Zahir Yılmaz
Van’ın Çaldıran ilçesine bağlı Üçgözler köyü yakınlarında Zahir Yılmaz (14), askerler tarafından öldürüldü. 30 Eylül gecesi köy yakınlarında kaçakçıları yakalamak için pusu kuran askerler tarafından durdurulan köylülerin bir kısmının kaçtığı, Zahir Yılmaz (14) ve Seyfettin Kaya’nın (49) ise teslim olduğu bildirildi. Zahir Yılmaz’ın bu sırada askerler tarafından vurulduğu iddia edildi. Yılmaz, götürüldüğü Çaldıran Jandarma Tabur Komutanlığı’nda öldü. Seyfettin Kaya, şunları anlattı:
“30 Eylül akşamı saat 19.00’da mazot getirmek için İran’a doğru yola çıktık. İran sınırını 5 metre geçerek İranlıların getirdiği mazotları atlarımıza yükleyerek köyümüze doğru yola koyulduk. Sınırı 150 metre kadar geçince askerlerin pususuna yakalandık. Saat 23.00-24.00 sıralarıydı. Askerler teslim olmamızı istedi. Önce ‘dur’ ihtarında bulundular. Bizden bir grup kaçarken, ben ve Zahir ellerimizi kaldırıp ‘teslim oluyoruz’ dedik. Askerler bize çok yakındı. Bizi görüyorlardı. Aramızda 15 metre gibi bir mesafe vardı. Ellerimizi kaldırıp teslim olduğumuz halde üç taraftan bize ateş ettiler. Zahir’e arkadan bir kurşun isabet etti. Askerler beni yüzüstü yere yatırdı. ‘Siz bize ateş açtınız’ diyorlardı. Bir asker, postalıyla boynuma basıyordu. Zahir yaralıyken sorguya alındı. ‘Kiminle gittiniz?’, ‘Kaç kişiydiniz?’, ‘Niçin gitmiştiniz?’ gibi sorular soruyorlardı. Aradan 1,5 saat geçti; hiçbir askeri cemse ve ambulans getirilmedi. Çaresiz kaldığım için onu sırtıma aldım ve yaklaşık bir kilometre kadar götürdük. Ondan sonra askeri araç geldi. Askerler bizi Çaldıran Tabur Komutanlığı’na götürdü. Aradan 40 dakika geçti. Zahir 03.30’da yaşamını yitirdi. Bazı askerler, sağlık ocağında Zahir’in üzerindeki elbiseleri çıkararak götürdü.”
2004 (7)
“Mutazer”
Hakkari’nin Yüksekova ilçesi Esendere beldesi Güvenli köyü yakınlarında askerler tarafından vurulan İran uyruklu “Mutazer” (17) adlı kaçakçının tedavi edilmediği için Ağustos ayı başında öldüğü bildirildi. Esendere Belediye Başkan Vekili Abbas Kara, askerlerin kaçakçıyı, “İran makamlarına teslim edilmesi için” tedavi etmeden Güvenli köyü muhtarı Nebi Karataş’a bıraktığını, Karataş ve bir grup köylünün at sırtında İran sınırına götürdüğü kaçakçının yolda öldüğünü bildirdi.
Muhammet Topalak
9 Ağustos gecesi Trabzon’da “dur” ihtarına uymadığı ileri sürülen bir araca ateş açan polisler, Muhammet Topalak (16) adlı çocuğu öldürdü. Resmi açıklamada, Muhammet Topalak ve M.Y.’nin (14) bir minibüs çaldıkları, aracın polislerin ihtarına karşın durmadığı anlatıldı. Bunun üzerine Maçka ilçe merkezi girişinde barikat kurulduğu belirtilen açıklamada, bir polisin aracın arkasından açtığı ateşte, sürücü Topalak’ın sırtından giren kurşunun kalbinden çıkması sonucu öldüğü belirtildi. Olayın ardından Arif Dağ, Hasan Hüseyin Aslan ve Ali Taşdemir adlı polisler gözaltına alındı. Taşdemir’in diğer polislerin havaya kendisinin ise araca ateş açtığını söylemesi üzerine Dağ ve Aslan serbest bırakıldı, Taşdemir ise tutuklandı.
Olaydan sonra Ali Taşdemir hakkında açılan dava, 21 Ekim günü sonuçlandı. Trabzon Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılan duruşmada ifadesi alınan Ali Taşdemir, “Böyle olmasını istemezdim. Ölen çocuğun ailesinin üzüntüsünü tahmin edebiliyorum. Mağdurum ve tahliyemi istiyorum” dedi. Mahkeme, Ali Taşdemir’e, “öldürme kastı olmaksızın etkili eylem sonucu ölüme sebebiyet vermek” suçundan 8 yıl hapis cezası verdi. Ali Taşdemir, kararla birlikte tahliye edildi.
Behmen Kemali
31 Ağustos günü İran-Türkiye sınırında gözaltına alınan Behmen Kemali (14) adlı İran uyruklu Kürt gencinin askerler tarafından öldürüldüğü iddia edildi. Özgür Gündem gazetesinde yayınlanan haberde, İran’dan Türkiye’ye kaçak mal getiren Abdullah Kemali ve oğlu Behmen Kemali’nin askerler tarafından durdurulmak istendiği, Abdullah Kemali’nin kaçmayı başardığı, Behmen Kemali’nin ise gözaltına alındığı anlatıldı. Haberde, olaydan üç gün sonra sınır yakınlarındaki bir köye giden askerlerin “sınır bölgesinde bir ceset bulduklarını” söyleyerek muhtarı ve bazı köylüleri olay yerine götürdükleri ve daha sonra Behmen Kemali’nin cesedinin söz konusu köye getirildiği ifade edildi. Haberde, köy muhtarının “cesedin bulunduğu yerde kaçak eşyaların yakıldığını” söylediği, köy imamının da “Kemali’nin vücudunda sigara yanıkları bulunduğunu ve başına sopa ile vurulduğunu” anlattığı kaydedildi.
Olcay Bayrak
17 Eylül günü akşam saatlerinde Gümüşhane’nin Şiran ilçesine bağlı Elmaçukur köyü yakınlarında Olcay Bayrak (17), askerler tarafından öldürüldü,
Sol kolundan, akciğerinden ve bacağından yaralanan İsmail Sarı, olayı şöyle anlattı:
“Saat 20.00 sıralarında yanımızda bir kamyon durdu ve içindekiler, Torul’a gitmek istediklerini belirterek bize yol sordular. Yolu tarif ettik. Yanımızdan ayrıldıktan birkaç metre sonra kamyondan inen askerler üzerimize ateş açtı. İki arkadaşımın vurulduğunu gördüm. Birinin ceketi kalbura dönmüştü. Hemen kaçmaya başladım. İki adım attıktan sonra bana da ateş ettiler. Yere düştüm. Kolumdan yaralanmıştım. Askerlere ‘Ben bu köydenim’ dedim. Buna rağmen ateş ettiler. Ben vurulduktan sonra askerlerden biri ‘Komutanım vurduk’ dedi. Askerler daha sonra aralarında gülüştüler. Bu sırada komutan, ‘Ateş etmeyin demiştim’ diyerek askerlere kızdı. Olay sırasında 10-15 el silah sesi duyduğumu hatırlıyorum.”
Tamer Ç.
Zonguldak’ın Ereğli ilçesinde 17 Kasım günü Ereğli Demir Çelik fabrikaları lojmanlarının bulunduğu bölgede hırsızlık yaptığı iddia edilen Tamer Ç. (19), özel güvenlik görevlisi Üstün Yücel tarafından öldürüldü.
Uğur Kaymaz (12)
Mardin’in Kızıltepe ilçesinde 21 Kasım gecesi düzenlenen operasyon sırasında Ahmet Kaymaz ve oğlu Uğur Kaymaz polisler tarafından öldürüldü.
Resmi açıklamada, Uğur Kaymaz ve Ahmet Kaymaz’ın “terörist” oldukları, yanlarında otomatik silahlar bulunduğu iddia edildi. Ancak görgü tanıkları Ahmet Kaymaz ve Uğur Kaymaz’ın silahsız olduklarını açıkladılar.
Fevzi Can
29 Kasım günü Hakkari’nin Şemdinli ilçesine bağlı Örencik köyü yakınlarında Fevzi Can (19) adlı çoban, Ortaklar Jandarma Karakolu’nda görevli askerler tarafından öldürüldü.
Olaydan sonra Şemdinli Devlet Hastanesi morguna kaldırılan cenazeyi almak isteyen yakınlarına askerlerin “Dur ihtarına uymayan bir terörist ölü olarak ele geçirildi” yazılı tutanak imzalatmak istediği öğrenildi.
2005 (7)
Ümit Gönültaş
Abdullah Öcalan’ın Türkiye’ye getirilmesinin yıldönümü nedeniyle 15 Şubat günü Mersin’de düzenlenen gösteriden sonra silahla öldürülen Ümit Gönültaş’ın (19) cesedi bulundu. Mersin Emniyet Müdür Vekili Süleyman Ekizer, akşam saatlerinde Kurdali mahallesinde düzenlenen gösteriden sonra polise yapılan bir ihbar sonucunda Ümit Gönültaş’ın cesedinin gösteri yeri yakınlarında bulunduğunu açıkladı.
Selahattin Günbey
Mardin’in Nusaybin ilçesine bağlı Düzce köyünde Selahattin Günbey (13) adlı çocuğun 19 Mart günü korucular tarafından öldürüldüğü bildirildi. Köy yakınında çobanlık yapan Selahattin Günbey, akrabası Zeki Günbey (12) ve Seyithan Gürkan’ın (13), yakındaki Kayadibi köyünün korucuları tarafından “o bölgede hayvan otlatmamaları” için uyarıldığı, daha sonra da korucuların çocukların üzerine ateş açtığı öğrenildi.
Mehmet Kaçar
Bitlis’in Tatvan ilçesine bağlı Kıyıdüzü köyünde yaşayan Mehmet Kaçar adlı çocuk, 14 Ağustos günü köy yakınlarında öldürüldü. İki arkadaşıyla birlikte hayvan otlatan Mehmet Kaçar’ın özel tim görevlisi oldukları tahmin edilen kişiler tarafından öldürüldüğü ileri sürüldü.
Özgür Gündem gazetesinde 5 Ekim günü yayınlanan habere göre, hayvan otlatan çocukların yanına gelen maskeli kişiler, çocuklara adlarını sordu. Köyde herkesin “Hogir” olarak çağırdığı Mehmet Kaçar, adını söyleyince, maskeli kişiler “Hogir’in ne anlama geldiğini” sordular. Mehmet Kaçar da, “Apo’nun askeri demektir” yanıtı verdi. Mehmet Kaçar bunun üzerine dipçikle ağır biçimde dövüldükten sonra öldürüldü.
Ersin Karabulut
Van’ın Özalp ilçesine bağlı Yukarı Tulgalı (Turgay) köyü yakınlarında Ersin Karabulut (17) adlı genç askerler tarafından öldürüldü. Edinilen bilgiye göre, Ersin Karabulut’un cesedi 2. Hudut Tabur Komutanlığı’na bağlı askerler tarafından 15 Ağustos akşamı Özalp Devlet Hastanesi morguna kaldırıldı. Askerler, Karabulut’un “dur” ihtarına uymadığı gerekçesiyle öldürüldüğünü iddia ettiler.
Suat Kandemir
15 Ağustos gecesi İstanbul’un Ümraniye ilçesinde “dur” ihtarına uymadığı ileri sürülen bir araca jandarmalar tarafından ateş açıldı. Olayda, ağır yaralanan Suat Kandemir (19), 18 Ağustos günü hastanede öldü.
Ehliyetleri olmadığı için jandarmanın dur ihtarına uymadıklarını söyleyen Fuat Kandemir, “Üç jandarma bize doğru geldi. Ağabeyim korktuğu için aracı çalıştırmak istedi ve gaza basınca jandarmalar bize ateş açtılar. Araba bir duvara çarparak durdu. Ateş eden jandarmalara ağabeyimin vurulduğunu söyleyerek ambulans çağırmalarını istedim. Fakat onlar bana ‘Onu bırak ve yere yat’ dediler. Başından vurulan ağabeyime bakmadan arabayı aramaya başladılar” dedi.
Kandemir, bir jandarmanın da kendisine “Vurulduysa vuruldu, ne hali varsa görsün” dediğini anlattı. Fuat Kandemir, “Hastanede de kalabalık bir jandarma ve polis grubu bana saldırdı ve ellerime kelepçe takarak beni yerlerde sürüklediler. Sonra beni döverek Sarıgazi Jandarma Karakolu’na götürdüler” dedi.
Simge Ege
25 Eylül günü İzmir’de “dur” ihtarına uymadığı ileri sürülen bir araca ateş açan polisler, Simge Ege (18) adlı kadını öldürdü. Edinilen bilgiye göre, öğle saatlerinde çalıntı olduğu bildirilen bir aracı durdurmaya çalışan polisler, araçtakilerin kaçmaya kalkışması üzerine ateş açtılar. Ateş sonucunda aracın ön koltuğunda oturan Simge Ege, başından vuruldu. Simge Ege, aracı kullanan Yaşar Selçuk B. tarafından kaldırıldığı hastanede öldü. Hakkında gıyabi tutuklama kararı olduğu öğrenilen Yaşar Selçuk B., hastanede gözaltına alındı. Simge Ege’nin de gasp suçundan arandığı öğrenildi.
Talat Işık
27 Eylül günü Van’ın Bostaniçi beldesinde Talat Işık (15) adlı çocuk, Bostaniçi Jandarma Karakolu’ndan atılan aydınlatma mermisinin patlaması sonucu öldü. Görgü tanığı Ferhat Işık, şunları söyledi:
“Talat’la balkonda oturuyorduk. Patlama sesi geldi, sonra ortalık aydınlandı. Yaklaşık iki dakika aydınlanma devam etti. Sonra bir anda bir cisim kuzenim Talat’ın başına düştü. Yere baktığımda Talat’ın parçalanmış kafasını gördüm. Bağırarak aileme haber verdim.”
Talat Işık’ın babası Hayat Işık da, “Olaydan sonra savcı ile polis ekipleri geldi. İlk olarak patlamanın evde olduğunu söylediler ve evi aramak istediler. Sonra ev sahibi izin vermedi ve gördüklerimizi anlattık. Zaten anlatımlardan sonra vazgeçtiler. Dışarıda yaptıkları incelemelerde, patlamanın aydınlatma mermisinden kaynaklandığını söylediler” dedi.
2006 (12)
Mehmet Işıkçı (19)
Abdullah Duran (9)
Emre (Emrah) Fidan (19)
Mahsun Mızrak (17)
Enes Ata (6)
İsmail Erkek (18)
Fatih Tekin (3)
Sinem Özkan (19),
24-25 Mart günlerinde Muş, Bingöl ve Diyarbakır illeri arasında bulunan Şenyayla bölgesinde öldürülen HPG militanları için başta Diyarbakır olmak üzere çeşitli kentlerde düzenlenen cenaze törenleri, bölgede uzun süredir görülmeyen kanlı olaylara neden oldu. Göstericilerin üzerine ateş açan güvenlik güçleri 15 kişiyi öldürdü. İstanbul’da göstericilerin düzenlediği saldırılarda da 4 kişi öldü. Olaylarda yüzlerce kişi yaralandı ve gözaltına alındı. Başta Diyarbakır’da olmak üzere olaylarda gözaltına alınan çok sayıda gösterici ağır işkencelere maruz kaldı.
Batman’da 30 Mart günü başlayan gösteriler, 31 Mart günü de sürdü. Petrol mahallesinde göstericilerin üzerine ateş açan polisler, parkta oynayan Fatih Tekin adlı çocuğu silahla vurdu. Fatih Tekin hastanede öldü. Batman Cumhuriyet Savcılığı, Ağustos ayı ortalarında İHD’den Fatih Tekin’in öldürülmesine ilişkin kanıtları istedi. İHD Genel Sekreteri Nejat Taştan, ailesi tarafından otopsi yapılmasına izin verilmeyen Fatih Tekin hakkında Batman Cumhuriyet Savcılığı’na yazı yazdıklarını, bunun üzerine kendilerinden olaya ilişkin kanıtların istediğini belirtti. Taştan, “İHD Genel Merkezi Ankara’da. Olaylar Batman’da olmuş. Bir Cumhuriyet Savcısı, küçük yaşta bir çocuk hayatını kaybediyorsa ve kurşunla kaybediyorsa, bu kurşunun hangi silahtan, kimin silahından çıktığını tespit etmekle yükümlüdür. Bunu araştırmak zorundadır’ dedi. Nejat Taştan, Fatih Tekin’in öldürülmesinden sonra “savcıların otopsi yaptırmadığı, ailenin emniyet tarafından bir şekilde yönlendirildiği” yönünde iddialar geldiğini ancak bu iddiaları doğrulatamadıklarını da kaydetti.
Fevzi Abik (15):
Adana’nın Seyhan ilçesi Gülbahçesi mahallesinde 12 Ağustos gecesi “PKK’nin silahlı eylemlere başlamasının yıldönümü (15 Ağustos 1984)” nedeniyle düzenlenen gösteriyi zor kullanarak dağıtan polisler, Fevzi Abik ve Cumali Sağlam adlı gençleri silahla yaraladı. Başından yaralanan Fevzi Abik, bitkisel hayata girdi. Kalçasından yaralanan Cumali Sağlam ise kısa bir süre sonra taburcu edildi. Fevzi Abik, 16 Ağustos günü hastanede öldü.
Mizgin Özbek (9)
5 Eylül günü Kozluk’tan Batman’a giden bir araca jandarmaların açtığı ateş sonucu Mizgin Özbek (9) adlı çocuk öldü.
Mikail Tap (19)
21 Kasım günü Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi’ne bağlı Elbistan Meslek Yüksekokulu’nda Hüseyin Ö. adlı özel güvenlik görevlisi, Mikail Tap’ı öldürdü. Okulda yapılan öğrenci temsilcisi seçimini izlemek isteyen Mikail Tap, Gökhan Binboğa ve Ertuğrul Binboğa’nın içeri girmelerine izin vermeyen Hüseyin Ö. ile tartıştıkları öğrenildi. Olayda, Gökhan Binboğa ve Ertuğrul Binboğa da ağır yaralandı.
Uğur Çetin (17)
12 Aralık günü Adana’nın Seyhan beldesinde, Uğur Çetin adlı çocuk, polisler tarafından öldürüldü. Resmi açıklamada, bir arabadan hırsızlık yapmak isteyen Uğur Çetin’in kendisini gören polislere ateş ettiği ve kaçmaya çalıştığı, bu sırada Yaşar Karaoğlan adlı polis tarafından sırtından vurulduğu öne sürüldü. Olay sırasında Uğur Çetin’in yanında bulunan iki kişinin de arandığı bildirildi.
2007 (1)
Emrah Dervişoğlu
İstanbul Okmeydanı’nda “dur” ihtarına uymayan bir araca ateş açan polisler, Emrah Dervişoğlu’nu (17) öldürdü, Tuncay Karabulut’u yaraladı. Edinilen bilgiye göre olay şöyle gelişti: Çalıntı bir aracı takip eden polislerle araçtakiler arasında Kâğıthane’de çatışma çıktı. Aracın elektrik trafosuna çarparak durmasının ardından yaya olarak kaçan kişilere ateş açıldı. Olayda Tuncay Karabulut ve Emrah Derivişoğlu, yaralı olarak yakalandı. Boynundan vurulan Emrah Dervişoğlu hastaneye kaldırılırken yolda öldü. Gasp Büro Amirliği’nde görevli polis memurları hakkında idari soruşturma başlatıldığı öğrenildi.
2008 (3)
Yahya Menekşe
15 Şubat 2008’de Şırnak’ın Cizre ilçesi’nde Abdullah Öcalan’ın Türkiye’ye getirilmesinin (15 Şubat 1999) yıldönümü nedeniyle yapılan protesto gösterileri sırasında polis panzerinin ezdiği 16 yaşındaki Yahya Menekşe adlı genç öldü. Şırnak Barosu Başkanı Nuşirevan Elçi, “kafasına isabet eden taş sonucu yaşamını yitirdiği” şeklindeki haberleri yalanlayarak olayların tırmanmasında emniyet güçlerinin kontrolsüz güç kullanmasının ve halkı galeyana getirecek tavırlarda bulunmasının etkili olduğunu ifade etti. Elçi, yapılan otopsi sonucunda Menekşe’nin panzerin ezmesi sonucu yaşamını yitirdiğinin kesinleştiğini söyledi.
15 Şubat 2008’de Şırnak’ta 1999 yılında Abdullah Öcalan’ın yakalanarak Türkiye’ye teslim edilmesinin yıldönümünde düzenlenen protesto gösterisinde polis panzerinin ezerek öldürdüğü Yahya Menekşe ile ilgili soruşturmada 7 polis memuru hakkında Cizre Kaymakamlığı soruşturma açılmasına izin vermedi. Malatya Adlî Tıp Kurumu, hazırladığı otopsi raporunda ise “ölümün araç altında kalmasına bağlı olarak oluşabilecek nitelikte olduğu” belirtilmişti.
Cizre Kaymakamlığı’nın soruşturma izni vermemesi üzerine, Menekşe ailesinin avukatı Rojhat Dilsiz, Diyarbakır Bölge İdare Mahkemesi’ne başvurdu. Mahkeme 27 Ekim 2008’de başvuruyu değerlendirerek, 7 polis memuru hakkında soruşturma açılmasına izin verdi.
Çağdaş Gemik
27 Ekim 2008’de Antalya’da motosikletli polis memuru M.E., “dur” ihtarına uymadığı gerekçesiyle motosikletiyle gezen Çağdaş Gemik’e (18) ateş etti. Gemik boynuna isabet eden kurşula yaşamını yitirirken M.E.’nin görevden uzaklaştırıldığı, hakkında adli ve idari soruşturma başlatıldığı ve tutuklandığı açıklandı.
Soner Çankal
19 Kasım 2008’de Ankara’nın Altındağ İlçesi’nde Soner Çankal’ı takip eden polis memuru A.Y., peşinde olduğu Çankal’ın yakınlarının saldırısına uğradığı gerekçesiyle rasgele ateş etti, silahtan çıkan kurşunla ağır yaralanan Çankal kaldırıldığı hastanede yaşamını yitirdi. Çankal’ın ölümüne neden olan A.Y. ise Ankara Nöbetçi 12. Sulh Ceza Mahkemesi tarafından tutuklandı.
2009 (8)
İbrahim Halil Çoban
26 Ocak 2009’da Şanlıurfa’da sabaha karşı devriye görevi yapan polis ekipleri, durumundan şüphelendikleri 3 kişiyi durdurmak istedi. Ekiplerin “dur” ihtarına rağmen kaçmaya çalıştıkları iddia edilen 3 kişiden İbrahim Halil Çoban (17), polis memurlarından birinin silahını almaya çalıştığı gerekçesiyle açılan ateş sonucu öldürüldü.
Leyla Orakçı
25 Mart 2009’da Diyarbakır’ın Hazro İlçesi’nin Kırmataş (Zorxin) Köyü’nde hayvanlarını otlatırken geçici köy korucularıyla kavga eden Leyla Orakçı (19) 26 Mart 2009’da geçici köy korucuları tarafından vurularak öldürüldü. Olayla ilgili olarak 9 geçici köy korucusu gözaltına alındı.
Songül Karatogül
25 Nisan 2009’da Diyarbakır’ın Silvan İlçesi’nde geçici köy koruculuğu yapan iki aile arasında çıkan silahlı çatışmada Songül Karatogül (8) yaşamını yitirdi. Koruculardan Basri Altun ve Nasri Altun da yaralandı.
Hamdi Delefoğlu
1 Haziran 2009’da Aydın’ın Bozdoğan İlçesi’nde trafik ekibinin “dur” ihtarında bulunarak kendisini durdurmaya çalışması üzerine paniğe kapılarak motosikletiyle kaçmaya çalışan Hamdi Delefoğlu (17) kamyonun altında kalarak yaşamını yitirdi. Hamdi Delefoğlu’na taziye ziyaretine giden Bozdoğan Kaymakamı Bülent Tekbıyıkoğlu, “oğlumuzun ölmesine neden olan polistir. Başka canlar yanmasın. Polis cezalandırılsın” şeklindeki tepkiler üzerine “haklısınız, ortada ne bir banka soygunu var, ne de bir hırsız kovalanıyor. Polis arkadaşımız motosikletin plakasını alıp takip etmeyebilirdi. Gerekeni yapacağız” diyerek olayla ilgili cumhuriyet savcılığının soruşturma başlattığını belirtti.
Ceylan Önkol
28 Eylül 2009’da Diyarbakır’ın Lice İlçesi’ne bağlı Birlik Köyü’nde yaşayan Ceylan Önkol’un (14) jandarma karakolundan açılan ateş sonucu öldüğü ileri sürüldü. Ceylan Önkol’un ölümünün meydana gelen bir patlamadan da kaynaklanabileceği iddia edilirken Lice Cumhuriyet Savcısı’nın “can güvenliğinin olmadığı” iddiasıyla olay yerine gitmediği öğrenildi.
İbrahim Atabay (18)
Van’ın Çaldıran İlçesi’ne bağlı Buğulukaynak (Kel) Köyü’ne 6 Ekim 2009’da baskın düzenleyen kolluk güçlerinin köyden çıkmaya çalışan silahsız iki militanı ve köyde yaşayan bir çocuğu öldürdüğü öğrenildi.
Mehmet Uytun
Şırnak’ın Cizre İlçesi’nde 9 Ekim 2009’da gerçekleştirilen protesto gösterilerine müdahale eden kolluk güçlerinin attığı gaz bombasının annesiyle balkonda oturan Mehmet Uytun’a (1,5) gelmesi sonucu ağır yaralanan Mehmet Uytun, beyninde darbeye bağlı ödem oluşması sonucu 19 Ekim 2009’da tedavi gördüğü Dicle Üniversitesi (Diyarbakır) Tıp Fakültesi’nde yaşamını yitirdi.
Özge Koca
Kütahya’nın Çavdarhisar İlçesi’nde 17 Ekim 2009’da katıldığı bir düğünde beylik tabancasıyla rastgele ateş açan polis memuru E.A.’nın tutukluk yapan silahıyla uğraşırken silahın ateş alması sonucu vücuduna kurşun isabet eden Özge Koca (14) ağır yaralandı. Özge Koca’ya isabet eden kurşunun sekmesi sonucu E.A.’nın oğlu T.A.’nın (5) yaralandığı öğrenilirken Özge Koca’nın kaldırıldığı hastanede yaşamını yitirdiği bildirildi. Olaydan sonra gözaltına alınan E.A. ise tutuklandı.
2010 (7)
2011 (1)
Dostları ilə paylaş: |