Zekeriya Öz’ün Otelde konaklaması: Zekeriya Öz, otele davet edilmemiş kendisi misafir olarak gelmek istemiş ve güvenlik nedeniyle isminin kayıtlarda zikredilmesini istememiştir. Bahsi geçen dönemde (Haziran-Temmuz 2013) Zekeriya Öz, İstanbul Cumhuriyet Başsavcı vekili olup terör ve örgütlü suçlara bakan büronun amiri konumundadır.
3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 20. Maddesinin ilgili kısmı aynen şu şekildedir:
“Terörle mücadelede görev veren veya bu görevi ifa eden adlî, istihbarî, idarî ve askerî görevliler, kolluk görevlileri, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü ve Genel Müdür Yardımcıları, terör suçlularının muhafaza edildiği ceza ve tutukevlerinin savcıları ve müdürleri, Devlet Güvenlik Mahkemelerinde görev yapmış hâkim ve savcılar, Ceza Muhakemesi Kanununun 250 nci maddesiyle yetkili kılınmış ağır ceza mahkemelerinde görev yapan hâkim ve savcılar ile bu görevlerinden ayrılmış olanlar ve terör örgütlerinin açık hedefi haline gelen veya getirilenler ile suçların aydınlatılmasında yardımcı olanlar hakkında gerekli koruma tedbirleri Devlet tarafından alınır.
Ceza Muhakemesi Kanununun 250 nci maddesi uyarınca Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca görevlendirilecek ağır ceza mahkemeleri başkan ve üyeleri ile bu mahkemelerin görev alanına giren suçları soruşturmakla ve kovuşturmakla görevli Cumhuriyet savcılarının korunma ve güvenlik talepleri ilgili makam ve mercilerce öncelikle ve ivedilikle yerine getirilir.
Koruma için ihtiyaç duyulan araç ve gereçler Adalet ve İçişleri bakanlıklarınca temin edilir.
Bu koruma tedbirleri; talep halinde estetik cerrahi yoluyla fizyolojik görünümün değiştirilmesi dahil, nüfus kaydı, ehliyet, evlenme cüzdanı, diploma ve benzeri belgelerin değiştirilmesi, askerlik işleminin düzenlenmesi, menkul ve gayrimenkul mal varlıklarıyla ilgili hakları, sosyal güvenlik ve diğer hakların korunması gibi hususlarda düzenleme yapılır.
Korumaya alınmış emekli personelden, meskende korunmaları mutlak surette zorunlu bulunanlar Başbakanlıkça belirlenecek konutlardan yararlandırılır. Bu tedbirlerin uygulanmasında, İçişleri Bakanlığı ile ilgili diğer kurum ve kuruluşlar gerekli her türlü gizlilik kurallarına uymak zorundadırlar.
Koruma tedbirleriyle ilgili esas ve usûller Başbakanlıkça çıkarılacak bir yönetmelik ile belirlenir.
Yukarıda sayılanlardan kamu görevlileri, görevlerinden ayrılmış olsalar dahi terör suçluları tarafından kendilerine veya eş ve çocuklarının canına vuku bulan bir taarruzu savmak için silah kullanmaya yetkilidirler.”
Devlet, bu konumdaki kişileri korumak için özel kanun çıkarmış ve gereken hassasiyetin gösterilmesini istemiştir. Nitekim o dönemde Devlet tarafından Zekeriya Öz’ün korunması için resmi silahlı korumalar görevlendirilmiş ve Babakanlık tarafından zırhlı Mercedes tahsi edilmiştir.
Bu kişi de otel müdürünü arayıp geleceğini söylemiş ve adının gizli tutulmasını talep etmiştir. Bu durumda otel yönetimin ne yapması beklenirdi? Havalanında Zekeriya öz adıyla tabelaya ismini yazıp havalanınd akarşılama mı yapsaydı, ya da ilgili Başsavcı vekilinin bu yönde talebini dikkate almayıp kendisi ve ailesini gerçek isimleriyle mi kayda alsaydı? O dönemde Zekeriya öz’ün otele geleceği öğrenilmiş olsaydı, bu bilgi ortalıkta dolaşacak ve çok ciddi bir güvenlik zaafiyeti ortaya çıkabilecekti. İşte burada otel yönetimi gem Zekeriya Öz’ün talebini yerine getirmiş hem de bu şekilde basiretli dravranmıştır. Unutulmaması gereken husus bugün kaçak konumunda olan Zekeriya Öz, bahsi geçen tarihte hakkında Devlet büyükleri tarafından övgüler düzülen, yaptığı soruşturmalar nedeniyle tüm kamuoyunun yakından tanıdığı ve çekindiği bir kişidir.
Bu kimsenin dolayısıyla başka bir isimde otelde kalması kendi talebi ve güvenlik sebebiyledir. Yalnız Zekeriya Öz değil bir çok protokolden kişi baişta güvenlik olmak üzere çeşitli sebebplerle kendi ismiyle otele kayıt yapılmasını istememiştir. Otel yönetimi de bu talebi makul görüp anlayışla karşılamıştır. Otel faturaları ise diğer müğşterilerde olduğu gibi protokol misafirleri tarafından da ödenmesi beklenen husustur. Ancak ilgili protokol misafiri ödeme yapmayıp otelden ayrıldığı takdirde, bu kimseler hakkında Otel yönetiminin bu kimselerin peşinde düşüp ödeme talep etmesi veya hukuki yollara müracaat edip bunu tahsil etmeye çalışması da kendisinden beklenemez.
Bu konu aslında bu kadar basit bir konudur. Maksatlı olarak başka yerlere çekilmesi anlamsız ve bir o kadar da kötüniyetlidir.
Üstelik daha da önemlisi Zekeriya Öz, ne İpek ailesinin ne de otelin üst düzey yöneticisi Burak Sertcan’ın misafiri olarak otele gelmemiştir.Kendi arzusu ile gelip tatil yapmak istemiş ve kalmak istediği tarihleri otel yönetimine iletmiştir.
Zekeriya Öz otele geldiğinde de ne İpek ailesinden birisi ne de otelin üst düzey yöneticisi Burak Sertcan kendisiyle hehangi bir görüşme dahi gerçekleştirmemiştir. Bilakis Zekeriya Öz, Tekin İpek ve Burak Sertcan ile otelde kaldığı esnada görüşmek istemiş fakat bu talep kabul edilmemiştir. Bu hususa dair tanıklar arasında yer alan Angels Peninsula otelinde gece müdür olarak çalışan Zeki Balcı’nın ifadesine bakıldığında aynen şu şekilde ifade yer almaktadır: “Zekariya Öz nargile kafede otururken, Tekin bey (İpek) ve Hasan Burak Sertcan ile tavla oynamak istedğini bana söyledi. Ben de bunun üzerine Burak Bey’i aradım.Onlar da görüşmek istemediler ve geçiştir dediler. Neden görüşmek istemediklerini yorumlayamadım. Ve Zekeriya Öz’e ulaşamadım veya toplantıdalar dedim”.
Görüleceği üzere Zekeriya Öz, İpek ailesinin misafiri olmaası söz konusu olmadığı gibi otele geldiğinde kendisiyle bile talebi olmasına rağmen görüşmemişlerdir.