CÜMLEDE ANLAM -3
CÜMLE:
Bir duyguyu bir düşünceyi anlatan söz ya da söz gruplarına cümle denir.
Cümlelerin anlam bakımından incelenmesi çeşitli yönlerden yapılabilir. Aynı cümle içinde belirtilen anlam ilişkilerinin değerlendirilmesi neden sonuç, koşul sonuç ilişkileri paralelinde olmaktadır. Öznellik-nesnellik, karşılaştırma,eleştiri, şaşırma, yakın anlamlılık- karşıt anlamlılık gibi özellikler de KPSS’de sık karşılaşılan soru tiplerindendir. Hem bu konuların hem de cümle anlamına yönelik diğer ayrıntıların iyi bilinmesi KPSS’de Cümle Anlamı dahilindeki konulardan çıkacak soruları daha kolay cevaplamanızı sağlayacaktır.
Şimdi, cümlelerin anlam bakımından incelenmesini çeşitli ana ve yan başlıklar altında görelim:
a) Anlamdaş ve Yakın Anlamlı Cümleler
b) Anlamca Çelişen Cümleler (Zıttır, çelişir)
c) Ana düşünce
d) Cümle Tamamlama Soruları
e) Niteliğine göre yargı soruları.
1) Nesnel yargılar
2) Öznel Yargılar
f) Kapsamına göre yargı soruları
1) Genel Yargılar
2) Özel Yargılar
g) Anlatımlarına göre cümleler.
1) Düz Anlatım
2) Dolaylı Anlatım
ğ) Kavramlarla İlgili Sorular:
Tanımlama, açıklama, karşılaştırma, değerlendirme, yorumlama, varsayım cümlesi, duygu cümleleri, eşitlik, üslup cümlesi, içerik, özgünlük,neden-sonuç ilişkisi şaşırma, beğenme, eleştiri, öneri...
A) ANLAMDAŞ VE YAKIN ANLAMLI CÜMLELER:
Birbirine yakın mesajlar içeren, benzer şeyleri ortaya koyan cümlelerdir.
Cümle anlamıyla ilgili sorularda kesinlikle yorum yapılmamalı, “şöyle düşünülebilir, böyle de anlam çıkartılabilir.” denilmemeli verilen cümlenin kelime kelime karşılığı olan şık aranmalıdır. Ama ilk önce anlatılmak istenen şey, yani konu bulunmalıdır. Örnek cümlenin anlamını iyi belirlemek ve sonrasında buna yakın anlamı içeren cümleyi seçeneklerde bulmak gerekir. Bunun için anahtar sözcükleri doğru tespit etmek gerekir. Ayrıca cümlede geçen edat ve bağlaçları doğru tespit etmek gerekir.
Örneğin:
“Sanat toplumdaki insanların çoğunluğunu dikkate alarak onların düzeyine inmemeli; tersine biraz önden gitmelidir.”
cümlesinin anlamını sözcüklerden yola çıkarak ve cümleye şu soruyla yaklaşıp çözümleyelim.
“Anlatılmak istenen nedir?” alacağımız cevabı belirleyip seçeneklerdeki cümlelere de aynı sorularla yaklaştığımızda özdeş yargıları kolayca belirleriz. Cümlede anahtar sözcükler “insanların çorunun düzeyine inmemeli“ “önden gitmeli” dir. “Sanat topluma yol göstermeli halkın seviyesine inme değil de halkın önünde olup ona yol göstermelidir.” Yorumunu çıkarabiliriz.
O halde,
“Sanat toplumun seviyesinin üstünde olmalı; topluma yol göstermelidir.”
dersek bu cümle önceki cümleye anlamca yakınlık gösterir.
“Yazdıklarımda hep gerçeğe bağlı kalırım; ancak bu nitelikteki yapıtlar yüzyıllar boyunca değerini koruyabilir.”
cümlesinin yakın anlamlısını bulalım. Bu cümlede “gerçeğe bağlı kalma” ve “ yüzyıllarca değerini korumak” sözü dikkat çekmektedir. “gerçeğe bağlı kalmak” sözü gerçeği ve doğrular yazma “yüzyıllar boyu değerini koruyan” ise kalıcılığı yakalama demektir. Buna göre,
“Kalıcı yapıtlar gerçeği olduğu gibi yansıtanlardır.” cümlesi önceki cümleye yakındır.
cümlesi örnek cümleye yakın anlam içermektedir.
Aşağıdaki örnekleri inceleyelim:
“Eskiden vakti yoktu, uzun yazılar yazardı; şimdi vakti bol, kısa ve özlü yazılar yazıyor.
cümlenin yakın anlamlısı,
“Kısa ve özlü yazmak için uzun zamana ihtiyaç vardır.”
Örneğin:
“Başından geçen kimi olayların öyküsünü yazarken o olayları yeniden hem de zamanında ayrımına varamadığımız yönleri ile yaşamanın, küçümsenir bir mutluluk olmadığını söylemeliyim.”
cümlesinin yakın anlamlısı
“Yaşadığım kimi olayları sonradan öyküye dönüştürürken onların fark edemediğim yanlarını tekrar yaşamak bana mutluluk veriyor.”
• Dikkat edildiğinde cevap cümleleri, sorulan cümlenin kelime kelime karşılığıdır.
KPSS 2004
ÖRNEK 1:
Eğitimin amacı, bağımsız düşünme yeteneğine sahip, kendini ve çevresini irdeleyici bir görüşle algılayan bireyler yetiştirmektir.
Aşağıdakilerden hangisi bu cümleye anlamca en yakındır?
A) Eğitim, katı kurallara değil anlamaya dayalı olmalı, olumlu bakış açısını benimsenmelidir.
B) Eğitim, gençlerin kişiliklerini geliştirmelerinin yanı sıra, bilgi, beceri ve deneyime sahip olmalarını sağlar.
C) Düşünmeyi gereksiz bulan, sahip olunan bilginin ve değerlerin yeni kuşaklara aktarılmasını yeterli gören anlayış eğitimle bağdaşmaz.
D) Etki altında kalmadan düşünebilen, değişmeye açık, sorgulayıcı insanlar yetiştirmek eğitimin görevidir.
E) Gençlerin yaşamları süresince gereksinim duyacakları bilgi, beceri ve anlayışı kazanmaları eğitim aracılığıyla sağlanır
ÇÖZÜM:
Örnek cümlede verilen “bağımsız düşünme yeteneği” ve “kendisini ve çevresini irdeleyebilen” ifadeleri D seçeneğindeki “etki altında kalmadan” “değişmeye açık sorgulayıcı” ifadeleri anlamca birbirine yakın ifadelerdir.
CEVAP: D
KPSS 2005
ÖRNEK 2:
Aşağıdakilerin hangisinde verilen yargılar anlamca birbirine yakındır?
A) – Büyük şiirler, belirli bir tema üzerinde kurulur.
– Çok değişik temalarda şiir yazılabilir.
B) – Şiirde gereksiz hiçbir sözcük kullanılmamalıdır.
– Doldurma sözcükler, şiirin şiirselliğini yitirmesine yol açar.
C) – Şiirde çok yinelenmiş, aşınmış sözlere yer yoktur.
– Şiirde aranan özelliklerden biri de imgelerdeki yeniliktir.
D) – Şiirde duygusal yoğunluk ağır basar.
– Her şairin duyguları yansıtış biçimi birbirinden farklıdır.
E) – Şiirde önemsenen özelliklerden biri de içtenliktir.
– Şair, duygusunu, düşüncesini kolayca aktarabilmelidir.
ÇÖZÜM:
Şiirde “gereksiz sözcük kullanılmamalı” ifadesi “doldurma sözcükler” ile anlamca birbirine yakındır.
CEVAP: B
ÖRNEK:
Romancı, kişileri kendine göre yorumlayarak anlatır.
cümlesiyle aynı anlama gelen cümle aşağıdakilerden hangisidir?
A) Roman eleştirisi yapmak için romancı olmak gerekmez.
B) Romanda tek amaç, hayatın heyecanını verebilmek ve canlı tipler oluşturmaktır.
C) Romancı, insanı olduğu gibi değil, düş gücüyle biçimlendirerek yansıtır.
D) Romancı kişilerin eksik yanlarını hayal gücüyle tamamlar.
E) Romancı insanları yaşadığı koşullara göre ele alır, iç dünyasını işler.
ÇÖZÜM:
Örnek cümlede “romancı, kişileri yorumlarken özgün olduğu kendi hayal dünyasında kurguladığı biçimde yansıtır.” Anlamı çıkarılmaktadır. Bu cümleye en yakın C seçeneğinde ifade edilmektedir.
CEVAP: C
ÖRNEK:
Olayların akışı içerisinde varılan her karar, birbirleriyle bağlantılı başka kararlar doğurur.
Aşağıdakilerden hangisinde bu cümleye anlamca en yakındır?
A) Olaylar incelenirken her bakış, bir gözlem; her gözlem, bir düşünce; her düşünce, bağlantı ve ilişki doğurur.
B) Eskimiş değer yargılarında ısrar etmek, yanlış düzeni sürdürmeyi istemek düşünce çatışmasının baş nedenidir.
C) Yetişkinlerin görevi gençliğin sorunlarına eğilmek, topluma yabancılaşmasını engellemektir.
D) Gençlerin tepkilerini azaltmanın yolu, kendi düşüncelerimizde ısrar etmek yerine karşıt düşüncelere kulak vermek ve saygılı olmaktır.
E) Varlık ve kavramları tanımak, bir dizi incelemelerde bulunmakla sağlanır.
ÇÖZÜM:
Örnek cümlede verilen her kararın bir sonraki kararı etkilemesi A seçeneğinde açıklanmıştır. “her bakış, bir gözlemi; her gözlem,bir düşünceyi; her düşünce, bağlantı ve ilişki” ifadesiyle bir kararın başka kararı doğurduğu ifade edilmektedir.
CEVAP: A
B) ANLAMCA ÇELİŞEN CÜMLELER:
Anlamca birbirine ters düşen, karşıt anlamlı yargılar içeren cümlelerdir. Karşıt anlamlı cümlelerde ileri sürülen fikirler ya da belirtilen duygular arasında kesin bir zıtlık bulunur.
Verilen cümlede ilk önce konu bulunur. Konunun zıttı olan şık doğru cevap olarak işaretlenir. Karşıt anlamlı cümleleri incelerken iki cümlede verilen mesajların, aktarılmak istenen duygu ya da düşüncenin tezat halinde bulunması esas alınır. Bu karşıtlığı sağlamada tek tek sözcüklerden ziyade cümlenin tamamı ele alınması gerekir.
Örneğin:
“Konuyu oldukça genel yönleriyle ele almışsınız.”
Bu cümledeki “genel yönleriyle” ibaresi ayrıntılara inmeden, genel hatlarıyla anlamını vermektedir.
“Konuyu ayrıntılarına inerek incelemişsiniz.”
cümlesinde “ayrıntılarına inerek” ibaresi en ince detayına kadar ele alma anlamı verir. Dolayısıyla yukarıdaki cümlede “genel hatlarıyla ele alma” düşüncesi verilirken ikinci cümlede” ayrıntısına inme” anlamı birbirinin karşıtı ifadelerdir.
Örneğin;
“ Gerçeğin yalnız bir parçasını söylemek, gerçek üstüne bir şey söylememektir.”
“Gerçeğin bir parçası söylenmiş olursa, eksiksiz anlatılmış olur.”
cümleleri de anlamca yukarıdaki örnek cümlenin karşıtıdır.
Örneğin;
“Şiire yaşlı bir şair gibi başlamak; genç bir şair gibi onu sürdürmek gerekir.”
cümlesinin karşıtı anlamlısı,
“Şiir, deneyim ve coşkunun ürünü değildir.”
cümlesidir.
Örneğin;
“Sanatın önü sınırlandırılmadıkça; sanat, baş üstünde taşınır.”
cümlesinin karşıt anlamlısı
“Sanat, özgün oldukça saygındır.”
cümlesidir.
ÖRNEK:
“Kelimesiz düşünmek imkansız olduğuna göre, kelime bilgisi çok önemlidir.”
Aşağıdaki cümlelerden hangisi yukarıdaki cümleyle aynı doğrultuda değildir?
A) Fikirle kelime arasında çok sıkı bir ilişki vardır.
B) Kelimelerdeki eksiklik, fikirde kendini hissettirir.
C) Kelime bilgisi arttıkça, insanın düşünce kabiliyeti de kuvvetlenir.
D) Kelime bilgisinin sınırı, zekanın ve düşünme alanının da sınırı demektir.
E) İnsanlar; kelime bilgileri az da olsa, zamanla düşüncelerini geliştirirler.
ÇÖZÜM:
Örnek soruda kelime bilgisinin öneminden bahsediliyor. E seçeneğinde bu düşünceye ters “kelime bilgisi olmasa bile insan zamanla düşüncelerini geliştirebilir” ifadesi birbiriyle aynı doğrultuda değildir. Diğer seçeneklerde de kelime bilgisinin önemi vurgulanmaktadır.
CEVAP: E
ÖRNEK:
Sanat eserinin güzelliğini zamanın aşındırması kaçınılmazdır.
Aşağıdaki cümlelerden hangisi bu cümleyle çelişmektedir?
A) Nitelikli bir yapıtın değeri, geç de olsa, mutlaka fark edilir.
B) Sanat eserinin değerini eleştirmenler kadar zaman da belirler.
C) Bazı sanat eserleri ortaya çıkar çıkmaz beğenilmeyebilir.
D) İyi bir sanat eseri bir anda beğeniliverir.
E) Sanat güncelin değil, evrenselin peşinde olmalıdır.
ÇÖZÜM:
Örnek cümlede sanat eserinin güzelliğini “zamanın aşındırdığı” ifade edilmektedir. A seçeneğinde ise bu düşüncenin karşıtı ele alınmıştır, “nitelikli eseri zamanın aşındıramayacağını, er yada geç güzel eserin fark edileceğini ifade etmektedir.
CEVAP: A
C) CÜMLEDE ANLATILMAK İSTENEN:
Parçada verilen konuya yazarın bakış açısına, konuyu yorumlayış şekline, yazının yazılış gayesine ana düşünce denir.
Her cümlede anlatılmak istenen bir düşünce vardır. Buna cümlenin ana düşüncesi diyebiliriz.
• Ana düşünce cümlesi, asıl anlatılmak istenen en kapsamlı cümledir.
• Özlüdür. Geliştirilmeye yeni fikirler çıkarmaya uygundur.
• Verilmek istenen mesajdır. Bir sonuçtur.
ÖRNEK 1:
(I) Türk ulusu Batıya hiç benzemeyen bir topluluktur. (II) Anadolu insanının tarihi, Batılıların tarihinin geçtiği aşamalardan geçmemiştir. (III) Bu nedenle insanlarımızın olaylar karşısındaki davranışları, iç dünyalarını açığa vuruşları Batı insanınkine benzemez. (IV) Bu açıdan bakılırsa, Türk romanının, gerek öz gerek biçim bakımından Batı romanından farklı özellikler taşıması kaçınılmazdır. (V) Bu gerçeğin, eleştirmenlerce göz ardı edilmemesi gerekir.
Bu parçada anlatılmak isteneni içeren en genel yargı, numaralanmış cümlelerden hangisidir?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
ÇÖZÜM:
Yazarın konuya bakış açısı IV numaralı bölümde verilmiştir. Bu cümle geliştirilmeye, yeni fikirler çıkarmaya uygun en kapsamlı yargıdır.
CEVAP: D
KPSS 2005
ÖRNEK 2:
Bir yazar, “Öyküler ancak onları anlatabilecek olanların başından geçer.” Görüşüne karşılık, “Onlar benim başımdan çok aklımdan geçer.” demiş.
Yukarıda sözü edilen iki görüşle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Kimi yazarlar öykülerini yaşadıklarına, kimileri de düş güçlerine borçludur.
B) Olayları bütün gerçekçiliğiyle yansıtmayan kişiler öyküde başarılı olamaz.
C) Ancak düş kurmasını bilen ve akıllı kişiler yazar olabilir.
D) Düş gücünü ve akla dayanan öyküler yazmak yaratıcılık gerektirir.
E) Anlatma ve yaratma yeteneğinden yoksun kişiler yazar olamaz.
ÇÖZÜM:
Örnek cümlede “ I. cümlede “başından geçenleri” yani “yaşadıklarını”; II. cümlede ise “aklından geçenleri” yani “düş güçlerine borçlu” olduğu ifade edilmiştir. Örnek cümlede ifade edilen görüş A seçeneğinde anlatılmıştır.
CEVAP: A
ÖRNEK:
Kitaplar okuyucunun bilgi ve anlama düzeyine göre değer kazanır.
Yukarıdaki söz ile anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Eserin okura ulaştıracağı önemli bir mesajı olmalıdır.
B) Okuyucu eserlerin kendi bilgi düzeyine göre olmasını ister.
C) Okurun eseri kolay anlayabileceği bir anlatım kullanılmalını ister.
D) Eserlerin asıl değerini okuyucunun algılama seviyesi belirler.
E) Okuyucusunun düşüncelerini ifade eden eserler değerli eserlerdir.
ÇÖZÜM:
Örnek cümlede eserin değerli olup olmadığını okurun keyfiyetine, anlama yetisine bağlamaktadır. Bu anlamı ifade eden düşünce D seçeneğinde verilmiştir.
CEVAP: D
D) CÜMLE TAMAMLAMA:
Cümle kendi içinde bir anlam bütünlüğüne sahiptir. Bu nedenle cümle kendinden önce ve sonra gelen cümlelerle de bir anlam ilgisiyle bağlanmalıdır.
Bu tip sorularda cümlenin başı ya da sonu boş bırakılır; oraya getirilecek sözcük ya da söz öbekleri sorulur.
Cümlede boş bırakılan yeri tamamlamak için
a) Sözcükler arasında bağlantıyı sağlayan edat ve bağlaçlara bakılmalıdır.
b) Özne ve yüklem arasında, kişi ve zaman bakımından uygunluk aranmalıdır.
c) Sözcükler arasındaki anlamsal ilişkiye bakılmalıdır.
d) Her örnek cümle, boş bırakılacak yere getirilecek sözlerle ilgili ipuçları içerir
ÖRNEK:
Önemli olan okuduğunuz kitapların sayısı değil…
Bu cümlenin sonuna düşüncenin akışına göre hangisi getirilemez?
A) Bu kitapların yaşamımıza ne kattığıdır.
B) Onların, eleştirmenlerce nasıl değerlendiril-diğidir.
C) Onların bize kazandırdığı yeni duygulardır.
D) Onlardan edindiğimiz bilgilerle yeni bir dünya kurabilmemizdir.
E) Okuduklarımızın davranışlarımızı, yaşama bakışımızı nasıl etkilediğidir.
ÇÖZÜM:
A, C, D, E şıklarında ”kitapların bize göre niteliği” açısından tamamlamaktadır (B) de ise bunlardan farklı olarak ve düşüncenin akışına aykırı biçimde, “kitapların eleştirmenlere göre niteliği” üzerinde durulmaktadır
ÖRNEK:
…ve onun önemli kaynağı da edebiyattır. Kültürler arası savaşın füzeleri, roketleri, kalaşnikofları edebiyattır. Bir ülkeye dilinizi sokup yaygınlaştırabildiniz mi, bildiğimiz savaşta çok önemli bir stratejik bölgeyi ele geçirmiş gibi oluruz.
Yukarıda boş bırakılan yere konulabilecek en uygun cümle aşağıdakilerden hangisidir?
A) Musiki gibi resim de kültürün önemli unsurlarındandır.
B) Kültürün ana unsurlarının başında dil gelir.
C) Gelişmiş ülkelerin dilleri, edebiyatları da gelişmiştir.
D) Edebiyatın gelişmesi, dilin gelişmesine bağlıdır.
E) Batılı anlayışın milli zevkle bütünleşmesine
ÇÖZÜM:
Soruda örnek cümlenin başına getirilebilecek seçenek istenmiş. Kültürler arası savaş edebiyat aracılığıyla olmaktadır. Bu kültürü kazanmak için “o ülkeye dilinizi sokup yaygınlaştırmalısınız” ibaresi dilin önemini ifade etmektedir. O halde dil kültürün ana unsurlarındandır. Dil kültürün temelini oluşturur; edebiyat bu temel üzerine gelişir.
CEVAP: B
CÜMLENİN ANLATIMI
1) Düz anlatım: Sözü söyleyen kişinin sözleri, aktaran kişi tarafından aynen veriliyorsa düz anlatım olur.
Ayşe bana : “Yarın okula gelemeyeceğim.” dedi.
cümlesinde, cümleyi söyleyen kişi Ayşe’ye ait olan sözü hiç değiştirmeden aktarmış.
ÖRNEK:
(I) Dondurmacıdan bir külah dondurma alabilmek için birbirini çiğner çocuklar. (II) Külahını alan dünyalar bağışlanmış gibi çekilir kenara, gözleri kocaman kocaman, yumulur dondurmaya! (III) Geç kalanlar dondurma almak için sabırsızlanırlar. (IV) Ah, bir de para bulamayıp beş on metre uzaktan elleri bağlı, boynu bükük bakanlar vardır! (V) Herkes alıp çekilince babacan dondurmacı ona: "Gel" der.
Yukarıdaki parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde düz (doğrudan) anlatım vardır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
ÇÖZÜM:
V. cümlede kişinin sözleri değiştirilmeden aynen verildiğinden düz anlatım yapılmıştır.
CEVAP: E
2) Dolaylı anlatım: Söz, sözü aktaranın ifadesine göre değiştiriliyorsa dolaylı anlatım olur.
Ayşe bana, yarın okula gelemeyeceğini söyledi.
Burada Ayşe’ye ait olan söz değiştirilmiştir.
ÖRNEK:
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir başka kişinin düşüncesine yer verilmiştir?
A) Denemeci, ele aldığı konuyu kendi penceresinden bakar.
B) Denemecinin, belli sayıda okura seslendiği unutulmamalıdır.
C) Denemeci, sorunlara değişik açılardan bakarak okura bir tür uyarıda bulunur.
D) Deneme yazarı, eleştirme görevi yüklendiğinin bilincindedir.
E) Denemecinin işi yargılamaktır, sözü boşuna söylenmemiştir.
ÇÖZÜM:
Söz, sözü aktaranın ifadesine göre değiştirilmiş. Dolayısıyla bu anlatım dolaylı bir anlatımdır.
CEVAP: E
CÜMLELER ARASINDAKİ ANLAM İLİŞKİSİ
KOŞULA BAĞLILIK:
Eylemin gerçekleşmesini bir koşula bağlayan cümlelere denir. Yükleme sorulan “hangi şartla, hangi takdirde” gibi sorular koşula bağlılığın olup olmadığını bildirebilir. Koşula bağlılık bileşik cümlelerde olur; yan cümlecik “ -se , -sa ” şart ekini alır, “Ama, fakat, şayet, -mı, -üzere, -dikçe, -dıkça, - ki...”ile de sağlanabilir.
Planlı, etkili ve sürekli çalışırsa bu yıl kazanır.
cümlesinde “kazanır” yargısının gerçekleşebilmesi için “çalışırsa” yargısının gerçekleşmesi gerekir. Dolayısıyla çalışmak eylemi gerçekleşmezse kazanmak eylemi de gerçekleşmez.
“Bunları söyleyenlerin seslerindeki ve okuyuşların-daki pürüzler ayıklanınca klasik denecek kadar sağlam eserler çıkar ortaya.”
Bu cümlede klasik denecek kadar sağlam eserlerin ortaya çıkması, “söyleyenlerin seslerindeki ve okuyuşlarındaki pürüzlerin ayıklanması” koşuluna bağlanmıştır.
“Bu kitabı sana geri almak üzere veriyorum.”
Koşul
“Sana bilgisayar alırım, ama önce üniversite sınavını kazanacaksın.” Koşul
Koşul
Aşağıdaki cümlelerde de koşula bağlılık söz konusudur.
“Gel; ama yalnız olmasın.”
“Seni görmedikçe mutluyum.”
“Çalıştın mı, kazanırsın.”
“Seneye gelmek üzere gitti.”
NOT:
“-se, -sa” eki alan her cümle koşul anlamı vermeyebilir.
“Bugün gelmese de yarın gelse.”
cümlesinde “se” eki istek anlamı katmıştır.
KPSS 2001
ÖRNEK:
(I) Dil bir konuşma, düşünme ve iletişim aracıdır,
(II) ancak aynı dili konuşanlar birbiriyle iletişim kurabilir. (III) Sözgelimi, bilgisayar dilini öğrenmeden bilgisayarla iletişim kuramayız. (IV) Bilgisayarla iletişim kurmanın yolu onun diliyle konuşmaktan geçer. (V) Bilgisayar dilini bilmeyenler onunla hiçbir zaman tam iletişim kuramazlar.
Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde “koşul” anlamı vardır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
ÇÖZÜM:
Numaralanmış cümleleri incelediğimizde II. cümlede “birbiriyle iletişim kurabilme”, ancak “aynı dili konuşma” şartına bağlamıştır.
CEVAP: B
ÖRNEK:
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde eylemin gerçekleşmesi bir şarta bağlanmıştır?
A) Şiddetli soğuklardan elleri ince ince yarılmıştı.
B) İnsanın bilgi düzeyini en güzel kitaplar artırır.
C) İnsanlığın kültür birikimine dayanması ve ona katkıda bulunması gerekir.
D) Ne demek istediğimi, bu yazıyı okursa anlar.
E) Bildiklerimi açıklamak üzere buraya geldim.
ÇÖZÜM:
Koşula bağlılık bir eylemin gerçekleşmesinin başka bir eylemin gerçekleşmesine bağlı olma durumudur. Seçeneklere baktığımızda D seçeneğinde “ne demek istediğini anlamasını”, “yazıyı okuma” şartına bağlıyor.
CEVAP: D
NEDEN - SONUÇ İLİŞKİSİ:
Eylemin yapılma gerekçesinin verildiği cümlelerdir. Bu cümlelerin yüklemine “niçin?” sorusu sorulduğunda cümlenin içerisinde veya başka bir cümlede cevap alınabiliyorsa neden- sonuç ilgisi vardır.
Örneğin:
“Yeni yolun açılmasıyla trafik rahatladı.”
cümlesinin yüklemine “trafik niçin rahatladı?” diye sorduğumuzda “yeni yolun açılmasıyla” cevabını verir. O halde bu cümlede neden- sonuç ilgisi var demektir.
Ben yarime gül demem
Gülün ömrü az olur.
Bu cümlede şair sevgilisine “gül” dememesin sebebini gülün ömrünün az olmasına bağlıyor.
Havalar soğuduğundan hastalandı.
Neden Sonuç
Bilgisayarda oyun oynamaya ara verdi;
Neden
çünkü gözleri yorulmuştu.
Sonuç
Yarın bayram olduğu için öğleden sonra
Neden
okul tatil edildi.
Sonuç
DMS 1999
ÖRNEK 1:
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde neden- sonuç ilişkisi vardır?
A) Son yıllarda bu bölgede iklim değişikliklerinin etkisiyle buzların küçüldüğü saplantı.
B) Kutup bölgesindeki buzların büyüklüğünün mevsimden mevsime fazla değişmediğine inanılırdı.
C) Avcı filoları uzun zaman buzlu bölgelerin kıyılarında balina sürülerini avladılar.
D) Balıkçılar kutuptaki buz tabakalarının konumunu incelediler.
E) Bu bölgede yapılan gözlemler ve ölçümlerden yararlanarak Antarktika’nın haritası çizildi.
ÇÖZÜM:
Buzulların küçülmesi bölgedeki iklim değişikliğine bağlanmaktadır.
CEVAP: A
KPSS 2001
ÖRNEK 2:
(I) Bizde Cumhuriyetle başlayan demiryollarını yaygınlaştırma atılımı 1950’ye değin sürdü. (II) Bu tarihten sonra ağırlık karayollarına verildi; böylece ortaya dev bir trafik sorunu çıktı. (III) Oysa o yıllarda hızı saate yüz kilometre olan bazı trenler, günümüzde üç yüz kilometre hızla gidiyor. (IV) Bugün Paris’ten trene binip Manş Denizi’ni de tüp geçitle aşarak üç saatte Londra’ya varıyorsunuz.
(V) Demiryolları, şimdi karayolunun değil, havayolunun rakibi olmak üzere.
Yukarıdaki parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde neden-sonuç ilişkisi vardır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
ÇÖZÜM:
Eylemin yapılma gerekçesinin verildiği cümlelerdir. Seçeneklere baktığımızda “trafik sorununun ortaya çıkması” “ağırlığın karayollarına verilmesi” nedenine bağlanıyor.
CEVAP: B
KPSS 2005
ÖRNEK 3:
(I) Şimdiye değin pek çok oyunda rol aldım. (II) Çoğu kez, oynadığım oyunun komik olduğunu fark etmeden oynarım. (III) Bunu fark ettiğim zaman oyuna devam edemiyorum. (IV) Sonradan kendimi televizyonda izliyorum. (V) İzlerken de gülüyorum. (VI ) Oynarken, yaptığın işten kendin de hoşlanıp gülmeye başlarsan ipin ucu kaçıyor.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde III. cümlede belirtilen durumun nedeni açıklanmıştır?
A) I. B) II. C) IV. D) V. E) VI.
ÇÖZÜM:
III. cümlede belirtilen bir sonuç vardır. Bu sonucun oluşmasına neden olan sebep ise II. cümlede belirtilmiş. “Oynadığı oyunun komik olduğunu fark ettiği an oyuna devam edemediğini” neden olarak göstermektedir.
CEVAP: B
Amaç- Sonuç ilişkisi
Amaç anlamı taşıyan cümlelerde, eylemin hangi amaca bağlı olarak gerçekleştiği vurgulanır. Bu tip cümlelerde “hangi amaçla” sorusunun yanıtı vardır.
“İşe gitmek için evden çıktı.”
Amaç
“Sizi almaya geldim buraya.”
Amaç
“Araba almak için para biriktiriyor.”
Amaç
NOT:
Neden sonuç ilişkisi ile amaç sonuç ilişkisi birbirine karıştırılmamalıdır.
Cümledeki “için” sözcüğü yerine “amacıyla” sözcüğü kullanılabiliyorsa amaç sonuç cümlesidir. Kullanılamı-yorsa neden sonuç cümlesidir.
Örneğin:
“Konuşmak üzere kürsüye geldi.”
cümlesinde “üzere” sözcüğü yerine “amacıyla” sözcüğü kullanılabiliyor. Dolayısıyla bu cümle amaç sonuç cümlesidir.
Oysaki,
“Hastalandığı için işe gitmedi.” cümlesinde “için” sözcüğünün yerine “amacıyla” sözcüğünü getirdiğimizde uygunluk göstermiyor. O halde bu cümle neden sonuç cümlesidir.
CÜMLENİN ANLAMSAL ÖZELLİKLERİ:
1- Nesnel Yargılı Cümleler:
Bireylerin olumlu-olumsuz duygularını içermeyen yargılardır.
Nesnel yargılar:
• Bilimseldir.
• Objektiftir.
• İspatlanabilir.
• Herkes için geçerlidir.
• Hiçbir kişisel düşünce taşımaz.
• Geneldir.
• Sayısal değerler taşıyabilir.
• Tanımsaldır.
Örnekler:
Bu yaz Türkiye’ye on milyon yabancı turist geldi.
cümlesinde söyleyenin kişisel görüşü, yorumu yoktur. Burada ortaya sürülen düşünce kolayca kanıtlanabilir.
“Ahmet Haşim sembolist bir şairdir.”
cümlesi nesnel bir cümledir. Çünkü Ahmet Haşim’in sembolist bir şair olduğu şiirlerine bakılarak ispatlanabilir. O halde bu cümle nesnel yargı içermektedir.
Örnekler:
Dünyanın ekseni 23o 27ı eğiktir.
Dünyanı nüfusu 7 milyardır.
Yeşil gömlekli, çizgili kazaklı birisi içeri girdi.
Yüzüklerin Efendisi romanını konusu, hayal mahsulü şeylerden oluşur.
' UYARI: Bazı cümlelerde nesnellik, öznellik bir arada bulunabilir.
“Yunus, 13.-14. yüzyıllarda Anadolu’da yaşamış dünyanın en büyük ozanıdır.”
Bu cümlenin birinci kısmı nesnel, ikinci kısmı özneldir.
KPSS 2001
ÖRNEK 1:
(I) Kent meydanının ortasında, açık havada gösteri yapan bir dansçıyı izliyoruz. (II) Son derece ölçülü, uyumlu hareketlerle dans ediyor. (III) Güzel bir müzik eşliğinde, yerçekimi yasasına meydan okuyor sanki. (IV) Dans etmiyor, uçuyor adeta. (V) Tek ayağı üzerinde inanılmaz bir biçimde denge sağlıyor.
Bu parçadaki cümlelerin hangisinde söyleyeninin yorumuna yer verilmemiştir?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
ÇÖZÜM:
Kişisel duygu ve düşünce taşımayan, kişinin yorumuna yer verilmeyen yargılar nesnel yargılardır. I cümlede gözlemlenen bir durum aynen yorum katılmadan aynen anlatıldığı için nesnel bir anlatımdır.
CEVAP: A
KPSS 2005
ÖRNEK 2:
(I) Bodrum Kalesi, avlularında bin bir çeşit çiçek ve kuşla ziyaretçilerini karşılıyor. (II) Burası, Akdaniz’in en yeşil kalesi. (III) Kalenin dört kulesi günümüze kadar sağlam kalmış. (IV) Bu kalede tarih, gözler önünde canlanıyor; ziyaretçileri sarıp sarmalıyor, yüzyıllar ötesine götürüyor. (V) Geçmiş yüzyılların tanrıçaları, kraliçeleri, şövalyeleri, gemicileri birer birer ayağa kalkıyor.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde nesnellik söz konusudur?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
ÇÖZÜM:
Öznellik kişiden kişiye değişen yargılar içeren cümlelerde bulunan bir özelliktir. Numaralanmış cümlelere baktığımızda, “kalenin dört duvarı ayakta kalmış” gibi kişisel görüş içeren ifadeler yoktur. Diğer seçeneklerde ise kişisel görüş ifade etmektedir.
CEVAP: C
2- Öznel Yargılı Cümleler:
Bireylerin olumlu-olumsuz duygu ve düşüncelerini yansıtan cümlelerdir.
Öznel yargılar:
• Bilimsel değildir.
• Sübjektiftir.
• Sayısal ve tanımsal değildir.
• Duygu ifadesi taşır.
• Kişisel düşünceler hakimdir.
• Taraflıdır.
• Kanıdır.
• Doğruluğu ispatlanamaz.
• Kısacası “Bana göre” anlamı taşır.
“Tiyatro sinemadan daha önemli bir sanat dalıdır.”
Cümlesi öznel bir yargı içerir. Çünkü kişisel beğeni ifade eden “daha” sözü değişkendir, kişiye göre değişir, tiyatronun sinemadan daha önemli sanat dalı olduğunu bir başkası kabul etmeyebilir.
“Etkileyici tarafı ağır basan tiyatroya gereken önemi veremiyoruz.”
cümlesinde “gereken önemi vermiyoruz” kişiden kişiye değişen bir özelliktir.
Örnekler:
- Dünyadan başka gezegenlerde de yaşayanlar vardır.
- Yahya Kemal en güzel şiirlerini “Kendi Gök Kubbemiz” adlı kitapta toplamıştır.
- Yeşil gömleği ve çizgili kazağı ona çok yakışmış.
- Ülkemizin en güzel kenti İstanbul’dur.
- Sanatçı bu son yapıtında köy sorunlarını yansıtırken başarılı bir grafik çiziyor.
- Herkes sınavı kazanacaktır.
KPSS 2004
ÖRNEK:
(I) Opera, birçok sanat dalını içeren bir sanat
(II) Müzik, operanın temel öğesi (III) Bazen jest ve mimikler, yani tiyatro, bazen de bale girer işin içine. (IV) Resim ve heykel sanatından yararlanılarak oluşturulan dekoru, kostümleri ve aksesuarları da unutmamak gerekir. (V) Operanın birçok duyumuza seslenip onları harekete geçirmesinde, izleyenleri büyülemesinde bu sanat dallarının etkisi çoktur.
Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde kişisel görüşe yer verilmiştir?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
ÇÖZÜM:
Kişisel görüşe yer verilen cümleler öznel yargı içeren cümlelerdir. V. cümlede; “duyulara seslenmesi”, “izleyenleri büyülemesi” ifadelerini başkaları farklı yaklaşımlarla değerlendirebilir.
CEVAP: E
ÖRNEK 2:
(I) Yazara kitap yazması için Bakan Türk’ün onayıyla bilgisayar verilmiş. (II) İlk kitabını bitiren yazar, Türk dilinin tarihine ilişkin önemli bir eser üzerinde çalışıyor. (III) Boyut Yayın Grubu tarafından yayınlanan Küçük Oteller Kitabının son baskısında 174 otel yer alıyor. (IV) Otellerin her biri teker teker gezilerek bilgiler alınarak yazılmış. (V) Tanıtım yazıları yeni baştan yazılarak fotoğraflar yenilenmiş.
Yukarıdaki parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde öznellik vardır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
ÇÖZÜM:
II. cümlede “önemli bir eser üzerinde çalışıyor” sözleriyle yazar, anlatıma duygularını katmıştır. Çünkü “önemli bir eser” olduğu kişiden kişiye değişir.
CEVAP: B
GENEL VE ÖZEL YARGILAR:
Genel yargıların kapsamı bir kişi ya da nesneyle sınırlı değildir, geniştir. Bir bütünün parçası değil tümü anlatılır. Genel yargılı cümlelerin özne ve nesneleri çoğuldur.
Örneğin;
- Atmosferin üst tabakalarına çıkıldıkça sıcaklık düşer.
- Tütün üreticileri bu sene mağdur olmadılar.
- Bazı insanlar asla çıkarlarını düşünmezler.
- Öğrencilerin çoğu üniversite sınavına hazırlanmaya erkten başlıyor.
Kimi yargılar diğerine göre daha özel bir durumu aktarabilir.
Belli bir nesneyi ya da kişiyi ilgilendiren anlam kapsamı sınırlı yargılara özel yargı denir.
Özel yargıların anlam kapsamı oldukça sınırlıdır. Bu yargı cümleleri ya bir kişiyi ya da bir nesneyi ilgilendirmektedir.
Örneğin;
Ahmet, ailesi tarafından çok sevilir.
Son matematik yazılısından da tam not almıştı.
Sorunlarını doktora özenle anlatıyordu.
Kimi zaman bir sözcüğün anlamı içinde birçok sözcük ifade edilebilir.
Örneğin;
“Bahçede değişik bitkiler vardı.” cümlesinde “bitki” sözcüğünün anlamı içinde otlar, çiçekler, ağaçlar gibi birçok şey bulunur. İşte bitki genel, onun anlamı içinde bulunanlar ise (çiçek, gül, karanfil) özeldir.
Genel-özel anlamlı sözcükler
Spor Gül
Atletizm Çiçek
Koşu Bitki
Maraton Varlık
TANIMLAMA
Herhangi bir şeyin ne olduğunu, neyle ilgili olduğunu anlatan cümlelerdir. Bir cümlede kavramların özelliklerinin verilmesi o cümlenin tanım cümlesi olması için yeterli değildir.
Bu tarz cümlelerde herhangi bir şeyin ne olduğunun tanımı verilir. Cümlenin öznesine “ Bunedir?” sorusu yöneltildiğinde bu soruya verilen cevap çoğu zaman bir tanım şeklindedir. Tanım cümlelerinde “yüklem” “-dır, -dir, -dur, -dür” ekini alır. Ancak bu eki alan her cümle tanım cümlesi değildir.
Aşağıdaki cümleleri buna göre inceleyelim:
“Sanat, duyguların etkili ve coşkulu bir şekilde anlatıldığı zemindir.” cümlesinde tanım yapılmıştır. Çünkü “sanat nedir?” sorusuna cevap verir. Ancak; “Sanat toplum için olmalıdır.” cümlesinde tanımlama yapılmamıştır. Çünkü “Nedir?” sorusuna cevap alınamaz.
“Sanat, düşünceyi anlamlı kılma çabasıdır.” tanım cümlesidir. Fakat “Sanat, anlaşılabilir olmalı.” Sanatın özelliğinden bahsedilmektedir, tanım cümlesi değildir.
ÖRNEK 1:
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde tanımlama yapılmıştır?
A) Hatıra sözcüğünü dilimizde "anı" sözcüğüyle karşılıyoruz.
B) Anı türü edebiyatımızda Tanzimat'la canlılık kazanır.
C) Yazarın, geçmişte yaşadıklarını anlattığı yazı türü anıdır.
D) Anı, gezi yazısıyla da zaman zaman kesişebilir.
E) Anı türüne gerektiği kadar önem verilmediği düşüncesi yaygındır.
ÇÖZÜM:
Yukarıda tanımın ne olduğunu ifade etmiştik. Bu bilgilerimiz çerçevesinde C’de anı’nın tanımı yapılmıştır. “Anı nedir?” sorusunu yönelttiğimizde “geçmişte yaşadıklarını anlattığı yazı türü.” cevabını alabiliriz.
CEVAP: C
ÖRNEK 2:
Aşağıdakilerden hangisinde bir tanımlama vardır?
A) Diğer sanat dallarında olduğu gibi müziğin de evrensel boyutu elbette vardır.
B) Müzik; duygu, düşünce ve hayal dünyasını yansıtır.
C) Duygu ve düşünceleri sesle ifade etme sanatı, müziktir.
D) Müzik, kültürün önemli unsurlarından biridir.
E) Müzik, mimari geleneğimizden daha köklü bir geleneğe sahiptir.
ÇÖZÜM:
Seçenekleri incelediğimizde “müzik” nedir? diye sorduğumuzda “duygu ve düşünceleri sesle ifade etme sanatıdır.” Cevabını verir. O halde C seçeneğinde müziğin tanımı yapıldığını görmekteyiz.
CEVAP: C
DEĞERLENDİRME:
Bir yargı veya kavram hakkında olumlu veya olumsuz, öznel veya nesnel incelendikten sonra bunlarla ilgili bir sonuca varmaktır. Değerlendirmede somut bir şeyin ( eser, yazar…) değerlendiriliyor olması gerekir.
Örneğin:
“Yazar, eserde yabancı sözcüklere yer vermesiyle eserin akıcılığını bozuyor.”
cümlesinde değerlendirme söz konusudur. Çünkü sözü edilen eserin anlatımı ile ilgili olumsuz bir durum ortaya konuyor.
Hüseyin Rahmi, eserlerinde varoşların yaşantısını çok güzel bir şekilde anlatmış.
cümlesinde Hüseyin Rahmi’nin eserleri ile ilgili değerlendirme yapılmıştır.
NOT:
Değerlendirmeler öznel ya da nesnel olabilir.
“Romanda anlatılan Kurtuluş Savaşı yıllarıdır.”
cümlesi nesnel bir değerlendirmedir. Çünkü eserde anlatılan konu kişiden kişiye değişmeyen bir yargıdır.
“Öykülerin anlatımında bir kuruluk, bir tekdüzelik olması anlatımın akıcılığına gölge düşürüyor.”
Bu değerlendirmede yer alan ”bir kuruluk, bit tekdüzelik” ifadeleri kişiden kişiye değişen özelliğe sahiptir. “anlatımın akıcılığına gölge düşürüyor” ifadesi bu değerlendirmeyi yapanın yorumunu, yani kişisel görüşünü içermektedir.
KPSS 2005
ÖRNEK 2:
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “değerlendirme” söz konusu değildir?
A) Yazar, herhangi bir sanatsal ilke ve kurala bağlı kalmadan, aklına esen her şeyi olduğu gibi romanında aktarmıştır.
B) Yaşamı boyunca beş roman, yüz öykü yazmış. Fransız ve İngiliz yazarlardan birçok çeviri yapmıştır.
C) Öykü ve romanlarında gerçekçilik akımından ilkelerine, kurallarına sıkı sıkıya bağlı kalmış, bu akımın en güzel örneklerini ortaya koymuştur.
D) Yazar, hemen her yapıtında denizi ve deniz insanlarını abartmadan, şairaneliğe kaçmadan, gerçek ölçüler içinde yansıtmıştır.
E) Yazar, eski destan şairlerine tutkunluğu nedeniyle öykü ve romanlarında mecazlardan söz oyunlarından sıkça yararlanmıştır.
ÇÖZÜM:
A, C, D, E şıklarında anlatıcı kendi düşüncelerini ortaya koyarak bir değerlendirme yapmıştır. Oysa B’de yazarın ortaya koyduğu ürünleri hakkında bilgi vermiştir, herhangi bir değerlendirme yapmamıştır.
CEVAP: B
ELEŞTİRİ:
Bir konu, eser veya yazar hakkında olumlu veya olumsuz yapılan değerlendirmeye eleştiri denir. Eleştiride olumsuz, eksik, kusurlu, yanlış yönler aktarılır.
Servet-i Fünûn şairlerinden bazıları edebiyat eserinin, sanat değeri olmak şartıyla, ana dili ile yazılırsa yaşayabileceğini anlayamadan öldüler.
cümlesinde Servet-i Fünün şairleri ile ilgili olumsuz bir düşünce belirtilmiştir.
Sanat eserinin yalın dili beğenilmemiş. (olumsuz eleştiri)
“Hikayelerinde işlediği konular özgün değil.” (eleştiri)
“Bu romancı romana yeni bir soluk getirmedi.” (eleştiri)
' UYARI: Eleştiri ile ilgili sorularda olumsuz görüşlerin yer aldığı eleştirileri anlamalıyız. Olumlu eleştiriden soru gelecekse , “Aşağıdakilerin hangisinde olumlu eleştiri vardır?” diye belirtilir.
KPSS 2003
ÖRNEK:
(I) Kalabalıktan uzak, tepede bir çamın altında güzel bir yer bulduk; getirdiğimiz kilimi çimenlerin üzerine serdik. (II) Bulunduğumuz yerden mavilikler içinde körfez görünüyordu. (III) Fakat kentin çevresindeki fabrikaların siyah dumanları bu güzel görüntüyü gölgeliyordu. (IV) Oturduğumuz yerden bu manzarayı bir süre seyrettik. (V) Ilık bir rüzgar, çamların dallarından süzülüp yüzümüzü okşuyordu.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde eleştiri vardır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
ÇÖZÜM:
Eleştiri, bir konu, eser veya yazar hakkında olumlu veya olumsuz yapılan değerlendirmedir. Seçeneklere baktığımızda III. cümlede “fabrikaların siyah dumanı kentin güzel görüntüsünü gölgeliyor” ifadesiyle olumsuz bir eleştiri yapılmıştır.
CEVAP: C
ÖRNEK:
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde olumlu bir eleştiri vardır?
A) Düşünceleri güzel ama dili biraz pürüz.
B) Yazar, konuların gerektirdiği şiirselliği ya da gülmeceyi yerli yerinde kullanıyor; özlemi, öfkeyi aynı güçle duyumsatıyor.
C) Haşim’in eski dille yazdığı fevkalade anlamlı ve güzel şiirlerdi ama unutuldu..
D) Yazar kişilere, onların serüvenlerine, özlemlerine magazin öykücüsü gibi yaklaşmaktan kurtulamıyor.
E) Yazar daha ilşk öyküsünde cümleler birbirinin üzerine yığılıyor.
ÇÖZÜM:
Yukarıdaki seçenekleri incelediğimizde B seçeneğinde “yerli yerinde kullanıyor”, “özlemi ve öfkeyi aynı güçlükle duyumsatıyor” ifadeleriyle olumlu yönde değerlendirme yapılmış.
CEVAP: B
KARŞILAŞTIRMA:
Bir düşünceyi ya da kavramı daha anlaşılır hale getirmek için onu başka bir düşünce ya da kavramla herhangi bir yönünün kıyaslanmasıdır. Karşılaştırma zarfları kullanılır: “en, pek, çok, daha, fazla, göre, oysaki, ise vs...”. Yani üstünlük, eksiklik, eşitlik gibi derecelendirme anlamı vardır. Benzetme yoktur.
Karşılaştırmalarda iki unsur vardır: karşılaştırılan varlıklar ve karşılaştırma yönü. Bu iki unsurdan birinin olmadığı yerde karşılaştırma yapılmaz.
“Ahmet Bey yaşça arkadaşından daha büyüktür.”
cümlesinde Ahmet Bey arkadaşıyla yaş yönünden karşılaştırılıyor.
“Edebi türler arasında en çok romanı severim.”
cümlesinde romanı sevme yönüyle diğer edebi türlerle karşılaştırılmış.
“İki satırlık bir konuşma, bir karakteri on sayfalık bir betimlemeden daha başarılı bir biçimde çizebilir.”
cümlesinde “iki satırlık bir konuşma” ile “on sayfalık bir betimleme” bir karakteri başarılı bir biçimde aktarma yönünden karşılaştırılmıştır.
“Öğretmen sınıfın en çok konuşanını öne oturttu.”
“Bu hayat serüveninde ben senden daha yorgunum.” dedi.
KPSS 2004
ÖRNEK:
Aşağıdaki dizelerin hangisinde bir “karşılaştırma” vardır?
A) Ölüm ile ayrılığı tartışmışlar
Elli dirhem fazla gelmiş ayrılık
B) Kırıktır perdesi çalmıyor sazım
Sazlar düzen tutmaz teller perişan
C) Sümbüllü dağlardan koku getirir
Ilgıt ılgıt esen yele dönmüşsün
D) Bre beyler bir onulmaz derdim var
Her olur olmaza açamıyorum
E) Çok varıp gelirsen olmaz her yere
Ya muhabbet kalkar ya bir hal olur
ÇÖZÜM:
A seçeneğinde karşılaştırma yapıldığı görülmektedir. Burada ölümle ayrılık karşılaştırılıyor.
CEVAP: A
ÖRNEK:
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “karşılaştırma” söz konusudur?
A) İkinci baskıda kitabıma bazı bölümler ekleyeceğim.
B) Çocuklar büyüklerden büyük sevgi beklerler.
C) Bu konuda bir eser yazmayı düşünüyorum.
D) Nezaket ve dostluk, kabalık ve sertlikten daha kuvvetlidir.
E) Bu odayı pembeye boyayın ki çocuklar sevinsin.
ÇÖZÜM:
D seçeneğinde “nezaket ve dostluk” “kabalık ve sertlikle” karşılaştırıyor. Nezaket ve dostluk, kabalık ve sertlikle karşılaştırılmış ve nezaket ve dostluğun daha kuvvetli olduğu ifade edilmiş.
CEVAP: D
YORUMLAMA:
Öznel değerlendirmelerdir. Kişiye “öyleymiş gibi” gelen durumlardır.
“Hareketlerinizden bizi dikkate almak istemediğiniz sonucuna vardım.”
cümlesinde kişiye özgü bir değerlendirme söz konusudur.
“İkide bir karşıma çıkıyor, sanki beni izliyor.”
cümlesinde “öyle gibi geldi” anlamı taşıyor. Bu, bizim kendi vehmimizin , kendi düşüncemizin sonucudur. Kişi veya olaya o konumu biz yüklemiş oluruz.
“ Arkadaşların çok anlayışlı kimselere benziyor.”
“Onun çıkarına düşkün biri olduğunu düşünüyorum.”
ÖRNEK:
(I) Bu kitap, Orhan Veli’nin bütün şiirlerini bir araya getiriyor. (II) Kitapta, şiirlerin yazıldığı tarih ve yayımlandığı dergiler de belirtiliyor. (III) Bu derleme, sanatçının ilk şiirleri ile sonraki beş şiir kitabında yer alan şiirlerini kapsıyor. (IV) Kitaplarında ele aldığı ve almadığı şiirlerin karşılaştırmalı bir yöntemle anlatılması, Orhan Veli’nin şiirlerindeki gelişimin kolaylıkla izlenebilmesini sağlıyor. (V) Bu şiirlerde bir kısmı kitap olarak beş yıl önce yayımlanmış.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde yoruma yer verilmiştir?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
ÇÖZÜM:
Orhan Veli’nin eseri incelendikten sonra eserle ilgili değerlendirme yapılarak yorumda bulunulmuş.
CEVAP: D
İHTİMAL (OLASILIK):
Bir eylemin ya da durumun gerçekleşip gerçekleşmeyeceğinin belli olmamasına ihtimal denir. İhtimal anlamı taşıyan cümlelerde kesinlik anlamı yoktur. İhtimal durumundaki eylem gerçekleşebilir de gerçekleşmeyebilirde. “Galiba, sanırım, gibi, olmalı, olacak, -tir, -ebilmek....”gibi ifadeler bulunur.
“şimdi bizim memlekete kar yağmış, havalar iyice soğumuştur.”
cümlesinde ihtimal söz konusudur. Memlekette karın yağıp yağmadığı kesin değildir. “Kar yağmış olabilir de, olmayabilir de” anlamını taşımaktadır.
“Yirmi yaşlarında olmalı.”
“Seni bir yerlerde görmüş gibiyim.”
“Yarın doktora gidebiliriz.”
“Geç kaldık sanırım o gitmiştir.”
“Bugün arkadaşlar bize gelebilir.”
“Bu soruyu galiba çözemeyeceğiz.”
cümlelerinde de ihtimal vardır.
KPSS 2001
ÖRNEK:
(I) Bu bölgede binlerce yıl önce büyük bir heyelan yaşanmış (II) Bunun sonucu olarak Sülüklügöl oluşmuş. (III) Bu göl 1100 metre yüksekliğinde ve çanak biçiminde bir çöküntünün ortasında yer alıyor. (IV) Çevresindeki orman nedeniyle gölün suyu orman yeşili renginde. (V) Bu doğa harikasının günümüze kadar gelmesi, belki de eski bir tarihe sahip olmasının bir sonucudur.
Yukarıdaki numaralanmış cümlelerden hangisin-de “olasılık” anlamı söz konusudur?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
ÇÖZÜM:
Seçeneklere baktığımızda V. cümlede “belki” sözcüğü cümleye ihtimal anlamı katmıştır.
CEVAP: E
ÖRNEK:
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir “ihtimal, olasılık” söz konusudur?
A) Bu güzelim kıyı şeridini de beton yığınlarıyla doldurup modernleşelim.
B) Burada doğayla kucak kucağa, yapayalnız , özgür ve huzurlusunuz.
C) Diyelim ki bu olay gerçek değil, o zaman ne yapacağız.
D) Bu ses galiba beni çağırıyor; kalkıp gideyim.
E) Buraya geldikçe çocukluk günlerimi anımsıyorum.
ÇÖZÜM:
“olasılık” bir olayın gerçekleşip gerçekleşmeyeceğinin tam olarak bilinmemesidir. Seçenekleri incelediğimizde D’de “galiba” ifadesi olasılık anlamı vermektedir.
CEVAP: D
BENZETME:
Bir olguyu anlatırken başka olgularla benzerlik kurma şeklinde oluşur. İki olgu arasında sağlam olgu olmalıdır. “gibi” edatının olduğu cümlede benzetme var olduğunu unutmayalım!
“Bir ayakkabıcının ayakkabı yapışı gibi, düşünen kişi de bilgi yapar edindiği birikimlerinden…”
cümlede bilgiyi oluşturmak bir ayakkabıcının ayakkabı yapmasına benzetilmiştir.
“Deniz kudurmuşçasına dev dalgalar la kıyıları dövüyordu.”
Bu cümlede deniz, hareketleri yönüyle kudurmuş bir varlığa benzetilmiş.
ÖRNEK:
(I) Sınıfın bütün duvarları kar gibi beyaz.
(II) Penceredeki tüller, yazı tahtası, sıraların üstündeki örtüler de… (III) Bunların, hepsi umutları yansıtan birer ayna sanki. (IV) Öğretmeni, sırası, tahtası, Atatürk portresi, İstiklal Marşı, Gençliğe Hitabesi’yle alışılmış bir yer burası (V) Sıraların üstü aynı cümlelerin defalarca yazıldığı defterlerle, hiç kullanılmamış, yarısı bitmiş kurşun kalemlerle, silgilerle silgiler üstünde “Büyükler İçin Okuma“ yazan kitaplarla dolu.
Yukarıdaki parçada numaralanmış cümlelerin hangilerinde “benzetme” yapılmıştır?
A) I ve II B) I ve III C) III ve IV
D) III ve V E) IV ve V
ÇÖZÜM:
A seçeneğinde sınıfın duvarları renk yönüyle beyazlıkta kara benzetilmiştir.
CEVAP: A
ÜSLUP
Yazarın anlatımına, sözcükleri seçme ve kullanma biçimine üslup denir.Üslupta yazar “nasıl anlatıyor?” “Dilin ağır, akıcı, sade olması, halk dili olması, herkesin seviyesine uygun olması vs.” gibi kullanımların geçtiği cümlelerdir.
“O, kendisinden söz ettiği bir sanatçıyı yargılayıp değerlendirirken sözcük seçimine, bunların kullanımına büyük özen göstererek okuyucusunun ilgisini kamçılar.”
cümlesi üslupla ilgili bir cümledir. Çünkü yazarın nasıl yazmış sorusuna “sözcük seçimini büyük özen göstermiş” sözüyle aktarılmış.
“Yazar romanda gerçekleri kısa, yalın cümlelerle ortaya koyuyor.”
Burada yazar romanda gerçekleri nasıl yazdığı belirtilmiş. “yazar romanda gerçekleri nasıl yazmış?” diye sorduğumuzda “kısa, yalın cümlelerle” cevabını alırız.
“Kullandığı sözcükler, kurduğu cümlelerle okuyucuyu sıkmadan masalsı bir anlatımla anlatıyor anlatacaklarını.”
Cümlesi üslûpla ilgili cümledir. Yazar anlatımını “masalsı bir anlatımla, okuyucuyu sıkmadan” anlatmasıüslûpla ilgili yargı içermektedir.
ÖRNEK 1:
(I) Şişedeki Zenci’de, var olan bir zenci sorunu farklı bir anlayışla ele alınıp işlenmiştir. (II) Zenci sorununa böyle bir yaklaşım, bizim yazınımızda yoktur.
(III) Yabancı yazınlar için de götürü bir şey söylenemez. (IV) Zencilerin sorunu bizi ilgilendirmese de sanatçının anlatımı, deneme biçemi (üslubu) yönüyle bu kitabı okumak gerekiyor. (V) Bir bakıma, sanatçı, bu kitabında gerçekleri daha gerçekçi bir anlatımla vermiştir.
Yukarıdaki parçada numaralanmış cümlelerin hangisi, sözü edilen sanatçının üslubuyla ilgilidir?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
ÇÖZÜM:
Sanatçının dili kullanma biçimi E seçeneğinde verilmiş
CEVAP: E
ÖRNEK:
(I) Yazar, başka konu yokmuş gibi, bu eserinde de çocukluğunu geçirdiği köyle ilgili izlenimlerini anlatmış. (II) Öykünün ilk bölümünde köyü ve köylüyü ayrıntılı bir şekilde tasvir ediyor. (III) Aynı zamanda öyküde halkın anlayabileceği bir dil de kullanılmış. (IV) Buna karşın, köylüyü kendi diliyle konuştururken biraz yapmacıklığa kaçmış. (V) Ancak karşılıklı konuşmalarda ve sözcüklerin seçiminde titiz davranması, esere zevkle okunabilecek bir hava veriyor.
Yukarıda numaralanmış cümlelerin hangisinde yazarın üslubuyla ilgili olumsuz bir eleştiri yapılmıştır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E ) V.
ÇÖZÜM:
Parçayı incelediğimizde sadece I. cümlede içerikle ilgili bilgi verilmiştir. Diğer cümlelerde üslupla alakalı bilgiler verilmiştir.
Soruda üslupla ilgili eleştiri sorulmaktadır. Yazarın üslûbuna yönelik eleştirini IV. cümlede yapıldığını görüyoruz. “köylüyü kendi diliyle konuşturması” üslûp, bunu yaparken de ”biraz yapmacığa kaçmış” ifadesi de olumsuz eleştiridir.
CEVAP: D
Konu (İçerik)
Bir eserde ele alınan, anlatılanlar konudur. Yazar “ne anlatıyor?” sorusuna cevap verir. Bir düşünce, kavram, duygu, varlık ya da olay eserin konusu olabilir.
Örneğin:
“Yazarın bütün yapıtlarında köy ve köylü insanların yaşamını bulabiliriz.”
cümlesi içerikle ilgilidir. Eserde “köy ve köylü insanların yaşamı” dile getiriliyor. Ayrıca “eserde ne anlatılıyor?” diye sorduğumuzda “köy ve köylü insanların yaşamı” cevabını alırız.
“Sanatçı, günümüz insanının bireysel ve toplumsal gerçeklerini birlikte veren, insalcıl çizgide hikayeler yazmıştır.”
İçerik, bir yazarın ya da eserin anlattıklarıdır. Yani “neyi anlatıyor?” cevap olabilen cümleler olduğunu ifade etmiştik. Bu açıdan yukarıdaki cümleyi değerlendir-diğimizde cümlenin içerikle ilgili olduğu görülmektedir.
ÖRNEK 2:
(I) Şiirde kullanılan dil günlük konuşmadan ayrılmayan, özentisiz, son derece doğal bir dildir.
(II) Kafiyelerde hiçbir zorlama yoktur. (III) Şiir cümlesiyle ölçü arasında tam bir uygunluk vardır.
(IV) Bütün şiire cennet ve cehennem gibi birbirine karşıt düşünce ve değerlerin karşılaştırılması hakimdir. (V) Şiirde sözcük başlarında ve sonlarında bazı ses benzeşmelerine de rastlanır.
Yukarıdaki parçada numaralanmış cümlelerin hangisi şiirin içeriğiyle ilgilidir?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
ÇÖZÜM:
D seçeneğinde konu (içerik) ile ilgili bilgiler verilmektedir.
CEVAP: D
ÖRNEK:
(I) Yazar, geleneksel köy yaşamından kesitler sunduğu bu hikayesinde, temiz bir Türkçe kullanmış. (II) Bu temiz Türkçe’yi sağlam bir anlatım tekniğiyle birleştirerek öyküye çekicilik kazandırmış. (III) Kimi kez bir kelimeyle etkin bir cümlenin görevini yerine getirmiş. (IV) Kimi kez de oldukça uzun ve düzgün cümleler kullanmış.
(V) Ayrıca konuyla anlamın uyum içinde olmasına da özen göstermiş.
Yukarıdaki parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde, sözü edilen hikayenin içeriğiyle ilgili bilgi verilmektedir?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
ÇÖZÜM:
Seçeneklere baktığımızda I. cümlede eserin içeriğiyle alakalı bilgi vermektedir. “ne anlatıyor” sorusunu sorduğumuzda “geleneksel köy yaşamı” cevabını alırız.
CEVAP: A
VARSAYIM:
ileride gerçekleşecek bir eylem veya durumu bir an gerçekleşmiş gibi kabul etmeye varsayım denir. Varsayım anlamı, diyelim ki, farz edelim, tut ki, kabul edelim gibi sözcüklerle sağlanır.
Diyelim ki yapmak istediklerin olmadı, işi bırakır mısın?
Böyle olduğunu kabul edelim, sonra ne yapacaksın?
Varsayalım ki mühendis oldun neler yapardın vatan için?
ÖRNEK:
(I) Yaşarken pek çok fotoğrafı olur insanın. (II) Bazen gider objektifin karşısına yerleşir, durur. (III) Bazen içine girmeyi aklından geçirmediği bir karenin, dörtgenin sınırları arasında kalır. (IV) İnsanın bütün fotoğraflarının yan yana dizildiğini kabul edelim.
(V) Yaşam bir görünür, bir kaybolur.
Yukarıdaki parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde bir “varsayım” söz konusudur?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
ÇÖZÜM:
Varsayım, bir durumun sonucunun ne olduğu bilinmeden onu kendine göre bir sonuca bağlamak demektir. Bu anlam D seçeneğinde “kabul edelim” ifadesiyle görüyoruz.
CEVAP: D
ÖZGÜNLÜK:
Yazarın dil ve muhteva yönüyle diğerlerinden farklı olması. Farklı konu ve dil özelliğini seçmesidir. Özgünlükte taklit, kopya olmayan, başkasını benzemeyen “kendine özgü olan” demektir.
“Halit Ziya, romanlarında sadece çatışmaları dile getirmiştir.”
cümlede Halit Ziya’nın “çatışmaları dile getirmesi” muhteva yönünden diğerlerinden farklı olmasını sağlamıştır.
ÖNERİ (Teklif):
Bir konudaki eksikliğin telafisi, bir sorunu çözmek için öne sürülen görüştür.
“Romanın girişine “içindekiler” kısmı eklenmeseydi roman daha iyi olurdu.”
cümlesinde bir öneri vardır. Bu cümleyi söyleyen kişi romanın daha iyi olması için “içindekiler kısmının” ilave edilmesi önermekte, teklif etmektedir.
“Yaptığın kârın yarısı, reklama ayrılmalıdır.”
cümlesinde de “kârın yarısının ayrılması” noktasında öneri yapılmaktadır.
“Bir de sorunlara bizim gözümüzle bakması faydalı olabilir.”
cümlesinde de yine öneri söz konusudur. ”Sorunlara bizim gözümüzle bakılmasının” önerildiği görülmektedir.
ÖRNEK:
(I) Ey okur, Brown'ın öyküsünü, merak ettiğini bilmiyor değilim. (II) Bu yazıda onun bütün macerasını anlatacak değiliz. (III) Buna gerek de yok zaten. (IV) Sana düşen, onun eserlerini alıp okumaktır. (V) Yazarın İrlanda edebiyatının devleri arasına girmesi sana da ilginç gelecektir.
Yukarıdaki parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde öneri söz konusudur?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
ÇÖZÜM:
Öneri, bir konudaki eksikliği giderilmesi için teklif getirmedir D seçeneğinde bir öneride bulunmaktadır.
CEVAP: D
ÖNYARGI: Bir kişi veya bir olay hakkında önceden peşin hüküm vermedir. Önyargıda olay ya da konu hakkında onların genel durumu bilinmeden olumsuz düşünceler ileri sürmektir.
“Kardeşim, bu sene sınıfta kalacaktır.”
cümlesinde ön yargı söz konusudur. Çünkü kardeşinin bu sene sınıfını geçip geçmeyeceği önceden belli değildir. Bu sözü söyleyen kişi, sonucu gelecekte belli olacak bir konu hakkında olumsuz bir görüş belirtilmiştir.
“Bu kitabın çok satması imkansız.”
cümlesinde de kitabın gelecekteki bir durumuyla ilgili olumsuz görüş belirtilmiştir.
ÖRNEK:
(I) Bir televizyon kanalı daha açıldı. (II) Her zamanki gibi törenlerle ve şeref konuklarının katılımıyla.
(III) Bir sürü boş laf, bir sürü süslü cümle...
(IV) İnsanlardan inanan var mıdır bu masallara?
(V) Televizyon kanallarının izleyicisini memnun ettiğine inanan çıkmaz bence.
Yukarıdaki parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde bir “önyargı” söz konusudur?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
ÇÖZÜM:
Bir olayı veya kişiyle ilgili değişik sebeplerden dolayı önceden edindiğimiz olumlu veya olumsuz yargılardır. E seçeneğinde sonuçla ilgili böyle bir olumsuz karar verme vardır.
CEVAP: E
EŞİTLİK:
Her bakımdan anlamca birbirine denk olan yargılardır. Bu tarz cümlelerde iki ayrı kavramın herhangi bir açıdan eşitlik yönüyle karşılaştırılması söz konusudur.
“Yemeği eşit bir şekilde tabaklara doldurdular.”
cümlesinde eşitlik söz konusudur. Çünkü cümlede yemeğin aynı miktarda, ölçüde konulması anlamını
- İkişer yumurta yediler.
- Elmanın yarısını uzattı.
- Maç berabere bitti.
cümleleri de eşitlik anlamı vermektedir.
ÖRNEK:
(I) Son yıllarda müzik piyasasına tasavvuf müziği alanında birçok yapım çıktı. (II) Bir kısmı çok beğenilirken diğer bir kısmı özellikle tasavvuf müziği sevenlerini üzdü. (III) Genel ortam içinde diğer müzik türlerinde yaşanan söz ve bestedeki seviyesizlikler tasavvuf müziği alanında da kendini gösterdi.
(IV) Tasavvuf müziği alanında kaliteli ürünler sunulmadığını düşünen bir yayınevi yeni bir dizinin yayınına başladı. (V) İlk albümü geçtiğimiz günlerde yayınlanan dizi, oldukça titiz bir çalışmanın ürünü olarak sunuluyor.
Yukarıdaki parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde “eşitlik” anlamı vardır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V
ÇÖZÜM:
“ Eşitlik1” Her bakımdan anlamca birbirine denk olan yargılardır. III. Cümlede diğer müzik türlerindeki söz ve bestedeki seviyesizlik tasavvuf müziğinde de görülmesi olumsuz yönde bir eşitlik ifade etmektedir.
CEVAP: C
SEZGİ:
Gerçeğin deneye ve akla varmadan doğrudan doğruya içten kavranmasına denir.
“Kapıyı çalan kardeşimdir.”
“Kirayı artıracağını anlamıştım.”
ŞAŞIRMA:
Beklenmedik olaylar karşısında şaşkınlığımızı dile getirdiğimiz yargılardır.
“Ali ders çalışmadan yüz alıyormuş öyle mi?”
cümlesinde beklenmeyen bir sonuçla karşı karşıya kalındığı için şaşkınlık ifade edilmiştir.
“Biraz sonra çamura saplanıp kalmayalım mı?”
cümlede beklenmedik bir olayla karşı karşıya kalmadan dolayı bir şaşkınlık ifade edilmiştir.
ÖRNEK:
(I) Dünyanın ikinci büyük nehri Nil’dir. (II) Nil Kahire’yi ikiye böler. (III) Kent, doğuda yaşamın çölle birleştiği yerde, ünlü piramitlerle son bulur. (IV) Keops, Kefren, Mikerinos ve hemen yanında Sfenks… (V) İnsan, 136 metre yüksekliğindeki Keops’a baktığında: “Bunu gerçekten insanlar mı yaptı?” sorusunu sormadan edemiyor.
Bu parçadaki cümlelerin hangisinde “şaşma” anlamı vardır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
ÇÖZÜM:
E seçeneğinde yapılması zor, beklenilmeyen bir sanat eserinin insanlar tarafından yapılması karşısındaki şaşkınlık duygusu ifade etmektedir.
CEVAP: E
Örnek cümleler:
• Sınıf, ders görülen bir yerdir. (Tanımlama)
• Sınıf, yirmi üç öğrenciden oluşmaktadır. (Açıklama)
• Sınıf, oldukça çalışkandır. (Eleştiri, değerlendirme)
• Sınıf, dışarıdan daha serin. (Karşılaştırma)
• Sınıfa bugün müfettişler gelebilir. (İhtimal)
• Sınıfın ortalaması diğerlerinden farklı değil. (Eşitlik)
• Bu sınıftaki öğrenciler planlı ve etkili çalışsın.(Öneri)
• Sınıf, düzensiz çalıştığından başarılı olamadı. (Gerekçe)
• Sınıf, olimpiyatlarda başarılı olur. (Önyargı)
• Sınıfın sınavlarda gidişatı pek iyi değil. (Kaygı)
• Sınıf daha çok çalışsa başarılı olur.(Koşula bağlılık)
KPSS 2002
ÖRNEK:
(I) Canlılar, öldükten sonra çeşitli tortulların içine gömülüp fosilleşir. (II) Denizler fosilleşme için uygun bir ortam olduğunda çoğunlukla denizlerde yaşayan canlılar fosilleşiyor. (III) Ölen canlıların sert kısımları hızla denizin dibine çökerek milyonlarca yıllık bir süreçte tortullarla birleşiyor ve fosilleşiyor. (IV) Daha sonra da çeşitli etkilerle yüzeye çıkıyor. (V) Bu fosiller yaşadıkları dönemin cansız tanıklığını yapıyor.
(VI) Kütlenin oluştuğu dönemin iklimi, o dönemdeki biyolojik çeşitlilik,tortul kütlelerin yaşı ve çeşitli tektonik olaylarla ilgili bilgiler, fosiller sayesinde ortaya çıkıyor.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangilerinde fosillerin işlevinden söz edilmektedir?
A) I. ve II. B) II. ve III. C) III. ve IV.
D) IV. ve V. E) V. ve VI.
ÇÖZÜM:
Fosillerin işlevi V, ve VI. Cümlelerde belirtilmiş. Fosiller; “yaşadıkları döneme cansız tanıklık ettiğine” ve “biyolojik çeşitlilik, tortul kütlelerinin yaşı ve çeşitli tektonik olaylarla ilgili bilgilerin ortaya çıkması” fosillerin işlevi, fonksiyonu olduğu görülmektedir.
CEVAP: E
Dostları ilə paylaş: |