ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 14.47
BAŞKAN : Sait AÇBA
BAŞKANVEKİLİ: Mehmet Atlan KARAPAŞAOĞLU (Bursa)
SÖZCÜ: Sabahattin YILDIZ (Muş)
KÂTİP: Mehmet SEKMEN (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN – Plan ve Bütçe Komisyonumuzun değerli üyeleri, Değerli Bakanım; 64 üncü Birleşimin Üçüncü Oturumu açıyorum.
27 nci maddeyi okutuyorum:
(27 nci madde okundu)
BAŞKAN – Madde üzerinde?..
Sayın Özyürek; buyurun.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) – Sayın Başkan, bu yemin meselesi, Türkiye’de pek çok konuda yemin var. Biz de göreve başlarken milletvekilleri olarak yemin ediyoruz. Ben de yeminli malî müşavirim.
Bu yeminin bir faydası olduğu kanısında değilim. Öyle olsaydı, şu anda, Yüce Divanda hiçbir Bakanın yargılanmaması lazım; çünkü, milletvekili olarak yemin etmişlerdi. Bankacılarımızın hepsi de yemin etmişlerdi. Yani, boşuna bir iş bu. Bana göre, nereden kalmış bilmiyorum; yani, İngiltere’den filan mı geldi, öyle bir sistem yerleşmiş. Yaygınlaştırıp da gidiyoruz, gittikçe her kesimde neredeyse yeminlilik esas oldu, yemini olmayanların sanki dürüstlüğü olmazmış gibi yanlış bir kanı doğdu. Bana göre, bu yemin şeyini kanundan çıkarmak lazım, hiç gereği yok, formalite. Mahkemenin huzuruna gidiyorsunuz, yemin ediyorsunuz, niye başlamadın filan diye soruyoruz, daha yemin etmedim diyorlar. Yani, işi geciktiren, formalite bir şey. Yemin metinlerine filan da baktığınız zaman, yine, bir niyet beyanı.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Milletvekili yeminiyle paralel…
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) – Bizimki biraz daha ağırı.
Yani, bir yararı olmayan, kesinlikle fazladan bir iş. Bana göre kaldırılması gerekir.
BAŞKAN – Sayın Kınay, buyurun.
HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) – Bizim lisede bir öğretmenimiz vardı. O “kilit dostlar içindir” diye bir ifade kullanmıştı. Bu da herhalde öyle anlaşılması gereken bir olay. Dürüst olanlar için böyle bir yemine usul olarak davette gerek vardır diye düşünüyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Başka söz talebi olmadığına göre oylamaya geçiyorum.
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
28 inci maddeyi okutuyorum:
(28 inci madde okundu)
BAŞKAN – Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
29 uncu maddeyi okutuyorum:
(29 uncu madde okundu)
BAŞKAN – Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
30 uncu maddeyi okutuyorum:
(30 uncu madde okundu)
BAŞKAN – Madde üzerinde söz talebi?..
ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (İstanbul) – Cümle düşüklüğü yok mu Sayın Başkan?
BAŞKAN – Neresinde? Hangi cümleyi kastettiniz?
ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (İstanbul) - Bankalar, iç kontrol sistemi kapsamında, faaliyetlerinin mevzuata, iç düzenlemelerine ve bankacılık teamüllerine uygun olarak yürütülmesini, muhasebe ve raporlama sisteminin bütünlüğünü, güvenilirliğini ve bilgilerin zamanında elde edilebilirliğini her seviyedeki personeli tarafından uyuyacak ve uygulayacak sürekli kontrol faaliyetleri ile sağlamak…”
BAŞKAN – Onu redaksiyon yetkisi alıp biz gözden geçirelim. Orada bir düzeltme yetkisi alalım biz.
Düzeltme yetkisiyle birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
31 inci maddeyi okutuyorum:
(31 inci madde okundu)
BAŞKAN – Maddeyle ilgili söz talebi?.. Yok.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
32 nci maddeyi okutuyorum:
(32 nci madde okundu)
BAŞKAN – Maddeyle ilgili Sayın Tamaylıgil, buyurun.
BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) – Şimdi, ben, bu denetim konusunda daha önce dile getirilen başlıklar yanında, denetimin daha çok malî konularda yoğunlaşmış bir denetim başlığında toparlandığını görüyorum. Bunun yanında, tabiî, verimliliği ortaya koyan ve o verimliliği, performans denetimini de ortaya koyacak bir yaklaşımın ki, iyi yönetişim ilkeleri deseniz ki temel alınan, daha önce bir maddeyle de tanımlanan bir başlıktan hareket ettiğimiz zaman, bu denetimin içeriğinde, verimliliğin de denetimini ortaya koyan bir yaklaşım ne derece bulunmaktadır; bunu da sormak istiyorum. Tabiî, personel verimliliği, iş verimliliği açısından da.
BAŞKAN – Bir açıklama Sayın Bakanım…
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI ABDÜLLATİF ŞENER (Sivas) – Aslında, müfettişler marifetiyle yapılan denetimin performans denetiminden daha çok hukukilik denetimi olacağı açıktır. Ama, aynı zamanda, banka şubelerini teftiş eden müfettişlerin genel performansla ilgili şeyleri de zaman zaman raporlarına derç etmeleri mümkündür; ama, buradan şu anlam çıkarılmamalı, müfettişler aynı zamanda gidiyorlar, tam performansa uygun bir denetim de yapıyorlar demek mümkün değil. Daha çok hukukilik hâkimdir; ama, dediğiniz boyut itibariyle, bu madde içerisinde, ben, tam performans denetimi görmüyorum.
BAŞKAN – 32 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
33 üncü maddeyi okutuyorum:
(33 üncü madde okundu)
BAŞKAN – Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Madde 34.
(34 üncü madde okundu)
BAŞKAN – Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Buyurun.
ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (İstanbul) – Derecelendirmelerden kastedilen şey nedir; yani, neyi derecelendiriyoruz?
BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) – Daha önce de bir soru sormuştum; cevap alamadım.
TEVFİK BİLGİN - Malumunuz, 15 inci maddede, biz, bunları genel bir yetkilendirme izni aldık BDDK olarak. Değerlendirmeden kastımız…
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) – Onu biliyorum da, bağımsız denetim falan hepsini tanımladık bir yerde. O zaman, derecelendirmeyi de bir yerde tanımlayalım.
TEVFİK BİLGİN - Usul ve esasları kurula bıraktık; ancak, değerlemeden kastımız, özellikle ekspertiz şirketleri, gayri menkul değerleme şirketleri gibi şirketleri kastediyoruz. Derecelendirmeden kastımız ise, bundan sonra çok önemli olacak belki de Basel II dediğimiz süreçte şirketlerin ve özellikle KOBİ’lerin malî bünyelerinin derecelendirilmesi. Bir nevi reytingtir. Geniş anlamda yorumlayabilirsiniz.
ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (İstanbul) – Peki, değerlendirme ve derecelendirme kuruluşları diye ayrıca kuruluşlar mı kurulacak bu kanundan sonra? Bu, bir defa, Bankacılık Yasası içerisinde ne diye yer alıyor? Yani, kuruluşların derecelendirilmesi sadece bankaları ilgilendiren bir şey değil ki, toplumun bütün kesimlerini ilgilendiren bir şey. Eğer, biz, şirketlerin, yani, faaliyet gösteren bütün şirketleri derecelendireceksek -ki, buradan biraz da o çıkıyor- yani, her şirket, sonuç itibariyle, kendisini derecelendirecek mi? Öyle bir yeni mekanizma mı oluşturulacak?
HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Hayır, bu kanun ve bu kanun istinaden çıkarılan düzenlemeler ile değerlemeler ve derecelendirmeler bu kanuna bağlı.
ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (İstanbul) – Tamam da, derecelendirilecek olan birim hangisi; işte, bankaların kredi verebileceği kuruluşlar, müşterilerin tamamı bir mekanizma tarafından derecelendirilecek. Peki, bu Türkiye Cumhuriyetinde, yani, bir işletme, şirket olup da bankayla işi olmayan kimse var mı? Yani, çek bile verdiğin zaman, sonuçta, bir şekilde derecelendireceksin bunu; yani, işte kredi verirken derecelendireceksin. Dolayısıyla, yeni bir mekanizma kuruyoruz. Böyle bir mekanizma şurada, yani, Plan ve Bütçe Komisyonu üyelerinin bile… Mesela, şahsen, şöyle bir tartışma olmasaydı, hani, çok sıradan, rutin şeymiş gibi, zaten var olan bir şeymiş gibi değerlendireceğimiz bir durum, şimdi, yani, çok devasa bir organizasyonu beraberinde getiren bir şekle dönüşüyor gibi geliyor bana; yani, burada bu şekilde yer alması kafi midir, yeterli midir? Belki gerekli bir şey bu; yani, böyle bir düzenlemeyle bunu yapmış olmak yeter mi?
BAŞKAN – Buyurun, bir açıklama alalım.
TEVFİK BİLGİN - Sayın Başkan, değerli vekillerimiz; madem, şu anda değerleme şirketlerimiz var. Derecelendirmeden kastımız bizim, tabiî ki, çok spesifik derecelendirme değil. Bizim geçtiğimiz süreçte Avrupa Birliği ve tüm dünyada uygulanması planlanan BASEL II diye bir süreç var. Bu,yeniden bir sermayelendirme süreci. Bu süreçte, bankalar bundan sonra kredi verdikleri müşterilerde -ki, bunlar KOBİ’ler ve daha üst düzeydeki müşterilerdir- o müşterinin malî bünyesine bakıp onu derecelendirecek şirketlerin notuna göre kredi verecekler ve bu derecelendirmede…
ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (İstanbul) – Alt sınırı KOBİ’dir diyorsunuz?
TEVFİK BİLGİN - Evet.
Bu derecelendirme notuna göre, örneğin, bir firma için 10 liralık sermaye tutarken, aynı nitelikteki, büyüklükteki bir kredi düşünün, 10 liralık sermaye tutarken, diğer bir firma için 5 lira tutabilecek. Riske göre bir sermayelendirme yapısı gelecek. Esas getirilmek istenen budur, derecelendirmeden kasıt bu.
BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Madde 35.
(35 inci madde okundu)
BAŞKAN – Madde üzerinde söz talebi?..
Sayın Kumkumoğlu.
ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bu, alt komisyonda biraz tartıştığımız konulardan bir tanesi. Şimdi, destek hizmetleri dediğimiz şey, bankacılık faaliyetlerini güçlendirmek, belki bankalar arasındaki rekabetin önemli argümanlardan birisini oluşturabilecek anlamda sürdürülebilecek faaliyetler; kastedilen şey bu.
Özellikle küçük bankaların daha yoğun ilgi gösterebilecekleri bir alan gibi görünüyor veya karşılıklı rekabet halinde olan bankaların faiz üzerinde çok fazla oynama şansları olamayacağı için, daha çok yönelebilecekleri piyasadan daha fazla pay alabilmek, rakipleriyle aralarında olan rekabette kendilerine üstünlük kazandırabilmek adına sürdürecekleri faaliyetleri içeriyor.
Şimdi, doğaldır ki, bu faaliyetler içerisinde sürpriz önemli bir şeydir; yani, bilinmeyen bir şeyi yapmak, bilinmeyen bir faaliyeti ilk defa yapıyor hale gelmek ve onun avantajından yararlanmaya çalışmak, bu destek faaliyetleri içerisinde olayın mantığı da dikkate alındığında, önemli bir yer tutuyor; ama, buradaki düzenlemede destek hizmetlerinin daha önceden kuruma bildirilmesi ve kurum tarafından bu hizmetlerin bankaların yasal yükümlülüklerini yerine getirip getirememesi noktasında bir engel oluşturup oluşturmadığına dönük bir değerlendirmenin yapılması öngörülüyor. Böyle bir destek hizmetinin kendisinden beklenen hedefleri önemli ölçüde daraltacağı, onun o yaratabileceğini varsaydığımız sonuçlarını önemli ölçüde daraltacağını düşünüyorum ben şahsen ve özellikle küçük bankaların, yani, yeni güvence yasası vesaireden de sonra rekabet şansını kısmen yitireceğini düşündüğüm küçük bankaların büyük bankalarla rekabet edilmesinin önemli unsurlarından birisi olan bu destek hizmetlerinin belki ikinci bölümü, yani, bankanın yasal yükümlülüklerini yerine getirip getirmemesine dönük bir kontrolün, gözlemin BDDK tarafından yapılmasını, BDDK’tan talep etmek olabilir, doğrudur; ama, bunun önceden bildirilmesi işin mantığıyla pek uyuşmuyor gibi geliyor bana.
BAŞKAN – Evet, bir açıklama alalım.
TEVFİK BİLGİN - Sayın Başkan, biz, tabiî, kanunu hazırlarken eleştirilerden biri de oydu, geçmişe dikiz aynasına bakarak kanun hazırlanıyor şeklinde. Doğrudur, birkısım düzenlemeler dikiz aynasına bakılarak hazırlanmıştır; ama, birkısım düzenlemeler de geleceği yöneliktir; ki, bazı maddelerde onları göreceksiniz, görüyorsunuz. Bu destek hizmeti kuruluşunun getirilmesinin ana sebebi, İmar Bankası olayında yaşadığımız deneyimdir. İmar Bankasında bankanın tüm bilgi işlemi, kayıtları, çifte kayıt dahil, banka dışında Merkez Yatırım adında bir şirket tarafından organize edilen bir şekilde tutulmaktaydı ve bu, bizim, resmi bütün görme anlamındaki amacımıza da hizmet etmemekteydi. Bu verdiğim bir örnektir. Bunun dışında başka örnekler de olabilir. Örneğin ortak para taşıma, ortak bazı faaliyetler; ki, bu destek hizmetlerinin kapsamını da kurul belirlemeye yetkili olacağı için, tabiî ki, çok detaya girmeyecektir. Bizim ilk başta istediğimiz bilgiler ise, bizi bilgilendirmeleri amacıyla istediğimiz bilgilerdir; sen kiminle çalışıyorsun, bize onu bildir; biz, ona göre belki onu da denetime tabiî tutabiliriz, gerekli, daha detaylı bilgileri isteyebiliriz şeklindeki bir detay giriş cümlesidir.
ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (İstanbul) – İkisini birbirinden ayıralım. Şimdi, destek hizmetleri ne olduğu bilinen, sistemde yerleşik, herkes tarafından destek hizmeti denildiğinde kapsamı açıkça bilinen bir şeyi mi konuşuyoruz; yoksa, destek hizmetlerinin ne olduğunun önce BDDK kendisi kararlaştıracak, yani, ona istediği biçimde bir sınır getirebilecek; şunu, şunu, şunu, ben, destek hizmetleri içerisinde görüyorum ve dolayısıyla, bu konuda, ben, işte, bu 35 inci maddede yer alan sorumlulukları yerine getirmesini talep ediyorum mu diyecek? Yani, destek hizmetlerinin ne olduğuna siz mi karar vereceksiniz; şunlar, şunlar, şunlar destek hizmetidir diye?
TEVFİK BİLGİN - Müsaade eder misiniz…
Tanımlarda destek hizmeti kuruluşu -madde 3’te- şöyle tanımlanıyor: “Kurulca belirlenecek esaslar çerçevesinde Merkez Bankası ve SPK’nın bazı hizmetlerini hariç tutarak –koyu yazılmış- bu kanun kapsamındaki kuruluşlara ana hizmetlerinin uzantısı veya tamamlayıcısı niteliğindeki hizmet veren kuruluşlar. Bu bağlamda, BDDK belirleyecektir.
BAŞKAN – Teşekkürler.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Madde 36.
(36 ncı madde okundu)
BAŞKAN - Madde üzerinde?..
Sayın Özyürek.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) – Sayın Başka, değerli arkadaşlarım; sorumluluk sigortası, buraya yazıldığı kadar kolay bir sigorta değildir; çünkü, bir bağımsız denetçinin sigortasını alalım, şimdi, bu bağımsız bir denetçinin riski nasıl belirlenecektir; yani, kaza sigortası bellidir, yangın sigortası bellidir. Burada bu riskin ortaya çıkma ihtimali çok belirsizdir. Buna biz yeminli malî müşavirler, serbest muhasebeci, malî müşavirler konusunda çok kafa yorduk, çok uğraştık, İngiltere’ye gittik, İngiltere’de bu işin uzmanı sigorta şirketleriyle konuştuk. Türkiye’de de pilot şekilde bazı firmalar AK Sigorta filan biraz girdiler; fakat, arkasını getiremedik.
Şimdi, sigorta şirketi diyor ki, bu x bankasını denetleyen bir denetçi. Acaba, bunun, oradaki sorumluluğu ne olacak; yani, üzerinden prim hesaplanacak riski belirmekte büyük zorluk var.
İkincisi, bu riskin ortaya çıkma ihtimali nedir? Belki bu risk hiç ortaya çıkmayacaktır. Yeminli malî müşavirleri aldığımızda, risk ne zaman ortaya çıkacak; yeminli malî müşavirin denetlediği firmanın hesapları maliye tarafından denetlenirse, o zaman bir şey çıkacak. O zaman da o risk denetçinin, resmî denetçinin değerlendirmesine, takdirine kalacak. O nedenle, bu bağımsız denetçileri derecelendirme kuruluşlarının sorumluluk sigortası elbette çok önemli. İki bakımdan önemli; hem çalışan bağımsız denetçileri rahatlatır, sorumlu olduğu zaman, bu sorumluluğu ödeyecek bir fona kavuşmuş olur hem de bu sigortadan alacağı olanlar açısından çok önemli. Fakat, bunun uygulanması şu anda bilemiyorum, bir değerlendirmesi, bir araştırması var mı BDDK’nın, fakat, biz, bunu işletmeye TÜRMOB’un Başkanıydım ben o zaman, muvaffak olamadık, yürümedi sistem. Şimdi nasıl yürüyecek, ne yapacağız, nasıl bir önlem?.. Buraya bir sistem olarak getirdiğimize göre, herhalde bir ciddî değerlendirme yaptık. Bu konuda bir bilgi verilirse, nasıl olacak, ne olacak; bunu biz de öğrenelim; çünkü, eğer burada başarı sağlanırsa, bunun giderek yeminli malî müşavirlere ve diğer malî müşavirlere de uygulama şansı olur. Gerçekten, her şeyi haczedilmiş pek çok yeminli malî müşavir var şu anda; çünkü, bir firmaya müşterek, müteselsil sorumluluğu var o tasdiki yapan malî müşavirin. Maliyeciler gelip incelediği zaman, buldukları matrah farkından mükellef kadar yeminli malî müşavir de sorumlu ve maliyede, vergi dairelerinde ister mükellefte takibat yapıyorlar isterse yeminli malî müşterek müteselsil sorumluluk var ve rakamlar da çok büyük olduğu zaman, yeminli malî müşavir, emeğiyle geçinen insan, bunu ödemesi söz konusu değil. Çok haciz uygulamalarına muhatap oluyor arkadaşlarımız ve sırf bu nedenle, gerçekten, işini bırakan pek çok insan var. Eğer, işleyebilen bir sorumluluk sigortası getirilebilirse, bu meslek açısından çok iyi olur. Tabiî, bağımsız denetçi dediğinizde, yani, TÜRMOB’dan ruhsat almış olan malî müşavirlerdir. Bu konuda bir bilgi verilirse memnun olurum. Şu anda bir uygulama var mı? Uygulama yoksa; nasıl geliştireceğiz, hayata geçireceğiz; bu konuda bir bilgi verilirse memnun olurum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz.
Sayın Aydoğan.
HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Ben, bir not iletmek istiyorum. Alt komisyon çalışmaları sırasında, bu konu üyelerimiz arasında da tartışıldı; yani, sektörün de duayeni sayılabilecek tanıdığım bir sigorta şirketi genel müdürüne telefon ettim “dünyada yaygın uygulamaları olduğunu, Türkiye’de bugüne kadar bu uygulamanın ihtiyarî tutulduğunu, zorunlu olmadığını, bu nedenle de gelişemediğini” söyledi. Zorunlu tutulduğu takdirde, bunun hem müşavirler anlamında veya değerleme, biraz önce sizin anlattığınız şekilde çok ciddî sıkıntılara da neden olabilecek bir durum yerine, sigorta sistemi getirilmek suretiyle, daha uygun bir düzenleme olacağı, bunun da dünyada reasüre edilebileceğini, yani, risklerin sadece burada değil, reasüre edilebileceğini söyledi.
Ben, bir bilgi arz etmek istedim.
BAŞKAN – Teşekkürler.
Sayın Kumkumoğlu.
ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (İstanbul) – Şimdi “bağımsız denetim, değerlendirme, derecelendirme destek hizmeti kuruluşları, verdikleri hizmetten doğabilecek zararları karşılamak amacıyla sorumluluk sigortası yaptırmak zorundadır. Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar kurulca belirlenir. “ Kurulca belirlenecek usul ve esaslar, bu şirketlerin maddî sorumluluklarının düzeyini mi olaylara göre değerlendirecek?
Sayın Başkan bunu mu anlıyoruz burada? Yani, kurul burada neyi belirleyecek? Yani, şu olayda bu bağımsız denetim kuruluşlarının şu kadar sorumluluğu vardır; yani, mesela, şöyle düşünelim, eğer hayır dediyseniz, o zaman asıl sorumu sorayım. Şimdi, diyelim ki, bir bağımsız denetim kurumu, bir bankayla ilgili bir denetleme faaliyeti yaptı, yürüttü. Banka, iyidir, iyi çalışıyor, iyi gidiyor dedi. Aradan bir ay geçti, banka battı. Şimdi, bu bağımsız denetim kuruluşunun bu batma işlemiyle ilgili olarak sorumluluğunu neyle sınırlandıracağız; yani, bu nasıl bir sorumluluktur, bunun maddî karşılığı nedir? Mesela, bir binaya, işte, burası 100 milyar eder dedin, 80 milyar etti; bellidir, burada 20 milyar liralık bir fark var; bununla ilgili sigortanın bir şeyi olabilir, yani, burada somut bir şey var. Ama, bu tür somut durumların dışında, işte, 100 000 000 dolarlık bir kredi verilecek kuruluş için, evet, buna bu kredi verilir denildi ve fakat, o kredi, daha sonra o kuruluştan geri dönmedi. Ortada 100 000 000 dolarlık bir rakam var. Bu rakamın veya işte bankanın bir başka işlemiyle ilgili, yani, daha devasa, büyük rakamlar da olabilir bunlar. Bu rakamlarla ilgili bu kurumların sorumluluğu, sigortasını, sağladığı sigortanın kapsamı ne olacaktır? Yani, eğer, buradan, biz, bir bankayı denetleyen kurumun yanlış bilgi vermesi halinde bankanın ortaya çıkabilecek gücü, zararlarının sigorta ettirilmesi gibi bir şey talep edersek bunlardan, bu, herhalde hiçbir şekilde mümkün olamaz. Ölçü nedir, neyi sigorta edecek bunlar? Hangi ölçüyle neyi sigorta edecekler?
BAŞKAN – Buyurun Sayın Bakan.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI ABDÜLLATİF ŞENER (Sivas) – Şimdi, Sayın Başkanım, böyle bir düzenlemeye ihtiyaç olduğu açık aslına bakarsanız; çünkü, denetim, değerlendirme ve derecelendirme kuruluşlarının verebilecekleri zararla bağlantılı hiçbir sorumlulukları bulunmadan yapacağı çalışmalar, doğru bir şey değil. Bir iş yapanın, bir konuyu üstlenenin mutlaka bununla bağlantılı bir sorumluluk alanında bulunması lazım. Nitekim, İmar Bankasıyla bağlantılı olarak yaptığımız görüşmede, İmar Bankası konusu geçtiği zaman, bu bağımsız denetim şirketlerinin burayı inceleyip incelemediği, inceledilerse bunlarla ilgili bir sorumluluğun ortaya çıkıp çıkmadığını gündeme getirdiniz; yani, bu gerekli bir şey; ama, zorluğu var, dediğiniz zorluğu var. Zorluğu nedeniyle, zaten, geçici 3 üncü maddeye bakacak olursak, geçici 3 üncü maddede “kurumca belirlenen bağımsız denetim kuruluşları durumlarını 31.12.2006 tarihine kadar 36 ncı madde hükmüne uygun hale getirmek zorundadır” diye bir ifade konulmuş. Dolayısıyla, bu maddenin yürürlük tarihi 1.1.2007’ye kadar da kaymaktadır. “Diğer usul ve esaslar kurulca belirlenir” diye tekrar kurulun ayrıntıyı belirleyeceği bir inisiyatif de verilmiştir; ama, Sayın Kumkumoğlu’nun sorduğu çerçevede ayrıntıyı Sayın Başkana bırakılım.
BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) – Bir şey daha sorabilir miyim?
BAŞKAN – Buyurun.
BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) – Şimdi, orada malî portreyi belirlemekle beraber, bir de sonuç ortaya çıktığı zaman, o sonucu değerlendirdiğinizde, derecelendirme, değerleme, bağımsız denetim, hepsinin ayrı ayrı sorumlulukları var. Bu sorumlulukların ortaya çıkan sonuçtaki ağırlığını nasıl tespit edeceğiz? Yani, diyelim ki, o 100 trilyonsa, onda bağımsız denetim kuruluşunun payı nedir veya derecelendirme kuruluşunun payı nedir? Onu belirleme kriteri nasıl olacak? Yani, o sonuç, kurul kararında mı ortaya çıkacak?
TEVFİK BİLGİN - Müsaade ederseniz…
Biz, tabiî, BDDK olarak, buradaki kastımız, genel esasları belirlemektir. Belki, bu, ne gibi sigorta şirketlerinin olacağı gibi vesaire hususlar. Çok detaya tabiî ki inemeyiz. Biz, bir sigorta şirketi değiliz veya aktüel hesaplarından anlamayız BDDK olarak. Tabiî ki, bu anlamda, bu esaslar belirlendikten sonra, ilgili bankalar, sigorta şirketleriyle görüşerek, sigorta şirketleri onların istediklerini belirleyecektir veya bağımsız denetim şirketlerinin. Tamamen aralarındaki bir husus. Nasıl, bugün, bir banka, bir şubesindeki bir şeyi sigorta ettirirken bize sormuyorsa, ama, genel esaslar itibariyle bunlar bir şekilde belirleniyorsa, esasında bundan sonra böyle yürüyeceğini düşünüyoruz. Tamamıyla, bağımsız denetim şirketi ile sigorta şirketi arasındaki bir münasebet.
BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) – Siz, bağımsız denetim şirketinden nasıl talep edeceksiniz?
TEVFİK BİLGİN - Şöyle bir şey söyleyeyim: Örneğin, bir banka –uç bir örnek veriyorum- bağımsız denetim şirketi tarafından denetlenmiş, hiçbir şey bulunmamış; sonunda, bazı tespitler sonucunda banka fona devredilmiş. Sadece uç bir örnek veriyorum. Bu durumda, bağımsız denetim şirketinin ve sigorta şirketi arasındaki ilişki, sigorta şirketi ne kadar yükümlülüğe tabi olacak vesaire, bunlar arasındaki ilişkilere bağlı. Biz, sadece genel esasları düzenliyoruz burada. O kadar detaya inmemiz mümkün olamaz tabiî ki. Ama, bir şekilde, bunu sigorta şirketi muhtemelen reasüre edilecektir. Zaten, şu anda, şunu da söyleyebilirim, Türkiye’de denetim yapan yabancı menşeli denetim firmalarında bu uygulanmaktadır. Burada belki maliyetler anlamında düşünebilirsiniz. Bazı bankada bunun maliyeti yüksek olabilir risk algılaması anlamında. Tamamen kendi aralarındaki bir şey.
ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (İstanbul) – Onlar size karşı muhataplar; yani, onların tuttukları, yaptıkları denetimler… Bankayı denetliyor adam zaten; yani, bankaya mı götürüp onu verecek; o kendinde kalacak veya kamuoyuna ilan edecek bunu, belki size verecek. Dolayısıyla, böyle bir riskin ortaya çıkması halinde, bu kurumların bankayla muhataplığı diye bir şey düşünülemez. Bu kurumlar direkt sizinle muhatap olacaklar. Siz, gidip, buna, kardeşim, sen bu denetimi tuttun, bunu şöyle söyledin, şimdi şu sorun çıktı; bu ne olacak diye soruyu ona siz soracaksınız. Dolayısıyla, burada, banka ile denetim kurumunun arasında ortaya çıkan veya kurulmuş olan ilişkinin, yani, o ilişkidir esas olan demenizi anlamak veya bunu sigorta diye algılamak mümkün değil; yani, bu söylediğiniz mantıktan bir sigorta çıkmaz.
Dostları ilə paylaş: |