Ç meba ında ayaktakımından bir İsrtaııbul Delikanlısı



Yüklə 5,85 Mb.
səhifə69/90
tarix17.01.2019
ölçüsü5,85 Mb.
#97870
1   ...   65   66   67   68   69   70   71   72   ...   90

Mustafa Kâmura'n Ardakoç 1903 -1905 arasında doğmuş olacaktır. Orta boylu, heyecanlı, hareketli, zevk ehli, keyf ehli, badeye iltifatı, nigâra inhimaki fazlaca, oyun düzen bilmez, başda sıhhati, gaâyet-le ihmalkâr bir zattır; Ardakoç adının, bu ansiklopedide A harfinde elbet ki yeri olması gerekirdi. Bir hal tercemesinin yazılması için gereken notları veremedi.

ÇIĞIRTKAN — Herhangi bir şey üzerine alâka toplamak, müşteri çekmek için yüksek sesle bağırtılan adam; büyük şehir îstanbulda kadimden zamanımıza kadar çığırtkanların çeşidlisi görüle gelmişdir. En başda çarşı pazar boylarında esnaf, mağaza çığırtkanları, kendilerine mahsus edebiyatı olan bir tabakadır; bunların basında da Mahmutpasa Çarşısı ile Büyük Kapalıçar-şı mağazalarının çığırtkanları gelir. Balıkçı çığırtkanları, manav çığırtkanları, eski Sirkeci, Sultanhamamı, Çarşıiçi lokantalarının çığırtkanları ayrı ayrı tâbirleri, cinaslı cümleleri, argo deyimleri olan tiplerdir. Ayak patıcılığmda ise çığırtkanlık, işin ilk şartıdır, sattığının çığırtkanı da olmayan, ayak satıcılığı yapamaz.

Çığırtkan sokaktan yetişir, çocukluk-dan, çekirdekten yetişir; hepsinin mazisi, yalın ayaklı yarım pabuçlu, alnında ar damarı çatlamış, yüzünden hicab nikabı sıyrılmış, pırpırı bir dilbaz oğlana bağlanır; gözleri bakar görmez, kulakları duymaz, eller kollar daima harekette, kan başa hücum etmiş, yüz kıpkırmızı, durmadan, saatlerce, gün boyunca, bağırırlar; kurulmuş bir ses makinası, ses robotu gibidirler.

Günün hayat sahneleri üzerinde durmuş kalemler İstanbulun çığırtkan seslerini bilhassa tesbit etmişlerdir:

— «Ne alırsan yirmişer paraya... her tarafı yirmişer paraya! makaslarım, tarak-

ÇIĞIRTKAN SOKAĞI

— 3894 —


İSTANBUL

ANSİKLOPEDİSİ

3895 —

CIKIRIKCI MESCİDİ





— Derr» fcomlsn bımlftr


Yağmurdan sonra balıkçı ağzı (Karikatür: Necmi Rıza, Akbaba Gazetesi, 19640

larım yirmişer paraya... sabunlarım, düdüklerim yirmişer paraya...» (Ignaac Ku-nos, Türk Halk Edebiyatı).

— «Boya verelim... renk renk verelim,


açık verelim, koyu verelim! Allı verelim,
morlu verelim, sarıverelim!...» (İgnaac Ku-
nos, Türk Halk Edebiyatı).

«Bu ne dehşet!... ince, kalın, pes, tîz, tatlı, sert, ağır, hoppa, elhaâsıl derecâtı ta-savvutun cümlesine muvafık sadâlar işidi-liyor:



  • Ne âlâ potinler, çorablar, mendiller!

  • ipekli hediyelik kumaşlar!

  • Hanımefendi, şık mendillerim var!

  • Küçük hanım buyurun...

  • Beyfendi... kürklü beyfendü...

  • Haniya ipekli çarşaflar, kurdeleler,
    basmalar!...

«... burası çarşı değil, Bâbü kulesi...» (Ahmed Râsim, Şehir Mektubları, eild 2).

İstanbul esnafı içinde en yamanları balıkçı çığırtkanlarıdır. Torik balığı dâima «Derya kuzuları!); diye bağırılır; lüfer için de ekseriya:

— Haniya lüfer!... Sonudur!
Kalkan balığı için de:

— Beykoz'un bunlar... oynar oynar...


Kalkana gel kalkana! denilir.

«Oynar oynar» tâbiri bütün taze balıklar içindir. 1944 senesinde aralık ayında istanbul Balıkpazarında Süleyman adında on yedi yaşında pırpırı bir çığırtkan oğlan hakikaten oynar oynar uskumruları bıçkın nümayişi ile satarken bir balığı kuyruğun-

tutmuş, ağzına götürerek:

çiğ ye bunları... çiğ çiğ ye bunları! diye "Bağırırken canlı balık elinden açık ağzına düşmüş, boğazına-girip dikenli

yelesini açınca, çıkarılamamış ve biçâre çığırtkan oğlan kalabalık çarşı ortasında, yüzlerce kişinin gözleri önünde boğularak

ölmüştür.

ÇIĞIRTKAN SOKAĞI — 1934 Belediye Şehir Rehberine göre (Pafta 15, mahalle numarası 134) Galatanın Müeyyedzâde Mahallesi sokaklarından; Necatibey Cadde^ si ile Kemeraltı Caddesi arasında uzanır; yerine gidilip bu satırların yazıldığı sıradaki durumu tesbit edilemedi (1964).

ÇIĞIRTMA — Kavalın küçüğü basit bir nefesli çalgı' Türk Ansiklopedisi: «Üflenerek çalınan basit bir çalgı; ağaç ya da kamıştan yapılır, boyu 15-20 santimdir; üstte 6, altta l deliği vardır, yumuşak sesli bir çoban çalgısıdır» diyor. Yakın geçmişe kadar Istanbulun ayak takımı arasında da kullanılmısdır; ikinci Abdülhamid devrinde ayyaşlığı ile meşhur namlı kopuklardan Zil İzzet çığırtma ülfelemede taklid edilmez hüneri ile de ayrıca tanınmıştı (B.: izzet, Zil).

Ahmed Rasim Malûmat Gazetesinde neşrettiği şehir mektublarından birinde, geçen asır sonunda curcunalı yılbaşı âlemlerini anlatırken, Hurşid adında meşhur bir çığırtmacının adını kaydediyor, fakat hayatı hakkında en küçük bir bilgi vermiyor.

ÇIKIN SOKAĞI — 1934 Belediye Şehir Rehberinde Fatih Kazasının Hamamı Muhiddin Mahallesi sokaklarından, Astar -cı Sokağı ile Zülüflü Sokağı arasında uzanır, üzerinde Serencibaşı Çıkmazı adında bir çıkmaz sokak vardır (1934 Belediye Şehir Rehberi, Pafta 8, No. 107). Yerine gidi-

lip şu satırların yazüdığı sıradaki durumu tesbit edilemedi (1964).

ÇIKIRIK, CIKIRIKCI — «l — Kuyudan su çıkarmak için el ile döndürülen do-lab ki bir mihver üzerinde döner, (ve su kovasına bağlanmış ip, çıkırığın üzerine sarılır, yahud kova kuyuya salınır iken boşanır); 2 — iplik sarmaya mahsus döner küçük çark ki bu da bir mihver üzerinde döner; 3 — Bâzı esnafın yine buna yakın şekilde çarkları.» (Şemseddin Sami, Kaamûsu Tür kî). Kuyu çıkırıkları hem ağaçdan hem de demirden yapılırdı, daha ziyâde dayanıklı olduğu için demir kuyu çıkırıkları ağaç çıkırıklara tercih edilirdi; fakat dokumacıların iplik çıkırıkları istisnasız ağaçdan yapıla gelir idi; İstanbulda ağaç çıkırık yapıcıların hemen hepsi Uzun Çarşı boyunda toplanmışdı ve yine hemen hepsi Karadeniz yalısı halkından idi. 1908 Meşrutiyetine kadar dükkân üstü odalarda, hanlarda barınır bekâr uşakları idi. Çaylak Tevfik Bey «İstanbul Meyhaneleri» isimli eserinde üç esnaf delikanlısı ile tulumbacıların bir kavga sahnesini tasvir ederken, (ki muharrir yeniçeri, tulumbacıları üzerinde ve esnaf gençlerinin kıyafetini tarifde af edilmez büyük hatâlara düşmüştür) vak'amn kahramanlarından biri «on sekiz yirmi yaşlarında, gerçekten genç irisi ve sahihan insan güzeli); çıkırıkçı esnafından Hüsnüdür (B.: Tulumbacılar).

ÇIKIRIKÇI CÎVANI — Kalender meş-reb şâirler tarafından «Şehrengiz» adı verilen manzum risalelerle medehdilen esnaf güzelleri arasında çıkırıkçı civanlarına da rastlanır; sehrengiz yollu yazılmış ve «Hûbannâmei Nevedâ» adını taşıyan manzum mecmuada çıkırıkçı civanı su üç beyitle övülmüşdür:

Çıkırıkçı civan kıvrak gerekdir Bekâr uşağıdır çakıl börekdir Pırpın kıyafet meşrebi bıçkın Elifbasın sökmüş kitabi aşkın Muhabbet bilir de nezâket bilmez. Bal şeker değildir bir âlâ pekmez.

ÇIKIRIKÇI KEMÂLEDDİN MAHALLESİ — Istanbulun eski mahallelerinden; Fatih Kazasında idi, yeri zamanımızda Ha-cıüveys Mahallesine katılmış bulunmaktadır (B.: Çıkırıkçı Kemâleddin Mescidi).

ÇIKIRIKÇI KEMÂLEBDlN MESCİDt

—. Fatihde Sarıgez (Sarıgüzeî) semtinde

idi; Hadikatül Cevâmide semte nisbetle Sarıgez Mescidi adı ile kayıdlı olup, şu malûmat verilmektedir: «Banisi Çıkırıkçı Kemâ-leddindir; kabri de mescidi yanındadır, mezar taşındaki rakamı ile tarih 889 (milâdî 1484) dur. Sarıgez merhumun hanesi civarında olduğu için mescid ve yanındaki çarşı (semt) onun ismi ile, şöhret bulmuştur. Büyük yangınlarda birkaç defa yanmış ve yeniden yapılarak ihya edilmiş olan bu mescid 1911 deki büyük Çırçır yangınında (1500 bina yandı) tamamen ortadan kalkmış, yeri 1943 - 1944 senelerine kadar arsa halinde kalmısdır. Banisinin kabri 1944 de bir çitlenbik ağacının dibinde taş yığını olarak duruyordu, civar halk da bu taş yığınının önünde gaz tenekesinden yapılmış siperlik içinde adak mumlan yakmakta idi. Ekrem Hakkı Ayverdi «Fatih Devri Mimarisi» isimli muhalled eserinde bu mescidi Hadikatül Cevâmie uyarak Sarıgez adı ile kaydetmiştir ve «Yanmış yıkıl-. mışdır, banisinin kabri de yok olmuştur,» demekle yetiniyor. Tahsin Öz de «istanbul Camileri); isimli kitabında hem Çıkırıkçı Mescidi hem de Sarıgez Mescidi isimleriyle kaydederek: «Arsası yola kaybedilmiştir» diyor (B.: Kemâleddin, Çıkırıkçı; Sarıgez).

On dokuzuncu asırda İstanbul mahalleleri yeniden isimlendirilirken bu mescidin mahallesine, baniye nisbetle «Çıkırıkçı Kemâleddin Mahallesi» adı verilmişdi; zamanımızda bu mahalle de kaldırılmış, yeri Hacıüveys Mahallesine katılmış, Mescid arsası üzerinden de genişletilmiş Sarıgüzeî Caddesi geçmektedir (1934 Belediye Şehir Rehberi, pafta 6, No. 89).

Mescidin tam karşısında Sarıgüzeî hamamı bulunmakta idi (Necib Bey, İstanbul Rehberi, 1918).

ÇIKIRIKÇI MESCtDİ — Samatya'da idi, zamanımızda mevcud değildir; Hadikatül Cevâmi: «Banisi Hasan .Çelebidir, tariki hacda mücaviri kâbei bekaa olmuşdur, mahallesi yokdur» diyor. Semtin eski sakinlerinden Mehmed Zeki Acar'ın verdiği malûmata göre Samatya'da Narlıkapu Caddesinde eski kale duvarına karşı ahşab bir mescid idi; tahminen 1924 yılında yıkıl-mışdır. Şoför Bahaeddin Özyazıcı ise: «Çı-kırıkçı Mescidinin yeri, liâlen evimin bulunduğu yerdir; minaresi de bağçe kapu-sunun bulunduğu noktada idi. Mescidi Evkaf sattı, yerine bizim oturduğumuz ev yapıldı, enkazı Kumcu Numan adında biri al-


— 3897 —

3896 —

CIKIRIK SOKAĞI

di. Evimin bağçesinde bir kabir vardır, biz mescidi yaptıran zâtin kabri diye biliyor idik, hürmetle muhafaza ediyoruz,);, demiştir (mayıs, 1964).

HaKhı GÖKTÜRK

CIKIRIK SOKAĞI — 1934 Belediye Şehir Rehberinde Fatih Kazasının Tahta-minare Mahallesi (Fener nahiyesinde) sokaklarından; Yıldırım Caddesi ile Vodina Caddesi arasında kısacık bir aralık sokak-dır (Adı geçen rehberde pafta 8, No. 105). Yerine gidilip şu satırların yazıldığı sıradaki durumu tesbit edilemedi (1964).

ÇIKMA — tstanbulda çarşı hamamı uşakları ağzında deyim; «müşterinin yıkandıktan sonra beline sarındığı kuru peş-temal»; ki o da soğuklukda bir ikinci kuru peştemal ile değiştirilir.

Müşteri dellâk kullanmamış, kendi kendine yıkanmış ise, çıkmak için bir kuru peştemalı herhangi bir dellâkdan : «Bana çıkma getir!...);, diye ister; ve o dellâk kendisine hizmete mecburdur, kese ve sabun vurunnaayacak olan müşterinin çıkması, bazı hamamlarda yıkanmak için içeriye girerken müşterinin eline verilir.




Çıkma getiren dellâk (Resim: Hüsnü)

İSTANBUL

Dellâk kullanan müşterilerin çıkmasını, kendisini yıkayan uşak getirir ve dâima bir hamam geleneği olarak başının üstünde getirir. Cumhuriyetin ilânına kadar istanbul'un çarşı hamamlarında olgun yaşdaki dellâklar yanlarında «şâkird» «yamak» adı ile bir mürâhik oğlan bulundururlardı ve kendi aralarında tüysüz gence «ortak» denilirdi; aldıkları bahşişi paylaşırlardı; ağır hizmet olan yıkama işi usta dellâğm üstünde ise bir tarifeye tâbi olmayan ve dâima müşterinin mürüvvetine bırakılmış olan bahşişde ortak şakirdin şebabet cazibesinin tesiri büyük olduğu için bahşişde yarı hissesi hak görülmüşdü. O devirde çıkmayı şâkird getirir, müşteriyi şâkird kurular, soğukluğa çıkıldığında da çıkmayı yeni kuru peştemal ile şâkird değiştirir ve nihayet müşteriyi kuru havlulara da o genç sarardı.» (B.: Dellâk).

ÇIKMA, KAPUTA ÇIKMA — Yeniçeri Asker Ocağı ile Tanzimattan önceki Osmanlı sarayı teşkilâtında kullanılmış bir deyimdir.

Acemioğlanlarmın Yeniçeri Ocağı kütük defterine kaydedilerek Yeniçeri yapılmasına «Çıkma», .yahud «Kapuya çıkma» denilirdi. Acemioğlanlarmın kapuya çıkması, Yeniçeri ağasının Divânı Hümayuna arzettiği ihtiyaç üzerine padişahın bir fermanı ve an'anevî merasim ile olurdu.

Biribirine sımsıkı bağlı olan Acemioğ-lanları ve Yeniçeriler asker ocaklarının ku-ruluuşndan îstanbulun fethine kadar geçen devir içinde bu ocakların an'ane ve merasimi ile teşkilâtının teefrrûatı hakkında bilgimiz yokdur (B. Acemioğlanlar; Yeniçeriler). İstanbul'un fethinden sonra büyük bir gelişme olduğu muhakkaktır. Bizim burada anlatacaklarımız, Kanunî Sultan Süleyman devrinden Yeniçeriliğin son günlerine kadar uzanan zamana ait kaynak ve vesikalardan topladıklarımızdır. -

Her Acemioğlanı Yeniçeri olamazdı. Bâzan aşırı serkeşliğinden Yeniçeriliğe lâyık görülmez, bâzan da akran ve emsali kapuya çıkarken, yâni Yeniçeri olurken ihtiyaç artığı olarak kalırdı, ikinci bir çıkmaya kadar da yaşı ilerler, Yeniçeri ocağında acemi neferlik yapacak çağı aşardı. Bu gibiler Acemioğlanlar Ocağında kalırlar, Acemioğlanlarmın çalıştıkları yerlerde hizmetlerine devam ederler, kendilerine evlenme izni verilir, çoluğa çocuğa karışırlar ve bir gün de Acemioğlanlar Ocağından e

ANSİKLOPEDİSİ

mekliye ayrılırlardı. Kesin bir kayıt yoktur, yanılmadığımızı zannederek tahmin ile söylüyoruz, Acemioğlanlar Ocağına bağlı yangın tulumbacıları ocağı kurulur iken tulumbacı seçilen Acemioğlanları bu kapuya çıkma artıkları olsa gerektir (B.: Tulumbacılar).

«Kapuya Çıkma» olduğunda Acemioğlanlar Ocağının kadrosu birden sarsırılırdı, bâzan 1000 - 1500 Acemioğlanı Yeniçeri o-lurdu. Bu sefer Acemioğlanlar ocağında boşalan yerler eşhas ve köylü hizmetine emaneten verilmiş devşirme oğlanlar ile, yahud yeniden yapılan bir devşirme ile gelen oğlanlarla doldurulurdu.

Kapuya çıkma merasimi, Kanunî Sultan Süleyman'ın istanbul'da Aksaray'da Yeniçeriler için yaptırdığı büyük kışlada yapılırdı. Bu kışlanın adı ((Yeni Odalar» idi (B.: Yeni Odalar; Eski Odalar). Oda, koğuş manasınadır.

Yeniçeri ocağının en küçük birliğine «Orta = tabur» denilirdi, zabiti de «Çorba-cd; unvanını taşırdı (B.: Çorbacı). Evvelâ çorbacılar kendi ortalarının nefer ihtiyaçlarını tesbit ederler, tanzim olunan cetvel Süleymaniye'deki Ağakapusuna, Yeniçeri Ağalığı Sarayına götürülür (B.: Ağakapu-su), yeniçeri ağalığı kethüdasına = kâhyasına verilirdi. «Kethüdabey» denilen bu zat Yeniçeri Ocağının idare işlerinde en büyük âmir idi, cetveli ocak kadrosu ile karşılaştırır, kadro fazlası nefer alınmamasına dikkat eder, son şekli verdikten sonra Yeniçeri Ağasına arzeder, o da Divandan (B.: Divânı Hümayun) Kapuya çıkma fermanını alırdı.

Fermanı alan Yeniçeri Ağası, kendi emri altında olan Acemioğlanlarmın kumandanı istanbul Ağasına (B.: istanbul Ağası) bir tezkire gönderir ve meselâ 1000 nefer Acemioğlanmın kapuya çıkmak üzere gönderilmesini emrederdi.

Kapuya çıkacak Acemioğlanlarını istanbul Ağası ile Acemioğlanlarının diğer iki büyük âmiri olan Anadolu Ağası ile Rumeli Ağası seçerlerdi, seçilen oğlanların Acemioğlanlar Ocağındaki kütük defterinde bulunan isimleri yanına «Kapuya çıktı» kaydı konulur, isimleri oradan bu suretle silinmiş olur, oğlanlar isim ve künye kayıtlarının tasdikli sureti ile Aksaray'daki Yeni Odalara götürülüp Yeniçeri Ocağının kütük defterine kaydedilen Acemioğlanı o andan itibaren Yeniçeri ocağının acemi ne-

ÇIKMA


feri olur ve hemen askerlik yevmiyesi bağ7 lanırflı. Gelen Acemioğlanlarmın hangi Yeniçeri ortasına acemi nefer oldukları da ocağın ana kütük defterine kaydedilirdi. Kütük kaydı işi bitince acemi neferler verildikleri ortanın çorbacısına teslim olunur du ve bu münasebetle an'ane haline gelmiş bir tören yapılırdı. Meselâ gelen 1000 oğlandan 20 neferi 60 inci Ortaya verilmiş ise bu ortanın çorbacısı, gayet geniş bir meydan olan kışla avlusunun münasip bir yerinde durur, yirmi acemi neferi birer birer önünden geçerler ve kendilerini isimleri ile künyeleri ile yeni âmirlerine takdim ederler, Çorbacı Ağa da, artık emri altında bulunduklarını bildiren bir işaret olarak, ö-nünde baş kırıp kendisini takdim eden Acemi neferin ensesine var kuvveti ile bir tokat indirirdi.

Yeniçeri Ocağında kıdeme büyük ehemmiyet verilirdi. Misâl olarak aldığımız 60. Ortaya verilen yirmi genç arasında da kıdem tâyini yapılırdı. Bu ilk kıdem, orta koğuşlarının bulunduğu kapudan girmekle 'tesbit edilirdi; bunun için de bir sürat koşusu yarışı yapılırdı. Delikanlılar avlunun bir ucuna dizilir, öbür ucunda bulunan koğuş kapusuna doğru koşturulurdu. Kapudan ilk giren acemilerin en kıdemlisi, en sona kalan da en kıdemsizi olurdu.

En geride kalan ve dolayısile ortasının en kıdemsizi olan acemi neferin kışladaki vazifesi ortasının koğuşlarını ve ayak yollarını süpürüp yıkamak, orta ihtiyarları ile gelen misafirlerin koğuş kapuları önünde bıraktıkları pabuçlarını dışarı çıkarlar iken önlerine çevirmek, hava yağışlı ise bu işi pabuçları silip temizledikten sonra yap-makdı. O acemiden bir üstün olan kıdemsiz acemi mutbakda ortasının bulaşıkçısı olur, onun bir üstünü de ortasının hamma-lı olurdu. Hamallık vazifelerinden biri de ortasının koğuşlarına ve mutbağına odun taşımaktı.

Geriden dördüncü kıdemsiz acemi nefer de kandilci tayin edilirdi, sabahları ortasının koğuşlarındaki kandilleri dinlendirir, çanakları temizler, yağlarını tazeler, fitillerini yeniler, akşam olunca da kandilleri uyandırırdı.

Bir Yeniçeri ortası kışlada dört koğuş işgal ederdi. Koğuş âmiri «Odabaşı» unvanını taşırdı, koğuş inzibatı ve temizliğinden onlar mesul idi. Kıdemsiz acemilerin günlük işi ağırdı, odabaşılar başlarında cellât gibi dururdu.

(ÇIKMAZ SOKAKLAR

— 3898 —


İSTANBUL

ANSİKLOPEDİSİ

— 3899

ÇIKMAZ SOKAKLAR




Osmanlı Sarayının eski teşkilâtında dört koğuşa taksim edilmiş olan Enderunu Hümayun Zülüflü Ağalarının (Saray içi oğlanlarının) bir devlet hizmetine tâyin edilerek saraydan ayrılmalarına «çıkma» denilirdi. Sarayda yüksek mevkilere gelmiş bir kaç kişinin büyük, mühim memuriyetlerle ayrılmaları, alt kademedeki zülüflü ağaların da zincirleme terfîlerine yol açardı. Bâzan da sarayda «Büyük çıkma» olurdu, bütün zülüflü ağalar yeniler n ir di; o zaman en önde en yüksek memuriyetle saraydan çıkana «Çıkmabaşı». denilirdi. Saraydan, meselâ Kanunî zamanında Odabaşı Makbul ibrahim Ağa gibi doğrudan şad-rıâzam olarak çıkmış olanlar vardır; fakat ekseriya Beylerbeyi (vali) olarak çıkılırdı.

Hüsnü KINAYLI

ÇIKMAZ, ÇIKMAZ SOKAK, ÇIKMAZ

YOL — Bilindiği gibi, bir başından girilip öbür başından çıkılan yol olmayıp, ancak girilen yerinden çıkılır bir veya bir kaç eve mahsus sokak; mecazen: «başarı, yüz akı, haysiyet ve şerefe aykırı tutum, gidiş, meslek)) anlamında kullanılır; şu iki kıt'a, bıçkınlık yoluna sapmış, uygunsuzlarla düşüb kalkar iken kaatil olmuş on yedi yaşında bir mektebli için Merdivenköy'lü Tevfik Kar-kan tarafından yazılmışdır:

Beğenmedim dedim gidiş yolunu Eli bıçaklının çıkmazdır sonu On yedi yaşında kaaatil olana Onbeş yıl yazıyor ceza kanunu. Dile kolay beyim on beş yıl dile Eşkiyâ eşirrâ erâzil ile Yeter mahvolmana tek gtece bile endine oynadın kendin oyunu.

ÇIKMAZ^SOKAKLAR — 1934 de basılmış îstanbul^Belediyesi iŞehir Rehberi paftalarında 399 çıkmaz sokak gösterilmiştir; İstanbul gibi muazam bir belde için bu rakam çok ufakdır; kaldı ki, bu çıkmaz sokakların bir kısmı 1934 den bu yana her iki başı açık sokak hâline gelmiş, bir kısmı da istimlâklerle sokaklara, caddelere katılmıştır. Adı geçen rehberdeki çıkmaz "sokakların isimleri alfabetik sıra ile şunlardır:

1 — Abbasağa çeşme çıkmazı

Beşiktaş, Cihannümâ mahallesi

2 — Abbasağa çıkmazı

Beşiktaş, Türkali mahallesi

3 — Acemi çıkmazı

Üsküdar, Nuhkuyusu

4 — Açık türbe çıkmazı,

Üsküdar, İmrahor

5 — Agâhpaşa çıkmazı,

Üsküdar, Selimiye

6 — Akarsu çıkmazı .

Galata, Kılıçalipaşa mahallesi

7 — Aksak çıkmazı,

Fatih, Haydar mahallesi

8 — Aksungurlu çıkmazı

Samatya, Hacıevhad mahallesi

9 — Aksu çıkmazı

Bakırköy, Osmaniye

10 — Aktar çıkmazı

Karagümrük, Mimarsinan 'mahallesi

11 — Alaca çıkmazı

Galata, Arab camii mahallesi

12 — Alaybeyi çıkmazı

Kuruçeşmede

13 — Alifakih çıkmazı

Samatya, Hacıhamza mahallesi

14 — Ali kaptan çıkmazı

Galata, Kılıçalipaşa mahallesi

15 — Âlimkadın çıkmazı

Beşiktaş, Yıldız mahallesi

16 — Âmâ çeşmesi çıkmazı

Galata, Emekyemez mahallesi

17 Aptüsselâm çıkmazı

Galata, Emekyemez mahallesi

18 — Arabcamii çıkmazı

Galata, Arabcamii mahallesi

19 — Arab ismail çıkmazı

Karagümrük, Beyceğiz mahallesi

20 — Arab odaları çıkmazı

Üküdar, Toptaşı

21 — Arnavudköy kireçhâne çıkmazı

Arnavudköy

22 — Aşariye camii çıkmazı

Beşiktaş, Yıldız mahallesi

23 — Aşçıbaşı çıkmazı

Eyyub, cezeri kasım mahallesi

24 — Âşıklar meydan çıkmazı

Kasımpaşa, Yahya kâhya mahallesi

25 — Atlas çıkmazı

Üsküdar, Çarşıboyu

26 — Avcı odaları çıkmazı

Fener, Avcıbey mahallesi

27 — Aynacı çıkmazı

Bayazıd, Kalenderhâne mahallesi

28 — Aynülhayat çıkmazı

Kumkapu, Şehsüvar mahallesi

29 — Bağ çıkmazı

Eyyub, Üçşehidler mahallesi

30 — Bağçe çıkmaz;

Fener, Abdisübaşı mahallesi

31 — Bağçeli çeşme çıkmazı

Eyyub, Üçşehidler mahallesi

32 — Bakkal çıkmazı

Karagümrük, Beyceyiz mahallesi

33 — Balaban bey çıkmazı

Galata, Kılıçalipaşa mahallesi

34 — Balçık çıkmazı

Galata, Ömer avni mahallesi

35 — Balkon çıkmazı

Beyoğlu, Şahkulu mahallesi

36 — Balta çıkmazı

Samatya, Abdi çelebi mahallesi

37 — Baltacı çıkmazı

Taksim, Kâtib mustafa çelebi mahallesi

38 — Banyo çıkmazı

Bakırköy


39 — Barutçu onbaşı çıkmazı

Kasımpaşa, kaptan mahallesi

40 - Baruthane çıkmazı

Şehremini, Arpaemini mahallesi

41 — Başcımahmud Camii çıkmazı

Cerrahpaşa

42 — Bayıldım çıkmazı

Eyyub, İslâmbey mahallesi

43 — Bayır çıkmazı

İstinye


44 — Bekâr çıkmazı

Çengelköyü

45 — Bekçi çıkmazı

Eyyub, Üçşehidler mahallesi

46 — Bekçi hasan çıkmazı

Samatya, Keçi hatun mahallesi

47 — Beşiktaş tramvay çıkmazı

Beşiktaş


48 — Beşirağa çıkmazı

Galata, Ömer avni mahallesi

49 — Beyazıdıcedid çıkmazı

Samatya, Kasab ilyas mahallesi

50 — Beylerbeyi çayırı çıkmazı

Beylerbeyi

51 — Beylerbeyi hamam çıkmazı

Beylerbeyi

52 — Billurcu çıkmazı

Taksim, Kâtibmustafa çelebi mahallesi

53 —• Bodrum çıkmazı

Fâtih, Sinan ağa mahallesi

54 — Bolâhenk nuri çıkmazı

Üsküdar, İnâdiye

55 — Bostan çıkmazı

Fener, Hamami muhiddin mahallesi

56 — Bostaniçi çeşme çıkmazı

Beyoğlu, Tomtom mahallesi

57 — Bozacı. çıkmazı

Kuzguncuk

58 — Buğdaycılar çıkmazı

Eminönü Zındankapu mahallesi

59 — Bülbüldere çkımazı

Üsküdar, Bülbüldere

60 — Bülbülyuvası çıkmazı

Eyyub, Üçşehidler mahallesi

61 — Büyük kuyu çıkmazı

Ortaköy


62 — Büyük tulumba çıkmazı

Kumkapu, Tavşantaşı mahallesi C

63 — Cambaziye çıkmazı

Samatya, Alifakih mahallesi

64 — Camcı çıkmazı

Kasımpaşa, Küçükpiyâle mahallesi

65 — Canfedâ çıkmazı

Galata, Ömer avni mahallesi

66 — Cevahir çıkmazı

Galata, Arabcamii mahallesi

67 — Cevizaltı çıkmazı


Yüklə 5,85 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   65   66   67   68   69   70   71   72   ...   90




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin