Drama kesintisiz bir süreçtir. Isınma çalışmaları bitti, şimdi rol oynamaya geçelim diye bir geçişten söz edilemez. Bir drama süreci başlar, yaşanır ve biter drama nediR?


Oyun grubuyla yapılacak ilk çalışmalarda aşağıda belirtilen özellikleri dikkate almak gerekir



Yüklə 451,28 Kb.
səhifə4/8
tarix02.11.2017
ölçüsü451,28 Kb.
#27002
1   2   3   4   5   6   7   8

Oyun grubuyla yapılacak ilk çalışmalarda aşağıda belirtilen özellikleri dikkate almak gerekir.

* Drama çalışmaları, en fazla 10-12 kişilik gruplarla yapılmalıdır.

* Çalışmalarda grubu oluşturacak öğrencilerin yaş, gelişim seviyeleri ve özellikler belirlenmelidir.

* Belirlenen etkinliklerde çocukların fikirleri sorulmalı, oyuna yoğunlaşmaları sağlanmalıdır.

* Çocukların rol yaparken başarısızlık kaygısı taşımaması için yapılan işlemler gözden geçirilmeli, zevk almaları sağlanmalıdır.
Katılımcıların oluşturacağı grup dinamiği önemlidir, bu yüzden drama oturumlarına düzenli katılım büyük önem taşımaktadır. Düzenli devam etmenin yanı sıra oturumlara zamanında katılmak da önemlidir. Grubu oluşturan katılımcıların birbiriyle tanışması, etkileşim içinde bulunması ve iletişim kurabilmesi sürecin daha etkin olabilmesi bakımından gereklidir. Katılımcı sayısı belirlenirken genelde grup çalışmalarına olanak sağlayacak biçimde eşit sayılarda farklı sayıda gruplar oluşturabilmek için ideal bir katılımcı sayısı belirlenebilir.
Canlandırmalar izlenirken diğer gruplar kendi aralarında konuşmamalı, yalnızca sahnedeki gruba odaklanılmalıdır. Katılımcı, mekanı bulduğu gibi bırakmaya özen göstermelidir. Drama süreçlerinde katılımcı, lidere kulak vermelidir. Yönergeleri dikkatlice dinlemeli ve yönergelere uymalıdır. Daha etkili bir oturum için bu gereklidir.
DRAMA TEKNİKLERİ

Drama sürecinde lider, belirlediği amaçlara ulaşabilmek için çeşitli tekniklerden yararlanır. Dramada kullanılabilecek çok sayıda teknik vardır. Bu tekniklerden "doğaçlama" ve "rol oynama" drama sürecinin tam olarak gerçekleştirilmesi için kullanılması gereken iki temel tekniktir. Diğer teknikler ise daha çok süreç içerisinde sorunla karşılaşıldığında ya da dramanın geliştirilmesi istendiğinde başvurulan çözüm araçları olarak kullanılır. Dramanın bireysel, ikili, küçük ya da büyük grupla yapılan doğaçlama ve rol oynama tekniklerinin yanı sıra farklı teknikleri kullanarak yaşantıyı ve katılımcıları daha aktif, daha yaratıcı, daha sıra dışı yapmak mümkün olur. Dramaya özgü olarak sıralanan teknikler, öğretimde kullanılan diğer teknik-yöntem ve yaklaşımlarda olduğu gibi, çocukların özelliklerine, belirlenen kazanımlara, içeriğin seçimine ve öğretmenin yeterliğine göre farklı biçimlerde kullanılabilir.


Dramada teknikler, canlandırma aşamasında liderin amaçlarına ulaşmasında elini kuvvetlendirir, ona yeni stratejiler kazandırır. Burada önemli olan hangi tekniğin hangi amaçla kullanılabileceğini bilmek, teknik kullanımını planlayabilmek, uygulayabilmek ve değerlendirebilmektir. Dramada kullanılan teknikleri lider, amacına, grubun yapısına ve hazır bulunuşluğuna göre kullanabilir.
DOĞAÇLAMA

Dramanın en temel öğesi doğaçlamadır. Doğaçlama anında yaratmak demektir; ancak oyun ve müzik alanında belli bir hazırlık gerektirir. Kalabalıklarla doğaçlama yapılabileceği gibi, küçük gruplarla veya bireysel olarak da yapılabilir. Çocuklar, sözel ya da sözel olmayan, basit kendiliğinden ifade tarzları ile bir durumu ya da olayın akışını, gelişimini canlandırırlar. Doğaçlama yapabilmeleri için, özellikle okulöncesi çocuklarının konu ile ilgili kavramsal ön bilgilere ihtiyaç duyabilecekleri unutulmamalıdır.


Yapılacak doğaçlama basit olmalı ve çoğu kez olay, konu ya da roller öğretmen tarafından iyi tanımlanmalıdır. Bazen doğaçlamanın, belirli bir canlandırmanın yalnızca bazı bölümlerini kapsaması, bazı bölümlerinin ise öğretmenin öneriler ve vereceği bilgiler ile tamamlanması yerinde olabilir. Doğaçlama süreci, önceden üzerinde çalışılmış bir metne bağlı kalarak değil, o anda zihinde canlananı oynayarak yaşanır. Doğaçlamalar sürprizlerle doludur. Gerçek olmayan ama gerçek olabilecek durumlar yaratıldığı gibi, absürd, saçma, abartılıya da komik bir durumlar da yaratılabilir. Doğaçlama, anlatım aracı olarak özgürlükler sunmakla birlikte, akla her gelenin yapılacağı anlamına da gelmez. Dramada doğaçlama ise diğer alanlardan farklı olarak dramatik kurgunun bileşenlerini kullanır.
Dramadaki doğaçlama çalışmalarında süreç ile ürün iç içedir, birbirinden kolayca ayırt edilemez. Doğaçlama sürecinde ortaya çıkanlar, başkası tarafından ve aynen canlandırılmaz, yinelenemez. Doğaçlama, anlatım aracı olarak insan bedeninden yola çıkarak herhangi bir nesneye kadar her şeyi kullanabilir. Doğaçlama sırasında bireyler, yaşadıkları ya da gözlemledikleri gerçek olaylarla kurgusal olan arasında ilişki kurarak değişik duygular yoluyla dışa vurumda bulunurlar.
Doğaçlama, her türlü araç gereçten ya da öyküden yola çıkılarak yapılabilir. Anlık katılımla başlayabileceği gibi öncesinde kısa kurgular oluşturularak da yapılabilir.Hazırlık yapılarak gerçekleştirilen doğaçlamalarda, küçük kümelerde canlandırmalar için önceden üzerinde konuşulur ve düzenleme yapılır. Daha sonra kümenin geri kalanına kısa sahneler olarak sunular yapılır.
Drama sürecinde yapılan doğaçlama çalışmaları katılımcılara önemli katkılar sağlar. Doğaçlamalar, katılımcıların kendini ifade etme ve iletişim becerilerini geliştirir. Yaratıcı düşünme becerisinin gelişmesine katkıda bulunur. Kendine güven, karar verme, hızlı ve eleştirel düşünme gibi özellikler doğaçlama yoluyla geliştirilebilir. Doğaçlama sürecinde katılımcıların girdikleri roller empati becerisini

geliştirir.


Drama çalışmalarında doğaçlamanın çeşitli türlerinden yararlanılabilir:

Karakter doğaçlamaları

Objelerin kullanılmasından yararlanılarak geliştirilen doğaçlamalar

Bedeni kullanarak bir nesne, eşya, yapı, organizma, araç oluşturma amacıyla yapılan doğaçlamalar

Sonu veya ortası verilen bir şiir, öykü, masal ya da filmin sonunu tamamlama

Bir kısmı gösterilen portre, resim veya fotoğrafın bütününü düşleme ile ilgili doğaçlamalar


Örnek çalışma 1- İçinde çeşitli giysiler ve aksesuarlar olan bir kutu, ortaya konur. Katılımcı, gözleri kapalı olarak içinden bir tanesini çeker. Bu giysi veya aksesuarı kimin, nerede, nasıl vb. kullanmış olabileceği üzerine bir süre düşünür ve düşündüklerini canlandırır.
ROL OYNAMA

Oynanan oyundaki karakterlerin özelliklerinin ve duygularının canlandırılmasıdır. Rol oynama bir konu çerçevesinde gelişecek olaylarda, bir karakterin canlandırılması etkinliğidir. Bu etkinlikler sırasında rol oynayan kişi, bir başkası gibi düşünmeye, onun gibi davranmaya ve onun gibi hissetmeye çalışır. Amacı verilen rolü oynamak için kendinden istenileni yerine getirmektir.


Zyoud(2012)'a göre rol oynama, drama sürecinin temel öğesidir. Rol oynamada katılımcılar bir karakterin rolüne girerler ve -mış gibi yaparak bu karakteri oynarlar. Rol oynama, katılımcıların önceki deneyimlerini oynadıkları karaktere transfer etmelerine olanak sağlar. Çocukların pozitif ve negatif duygularını ifade etmelerine ve özsaygılarını oluşturmalarına yardım eder. Gelecekteki olası durumlar için hazırlık ve uygulama yapmalarına izin verir. Rol oynama, sınıf ortamlarında öğrencilere kendilerini cesaret ve güvenle ifade etme olanağı vererek aynı zamanda içe dönük öğrencilere de bu olanağı sunar
Psikodramada da başvurulan bir teknik olan rol oynama, kişinin kendisinin olmayan bir rolü davranışlarla oynamasıdır. Ancak, psikodramada amaç terapidir. Eğitici dramada asıl amaç ise, çeşitli rolleri oynayarak anlamak, öğrenmektir.
Eğitici dramada rol oynamayı bir simulasyona benzeten Morgan ve Saxton, bir dondurmanın nasıl isteneceğinin, otobüse nasıl binildiğinin simulasyon yolu ile öğrenilebileceğine dikkati çekmişlerdir. Bu sayede, örneğin anne rolünü oynayan çocuk, annesinin davranışlarını anlayabilir. Şoför rolünü oynarken ise, bir şoförün davranışlarını daha iyi kavrayabilir. Özellikle konuşmayı gerektiren rol oynama sırasında çocuk, ses yüksekliği, diksiyon, telaffuz gibi konuşulan dilin unsurlarını ve konuşma sırasını bekleme, dinleme, başkasının sözünü kesmeme gibi iletişim unsurlarını doğrudan doğruya çalışmış olur. Rol oynamanın bir diğer yararı, o roldeki kişiyle empati kurabilmek için gerekli olan, kendini diğer kişinin yerine koyabilme becerisinin kazanılması olabilir. Çünkü, başka bir kişinin rolüne girmek, o kişinin perspektifini, yani görüş açısını anlama bakımından ve genel olarak insanların nesnelere, olaylara kendi görüş açılarından bakabildiklerini fark etme yönünden önem taşıyabilir. Piaget, rol oynamanın çocuğun eğitimindeki önemini vurgulamıştır. Piaget'ye göre, kişisel yaşantılarda karar verme becerisinin gelişiminde, tarihsel ve sosyal konuları anlamada, rol oynama, etkili bir öğretim tekniği olarak kullanılabilir. Özellikle küçük çocuklar rol oynarlarken, hem nesnel hem de sosyal çevreyi (diğer insanları) anlamlandırma konusunda oldukça zengin deneyimler kazanabilirler.
Öğrenciler bir role büründüklerinde belli bir durumu ortaya koyarlar. Oynamak,öğrencilerin olabildiğinde yaratıcı ve hareketli olacakları güvenli bir ortamda bir role bürünmeleri anlamına gelir. Ders sırasında rol oynama etkinliğini yapan öğrencilerle öğretmenlik ya da doktorculuk oynayan çocuklar arasında birçok benzerlik vardır. Her ikisi de kendi gerçeklerini yaratır, gerçek dünya ile ilgili bilgileri denerler ve insanlarla iletişim kurma yeteneklerini geliştirirler. Özetle rol oynama; öğrencilerin hayali karakterlerin rollerine bürünmeleri ve bu insanların nasıl konuşacağını ya da nasıl davranacağını düşündükleri gibi konuşup davranmalarıdır.
Örnek Çalışma: Katılımcıların her birine sinirli bir postacı, yorgun bir öğretmen, kızgın bir otobüs şoförü gibi karakterler verilir. Bu karakterler bir araya getirilerek bir olay yaratılır.
ROL DEĞİŞTİRME

Yaratıcı drama çalışmalarında doğaçlama ve rol oynama süreçlerinde katılımcılar belli rolleri üstlenirler ve üstlendikleri rollerden çıkmadan süreci tamamlarlar. Teknik, süreç tamamlandıktan sonra veya devam ederken canlandırmanın kesilip, katılımcıların eşlerinin rollerini üstlenmesi ve süreci devam ettirmesi biçiminde yürütülür. Rol değişiminde katılımcı, karşıdaki kişinin bıraktığı yerden rolünü devam ettirebileceği gibi farklı bir yöne de götürebilir. Bu değiştirme durumu bireyler arasında olabileceği gibi gruplar arasında da olabilir.


Tekniğin en önemli yararlarından biri, farklı kişilerle empati kurabilmektir. Başka bir insanın yerine kendini koyabilmek hem karşılıklı anlayış ve sağlıklı kişiler arası iletişim için gereklidir hem de anlayarak öğrenmenin sağlanmasında o role girerek, onun gibi algılamaya, hissetmeye çalışmak önemli bir yardımcı olarak görülebilir.
Eğitici drama etkinliği sırasında, farklı rolleri oynayan çocukların, rollerini değiştirmeleri; farklı rolleri denemelerini, yaşamalarını sağlayarak, onların öğrenme ve anlama becerilerini zenginleştirebilir. Örneğin, bir önceki aşamada heykeltraş olan çocukla, çamur rolündeki çocuk yer değiştirirler ve etkinlik tekrarlanır. Aynı uygulamada tüm çocukların her rolü, rol değiştirerek oynamalarına olanak olmayabilir. Bu durumda bir sonraki tekrarda, çocukların farklı roller almaları sağlanmalıdır.
DRAMATİZASYON

Günümüzde sahneye koyma, oyunlaştırma veya bir durumu gerçekte olduğundan daha heyecan verici ya da kötü göstermek olarak açıklanabilecek olan dramatizasyon, daha çok yazılı metne dayalı olarak bir konunun, öykünün, masalın ya da bir durumun canlandırılması anlamında kullanılır. Dramatizasyon

kavramı, yaratıcı dramanın metne dayalı çalışmaların yapılmasını içeren bir tür tekniğe dönüşmüştür. Dramatizasyonda konunun, metnin seçimi, rollerin dağıtımı öğretmen tarafından yapılır. Öğrenciler, öğretmen tarafından verilen rollere bağlı kalarak beden dili ya da sözel olarak canlandırmalar yapar, kendilerine verilen metinde bulunan karakterleri canlandırırlar.
Yaratıcı drama çalışmalarındaki diğer tekniklerin aksine lider, dramatizasyonda çok daha aktif, yönlendirici ve belirleyicidir. Burada bir oyun metninin aynısının ya da bir öykünün, masalın hiçbir biçimde akışını değiştirmeden canlandırılması söz konusudur. Sözgelimi, öğretmen metni okur ya da anlatır, rolleri dağıtır, bu kez çocukların okudukları öyküyü canlandırmaları beklenir. Bu tür çalışmalarda

tiyatroya benzer bir çalışma süreci izlenir. Öğretmen bu süreçte etkindir, sık sık araya girerek akışa yardım edebilir, söylenmek istenilenleri hatırlatabilir. Dramatizasyonda metinlerin canlandırılması sırasında tümcelerin aynen söylenmesi gibi bir zorunluluk yoktur. Eğer öğretmen isterse öyküyü okurken kesip, çocuklarla birlikte canlandırmaya yeniden devam edebilir. Öğretmen, dramatizasyon etkinliklerinde daha çok süreci kenardan yönetir, ancak çok gerekli durumlarda role girerek, rol içerisinde yönergeler de verebilir.


Öğretmenin hatırlatmasıyla çocuklar, öykünün o bölümünü oynarlar. Örneğin, öğretmen; "Derenin içindeki büyük taşlara basarak dereden geçiyor" der ve o roldeki çocuk ya da tüm grup, taştan taşa basarak dereyi geçme eylemini yaparlar.
Öykü, olay canlandırma sırasında, ara sıra öğretmen çocuklara kısa sorular sorabilir. Böylece, çocukların düşünmesine ve canlandırmaya kendilerinden bir şeyler katmalarına olanak sağlamış olur. Çocukların aktif katılımı sağlanmış olur. Öykü ve olay canlandırılırken, süreç ve roller çok karmaşık olmamalıdır. Rol sayısının az olması durumunda süreci izlemek ve anlamak daha kolay olabilir. Belirli roller oynanırken, sözel ifadeler çok uzun olmamalıdır. Katılan çocukların anlayabilecekleri, yaşlarına uygun sözcük ve deyimler seçilmesi uygun olur.
Bazı durumlarda çocukların çok iyi bildikleri bir öykünün belirli sahneleri (özellikle okulöncesi çocuklarıyla çalışırken tamamı değil) seçilerek oynanır. Yalnızca belirli bir bölümün seçilmesi, çocukların dikkatlerini öykünün o bölümüne yoğunlaştırarak daha iyi anlamalarını sağlayabildiği gibi, ilgili bölümdeki olayı ve rolleri hatırlamaları ve zorlanmadan canlandırmaları bakımından da yararlıdır. Canlandırmaya başlamadan önce, öyküde o bölümü anlatan resim ya da birkaç resme dikkat yoğunlaştırılır.
Resim ya da resimler çocuklarla birlikte incelenerek, roller, eşyalar ve araç gereç belirlenebilir. Öykü/olay canlandırma sırasında, öğretmen süreci anlatırken, bir bölümden diğer bölüme çok hızlı geçmemelidir. Böylece çocukların, o bölümde yeterince hareket taklidi yaparak, ses çıkararak, gerekiyorsa sözel ifadeler kullanarak yaşantı geçirmelerine olanak sağlanmış olur. Örneğin, bir etkinliğin yemek yeme bölümünde, öğretmen, çocukların yemek yeme olayına yoğunlaşmalarına olanak tanımak için onlara yeterince süre tanımalıdır. Küçük çocuklarla öykü canlandırılması sırasında, öykü, başlangıçta öğretmen tarafından anlatılır ve çocuklar yönlendirilir.
Ancak, söz konusu öykü 3-4 kez oynandıktan sonra, çocuklar arasından istekli olanlardan biri, öyküyü anlatan (öykünün gelişimini, sahneyi, belirli rollerdeki hareketleri söyleyen) lider rolünü alabilir.

Öykü/olay canlandırılması sırasında, dikkatin bir noktada toplanması olasılığı yüksektir. Çünkü çocuklar, hareket eden, konuşan, kendi yarattıkları karakterlerin gerçek olduğuna inanırlar. Bu da olayın gerçekten yaşanıyor gibi algılanmasını sağladığından, tüm benlikleriyle katılırlar ve bu durum öğrenmelerini kolaylaştırabilir.


Canlandırma sırasında öğretmenin, önceden rol verdiği karakterler, kendilerine sıra geldiğinde ortaya çıkıp rollerini oynarlar. Onların nerede harekete geçeceklerini öğretmen ya açıkça sözel olarak söyleyerek ("ve fırtına bulutları arasından güneş ortaya çıktı" gibi) ya da önceden kararlaştırılan bir işaret ile (başıyla işaret vererek ya da ksilofona vurarak) belirtebilir. İşaret üzerine ortaya çıkıp rolünü oynayan çocuk, yerini bir başka rolü oynayacak olan çocuğa bırakır.
Etkinlik “Ay Dedeyi Saklayan Çocuk”

... Küçük, şirin bir kız Ay dedeyi çok, ama çok seviyordu.Zamanla aralarında büyük bir sevgi ve dostluk oluştu. Kızın sesi çok güzeldi. En güzel şarkılarını Ay dede için söylerdi.



Bulutlu bir gecede, Ay dedeyi göremeyen küçük kızın gözlerinden, iki damla gözyaşı düştü. Küçük kızı göremeyen Ay dede de ağlıyordu. Küçük kız Ay dedeye yeryüzüne inmesi için yalvardı. Ay dede onu kırmadı. Küçük kızın evi hariç tüm yeryüzü karanlığa büründü.

Tavşanlar:” Küçük kız ne olur Ay dedeyi geri ver.”

Kaplumbağa:” Ay dedeyi bırak küçük kız. Hiçbir şey göremiyorum.”

Kedi: “Ağaçtan inemiyorum ne olur Ay dedeyi geri ver.”

Köpek: “Aç kaldım küçük kız. Ay dedeyi bırakır mısın?”

Bekçi: “Ay dede bize de gerekli. Onu bırakmalısın.”

Hepsi bir ağızdan: “Bizde Ay dedeyi çok seviyoruz. Ne olur Ay dedeyi bırak “ dedi.

Ay dedenin tüm canlılara çok gerekli olduğunu anlayan küçük kız, onu gökyüzüne yolladı...”

Öğretmen, Özdilek Erdem ve Sait Munzur tarafından yazılan ve Kök Yayıncılık tarafından yayımlanan “Ay Dedeyi Saklayan Çocuk” adlı öyküyü, öykünün adını ve son tümcesini söylemeden okur ya da anlatır. Çocuklara “Sizce bu öykünün adı ne olabilir?” diye sorar. Çocuklardan yanıtları aldıktan sonra öykünün adını, yazarının ve çizerinin adını söyler. Çocuklara bir eserin ortaya çıkmasındaki bu üç önemli öğe mutlaka vurgulanarak aktarılmalıdır.


Daha sonra öyküde hangi kahramanların olduğu sorulur ve kimin hangi rolü oynamak istediği belirlenir. Eğer çocuk sayısı, kahramanlardan az ise çocuklara birden fazla kişinin aynı hayvanı canlandırabileceği söylenir. Tüm çocukların bir rol alması sağlanarak öykü dramatize edilir. Dramatize edilen öykülerden sonra öğretmen, çocuklara “Ay dede olmazsa başka hangi canlıların yaşantısında değişiklikler olur?” diye sorar ve yanıtları alır. Öğretmen “Küçük kız sizce şimdi ne yapmalı?” sorusuna verilen yanıtlardan biri, çocuklarla birlikte seçilmesini sağlar ve tüm kümedekilerin belirlediği yanıt canlandırılır.


PARALEL ÇALIŞMA (Eş Zamanlı Doğaçlama)

Tüm çocuklar aynı anda ikişerli, üçerli, dörderli gruplar halinde ortak bir etkinliği yaparlar. Lidere veya dışarıdan izleyen kişiye göre bir karışıklık ve gürültü görüntüsü veren bu teknik, seyredilme kaygısının ortadan kaldırılmasında, tüm grubun aynı anda aktif olmasında ve çalışma mekanının uygun olmadığı kalabalık gruplarla yapılabilecek etkili tekniklerden biridir. Eş zamanlı olarak başlayan doğaçlamalar, bir süre sonra lider tarafından kesilip grup önünde de canlandırmalarını yeniden oynaması veya kaldıkları yerden devam etmesi biçiminde sürdürülür.


Tekniğin uygulamasında öğrenciler, birbirlerini etkileyemeyecekleri uzaklıkta mekanda yerini alırlar. Eş zamanlı doğaçlamadan önce lider karakterler ve karşılaşabilecekleri durumlar (örneğin; Kırmızı Başlıklı Kız, büyük annesini ziyaret etmek için ormana yalnız gitmek ister. Annesi, yalnız gitmesine izin verip vermemek konusunda tereddüt eder.) hakkında yeterli bilgi verir. Hazırlık için birkaç dakika verilir ve liderin başlama işareti ile öğrenciler doğaçlamaya başlarlar. Eğer lider öğrencilerin diğer bir görüş noktasını keşfetmelerini isterse, grupların bir sure çalıştıktan sonra rol değiştirerek devam etmeleri istenir. Bu yol ile öğrencilerin herhangi bir konuyu farklı açıdan görmelerine yardımcı olunur.
Ortak etkinliği yapan gruplardan her biri, etkinliği kendi tarzında yapabilir. Paralel grupların tıpatıp aynı davranışlarla oynamaları gerekmez. Bu sırada hiçbir izleyici yoktur. Tüm çocuklar gruplar halinde aynı mekanda çalışırlar. Öğretmen, ya gruplardan birine dahil olur (katılımcı liderlik), ya da gruplar arasında dolaşır (kenardan yönlendirme). Paralel çalışma, çocukların, bir yandan kendi küçük gruplarında birbirleriyle işbirliği yaparken, diğer yandan da büyük grubun bir parçası olmayı sürdürerek, bir ölçüde özgün bir şekilde çalışmayı öğrenmelerine yardımcı olabilir. Aynı konunun farklı biçimlerde ele alınabileceğini, canlandırılabileceğini çocuklara göstermek yönünden özellikle

yararlıdır.


PANDOMİM

Pandomim duygu ve düşünceleri, söz kullanmadan iletme sanatıdır. Jest, mimik ve hareketler, konuşmadan önce gelir. Pandomim, değişik karakterleri ve konuları içerebilir. Eylemler, hızlı ya da yavaş canlandırılabilir. Müzik, pandomimin daha hoş ve etkili olmasını sağlar. Isınma amaçlı ve grubu kaynaştırmaya yönelik çalışmalarda da kullanılabilen pandomimler genelde liderin yönlendirmesiyle yapılır.


Sözcük ya da ses kullanmadan sadece hareketlerle yapılan dramadır. Pandominin daha ileri aşamasında ise örneğin; bir hikayeyi veya olayı canlandırmada kullanılır. Drama hikaye merkezli veya herhangi bir uyarıcı veya durumdan doğaçlama şeklinde ortaya çıksalar bile hem öğretmen hem de çocuklar bazı hareketleri mim yoluyla anlatabilirler.
Pandomin öğrencilerin diyalog üzerinde düşünmeden beden dilini kullanarak iletişim sağlamaya teşvik eder. Özgüven sağlamanın yanı sıra dil yetisinin gelişmesini de etkiler. Beden dili ile iletişim kurmayı başaran bir kişi kendisini söz ya da yazıyla da ifade etme aşamasına daha kolay geçiş yapar.
Yüz ifadeleri, jestler, beden hareketleri gibi iletişim öğelerinin vurgulandığı etkinlikler, uygun sözcüklerin eklendiği paralel çalışmalarla da desteklenebilir. Bu tür çalışmalarda sözel olmayan iletişim

öğelerinin yerini doldurmak değil bu öğeleri geliştirmek amaçlanır. Pantomimden, drama alanında sesin, sözün kullanılmadığı, bedeni tanıma, beden yoluyla kendini ifade etme, bedensel araçlarla iletişim kurma, jest ve mimikleri uygun anlarda doğru kullanma gibi eğitsel ve sanatsal amaçlara yönelik bir teknik olarak yararlanılır. Dramada pantomim, herhangi bir doğaçlama ya da eylemin, beden dili ile ve çoğunlukla spontan olarak canlandırılması esasına dayalı olarak yürütülür


Pandomim, drama etkinlikleri sırasında, çocuklar için yararlı bir ifade etme çalışmasıdır. Çocuklar genelde, bedenlerinin bazı bölümlerini ya da tümünü kullanarak hareketlerle anlatmaktan hoşlanırlar. Gündelik gözlemler, kendi haline bırakılan çocukların, pandomimi tek başına ya da arkadaşları ile oynarken serbestçe kullandıklarını göstermektedir. Pandomim; gözlem, dikkatini yoğunlaştırma ve bedensel becerilerin gücüne dayanan bir ifade biçimidir. McCaslin, grupla yapılan pandomimin çocukta zihinde canlandırma becerisini geliştirdiğine, farkındalık düzeyini artırdığına dikkati çekerek, yaratıcılık yönündeki çalışmalarda pandomimden yararlanılması gerektiğini belirtmiştir. Pandomim yolu ile dramada canlandırılabilecek olan davranışlar, olaylar, nesneler adeta sınırsızdır. Örneğin, okulöncesi çocukları ile çalışırken öğretmen, onların diş fırçalama davranışını pandomim ile yapmalarını isteyebilir ya da çocuklar sanki lavaboda su ve sabun kullanıyormuş gibi yaparak el yıkama hareketlerini gösterebilirler. Çocukların genellikle çok hoşlarına giden, otomobil süren şoför, uçak kullanan pilot gibi roller de pandomim ile, hareketlerle çalışılabilir.
Dramada sözsüz oyun, öğrencilerin vücutlarını fiziksel bir hareket sağlamak, şekil, ifade yaratmak için kullanmaları ve yaşamdaki aktiviteleri ifade eden hareketleri yapmaları olarak ifade edilebilir. Sözsüz oyunda kelime kullanılmaz fakat ses efektleri veya müzik eklenebilir. Öğrenciler bireysel olarak, küçük bir grupla veya tüm sınıf çalışabilir. Sözsüz oyun, canlandırmanın amacı ve dramanın gelişimine bağlı olarak çok farklı şekillerde yapılabilir. Lider, bir tarafta durumu anlatırken diğer tarafta öğrenciler kendi alanlarında mimiklerini kullanabilirler.
Ayrıca, daha karmaşık gibi görünen bazı konular da pandomim ile ifade edilerek işlenebilir. Örneğin, mevsimler konusu drama ile çalışılırken, mevsimleri canlandıran çocuklar, canlandırdıkları mevsime ilişkin olayları pandomim yolu ile gösterebilirler.
Örnek çalışma

1- Lider yönergeleri verir, katılımcılar pantomimle canlandırırlar. Yüz ifadeleri ile canlandıralım.

Sizi mutlu edecek bir haber aldınız.

Sakin otururken birden korkunç bir gürültü duydunuz ve çok korktunuz.

Çok sevdiğiniz bir arkadaşınız, başka bir şehre taşınıyor, çok üzgünsünüz.

Meraklıca etrafınızı inceliyorsunuz. Kararsızsınız. Düşüncelisiniz.

Şaşkınsınız. Yanınızdaki kişinin parfüm kokusunu aldınız, çok hoşunuza gitti.

Limonata çok ekşi olmuş. Acı biber ısırdınız, ağzınız yandı.

Suya elinizi soktunuz, çok sıcak.

Kedinizi okşuyorsunuz, tüyleri kadife gibi yumuşacık.

Bir müzik sesi duydunuz, dinliyorsunuz.

Buzluktan buz çıkarmaya çalışıyorsunuz, çok soğuk


Yüklə 451,28 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin