Avrupa’da uygulanan kentsel dönüşüm projelerinde tarihi dokunun kente katılımına uygun olmasına dikkat ediliyor. Bu durumu İstanbul özelinde değerlendirir misiniz?
Kanunun temel amacı topraklarının yüzde 96’sı deprem kuşağında olan ve deprem riskinin yüksek olması nedeniyle can ve mal kaybının yüksek olduğu ülkemizde doğal afetler içinde büyük yer tutan depreme karşı önlem almak. Bunun için gerek yapım teknikleri gerekse kullanılan malzemeler açısından günümüz en son teknolojilerine uygun, enerjisini verimli ve tasarruflu kullanan, çevreye saygılı, ulaşım, okul, cami ve parklar gibi sosyal ihtiyaçlara cevap verebilecek, orada yaşayacak insanların her türlü ihtiyaçlarını gözeten yaşam alanlarına sahip, ayrıca alanların coğrafi, jeolojik, sosyo-ekonomik ve kültürel yapısına uygun, çevre ile dost, tarihi ve kültürel dokusu ile barışık projeler oluşturuluyor. Bu bağlamda sadece İstanbul değil tüm şehirlerimiz bu çerçeveye dahil.
“Yeni İstanbul” protokolünden bahseder misiniz? Çalışmalar başladı mı? Etüt çalışmaları beklentileri karşılıyor mu?
Avrupa yakasında yeni şehir ve havaalanı projesi; Kuzeyde Karadeniz, Güneyde Marmara Denizi ile sınırlanan 42 bin hektarlık alanı kapsıyor. Bakanlar Kurulu’nun 08.09.2012 tarihli Kararı ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın yetkilendirildiği bu alan 6306 Sayılı Kanun kapsamında Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca “Rezerv Alan” olarak belirlendi. Rezerv alan, Avrupa yakasında Kuzeyde Karadeniz, Güneyde Marmara Denizi, Doğuda Arnavutköy, Sultangazi, Esenler, Bağcılar, Küçükçekmece ve Bakırköy ilçeleri, Batıda Arnavutköy, Esenyurt, Avcılar, Büyükçekmece ilçeleri ile sınırlanmakta. Söz konusu alana yönelik Çevre Şehircilik Bakanlığı, Ulaştırma Bakanlığı, Toplu Konut İdaresi, Emlak Konut Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı arasında işbirliği protokolü imzaladı.
Dostları ilə paylaş: |