Bunların dışında aromasını veren 110 tane daha madde vardır.
∆9-tetrahidrokannabinol (THC) (Tetrahidrocannabinol);
C21H30O2
Eski tip kenevirlerde THC değişen oranlarda (alt tür, yetiştirme tekniği ve çeşit)
Endüstriyel Kenevir THC oranı % 0.2 (EU), % 0.3 (Kanada)’ün altında olan tür.
Kültür tarihimiz bakımından çok ilgi çekici noktalar vardır. Çinliler, kenevir liflerini kumaş yapmak için hiç bir zaman kullanmamışlardı. Kenevir Yakındoğu'da, keten ise Uzakdoğu'da, elbise için kullanılan, birer madde olmuşlardı. Ayrıca bu mesele ile ilgili olarak iki ayrı önemli tesir de vardı. İran kavimleri ile İndo - Aryan kültürlerinin hepsi de keten için tek ve müşterek bir deyişe sahiptiler. Çünkü ketene hem Sanskritçe ve Avesta'da keten karşılığı olarak “bangha” adı verilmişti.
Bugün Kuzeydoğu Avrupa'da yaşayan ve aynı dil ailesini oluşturan halklar topluluğunun kökeni ve eski bir medeniyeti olan Fin-Ugor kavimleri tarafından ketene zamanında 'kendir' denilmiş, bundan dolayı da Avrupa, tarih boyunca bu her iki ayrıntının tesiri altında kalarak bu bitkiye ne kadar önem verdiğini kanıtlamıştır.
Keten ve kenevir, eski Mısır'da da giyim maddesi olarak çok büyük bir değer taşımıştır. Fakat yine de araştırmacıların ortak görüşleri, keten ve kenevirin daha geç çağlardan itibaren sadece Asya’dan diğer bölgelere götürüldüğü yönündedir.
Mesela dokuma işlerinde (kullanılan keten ve kenevir Çin'e bile, Batı Türkistan'ın doğusundaki Fergana bölgesinden gitmiştir. Çünkü daha önceleri Çin'de, keten ve kenevir'in yalnızca tohum ve yağından faydalanılmıştır.
Diğer kültür kavimlerinde de keten ve kendir için, başlangıçta aynı deyişler kullanılmıştır. Anlaşıldığına göre Türkler başlangıçta hem kenevir(Cannabis) hem de keten (Linum) bitkileri için, yalnızca “kendir” ifadesini kullanmışlardı. Nitekim Sanskritçe’de de, durum böyleydi. Çinliler bile keneviri ketenden ayırabilmek için, kenevire “Büyük Keten (Ta-ma)” demişlerdi. Bu konular, yukarıda adı geçen Laufer'in çok değerli kitabında, derin olarak incelenmiştir. Bu sebeple, eski Türklerin de keten ve kenevirin her ikisini birden "kendir" adı ile anmış olmaları, normal görülmelidir.
Yalnız Uygur çağı gibi Türk kültürünün çok eski çağlarında değil; XIV. yüzyılda, yani Mısır'daki Memlük devletinde bile, durumun böyle olduğunu söyleyebiliriz. Örnek olarak o dönemin bilim adamlarından Abu Hayyan, Türkçe kendir sözünün karşısına, “kınnab ve kettan” karşılıklarını koymuştur.
Yine daha yakın tarihimize gittiğimizde Osmanlı Türkleri’nin de keten hakkında derin ve kapsamlı gelişmeleri olduğunu ve bu alanda atılımlar yaptığını görebiliriz. Redhouse'un da dediği gibi Türkler, Arapların “kettân” sözünü, Türkçeleştirerek “keten” yapmıştır. Fakat bu Türkçeleştirmenin yeni olmadığını daha eskilerden Anadolu Beylikleri çağlarında yazılmış olan “İbn Baytar’ın Tercümeleri”nde bile Arapça “kettan” sözcüğünün yumuşatılarak “keten” şeklini aldığını fark edebiliriz.
Tüm bu bilgiler çerçevesinde eşsiz tarihimizin engin denizinde daha farklı zaman dilimleri ve medeniyetlerinde bu sözcüklerin her şekilde telaffuz edildiğini bilgisi hiç de şaşırtıcı değildir. Örneğin; Eski Uygur hukuk senetlerinde yine “keten” kelimesinin karşılığına denk gelen “kidin” veya “kedin” kelimelerinin yazıldığını ve bunun kanıtı olarak da Türklerin Anadolu'ya gelmeden önce de, bunu bildikleri söylenebilir.
“Az ola panbuk veli keten ona, Taşa ırmak, hem pınar dirven sana”
XIV. yüzyıl sonlarında yazılmış olan bu şiir"deki “keten” sözcüğünün yazılışına baktığımızda, bu kelimeyi “kettan” olarak okumak yanlış olur. Mühim olan halk dilindeki nasıl telaffuz edildiğidir. Nitekim yine de “Tarama Sözlüğü”nde verilen ve XIV. yüzyıla ait şöyle bir örnek söz daha verebiliriz: “Keten bezi gibi ve panbuk bezi gibi ve ibrişim ketenden ıssıdır ve panbuk sovuktur”.
Yine Anadolu köylerinin “keten” için söyledikleri sözlerden birisi de “seyrik” kelimesidir. Bunun dışında Eski Çağatay Türk kültür çevresinde, keten veya keten tohumuna, “zigır” denilirdi. Bu söz, Özbek Türklerinde “zigır” ve Doğu Türkistan'da ise “zegir”, “zegır” şeklinde söyleniyordu. Herhalde bu söz Türklere, Asya’da varlığını sürdürmüş Fars ve Taciklerden gelmiş olabilir. Ama sözün Türklere ne zaman ve nasıl girmiş olduğu hakkında, burada net bir şey söylemek doğru olmaz. Derleme Sözlüğüne göre Anado1u köylerinde, “keten tohumu” için, “seyrik”, “seğerek”, “siyele”, “siylek”, “siytek”, “zarek”, “zeğerek” ve “zeylek” gibi sözler söyleniyordu.
Türkler bu deyişleri Asya'dan almış olarak Anadolu'ya gelmiş olmalıydılar. Çünkü yukarıdaki Asya örnekleri, bunu göstermektedir.
DÜNYA VE TÜRKİYE’DE KENEVİRİN DURUMU:
Dünyada ki kenevir üretimlerine bakarsak, 2017 yılında 2 milyon tonun üzerinde kenevir tohumu üretimi yapılmıştı. Türkiye’de lif amaçlı kenevir tohumu üretimi yoktur. Bununla birlikte TUIK verilerine göre sadece kenevir hasadı miktarı 950 kg.’dır. Son yıllarda sadece Samsun Vezirköprü, Kastamonu ve Kütahya’da kenevir yetiştiriciliği yapılmaktadır.
EİHA’nın (
Avrupa Endütriyel Kenevir Organizasyonu) tahminleri doğrultusunda
2025’e kadar kenevir odunsu kısım ve tozunun
60 kat, kenevir lifi ile güçlendirilmiş bio kompozitler
4 kat, Kenevir tohumu ve gıda pazarının
60 kat artacağı, hayvansal yatak malzemelerinin 3 kat, kenevirden kağıt üretiminin
20 kat artacağı öngörülmüştür. Avrupa ülkelerinde kenevir ekimi
2002 yılından
2017 sonuna kadar yaklaşık
90.000 hektara ulaşmıştır. Ülkemizde bu rakam
100 dekarın altındadır.
Mart 2004 tarihinde İtalya Bolonga sürecinde ele alınan “Cannabis Sativa (hemp)” türü ilk olarak Çin’de M.Ö. 2700 yılarında bir ilaç bitkisi olarak keşfedilmiş Türk yazılı kaynaklarında bulunmuş ve 2000-2200 yıl önce Asya’dan Avrupa’ya sıçramış, o tarihden bugünlere kadar da ekimi yapılmıştır.
Dünyada incelenmiş ve 50.000 çeşit ürün yapılabildiği tespit edilmiş olan Cannabis Sativa (Sanayi Keneviri)’nin özelliklerine bakarsak;
-Bir dönümlük kenevir, 25 dönümlük orman kadar oksijen üretir.
-Bir dönüm kenevirden, dört dönüm ağaca eşdeğer kâğıt çıkar.
-Bir ağaç 20-50 yılda yetişir, kenevir dört ayda…
-Kenevir 8 defa kâğıda dönüştürülebilir, ağaç 3 defa…
-Zirai açıdan en uygun yaz bitkisidir, dünyanın her yerinde kolaylıkla yetişir. Çok az suya ihtiyaç duyar.
-Kendisini böceklerden korumak için tarım ilacına ihtiyacı yoktur, dayanıklıdır.
-Tüm petrokimya ürünleri yenilenebilir enerji ürünü olarak kenevirden çok daha ucuza üretilebilir.
-Kullandığımız bütün tekstil ürünleri organik olarak kenevirden yapılabilir ve kenevir insan vücuduna en faydalı bitkidir.
-Plastik sektörünün tüm ham maddesi kenevir liflerinden biopolymer ve polymer üretimi ile imal edilerek karşılanabilinir.
-İnşaat sektöründe beton ve/veya tuğla yerine sadece kenevir saklarından her türlü bina yapılabilir, 700C sıcaklığa dayanıklı, ısı geçirgenliği ve izolasyonu ile hem doğal ve sağlıklı hem de en ekonomik üründür.
-Otoyollar, caddeler, sokakların tüm asfaltları kenevirden yapılabilir. Yüzyıllar boyu dayanıklılık sağlar, sürekli bakım gerektirmez, ekonomiktir ve sağlamlığı en az 8kat daha fazladır.
-Otomotiv sektörünün lokomotifi olmaya aday üründür. Çarpışma testlerinde 10 kat daha dayanıklı olduğu ortaya çıkmıştır, hafif olduğu kadar yarı fiyatına mal edilebilecek kadar tüm gövde, karoser, iç aksam kenevirden yapılabilir. Ağırlığı düşen otomobillerin yakıt tüketimi de düşeceği için geleceğin ürünüdür.
-Kullanılan tüm kağıt ve karton ürünler yüzyıllarca yapıldığı gibi kenevirden yapılabilir. Hem doğaldır, hem ekonomiktir , hem de defalarca kağıt geri dönüştürülebilir.
-Ahşap malzemelerin, mobilyaların tümü kenevirden yapılabilir, çok daha mukavim ve uzun ömürlüdür.
-Doğada dişisi ve erkeği gözle ayırt edilebilen tek bitki olan kenevirin dünyada kullanıldığı ana sektörleri aşağıda sıralayalım;
-İlaç yapımında, Kâğıt yapımında, Yakıt yapımında, (bio yakıt), Kumaş yapımında, Tüm tekstil ürünlerinde, Otomotiv sektöründe, Petrol ve petrokimyanın kullanıldığı her alanda, Kozmetik ve sabun yapımında, Elektrik üretiminde, İnşaat sektöründe, Yem sanayiide, Yağ yağımında, Asfalt ve yol yapımında.
-AİDS ve birçok kanserin tedavisinde, kemoterapi ve radyasyon etkisini azaltmada, glokom, artrit, romatizmal hastalıklar, lupus, kikuçi fujimato gibi spesifik hastalıklar, kalp, sara, astım, mide, uykusuzluk, psikoloji, omurga rahatsızlıkları gibi en az 250 hastalıkta kullanılır.
ŞİFALI BİTKİ KENEVİRİN HER ZAMAN UYUŞTURMAYAN ÖYKÜSÜ:
Sigarasını içiyorlar. Hap ya da şurup olarak kullananlar, tatlı ya da kekle birlikte tüketenler de bulunuyor. San Francisco'daki Kenevir Severler Derneği'ne, kenevir bitkisini arzu ettiğiniz şekilde sipariş edebiliyorsunuz. Tıpkı uyuşturucunun serbest olduğu Avrupa'nın en uçuk ve uyuşuk kenti Amsterdam'daki 300 coffee-shop'ta ısmarlayabileceğiniz gibi. İnsanlar uyuşarak dünya sorunlarından biraz sıyrılmak ve kendilerine has eğlenme anlayışlarını gerçekleştirmek için bu tip yerlere ilgi gösteriyorlar. Peki ya polis bu durumda ne yapıyor? Birkaç yıl önce Dannis Peron adlı bir Amerikalı tarafından kurulan ve 1996'da zorla kapatılan kenevir dostu bir dernek, Amerika'da geçtiğimiz yıl yeniden faaliyete geçti ve büyük bir gelişmeye ön ayak oldu: Marihuana iyileştirici özelliklerinden ötürü artık serbestti.
İsrailli kimya profesörü Raphael Mechoulam'ın 1964'te keşfettiği THC (tetrahydrocannabinol), kenevirin içerdiği en önemli maddelerden biri. Uzmanların belirttiğine göre, THC, AIDS'li ve kanserli hastaların iştahını açmak için kullanılıyor. Yapılan bir araştırmada, kemoterapi tedavisine geçilmeden önce, THC takviyesi alan kanserli çocuk hastalarda, mide bulantısına rastlanmadığı ortaya çıktı. Dahası da var. Bir başka araştırmada, çocukluğunda beyin felci geçirmiş iki hastaya sentetik THC hapları verildi. Bir süre sonra, hastaların ağrılarının azaldığı, hareket yeteneklerinin geliştiği ve ağrı kesici hap kullanımında azalma görüldüğü kaydedildi.
Kaynak : https://link.springer.com/article/10.1007/BF00450585
Deney tüpünün içindeki bir kenevir yaprağı. Araştırmalara göre, kenevir bitkisinin içeriğindeki THC maddesi, AIDS'li ve kanserli hastaların tedavisinde kullanılabilir.
https://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S016561470900128X
KENEVİR YAĞI
Kenevir Yağı–CBD, son yıllarda birçok klinik çalışmayla teyit edildiği yüksek tıbbi potansiyeli ile biliniyor. Sanayi keneviri (Cannabis Sativa) tohum yağı yüksek proteinli bir yağ kaynağıdır, ceviz aromasına da benzeyen Omega 3, Omega 6, Omega 9 yağ asitleri içeren, direnç sistemi antioksidan zenginliğini destekleyen bir besin kaynağıdır. Sanayi keneviri yağı sağlıklı kalmanın yolunu açan en önemli besinlerden birisidir.
Kenevir yağından üretilen
sabunlar ve kozmetik ürünleri doğa dostu olup, suları kirletmez. Kimyasal içerikli sabunlar ve kozmetikler ise sularda çok büyük kirliliğe neden olur.
Sanayi keneviri tohum yağı (Cannabis Sativa Seed Oil) THC içermez ve piskoaktif değildir.
Çocukların beyin gelişimi için son derece faydalıdır ve birçok sağlık sorunlarına çözüm imkânı sunar.
CBD, kenevirde bulunan en bol kanabinoid’dir ve THC'nin aksine yasaldır , psikoaktif değildir.
Kenevir’in cannabis indica türü (dişi kenevir olarak da tanımlanır) esrar olarak bilinir. Bunun etkin maddesi ise THC yani Tetrahidrokannabinol'dür.
Esrarın kullanım tarihi insanlık tarihi kadar eskidir. Divan edebiyatında da birçok şair esrar ile ilgili rubailer, şiirler yazmışlardır. Türkler’in İslamiyet’ten önceki Şaman döneminde de bu madde yoğun olarak kullanılırdı. Şamanların esrar etkisi altında geleceği gördüğüne inanılırdı. Tıpkı THC gibi, CBD de kenevir bitkilerinden elde edilen kimyasal bir bileşiktir. Hem erkek kenevir hem de dişi kenevir, cannabidiol (CBD), psikoaktif olmayan madde içerir. Bununla birlikte, THC, kullanıcılara "yüksek" veya “psikoaktif etki” sağlayan maddedir.
CBD potansiyel sağlık yararları söz konusu olduğunda THC ile birçok benzerliğe sahiptir. Ancak temel fark, psikoaktif olmayan bir madde olmasıdır. Bu nedenle kullanıcılara doğal olarak bağışıklık ve metabolizma da olumlu etki bırakır. Ayrıca, CBD yüksek konsantrasyonlarda tüketildiğinde bile, THC ile ilişkili kaygı, paranoya veya ağız ve göz kuruluğuna neden olmaz. Evde kenevir yağı üretmek zor değil, ancak cannabidiol’un çıkarılması ve kenevir bitkisinden yüksek kaliteli bir CBD yağı hazırlanması çok daha fazla önemlidir.
Dünya da bazı ülkelerde "Kenevir Yağı'nın" hastalar üzerinde tıbbi kullanımı yasallaşmıştır. Dayanılmaz ağrıların dindirilmesi yönünde reform niteliğinde bir adım olarak açıkladığı ve özellikle kanser hastalarına yapılan kemoterapi uygulamasının oldukça fazla olan bazı yan tesirlerine "ağrı kesici" olarak Bakanlar Kurulu tarafınca yasallaştırılan kenevir yağı, dünyanın bir çok noktasında "mucizevi bitki" olarak adlandırılmaktadır. Kenevir Yağı’nın kanser hastaları üzerinde sadece “ağrı kesici” olarak kullanılmadığı, aslında kemoterapiye alternatif olarak kanserli hücreleri yendiği ve sağlıksız hücreleri yok ettiği 2003 yılında ABD’de araştırmalar yapan makina mühendisi Rick Simpson tarafınca kanıtlanmıştır. Rick Simpson, neredeyse 15 yıldır insanları Kenevir Yağı tedavisinin gücü hakkında bilgilendiren Tıbbi Kenevir aktivistidir. Rick, 2003'te kendi metastatik deri kanserini tedavi etmiştir. O zamandan beri kendini Tıbbi Kenevir Yağı ile ilgili gerçeklerin yayılmasına adamıştır. Rick, tüm kanser çeşitlerinin yüksek kalite Kenevir Yağı ile tedavi edilebileceğini belirlemiştir ve aşağıdaki listedeki hastalıkları Kenevir Yağı ile tedavi ettiğini belirtmektedir.
Kanser, AIDS, Arthiris, Romatizmal Hastalıklar, Loopus, Kikuchi Fujimato, Multipl sikleroz- MS, Diyabet, Lösemi, Crohn hastalığı, Depresyon, Kemik erimesi (osteoporoz), Sedef hastalığı (psoriyazis), Uykusuzluk hastalığı (insomnia), Göz tansiyonu (glokom), Astım, Yanma, Migren, Kilo kontrolü, Kronik ağrılar, Polipler ve tümörler gibi mutasyona uğramış hücrelere sahip hastalıklar.
Kenevir yağı içerdiği Omega-6 yağ asidi olan gama linoleik asit (GLA)’in cilt sağlığı için önemli olduğu dermatologlar tarafından da ifade edilmektedir. Kenevir yağı sivilceli ciltlerde cildi nemlendirir, saç ve tırnakları besler ve egzamalı cilde iyi gelir. Dermatite bağlı cilt kuruluğu ve kaşıntısında 20 haftalık uygulama sonucunda fayda gösterdiği tespit edilmiştir.
Binlerce yıllık ecdad mirasımız, yaratıcının en mucizevi hazinelerinden birisi olan kendir/kenevir bitkisinin 1971 sonrası başlayan duraklama dönemi 1990 yılında alınan ilk kararla ve yönetmelikle ekimine kontrollü olarak izin verilmiş lakin bilinç düzeyi düşük olduğu için ticarileşememiş, Eylül 2016’da ki kanun gereği ise önündeki yasakların kalkması bizlere yol gösterici olmuştur. Geç kalmadık ve adımı attık. 29 Eylül 2016 tarihinde Resmi Gazete de 29847 sayılı yazı ile çıkarılan Kenevir Yetiştiriciliği ve Kontrolü Hakkında Yönetmelik ile kenevire bağlı uyuşturucu madde üretiminin engellenmesinin sağlanması için izinli kenevir yetiştiriciliğine ve izinsiz kenevir yetiştiriciliğine dair yapılacak işlemlere ilişkin usul ve esaslar belirlenmiştir. İş bu mevzuat gereği Türkiye de 19 İl için mevzuat şartları yerine getirildikten sonra ekim izni verilmektedir. Yönetmelikte belirtilen illerin dışında yeni illerin ihdas veya hali hazırdaki ekimi yapılabilecek bölgelerin iptali T.C. Tarım Gıda ve Hayvancılık Bakanlığının takdirine de bırakılmıştır. Dünya kenevirden CBD yağı ve endüstrileşme ile 50.000 çeşit ürün yapımına giderken Türkiye olarak bizde tüm devlet kurumları işbirliği ile algıları kırıp çağ açmalıyız.
ASAM KENDİR ENSTİTÜSÜ
Fatih Mahallesi, Dalyan Sk. Dalyan Apt. No:19, 34290 Küçükçekmece / İstanbul
Erdem Ulaş
ASAM Kendir Enstitüsü Başkanı
EK:12 B
Gazeteci/Yazar
Abdurrahman Dilipak ve bir grub akademisyen ve gazetecinin
Hint Kenevirinin ekimine ülke genelinde kontrollü serbestlik sağlanması, konuyla ilgili ilmi çalışmalar yapılması ve teşvik edilmesi konusundaki çağrısı kamuoyunda tartışılmaya devam ediyor:
DİLİPAK’TAN HİNT KENEVİRİ İLE İLGİLİ
SAVCILIK SORUŞTURMASI HAKKINDA AÇIKLAMA:
SORUN YOK, İŞLEM RUTİN..
13.10.2018
“Adnan hoca” grubundan hakkında tutuklama verilenler arasında bulunan Muammer Kolukısa’nın 11.02.2018 tarihinde BİMER’e başvuruda bulunarak, aynı gün Akit TV’de yayınlanan “Derin Gerçekler” isimli Tv programında konu edilen Hind Keneviri ile ilgili olarak konuyla ilgili değerlendirmelerimin “Uyuşturucuyu özendirici nitelikte” olduğu iddiası ile, konunun Savcılık ve RTÜK’e gönderilerek işlem yapılması talep edilmiştir.
BİMER tarafından
1800269243 başvuru sayılı belge,
Adalet Bakanlığı tarafından
Başbakan Yardımcılığına sevk edilmiş, oradan da Başbakan yardımsının “sevk”i ile, şikayet
K.Çekmece Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiş ve
Cumhuriyet Savcılığının, Bakanlık Muhabere bürosu tarafından
12.8.2018 tarihinde
8M. 2018/1363 sayılı yazı ile “
gereği için” ilgili savcılığa sevkedilmiştir.
İlgili savcılık,
rutin bir işlem olarak
2018 / 15921 sayı ile
TCK 190/2 den “
Basın yolu ile işlenen suçlar” şerhi ile soruşturma numarası verilmiş, konu hakkında avukatım
Ali Pacci, yine rutin bir işlem olarak bilgilendirilmiş, “
bu konuda bir beyanımız olup olmadığı” sorulmuştur.
Av. Pacci, kısa bir cevapla benim gitmeme bile gerek kalmadan bu işin sonuçlanabileceğini söyledi. Ancak ben, savcılığa giderek sözlü ve kapsamlı bir yazılı açıklama yapmak istediğimi, benim bu iddialara ilişkin ifademin, benzer suç duyuruları karşısında muhataplarının savunmalarına referans olacak şekilde kapsamlı bir mütala olmasını istediğimi söyledim. “
Bunun içinse zamana ihtiyacım var” dedim. Bu konuda da “
Asam Kendir Enstitüsü”
Whatsapp grubuna bir mesaj yazarak hakkımda açılan soruşturma ile ilgili olarak, bu konuda efradına cami, ağyarına mani, yargıda suali mukadderlere cevap olacak mahiyette, ifademe eklemem gereken konularda, elinde bilgi ve belge olanların bana ulaştırmasını istedim. Bu konu ile ilgili Eski milletvekili Kendir Enstitüsünün kurucusu
Dr. Yalçın Koçak ile de konuştum ve daha şimdiden bazı hukukçulardan yüzlerce sayfa bilgi gelmeye başladı.
Savcılığa gelen yazıya dayalı
rutin bir işlemden yola çıkarak ve konuyla ilgili, istismara, yanlış anlamaya meydan vermemek, konuya doğru bir bakış açısı ile temel bir çerçeve oluşturmaya yönelik bir sorumluluk anlayışı ile bu işin hukuk zemininde bir belgeye dönüştürülmesinin önemli olacağını düşündüm.
Bu anlamda ilgili savcılığın hakkımdaki işlemi
rutin, tabii ve hukuki bir işlemdir. Şikayetçi ise, kötü niyetli olduğunu kabul etsek bile, bu anlamda hayırlı bir işe vesile olabilir diye düşünüyorum. Bu konuda bu açıklamayı yaparken, yardımcı olmak ve destek vermek için arayan duyarlı yurttaşlara teşekkür ediyorum.