Araştırmanın Amacı
Bu çalışmada, pozitif psikoloji ve pozitif psikoterapi yaklaşımlarına dayalı olarak geliştirilmiş grupla kariyer danışmanlığı programının; katılımcıların kariyer geleceği algıları ve kariyer amaçları belirleme düzeyleri üzerindeki etkililiğinin incelenmesi amaçlanmıştır. Ayrıca bu genel amaç doğrultusunda; programın, bireylerin kariyer uyumu, kariyer iyimserliği, algılanan bilgi ve psikolojik iyi oluş düzeyleri üzerindeki olası etkileri de değerlendirilmiştir.
Yöntem
Araştırma, Ankara Üniversitesi’nin farklı fakültelerinde öğrenim görmekte olan ve kariyer süreçlerini şekillendirme konusunda kararsızlık yaşayan 11 öğrencinin (1 erkek, 10 kadın) katılımıyla gerçekleştirilmiştir. Katılımcıların yaşları 19 ile 21 arasında değişmektedir ve yaş ortalamaları= 20.41’dir. Çalışmada yarı deneysel model kullanılmıştır. Katılımcılar uygun örnekleme yöntemine göre seçilmişlerdir. Araştırmada veri toplama aracı olarak Kalafat (2012) tarafından Türkçeye uyarlama çalışmaları yapılan Kariyer Geleceği Algısı Ölçeği, Eryılmaz (2012) tarafından geliştirilen Pozitif Psikoterapi Bağlamında Yaşam Amaçları Ölçeği’nin kariyer amaçları alt boyutu ve Telef (2013) tarafından Türkçeye uyarlama çalışmaları yapılan Psikolojik İyi Oluş Ölçeği kullanılmıştır. Ayrıca katılımcıların programa ilişkin görüşleri araştırmacılar tarafından hazırlanan kariyer danışmanlığı uygulaması değerlendirme formunda yer alan derecelendirmeli ve açık uçlu sorular aracılığıyla incelenmiştir. Uygulamalar, haftada bir gün gerçekleştirilen ve yaklaşık 90 dakika süren beş oturumda tamamlanmıştır. Veri toplama araçları uygulama öncesinde ve sonrasında ön test ve son test olarak uygulanmıştır. Analiz sürecinde parametrik istatistik tekniklerin varsayımları karşılanamadığı için parametrik olmayan teknikler kullanılmıştır. Grupla kariyer danışmanlığı uygulamasına katılan bireylerin ön test ve son test ölçümleri arasında anlamlı düzeyde farklılık olup olmadığı Wilcoxon İşaretli Sıralar testi aracılığıyla incelenmiştir. Değerlendirme formunda yer alan ve katılımcıların programdaki kazanımları elde etme düzeylerine yönelik görüşlerini belirlemeyi amaçlayan 5’li derecelemeli(1=Kesinlikle katılıyorum’dan 5= Kesinlikle katılmıyorum’a kadar) 11 soruya verilen yanıtların ise frekans ve yüzde dağılımları hesaplanmıştır. Form aracılığıyla elde edilen nitel veriler ise betimsel içerik analizi ile incelenmiştir.
Bulgular
Analizler sonucunda; pozitif psikolojiye dayalı grupla kariyer danışmanlığı uygulamasına katılan bireylerin; uygulama sonrasındaki kariyer geleceği algısı (z= 2.40, p= .016), kariyer iyimserliği (z= 2.06, p= .040), iş piyasalarına ilişkin algılanan bilgi(z= 2.20, p= .028) ve kariyer amaçları belirleme (z= 2.84, p= .005) düzeylerinde anlamlı düzeyde artış olduğu tespit edilmiştir. Katılımcıların kariyer uyumu (z= 1.55, p= .122) ve psikolojik iyi oluş (z= 1.11, p= .268) düzeylerine ilişkin ön test ve son test puanları arasında ise anlamlı bir farklılık bulunmadığı görülmüştür. Katılımcıların programın kazanımlarını elde etme düzeylerine ilişkin algıları incelendiğinde ise; %72.72’sinin (f=8) akış yaşantısını deneyimlediği ilgileri üzerinde düşünmenin, güçlü yanlarını keşfetmenin, kariyer yaşam alanına yönelik amaçlar belirlemenin, dört temel yaşam alanına ne kadar zaman ve enerji harcadığı üzerinde düşünmenin kariyer planlama ve gelişim süreçlerine kesinlikle katkısı olduğunu düşündükleri tespit edilmiştir. Ayrıca katılımcıların %63.63’ü (f=7) kariyer gelişiminin hangi evresinde olduğunu belirlemenin ve bu sürece olumlu katkıda bulunmuş birine minnettarlığını ifade etmenin kendilerini iyi hissettirdiğini belirtmişlerdir. Betimsel içerik analizi sonucunda ise “programdan faydalanma”, “en çok yararlanılan konular”, “en az yarar sağlayan konular” ve “öneriler” temel alanları ve bu alanlara ilişkin alt kategoriler belirlenmiş ve bu kategorilerde katılımcıların durumu değerlendirilmiştir.
Sonuç ve Öneriler
Çalışmanın sonuçlarına göre, grupla kariyer danışmanlığı sürecinde pozitif psikolojinin temel anlayışı ve tekniklerinden yararlanılmasının, bireylerin kariyer geleceklerini daha olumlu ve iyimser bir bakış açısıyla ele almalarına ve kariyer gelişimleri ile ilgili daha belirgin amaçlar belirlemelerine katkı sağladığı görülmektedir. Bu doğrultuda, pozitif psikoloji yaklaşımının kariyer danışmanlığı uygulamaları ile bütünleştirilmesinin iş yaşamına henüz başlamamış bireylerle yürütülecek hizmetlerde de işlevsel sonuçlar doğuracağı düşünülmektedir. Bu çalışma, yarı deneysel model ile tasarlandığı için bazı sınırlılıklara sahiptir. Konu ile ilgili yürütülecek diğer çalışmalarda kontrol grubunun oluşturulması ve katılımcıların gruplara seçkisiz bir şekilde atanması dikkate alınarak uygulamalar yapılabileceği düşünülmektedir.
Kaynakça
Akçay, V. H. (2012). Pozitif psikolojik sermayenin iş tatmini ile ilişkisi. Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 1, 123-140.
Bolier, L., Haverman, M., Westerhof, G. J., Riper, H., Smit, F. ve Bohlmeijer, E. (2013). Positive psychology interventions: a meta-analysis of randomised controlled studies, BMC Public Health, 13, 1-19.
Chancellor, J., Layous, K. ve Lyubomirsky, S. (2015). Recalling positive events at work makes employees feel happier, move more, but interact less: a 6-week randomized controlled intervention at a Japanese workplace. Journal of Happiness Studies, 16, 871-887.
Erkuş, A. ve Fındıklı, M. (2013). Psikolojik sermayenin iş tatmini, iş performansı ve işten ayrılma niyeti üzerindeki etkisine yönelik bir araştırma. İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi Dergisi, 42(2), 302-318.
Eryılmaz, A. (2012). Pozitif psikoterapi bağlamında yaşam amaçları belirleme ölçeğinin üniversite öğrencileri üzerinde psikometrik özelliklerinin incelenmesi. Klinik Psikiyatri, 15, 166-174.
Kalafat, T. (2012). Kariyer geleceği ölçeği (KARGEL): Türk örneklemi için psikometrik özelliklerinin incelenmesi. Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Dergisi, 4(38), 169-179.
Kaplan, S. Bradley-Geist, C., Ahmad, A., Anderson, A., Hargrove, A. K. ve Lindsey, A. (2014). A test of two positive psychology interventions to increase employee well-being, Journal of Business and Psychology, 29, 367-380.
Panc, I. R. (2015). Positive psychology interventions – evidence-based resources for students’ career development. Journal of Educational Sciences & Psychology, 5(2), 51-61.
Seligman, M. E. P., Rashid, T. ve Parksi A. C. (2006). Positive psychotherapy. American Psychologist, 61(8), 774-788.
Strachan, A. C. (2008). Career self-efficacy psycho-educational group model for emerging adults using positive psychology interventions. Yayımlanmamış yüksek lisans tezi, University of New Hampshire, Durham.
Telef, B. B. (2013). Psikolojik iyi oluş ölçeği: Türkçeye uyarlama, geçerlik ve güvenirlik çalışması. Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 28(3), 374-384.
KISA-YOĞUN-ACİL PSİKOLOJİK DANIŞMANIN TRAVMATİK SORUNLARDA KULLANIMI
DANIŞMANLIK MÜDAHALELERİ VE BECERİLERİ
Canan ÇİTİL AKYOL1
Taşkın YILDIRIM2
Abdullah ATLİ3
Problem Durumu
Yaşamı boyunca pek çok insan travmatik sorun veya sorunlarla karşılaşmaktadır. Travmatik sorunlar bazen deprem, sel, çığ gibi doğal afetlerle meydana gelmekte bazen de doğrudan veya dolaylı olarak trafik kazaları, göç, fiziksel-duygusal-cinsel şiddet, savaş, fiziksel-duygusal-cinsel istismar, terör gibi insan eliyle oluşmaktadır. İnsan eliyle oluşan travmalardan sonra hayata yeniden uyum sağlamak, doğal felaketlerden sonra gündelik yaşama yeniden alışmaya göre daha zordur. Travmatik olaylar kişilere kontrol, bağ kurma ve anlam duygusu veren olağan davranış sistemini tersine çevirir (Herman, 2007, s. 43).
Ergenlik, çocukluk çağı travmalarının devam ettirildiği ve aynı zamanda dönemin gelişim görevlerinin yerine getirilmesinin önemli olduğu bir dönemdir. Ergenlik, diğer gelişim dönemleri gibi beklenen ve doğal bir süreç olarak görülmesine rağmen bireyi beklemediği şekilde yakalar. Ergenlikte, bu beklenmedik anlarla meydana gelen hayal kırıklığı travmanın önemli bileşenlerindendir (Parman, 2010, s. 31).
Ergenlerin sağlıklı kişilik oluşumunu desteklemek için, bu fırtınalı ve stresli evrede, ergenlere ihtiyaç duydukları desteği vermek gereklidir. Travmatik krizler, gerekli müdahaleler zamanında yapılamazsa bireyin uyumunu bozarak ciddi fonksiyonel yıkımlara yol açabilir (Emery, 1982; Sayıl, 1992). Dolayısıyla, ergenlerin yaşamlarının büyük bölümünü geçirdikleri ortaöğretim kurumlarında, ergen sorunlarının fark edilmesi, gerekli müdahalelerin zamanında gerçekleştirilmesi önem kazanmaktadır. Bu kapsamda özellikle okullarda koruyucu-önleyici-iyileştirici-geliştirici işlevleriyle hizmet veren rehberlik ve psikolojik danışma yardımı her geçen gün önem kazanmaktadır.
Dinamik yönelimli ve kısa süreli bir psikolojik danışma yöntemi olan Kısa-Yoğun-Acil Psikolojik Danışma (BEP), Leopold Bellak tarafından geliştirilmiştir. BEP altı oturumdan oluşmaktadır. Psikolojik danışma sürecinde; psikolojik danışman, danışanın yakınmalarını bireysel psikolojik öykü, ailenin psikolojik hikâyesi bağlamında kapsamlı şekilde sorguladıktan sonra dinamik bir formülasyon oluşturur. Danışanın mevcut sorunları; yaşamın erken dönem kökleri, savunma mekanizmaları, öğrenmeleri, nesne ilişkileri oluşumu ve ego gelişimi kapsamında incelenir ve danışma sürecinin çalışma evresinde yoğun bir şekilde gündem edilir. Son oturumda psikolojik danışman, danışanı ile tüm süreci değerlendirerek danışanın kazanımları ve farkındalıklarını tartışır (Bellak, 1992; Doğan, 2015).
Bu çalışmanın amacı, travmatik sorunların çözümünde dinamik yönelimli kısa-yoğun-acil psikolojik danışma uygulamasını ve sürecinin aşamalarını vak'a çalışması üzerinden betimlemektir.
Yöntem
Araştırma Modeli: Bu araştırma, Vak'a İnceleme (Case Work) yöntemiyle gerçekleştirilmiştir. Bu yöntem, bireyin derinlemesine incelendiği, bireysel farklılıkları betimlemek ve kişilik süreçlerini incelemek için kullanılmaktadır (Patton, 2014).
Danışan: Elif; 16 yaşında, bir anadolu lisesinde eşit ağırlık onuncu sınıf öğrencisidir. Psikolojik danışma oturumlarına okul müdür yardımcısı ve okul psikolojik danışmanı tarafından yönlendirilmiştir. Yönlendirilme nedeni, anne babasının boşanmasından sonra içinde bulunduğu karamsar duygu durumu ve arkadaşlık ilişkilerindeki düzensizlik olarak belirtilmiştir. Danışan ambivalan duygular içerisinde, çökkünlük ve öfke hissini yoğun yaşayan, ilişkilerinde hassas ve alıngan, takıntılı düşünce ve davranışları olan, sürekli endişe ve başkalarından zarar göreceği hissi duyan bir ergendir. Danışana ait kişisel bilgiler bu çalışmada değiştirilerek kullanılmıştır.
Psikolojik Danışman: Ege Üniversitesi, Psikolojik Danışma ve Rehberlik lisans programından 2012 yılında mezun olan araştırmacı, 2016 yılında, İnönü Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Ana Bilim Dalı, Psikolojik Danışma ve Rehberlik yüksek lisans programından mezun olmuştur.
Ölçme Araçları
Semptom Tarama Listesi (SCL-90-R), "hiç" ve "çok fazla" seçenekleri arasında 0,1,2,3 ve 4 değerleri alan Likert tipi bir ölçek gibi puanlanmaktadır. Her alt ölçek için belirlenen toplam puan, alt ölçeğin madde sayısına bölünerek o boyut için bir puan elde edilmektedir. Somatizasyon, obsesif-kompulsif belirtiler, kişilerarası duyarlık, depresyon, anksiyete, öfke düşmanlık, fobik-anksiyete, paranoid düşünce, psikotizm ve ek skaladan oluşan on alt boyutu vardır.
Beier Cümle Tamamlama Formu (B Formu), bireylerin genel tutumlarını, eğilimlerini ve isteklerini belirlemek amacıyla geliştirilmiş projektif ve yarı yapılandırılmış bir testtir. Testin B formu 67 eksik cümle içerir ve 16 yaş üstündeki kişilere uygulanabilmektedir.
Hacettepe Kişilik Envanteri (HKE), bireylerin "kişisel" ve "sosyal" uyum düzeylerini ölçmek amacıyla geliştirilmiştir. “Kişisel Uyum” için dört ve “Sosyal Uyum” için de dört olmak üzere sekiz alt ölçekten oluşan HKE'nin alt ölçeklerinin her birinde 20’şer madde vardır. Sekiz madde de Geçerlilik (G) puanı için kullanılmıştır. Envanter, evet-hayır cevaplarıyla ölçülen toplam 168 maddeden oluşmaktadır.
İşlem Yolu: Danışan ve ailesi araştırma hakkında sözel olarak bilgilendirildikten sonra araştırmaya katılım için gerekli olan yazılı kontrat danışan ve ailesi tarafından imzalanmıştır. Danışanla 6 oturumdan oluşan kısa-yoğun-acil psikolojik danışma oturumları gerçekleştirilmiştir. Gerçekleştirilen kısa-yoğun-acil psikolojik danışma oturumlarına ait içerikler deşifre edilerek bulgular kısmında sunulmuştur.
Bulgular
Danışana ait öntest-sontest-izleme test sonuçları değerlendirildiğinde SCL-90-R puanlarının azaldığı, HKE uyum puanlarının arttığı ve Beier Cümle Tamamlama Testi'nde olumlu cümlelerin arttığı saptanmıştır.
Anamnez Oturumu: Elif ile anamnez görüşmesi iki oturum şeklinde gerçekleştirilmiştir. Kısa-yoğun-acil psikolojik danışma yöntemine göre danışana tanıtıcı bilgiler, yakınmalar, benlik tasarımı, doğum öncesi ve sonrası, ilköğretim dönemi, cinsel öykü, tutku ve alışkanlıklar, duygusal ve fiziksel sağlık, belirgin anılar, aile üyeleri başlıklarıyla birlikte toplamda yüze yakın soru sorulmuştur. Danışanın verdiği cevaplar üzerine formülasyon kurulmuştur. Terapötik çalışma uyumu kurulmuştur. Danışanın genel olarak ürkek ve temkinli konuştuğu dikkat çekmiştir.
İkinci Oturum: Anamnez süreci özetlenmiş ve ikinci oturuma, psikolojik danışma oturumlarının anamnez sürecinden farklı işleyeceğini hatırlatmakla başlanmıştır. Bunun için; bu çalışmada "kör adam ve banliyö treni" metaforu kullanılarak psikolojik danışma sürecinde psikolojik danışman ve danışan rollerinin nasıl olması gerektiği vurgulanmıştır. Daha sonra danışanın ana yakınmasına ilişkin sorunlarını sözelleştirmesi temel psikolojik danışman becerileri kullanılarak danışan desteklenmiş, davranışsal amaçların netleşmesi sağlanmış ve oturum sonunda günün özeti psikolojik danışman tarafından yapılmıştır. Danışanın bu oturumda sürece alıştığı ve kendini açmakta sorun yaşamadığı gözlenmiştir. Yaşadıklarını anlatırken konular arasında hızlı geçişler olması süreci zorlaştırsa da, danışan, yaşamında fark ettiği şeyleri hayatında uygulamaya başlamıştır.
Üçüncü Oturum: Kısa-yoğun-acil psikolojik danışma sürecinde "derinlemesine çalışma" olarak adlandırılan bu oturumda amaç, ilk iki oturumda yapılan formülasyona ve kavramsallaştırmaya ilişkin bulguları danışanın iç görüsünü artıracak şekilde kullanmaktır. Bu araştırmanın derinlemesine çalışma evresinde, danışanın yaşadığı arkadaşlık, benlik ve aile sorunlarının temelinde ergenlik dönemi gelişim özelliklerinin yattığı düşünülerek ergenlik dönemine dair psikoteknik bilgilendirme yapılmıştır.
Dördüncü Oturum: Derinlemesine çalışma evresindeki farkındalıklar vurgulanmıştır. Sonlandırmaya ilişkin ayrılık kaygısı çalışılmış ve değişim için gerekli olan farkındalık cümleleri üzerinde durulmuştur. Kapsamlı bir özetle danışanın şimdiye kadarki oturumları gözden geçirilmiştir. Sosyal mesafe bu oturumda yakınlaştırılarak eşitler ilişkisine geçilmiş ve psikolojik danışma sürecinin başarıyla tamamlandığı mesajı danışana iletilmiştir.
Beşinci Oturum: Sonlandırmanın gerçekleştirildiği bu oturumda, danışan tüm süreci değerlendirmiştir. Danışanın psikolojik danışma sürecine başladığı an ile bu son arasındaki fark ve olumlu değişim üzerinde durulduktan sonra olumlu duygularla süreç sonlandırılmıştır.
Altıncı Oturum: İzleme görüşmesi olarak tanımlanan bu görüşmede, kazanımların kalitesi değerlendirilmiştir. Son oturumda olduğu gibi danışanın olumlu değişimleri üzerinde durulduktan sonra kısa-yoğun-acil psikolojik danışma süreci olumlu duygularla tamamlanmıştır.
Sonuç ve Öneriler
Öntest-sontest-izleme test sonuçları karşılaştırıldığında BEP oturumları sonrası, Elif'in psikolojik belirtilerinin azaldığı, kişisel ve sosyal uyumunun arttığı görülmüştür. BEP'in, anne-babasının boşanmasının ardından psikolojik danışma yardımı almaya başvuran Elif'in sorununu çözmede etkili ve sürekli olduğu; BEP oturumları ile sorununun dinamik nedenlerine odaklanıp geçmiş ile bugün, bilinçdışı ile bilinç arasında bağ kuran Elif'in içgörüsünün arttığı ve bugüne uyum sağladığı görülmüştür. BEP oturumları ile geçmiş öğrenmelerini fark edip yeni öğrenmeler gerçekleştiren Elif'in iç görüsünün arttığı ve yeni deneyimler için kararlı davrandığı dikkat çekmiştir. BEP oturumları ile annesiyle ilişkisine odaklanan Elif'in egosunun bütünleştirici işlevinin arttığı ve terk edilme korkusunun azaldığı görülmüştür. BEP oturumları sonrası Elif'in birey alt sisteminin güçlendiği ve ailedeki sınırlarını yeniden belirleyebildiği; Elif'in kendi sorumluluğunu aldığı, kendi kaynaklarına yönelebildiği görülmüştür.
Bu araştırmada, ergenlerin yaşadığı travmatik sorunlardan anne-baba boşanması sorununun çözümüne yönelik BEP oturumları gerçekleştirilmiştir. Başka çalışmalarda, farklı travmatik sorunlar yaşayan ergenlerle BEP oturumları gerçekleştirilebilir. Araştırmacılar, BEP oturumlarının etkililiğini ve sürekliliğini incelemek için deneysel çalışmalar yapabilir. Araştırmacılar, farklı yaş gruplarıyla ve daha fazla katılımcıyla BEP oturumlarının etkililiği ve sürekliliği üzerine çalışmalar gerçekleştirebilirler.
Kaynakça
Bellak, L. (1992). Handbook of intensive brief and emergency psychotherapy (B.E.P). (2. baskı). USA: C.P.S. INC.
Doğan, B. Y. (2015). Kısa acil psikoterapi (BEP). (2. baskı). Ankara: Kurgu Kültür Merkezi Yayınları.
Emery, R. E. (1982). Interparental conflict and the children of discord and divorce. Psychological Bulletin, 92(2), 310 – 330.
Herman, J. (2007). Travma ve iyileşme şiddetin sonuçları ev içi istismardan siyasi terör. İstanbul: Literatür Yayıncılık.
Parman, T. (2013). Ergenliğin yüzleri. (2. baskı). İstanbul: Bağlam Yayıncılık.
Patton, Q. M. (2014). Nitel araştırma ve değerlendirme yöntemleri. (Bütün, M. & Demir, S. B., Ed.). Ankara: PEGEM Akademi.
Sayıl, I. (1992). Olağanüstü koşullarda krize müdahalenin yeri ve önemi. Kriz Dergisi, 1(1), 4-7.
GRUPLA PSİKOLOJİK DANIŞMANIN ENGELLİ ÇOCUĞA SAHİP EBEVEYNLERİN PSİKOLOJİK BELİRTİ DÜZEYLERİ İLE YAŞAM DOYUMUNA ETKİSİ
Cem TÜMLÜ1
Ramazan AKDOĞAN2
Problem Durumu
Yapılan çalışmalar engelli çocuk ebeveynlerinin anksiyete, depresyon, düşük benlik saygısı, hostilite ve somatik yakınmalar gibi çeşitli psikolojik belirtiler gösterdiklerini ayrıca engelli çocuğa sahip ebeveynlerin yaşam doyumlarının düşük olduğunu göstermektedir. Psikolojik yardım ihtiyaçları belirgin olmasına karşın ebeveynlerin bu sorunlarla başa çıkmalarına dönük sınırlı müdahale çalışması bulunmaktadır. Yapılan çoğu müdahalenin çerçevesi de doğrudan ebeveynlerin görüşlerinden çok literatür bilgileriyle şekillenmektedir. Öte yandan çocuğu merkeze koymadan birer birey olarak ebeveynlerin psikolojik zorlanmalarının konu edildiği çalışma sayısı sınırlıdır. Bu durum engelli çocuk ebeveynlerinin psikolojik destek gereksinimlerinin karşılanamaması, sınırlı düzeyde karşılanması veya beklendik düzeyde etkili olamaması sonucunu doğurmaktadır.
Kuramsal Çerçeve
Engelli bir çocuğun doğumu ebeveynler için oldukça travmatik bir durumdur. Nitekim engelli bir çocuğun doğumuyla birlikte ebeveynlerin evrensel bir biçimde birbirini takip eden aşamalar halinde bir yas süreci yaşadıkları ve kabullenme aşamasına ancak bu şekilde gelebildikleri belirtilmektedir. Bazı aileler için kabul sürecinin oldukça uzun sürdüğü hatta bazen hiç gerçekleşemediği belirtilmektedir. Bu bağlamda engelli bir çocuğa sahip olmakla birlikte ebeveynlerin psikolojik olarak engellendikleri ve çeşitli psikolojik belirtiler gösterdikleri birçok araştırma bulgusu ile desteklenmektedir. Engelli çocuk ebeveynlerinin psikolojik zorlanmaları şüphesiz engelli bir çocuğun varlığıyla yakından ilişkilidir. Ancak birer birey olarak da ebeveynlerin psikolojik ihtiyaçları bulunmaktadır. Ne var ki ebeveynlerin kendi ihtiyaçlarına ilişkin farkındalıklarının düşük olduğu gözlenmektedir. Bu durum ebeveynlerin farkında dahi olmadan adeta savrulmaları veya kendi bireysel yaşantılarını hiçe saymaları sonucunu doğurmaktadır. Bu noktada engelli bir çocuğun yarattığı tüm güçlüklere rağmen ebeveynlerin kendi içsel süreçlerine ilişkin farkındalıklarının önemi ortaya çıkmaktadır.
Yöntem
Bu çalışma 2X2’lik (öntest-sontest X deney-kontrol) deneysel desen çerçevesinde yürütülmüştür. Çalışmada grup içi karşılaştırmalarda Wilcoxon sıralı işaretler testi gruplar arası karşılaştırmalarda ise Mann Whitney U testi kullanılmıştır.
Katılımcılar: Çalışmaya 14’ü deney 14’ü kontrol grubu olmak üzere toplam 28 engelli çocuk ebeveyni katılmıştır.
Uygulama: Bu çalışmada engelli bir çocuğa sahip olmaktan kaynaklı ebeveynlerin yaşadığı psikolojik zorlanmaların her oturumda ayrı birer başlık olarak konu edildiği sekiz oturumdan oluşan bir grupla psikolojik danışma süreci gerçekleştirilmiştir. Oturumların ana temaları sürece katılan ebeveynlerle daha önce yapılan bireysel görüşmelerin içeriklerinden ortaya çıkan sorun alanları göz önüne alınarak tanışma ve engelli çocuğa sahip olmakla ilgili yaşanan duygular, eş ilişkileri, engelli çocuğu kabul, sosyal destek-dışlanma, psikolojik belirtiler, kendine zaman ayıramama, sonlandırma olarak oluşturulmuştur.
Veri Toplama Araçları: Veri toplama aracı olarak bireysel görüşmelerden elde edilen nitel verilerin yanı sıra Kısa Semptom Envanteri-KSE (Şahin ve Durak, 1994) ve Yaşam Doyumu Ölçeği-YDÖ (Köker, 1991) kullanılmıştır.
Bulgular
Deney öncesinde hem KSE toplam ve KSE alt ölçekleri hem de YDÖ puanları bazında gruplar arasında anlamlı bir fark olmamasına karşın deney sonunda hem KSE toplam ve alt ölçekleri hem de YDÖ puanları bazında iki grup arasında deney grubu lehine anlamlı bir farklılık oluşmuştur. Grupların iki ölçek puanı bazında öntest sontest karşılaştırmasında ise deney grubunda beklendik yönde anlamlı değişim gözlenirken; kontrol grubunda KSE’nin anksiyete ve hostilite alt ölçekleri ile YDÖ puanlarında bir farklılaşma olmamış KSE toplam puanı ile depresyon ve benlik saygısı alt ölçeklerinde son test lehine anlamlı farklılaşma görülmüştür.
Sonuç ve Öneriler
Bu çalışmanın literatürdeki diğer pek çok çalışmadan farkı uygulanan psikolojik danışma sürecinin yapılandırılmamış olmasıdır. Diğer bir ifadeyle bu çalışma ebeveynlere öğretim yapmayı veya doğrudan beceri kazandırmayı amaçlayan bir psiko eğitsel grup çalışması değil ebeveynlerin kendi içsel yaşantılarına ilişkin içgörü kazanmalarını hedefleyen bir psikolojik danışma uygulamasıdır. Uygulama sürecinde grupla psikolojik danışma sürecine katılan ebeveynlerle yapılan görüşmelerden elde edilen veriler uygulama sürecinin içeriğini oluşturmuştur. Bu bakımdan bu çalışma bir yandan psikolojik danışma sürecinin mantığına ve kuramsal dayanaklarına uygun bir uygulamadır diğer yandan katılımcıların süreçteki paylaşımları içselleştirmelerine aracılık etmektedir. Sonuç olarak elde edilen bulgular doğrudan ebeveynlerin kendi görüşleri çerçevesinde oluşturulan grupla psikolojik danışma sürecinin ebeveynlerin psikolojik zorlanmalarının farkına varmasına dolayısıyla da bu zorlukların üstesinden gelmeye hizmet ettiğini göstermiştir. Bu noktada uygulamacıların daha önceden hazırlanmış grup programlarından ziyade katılımcıların kendi ihtiyaçları doğrultusunda oluşturulmuş grupla psikolojik danışma süreçlerine yönelmelerinin daha yararlı olacağı söylenebilir.
BABA KATILI EĞİTİM PROGRAMI UYGULAMASININ BABA KATILIMINA VE OKUL ÖNCESİ ÇOCUKLARIN OKUL BAŞARISINA ETKİSİ1
Ömer ÖZGÜNDÜZ2
Bahadır BOZOĞLAN3
Dostları ilə paylaş: |