Cin Ve Şeytanlar İle İlgili Kur’an Nasları 3 Konu İle İlgili Rivayetler 5


İbni Sayyad İle İlgili Rivayetler



Yüklə 473,09 Kb.
səhifə7/15
tarix12.01.2019
ölçüsü473,09 Kb.
#95567
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10   ...   15

İbni Sayyad İle İlgili Rivayetler



799- Buhari ile Müslim, Abdullah bin Ömer (r.a)'den rivayet etmişlerdir:

"İbni Ömer şöyle demiştir:

"Hz. Ömer bin Hattab (r.a), Resulullah (a.s)'ın beraberinde sahabilerinden bir topluluk içinde İbni Sayyad denilen bir kahinin bulunduğu tarafa doğru git­tiler. Nihayet onu (Ensar'dan) Mağale oğulları'nın kalesi içinde çocuklarla oy­narken buldular, İbni Sayyad, o günlerde henüz ergenlik çağına ermeye yak­laşmıştı. Bu genç kahin, Resulullah (a.s)'ı bilemedi, nihayet Resulullah (a.s) onun sırtına eliyle hafifçe vurduktan sonra:

"Benim Allah'ın Resulü olduğuma şehadet eder misin?" deyince, hemen Resulullah (a.s)'a baktı ve:

"Senin Ümmilerin Resulü olduğuna şehadet ederim", dedi. Bundan sonra İbni Sayyad:

"Sen benim Allah'ın Resulü olduğuma şehadet eder misin?" dedi. Hz. Pey­gamber (a.s) onun sorusuna cevap vermeyip, onu eliyle itti ve sonra:

"Ben Allah'a ve Allah'ın hak resullerine iman ettim" dedi. Bundan sonra İbni Sayyad'a:

"Düşte törede ne görüyorsun?" diye sordu. O da:

"Bana, doğru haber de gelir, yalan haber de gelir," dedi. Resulullah (a.s.):



"Senin üzerine iş karıştırılmıştır" buyurdu. Resulullah (a.s) ona:

"Ben senin için gönlümde bir şey sakladım" dedi. (Resulullah (a.s) gönlünde Duhan suresini hatırlamıştı). O da:

"Gönlündeki "Duh'tur" diye cevap verdi. Resulullah (a.s):



"Sus, yıkıl git! Haddini tecavüz etme!" buyurdu. Hz. Ömer (r.a.):

"Ya Resulullah! Bana izin ver de onun boynunu vurayım" dedi. Resulullah (a.s.):

"Eğer bu Deccal ise, sen onun üzerine musallat kılınmazsın (yani onu vur­mağa me'mur değilsin)! Eğer Deccal değil ise, onu öldürmekte senin için hiçbir hayır yoktur!" buyurdu."

Salim (hadisin ravilerinden biri) şöyle dedi:

"Ben Abdullah bin Ömer (r.a)'den işittim, şöyle diyordu:

"Resulullah (a.s) bundan sonra bir kerre de Ubey bin Ka'b Ensari ile bera­ber İbni Sayyad'ın bulunduğu hurmalığa doğru gittiler. Nihayet Resulullah (a.s) hurmalığa girince, hurma gövdeleriyle saklanıp gizlenmeye başladı. Böylece İbni Sayyad kendisini görmeksizin ondan bir şeyler işitmek istiyordu. İbni Sayyad ise hurmalıkta kendisine aid bir kadife içinde, döşeği üzerinde yatıyordu. Kadife hırka içinde genizden gelen hafif bir ses, bir hırıltı vardı. Tam bu sırada İbni Sayyad'ın annesi hurma gövdeleriyle korunmakta olan Hz. Peygamber (a.s)'i gördü ve İbn-i Sayyad'a:

"Ey Safi! İşte Muhammed geldi!" diye seslendi.

Safi, İbni Sayyad'ın adıdır. İbni Sayyad, bulunduğu yatma haline son verip sustu. Resulullah (a.s) yanındakilere:



"Şu kadın oğlunu o halde bıraksaydı, İbni Sayyad saçma sözleri ve tabii ol­mayan halleriyle size ne mal olduğunu beyan ederdi" buyurdu."

Salim şöyle dedi:

"Abdullah bin Ömer şöyle dedi:

"Bir kerresinde Resulullah (a.s) insanlar içinde ayağa kalktı, layık olduğu sıfatlarla Allah'ı övdü. Bundan sonra Deccal'ı zikredip şöyle buyurdu:



"Ben sizleri kesin olarak onun şerlerinden sakındırırım. Peygamberlerden her bir peygamber, muhakkak kavmine Deccal'den haber verip korkutmuştur. Nuh Peygamber de muhakkak kavmine ondan haber verip sakındırmıştır. Lakin ben size bunun hakkında hiçbir peygamberin bilsinler diye kendi kavmine söylemediği bir özelliğini söyleyeceğim; Deccal şaşıdır (kötü kılavuzdur). Allah ise şaşı değildir (insanları doğru yola irşad eyler.)"

Müslim 136 bu hadise şu ilaveyi yapmıştır:

"İyi bilin ki, sizden biriniz ölünceye kadar Rabbi (Azze ve Celle)'yi katiyyen göremeyecektir."

Tirmizi 137 nin rivayetinde de şöyledir:

"Resulullah (a.s), aralarında Hz. Ömer bin Hattab (r.a) da bulunan ashabdan birkaç kişiyle birlikte İbni Sayyad'a uğradı. İbni Sayyad yetişkin bir çocuk­tu ve Mağaleoğulları konağının yanında bazı çocuklarla oynuyordu. İbni Sayy­ad, (Hz. Peygamber (a.s)'in gelişinin) farkında değildi. Nihayet Resulullah (a.s) eliyle onun sırtına vurdu..."

Ravi hadisi (yukarıda Buhari ile Müslim'in rivayet ettiği şekilde) Hz. Pey­gamber (a.s)'in: "Sana bu iş karıştırıldı" sözüne kadar zikretmiş ve sonra şöyle demiştir: Resulullah (a.s) İbni Sayyad'a:



"Ben, sana içimden gizli bir şey tuttum (ne olduğunu bil bakalım)?" dedi ve içinden ona:

"Gökyüzünün apaçık bir duman getireceği günü bekle!"138 ayetini tuttu. İbni Sayyad:

"O (içinde tuttuğun şey) "Duh"tur (yani dumandır)" dedi. Bunun üzerine Re­sulullah (a.s):



"Sus, yıkıl git" Sen haddini asla aşamayacaksın" buyurdu. Hz. Ömer (r.a):

"Ya Resulullah! Bana izin ver de onun boynunu vurayım?" dedi. Resulullah (a.s):



"Gerçekten o (Deccal) ise ona üstün gelmek sana verilmiyecektir ve şayet o değilse, onu öldürmekte senin için hiçbir fayda yoktur" buyurdu."

Ebu Davud’un rivayetinde:

"Sen onun üzerine musallat kılınmazsın" sözünden sonra şu ilave bulunmaktadır:

"Ravi dedi ki: "Deccal'ı kasdediyor."139


800- İmam Ahmed, Ebu Saki el-Hudri (r.a)'den şöyle rivayet etmiştir:

"Resulullah (a.s) İbni Sayyad'a:



"Ne görüyorsun?" dedi. O da:

"Deniz üzerinde bir taht ve etrafında da balık görüyorum," dedi. Resulullah (a.s) da:



"İblis'in tahtını görüyorsun" buyurdu."140
801- Buhari ile Müslim, Muhammed bin Münkedir (r.a)'den rivayet etmiş­lerdir:

"O şöyle demiştir: "Ben, Cabir bin Abdullah (r.a)'ı: "İbni Said, Deccal'dır" diye Allah'a yemin ederken gördüm ve:

"Allah'a yemin mi ediyorsun?" dedim. O da:

"Ben, Hz. Ömer (r.a)'i Hz. Peygamber (a.s)'in huzurunda bunun üzerine ye­min ederken işittim. Fakat Hz. Peygamber (a.s) ona itirazda bulunmadı," dedi."

Ebu Davud 141'un hasen bir senedle rivayetinde, Cabir bin Abdullah'a şöyle denilmiştir:

"O müslüman oldu." Cabir:

"Müslüman olsa da o Deccal'dir," demiş. Yine ona:

"Mekke'ye girdi, zaten Medine'de idi," denilmiş.

"Mekke'ye girse de o Deccal'dir," demiş."142
802- Müslim, Ebu Said el-Hudri (r.a)'den şu şekilde rivayet etmiştir:

"Ebu Said şöyle demiştir:

"Resulullah (a.s) İbni Said'e:

"Cennet'in toprağı nedir?" diye sordu. O da:

"Beyaz undur, miskdir, ya Ebu Kasım!" cevabını verdi. Resulullah (a.s) da:



"Doğru söyledin!" buyurdu."

Müslim 143'in Ebu Said el-Hudri (r.a)'den bir rivayeti de şöyledir:

"İbni Sayyad, Resulullah (a.s)'a cennetin toprağını sormuş. Resulullah (a.s) da:

"Beyaz undur, halis miskdir" buyurmuşlar."

İki rivayetin arası şöyle birleştirilir: Resulullah (a.s) önce onu haber verdi, sonra hafızasının sınırını öğrenmek için soru sordu ve onu imtihan etti.

Kadı Iyad şöyle nakletmiştir:

"Bazı görüş sahipleri ikinci rivayetin daha tercihe şayan olduğunu söylemiş­lerdir."144
803- Müslim, Nafi (r.a)'den yani Abdullah bin Ömer (r.a)'in azatlısından şöyle dediğini rivayet etmiştir:

"İbni Ömer Medine yollarından birinde İbni Said'e rastladı ve onu kızdıra­cak bir söz söyledi. O da burnunu attı. Hatta sokağı doldurdu. Bunun ardından İbni Ömer, Hafsa'nın yanına girdi. Bunu o da duymuştu. Ona:

"Allah iyiliğini versin! İbni Said'den ne istedin? Bilmez misin ki, Resulullah (a.s):

"Bu, ancak kişinin kızdığı bir öfke nedeniyle çıkar" buyurdular."

Müslim 145'in bir rivayetinde Nafi, İbni Sayyad'dan söz ederek şöyle diyor:

"İbni Ömer (r.a) dedi ki:

"Ben ona (İbni Sayyad'a) iki kez rastladım. Bir defa rastladığımda kavmiyle birlikteydi. Bazılarına: "Bunun o (Deccal) olduğunu mu konuşuyorsunuz?" de­dim.

"Hayır vallahi" cevabını verdiler.

"Bana yalan söylediniz. Vallahi bana bazınız haber verdi. O sizin hepinizden çok mal ve çocuk sahibi olmadıkça ölmeyecektir. Söylediğinize göre bugün o da öyledir," dedim. Daha sonra biraz konuştuk, sonra ayrıldım.

İbni Sayyad'a bir başka defa daha rastladım. Gözü şişmişti: "Senin gözün bu hale ne zaman geldi?" diye sordum. "Bilmiyorum!" diye cevap verdi. "Gözünün başına geleni bilmiyorsun ha!" dedim.

"Allah dilerse onu senin şu sopanda da halkeder," dedi ve işittiğim en şid­detli eşek anırması gibi anırdı. Bazı dostlarını onu elimdeki sopayla, sopa kırılıncaya kadar dövdüğünü söylediler. Ama ben vallahi hatırlamıyorum", dedi," Ravi diyor ki:

"İbni Ömer gelerek mü'minlerin annesinin yanına girdi ve olayı ona anlattı. Mü'minlerin annesi Hafza (r.a):

"Ondan ne istiyorsun? Bilmez misin ki, Resulullah (a.s):



"Hiç şüphe yok ki, onu insanlar üzerine gönderecek olan ilk sey, kızdığı gadab olacaktır" buyurdular" dedi."146
804- Ebu Davud, Cabir bin Abdullah (r.a)'dan şöyle dediğini rivayet etmiş­tir:

"Biz İbni Sayyad'ı Harra Savaşı'nda kaybettik."147


805- Müslim, Ebu Said el-Hudri (r.a)'den şöyle dediğini rivayet etmiştir:

"İbni Sayyad'la Mekke'ye kadar arkadaşlık ettim. Bana dedi ki:

"Beri bak, insanlardan öylelerine rastladım ki, beni Deccal zannediyorlar. Sen Resulullah (a.s)'ı:

"Onun çocuğu doğmayacak!" derken işitmedin mi?" Ben:

"Evet (işittim)" dedim.

"Benim çocuğum doğdu. Sen Resulullah (a.s)'ı:

"O Medine ile Mekke'ye giremez!" derken işitmedin mi?" dedi. Ben:

"Evet (işittim)," dedim.

"Ben Medine'de doğdum ve işte Mekke'ye gidiyorum" dedi. Sonra sözünün sonunda bana şunu söyledi:

"Beri bak, ben onun doğduğu yeri, mekanını ve nerede olduğunu pek ala bi­lirim." Böylece beni şaşırttı."

Müslim'in 148Ebu Said el-Hudri (r.a)'den bir rivayeti de şöyledir:

"Ebu Said el-Hudri şöyle demiştir:

"Kendisinden utandığım bir halde İbni Said bana şunu söyledi:

"Haydi insanları mazur gördüm. Ya benden size ne ey Muhammed'in arka­daşları! Allah'ın Peygamber (a.s)'i:



"Deccal yahudidir" demedi mi? İşte ben müslüman oldum.

"Onun çocuğu olmayacak!" demedi mi? İşte benim çocuğum oldu.

"Allah ona Mekke'yi haram kılmıştır!" demedi mi? İşte ben haccettim" dedi. Ve sözüne devam etti. Hatta az kaldı ben sözünden etkileniyordum."

İbni Sayyad, Ebu Said el-Hudri (r.a)'ye:

"Beri bak vallahi! Ben şimdi onun nerede olduğunu pek ala biliyorum. Ba­basını ve annesini de biliyorum," demiş. Kendisine:

"Bu adamın yerine sen olmak ister miydin?" demişler. "Bana arzolunsa geri çevirmezdim," cevabını vermiş." Müslim 149'in Ebu Said'den bir rivayetinde de, Ebu Said şöyle demiştir:

"Beraberimizde İbni Said olduğu halde haccetmek yahut umre yapmak için yola çıktık. Bir konağa indik. Derken insanlar dağıldı. Ben ve o, ikimiz kaldık. Onun hakkında söylenenlerden dolayı kendisinden şiddetle ürktüm. O eşyasını getirerek benim eşyamın yanına koydu. Ben:

"Gerçekten sıcak şiddetlidir. O eşyayı şu ağacın altına koysana!" dedim. Dediğimi yaptı. Bize koyun sütü ikram edildi. İbni Said giderek büyük bir kadeh getirdi. Ve:

"İç Ebu Said!" dedi. Ben:

"Gerçekten sıcak şiddetlidir. Süt de sıcaktır" dedim. Halbuki bir şeyim yok­tu. Yalnız onun elinden içmek istemiyordum -yahut onun elinden almak istemi­yordum, demiştir.- Bunun üzerine şunu söyledi:

"Ey Ebu Said, içimden öyle geçti ki, hakkımda halkın söylediklerinden do­layı bir ip almak, onu bir ağaca asmak ve kendimi boğmak istiyorum. Ebu Said, Resulullah (a.s)'ın hadisi siz ensar cemaatına ayan olduğu kadar kime ayan olmuştur? Sen Resulullah (a.s)'ın hadisini en iyi bilen insanlardan değil misin? Resulullah (a.s):

"Deccal kafirdir" demedi mi? Halbuki ben müslümanım. Resulullah (a.s):

"O kısırdır, çocuğu olmaz" demedi mi? Halbuki ben çocuğumu Medine'de bıraktım. Resulullah (a.s):

"O Medine'ye ve Mekke'ye giremez!" demedi mi? Halbuki ben Medine'den yöneldim. Mekke'ye gidiyorum."

Ebu Said el-Hudri demiş ki:

"Az kaldı onu mazur görüyordum. Sonra şunu söyledi:

"Beri bak, vallahi ben onu pek ala biliyorum. Doğduğu yeri ve şimdi nerede olduğunu da biliyorum. Kendisine:

"Bu günün geri kalan saatlerinde sana yazıklar olsun! (yani işin rast gitme­sin)," dedim."150
806- Tirmizi, başka bir rivayette İbni Sayyad'ın "Ben ise çocuğumu Medine'de bırakmış bulunuyorum" sözüne kadar rivayet etmiş ve rivayetine şu sözlerle devam etmiştir:

"Resulullah (a.s) Mekke'nin ona (Deccal'a) haram olduğunu buyurmamış mıdır? Ben ise Medine'li ve Medine halkından değil miyim ve işte seninle bera­ber Mekke'ye gitmiyor muyum?"

Ravi dedi ki:

"O, bu konuları konuşurken; "Vallahi ben, herhalde kendisine isnadda bulu­nulmuştur, dedim. Sonra şöyle dedi:

"Ya Ebu Said! Vallahi sana gerçek bir haber vereceğim! Vallahi ben onu (Deccal'ı) kesin olarak tanıyorum, babasını da tanıyorum ve şu anda dünyanın neresinde olduğunu da biliyorum!" Bunun üzerine ben de;

"Bu günün geri kalan saatlerinde sana yazıklar olsun! (yani işin rast gitme­sin) "dedim."151


807- Ebu Davud, Nafi (r.a)'den -Abdullah bin Ömer'in azadlısından- rivayet ermiştir:

"İbni Ömer (r.a) şöyle diyordu;

"Vallahi adı Mesih olan meşhur Deccal'ın İbni Sayyad olduğunda hiç şüphe etmiyorum."152
808- İmam Ahmed, Ebu Zer (r.a)'den rivayet etmiştir:

"Ebu Zer İbni Sayyad hakkında; "O Deccal'dir," dermiş. Ebu Zer (r.a) dedi ki:

"İbni Sayyad'ın annesi:

"Ben onu karnımda oniki ay taşıdım. Doğduğu zaman iki aylık çocuk gibi bağırdı. Bir günde bir aylık çocuğun gelişmesi gibi gelişiyordu" demiştir."

Tabarani 153 Ebu Zer (r.a)'den şöyle rivayet etmiştir:

"İbni Sayyad'ın Deccal olduğuna ait on kez yemin etmek, bana, onun Deccal olmadığına dair bir kez yemin etmekten daha sevimli geliyor." 154

Bir Açıklama

İbni Sayyad'ın Deccal olduğunu farzedelim. Yaşadığı bu dönem, cin ve şeytanlarla ilgisi olan bir dönemi temsil ediyordu. Çünkü bu dönem, onun or­taya çıkışından önceki bir dönemdir. Ancak biz kesin olarak inanıyoruz ki İbni Sayyad Deccal değildir. İleride gelecek olan ve içinde adalardan birinde Deccal'ı gördüğünü belirten Temimü'd-Dari hadisine göre onun Deccal olması mümkün değildir. O halde, İbni Sayyad'ın Deccal olduğunu nasıl söyleyebili­riz. Halbuki özellikle Resulullah (a.s) Temimü'd-Dari'nin onu gördüğünü ikrar buyurmuştur.

İbn-i Kesir 'en-Nihaye' de şunları söylemektedir:

"Bazı alimler: "Sahabe-i Kiram'dan bazıları, İbni Sayyad'ın Deccal oldu­ğunu zannetmişlerdir. Halbuki o Deccal değildir. Çünkü o henüz küçük bir ço­cuktu," demişlerdir."

İbni Sayyad Medine yahudilerindendir. Lakabı Abdullah'dır. Ona Saf da de­niliyordu. Rivayetlerde bu isim de, diğeri de gelmiştir. Asıl ismi Saf da olabilir. Sonradan müslüman olunca İbni Abdullah (Abdullah'ın oğlu) olarak isimlendi­rilmiştir, İbni Sayyad'ın oğlu, tabii'nin ileri gelenlerinden Umare bin Abdul­lah'tır. İmam Malik ve başkaları ondan rivayette bulunmuşlardır. Doğrusu, Deccal'ın İbni Sayyad'dan başkası olduğudur. İbni Sayyad'ın deccallardan birisi olduğunu fakat sonra tevbe edip müslüman olduğunu söylediği bilinmektedir. Onun kalbini ve amellerini en iyi Allahu Teala bilir.

İbni Sayyad hakkında rivayet edilen hadis-i şerifler pek çoktur. Bazısında, onun Deccal olup olmadığı konusunda tevakkuf vardır. En doğrusunu Allah bi­lir. Resulullah (a.s)'a Deccal'in durumu ve onun nitelikleri, hakkında vahiy gelmeden önce olması ihtimali vardır. Bu konuda Temimu'd-Dari hadisi bulun­maktadır ve o, bu konuda en açıklayıcı bilgileri içermektedir.

İbni Kesir şunları da söylemiştir:

"Biz, İbni Sayyad'ın o meşhur Deccal olmadığı konusuna işaret eden hadis­leri getireceğiz. En doğrusunu ve en sağlamını Allah bilir."

İbni Sayyad, kesinlikle ahir zamanda çıkacak olan Deccal değildir. Bu görüş Fatıma binti Kays Fihriye hadisine göredir. O hadis bu konuda en açıklayıcı bil­giyi vermektedir.


Yüklə 473,09 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10   ...   15




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin