceği tahmin edilmektedir.

Yurt içi tasarruf oranlarının artırılmasına yönelik olarak bireysel emeklilik sisteminde yapılan değişiklikle tüm katılımcıların teşvikten faydalanabileceği bir yapı oluşturulmuştur. Yeni Sermaye Piyasası Kanunuyla şirket ve hanehalkı tasarruflarının korunması ve artırılması amaçlanmış ve ülke düzeyinde israfı önleme ve tasarruf bilincinin artırılmasına yönelik farkındalık kampanyaları düzenlenmiştir.

2012 yılında yurt içi talepte meydana gelen yavaşlama, petrol dışı emtia fiyatlarında yaşanan düşüş ve gıda fiyatları artış hızında kaydedilen azalma sonucunda TÜFE yıllık artış hızı yüzde 6,2 oranına gerileyerek, son 44 yılın en düşük yılsonu seviyesine ulaşmıştır. 2013 yılında ise işlenmemiş gıda fiyatlarında kaydedilen artışlar, tütün ürünleri fiyatlarında yapılan düzenleme ve Türk Lirasında yaşanan değer kaybının etkisiyle TÜFE yıllık artış hızı Eylül ayı itibarıyla yüzde 7,9 olarak gerçekleşmiştir. Çekirdek enflasyon göstergelerinde oluşan geçici yükselişe rağmen, enerji fiyatlarındaki baz etkisinin ortadan kalkmasıyla birlikte, TÜFE yıllık artış hızının 2013 yılında yüzde 6,8 olarak gerçekleşmesi beklenmektedir.

2012 yılının ikinci yarısında enflasyonist risklerin görece azalması ve gelişmiş ülke merkez bankalarının ek parasal genişlemeye gitmesinin sermaye akımlarını hızlandırma potansiyeli taşıması sebebiyle Merkez Bankası, 2011 yılı son çeyreğinden itibaren uyguladığı sıkı para politikası duruşunu tedrici şekilde gevşetmiştir. Bu dönemde Banka mevcut para politikası araçlarıyla Türk Lirasındaki değerlenme baskısına karşı duruş sergilemiştir. 2013 yılı Mayıs ayından itibaren ABD Merkez Bankasının, parasal genişlemeyle piyasaya verilen likiditeyi azaltabileceğine dair açıklamalarının küresel ekonomideki belirsizlikleri artırması sonucunda yurt içinde enflasyonist risklerin artmaya başlamasıyla Banka, para politikası duruşunu değiştirmiştir. Söz konusu dönemden itibaren Banka mevcut araçlarını sıkılaştırıcı yönde kullanmakta ve döviz piyasasını rahatlatmaya yönelik adımlar atmaktadır.

2013 yılında mali disiplin gözetilmiş ve kamu maliyesi göstergelerindeki sağlam görünüm devam etmiştir. Bunun sonucunda, 2012 yılında GSYH’ya oranla yüzde 1 olarak gerçekleşen kamu kesimi borçlanma gereğinin 2013 yılında yüzde 0,8 seviyesine gerilemesi beklenmektedir. 2012 yılında yüzde 0,8 olan program tanımlı kamu kesimi faiz dışı fazlasının GSYH’ya oranının ise, 2013 yılında yüzde 0,9 olacağı tahmin edilmektedir.

Kamu kesiminin en önemli unsuru olan merkezi yönetim bütçesi 2012 yılında GSYH’ya oranla yüzde 2,1 açık vermiştir. Yüzde 2,2 olarak programlanan 2013 yılı merkezi yönetim bütçe açığının, özellikle bir defalık gelirlerin etkisiyle yılsonunda yüzde 1,2 seviyesinde gerçekleşmesi beklenmektedir.

Kamu maliyesindeki güçlü yapı, kamu borç oranlarındaki düşüş eğiliminin devam etmesine de yardımcı olmuştur. 2012 yılı sonu itibarıyla yüzde 36,2 olarak gerçekleşen AB tanımlı genel devlet borç stokunun GSYH’ya oranının, 2013 yılında yüzde 35 seviyesine düşeceği tahmin edilmektedir.


Yüklə 5,38 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   49




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin