Çevre mühendiSLİĞİ



Yüklə 446 b.
səhifə1/15
tarix26.07.2018
ölçüsü446 b.
#58981
  1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   15



ÇEVRE MÜHENDİSLİĞİ

  • ÇEVRE MÜHENDİSLİĞİ

  • Doğal kaynakların kullanımı ve insan sağlığına

  • uygun çevre koşullarının oluşturulmasından

  • sorumlu mühendislik dalıdır.





Ekoloji : Canlıların çevreleriyle ve birbirleri ile ilişkilerini inceleyen bilim dalıdır.

  • Ekoloji : Canlıların çevreleriyle ve birbirleri ile ilişkilerini inceleyen bilim dalıdır.

  • Birey (Organizma) Ekolojisi: Bir türe ait birey veya bireylerin ortamları ile olan ilişkilerini inceler.

  • Komünite: Belirli bir alanı paylaşan aynı türe ait bireyler topluluğudur.



Doğanın temel fiziksel unsurları olan hava, su ve toprak üzerinde olumsuz etkilerin ortaya çıkması ve canlı öğelerin hayati fonksiyonlarını, aktivitelerini, eylemlerini olumsuz yönde etkileyen çevre sorunlarına Çevre Kirliliği adı verilir.

  • Doğanın temel fiziksel unsurları olan hava, su ve toprak üzerinde olumsuz etkilerin ortaya çıkması ve canlı öğelerin hayati fonksiyonlarını, aktivitelerini, eylemlerini olumsuz yönde etkileyen çevre sorunlarına Çevre Kirliliği adı verilir.

  • Veya; Bir ekosistem içindeki canlı ve cansız tüm elemanların doğal ilişkileri esnasındaki reaksiyon hızlarının sistem lehine ve aleyhine değişmesidir veya kısaca “ekolojik dengenin bozulması” olarak da tanımlanabilir.

  • Ekosistem içindeki kaynaklardan elde edilen faydalı kullanım şekillerine ve standartlarına negatif yönde oluşan tepkimelerdir. Her ortamın (su, hava, toprak) belirli bir kullanım amacı vardır. Bu amacı, esas olarak o alıcı ortamın kalitesi belirler. Kaliteyi ise o alıcı ortama karakterize edecek parametrelerin analizi sonucu bulunan değerler belirler.

  • Kirletici: Bulunduğu ortamın kullanım amacını değiştiren, bulunduğu ortama veya insanlara zararlı etki yapan yabancı maddelerdir.

  • Çevre kirlenmesi açısından önem taşıyan maddeler genellikle kirletici şeklinde tanımlanmakta olup, yapıları ve numunenin alındığı ortamın kullanım amacına göre çeşitli şekillerde sınıflandırılır. Kirleticileri ifade etmek için kullanılan büyüklükler “parametre” şeklinde ifade edilir. Su ve atıksularda kirleticilerin kullanım sıklığına, en fazla bilinen olup olmamasına, ölçüm kolaylığına, v.s. göre sınıflandırılmasında, kirleticiler 4 grupta incelenmektedir:



Su ve Atıksu Ortamlarını Kirleten Maddelerin Sınıflandırılması :

  • Su ve Atıksu Ortamlarını Kirleten Maddelerin Sınıflandırılması :

  • 1. Konvansiyonel Parametreler Hakkında yeterli bilgi birikimi olan, standart yöntemlere bağlılığı ve değişimleri yeterince tanımlanmış, arıtılmaları konusunda yeterli bilgi birikiminin olduğu parametrelerdir (BOİ, Yağ-Gres, AKM, v.b. gibi).

  • 2. Konvansiyonel Olmayan Parametreler Genellikle konvansiyonel parametrelere paralel olarak tanımlanmış, ölçüm yöntemleri arasından belirli standart yöntemler geliştirilmiş, ancak kullanımları ve arıtılmaları ile ilgili bilgi birikiminin yeterince bulunmadığı, bu sebeple kullanırken bazı belirsizliklerin ortaya çıkabildiği parametrelerdir (Örnek: KOİ).

  • 3. Mikrokirleticiler Sularda çok düşük konsantrasyonlarda organik ve inorganik yapıda gerek insan sağlığı için gerekse çevre açısından son derece zarar etkileri olan ve bu etkileri şimdiye kadar bilinen etki türlerinden farklı olan kirleticilerdir (etkileri: vücutta birikme, kanserojen, mutojen, teratojen şeklinde görülen maddeler) (ör: sakat doğumlar).

  • 4. Nütrientler

  • Canlıların yapıtaşı olan maddelerdir. Bunlardan C, H ve O temel yapı taşı olup, organik kirleticiler içerisinde her zaman bulundukları için nütrient tanımına girmezler. Organizma yapısı için gerekli olmakla birlikte çok düşük miktarlarda ihtiyaç duyulan çinko, selenyum gibi maddeler eser besi maddesi olarak tanımlanır ve nütrient tanımına alınmazlar. Özellikle kapalı iç sularda kirletici etkisi çok fazla görülen N ve P nütrient tanımında incelenen en önemli iki parametredir. Bunlara, iç sular için daha az önemli olan ancak denizler için önemli olan Silisyum (Si) ve Kalsiyum (Ca) da dahil edilebilir.



Diğer bir sınıflandırmada ise, kirletici parametreler temsil edici özelliklerine göre üç sınıfta incelenir.

  • Diğer bir sınıflandırmada ise, kirletici parametreler temsil edici özelliklerine göre üç sınıfta incelenir.

  • a- Tekil Parametre: Tek bir madde veya bileşiği temsil eden parametredir.

  • Örnek : Ag+2, NH4+, SO4-2 , v.b.

  •  

  • b- Kollektif Parametre (Agrega parametre): Yapıları farklı olsa da herhangi bir biçimde bir ortak özellik veya etkiye sahip madde grubunu gösterir. Kollektif parametrenin tanımlanabilmesi için, ortak özelliklerini yansıtacak biçimde birbirlerinden ayrılmadan toplu olarak tayin edilebilmeleri gerekir. Örneğin; KOİ tayininde, kimyasal olarak oksitlenebilen tüm maddeler ölçülür. Ancak bu maddelerin her biri ayrı ayrı ölçülmeyip, ortak özellikleri olan yüksek sıcaklıkta ve asit ortamda oksitlenebilirliklerinden yararlanılarak kimyasal olarak oksijen eşdeğerleri bulunur.

  • Örnek : BOİ, Yüzey aktif maddeler, TOK, TKN, T-P, T-Sertlik, Toplam Alkalinite

  •  

  • c- Grup parametre: Yapısal olarak ortak özelliklere sahip maddelerin toplu olarak ölçülmesidir.

  • Örnek: uçucu asitler, fenoller, toplam sülfür, v.b.



  • 1. Fiziksel Kirlenme

  • Çevreyi meydana getiren toprak, su ve havanın fiziksel özelliklerinin tamamının, canlı sağlığını tehdit edecek, olumsuz yönde etkileyecek biçimde bozulması ve değişmesi olayıdır. Fiziksel kirlenme renk, tanecik boyutu gibi fiziksel özelliklerin değişimine yol açar. Renk, bulanıklık, koku, tat, asidite, alkalinite, iletkenlik, sertlik, tuzluluk, sıcaklık, askıda katı maddeler (AKM), toplam katı madde (TKM), çözünmüş madde’dir. Bu parametreler doğrudan doğruya fiziksel özellikten dolayı fiziksel parametre değillerdir. Sonuçları fiziksel olarak ortaya çıktığı bu gruba dâhil edilmişlerdir. Atmosfere salınan toz, duman gibi kirleticiler havada koyu renkli bir görünüm ortaya çıkarır. Fabrika atıklarının akarsu ve göllere boşaltılması ve erozyon nedeniyle hem akarsular daha bulanık görünür hem de dibi yabancı maddelerle dolar. Ayrıca arazilere atılan çöpler toprakta fiziksel kirlenmeler meydana getirir.

  • 2. Kimyasal Kirlenme

  • Doğal çevreyi oluşturan toprak, su ve havanın kimyasal özelliklerinin, canlıların hayati faaliyetlerini olumsuz yönde etkileyecek şekilde bozulmasıdır.

  • Örneğin CO2 , SO2 , CO derişiminin artmasıyla havanın kimyasal özellikleri değişir. Bu türler bir takım tepkimelere de girmek suretiyle canlı hayatını tehdit eder. Akarsulara atılan ağır metaller suyun kimyasal bileşimini değiştirir. Tarım ilacı olarak kullanılan maddelerin toprağın organik yapısına olumsuz etkisi olabilir.



1) Organik Parametreler

  • 1) Organik Parametreler

  • Tekil parametre örnekleri : CH4 , Trihalometan, Benzen, Trikoroetilen Kollektif parametre örnekleri : BOİ5, TOK, KOI, Yağ ve Gres, Grup parametre örnekleri : Fenoller, Yüzey aktif maddeler, Uçucu Organik Maddeler

  • 2) İnorganik Parametreler

  • 2a) Metal örnekleri

  • Al, Co, Mo, Sb, Cu, Ni, Ba, Pb, K, Cd, Mg, Se, Ca, Mn, Ag, Cr, Hg, Na, Sn, Zn, Fe

  • 2b) Ametal örnekleri

  • B, Br-, CO2, CN-, Cl2, ClO2, F-, pH, I-, NH3, TKN, NO2, NO3, O3, Çözünmüş O2, Si, Fosfatlar, Sülfür, Sülfat, Sülfit, Asidite, Alkalinite



3. Biyolojik Kirlenme

  • 3. Biyolojik Kirlenme

  • Doğal çevreyi oluşturan toprak, hava ve suyun çeşitli zararlı mikroorganizmalarla kirlenmesi ve bu ortamlardaki canlı hayatı olumsuz yönde etkilemesidir.

  • Örneğin; tarım alanlarının kanalizasyon sularıyla sulanması atık sulardaki bir takım zararlı mikroorganizmaların diğer canlılara geçmesine neden olur. Örnek : Koliform, fekal streptococus, fekal koliform, balık biyodeneyi, zehirlilik, v.d.

  • Sularda, özellikle izlenmesi gereken tehlikeli maddeler, ÇOB tarafından yayınlanmış “Tehlikeli Maddelerin Su ve Çevresinde Neden Olduğu Kirliliğin Kontrolü Yönetmelik”te Ek-1 ve Ek-2 listelerinde verilmiştir (Yönetmelik, 2005)



Temel boyutlar:

  • Temel boyutlar:

  • Kuvvet (F)

  • Kütle (M),

  • Uzunluk (L)

  • Zaman (T)

  • Metre (m) – Kilogram, kuvvet (kg) – Saniye (s) : MKS Birim Sistemi

  • MKS birim sisteminde kuvvet birimi kg = 1000 gr, uzunluk birimi metre (m), zaman birimi ise saniye (s) olarak seçilmiştir.

  • Santimetre (cm) – Gram (gr) – Saniye (s) : CGS Birim Sistemi

  • Bu birim sisteminde kuvvet birimi Dyn’dir.



Kütle: Hacmi ve Ağırlığı olan belli bir yer kaplayan her şey

  • Kütle: Hacmi ve Ağırlığı olan belli bir yer kaplayan her şey

  • Enerji: İş yapabilme Kapasitesi (Isıtma, Soğutma)

  • Enerji Çeşitleri: Güneş, Elektrik, Hidrolik, Isı, Kimyasal, Biyolojik

  • Yenilenebilir (Rüzgar, Jeotermal)

  • Yenilenemez (Odun, Kömür, Petrol)

  • Konsantrasyonlar:

  • ppm : miligram/L ppb : mikrogram/L ppt : nanogram/L

  • Enerji Birimi;

  • 1 Joule= 1 W.sec = 0.239 calori

  • 1 Calori = 1 gr saf suyun sıcaklığını 1 °C arttırmak için gerekli enerji

  • Kütle kaybolmaz ama enerji form değiştirir



Hidrolik özelliklere bağlı olarak sınıflandırma:

  • Hidrolik özelliklere bağlı olarak sınıflandırma:

  • A-Tam karışımlı sürekli reaktörler (ideal)

  • B-Piston akımlı sürekli reaktörler (ideal)

  • C-Rastgele Akımlı reaktörler (gerçek)

  • Besleme yöntemine bağlı olarak sınıflandırma:

  • A- Sürekli beslemeli reaktörler

  • B- Kesikli beslemeli reaktörler



  • Reaktöre giren su taneciği tüm reaktör içeriğine hızla yayılır. Çıkış suyu konsantrasyonu reaktördekine eşittir.





Piston akımlı reaktör ile tam karışımlı reaktör arasında yer alır. Bu tür reaktörlerin belirli bir dispersiyon sayıları mevcuttur.

  • Piston akımlı reaktör ile tam karışımlı reaktör arasında yer alır. Bu tür reaktörlerin belirli bir dispersiyon sayıları mevcuttur.





Reaktöre sürekli bir girdi veya çıktı yoktur.

  • Reaktöre sürekli bir girdi veya çıktı yoktur.

  • Tam karışım uygulanmaktadır. Atıksu

  • beslemesi kesiklidir. İşletimi 5 fazdan

  • ibarettir.



1. Adım: Kontrol hacminin

  • 1. Adım: Kontrol hacminin

  • Sınırlar açık bir şekilde tanımlanmalı; sistemin giriş ve çıkışının ne olduğunun bilinmesi gerekir.

  • Kural 2: Bütçe oluşturulmalı

  • 2. Adım: Bütçesi yapılacak olan madde belirlenmeli

  • ( PO4, NH4, S or SO2?)

  • 3. Adım: Kütle dengesi yazılır

  • (1) Giren Madde = Çıkan Madde

  • (2) Biriken = Giren – Çıkan

  • (3) Biriken = Giren – Çıkan + Üretilen – Tüketilen (R)





Birim su sarfiyatları genel olarak hayat standardının bir fonksiyonudur. Bu sebeple gelişmiş ülkelerde daha fazla su tüketilir. (Örneğin ABD’de insan başına günde tüketilen su miktarı 628 litredir). Ülkemiz bu bakımdan Avrupa ülkelerine daha yakındır. Su sarfiyatlarında, saatlik, günlük ve mevsimsel değişimler meydana gelebilir. Maksimum sarfiyatın gerçekleştiği günler genellikle Temmuz ve Ağustos ayları içinde yer alır. Bu aylarda en büyük günlük sarfiyatlar gözlenir.

  • Birim su sarfiyatları genel olarak hayat standardının bir fonksiyonudur. Bu sebeple gelişmiş ülkelerde daha fazla su tüketilir. (Örneğin ABD’de insan başına günde tüketilen su miktarı 628 litredir). Ülkemiz bu bakımdan Avrupa ülkelerine daha yakındır. Su sarfiyatlarında, saatlik, günlük ve mevsimsel değişimler meydana gelebilir. Maksimum sarfiyatın gerçekleştiği günler genellikle Temmuz ve Ağustos ayları içinde yer alır. Bu aylarda en büyük günlük sarfiyatlar gözlenir.



Nüfus qmax (L/N.gün)

  • Nüfus qmax (L/N.gün)

  • ≤ 3000 90

  • 3001-5 000 90-100

  • 5001-10000 100-120

  • 10000-30000 120-150

  • 30001-50000 150-180

  • 50001-100000 180-250



Debi

  • Debi

  • hem gravimetrik (kütlesel) debi cinsinden (kg/s)

  • hem de hacimsel debi (m3/s)

  • olarak ifade edilebilir

  • Birim zamanda akış hattının bir noktasından geçen maddenin kütlesi (M), o maddenin hacmine bağlı olduğundan, kütlesel ve hacimsel debiler birbirinden bağımsız nicelikler değildir.

  • Kütle = Yoğunluk x Hacim

  • Bu nedenle, hacimsel debi (QV), maddenin yoğunluğu ile çarpılarak kütlesel debiye (QM) dönüştürülebilir.

  • QM = QV ρ



Atıksu miktarının hesabında etkili faktörler:

  • Atıksu miktarının hesabında etkili faktörler:

  • Proje nüfusu

  • Sızma debisi

  • Yağış şiddeti

  • Yeraltı suyu seviyesi

  • Sanayi debileri ve değişimleri



Evsel nitelikli atıksu: Kullanılan su miktarının belirli bir oranı atıksuya dönüşür. Kişi başına atıksu oluşumları esas alınır.

  • Evsel nitelikli atıksu: Kullanılan su miktarının belirli bir oranı atıksuya dönüşür. Kişi başına atıksu oluşumları esas alınır.

  • Endüstriyel kaynaklı atıksu: Endüstriyel tesislerden gelen günlük atıksu miktarıdır.

  • Sızma: Kanalizasyon sistemine olan sızmalardan kaynaklanır.

  • Yağmursuyu bacaları: Bacalardan giren yağmur suları kanalizasyon sistemi ile taşınır (Evsel atıksu miktarının %5-10)



Qh = maksQev/m + Qsanayi/m + Qsızma/24

  • Qh = maksQev/m + Qsanayi/m + Qsızma/24

  • Q24 = ( maks Qev + Qsanayi + Qsızma)/24

  • Qmin = ort Qev/m + Qsanayi/m +Qsızma/24

  • Qh : Hesap debisi , m3 /saat

  • Q24 : Ortalama debi, m3 /saat

  • Qmin : Minimum debi, m3 /saat

  • m : Sabitler



Bekletme süresi;

  • Bekletme süresi;

  • arıtma proseslerinin en önemli parametrelerinden biri olup, tutulma veya alıkonma süresi olarak da adlandırılmaktadır.

  • Bekletme süresi,

  • sıvı içindeki bir molekülün akış boyunca tankta geçirdiği süre olarak tanımlanmaktadır (arıtmaya veya reaksiyona maruz kalınan süre).















Yerkürede kükürt çevrimi

  • Yerkürede kükürt çevrimi









Atmosferdeki kimyasal ve fotokimyasal tepkimeleri çalışmak hayli zordur. Oldukça düşük derişimlerde çalışıldığından atmosferdeki tepkime ürünlerini almak ve analiz etmek oldukça problemlidir. Bu tepkimeler genellikle laboratuvar şartlarına taşınarak çalışılır; bu sefer de bu şartlarda çalışmanın getirdiği girişimler, tepkime hızları, belli bir kapalı kapta tepkimeyi yapmanın getirdiği şartlar sonuçları etkilemektedir. Doğadaki şartların tamamını laboratuvar şartlarında sağlamak kabaca mümkün olabilir.

  • Atmosferdeki kimyasal ve fotokimyasal tepkimeleri çalışmak hayli zordur. Oldukça düşük derişimlerde çalışıldığından atmosferdeki tepkime ürünlerini almak ve analiz etmek oldukça problemlidir. Bu tepkimeler genellikle laboratuvar şartlarına taşınarak çalışılır; bu sefer de bu şartlarda çalışmanın getirdiği girişimler, tepkime hızları, belli bir kapalı kapta tepkimeyi yapmanın getirdiği şartlar sonuçları etkilemektedir. Doğadaki şartların tamamını laboratuvar şartlarında sağlamak kabaca mümkün olabilir.

  • Fotokimyasal Tepkimeler:

  • Işığın bazı kimyasal türler tarafından absorpsiyonuyla meydana gelen tepkimeler fotokimyasal tepkimeler olarak adlandırılır.

  • NO2 atmosferde fotokimyasal olarak aktif olan kirletici bir türdür. NO2 ışık enerjisini absorpladığında elektronik olarak uyarılmış moleküle dönüşür.

  • NO2 +hν NO2*

  • Elektronik olarak uyarılmış moleküller atmosferik kimyasal işlemlerde kararsız ve tepkimeye girmeye eğilimli türlerden biridir. Diğer ikisi de ortaklanmamış elektrona sahip atom veya moleküller (serbest radikaller) ve iyonlaşmış atom veya moleküllerdir.

  • Bir molekül birkaç halde bulunabilir. Fakat UV ve GB ışığı molekülleri sadece birkaç düşük uyarılmış enerji seviyesine uyarabilir. Moleküller çoğunlukla çift elektron sayısına sahiptir. Absorplanan ışık orbitallerdeki elektronlardan birisini daha yüksek enerjili boş orbitale uyarabilir. Uyarılan elektronun spini değişmezse buna uyarılmış singlet hal denir. Bazen de uyarılan elektron uyarılırken spini değişebilir, buna da uyarılmış triplet hal denir.

  • Eğer absorplanan ışık görünür bölge ışığı ise absorplayan tür de renkli olur. Renkli NO2 atmosferde yaygın olarak gözlenir. Fotokimyasal işlemin ilk adımı ışığın bir fotokimyasal enerji biriminin(kuantum) bir molekülü aktiflemesidir. Bir kuantumun enerjisi hν çarpımına eşittir.

  • h: 6,62.10-27 erg. s (Plank sabiti) ,ν; absorplanan ışığın frekansı olup 1/s birimindedir.



Dünyanın ortalama sıcaklığı ve CO2 derişimi son 150 yıldır artma eğilimindedir.

  • Dünyanın ortalama sıcaklığı ve CO2 derişimi son 150 yıldır artma eğilimindedir.

  • Yandaki şekilden de görüldüğü gibi yeryüzünün ortalama sıcaklığı ve CO2 derişimi artma göstermektedir.

  • Küresel ısınmanın başlıca 2 sebebi vardır.

  • 1. Ozon tabakasının incelmesi

  • 2. Sera gazlarının artışı



Atmosferin alt tabakalarında tehlikeli bir kirletici olan ozon Stratosferde önemli bir koruyucudur. Oksijenin fotokimyasal ayrışması ile oluşur. Atmosferde, stratosfer tabakası içerisinde, yerden yaklaşık 19 ile 23. km’ler arasında bulunan ve maksimum olarak da 10 ppm ozon yoğunluğuna sahip olan katmana ozon tabakası denilmektedir.

  • Atmosferin alt tabakalarında tehlikeli bir kirletici olan ozon Stratosferde önemli bir koruyucudur. Oksijenin fotokimyasal ayrışması ile oluşur. Atmosferde, stratosfer tabakası içerisinde, yerden yaklaşık 19 ile 23. km’ler arasında bulunan ve maksimum olarak da 10 ppm ozon yoğunluğuna sahip olan katmana ozon tabakası denilmektedir.



Ozonun%90ı stratosferde bulunur.

  • Ozonun%90ı stratosferde bulunur.



  • Ozon tabakasının kalınlığı ise, normal atmosfer basınç ve sıcaklığına indirilerek hesaplandığında 0,3 cm = 3mm = 300 Dobson Birimi olarak bulunmuştur. Burada;

  • 1 Dobson Birimi; ozon hacminin yaklaşık milyarda bir kısmının, ortalama atmosferik konsantrasyonunu ifade eder.

  • “Ozon tabakasında delik” şeklinde bir ifade yanlıştır. Burada bahsedilmek istenen ozon tabakasını oluşturan ozon derişiminde azalma veya ozon yoğunluğunda görülen azalmadır.



Kuzey kutbunda ölçümlerin kaydedilmeye başladığı tarihten beri lokal düşüşler görülmüştür, fakat bu düşüşler süre ve miktar bakımından Güney kutbundaki kadar büyük ve etkili olmamıştır. Düşüşlerin görüldüğü dönem kış - ilkbahar dönemi olarak belirlenmiştir.

  • Kuzey kutbunda ölçümlerin kaydedilmeye başladığı tarihten beri lokal düşüşler görülmüştür, fakat bu düşüşler süre ve miktar bakımından Güney kutbundaki kadar büyük ve etkili olmamıştır. Düşüşlerin görüldüğü dönem kış - ilkbahar dönemi olarak belirlenmiştir.

  • Güney yarımkürede ozon tabakasında görülen incelme, Eylül ayı başından itibaren ortaya çıkmakta ve Ekim ayının ilk haftasında toplam ozonun en düşük seviyeye ulaşmasıyla birlikte iyice belirginleşmektedir. Kasım ayından itibaren ise, orta enlemlerden gelen ozonca zengin havanın etkisiyle incelme durmakta, yoğunluk artmakta ve Aralık ayının sonuna doğru da normale dönerek eski kalınlığına ulaşmaktadır.

  • Antarktika kışın neredeyse hiç güneş ışığı alamaz, hatta baharda bile oldukça az güneş ışığı alır. Bu yüzden kışın ozon üretilemez. İlkbaharda Güneş ışıkları bir miktar alınınca da aşağıdaki tepkimeyle oluşan ozon da harcanır.

  • NO2 + ClO + M → ClONO2 + M



Sera etkisi genel olarak CO2 in meydana getirdiği bir problemdir. Ayrıca CH4, kloroflorokarbonlar(CFC) , ozon ve N2O da katkıda bulunur.

  • Sera etkisi genel olarak CO2 in meydana getirdiği bir problemdir. Ayrıca CH4, kloroflorokarbonlar(CFC) , ozon ve N2O da katkıda bulunur.

  • Stratosfer ve daha üst katmanlarda soğurulmayan güneşin görünür ve UV ışınları yeryüzüne ulaşır, soğurulur ve ısıya çevrilir. Bu ısı kızılötesi (IR) ışın şeklinde atmosfere yayılır. CO2 , CH4, N2O gibi düşük titreşim enerjili moleküller, Kızılötesi ışınını soğurur ve tekrar yeryüzüne yayar. Yayılan enerji yeryüzünden uzaklaşamadığı için yeryüzü ve atmosferin alt tabakaları ısınır. Atmosferde bulunan gazların doğal sera etkisi meydana getirmesine ilaveten atmosferde kirletici olarak bulunan insan faaliyetlerinden meydana gelen kloroflorokarbonlar sera etkisini artırıcı etki gösterirler. Sera etkisinin yaklaşık % 80 inin CO2 katkısıyla oluştuğu tahmin edilmektedir.

  • 1997 ‘ de Japonya ‘ da yapılan uluslar arası konferansta sera etkisine neden olan gazların azaltılması konusunda anlaşmaya varılmıştır.

  • Sera etkisi sonucunda yeryüzünün ortalama sıcaklığı artar. Bu konuda bilgisayar modellemeleriyle yapılan çalışmalarda 3–4 ºC lık bir sıcaklık artışının, yağış düzenini aniden değiştireceği kutuplardaki buzulları eritmesi sonucunda okyanusların yükseleceği ve deniz kıyısındaki şehirlerin sular altında kalacağı tahmin edilmektedir.









  • Küresel ısınmaya karşı alınacak önlemleri içeren uluslararası Kyoto Sözleşmesi, 16 şubat 2005'te yürürlüğe girmiştir. Japonya'nın eski imparatorluk başkenti Kyoto'da Nisan 1997'de imzalanan ve şimdiye kadar 140 ülke tarafından onaylanan Uluslararası Kyoto iklim sözleşmesi, taraf ülkelerin sera etkisine yol açan gazların havaya karışmasını engelleyecek ya da azaltacak önlemler almasını gerektirmektedir. Bu tür gazların en çok havaya karışmasına neden olan ülke ABD ise sözleşmeye imza koymuştur, ancak ekonomik gerekçelerle onaylamaya yanaşmamaktadır. Kyoto Sözleşmesi, sanayi ülkelerini başta karbondioksit (CO2) olmak üzere dünyanın ısınmasına yol açan gazların emisyonunu sınırlandırmak zorunda bırakmaktadır.

  • Fosil Yakıtların kullanımına kısıtlama

  • Sözleşme, başta petrol olmak üzere fosil yakıtların kullanımına kısıtlama getirilmesini gerektirmektedir. Birleşmiş Milletler'e göre, atmosferdeki karbondioksitin yüzde 80'i, fosil enerji kaynaklarının ulaşım, ısınma ve sanayi alanlarında kullanılmasından kaynaklanmaktadır. Sözleşmede, Kuzey'in sanayi ülkelerinin gaz emisyonunun 2012 yılına kadar 1990 yılına göre yüzde 5,2 azaltılması öngörülmektedir. Bu amaçla her ülkeye kota konmaktadır. Ancak ABD bu sözleşmeye uymadığı için, gaz emisyonundaki azalma yüzde 5,2 yerine ancak yüzde 2 olabilecektir.

  • Sera etkisine yol açan gaz salınımının yüzde 36,1'inden tek başına sorumlu olan ABD ile yüzde 2.1'inden sorumlu Avustralya protokolü imzaladılar, ancak onaylamamaktadırlar.

  • Rusya'nın da protokole dahil olmasıyla birlikte sera etkisine yol açan gaz salınımında yüzde 61 düzeyindeki sorumlu ülke katılımına erişilmiştir. Atmosferdeki sera gazı birikimlerini, insanın iklim sistemi üzerindeki tehlikeli etkilerini önleyecek bir düzeyde tutmayı amaçlayan protokole göre, sanayileşmiş ülkelerin 2008-2012 yılları arasında, iklim dengesi üzerinde tehdit oluşturan başta karbondioksit olmak üzere gaz salınımlarını 1990 seviyesinin yüzde 5.2 altına çekmeleri gerekmektedir.

  • Kyoto Protokolü'ne, bugüne kadar 39'u sanayileşmiş 141 ülke onay vermiştir.

  • Türkiye ise 5 Şubat 2009 tarihinde protokolü imzalamıştır.



Doğal yağmur suyunun pH sı havadaki CO2 nin suyla tepkimesinden dolayı 5,5 civarındadır. Atmosferik kirliliklerin etkisiyle bu değer pH=2 ye kadar düşebilir. Bu tür yağmurlara asit yağmuru denir. CO2(suda) dan daha kuvvetli asidik maddelerin yağışla yeryüzüne ulaşması bunun başlıca sebebidir. En fazla görüleni SO2 ve NO2 dir. Asit yağmurları en fazla sanayileşmiş bölgelerde ve fosil yakıtların yakılmasıyla oluşur.

  • Doğal yağmur suyunun pH sı havadaki CO2 nin suyla tepkimesinden dolayı 5,5 civarındadır. Atmosferik kirliliklerin etkisiyle bu değer pH=2 ye kadar düşebilir. Bu tür yağmurlara asit yağmuru denir. CO2(suda) dan daha kuvvetli asidik maddelerin yağışla yeryüzüne ulaşması bunun başlıca sebebidir. En fazla görüleni SO2 ve NO2 dir. Asit yağmurları en fazla sanayileşmiş bölgelerde ve fosil yakıtların yakılmasıyla oluşur.

  • Bunun birinci sebebi SO2 nin suda daha çok çözünmesidir. SO2 nin Henry kanunu sabiti 1,2mol/L.at olmasına karşın CO2 nin ki 3,38.10-2 mol/L.at dir. C=k.Pgaz

  • İkinci olarak SO2 nin birinci asitlik sabiti CO2 ninkinden çok yüksektir.

  • SO2(suda) +H2O  H++ HSO3- Ka1= 1,7.10-2

  • CO2(suda) +H2O  H++ HCO3 Ka1= 4,45.10-7

  • Asit yağmurları asidik gazların havanın oksijeniyle yükseltgenmesinden de oluşur.

  • SO2+ 1/2O2 + H2O [2H++SO4=]suda Bu tepkimeler birkaç adımda oluşur.

  • 2NO2+ 1/2O2 + H2O 2[H++NO3-]suda

  • Cl-, NH4+, Ca+2 gibi iyonlar da asit yağmurları oluştururlar. Asit yağmurları içinde en fazla sülfürik asit ondan sonra nitrik asit , üçüncü olarak da hidroklorik asit gözlenmiştir.

  • Asit yağmurları 1964 -74 yıllarında Amerika’da pH 4-4,2 aralığında gözlenmiştir.



Aşırı derişimlerde Bitki örtüsünde doğrudan zehirleme etkisi

  • Aşırı derişimlerde Bitki örtüsünde doğrudan zehirleme etkisi

  • gösterir.

  • Topraktaki Al bileşiklerini çözerek Al+3 ün serbest hale geçmesini sağlamak suretiyle dolaylı zehirlenmeye neden olabilir.

  • Asitliğe duyarlı ormanları yok edebilir.

  • İnsan ve hayvanlarda nefes almayı zorlaştırır.

  • Göllerde asidik ve toksik etki göstererek canlı hayata zarar verir.

  • Korozyona neden olur,

  • Kireçtaşlarını çözerek atmosfere CO2 salınımına neden olur.

  • CaCO3+2 H+  Ca+2+ CO2(g)+ H2O







  • Hava kirletici kaynaklar:

  • Doğal Kaynaklardan Oluşan Hava Kirliliği

  • Deniz yosunlarının ortama verdiği gazlar, yanardağ veya orman yangınlarından atmosfere yayılan zararlı bileşikler, doğadaki biyolojik değişimler sırasında açığa çıkan CO ve CO2, CH4, vb.

  • İnsan Faaliyetlerinden Oluşan Hava Kirliliği

  • Endüstriyel Kaynaklı Hava Kirliliği

  • Şehirleşme Kaynaklı Hava Kirliliği

  • Yakıt kaynaklı

  • Trafik kaynaklı

  • Hava kirleticiler de, farklı şekillerde sınıflandırılmaktadır:

  • Karbonmonoksit

  • Kükürtlü maddeler

  • Azotlu maddeler


  • Yüklə 446 b.

    Dostları ilə paylaş:
  1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   15




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin