(İbrahim İskendeRiNiya, SahTar-ı Sazman-ı Îlât ve Şîve-i Maîşet-i AŞayir-i Azerbaycan-ı ĞarBi, s.389-390)
Göç
Bugün Araplu, Can Ahmedlu ve Terkâven aşiretlerinin tamamına yakını göçü bırakmış ve yerleşik hayata geçmiştir. Devrimden sonra bölgede güvenliğin sağlanamaması nedeniyle ailelerin büyük bölümü göçü terk etmek durumunda kalmıştır. Halen bu ile mensup 39 aile, yedi oba halinde göçü sürdürmektedir. Yaylakları Yazdağı ve Han Tavus’tur.
Araplu aşireti, geçmiş dönemlerde bir anlaşmazlıktan ötürü çıkan olaylarda, karşı taraftan birinin dişini kırmaları nedeniyle “Dişkıran aşireti” olarak da anılmaktadır. Bu aşiretten 10 aile göçmektedir. Garna köyü civarındaki Babadin dağından yaylak olarak yararlanmaktadır. Kışlakları, Kehriz-i Acem’dir. Göç güzergâhları Negade-Babadin istikametidir.
Can Ahmedlu aşiretinden 10 aile göçe devam etmektedir. Gulvan/ Sulduz, Garna/ Sulduz ve Babadin otlaklarını kullanmaktadırlar. Kışlakları Hasanlu/ Hasanlı’dır. Göç yolları Negade-Gulvan ve Negade-Babadin güzergâhlarıdır.
Terkâvenler, 20 haneden oluşan üç oba halinde göçü sürdürmektedir. Negade-Gulvan göç güzergâhını kullanmakta olup, yaylakları Gulvan, kışlakları Kehriz-i Acem’dir.
Çakırlu, Ulaşlu, Saral, Şemseddinlü ve Kazak aşiretleri çiftçilikle meşguldürler. (İbrahim İskendeRiNiya, s.387, 389)
*
Karapapaklara ilbeyi yetiştiren boyun adı olan “Terkâven” kelimesi Türkçe kökenlidir ve “Tarhan/ Turhan” kaynaklıdır. “Hür, özgür, bağımsız” anlamını taşır. Harzemşahlar devleti hükümdarı Celalettin Harzemşah’ın, Kıpçak Türkleri’nden olan anasının adı da benzer şekilde “Turhan Hatun” idi. Türk düşmanlığının bir nişanesi olarak “Timur-u Bi-Nur/ Nursuz Timur” dense de, Türk han ve hükümdarları arasında zekâsı ve kültür birikimi yönünden mümtaz bir yeri olan Emir Timur’un, başarılı kumandanlarına “Tarhan/ Tarkan” unvanı verdiği bilinmektedir.
“Şımarık çocuk, şımarık genç” anlamını taşıyan “erk/ erek” kelimesi, “ven” eki ile birlikte “erkven/ erekven” olarak kullanılmıştır. Kelimenin aslı “Terkanven/ Tarkanven”dir. Günlük pratikte “N/ Nun/ ن ” harfi hazf olmuş, yani düşmüş “Terkâven” hâlini almıştır.
Güney Azerbaycanlı bazı Türk aydınlar, bu boyun adının “Türk asması” anlamına gelen Türkâvend olduğunu belirtmektedir. Türkâvend’in “Türkâşvend” kalıbı da bulunmakla birlikte konumuz dışındadır. Bu boy, İran ve Türkiye’deki bazı yazılı kaynaklarda yanlış olarak “Terkyavyun” şeklinde kayıtlıdır.
Borçalu/ Bozçalu iline muhtelif dönemlerde farklı mıntıkalarda rastlamaktayız. Safevilerin ortaya çıktığı XVI. yüzyılın başlarında Doğu Anadolu’da onların taraftarı olarak görmekteyiz. Diğer yandan uygulamaya koyduğu yeni siyaset metotlarıyla dikkati çeken I. Şah Abbas’ın (1587-1629) girişimi ile oluşturulan Şahseven Türkmen birleşiği/ federasyonu bünyesinde de Borçalu/ Bozçalular yer almaktadır.
I. Şah İsmail Safevi’nin (1501-1524) Kızılbaş hareketini destekleyen kabileleri dağıtıp tarumar eden torunlarından I. Şah Abbas, kendi politikası doğrultusunda Türk Şahseven İli federasyonunun oluşmasına büyük destek vermiştir. Kızılbaş aşiretlerinin dağıtılması ve iskânı konusunda halefleri Şah Abbas’tan geri kalmamıştır. Kerim Han Zend de benzer politika izlemiştir. Afşarlar ve Zendlilerden sonra iktidara gelen Türk Kacar şahları, iktidarlarının sonuna kadar Türk il ve aşiretlerine hep yakın olmuşlardır.
I. Şah Tahmasb Safevi, Osmanlıya müzahir arka çıkan, buna mukabil müttefiki olan Gürcülere tehdit teşkil eden Borçaluların bir kısmını Kazvin’in güneyine iskân etmiştir. Borçaluların bu bölgeye zorla iskânından sonra burası “Borçalu” bölgesi adını almıştır. Borçalu adı, “Bozçalu” olarak da kullanılmıştır. İskân bölgesi, Erak’ın kuzeybatısı ile Hemedan’ın doğusudur. Günümüzde de bu bölge Borçalu/ Bozçalu adı ile anılmaktadır. Ancak burada etnik anlamda aşiretin önemli bir bakiyesi bulunmamaktadır. Bu bölgenin iyi anlaşılabilmesi için konuyu detaylandırmaya gayret edelim; Borçalu/ Bozçalu bölgesi günümüzde iki farklı bölge valiliği sınırları içerisindedir. Yani ikiye bölünmüş durumdadır.
Borçalu/ Bozçalu bölgesi; Kumican kenti, Novberan, Gehavend ve Famenin nahiyeleri topraklarını kapsamaktadır. Bunlardan Kumican, Erak kenti ve Save ilçesine bağlı olan Novberan nahiyesi Merkezî Bölge Valiliği sınırları dâhilindedir. Gehavend ve Famenin nahiyeleri, Hemedan kentine bağlı olup, aynı adı taşıyan-Hemedan Bölge Valiliği sınırları içerisindedir. (Mehdi Rızavi, Îl-i Garapapag, s.14-15; İrec Afşar Sistani, Îlhâ, Çâdurnişînan..., 1.cilt, s.176) Borçaluların İran içlerine ve Horasan’a sürülmesine, aralarındaki ruhani/ manevi bağ nedeniyle Nakşibendi olan Dağıstan hâkimi/ şamhalı, Tahmasb nezdinde itirazda bulunmuştur. Tahmasb, Osmanlılarla aralarındaki gerginliğe şamhalı da dâhil etmemek için Borçalu/ Karapapak sürgünlerini durdurmuş, bu bölgeye getirdiklerini de Erivan mıntıkasına geri göndermiştir.
Gülistan antlaşması ile sonuçlanan İran-Rus Savaşı’ndan sonra Şahzade Abbas Mirza, güneydeki insan unsurunu artırmak amacıyla Aras nehrinin kuzeyindeki bazı aşiretleri nehrin güneyine nakletme politikası izledi. Bu çerçevede Talış, Mugan, Bakü civarı, Şirvan, Karabağ, Dağıstan, Nahçıvan ve İrevan’dan bazı aşiretleri Aras’ın güneyine yerleştirdi. Ruslar da boş durmuyordu. İran ve Osmanlılarla çıkacak savaşlarda kullanmak üzere aşiretleri kazanma yönünde faaliyet başlattı. Bazılarını vergiden muaf tuttu, bazılarına kısmi özerklik verdi, bazı aşiret reislerini de unvanlarla ve rüşvetle kontrol altında tutmayı başardı.
Karapapakların Sulduz’a iskânı konusunda adı çokça geçen Şahzade Abbas Mirza, 28 Ağustos 1789’da doğmuş, 25 Ekim 1833 tarihinde genç sayılabilecek bir yaşta ölmüştür. Feth-Ali Şah’ın oğlu ve veliahdıdır. Hem devlet yönetiminde, hem dış politikada önemli rol oynamıştır. İran-Rusya arasında devam eden 1804-1813 ve 1826-1828 savaşlarında, ayrıca 1821-1823 yıllarında cereyan eden İran-Osmanlı savaşlarında İran ordusunun komutanlığını yapmıştır. İran ordusunun İngiliz ve Fransız eğitmenlerin yardımı ile Avrupa ordusuna ait talimnamelere uygun olarak yeniden yapılandırılması yönünde gayret sarf etmiştir. Ruslarla 1828 yılında Türkmençay Antlaşmasını imzalamıştır. (A.S.Ansiklopediyası, Abbas Mirze,I.cit, s.10-11)
10 Şubat 1828 tarihli Türkmençay Mukavelesi/ Antlaşması ile Azerbaycan ikiye bölünmüştür. Aras’ın kuzeyindeki Azerbaycan toprakları Rusya’ya, güneyindeki topraklar İran hâkimiyetine terkedilmiştir. Mukavele’nin V ve XIV. maddelerinde Türk aşiretlerinin hangi ülkede kalacakları veya hangi ülkeye göç edecekleri konusuna açıklık getirilmiştir: V. maddede; “...Kafkas sıradağları ile Hazar denizi arasında kalan bütün toprakların ve bütün adaların, aynı zamanda bu topraklar üzerinde yaşayan bütün göçer/ devlet-gez ve diğer toplumların sonsuza dek Rus İmparatorluğu tebaası olduğu... ; XIV. maddede; Taraflar, son savaş ortaya çıkıncaya kadar veya savaş esnasında diğer tarafın hesabına çalışan veya kaçanların, yahut ihanet edenlerin iadesini talep etmeyecektir. İran hükümeti, bu tür insanların verebilecekleri zararı önlemek için, Rusya hükümetinin vereceği isim listesinde yer alacak şahısların, şimdi ve daha sonra Aras nehri ile Cara deresi, Urumiye gölü, Çoğatu çayı ve Kızıl Özen çayının Hazar denizine döküldüğü yerler arasındaki sınırlar dâhilindeki topraklara yerleşmelerini engelleyecektir. Rus İmparatoru, Güney Azerbaycanlı göçmenlerin Karabağ ve Nahçıvan hanlıklarında ve Erivan Hanlığı’nın Aras nehrinin sağ sahilinde yer alan bölümünde yerleşmesine ve yaşam sürmesine izin vermeyeceğini vaat eder.” (Azәrbaycan Tarixi, s.603-607; Araz, Oktyabr-Dekabr 1996, s.81-83; Dr.M.Kengerli, “Türkmençay Mukavelesi, 10 Şubat 1828”, Azerbaycan Türk Kültürü Dergisi, Sayı: 319, s.18-27; Yasin Aslan, Baltanın Sapı Bizden, s.133-140)
Karapapak İli’nin Güney Kafkasya arazisinden Urumiye Gölü’nün güneyine göçürülerek iskâna tabi tutulma nedenleri hakkında, göçten sonra imzalanmakla birlikte Türkmençay Antlaşması’nın V ve XIV. maddeleri sarih ve anlaşılır bilgi vermektedir.
Karapapak İli’nin Erivan’dan göçü stratejik bir program çerçevesinde gerçekleştirilmiştir. İlin göçü, Hicri 1237/ 1821 yılının ilk günlerinde başlamış, yılın sonunda bugün meskûn oldukları Sulduz’a intikal etmişlerdir.
Gülistan Antlaşması ile daha önce İran’ın Borçalı/ Bozçalu bölgesinden Erivan ve Nahçıvan’a göçen Borçalu/ Bozçalular ile daha önce burada bulunan aynı ilin diğer bölümü olan Karapapaklar İran tebaası olarak kabul edilmiştir.
İran-Osmanlı Savaşı sırasında Erivan ve Nahçıvan’da bulunan Karapapak-Borçalu/ Bozçaluların bir bölümü İran’a, diğer bölümü Osmanlıya meyletti. Osmanlıya meyleden grup, Karapapakların göçüne katılmadı ve Türkiye’nin doğu vilayetlerine yerleşmeyi tercih etti.
Sulduz Vilayeti ve Negade İlçesi
Karapapaklar Sulduz’a gelmeden önce hiçbir devlet belgesinde “Sulduz” adının geçtiği kayıt yoktur. Ne devlet arşivlerinde, ne fermanlarda, ne maliye/ vergi, ne de mahkeme kayıtlarında bu isme bugüne kadar tesadüf edilmemiştir. İlk belge, Abbas Mirza’nın bu bölgeyi Karapapak İli’ne tahsis ettiğine dair fermanıdır. Ayrıca bugün “Negade” adını taşıyan Novcede köyünün Naki Han Sertib/ Naki Han Paşa’ya temellük senedi bulunmaktadır.
“Sulduz kelimesi tetkik edildiğinde;
-Sulde: Moğol Savaş Tanrısı’dır.
-Sulduz, “Suldeöz”ün muhaffefidir hafifletilmiş şeklidir ve Cengiz Han’ın torunlarından birinin adıdır.
Dostları ilə paylaş: |