Ceza hukuku üNİte-7 Cebir Şiddet



Yüklə 65,25 Kb.
tarix24.12.2017
ölçüsü65,25 Kb.
#35913


CEZA HUKUKU ÜNİTE-7

Cebir - Şiddet

Maddede ifade edilen kavramlardan cebir; ceza hukukunda, mutlak cebir ve zorlayıcı cebir olarak ikiye ayrılır. Mutlak cebir, kişinin davranışlarının karşı koyamayacağı kuvvete sahip bir maddi güç tarafından yönlendirilmesini ifade eder. Depremin etkisi ile yanındaki vitrinin camını kıran kişinin durumu gibi. Ceza hukuku anlamında cebir, kişiye bir suç işlemesi için uygulanan ve belli bir zararı göze almadan karşı koyamayacağı veya kurtulamayacağı maddi güçtür.



Korkutma ve Tehdit

Korkutma ve tehdit, kişinin iradesinin gelecekte bir zarara uğrayacağı yönünde bir uyarı ile manevi baskı altına alınmasını ifade eder. Dolayısıyla burada kişi, tehdit edenin istediği yönde davranmazsa maddi veya manevi bir zarara uğrayabilir.



HAKSIZ TAHRİK

Haksız tahrik hâlinde kişi, kendisinin veya bir yakınının maruz kaldığı haksızlığın kendisinde meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisiyle haksız fiilin failine karşı bir suç işlemektedir. Kendisine küfür eden birine tokat atan kimse ya da oğlunu döven kişiyi döven baba gibi.



Haksız Tahrik

A'dan -----------------------------------) B'ye veya yakınlarına karşı Haksız Eylem

B'den ) A'ya karşı SUÇ

Bu durumda ilk haksız eylemin failine karşı gerçekleştirilen ve suç teşkil eden ikinci eylem hiddet veya şiddetli elemin etkisi nedeniyle meydana gelmektedir.



Haksız Tahrikin Şartları

a) Haksız bir fiilin varlığı

b) Bu haksız fiilin kişide hiddet veya şiddetli elem meydana getirmesi

c) Bu hiddet veya şiddetli elem neticesinde suç işlenmesi ve

d) Tepki olarak işlenen bu suçun ilk haksız fiili icra eden kimseye karşı işlenmesi şeklinde dört şartı bulunmaktadır.

A)Tahrik teşkil eden haksız bir fiilin varlığı

Bir kimsenin işlediği suçun haksız tahrik altında işlediğinin kabulü için ilk şart, o kimseye yönelik olarak suç öncesinde gerçekleştirilen ve tahrik teşkil eden icrai ya da ihmali olarak gerçekleştirilen haksız bir fiilin bulunmasıdır. İnsanlar tarafından gerçekleştirilmeyen davranışlar (örneğin hayvan davranışları) ise tahrik edici davranış sayılmaz. Ancak hayvan davranışları insan tarafından yönlendiriliyorsa bu tip eylemler insandan kaynaklanan davranış sayılır. Fiilin haksızlığından kasıt ise, hukuk düzenince tasvip edilmeyen hukuka aykırı bir fiil olmasıdır. Bu nedenle fiilin hukuka aykırı olması haksız sayılması için yeterlidir, ceza hukuku anlamında suç ya da borçlar hukuku anlamında haksız fiil teşkil etmesi önem taşımaz.



B)Tahrik teşkil eden haksız fiilin sonucunda hiddet veya şiddetli elem meydan gelmesi

Haksız tahrikin bu şartının birbirini tamamlayıcı nitelikte iki unsuru bulunmaktadır. Bunlardan birincisi haksız fiilin kişide hiddet veya şiddetli elem meydana getirmeye elverişli olması, diğer ise failde hiddet veya şiddetli elem meydana gelmiş olması. Kanun koyucu TCK'nın 29. maddesinde haksız bir fiil sonucunda kişide tahrikin meydana gelmesini sadece iki sebebin varlığı hâlinde kabul etmiştir:

a-) Hiddet

b-) Şiddetli Elem

Hiddet, bir olay karşısında duyulan şiddetli öfke hâlini ifade eder ve genellikle bir kimsenin şiddete başvurmadan önce içindeki bulunduğu psikolojik hâllerden birisidir.

c)Fail işlediği suçu kendisinde haksız eylem nedeniyle meydana gelen hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında işlemiş olmalıdır

Belirtmek gerekir ki haksız eylem ile tepki olarak işlenen suç arasında önemli bir zaman fasılasının bulunduğu veya haksız eylemin failinin bu eylemi nedeniyle cezalandırıldığı gibi durumlarda da haksız tahrik hükümleri uygulanır. Burada önemli olan ilk suç ile tepki olarak işlenen suç arasında geçen zaman değil ikinci işlenen suçun birinci suçun meydana getirdiği hiddet veya şiddetle elemin etkisi altında işlenmiş olmasıdır.



d)Suç, tahrik sayılan haksız fiilin failine karşı işlenmiş olmalıdır

Kişinin, haksız tahrik indiriminden yararlanabilmesinin bir diğer şartı ise failin suç teşkil eden fiilini kendisinde haksız eylemi ile hiddet veya şiddetli elem yaratan kişiye karşı gerçekleştirmiş olmasıdır.



Haksız Tahrik Hâlinde Cezanın Tespiti

Haksız tahrik hâlinin varlığı hâlinde failin alacağı somut ceza belirlenirken TCK 29. maddesinde belirtilen indirim oranları uygulanacaktır. Buna göre tahrik altında suç işleyen kimseye "Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine on sekiz yıldan yirmi dört yıla ve müebbet hapis cezası yerine on iki yıldan on sekiz yıla kadar hapis cezası verilir." Diğer hâllerde ise verilecek cezadan % ile % arasında indirim yapılır.



YAŞ KÜÇÜKLÜĞÜ

Çocukların kusur yeteneği ve yaş küçüklüğü, hukukumuzda ceza sorumluluğuna etki eden bir neden olarak TCK m. 31'de açıkça yer almaktadır. Öncelikle belirtmek gerekir ki Türk hukukunda yaşın ceza sorumluluğuna etki edebilmesi için failin "çocuk" olması gerekir. Çocuk ise TCK m. 6/1-b gereğince henüz on sekiz yaşını doldurmamış kişiyi ifade eder. Dolayısıyla on sekiz yaşını tamamlayan bir kimsenin ceza sorumluluğunu tayinde yaş küçüklüğünden söz edilemez. Ancak on sekiz yaşını tamamlamış olan tüm çocukların sorumluluğunun aynı kurallara tabi olduğu da söylenemez. Kanun koyucu yaş küçüklüğü için üç kategori tespit etmiştir. Bunlar; i) fiili işlediği sırada on iki yaşını tamamlamamış olanlar; ii) fiili işlediği sırada on iki yaşını tamamlayıp on beş yaşını tamamlamamış olanlar ve iii) fiili işlediği sırada on beş yaşını doldurmuş olup da on sekiz yaşını tamamlamamış olanlardır. Görüldüğü üzere çocukların ceza sorumluğunu tespitte failin yargılandığı sırada değil, suçu işlediği sırada kaç yaşında olduğu önem taşımaktadır.

Kanun koyucu on iki yaşını doldurmayan çocukların kolluk tarafından yakalanmasını da yasaklamaktadır. Yakalama, Gözaltına Alma ve İfade Alma Yönetmeliği'nin 19/a-1 maddesine göre, on iki yaşını doldurmamış çocuklar suç nedeniyle yakalanamaz ve hiçbir suretle suç tespitinde kullanılamaz. Kanunun 5. maddesinde düzenlenen koruyucu ve destekleyici tedbirler, suça sürüklenen ve ceza sorumluluğu olmayan çocuklar bakımından, çocuklara özgü güvenlik tedbiri olarak anlaşılır. TCK m. 31/3 gereğince, fiili işlediği sırada on beş yaşını tamamlamış olup da on sekiz yaşını tamamlamamış olan çocuklar hakkında cezaya hükmolunacaktır.

SAĞIR VE DİLSİZLİK

Sağır ve dilsizin ceza sorumluluğunun belirlenmesinde, failin suç oluşturan fiili işlediği sıradaki yaşı ölçü alınmıştır. Böylece sağır ve dilsizlerle ilgili olarak, yaş küçüklerinin sorumluluk rejimine paralel bir düzenleme yapılmıştır. Ancak, sağır ve dilsizlerin algılama ve davranışlarını yönlendirme yeteneğinin daha geç gelişebileceği düşüncesi doğrultusunda, bunlar hakkında ayrı bir yaş grubu sınıflandırması yapılmıştır. TCK m. 33'e göre, kanunun, fiili işlediği sırada on iki yaşını doldurmamış olan çocuklara ilişkin hükümleri, on beş yaşını doldurmamış olan sağır ve dilsizler hakkında; on iki yaşını doldurmuş olup da on beş yaşını doldurmamış olanlara ilişkin hükümleri, on beş yaşını doldurmuş olup da on sekiz yaşını doldurmamış olan sağır ve dilsizler hakkında; on beş yaşını doldurmuş olup da on sekiz yaşını doldurmamış olanlara ilişkin hükümleri ise on sekiz yaşını doldurmuş olup da yirmi bir yaşını doldurmamış olan sağır ve dilsizler hakkında da uygulanacaktır. Dolayısıyla hukukumuzda sağır ve dilsizlerin cezai sorumluluğu hakkında da üçlü bir ayrıma gidildiği görülmektedir.

i)Sağır ve dilsizler açısından ceza sorumluluğu yaşının on beş olduğu kabul edilmiştir.

ii) Fiili işlediği sırada on beş yaşını tamamlamış olup da on sekiz yaşını tamamlamayan sağır ve dilsizlerin ceza sorumluluğu, işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamaması veya davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişip gelişmediğine göre belirlenir.

. iii) Fiili işlediği sırada on sekiz yaşını tamamlamış olup da yirmi bir yaşını tamamlamayan sağır ve dilsizler hakkında güvenlik tedbirine değil cezaya hükmolunacak; fakat bu ceza TCK m. 31/3'e göre indirime tabi tutulacaktır.

AKIL HASTALIĞI

Bir kimsenin ceza sorumluluğunun varlığı, o kişinin bedenen gelişiminin yanı sıra zihnen de gelişmiş olmasını gerektirir. Kusur yeteneğini etkileyen bir neden olan akıl hastalığının varlığı durumunda, kişi işlemiş bulunduğu fiilin anlam ve sonuçlarını algılayamamakta veya işlediği fiille ilgili olarak irade yeteneği önemli ölçüde etkilenmektedir. Uzman bilirkişi bu hususu ortaya koyduktan sonra, akıl hastası olan kişinin somut olay açısından algılama veya irade yeteneğinin olup olmadığını, akıl hastalığının somut olay açısından kişinin bu yeteneklerini ne ölçüde etkilediğini normatif olarak belirleme görevi ise hâkime aittir.Adı geçen kişiler hakkında TCK m. 57'de öngörülen güvenlik tedbirlerine hükmolunması gerekmektedir. Buna göre TCK m. 32/1'de geçen ve hakkında güvenlik tedbirine hükmedilen akıl hastaları, yüksek güvenlikli sağlık kurumlarında koruma ve tedavi altına alınırlar.



GEÇİCİ NEDENLER

Hukukumuzda akıl hastalığının yanı sıra, akıl hastalığı niteliğinde olmayan bazı durumların da failin algılama ve irade yeteneğini tamamen veya kısmen ortadan kaldırması söz konusu olabilir. Geçici nedenlerin neler olduğu sınırlandırıcı biçimde tespit edilemeyeceği için, bunlar kanunda ismen sayılmamıştır. Öğretide geçici nedenlere örnek olarak uyku hâlinde olma, istemeyerek alınan alkol veya uyuşturucu madde etkisinde olma, sara nöbeti geçirme, hipnoz etkisinde olma, zehirlenme gibi örnekler verilmektedir. TCK m. 34'te geçici nedenler yanında alkol veya uyuşturucu madde etkisinde olmaktan da açıkça bahsedilmektedir. Ancak alkol veya uyuşturucu madde etkisinde olmanın ceza sorumluluğuna etki etmesi için, failin alkol ve uyuşturucu maddeye kendi iradesi dışında maruz kalması gerekir. kanunun gerekçesine göre kişi, alkol veya uyuşturucu madde almak kastıyla hareket etmemesine rağmen, yanılarak bu maddeleri almış olabileceği gibi, alkol veya uyuşturucu madde almaya zorlanmış da olabilir. Kanunda ayrıca alkol ve uyuşturucu madde bağımlılığına ilişkin bir hükme yer verilmektedir. TCK m. 57/7 gereğince, suç işleyen alkol ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde bağımlısı kişilerin, güvenlik tedbiri olarak, alkol ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde bağımlılarına özgü sağlık kuruluşunda tedavi altına alınmasına karar verilir. Bu kişilerin tedavisi, alkol ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde bağımlılığından kurtulmalarına kadar devam eder. Bu kişiler, yerleştirildiği kurumun sağlık kurulunca bu yönde düzenlenecek rapor üzerine mahkeme veya hâkim kararıyla serbest bırakılabilir.



HATA

Hata Kavramı ve Ceza Sorumluluğuna Etkisi

Hata, kişinin gerçekleştirmek istediği ile gerçekleşen diğer bir deyişle meydana gelen gerçek arasındaki farkı anlatmak için kullanılan bir kavramdır. Ceza hukuku açısından hata iki şekilde ortaya çıkmaktadır. İlk olarak suçun maddi unsurları açısından bir hata söz konusu olabilir ki bu durumda dış dünyaya ilişkin bir şeyin fail tarafından yanlış algılanması söz konusu olur. Failin kastını kaldıran hata hâllerinin suçun maddi unsurlarında, suçun nitelikli unsurlarında ve hukuka uygunluk nedenlerinin maddi şartlarında ve ilgili hata şeklinde sınıflandırılması mümkündür. Kusurluluğu etkileyen hata hâllerinin ise kusurluluğu azaltan veya ortadan kaldıran nedenlerin maddi şartlarında hata ve haksızlık yanılgısı (yasak hatası) (m. 30/4) şeklinde sınıflandırılması mümkündür.


Kastı Kaldıran Hata Hâlleri

Suçun maddi unsurlarında hata

TCK m. 21/1'e göre kast, suçun kanuni tanımındaki unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesi olduğu için suçun kanuni tanımındaki unsurlarda yanılgıya düşen yahut diğer değişle bu unsurları bilmeyen kişinin kasten hareket etmiş olduğundan bahsedilmesi de mümkün değildir. 5237 s. TCK m. 30/1'in ikinci cümlesinde suçun maddi unsurlarındaki hata dolayısıyla taksirli sorumluluk hâlinin saklı olduğu ifade edilmiştir. Buna göre failin suçun maddi unsurlarında düştüğü yanılgı onun taksirinden kaynaklanıyorsa daha açık bir ifadeyle fail gerekli dikkat ve özeni göstermiş olsaydı böyle bir netice meydana gelmeyecekti şeklinde bir değerlendirmede bulunulabiliyorsa taksirli sorumluluk gündeme gelebilecektir.



Suçun nitelikli unsurlarında hata

Suçun maddi unsurlarında hata söz konusu maddi unsura ilişkin kastı ortadan kaldırdığına göre suçun nitelikli unsurlarında hata da söz konusu nitelikli unsura ilişkin kastı ortadan kaldıracaktır. Suçun daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hâllerinde hata iki şekilde ortaya çıkabilir. İlk olarak failin kastı suçun temel şekline yönelik olduğu hâlde suçun nitelikli şekli meydana gelebilir. İkinci olarak bunun tam tersi söz konusu olabilir ki failin kastı suçun nitelikli şekline yönelik olduğu hâlde suçun temel şekli meydana gelebilir. Başka bir ifadeyle ilk durumda fail öldürdüğü kişinin kardeşi olduğunu bilmemektedir ve ikinci durumda ise failin öldürdüğü kişi kardeşi değildir.

Suçun daha az cezayı gerektiren nitelikli hâllerinde hata da iki şekilde ortaya çıkabilir. İlk olarak fail kastı suçun daha az cezayı gerektiren bir nitelikli hâline yönelik olduğu hâlde somut olayda bu nitelikli hâl mevcut değildir.

Hukuka uygunluk nedenlerinin maddi şartlarında hata

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun hazırlanışı esnasında doktrinde farklı görüşlerin bulunduğu hususlardan biri de hukuka uygunluk nedenleriyle kusurluluğu etkileyen hâllere ilişkin olmuştur. genel kabule göre 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nda düzenlenen dört hukuka uygunluk nedeni bulunmaktadır:



  1. Kanunun hükmünü yerine getirme

2- Meşru savunma

  1. Hakkın kullanılması

  2. İlgilinin rızası

İlk olarak suçun olumsuz unsurları teorisi savunulmaktadır ki bu teoriye göre maddi ve manevi unsurlar gibi hukuka aykırılık da suçun bir unsurunu oluşturmaktadır.

İkinci olarak kusur teorisi savunulmaktadır. Kusur teorisi kendi içerisinde katı kusur teorisi ve sınırlı kusur teorisi olarak ikiye ayrılmaktadır. Katı kusur teorisine göre failin hukuka uygunluk nedenlerinin maddi şartlarında hataya düşmesi hâlinde bir değerlendirme hatası ve daha doğrusu bir haksızlık yanılgısı söz konusudur. Sınırlı kusur teorisini savunanlar ise suçun olumsuz unsurları teorisinin ulaştığı sonuca farklı bir gerekçeyle ulaşmaktadırlar. Sınırlı kusur teorisine göre suçun unsurlarına ilişkin bir hata söz konusu olmadığı hâlde mesele kıyasen unsur yanılgısına ilişkin hükümlere göre çözümlenmelidir.Kusurluluğu



Etkileyen Hata Hâlleri

Kusurluluğu azaltan veya ortadan kaldıran nedenlerin maddi şartlarında hata

Kusurluluğu kaldıran nedenlerin maddi şartlarında hataya düşülmesi hâlinde eğer ki bu hata kaçınılmaz ise fail cezalandırılmayacaktır; zira somut olay açısından failin kastı varlığını koruyor olsa da kusurunun varlığı için aynı şeyin söylenmesi mümkün değildir. Örneğin zorunluluk hâli açısından failin hatası kaçınılmaz ise artık kusuru da ortadan kalkmıştır ve kusur ilkesine göre bu durumda failin cezalandırılmaması gerekir.



Haksızlık yanılgısı (İşlenen fiilin haksızlık oluşturduğu hususunda hata)

TCK m. 30/4'e göre "İşlediği fiilin haksızlık oluşturduğu hususunda kaçınılmaz bir hataya düşen kişi, cezalandırılmaz." Haksızlık yanılgısının varlığı hâlinde fail işlediği fiili suç olarak düzenleyen bir normun varlığında veya bu normun yorumlanmasında bir yanılgıya düşmektedir. Önemle ifade edilmelidir ki fail hakkında işlediği suç nedeniyle yapılan bir kınama yargısı olan kusurluluk için failin işlediği fiilin hukuk düzeni tarafından meşru kabul edilmeyen bir fiil olduğunu diğer deyişle bu fiilin davranış normlarına aykırılık arz ettiğini bilmesi yeterlidir.



DEĞERLENDİRME SORULARI

  1. Bay (A), kiracısı Bay (B)'nin taşınmazdan tahliyesine yönelik dava açmıştır. Bay (B) ise bunun haksızlık olduğunu düşünmekte ve Bay (A)'ya bir ceza vermek istemektedir. Evini basıp dövmek istemekte fakat yeterli cesareti kendinde bulamamaktadır. Bir akşam cesaret toplamak için alkol aldıktan sonra sarhoş bir hâlde fikirlerini hayata geçirmiştir.

Yukarıdaki olayda Bay (B)'nin ceza sorumluluğuna ilişkin verilenlerden hangisi doğrudur?

  1. Fiili işlediği sırada alkolün etkisi altında bulunduğundan ceza ehliyeti yoktur.

  2. Bir haksız tahrik altında suç işlendiğinden cezada indirime gidilmeli.

  3. İradi olarak alınan alkolün ceza ehliyetine etkisi yoktur.

  4. Bir haksız tahrik altında suç işlediğinden ceza verilmemeli.

  5. Bir hukuka uygunluk sebebi vardır suç oluşmamıştır.

  1. Bay (A), sokakta karşılaştığı 14 yaşındaki sağır ve dilsiz Bay (S)'yi kuyumcu dükkânına girip raftaki bilezikleri çalması hususunda ikna etmiştir. Bay (S) de gerçekten gidip altınları çalıp getirmiştir. Yukarıdaki olayda ceza sorumluluklarına ilişkin aşağıda söylenenlerden hangisi doğrudur?

a)Bay (S) fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayabiliyorsa cezalandırılır.

b)Bay (S) fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamıyorsa çocuklara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.

c)Bay (S) suç işlemiştir ve sorumludur ceza ehliyetini etkileyen bir husus söz konusu değildir.

d)Bay (S)'nin ceza sorumluluğu yoktur. Hakkında güvenlik tedbiri uygulanabilir.

e)Bay (S)'nin ceza sorumluluğu yoktur hakkında hiçbir işlem yapılamaz.


  1. Bay (A), lokantadan çıkarken kendisinin sandığı paltoyu alıp çıkmıştır. Daha sonra kendinin olmadığını fark edince sahibini bulup geri vermiştir.

Bay (A)'nin ceza sorumluluğuna ilişkin aşağıda söylenenlerden hangisi doğrudur?

  1. Suç tamamlanmıştır ceza alması gerekir. b)Hata nedeniyle suç oluşmamıştır

.c)Gönüllü vazgeçme hükümleri nedeniyle ceza almaz.

d)Etkin pişmanlık sebebiyle ceza almaması gerekir.

E)Suç tamamlanmamıştır teşebbüs hükümleri uygulanmalı.


  1. I) Doğuştan sakatlık



  1. Haksız tahrik

  2. Yaş küçüklüğü

Yukarıdakilerden hangisi ya da hangileri kusur yeteneğine etki eden nedenlerdendir?

a)Yalnız I b)Yalnız II c)Yalnız III d)II ve III e)I ve III

5)Bay (A), Bay (B)'yi öldürmek için evinin önüne pusu kurmuştur. O
esnada Bay (B)'nin babası eve doğru gelmektedir. (A), Bay (B)
zannederek babasını öldürmüştür.

Yukarıdaki olayda aşağıdakilerden hangisi söz konusudur?

a)Gönüllü vazgeçme vardır. B) Haksız tahrik vardır.

c)Teşebbüs vardır. D) İşlenemez suç vardır.

e)Şahısta hata vardır, ceza sorumluluğuna etki etmez.

6)Bay (A), Bay (B)'yi tehdit ederek ona hasmı C'yi öldürtmüştür.


Yukarıdaki olayda ceza sorumluluklarına ilişkin olarak aşağıdakilerden hangisi doğrudur?

  1. Bay (B) kasten adam öldürmeden sorumludur.

  2. Bay (A) kasten adam öldürmeye azmettirmeden sorumludur.

  3. Bay (B) tehdit altında olduğundan öldürme suçu bakımından ceza verilemez.

  4. Bay (A) suçun faili olamaz.

  5. Bay (A)' ya hiçbir suç isnad edilemez.




  1. I) Ceza kanunlarını bilmeden suç işleyen kimsenin cezasında indirime gidilir.



  1. İşlediği fiilin haksızlık oluşturduğu hususunda kaçınılmaz bir hataya düşen kimseye ceza verilmez.

  2. Kişi suçun kanuni tanımındaki maddi unsurları bilmeden fiili icra etmişse dâhi kasten hareket etmiş olur.

Hataya ilişkin olarak yukarıda verilenlerden hangisi ya da hangileri

doğrudur?

a)Yalnız I b)Yalnız II c)I ve II d)II ve III e)I ve III


  1. I) Tahrik ağır olmalıdır.



  1. Tahrik fiilinin mutlaka suç teşkil etmesi gerekir.

  2. Tahrik edici haksız bir fiil olmalıdır.

Haksız tahrik ile ilgili olarak yukarıda sayılanlardan hangisi ya da hangileri doğrudur?

a)Yalnız I b)Yalnız II c)Yalnız III d)II ve III e)I ve III

9)Bay (A), kendisine bıçakla saldıran Bay (B)'nin koluna sopayla vurup saldırıyı def ettikten sonra yere düşen bıçağı alıp kaçmakta olan Bay (B)'yi bıçaklayıp öldürmüştür.

Yukarıdaki olayla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi doğrudur?



  1. Bay (B) azmettiricidir.

  2. Bay (A) haksız tahrik indiriminden faydalanır.

  3. Bay (A) meşru müdafaa hâlindedir.

  4. Bay (A) adam öldürme suçunun cezasını tam alır.

  5. Hata hükümlerinden faydalanır.

10) I) Meşru müdafaa

  1. Planlayarak suç işlemek

  2. Hafifletici nitelikli hâlin varlığı

Haksız tahrik yukarıdakilerden hangileriyle aynı olayda uygulama alanı bulabilir?

  1. Yalnız I

  2. Yalnız II

  3. I ve II

  4. II ve III

I ve III

1-C, 2-D, 3-B, 4-C, 5-E, 6-C, 7-B, 8-C, 9-B, 10- D


REYHAN TUNA


Yüklə 65,25 Kb.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin