Cumhuriyet Döneminden Günümüze: Bosna-Hersek’ten
Türkiye’ye Göçlerin Nedenleri
Nuray Güney*
Giriş
Bosna-Hersek, Balkan Yarımadası'nın kuzeybatısında, Avrupa'nın ise güneybatısında yer almaktadır. Sahip olduğu tarihsel, dinsel, etnik ve kültürel doku bakımından zengin bir mirasa sahiptir. Toprak bakımından küçük olmasına rağmen Bosna Hersek’in stratejik önemi çok büyüktür. Bosna Hersek, 1463 yılında Osmanlı Devleti tarafından fethedilmiştir. Boşnak kimliği oluşumunda Osmanlı büyük bir etkiye sahiptir. Fetihten kısa bir süre sonra Boşnaklar İslam dinini seçmişlerdir. Bunun en önemli nedenlerinden birisi de Bogomil mezhebidir. Hem Katolikler, hem de Ortodokslar tarafından dışlanan Boşnaklar, tek Tanrı inancını esas alan mezheplerinin İslam ile örtüşmesi sonucu fetihten kısa bir süre sonra Müslüman olmuşlardır.
Osmanlı’nın son döneminde Balkanlardan Anadolu topraklarına göç akını yaşandı. Boşnakların göç hareketleri 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı ile başlamış ve Balkan Savaşları (1912-1913) sırasında artarak devam etmiştir. 20 Ekim 1878’de Bosna-Hersek’in Avusturya-Macaristan İmparatorluğu tarafından işgal edilmesi ile başlayan süreç, bölgenin 7 Ekim 1908’de Avusturya Macaristan toprağı ilan edilmesi ile sonuçlanmıştır. Bu dönemde, Osmanlı topraklarına Balkanlardan büyük bir göç dalgası olmuştur. Savaştan sonra 1918’de Bosna Hersek’i de içine alan bölgede Sırp Hırvat Sloven Krallığı kuruldu. Devletin adı 1929 yılında Yugoslavya olarak değiştirildi. 1924’te Sırp Hırvat Sloven Krallığı döneminde Şahoviç katliamı oldu ve bu katliamdan sonra yeni kurulmuş olan Türkiye Cumhuriyeti'ne büyük bir göç dalgası yaşanmıştır. Yugoslavya, II. Dünya Savaşı esnasında Nazi Almanyası tarafından işgal edilmiştir. Yer yer iç savaşın yaşandığı 1941-1942 yıllarında Bosna-Hersek ve Sancak’taki Boşnakların Sırp çeteler tarafından katledilmesi sonrasında Türkiye’ye yeni bir göç dalgası daha yaşanmıştır.
Savaşın ardından 1946 yılında kabul edilen anayasa ile 6 federe cumhuriyetten oluşan Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti kurulur. Komünist Parti'nin Boşnakları kendi milli ve dini kimliklerinden uzaklaştırmak için yaptığı uygulamalar sonucunda Türkiye'ye göçler 1970 yılına kadar aralıklarla devam etmiştir. 1970 yılından sonra ise Boşnakların Türkiye’ye göçleri azalmıştır. Yugoslavya’daki sosyo-politik ortamın olumlu yönde değişmesinden dolayı göçler azalmıştır. Hatta Türkiye’deki Boşnakların bir kısmı geri dönmüştür. 1992-1995 yılları arasında yaşanan kanlı iç savaş sonucunda Türkiye’ye 25 bin Boşnak gelmiştir. Bu insanların bir kısmı daha önce gelmiş olan akrabalarının yanına yerleşmiş, kalan kısmı ise, onlar için oluşturulan kamplarda ikamet etmiştir. Günümüzde, Türkiye'nin Balkanlar politikası önemli ölçüde Bosna-Hersek merkezli olarak yürütülmeye çalışılmaktadır.
Bosna-Hersek’ten Türkiye'ye Göçler: Nedenler ve Tarihsel Süreç
Sırp-Hırvat-Sloven Krallığı'nın kurulduğu ilk dönemde açık olan husus, Boşnakları sıkıntılı bir sürecin beklediği idi. Müslümanların can ve mal güvenliği garanti altında değildi. O dönemde yabancı olarak görülen Müslümanların evlerini yakmak, mallarını yağmalamak kahramanlık kabul ediliyordu.
Yugoslavya’daki Müslümanlar, siyasi parti kurma özgürlüklerinin kısıtlanması açısından da baskılara maruz kalmışlardır. Müslümanlar 1920’lerde kurulan ‘Cemiyet Partisi’ etrafında toplanmışlardı. Fakat bu partinin yöneticilerinin, Hırvat asıllı Stepan Radiç’i desteklemelerinden dolayı, partinin yayın organı da yasaklanmıştır. 1923 yılındaki seçimlerde Cemiyet Partisi'nin Müslümanların çoğunluğu tarafından desteklenmesi ile birlikte şiddet daha da arttı ve partinin yöneticileri tutuklanmaya başladı. 1
SHSK (Sırp Hırvat Sloven Krallığı) 13 Sırp Ortodoks, 13 Katolik Hırvat ve 9 Müslüman Boşnak üyeden oluşan bir meclis kurdu. Bu devlet varlığını sürdürürken, Saraybosna Belediye Başkanlığı için bir kez dahi Müslüman bir isim seçilmemiştir. Bu sırada, Boşnaklara yönelik, ‘Asya’ya göç edin’, ‘Türkler Asya’ya’ propagandası da sürekli gündemde tutulmuştur.2
Yugoslavya’daki Müslüman topluluklarının ve özellikle Boşnakların göç etmelerinin bir nedeni de Türkiye ile Sırp-Hırvat-Sloven Krallığı arasındaki siyasi gerginliktir. Gerginliğin nedeni, I. Dünya Savaşı’nın taraflarından biri olan Yugoslavya’nın, Lozan Barış Antlaşması'nı imzalamamasından kaynaklanmaktaydı. Bu gerginlik, 28 Ekim 1925 tarihinde Ankara’da imzalanan Dostluk Antlaşması ile sona ermiştir. 3
Yugoslavya’daki Boşnakların göç etmesinin bir diğer nedeni Boşnakların etnik temizliğe tabi tutulmalarıydı. 1924 yılında Demokrat Parti iktidarı döneminde, Karadağlı Sırplar tarafından Sancak’taki Boşnaklara yönelik olarak, Yugoslavya tarihindeki en büyük katliamlardan biri gerçekleştirilir. Katliamın gerçekleştiği yerin adı Şahoviç’tir. Sırpların hedefi “Müslümanları yok etmek”tir. Kurban Bayramı’na denk gelen 10 Kasım 1924’te, 600-750 Boşnak planlı bir şekilde öldürülmüştür. Boşnakların ellerinde silah olmadığı için katliamı yapan Sırplar herhangi bir direnişle de karşı karşıya kalmamışlardır. Bu katliama tanık olanlar, küçük çocukların, anne babalarının gözleri önünde kesildiğini, insanların samanlık içinde diri diri yakıldığını anlatmışlardır. Katliam, Şahoviç ile Pavino Polje’ye de sıçramış ve burada da Boşnaklar katledilmiştir.
Boşnakların göç etmelerinde din ve siyasi faktör belirleyici olmuştur.4 Göç eden Boşnakların çoğu bir daha o bölgelere geri dönmemiştir. Şahoviç ve Pavino Polje katliamlarından sonra Boşnaklar ve Sırplar arasındaki ilişkiler daha da kötüleşmiş ve kopma noktasına gelmiştir.5 Krallık ilan edilen 1929 yılından sonra, artan baskı ve zulümlere dayanamayan Boşnaklar göç etmeye başlamışlardır. Güney Sırbistan’dan göç etmek üzere hazırlanmış olan muhacirlerin sayısı 200.000 olarak hesaplanmaktadır. Bu muhacirler, kafileler halinde Selanik üzerinden vapurla İzmir’e ve oradan da Anadolu’nun çeşitli illerine gönderilmişlerdir.
Yugoslavya'da 1931’de yürürlüğe konan 90 maddelik Toprak Reformu Kanunu, siyasi bakımdan belirsizlikler yaşayan Boşnakları yıkmıştır. Boşnaklar, bu kanunla, arazi ve çiftliklerden oluşan topraklarını bedelsiz devretmişlerdir.6 II. Dünya Savaşı sırasında, özellikle Doğu Bosna ve Sancak’taki Boşnaklar acı tecrübeler yaşamıştır. Sırp çeteleri, Doğu Bosna’daki kasabaları ve köyleri basmış, binlerce insanı öldürmüş, hatta zorla din değiştirme politikasını uygulamaya çalışmışlardır. Bu katliamlar 1941-1942 yıllarında en yoğun şeklini almıştır.
Boşnaklar, II. Dünya savaşı sonrası, 1960’lı yıllara kadar, can ve mal güvenlikleri olmadığından bölgeyi terk etmek zorunda kalmışlardır. 1954 yılında Yugoslavya ile Türkiye arasında “Centilmenlik Antlaşması” imzalanarak, Yugoslavya’daki Türklerin, Türkiye’ye göç etmeleri öngörülmüştür.7
İkinci Dünya Savaşının ardından Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti kurulduktan sonra da Türkiye’ye göçler devam etmiştir. Ancak en fazla göç, Sancak'tan olmuştur. Yugoslavya'da, 1946’da Şeriat mahkemeleri kaldırılmış, sonrasında başörtüsü yasağı getirilmiş ve dini okullar da yasaklanmıştır. 1964 yılına gelindiğinde, Sarajevo (Saraybosna)’da İslami kitaplar basılması yasaklanmıştır. Komünist rejim, Boşnakları, kendi milli ve dini kimliklerinden uzaklaştırmak için belli uygulamalara gitmiştir. Bunlardan en önemlileri, Boşnak dilinin tanınmaması ve Boşnakların milli meselelerini gündeme getirenlerin en ağır şekilde cezalandırılmasıdır.
Boşnaklar 1970’li yıllara değin Türkiye’ye göç etmeye devam etmiştir.8 Yugoslavya Dışişleri Bakanlığı Konsolosluk Dairesi'nin bilgilerine göre, 1970 yılı itibarıyla, II. Dünya Savaşı'nın ardından Yugoslavya’dan gelen ve göçmen olarak tabir edilen kişilerin sayısı 300.000’dir.9 1970’li yıllardan sonra ise, Boşnakların Türkiye’ye göçleri neredeyse bitme aşamasına gelmiştir. O dönemde Yugoslavya’daki sosyo-politik ve sosyo-ekonomik iklim biraz daha olumlu olarak değişmiştir ve bundan dolayı göçler sona erme noktasına gelmiştir.10
Yugoslavya, 1992 yılının Haziran ayında Hırvatistan ve Slovenya’nın birlikten ayrılması ile fiilen parçalanmaya başlamıştır. 15 Ekim 1991’de, Bosna-Hersek Parlamentosu'nda, Kasım 1990’da çoğunluğu elde eden Müslüman Demokratik Hareket Partisi öncülüğünde bağımsızlık kararı alınmıştır. Bağımsızlık kararı 29 Şubat ve 1 Mart 1992 tarihlerinde yapılan referandum ile Boşnakların ve Hırvatların büyük çoğunluğu tarafından kabul edilmiştir. Sırplar ise bu referandumu boykot etmişlerdir. 7 Nisan 1992’de, Bosna-Hersek’in, Avrupa Topluluğu ve ABD tarafından bağımsız bir devlet olarak tanınması, barış ümitlerini beraberinde getirememiştir. Bosna-Hersek'te, Şubat 1992 sonlarından itibaren iç çatışmalar başlamıştır.11 İç savaş esnasında, 2-3 milyon Boşnak yerinden edilmiştir. Bu rakam, 4 milyon olan Bosna- Hersek nüfusunun yarısından fazladır.
Kasım 1993’teki sayıma göre, Türkiye'de, 7000 Boşnak bulunmaktaydı ancak sayıları her geçen gün değişmekteydi.12 Gelenlerin bir kısmı Karadağ limanlarından vapurla Anadolu’ya gelmiştir. Bir kısmı ise, yaya olarak Belgrad’a ulaşmış ve Belgrad’dan yola devam ederek Selanik'e gelmiş ve oradan da vapurla veya trenle İstanbul’a ulaşmıştır. Önemli bir bölümü ise Sancak’tan yola çıkarak, trenle Edirne’ye ulaşmıştır.13
1992-1995 yılları arasında Bosna-Hersek’te meydana gelen kanlı çatışmalar neticesinde 25.000 Boşnak sığınmacı Türkiye’ye “geçici” olarak kabul edilmiştir. Bu sığınmacıların önemli bir bölümü, İstanbul ve Bursa gibi şehirlerde yakın akrabalarının yanına yerleşmiştir. Diğer kısmı ise Kırklareli’de kurulan mülteci kampıyla beraber çeşitli şehirlerdeki devlet misafirhanelerinde barındırılmışlardır. Dayton Barış Antlaşması’nın, 1995’te imzalanmasıyla birlikte, bu sığınmacıların önemli bir kısmı ülkelerine dönmüştür.14 Dayton Antlaşması ile beraber silahlar susmuş olsa da, Bosna-Hersek'te işsizlik ve antlaşmanın yol açtığı karmaşık siyasal yapı olumsuz bir görünüm oluşturmaya devam etmiştir.
Bosna-Hersek toplumuna ve ülkenin siyasal geleceğine ilişkin ilgi geçen zaman içerisinde azalsa da, bu ülke Türkiye’nin dış politika gündeminden düşmemektedir. Bilhassa 2009 yılından bu yana, Ankara’nın izlediği Balkan Politikası'nın odağında Bosna-Hersek bulunmaktadır. Türkiye’nin Bosna-Hersek politikası, üç temel ilke üzerinden biçimlenmektedir. Bunlar; ülkenin toprak bütünlüğünün korunması, komşularıyla sorunlarının çözülmesi ve uluslararası örgütlerle ilişkilerinin geliştirilmesine katkı sağlanmasıdır.15 11 Temmuz 2010'da, Srebrenitsa kurbanlarını anma töreninde, diğer bölgesel liderlerin yanında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu “Srebrenitsa ancak ortak acıya dönüştürülebilirse, bölgede işbirliğinin ve kalıcı istikrarın zemini oluşturulabilir” mesajını vererek, bölgede kalıcı istikrarın sağlanabilmesi açısından Bosna-Hersek'in öneminin altını yeniden çizmişlerdir.
Devamlı Baskılar
|
1923-1930
|
350.000
|
Devamlı Baskılar
|
1946-1961
|
160.000
|
Asimilasyon Uygulamaları
|
1962-1970
|
50.000
|
Göçmen Aileleri ve Göç Olayı Paneli, 10 Mayıs 1991, Ankara, Prof. Dr. Hayati Doğanay’ın Konuşması 16
Sonuç
Bosna-Hersek, Balkanlar'ın merkezidir. Bosna-Hersek’te meydana gelebilecek küçük bir sorun dahi tüm yarımadayı etkileyebilecek kapasitededir. Boşnakların göç etmelerinin en önemli nedeni etnik temizliğe uğramalarıdır. Şahoviç ve Pavino Polje katliamlarında çok sayıda Boşnak katledilmiştir. Boşnakların, göç kararı vermesine etki eden bir diğer neden ise dini ve siyasi baskılardır. Şahoviç ve Pavino Polje katliamlarından sonra, Boşnaklar ile Sırplar arasındaki ilişkiler daha da kötüleşerek, Boşnaklar açısından dayanılamayacak bir eziyete dönüşmüştür. 1929’da Yugoslav Krallığı'nın diktatörce uygulamalarına dayanamayan 200.000 Boşnak Anadolu’ya göç etmiştir. İkinci Dünya Savaşı sonrasında ise, can güvenlikleri olmadığı için göç etmek zorunda kalmışlardır. Can güvenliklerinin olmaması, katliamlar ve ekonomik sıkıntılar ile başlayan göçler, yüksek miktarda Boşnağın olumsuz hava şartları ve adaptasyon sıkıntısı nedeniyle vefat etmesine neden olmuştur. Türkiye’ye gelen ve hayatta kalan Boşnaklar’ın kimi Edirne, Kırklareli, İzmir, Bursa, İstanbul gibi şehirlere akrabalarının yanına yerleşmiş, kimisi ise Kırklareli’deki kamplara yerleşmiştir. Sırpların etnik arındırma politikasının altında yatan “Büyük Sırbistan” kurma ve sınırlarını genişletme amacı, Sırpların, Boşnaklara yönelik büyük katliamlar gerçekleştirmesinin nedenlerinden sadece biridir. 1995 Temmuz'unda yaşanan Srebrenitsa katliamı ise yaptıkları katliamların en büyüğüdür. İç savaş sırasında, Bosna-Hersek topraklarında 200.000’den fazla Bosnalı Müslüman hayatını kaybetmiş ve binlercesi göç ettirilmiştir. Bosna İç Savaşı'na Dayton Antlaşması ile son verilmiştir. Dayton Anlaşması silahları susturmuştur, fakat Bosna-Hersek’te ekonomik ve siyasal düzenin inşa edilmesine de engel olmuştur. Türkiye’nin izlediği Balkan Politikası'nın odağında Bosna-Hersek'in olması, uluslararası toplumun ilgisizliğine karşın önemlidir ve sorunu gündemde tutmaktadır. Ne var ki, Türkiye’nin girişimlerinin uzun vadeli olabilmesi ve olumlu sonuçlanabilmesi için uluslararası toplumun desteği en önemli husustur.
Kaynakça
Demirtaş, Birgül, “Srebrenitsa aynasında Balkanlar’ın Bugünü ve Yarını”, 11 Temmuz 2015, http://www.aljazeera.com.tr/gorus/srebrenitsa-aynasinda-balkanlarin-bugunu-ve-yarini, (Erişim Tarihi: 29 Eylül 2016).
TBMM, “Türkiye’ye Göç”, (https://www.tbmm.gov.tr/kultursanat/yayinlar/yayin073/073_00_010.pdf), (Erişim Tarihi: 2 Ekim 2016).
Kirişçi, Kemal, “Türkiye’ye Yönelik Göç Hareketlerinin Değerlendirilmesi”, http://www.ata.boun.edu.tr/htr/Kaynakca/312/Kemal_kirisci_%20turkiyeye%20yonelik%20goc%20hareketlerinin%20degerlendirilmesi_bilanco.pdf, (Erişim Tarihi: 18 Eylül 2016).
Kırbaç, Amra Dedeiç, “Boşnakların Türkiye’ye Göçleri”, http://www.akademikbakis.org/eskisite/35/36.pdf, (Erişim Tarihi:27 Eylül 2016).
Emgili,Fahriye, Boşnakların Türkiye’ye Göçleri, İstanbul: Bilge Kültür Sanat, 2012.
Karatay, Osman, Balkanlar El Kitabı 2. Cilt, Bosna Hersek Federasyonu, Ankara: Vadi Yayınları, 2007.
Kenar, Nesrin, Balkanlar El Kitabı 2. Cilt, Bosna-Hersek Savaşı, Ankara: Vadi Yayınları, 2007.
Bağcı, Hüseyin, Bosna-Hersek: Soğuk Savaş Sonrası Anlaşmazlıklara Giriş.
Babuna, Aydın, Geçmişten Günümüze Boşnaklar: Bir Ulusun Doğuşu, İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 2012.
Dostları ilə paylaş: |