**************************************************
Kadın sorunu, feminizm, sosyalizm
Pınar ÇAĞLA
Kimdir çağlar boyu tartışılan kadın?
O doğurma yetisiyle üstün bereket tanrıçası mıdır?
Yoksa sezgisel yetilerle donatılmış büyücü mü?
Bekaretini yitirmemiş Meryem Ana'da mı buluşuyoruz
onunla?
Yoksa ruhunu şeytana satan fahişe mi götürüyor bizi
ona?
O penis kıskançlığı çeken bir histerik midir?
Yoksa cinsiyetinin kurtuluşunu "gelecek topluma”
erteleyen “bacı” mıdır?
Yanılgıya düşmeden hiçbiri “kadın” değil
diyebileceğimiz gibi,
herbiri bir parça “kadın” içeriyor da diyebiliriz.
Tümden reddettiğimizde
yerine birşey koyamayacağımız bir hiçlikle
karşılaşacağız;
oysa parçalardan oluşturulmaya çalışılan mozaik,
bu mirası sırtında taşıyan,
yanımızda, içimizde, bizimle yaşayan “reel kadın”la,
onun oluşturduğu toplumsal sorunla bir türlü
bağdaşmayacaktır.
Kadın sorunu etrafında sürdürülen tartışma uzun bir geçmişe sahiptir ve hala netliğe kavuşmuş, kavuşturulabilmiş değildir. Tarihsel, toplumsal ve güncel boyutlarıyla karmaşık bir görünüme sahip olan sorun, birbirinden çok farklı kapsamlarda ele alınmakta, bütünsel bir bakış ise genellikle yakalanamamaktadır.
Kadının ezilen cins kimliği, tarihsel olarak kaynağını özel mülkiyetin şekillendirdiği sınıflı toplumda ve onun mikroskobik yansıması olan ataerkil ailede bulur. Özel mülkiyet, sınıflı toplum ve ataerkil aile düzeni (modern aile) diyalektik bir bütündür. Kadın probleminin tahlilinde, içiçe geçmiş halkaların bütünlüğü kadar, özel mülkiyetin ve onu doğuran üretim tarzının belirleyici rolünün kavranması da özel bir önem taşır.
Olguları tek tek ele alan, özel mülkiyetin rolünü yadsıyan bir yöntem, eninde sonunda tarihsel çelişkiyi tersyüz etmeye mahkumdur. Bir yandan, ataerkil aile olgusunu diğer halkalarından kopartan ve onu bağımsız bir problem olarak(207)inceleyen bir yaklaşım, ister istemez kadının ezilişinde belirleyici rolü "ataerki"ne, diğer deyimiyle “erkek egemenliği”ne yükleyecektir. Öte yandan, kadının çifte sömürüsünü, özel mülkiyet ile birlikte ortadan kalkacak yalın bir çelişkiye indirgeyen mantık ise, kadın sorununun tüm zenginliği ve karmaşıklığı ile kavranmasını engelleyecektir.
Dostları ilə paylaş: |