*dipnotlar yazıda nerede kullanılmışsa oraya parantez içinde yapıştırılmıştır



Yüklə 1,45 Mb.
səhifə41/119
tarix07.01.2022
ölçüsü1,45 Mb.
#89558
növüYazı
1   ...   37   38   39   40   41   42   43   44   ...   119
I- Burjuva düzenin bunalımı

Parlamenter sistemin krizi deniliyor. Klasik siyasi partilere rağbetin azalmasından, sandıktan kalıcı siyasi iktidarların çıkmamasından, hükümetlerin(158)ortalama ömürlerinin kısalmasından, insanların politikaya soğuk bakmalarından ve dolayısıyla radikal yaklaşımlara daha fazla ilgi göstermelerinden bahsediliyor.

Burjuva politik yaşamın krizde olduğu kuşkusuz doğrudur. Eğer öyle olmasaydı, geçen seçimlerde ABD başkanlığına soyunan Texas’lı milyarder Ross Perot, yaşamlarından hoşnut olmayan Amerikalı seçmenlerin nabzına şerbet vermek için talip olduğu mevkiyi, dünya burjuvazisinin mekkesini kastederek, “elime bir kürek alıp Washington ahırını temizleyeceğim” türünden kaba, popülist, demagojik iddialarda bulunabilir miydi?

Eğer öyle olmasaydı, bir çok Avrupa ülkesinde yapılan geniş kapsamlı “kamuoyu araştırmaları”nın sonuçlarına göre, politikacılara en fazla layık görülen sıfatlar hırsız, rüşvetçi, sahtekar vb. olur muydu? İtalya’da Andreotti, Craxi; Fransa’da Mitterand’ın yakın çevresi, hırsızlıkla suçlanmaz, cezaevlerine atılmak zorunda kalmaz, mahkeme kapılarını aşındırmazlardı. ABD ve İngiltere günübirlik politik yöneticilerin karıştıkları yüz kızartıcı skandallara şahit olmazdı vb.

Ne var ki, burjuva düzenin çürümüşlüğü hiç de bu düzeyle sınırlı değildir. Burjuva parlamenter sistemin giderek genelleşmeye yüz tutan bunalımı veya kitleler nezdinde açıktan itibarsızlaşması, burjuva düzenin genel bunalımının sadece ortak kabul gören ve itiraf edilen en yüzeydeki görünümü ve boyutudur. Dolayısıyla tali yönüdür, buz dağının görünen ucudur.

Siyasi kurumlar düzeyinde gözlemlenen ve muhatapları tarafından da açıkça itiraf edilen bu yozlaşma, sistemin, kapitalizmin özünden süzülüp geliyor. Esas çürüyen, yozlaşan, ayar tutmayan ve burjuva politikacılarının çaresizlik içinde seyretmek dışında hükmedemedikleri asıl alan, sistemin temelidir, iktisadi-toplumsal altyapısıdır.

Dünyanın en zengin bölgesi olan AET ülkelerinde işsiz insan sayısı on milyonlarla (neredeyse 30 milyon) ifade ediliyor. AET dünya nüfusunun % 6’sını barındırırken, toplam dünya zenginliklerinin ve gelirinin % 18’ine el koyuyor. Dünyada refahın anavatanı sayılan aynı kıtada, 1975’te, yoksul insan sayısı 38 milyondu. 1985’de 44 milyona çıkan bu rakam, 1992’de 53 milyonu geçmiş bulunuyor. Yani sorun burjuva parlamenter sistemin politik kuramlarıyla birlikte yaşadığı aksaklıklardan değil, o politik ve kurumsal yapıyı işlevsiz bırakan temel dayanaktan, iktisadi yapıdan kaynaklanıyor.

Ve iktisadi krizin doğrudan uzantısı olarak, burjuva politik yaşamda da benzer ve gittikçe karmaşıklaşan, burjuvazinin çözmekte çaresiz kaldığı bir çıkmaz gelişiyor. Kapitalizmin iktisadi çıkmazını aşmak için devreye sokulan düzen içi çözümler giderek tükeniyor. Aynı reçeteler döne döne uygulanıyor. Bu çaresizlik burjuva düzen partilerini ve politikalarını diskalifiye ettiği gibi, düzen içi radikal bir alternatifin nesnel koşullarını olgunlaştırıyor.

Kapitalizme alternatif devrimci bir fiili seçeneğin henüz gündemde olmadığı uluslararası koşullarda, sahte ve demagojik bir “radikal alternatif’ düzenin kendi ürünü olan faşizmde ifadesini buluyor. Kapitalizmin bunalımının burjuva politik yapıyı tüm aktörleriyle birlikte işlevsiz bırakması, faşizmin gelişim sürecini kolaylaştırıyor.(159)


Yüklə 1,45 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   37   38   39   40   41   42   43   44   ...   119




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2025
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin