Söz konusu vakıflar, yardım dernekleri ve üniversiteler yürürlükte bulunan mevzuatlara uygun olarak kurulmuş kurumlardır
Öte yandan; söz konusu vakıflar, yardım dernekleri ve üniversiteler yürürlükte bulunan mevzuatlara uygun olarak kurulmuş kurumlardır. Dolayısıyla belirtilen üniversite ve yardım kurumlarına bağışta bulunmak yasa gereği suç değildir ve bu hususta yukarıda belirtilen çok sayıda Yargıtay içtihadı bulunmaktadır. Yargıtay kararları ile ilgili değerlendirme kısmında bu hususlar sarih bir şekilde açıklanmıştır.
Kanun hükmünde kararnameler ile kapatılması nedeniyle terör örgütüne ait kurumlar olarak nitelendirilen bu üniversite ve derneklere bağış yapmak hiçbir şekilde suç değildir. .Zira yukarıda da belirtildiği üzere, "kanunsuz suç ve ceza olmaz " ilkesi gereği kanunun suç saymadığı hiçbir eylemden dolayı kişilere ceza verilemez. Ayrıca işlendiği tarihte suç sayılmayan bir eylemden dolayı kişilerin cezalandırılması mümkün değildir. Türk Ceza Kanunun en önemli iki prensibi gereği bu eylemler suç olarak nitelendirilemez.
Bu genel prensiplerden hareketle, söz konusu bağışların yapıldığı dönemlerde anılan yardım kurumları ile dernekler yasalara göre faaliyette bulunan ve ilgili birimler tarafından denetlenen kurumlardır. Dolayısıyla, bu vakıflara ve üniversitelere yapılan bağışlarda hukuka aykırı durumların tespiti halinde genel hükümlere göre işlem yapılması her zaman mümkündür. Ancak yapılan denetlemeler sırasında hiç bir eksiklik, kusur ve hukuka aykırılık tespit edilememiş, bu dernek ve okullar hakkında cezai müeyyide uygulanmamıştır.
Söz konusu vakıflar, yardım dernekleri ve üniversiteler devlet kurumlarının gözetim ve denetimi altında faaliyetlerinin yasal mevzuata uygun olarak yürüten kurum ve kuruluşlar olup, kapatılana kadar da terör ve terör faaliyetleri ile anılmamışlardır. Aksine kendi alanlarında en başarılı ve örnek kurumlardır.
Söz konusu vakıflar, yardım dernekleri ve üniversiteler devlet kurumlarının gözetim ve denetimi altında faaliyetlerinin yasal mevzuata uygun olarak yürüten kurum ve kuruluşlar olup, kapatılana kadar da terör ve terör faaliyetleri ile anılmamışlardır.
Ayrıca, İpek Üniversitesi yasaların emredici hükümlerine uygun olarak, kanunla kurulmuştur. İpek Üniversitesi tüm faaliyetlerini YÖK ve Vakıf Yükseköğretim Kurumları yönetmeliğine uygun olarak faaliyetlerini yerine getirmiştir. Diğer taraftan , İpek Üniversitesi'nde bir terör faaliyeti yapıldığına veya amacının terör örgütlerine yardım olduğuna dair hiçbir somut iddia İleri sürülmemiştir.
İpek Üniversitesi, öğrencilerini ÖSYM sınavı ile YÖK’ün belirlediği bölümlere alabilmektedir. Dolayısıyla, kişileri kayırmak suretiyle üniversiteye öğrenci alması mümkün değildir. Böyle bir durumda nasıl örgüt adına faaliyette bulunulabilir. Kaldı ki henüz mezun vermemiş bir eğitim kurumudur. Mezun vermeyen bir üniversitenin bir örgüte eleman kazandırması da fiilen mümkün değildir. Öte yandan, bu üniversitede eğitim alan öğrencilerin örgüte kazandırıldığına dair somut hiçbir bir iddia, bilgi veya veri ileri sürülmemiştir.
İlgili savcının, İpek Üniversitesi hakkındaki iddiaları, akıl ve mantık ile izah edilmeyecek ölçüde hayal mahsulü ve hukuki olmayacak mahiyette basit ve mücerret niteliktedir.
-
Daha da vahimi Müvekkillerimizin yaptığı bağış ve yardımların neredeyse tamamına yakına İpek Üniversitesi ve Koza İpek Vakfına yapılmıştır. Müvekkillerin kendilerine ait olan bu kurumlara bağış ve yardımda bulunmasından doğal bir şey olamaz.
Savcı tarafından iddianamede bağışların çoğunun İpek Üniversitesi ve Koza İpek Vakfına yapıldığı ve böylece teröre yardım edildiği ve terörizmin finansmanının sağlandığı iddia edilmiş ve bu husus terör örgütü üyeliğine delil olarak sunulmuştur.
Koza İpek Vakfı, Müvekkillerimiz tarafından, eğitim ve sağlık başta olmak üzere kar amacı olmadan topluma faydada bulunmak ve ihtiyaç sahiplerine ulaşmak, ülkenin ihtiyacı olan eğitim ve sağlık konularında projeler geliştirerek, sosyal sorumluluk üstlenmekten başka bir amacı olmamıştır. Vakıf olarak kurulmuş ve tüm denetimi Devletin elinde olan bir kuruluştur. Müvekkillerimiz şahsi servetlerinden buraya para aktarmış ve topluma faydalı olmaktan başka bir gaye gütmemişlerdir.
İpek Üniversitesi de kurusucu Müvekkillerimize ait Vakıf olan, Bakanlar Kurulunun teklifi ve Mecliste kanun ile kurulan bir kuruluş niteliğindedir. Tamamen YÖK denetimi ve kontrolündedir. Dünya çapında bir üniversite kurulmuş, yüzmilyonlarca lira para harcanmış, ülkenin eğitimine katkıda bulunmak ve bu çıtayı daha yukarı taşımaktan başka bir gaye güdülmemiştir.
İşte Müvekkillerimizin kendlerinin kurduğu Vakıf ve üniversiteye yaptığı bağış ve yardımın terörün finansmanı olarak kabul edilmesi tek kelimeyle ifade etmek gerekirse vicdansızlıktır.
Söz konusu vakıflar, yardım dernekleri ve üniversitelerin Anayasaya aykırı olarak çıkartılan ve anayasaya aykırı bir OHAL KHK’sı hükmü gereğince kapatılmış olması bu kurumların suçlu olduğu, terör yuvası olduğu anlamına anlamına gelmez. Zira ortada buna dair verilmiş ve kesinleşmiş bir yargı kararı yoktur. Ayrıca bahsi geçen tüm yardım ve bağışlar söz konusu kapatma tarihinden evvvel yapılmış yasal ödemelerdir.
Söz konusu iddianamede iddialara dayanak olarak, İpek Üniversitesi, Koza İpek Vakfı ile birlikte bir kısım vakıf, dernek ve kurumların KHK ile kapatılması delil olarak gösterilmiştir.
Ancak söz konusu vakıflar, yardım dernekleri ve üniversitelerin Anayasaya aykırı olarak çıkartılan ve anayasaya aykırı bir OHAL KHK’sı hükmü gereğince kapatılışmış olması bu kurumların suçlu olduğu, terör yuvası olduğu anlamına anlamına gelmez. Zira ortada buna dair verilmiş ve kesinleşmiş bir yargı kararı yoktur.
Ayrıca Kanun hükmünde kararnameler, her ne kadar sonradan meclise sunulsa da ilk tasarruflar idari niteliktedir. Bir vakıf veya eğitim kurumu idari tasarrufla veya meclisten geçirilen yasa ile terör örgütü kuruluşu olarak ilan edilemez. Bu ancak yasaların görev verdiği mahkemeler tarafından yapılabilir. Aksi takdirde tüm yargılamaların meclis veya yürütme organı tarafından yapılması sonucunu doğuracaktır. Nasıl ki mahkemeler yasa yapamıyor veya ülke yönetmeye talip olmuyorsa, idari ve meclis tasarrufu ile yargısal sonuç doğuran kararlar verilemez. Örneğin, İpek Üniversitesi Türkiye'de ve Dünyada sayılı üniversitelerden biridir. Örnek mimarisi, eğitim kalitesi ve öğretim görevlileri ile emsali az bulunan eğitim kurumları arasındadır.
Üstelik bahsi geçen yardım ve bağışların yapıldığı tarihlerin hepsi, ilgili kurum ve kuruluşların açık olduğu, falliyetlerine devam ettiği, Devlet tarafından tek bir uyarı dahi verilmediği bir dönemde gerçekleşmiştir. Bir tarihte kurumları kapatıp geçmişe yönelik olarak buralara yapılan geçmişteki yardımların suç olarak kabul edilmesi dünyanın hiç bir yerinde rastlamak mümkün değildir. Geçmişe yönelik suçihdas etmek, TCK, Anayasa ve AİHS’ne açıkça aykırıdır. Bir hukuk devletinde olabilecek bir şey değildir. Mahkemenin bu insafsız duruma müsaade etmeyeceğine eminiz.
Dostları ilə paylaş: |