İKİNCİ MESELE
ÖLÜLERİN RUHLARI BİRBİRİNE KAVUŞUP BİRBİRLERİNİ ZİYARET EDEREK MÜZAKERE EDERLER Mİ, ETMEZLER Mİ?
Bu mesele de birincisi gibi değerli ve önemli bir meseledir. Soruyu şöyle cevaplandırmak mümkündür. İki çeşit ruh vardır: Mutlu ruh, mutsuz ruh. Mutsuz ruh ziyaretten, görüşmeden mahrumdur, hakettiği azabla meşguldür. Mutlu olan ise ziyarete görüşmeye açıktır; dünyada olanları ve insanları ilgilendiren hususları müzakere eder. Ruhlardan herbiri bilgide eşit olan ruhlara refakat eder. Peygamberimizin ruhu refiki âlâdadır. Yüce Allah: "Kim Allah ve Rasûlü'ne itaat ederse işte o Allah'ın kendilerine iman ettiği nebilerle, sıddîklarla, şehidlerle ve salihlerle beraberdir. Onların refakati ne de güzeldir" 63 buyurmaktadır. Ayette geçen beraberlik hem dünyada, hem berzahta hem de ceza gününde olacaktır. Bu üç merhalede kişi sevdiği ile beraberdir.
Cerir, Mansur'dan, o da Ebî Duhâ'dan, 64 o da Mesruh'tan şöyle dediğini rivayet eder: Muhammed'in ashabı dediki: 'Ya Rasûlallah, dünyada senden ayrı düşmemiz sözkonusu değil, ama öldüğün zaman ruhun yükselecek biz de seni göremeyeceğiz, buna üzülüyoruz" deyince: "Kim Allah ve Rasûlü'ne itaat ederse o, Allah'ın kendilerine inam ettiği peygamberlerle, sıddîklarla şehidlerle ve salihlerle beraberdir. Onların refakati ne güzeldir" âyeti celîlesi indi.
Şa'bî 65 anlatıyor: Ensar'dan biri ağlayarak Rasûlullah'a geldi. Peygamberimizi "Niçin ağlıyorsun?" diye sordu. Adam: "Ey Allah'ın Rasûlü, tek olan Allah'a yemin ederim ki, sen bana ailemden ve malımdan daha sevimlisin. Yine tek olan Allah'a yemin olsun ki nefsimden de daha sevimlisin. Seni ve ailemi hatırlayınca sizi görene kadar içime bir korku düşüyor. Sonra senin ve benim ölümümü düşündüm de bu beraberliğimizden başka beraberliğimizin olmayacağını anladım. Ahirette sen peygamberlerin yanma yükseleceksin. Tabi ben cennete girsem de derecem seninkinden aşağıda olacak..." Bu sözleri duyan Rasûhıllah sustu ve: "Kim Allah ve Rasûlü'ne itaat ederse o, Allah'ın kendilerine inam ettiği peygamberlerle, sıddîklarla, şehidlerle ve salihlerle beraberdirler. Onları refakati ne güzeldir... âlim olarak Allah yeter" âyetine kadar kısım inzal oldu. Ve yine Yüce Allah: "Ey huzura kavuşmuş nefis, sen Rabbinden, Rabbin de senden razı olarak O'na dön Kullarım arasına gir ve cennetime gir" 66buyurmaktadır. Yani ölüm anında ruha mutlu ruhların arasına katıl, onlarla beraber ol, denir.
İsrâ vakasıyla ilgili Abdullah b. Mesud'un rivayet ettiği hadiste anlatılmaktadır. Abdullah b. Mesud der ki: "Peygamberimiz İsrâ gecesi Hz. İbrahim'i, Hz. Musa'yı, Hz. İsa'yı görmüştür. Aralarında kıyameti tartıştılar. Önce Hz. İbrahim'e sordular, ancak kıyametle ilgili Hz. İbrahim'in bir bilgisi yoktu. Sonra Musa'ya sordular, ancak o da bilmiyordu. Sıra Hz. İsa'ya gelince dedi ki: "Ben de görevim olduğu halde henüz gerçekleştiremediğim Allah'ın ahdi var Deccal çıkacak. Yeryüzüne inip onu öldüreceğim. Herkes memleketine dönecek. Her tepeden saldıran, bulduğu her suyu bitene kadar içen, vardığı yeri bozan, ifsat eden Ye'cûc ve Me'cûc'le karşılaşacaksınız. Bunun üzerine beni çağıracaklar. Ben de Allah'a duâ edip onları öldüreceğim. Yer, kokusunu Allah'a şikâyet edecek, bana başvuracak. Ben de Allah'a duâ edeceğim, indirdiği yağmurla onları denize dökecektir. Sonra dağlar savrulacak, yerin altı üstüne çıkacak. Allah'ın vadi üzere kıyameti doğuracak gebe kadın gibidir; kimse onun ne zaman patlayacağını, gece mi gündüz mü olacağını bilemez." Hadisi Hakim,67 Beyhakî ve diğerleri nakletmiştir. 68 Ruhların ilmî müzakereler, yaptıklarına delildir. 69
Allah Teâla, şehidlerin diri olduklarını ve rablerinin verdiği nzıkîarı yediklerini haber vermektedir. Ayrıca onlar henüz kendilerine kavuşamamış nesilleriyle 70 ve Allah'ın nimetiyle, fazlıyla müjdelenirler. Üç delil ruhların birbirine kavuşacağını gösterir. Birincisi; Allah'ın verdiği rızıkları yemeleri. Rızık yediklerine göre diridirler ve birbirlerine kavuşacaklardır demektir. İkincisi; ölünün, eş ve dostlarıyla kavuşacaklarının önceden müjdelenmesi. Üçüncüsü ise; (istebşera) fiilinin lugatta birbirini müjdelemek, müjdeleş-mek anlamına geldiğidir.
Rüyalarda görülenler de bunu ifade eder. Meselâ Salih b. Beşir anlatıyor: "Atâ Selimî'yi ölümünden sonra rüyamda gördüm. Ona dedim ki: "Allah sana merhamet etsin Atâ. Dünya hayatın çok kederli geçti." Atâ: "Evet, ama şimdi çok sevinçliyim, mutluyum." Ona dedim ki: "Şu anda durumun ne?" O ise: "Allah'ın kendilerine inam ettiği peygamberlerle, sıddıklarla, şehidlerle ve salihlerle beraberim" şeklinde cevap verdi.
Abdullah b. Mübarek anlatıyor: 71 "Süfyân-ı Sevri'yi rüyamda gördüm. "Allah sana ne hükmetti?" diye sordum. Oda dedi ki: "Muhammed ve arkadaşlarına katıldım."
Sahr b. Raşid de: "Ölümünden sonra Abdullah b. Mübârek'ı 72 rüyamda gördüm Ona: "Abdullah, sen ölmemişmiydin?" diye sordum. "Evet" diye cevapladı. "Hakkında Allah'ın hükmü nedir?" Abdullah: "Bütün günahlarımı affetti." Sordum, "Peki ya Süfyân-ı Sevrî?" Abdullah: "Ne hoş! ne hoş! Şimdi O, Allah'ın kendilerine inam ettiği, peygamberlerle, sıddıklarla, şehidlerle ve salihlerle beraberdir. Onlarla dostluk ne güzeldir" dedi.
İbni Ebî Dünyâ Hammad b. Yezîd'den, o da Hişam b. Hasan'dan, o da Yakza binti Raşid'den şöyle dediğini nakleder: "Mervan Mahlemî komşum-du. Kendisi müetehid kadıdır. Ölünce, ona karşı fevkalâde bir sevgi duydum. Birgün rüyama girdi. Dedim ki: "Allah sana neyle muamele etti?" "Beni cennete soktu" dedi. Sonra ne oldu? "Ashâb-ı Yemîn'in katına çıktım." Peki sonra ne oldu? "Sonra mukarrabînin katına çıktım." Orada kimleri gördün? "Ha-san'ı, İbni Şîrîn ve Meymun b. Seyyah'ı gördüm." Hammad, Hişam b. Has-san'dan, o da Basra'mn seçkin kadınlarından olan Abdullah'ın annesi anlatıyor: "Rüyamda güzel bir eve girmişim. Oradan da bahçeye. Allah'ın dilediği ölçüde onun güzelliğini hatırlıyorum. Baktım ki etrafında ellerinde kaplar bulunan hizmetçilerin bulunduğu, altından bir sedire dayalı bir adam gördüm. Bu gelen Mervan Mahlem'dir denince gördüğüm şeyin güzelliğine hayran kaldım. Mervan bir sıçradı ve sedirine oturdu." Abdullah'ın annesi anlatıyor: "Uyandım ki o saatte Mervan'm na'şı kapımdan geçiyordu."
Sarih sünnetlerde de ruhların birbirine kavuşması, tanışması anlatılmaktadır. İbni Ebî Dünyâ anlatıyor: Muhammed b, Abdullah b. Beziğ'den, o da Fudayl b. Süleyman b. Nümeyrî'den, 73 o da Yahya b Abdurrahman b. Ebî Lebîbe'den, o da dedesinden nakleder. Bişr b, Berrâ b. Ma'rûr ölünce annesi onda büyük bir vecd buldu. Annesi der ki: "Ey Allah'ın Rasûlü! Benî Sele-me'nin ölüleri eksik olmaz. Ruhlar birbiriyle tanışırda Bişr'e selamımı götürürler mi?" Allah Rasûlü buyurdu: Evet, nefsim yedinde bulunan Allah'a yemin olsun ki, ruhlar ağaç tepelerinde kuşların birbirleriyle tanıştığı gibi birbirleriyle tanışırlar. Bundan böyle Benî Seleme'den biri ölünce Bişr'in annesi hemen na'şa varır "Ey adamcağız. Allah'ın selamı üzerine olsun" der, o da selamını alınca: " Bişr'e de selam söyle" derdi.
İbni Ebî Dünyâ, Süfyan'dan, o da Amr b. Dinar'dan, o da Ubeyd b. Umeyr'den 74 nakleder. Dünya haberleri ölülere ulaşır. Kabre bir ölü gelince-"Fülancanın durumu nedir?" derler. "O salih biridir" der. "Pekiyi ya filanca?" "O da salihtir" der. 'Ta öbür adanı?" Der ki: "O yanınıza gelmedi mi?" Onlar da "Hayır" derler. O zaman der ki: "Allah'tan geldik, tekrar O'na döneceğiz. O başka yere götürülmüş olmalı."
Salih Meri der ki: "Bana anlatıldığına göre ölüm anında ruhlar birbirine kavuşurmuş. Ölülerin ruhlarına yeni bir ruh katılınca: "Kalacağın yer nasıldır; temiz bir bedenden mi geldin yoksa kötü bir bedenden mi?" derler. Sonra ağlamaya başlar."
Ubeyd b. Umeyr anlatıyor: "Yolcu kişinin soruşturduğu gibi bir kişi öldüğü zaman ruhlar da onu soruştururlar: "Fülanca ne yaptı? Fülanca ne yaptı?" Eğer öldüğü halde önceki ruhlara katılmamışsa ruhlar derler ki: "O annesi cehenneme gitti."
Said b. Müseyyeb anlatıyor: "Bir kimse ölünce yolcunun karşılandığı gibi babası da onu karşılar." 75
Yine Ubeyd b. Umeyr: "Sevdiklerime kavuşma ümidimi kesseydim ölümüm bir bez parçası gibi olurdu" demektedir.
Muâviye b. Yahya: Abdullah b. Seleme'den, o da Rahm Mesmaî'nin babasından, o da Ebû Eyyûb el-Ensârî'den, Rasûlullah'm şöyle dediğini nakleder: 76 Mü'min bir kimse ölünce Allah'ın rahmet ordusu dünyada hayırla müjdeye kavuştuğu gibi ona kavuşurlar ve derler ki: "Kardeşinize bakın da biraz rahatlasın. Çünkü o kedere boğulmuştur." Ona hep soru sorarlar: "Fülanca ne yapıyor? Fülanca kadının durumu nasıl? Fülanca kadın evlendimi?" Eğer kendisinden evvel ölmüş birinden sormuşlarsa: "Allah'tan geldik, O'na döneceğiz. O, annesi cehenneme atılmıştır. O ne kötü anne, ne kötü terbiyeci" derler.
Sözü geçen Yahya b. Bistam, Mesma b. Asım'dan nakleder: Ölümünden iki sene sonra Âsim Cuhderî'yi rüyamda gördüm. Ona dedim ki: "Hâlâ ölmedin mi?" "Evet öldüm" dedi. "Şu anda neredesin?" "Vallahi şu anda cennet bahçelerindeni bir bahçedeyim. Birkaç arkadaş her cuma gecesi ve sabahlan Bekir b. Abdullah el-Müzenî'nin yanma gider, hakkınızda bilgiler toplarız" dedi. "Bizimle ilgili haberleri ruhlarınızla mı yoksa bedenlerinizle mi alırsınız? "Heyhat... Nerede bedenler... 77 Ruhlarla alırız" dedi. 78
Dostları ilə paylaş: |