Cumhuriyet asil şİMDİ kuruluyor



Yüklə 278,75 Kb.
səhifə9/10
tarix09.02.2018
ölçüsü278,75 Kb.
#42497
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10

Yabancı Uzman


21 Mart’ta Bakanlar Kurulu’nda memlekette artan yabancı işçi istihdamının önüne geçilmesi için bir komisyon kurularak durumun rapor edilmesine karar verildi.

Bulunacak: BCA: 30.10.0.0/18.21.6/175-7

***


Bölüm sonucu yazılacak…

EĞİTİM TEŞKİLATININ KURULUŞU: İRTİCAİ TEHDİTE KARŞI GELECEK NESİL


DEVLET ELİYLE EĞİTİM SEFERBERLİĞİ

1925 yılında ortaya çıkan isyan, karşı-devrimci harekete yataklık yapan doğu bölgelerindeki aşiret yapısına bağlanmaktadır. Halit Bey, halkın eğitiminin tamamlanmadan devrimin yerleşmeyeceğine inanmaktadır:

“İnsanın en büyük düşmanı cehildir derler. Neden cehildir? Çünkü cahil adamın muhakemesi yoktur, binaenaleyh cahil olan her şeyi yapar… okutulmadığı surette filan beyin, filan şeyhin peşi sıra gider. Onun için eğer bunu yapmazsak badema orada vukubulacak hadisattan hepimiz, milletvekilleri, devlet mesul olur. Arkadaşlar! Yalnız ilk mektep miyardır.” (Halit Bey, C: 23, İ: 74, s. 267).

“Bendenize göre, maarif siyaseti de şimendiferle birlikte yürümelidir. Onun için simendifer yaparsanız ahali cahil olursa şimendiferin köprüsünü de yıkar. Nitekim, hicaz hattında gördük. (Halit Bey, C: 23, İ: 74, s. 267)

Bu doğrultuda, 1926 senesi bütçesinin % 5’i Maarif’e ayrılmıştır (Bütçe Kanunu). Mustafa Kemal Atatürk, 1 Kasım 1926’da 4. İçtimanın açış konuşmasında, eğitimin önemine vurgu yaparak “Maarifi Umumiye Kanunu”nun bu sene içerisinde çıkarılacağını bildirmiştir.

Maarifi Umumiye Kanunu 1926 senesi içerisinde çıkarılamasa da, söz konusu Kanunu hayata geçirecek teşkilatı kuracak düzenlemeler hayata geçirilmiştir.

789 sayılı “Maarif Teşkilâtına Dair Kanun” 22 Mart’ta kabul edilmiştir. Kanunun amacı, temelde Cumhuriyetin eğitim alanındaki büyük eksiğini gidermek olmakla birlikte, asıl olarak devrimin eğitim politikasını şekillendirmeye çalışan Hükümetin, genel eğitim reformunu gerçekleştirecek teşkilatı kurma çabasıdır.

Bunların başında, Dil Heyeti ile Talim ve Terbiye Heyeti gelmektedir. Dil Heyeti, Türk dili ile ilgili bilimsel çalışmaları yürütecektir (Kanun madde 1).

Aksaray mebusu Besim Atalay Bey, Türkiye Cumhuriyeti’nde Türkçe’nin yaygınlaştırılmamasından şikayet etmektedir:

“Arkadaşlar! Maarif Vekâletinde bir Dil Birliği Encümeninin teşekkülünü şükranla, sevinçle karşılarım. Zannederim ki bundan evvel yapılacak iş vardır ki, bir yurt üstünde yaşayan insanları birbirine bağlayan duygu dil birliğidir. Uzaklara gitmeyin. Şurada Ulucanlara gidin, kahvelerin etrafında Arnavutça işitirsiniz. Safran Hanının etrafına gidiniz, Kürtçe işitirsiniz. Tahtakaleye geliniz arap cıvıltıları vardır. Memleketin her tarafından böyledir. Arkadaşlar rica ederim, Romanya, Macarca konuşturmamak için kararlar ittihaz etti. Araplar, Arapça kelimeleri Türkler kullanıyor diye aynen kullanmıyorlar. Biz ne vakte kadar, hangi güne kadar Türk dediğimiz halkın dilini Türk yapacağız. Acaba neden cebretmiyoruz, neden sıkıştırmıyoruz. Buraya gelen Arnavut neden Arnavutça konuşacak? Konuşacaksa gitsin Arnavutluğa, gitsin Kafkasya’ya, Arabistan’a. O da bir millettir, hürmetim vardır, fakat buraya gelince Türkçe konuşacaktır…” (C: 23, İ: 74, s.271).

Kastamonu Mebusu Halit Bey de Latin alfabesine geçilip geçilmeyeceği sorusunu yöneltir (C: 23, İ: 74, s.266). Maarif Vekili Mustafa Necati Bey, bu konuyu inceletmek üzere uzmanlardan oluşan dil heyetini kurduklarını, Latin alfabesine geçilip geçilmeyeceğine bu heyetin incelemeleri ışığında karar verileceğini bildirmektedir (C: 23, İ: 74, s.267).

Talim ve Terbiye Heyeti ise uluslararası ve ulusal alanda eğitimdeki gelişmeleri takip ederek, eğitim programlarının geliştirilmesi amacıyla kurulmaktadır (Kanun madde 2).

İkinci olarak, okul sayısı ve okullaşma oranının düşüklüğü üzerinde durulmaktadır.

Örneğin, Hakkari’de hiç ilk mektep olmadığı belirtilmektedir (C.23, İ.74, s.267). Ki, ilk mektepler eğitim sisteminin temelidir. 1926 yılında, eğitim sistemi 4 dereceden oluşmaktadır:



  • İlk Mektepler (şehir kasaba gündüz, şehir kasaba yatı, köy gündüz, köy yatı),

  • İlk Tedrisat Mektepleri,

  • Orta Mektepler (liseler, orta mektepler, ilk muallim mektepleri, köy muallim mektepleri),

  • Yüksek Mektepler.

Kastamonu Halit Bey (s. 266) Devlet salnamesinden alıntı yaparak mektep ve öğrenci sayısına ilişkin şu bilgileri vermektedir:




Kız

Erkek

Toplam

İlk mektep sayısı

605

4270

4875 okul

Öğrenci sayısı

61921

266263

328183 öğrenci

Maarif Vekili Mustafa Necati Bey, köylerdeki çocukların okula gönderilemediği, ilk mekteplerden çıkan çocukların ancak % 10’unun orta mekteplere gidebildiğini belirtmektedir (C.23, İ.74,s.269).

Okullaşma oranının düşüklüğüne neden olabilecek etmenlerin başında, okulların paralı olduğu tespit edilmiştir. Bu sorunu ortadan kaldırmak üzere 24 Nisan’da 822 sayılı “Lise ve Orta Mektepler Talebesinden Nehari Ücreti Alınmaması Hakkında Kanun” kabul edilmiştir. Kanun ile lise ve ortaokullarda gündüz okuyan öğrencilerden 1926-1927 ders yılı başından itibaren para alınmayacaktır. 1925-1926 yılında gündüz lise ve orta okul öğrencisi sayısı 4280'dir ve bu öğrenciler gündüz okulu için 12 ila 18 lira arasında para ödemektedir (ZC C.24 İ.90).

Bu kapsamda, 8 Haziran’da çıkarılan 915 sayılı “Lise ve Orta Mekteplere Alınacak Leyli Meccanî Talebeler Hakkında Kanun” ile başarılı ve sağlıklı fakat fakir çocukların lise ve orta mekteplere devam edebilmesi için lise ve orta mekteplere öğrenci sayısının yarısını geçmemek kaydıyla burslu yatılı öğrenci alınabilecektir (ZC C.26 İ.116).

Diğer bir sorun ise muallim eksiği ve muallimlerin niteliksel olarak yetersiz olmasıdır. Okulların eğitim düzeyinin çok düşük olduğu, muallim eksiği olduğu; eksik olmasa bile muallimlerin niteliksel olarak yeterli olmadığı dile getirilmektedir. Bu doğrultuda, 789 sayılı Kanun ile öğretmenlik mesleğini cazip hale getirmek üzere maaş zammı yapılmakta, ev kirası teşviki verilmekte ve öğretmen açığını kapatabilmek üzere öğretmen okullarındaki öğrencilerin mesleğe devam etmeleri için mecburi hizmet zorunluluğu getirilmektedir.

22 Nisan’da kabul edilen 819 sayılı “Muallim Mekteplerine Muavenet Hakkında Kanun” ile de yapılacak on öğretmen okulunun inşaat ve tesisatına sarf edilmek üzere gerekli paranın il özel idareleri bütçelerinin yüzde onundan beş sene müddetle karşılanması ve bu paranın Eğitim Bakanlığı tarafından idare edilmesi kabul edilmiştir. İl özel idarelerinin görev alanında bulunan okul yapmak ve yetiştirmek konusunda ilerleme kaydedilmemiştir. Bu nedenle, öğretmen okullarının en iyi şartlarda, Maarif Vekâleti tarafından yapılması kabul edilmiştir (ZC C.24 İ.89).

Ayrıca, 20 Mayıs’da kabul edilen 842 sayılı “İlk Mektep Muallim ve Muavinleri Hakkında Kanun” ile öğretmenliğe dair özlük hakları düzenlenmektedir. Öğretmen sayısının artırılması amacıyla, yüksek öğrenim görmese de idadi ve orta mektep mezunlarının görmedikleri derslerden sınava girerek "muallim" ad ve haklarından yararlanmaları için olanak sağlanmaktadır (ZC C.25 İ.104). 1925 yılında 2 senelik muallim mektebi mezunlarının muallim addolunması kabul edilmiştir. Ne var ki, bu uygulama daha yüksek eğitim düzeyinden mezun olanların daha az maaş ile çalışmalarına neden olmuştur. Bu eşitsizliğin giderilmesi için çıkarılan Kanun ile muallim muavinlerinden 5 senelik idadiye ve âli derecede mekteplerden mezunu olan ve ya bu mekteplerden mezun olmasa da 5 senelik hizmet vermiş olanların muallim ad ve haklarına sahip olması sağlanmaktadır. Ayrıca, 2 senelik idadi ve orta mektep mezunları da görmedikleri derslerden sınava girerek ilk mektep muallimi olabileceklerdir.

789 sayılı Kanun ile eğitim programlarının hazırlığında merkezileşme sağlanmaktadır. Şöyle ki, önceden Vekaletlere bağlı olan fakat Tevhidi Tedrisat Kanunu ile Maarif Vekaletine bağlanan meslek liseleri, sanayi mektepleri ile özel okulların programları ilgili oldukları Vekaletler tarafından fakat Maarif Vekaletinin onayı ile hazırlanacaktır. Aynı zamanda, ülkede Maarif Vekaleti’nden ruhsat almadan okul almak yasaklanmıştır (Kanun madde 4).

Bu dönemde, her derecedeki ve çeşitteki okullar farklı kurumlar tarafından idare edilmektedir:

İlk mekteplerden gündüz öğretim yapanlar, il özel idareleri tarafından; yatılı olanlar ise Maarif Vekaleti tarafından yapılabileceği gibi vekaletin onayı ile mahalli idareler ve belediyeler tarafından dahi açılabilmektedir. Köylerdeki ilk mektepler ise hem genel hem özel bütçelerden idare edilebilmektedir (Kanun, madde 5).

Kanun ile ayrıca, imam ve hatip liseleri orta tedrisat derecesinden ayrılarak meslek lisesi derecesine sokulmaktadır (C.23, İ.74, s. 275).

Köydeki çocukların, köyden ayrılmamalarına dikkat edilmektedir. Okumaya giden çocukların geri dönmediği, bunun da sorun oluşturduğu belirtiliyor. O nedenle, köy okulları çocukları o yörede tutmak amacı ile eğitim yapıyor (C.23, İ.74, s. 272).

Ayrıca, 24 Nisan’da 823 sayılı “Mektep Kitaplarının Maarif Vekâletince Tabı Hakkında Kanun” edilmiştir. Okul kitaplarının niteliksiz olması ve çok fahiş fiyatlarla satılması nedeniyle Maarif Vekâleti'nin kitapların bakanlık tarafından bastırılarak, yüzde on kar ile satılması teklifi kabul edilmiştir (ZC C.24 İ.90).



Maarif Şurası

18 Temmuz’da yayımlanan “Maarif Şûrası talimatnamesinin meriyete vaz'ı hakkında kararname” ile Maarif Şûrası oluşturulmaktadır. Maarif Şûrası, Maarif Müsteşarı, Talim ve Terbiye Heyeti Reisi ve âzası ve Darülfünun Emini ve Darülfünunun her fakültesinden fakülte meclisinden seçilecek birer müderris veya muallim, vb'den oluşmaktadır (Düstur III.Tertip C.7).



Laik eğitim…

Yüklə 278,75 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin