“Hülâsa-i Abbasi” isimli kitabında Mirza Mehdi Han Esterabadi; “Kaşka” kelimesi konusunda şöyle demektedir: “ ‘Kaşka’, hayvanın alnındaki beyaz lekedir. İmrahor(mîr-âhur), alnı ak lekeli atlarla Moğollara öncülük ederdi” demektedir
Bugün Fars’ta oturan Kaşkayıların soyları Türk, dilleri ise Türkçe’dir. Kaşkayılar, Deşt-i Kıpçak sınırında oturan Türkmenlerdendir. Önce Hindistan ile Sistan arasına göç etmişler, buradan Irak-ı Acem’e gelmişlerdir. Daha sonra Fars’a yerleşmişlerdir. (Mecelle-i Yâdigâr, yıl:4, sayı:80, s.70-71)
Başka bir rivayete göre ise, Türkistan’ın Yarkent yurdunda otururken Hülagû Han’ın gazabaına uğramışlar ve İran’a sürülmüşlerdir. Kaşkayı adını, Yarkent yakınında bulunan bir köyden almışlardır almıştır.
Görüldüğü üzere, Kaşkayı adının nereden kaynaklandığı konusunda Kaşkayların dışındaki araştırmacıların rivayetlerinde ve Kaşkayı kelimesinin açıklamasında görüş birliği bulunmamaktadır. Ancak Kaşkayların Türklüğü hususunda fikir birliği içerisinde oldukları görülmektedir. Yani Kaşkayıların Türklüğü konusunda hiçbir şek ve şüphe bulunmamaktadır.
Kaşkayı aydınları, Kaşkay kelimesinin anlamını şöyle açıklamaktadır: “Kaş: Öncü”, “Kayı” ise, Yirmidört Oğuz boyundan birisidir. “Kaş+Kayı” kelimesi; “Kayıların Öncüsü” anlamına gelmektedir.
-
Eski Tarihi:
Kaşkayıların eski ilhanlarından Nasir Han Kaşkayi, ilin tarihi ile ilgili olarak şunu ifade etmektedir: “Elde yazılı bir kaynak bulunmamaktadır. Ancak nesilden nesile anlatıldığına göre, Kaşkayı Türkmenleri, Cengiz Han’ın peşinden hareketle önce Kafkas dağlarının eteklerine geldiler. Kısa süre sonra Erdebil civarına nakl-i mekân eylediler yerleştiler. Türkmen kökenli ve Ak-Koyunlu ili neslindendirler. Timur’un askerine karşı koyabilen sadece bunlardır. Bundan birkaç yüzyıl sonra Şah İsmail Safevi, Portekizlilerin koloni kurup, İran içlerine sızmasını önlemek için Kaşkayılardan yardım istemiş, şimdiki mekânlarına böylece gelmişlerdir. (Mecelle-i Yağma, 7.yıl, sayı:12, s.559-560)
Mirza Bala Memmedzade, Kaşkayıların gelişleri konusuna Mirza Hasan Fesayi’den farklı yaklaşmakta ve şöyle demektedir: “Kaşkayıların İran’a Moğollardan çok daha evvel gelmiş oldukları düşünülebilir. Kaşkayıların bağlı bulunduğu söylenen Halac Türkleri’nin, Hindistan ve Afganistan ile birlikte İran’a yayıldıklarına dair X. yüzyıl İslam kaynaklarında bilgiler vardır. Anadolu’nun 16 Vilayetinde birer, Kuzey Azerbaycan’da beş köyün, Türkmenistan’da Lebab Vilayetine bağlı bir ilçenin Halac/ Halaç adını taşıması, bu Türklerin Türkistan, İran ile birlikte Azerbaycan ve Anadolu’da da yaşamış olduklarını göstermektedir. Azerbaycan Mugan Çayırlığı’nda, yani Halac köylerinden birinin bulunduğu bölgede, XVII. yüzyılın ortalarında, Adam Olearius’un bir Halac topluluğuna rastlanmış olması ile bugünkü Kaşkayılar arasında Halac, Bayat, Afşar, İdir/ İğdir, Begdili, Karabaği ve Karahacılu gibi topluluklar ile birlikte bir de Muganlı kabilesinin varlığı, bu Türklerin Azerbaycan ile ilişkilerini göstermeye yeter. Begdililerin, Timur seferlerini izleyerek, Suriye’den Azerbaycan’a dönen Şamlu Begdililerinden bir kol olduğu sanılmaktadır. Aynı tahmin, Baharlular için de uygun görülebilir. Kaşkayılar arasında iki, İnanlular arasında bir topluluk oluşturan Bayatlar, M. Fuat Köprülü’ye göre, Şam Bayatı denilen batıdan gelenler olmayıp, aslında eskiden beri İran’da yaşayan Türk tayfasının ardılıdır. Kaşkayılar arasında bugünkü Türkmen kabilelerinin adlarını taşıyanlara da rastlanmaktadır. Bunlardan çeşitli sülaleler devrinde siyasi ve askerî mülahazalarla yapılan sürgün ve göç sonucunda, içlerine birçok başka Türk unsurlarını aldıkları anlaşılan Kaşkayıların asıl ana kütlesi, yapılan tahminlere göre, bugünkü yurtlarına Moğol veya Selçuklular devrinde gelmiştir. Herhalde Timur fütuhatı zamanında Save, Kum, Kaşan, Çara, Karaçay=Kerec-rud (Emir KEbir barajı bu nehir üzerine kuruludur) tarafları Halaclar ile doluydu. XIX. yüzyılın başında bölgeyi gezmiş olan Zeynelabidin Şirvani, hemen hemen bütün Fars, Irak-ı Acem ve Tahran taraflarını Halaclar ile meskûn bulmuş idi. Kaşkayıların Halacistan’dan Fars’a geldikleri kendilerince de kabul edilmekte olduğu gibi, içlerinde bugün bile 70 hanelik Halac topluluğu yaşamaktadır”. (http://xelec-turk.blogspot.com/..., Mirza Bala) Faruk Sümer ise, “Kaşkayıların ne gibi bir sebeple teşekkül etmiş olduğu üzerinde bilgiye sahip değiliz” demektedir.
Safevi hanedanının ilk yıllarında Kaşkayıların varlığına dair elde bilgi mevcut değildir. Ancak Türk dilli Farsi-Medan aşiretinin bu bölgede eskiden beri oturduğu konusunda kayıt vardır. Kaşkayı ilini oluşturan ve onlara tabi olan Türk dilli tayfaların Fars Vilayetine gelmeleri tedricen olmuştur. Kaşkayıların bu bölgeye gelmeleri 600 sene önce başlamış, Zend/ Zendiye hanedanı döneminin sonuna kadar 300 yıl devam etmiştir.
Şah Abbas Safevi (1588-1629) Cani Ağa Kaşkai’yi, Kaşkayı ilini yönetmek üzere Fars bölgesine (Hükûmet-i Îlât-ı Mıntıka-i Fars) memur etti. Cani Ağa göreve geldikten sonra aşiretler arasında birliği sağladı. Vergi tahsilatını düzene soktu, topladığı vergileri her sene muntazaman Isfahan’daki Safevi sarayına gönderdi.
Kaşkay ili birliğini, aldığı tedbir ve uyguladığı mükemmel bir siyasetle Cani Ağa Kaşkayi gerçekleştirmiştir. İlin adı, yani “Kaş+Kayı/ Kaşkayi” adı, Cani Ağa Kaş-Kayı/ Kaşkayi’nin atası Emir Gazi Şahlu Kaşkayi’den kinaye olarak kaynaklanmıştır. Bunun yanı sıra, Bu ilhanların “Kaşkayı” adını, mensup oldukları “Kaşkayı” ilinden almış olabilecekleri üzerinde de durulmaktadır.
Cani Ağa Kaşkayi, Kaş-Kayı/ Kaşkayı (Kayıların Öncüsü) adıyla anılan 1. Dere-Şörlü/ Dere-Şorlu, 2. Şeşbeyli, 3. Keşköllü/ Keşküllü ve 4. Farsi-Medan tayfalarını bir araya getirerek, güçlü bir il yapılanması gerçekleştirmiştir. Oluşturduğu Kaşkayı ilini sağlıklı yönetebilmek için dört tayfa içerisindeki aydınları, öngörülü kişileri, kültür sahibi mirzaları, sanatçıları, zanaat erbabını ve güçlü savaşçıları bir araya toplayarak yeni bir tayfa oluşturmuş, bu tayfaya “Amele/ Emele/ Әmәlә” adını vermiştir. Amele tayfası, Kaşkayı ilinin “Danışma ve Yürütme Kurulu” görevini üstlenmiştir. Bu yapılanma, Kaşkayı ilinin üstün disiplin ve yenilmezliğinin temelini oluşturmuştur.
Nadir Şah Afşar, Kerim Han Zend’in güçlenmesinin önüne geçmek üzere, tedbir olarak disiplinli bir Kaşkayı grubunu Horasan’a göçürmüştür. Bu grup daha sonra asıl vatanları olan Fars bölgesi/ Kaşkayı-Yurt’a geri dönmüştür. Zend/ Zendiye hükümetinin sonlarına doğru ilin reisi Cani Ağa Kaşkayi’nin torunu ve aynı adı taşıyan Cani Han olmuştur. Hicri 1234/ 1819 yılında Feth-Ali Şah Kacar tarafından “İlhan” unvanı ile ödüllendirilmiştir. İlhan Cani Han, Kaşkayılardan büyük bir güç oluşturmuş, Güney İran’ı askerî ve siyasi yönden güçlendirmiş ve güvenliğini sağlamıştır.
H. 1236/ 1821 yılında Kaşkayı ili ile Bahtiyariler arasında çatışma çıkmıştır. Bu yüzden Feth-Ali Şah Kacar, damadı Emir Muhammed Kasım Han Zahirüd-Dövle’yi iki il arasındaki savaşı sona erdirmesi ve sulhu sağlaması amacıyla Fars’a göndermiştir.
Kaşkayılar, Herat Savaşı sırasında İngilizlerin Hicri 1274/ 1857 yılında Güney İran’a asker sevketmesi üzerine, bu güçlerin karşısında kahramanca direnmiş ve başarı kazanmıştır. Haliyle İngilizlerin tarihsel kin ve nefretini üzerlerine çekmişlerdir.
H. 1263/ 1847 yılında Kaşkayı ilhanı Cani Han’ın oğlu Muhammed-kulu Han, gözetim altında tutulduğu Tahran’dan, sarayın haberi olmadan Fars’a dönmüştür. Bu yüzden Fars Valisi Hüseyin Han Nizamüd-Dövle, tedip etmek yola getirmek üzere Kaşkayı topraklarına girmiş, birkaç gün Germabad ve Çemenhana’da kalmıştır. Muhammed-kulu Han, adamları vasıtasıyla Nizamüd-Dövle’ye hediye olarak bir miktar para (Pişkeş) göndermiştir. Vali, Muhammed-kulu Han’ı affederek, Şiraz’a geri dönmüştür. (Şerh-i Hâl-i Rical-i İran, III.cilt, s.464; SeferName-yi Mir Zell Fettah Han Germrûdî, s.91)
Dostları ilə paylaş: |