Cea, “İklim Değişikliği ve Doğal Afetlerin Sosyal ve Ekonomik Etkisinin Azaltılması” konulu raporu Temmuz 2007’de yayınladı



Yüklə 32,1 Kb.
tarix27.12.2017
ölçüsü32,1 Kb.
#36169


İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ VE DOĞAL AFETLERİN SOSYAL VE EKONOMİK ETKİLERİNİN AZALTILMASI


  1. İklim Değişikliği ve Doğal Afetlerin Avrupa’ya Etkisi

Küresel ısınmanın en önemli sonuçlarından biri dünya genelinde iklime bağlı doğal afetlerin sayı ve ölçeğinde meydana gelen artıştır. Bu artış, doğal afetlerin ekonomik etkilerini de gözle görülür oranda arttırmıştır. Doğal afetlerin sebep olduğu ekonomik kayıpların önemli bir bölümü sigortacılar tarafından karşılanmıştır.


2005 yılında dünya genelinde ekonomik ve sigorta teminatı altındaki kayıplar rekor düzeye ulaşmış, ekonomik kayıplar 228 Milyar USD (dünya GSYİH’sinin % 0.5’i), sigorta teminatı altındaki kayıplar ise 106 Milyar USD olarak hesaplanmıştır.


Dünya Genelinde İklim Değişikliklerinden Kaynaklanan Doğal Afetler, Ekonomik Kayıplar ve Sigorta Teminatı Altındaki Kayıplar (1980–2006)

Avrupa’da ise 1980–2006 yılları arasında doğal afetlerin yol açtığı zararın % 89’u iklim değişikliklerinden kaynaklanmıştır. Ortalamalar alındığında, Avrupa’nın yıllık ekonomik kaybı 12 Milyar Euro olarak hesaplanmakta olup bunun % 28’i sigorta sektörü tarafından karşılanmıştır. 1980’lerde doğal afet kayıplarının % 17’si sigorta teminatı altındayken bu oran 2006’da % 28’e yükselmiştir.




Avrupa’da İklim Değişikliklerinden Kaynaklanan Doğal Afetler,

Ekonomik Kayıplar ve Sigorta Teminatı Altındaki Kayıplar (1980–2006)

Küresel olarak bakıldığında 1980–2005 yılları arasında dünyada meydana gelen doğal afetlerin % 85’ini fırtına, sel, dolu, yüksek sıcaklık gibi iklimsel değişiklik kaynaklı afetler oluştururken bu oran Avrupa’da % 91’e ulaşmaktadır.


Avrupa’nın çeşitli bölgelerindeki farklı iklimsel özellikler kıtayı çok farklı risklere maruz bırakmaktadır. Örneğin, Batı, Orta ve Doğu Avrupa, bölgedeki büyük nehirler nedeniyle sel baskınlarından daha çok etkilenirken, Güney Avrupa’da kuraklık ve orman yangınları, Batı Avrupa’da ise Alpler ve Pireneler gibi yüksek dağların etkisiyle fırtınalar, çığ düşmeleri ve toprak kaymaları sıklıkla görülmektedir.
Avrupa Birliği ülkelerinin maruz kaldıkları risklerin farklı olması nedeniyle Avrupa genelinde geniş çaplı ortak çözümler bulunması imkânsız hale gelmiştir. Buna karşın Avrupa Birliği, iklim değişikliğiyle mücadelede önemli bir rol üstlenmekte ve özellikle kamu-özel sektör işbirliğini teşvik etmektedir.


  1. İklim Değişikliği ve Doğal Afetlerin Sigortacılara Etkisi

İklim değişikliği, sigorta sektörünün mal sigortaları, tarım sigortaları ve sağlık sigortaları gibi pek çok branşını yakından etkilemekte ve pek çok fırsat ve tehdidi beraberinde getirmektedir.


İklim kaynaklı afetlerin risk ölçümlerinin yapılması ve sigorta fiyatlarının belirlenmesi genellikle geçmişe dönük olarak gerçekleştirilmektedir. İklim değişikliğinin küresel risk coğrafyasını değiştirmesiyle, sigortacılar coğrafi bilgilendirme sistemleri, risk haritaları ve olay senaryoları gibi farklı teknikleri kullanmaya başlamışlardır.
Etkin risk değerlendirmeleri ve ölçümleri yalnızca sigorta sektörü için değil toplumun geneli ve politika belirleyiciler için de son derece önemlidir. Gelecekte ortaya çıkabilecek iklim kaynaklı doğal olayların sayısal olarak prim hesaplamalarına yansıtılmasıyla, sigorta ücretleri iklim riskleri hakkında daha net işaretler verir hale gelmiştir. Bu sayısal yaklaşımlar, politika belirleyicilerin arazi kullanım planları hakkında karar verirken söz konusu bölgenin doğal afet senaryolarının sosyal, ekonomik ve finansal sonuçlarını da göz önünde bulundurmalarını zorunlu kılmaktadır.
Daha önce de ifade edildiği gibi, doğal afetler sonucunda sigorta teminatı kapsamındaki kayıpların artması kaçınılmazdır. Bu nedenle, sabit bir sigorta teminatı, sigorta şirketlerini azami kayıp yükü ve artan ortalamalarla karşı karşıya getirecek; beklenen kayıplarla doğal afetlerin getireceği büyük kayıplar arasındaki açığı kapatmak için belli bir sermaye gerekecektir.
Bazı piyasalarda, piyasanın finansal kapasitesini arttırabilme amacıyla yeni risk transfer yöntemleri geliştirilmiştir. Riskin reasüröre veya kamuya devrine getirilen alternatif, catbondlar (catastrophe bonds) olmuştur. Catbondlar, “sigorta ve/veya reasürans şirketlerinin doğal afet sigortası riskini kurumsal yatırımcılara bono olarak transfer ettikleri menkul kıymetler” olarak tanımlanmaktadır. Böylelikle sigortacı ve/veya reasürörün çok büyük doğal afet risklerini sermaye piyasasına transfer etmesi mümkün hale gelmektedir.
İklim değişikliği sigorta sektörünün pek çok branşını etkilerken, mal sigortaları bu etkilenmeden en çok nasibini alacak branş olarak görülmektedir. Özellikle kıyı bölgelerde yükselen su seviyeleri ve seller sonucunda bu etkinin daha net hissedileceği öngörülmektedir.
Küresel ısınma, özellikle 20. yüzyıl ortalamasının 6 derece üzerinde seyreden sıcaklık ortalamaları sağlık sigortası branşını da yakından etkilemeye başlamıştır. Yüksek sıcaklıklar nedeniyle hastanelere başvuran kişi sayısında artış gözlemlenirken, sıcaklığa bağlı erken doğumlar nedeniyle bebek ölümleri de artmıştır.
Orman yangınlarındaki artış, sel ve kuraklığın hasatlar üzerindeki olumsuz etkileri, üretim kapasitesindeki azalma tarım sigortalarını da doğrudan etkilemektedir. Bununla birlikte sıcaklık artışlarının trafik kazalarında da artışa sebebiyet verdiği de istatistiklerle ortaya konmuştur. Bu nedenle, küresel ısınmanın motorlu taşıt sigortalarını da etkileyeceğini söylemek hatalı olmayacaktır.

  1. Avrupa’da Doğal Afet Teminatları

Doğal afetlerin sigortalanabilmesi için bazı koşulların yerine getirilebiliyor olması gerekmektedir. İklim değişikliği ve bu değişikliğin yol açtığı doğal afetler incelenirken bazı unsurların göz önünde bulundurulması gerekmektedir:




  1. Risklerin ölçülebilir olması: Doğal afetlerin meydana gelme sıklığı, diğer standart sigorta risklerine (yangın ve motorlu taşıt sigortası gibi) göre daha düşük olduğundan sigortacılar risk ölçümlerinde geçmiş verileri ve bilimsel modelleri kullanmaktadır.




  1. Azami hasarın karşılanabilecek ölçüde olması: Doğal afet sigortaları, afetin büyüklüğüne ve dolayısıyla ekonomik ve sigortalanmış hasara göre tanımlanmaktadır. Bu nedenle büyük ölçekli afetlerin, ortalama hasarlar ile sigorta poliçesinin fiyatı ve karşılanabilirliği üzerinde büyük etkisi vardır. Tek bir doğal afetin, bir sigortacının finansal istikrarını sarsacak kayıplar meydana getirmesi ihtimali söz konusuysa bu durumda ya sigorta kullanılamayacak ya da müşteri için sigorta işlemi karşılanamayacak kadar ağır bir yük oluşturacaktır.

Azami hasarın karşılanabilmesi için risk transferi büyük önem taşımaktadır. Bu sayede sigortacının azami hasarlar karşısında bile ayakta kalabilmesi mümkün olmaktadır.




  1. Sigortacı aleyhine seçim ve moral tehlike: Sigortacı aleyhine seçim, daha büyük hasar kaybı ihtimali olan müşterilerin diğerlerinden daha çok sigorta ürünü satın alma eğilimidir. Primlerin daha düşük düzeyde olması bu problemi azaltmaktadır. Moral tehlike ise sigorta yaptırmış kişilerin yaptırmamış olanlardan daha riskli şekilde davranmaları anlamına gelmektedir; çünkü sigortalı kişiler sigorta teminatı altında olduklarından davranışlarının sonuçlarından tam olarak etkilenmemektedir. Örneğin, sel bölgesinde, bir elektrik tedarik ağının beklenen su yüksekliğinde kurulması bu tip davranışa örnek teşkil etmektedir. Moral tehlikenin engellenebilmesi için sigorta şartnamelerinde uygun muafiyetlerin yer alması gerekmektedir.




  1. Yaygın ve büyük havuzlar: Yaygın ve büyük havuzlar oluşturulması sigortanın etkin biçimde işleyebilmesi için büyük önem taşımaktadır. Ne kadar fazla poliçe sahibi olursa büyük sayılar kanunu da o kadar iyi işleyecektir. Bu nedenle sigortacıların sigortalılardan oluşan büyük havuzlarının olması gerekmektedir. Yeterli havuzların oluşturulamadığı durumlarda zorunlu sigorta uygulamaları da çözüm olarak kullanılmaktadır. Söz gelimi Belçika, Fransa ve İspanya gibi ülkelerde zorunlu doğal afet sigortası uygulamaları bulunmaktadır.

Doğal afet hasarlarının tazmininde Avrupa Birliği’nin finansal araçları ve politik çözüm önerileri de kullanılmaktadır. Büyük doğal afetlere hızlı, etkin ve esnek finansal yardım sağlanabilmesi amacıyla 2002 yılında Orta Avrupa’da yaşanan sel felaketlerinin ardından Avrupa Birliği Dayanışma Fonu (European Union Solidarity Fund) kurulmuştur. Fon, doğal afetle ilişkili tüm zararları karşılamamakta, söz gelimi önleyici tedbirleri ve özel kayıpları finanse etmemektedir. Bu fonun yeniden yapılandırılması halen Avrupa Birliği gündeminde yer almaktadır. Ancak Avrupalı sigortacılar, bu fonun, sigortanın Avrupa vatandaşları tarafından yaygın biçimde kullanımını etkilememesi gerektiği görüşünde birleşmektedir.


Avrupalı sigortacıların özellikle üzerinde durduğu bir diğer konu da özel sigortanın kamu tarafından finanse edilen fonlardan daha avantajlı olmasıdır. Bunun nedenleri olarak özel sigortanın pek çok beklenmedik olay için teminat sunabilmesi, risk ve riskin finansal etkileri konusunda daha bilinçli olması, kamu fonlarının daha kısıtlı olması ve sigortacıların doğal afet mağdurlarının zararlarını daha hızlı tazmin edebilmeleri sayılabilmektedir.



  1. Önleyici Tedbirlerin Teşviki ve Sigortalanma Koşullarının İyileştirilmesinde Özel Sektör-Kamu İşbirliği

İklim değişikliği karşısında alınacak önleyici tedbirler kısa vadede kesin çözümler getiremeyecek olsa da, gelecek 10–20 yıl içerisinde bu konuda yapılacak yatırımların yüzyılın ikinci yarısında ve gelecek yüzyılda etkin sonuçlar doğurması beklenmektedir.


Avrupa sigorta sektörünün, risk ve kayıp azaltıcı önlemler alınmasına ve doğal afetlerin sosyal ve ekonomik etkilerinin azaltılmasına katkı sağlayacağı kuşkusuzdur; ancak özel sektör-kamu işbirliğinin önemini de yadsımamak gerekmektedir. Avrupa sigorta sektörü, özellikle risk değerlendirmeleri, risk transferi, fonlama, gerekli uyumlaştırma, hafifletme ve önleme tedbirlerinin alınması gibi konularda özel sektör- kamu işbirliğini desteklemektedir. Bu konuda öncelikli alanlar şunlardır:


  • Risk bilincinin arttırılması: Risk bilincinin arttırılması, risk azaltıcı davranış biçimlerini teşvik ederken sigorta yaptırma talebini de arttırmaktadır. Sigortacılar ve kamu yetkilileri doğal afet riskleri konusunda bilgi toplama, bu bilgiyi toplumla paylaşma ve kazanılan bilinci gerçek hayatta uygulamaya geçirebilme konularında işbirliği olanaklarını genişletmelidir.




  • Mekan ve arazi kullanım planlamaları, risklerin haritalandırılması ve bölgelendirilmesi ve risklerin fiyatlandırılması: Hükümetlerin arazi kullanımını belli bir plan çerçevesinde gerçekleştirmeleri toplumun doğal afet riskine daha az maruz kalmasını sağlayacaktır. Hastane, okul, kilit ulaşım yolları gibi kritik altyapı projelerinin yüksek risk bölgelerinde gerçekleştirilmemesi gerekmektedir. Sınır ötesi işbirliği gerektiren riskler (sel, nehir taşkınları vb.) içinse diğer ülkelerle yakın temas halinde bulunulması gereklidir.

Avrupa sigorta sektörü, arazi kullanım planlamaları, Avrupa piyasaları içinde risk haritalandırılması ve bölgelendirilmesi gibi konularda kamu-özel sektör işbirliğiyle yürütülen projeleri desteklemektedir.




  • Afet riskini hafifletici tedbirler: İnşaatlar ve teknik standartlar: Pek çok AB üyesi ülkede riskli bölgelerde inşaat standartları oluşturulması amacıyla zorunlu düzenlemelere gidilmiştir. Bu düzenlemeler kişilere ve mallara gelebilecek hasarı azaltmaya yönelik olup Avrupa sigorta sektörü de görüş ve önerileriyle sürece katkıda bulunmuştur.




  • Etkin risk önlemleri, kayıp azaltıcı önlemler ve kamu desteği: Avrupa sigorta sektörü, haritalandırma/bölgelendirme, araştırmaların fonlanması, kolektif veri paylaşımı, iklim koruma projelerine ve etkinliklere aktif katılım gibi etkin risk önlemleriyle iklim değişiminin olumsuz etkilerini hafifletmeye yönelik girişimlerde bulunmaktadır. Kamu kurumlarının da bu sürece destek vermesi, özel sektör girişimleri için uygun yasal, mali ve düzenleyici çerçeveyi oluşturması ve doğal afetlerde sigortanın önemi konusunda bilgilendirici faaliyetlerde bulunması önem taşımaktadır.




  • Finansal yükün kamu-özel sektör işbirliğiyle paylaşılması: Sigorta koşullarının tam anlamıyla oluşturulamaması, riskin beklenenden büyük gerçekleşmesi ve poliçe sahipleri havuzunun yeterince büyük olmaması, doğal afetlerde sigorta teminatının uygun fiyatlarda sağlanmasının önünde engel teşkil etmektedir. Bu tip durumlarda reasüröre veya sermaye piyasasına risk transferi mümkün olmamışsa, doğal afet teminatı içeren sigorta poliçelerinin kesilebilmesi için sigortacıların risklerinin bir bölümünü devlete transfer etmeleri gerekecektir. En son çare olarak düşünülecek bu tip durumlarda devlet desteği kuşkusuz büyük önem taşıyacaktır.


  1. Sonuçlar ve Öneriler

Sigortacıların riskin tanımlanması ve analizi, finansal çözümler oluşturulması ve riski azaltıcı davranış biçimlerinin desteklenmesi konusunda önemli tecrübeleri bulunmaktadır. Bu tecrübelerin kamu-özel sektör işbirliği çerçevesinde kamuyla paylaşılması hiç kuşkusuz önemli bir sinerji oluşturacaktır. Avrupa kamu kurumlarının sigortacılar için uygun bir yasal çerçeve oluşturması ve sigortacıların iklim değişikliğinin etkilerini hafifletici yeni finansal ürünler geliştirilmesini kolaylaştırması mümkündür. Bunun için bilinç arttırma, riskin haritalandırılması ve bölgelendirilmesi, bilgi paylaşımı, finansal maliyetlerin ve risklerin analizi gibi konularda işbirliğinin geliştirilmesi gerekmektedir.



Avrupa Birliği ve Uluslararası İlişkiler Birimi



Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği, 2007


Yüklə 32,1 Kb.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin