BEŞİNCİ MESELE
BEDENLERDEN AYRILAN RUHLARIN TANIŞABİLMELERİ VE BULUŞABİLMELERİ BİRBİRLERİNDEN AYIRT EDİLMESİ NEYLE OLUR? ÂÎD OLDUĞU BEDENDEN SOYUTLANDIĞINDAN BAŞKA BİR ŞEKİL ALIR MI, BU DURUMDA DA ŞEKLÎ BAŞKA ŞEKİLLERLE KARIŞABİLİR Mİ?
Bu mesele öyle bir meseledir ki, hakkında konuşanlar oldukça azdır. Az konuşan olsun çok konuşan olsun bir başarı sağlayamamıştır. Özellikle ruhun tanımında: "O, maddeden tamamen soyutlanmış, âlemin ne içindedir nede dışındadır; şekli, miktarı ve şahsı yoktur" diyenler, prensiplerinde soruya cevap verecek bir yan bulamazlar.
Aynı şekilde: "Ruh, bedenin arazlarındandır. Diğerlerinden ayrıldığı nokta bedende bulunma şartıdır. Ölümden sonra ruhun temyizi olmaz" diyenlerin prensiplerinde de ruhun varlığı yoktur; bedenin bozulmasıyla canlının diğer sıfatları yok olduğu gibi ruh da yok olur, batıl olur. Öyleyse Kur'ân, Sünnet, eserler, itibar (kıyaslama) ve akıl ölçülerine dayanan ehli sünnet yolu dışında bu hususa cevap bulmak imkânsızdır. Ehli sünnete göre ruh: "Binefsihî kâim, yükselen, alçalan; birleşen-dağılan, çıkan, giden-ge-len; hareket eden ve sakin olan varlıktır." Ehli sünnetten ruh telakkilerinin doğru olduğuna hacimli kitabımız: "Ruh ve nefsin bilinmesi"nde yüzden fazla delil getirdik. Buna aykırı anlayışların yanlışlığını da birçok yönleriyle ortaya koyduk. Bundan başka anlayışı olan kişi nefsini bilmiyor demektir.
Yüce Allah nefsi giren, çıkan, tutulan, ölen, dönen, semâya yükselen; iemâ kapılan kendisine açılan ve kapanan nefisler diye vasıflandırmıştır. :e Allah âyeti celîlede: "Ölüm sarhoşluğunda olan zâlimleri melekler elle-nı uzatıp: "Haydi çanlarını kurtarın dediğinde bir görsen." 130 Yine bedendenayrılan nefse: "Ey mutmain olan nefis! Sen Rabbinden, Rabbin de senden ra-zı rak'na dön. Kullarım arasına katıl ve cennetime gir" 131 denir. Yüce Aedeni düzenlediği gibi nefsi de düzenlediğini haber vererek: "Nefse ve ı düzenleyene, ona iyiliğini ve kötülüğünü öğretene..." 132 ve: "Seni yaratıp ıe koyduktan sonra sana veren Allah" âyetinde de insan bedeni gibi nef-raî 6f nledi&ini bildirmiştir. Bu düzenleme beden kalıbına uygun ola- duzenlenmesidir. O halde bedenin düzenlenmesi nefsinkine bağ-'" gibi beden de nefsin düzenlenmesinde bir ölçüdür.
Bundan şu çıkar: Ruh, diğer ruhlardan ait olduğu bedenden aldığı bir retle ayrılır. Nasıl ki beden ruhtan etkilenir, ondan ayrılırsa ruh da bed^ den etkilenir, ondan ayrılır. Böylece beden, iyiliği ve kötülüğü nefsin iyilik6*1' kötülüğünden kazanır. Aynı şekilde ruh da iyilik ve kötülüğü bedenden t*8 zanır. Varlıklar arasında birbirinden en çok etkilenen, birbirine en uv h varlıklar ruh ve bedendir. Bundan dolayı bedenden ayrılırken ruha: "Ev^ zel bedende bulunan güzel nefis, artık bedenden ayni" ve: "Ey kötü bede ^? bulunan kötü nefis 133Artık sen de bedenden ayrıl" denir.
Yüce Allah: "Allah, ruhları ölüm anında ve uykusunda alır. Ölümü -murad ettiği kişinin ruhunu tutarken, diğerini belirli bir zamana kadar sa]U verir." Burada Yüce Allah: "Nefsin girmesi, çıkması, dönmesi ve düzenlemesi yanında ruhu almak, tutmak ve salıvermek gibi özelliklerden de bah* setmiştir. Rasulullah: "Kişi öldüğü zaman gözün nefse uyduğunu 134 ve irWe|r ruhu aldığında melekler elinden tuttuğunu, bu durumda nefislerin ya yerin üstünde kalmış misk gibi kokan kokular ya da yer üstünde kalmış leş kokuları gibi olduklarınıda bildirmiştir." 135
Arazlar için kokmak, ruhların semaya yükseldiğini arz ve sema arasında bulunan her meleğin Allah için ruhlara salat-ü selam getirdiğini, Allah'ın bulunduğu kata çıkana kadar o kattan bu kata geçtiğim, Allah'ın huzuruna varıp ismini cennetliklerin yahut cehennemliklerin kütüğüne yazmakla em-rolunduğunu sonra arza yeniden döndüğünü; kafir kişinin ruhunun da atılarak sorgulama için bedeni ile beraber kabre konulduğu bildirmektedir.
Peygamberimiz, mü'minin ruhunun, cennet ağaçları arasında Allah yeniden bedenine girdirene kadar uçacağını bildirmiştir.136
Şehid ruhların da semâda uçtuktan sonra cennet ırmaklarına konup cennet meyvelerinden yediğini 137ve ruhların Berzah'a kıyamete kadar nimet-lendirileceğini ya da azaplandırılacağım da bildirmektedir.
âlâ Firavn kavmi ruhlarının kıyamete kadar sabah akşam ceüldüklerini şehid ruhlarının ise canlı ve Allah'ın verdiği rızık- sur' bildirmektedir. Şehidlerin canlı olması ruhlarının canlılı- » ndmlmasıdır. Çünkü bedenler artık dağılmıştır. Rasulullah bu \lann, arşa asılı kandilleri olan yeşil kuşun karnında olması, canlım» ^^ 'g^i dolaşarak sözkonusu kandillere yeniden dönerek cennette bunlara tecellî etmesidir, şeklinde yorumlamıştır. Allah bu kişilere sorar: "Arzu ettiğiniz bir şey var mı? Derler ki cennet- dlk dh isteyelim" (Bu sual üç defa sorulur)u bu kişilere sor FSniiz gibi dolaşırken daha ne isteyelim." (Bu sual üç defa sorulur.) 'ttiğiniz birşey varmı?" dendikçe sonunda: "Ruhlarımızın bedenleri-zu,e dalıa Allah yolunda öldürülmemiz için iade edilmesini arzularız." 138
Ra'sulullah'tan: "Şehidlerin ruhlarının cennet meyvesinden yemek üze-veşil bir kuş üzerinde olduğu rivayet edilmiştir." rG İbni Abbas, Rasûlullah'm şöyle dediğini rivayet etmektedir: "Uhud günü şehid olan kardeşlerinizin ruhlarını Yüce Allah, cennet akarsularının etrafinda dolaşarak cennet meyveleri yiyen ve arşın gölgesinde altından kandillere uğrayan yeşil kuşların karınlarına yerleştirmiştir. Cennetin güzel yiyecek içecek ve sözlerini duyarlar ve: "Keşke kardeşlerimiz Allah'ın bize verdiği mükâfatları bilselerdi de cihaddan vazgeçip harpten kaçmasalardı" derler. Allahû Teâlâ da cennetteki bu Uhud şehidlerinin isteklerini yerine getireceğini va'dederek: "Allah yolunda öldürülenleri sakın ha ölülerden kabul etmeyin. Bilakis onlar Rablarının verdiği rızıktan yiyerek yaşamaktadırlar" buyurur. Hadisi Ahmed 139 b. Hanbel rivayet eder. Şehidlerin yemeleri, içmeleri, hareket, dolaşma ve konuşmaları hadis-i şerifle açıkça belirtilmektedir. İleride daha geniş açıklamalar yapacağız. Ruhların durumu böyle olunca bedenden ayrılan ruhların seçilmesi bedenlerin seçilmesine göre dahada kolaydır. Çünkü bedenler birbirine çok benzerlerken ruhlarda bu benzeme çok azdır.
Şu da açıktır ki peygamberlerin, sahabe ve ashabın vücutlarını görmediğimiz halde ruhlarını kolayca ayırd edebiliriz. Her ne kadar beden özelliklerinin ruh üzerinde tesirleri olduğu bilinse de ruhlarını tanıyabilmek yalnız- bedenlerine bağlı değildir. Belki ruhlar bildiğimiz, tanıdığımız özellikleriyle tanımak mümkündür. Bu durumda bir ruhu özelliklerine bakarak di-
" bir ruhtan ayırmak bir bedeni, özellikleriyle diğer bir bedenden ayırmaktan daha zordur. Görmez misin bazan kafir ve mü'min birbirlerine çok benze-bıldiği halde ruhlarında derin farklılıklar vardır. Yine ana-baba bir kar- birbirine çok benzediği halde ruhlarının son derece birbirine | olduğunu da müşahede etmişimdir. Bu takdirde sözkonusu iki ruhu be--niennden soyutlamakla daha iyi tanıyabiliriz.
Birşey daha söyleyeyim: Beden ve ruhlara bir bak. Kötü, çirkin bir h nin kendine uygun mânası, bir ruhunun olduğunu; bedende bulu âfetin, ruhta bulunan âfete münasip, uygun olduğunu rahatlıkla görü Bu anlayışla ferasetli kişiler insanların ruhlarım beden yapılarından rinden anlarlar. Çoğu kez de isabet ederler.
İmam Şâfî (ra)den de bu konuda garip şeyler hikâye edilmektedir
Aynı şekilde güzel, yakışıklı bir bedenin de kendine uygun bir ruh görebilirsin. Bir şartla ki genel ruh-yapı münasebetini bozan öğretim tırma ve alışkanlık olmamalıdır. (Yani yetiştirme ile çirkin bir vücudun zel bir ruhu; yetiştirmeme ile de güzel bir vücudun çirkin bir ruhu olabilir.
Yüksek ruhlar meleklerin ruhlan cisme bağlı kalmaksızın birbiri! den rahatlıkla ayırdedİlebiliyorsa cinler için de aynı durum sözkonus durbeşerî ruhların birbirinden ayırd edilebilmesi daha da kolaydır140
Dostları ilə paylaş: |