Dipterus, akciğerlibalıkların çok ilkel ve soyu tükenmiş cinsi. Avrupa ve Kuzey Amerika'daki Devoniyen Dönem (y. 395- 345 milyon yıl önce) kayaçlannda fosilleşmiş olan bu balıklar akciğerlibalıkların bilinen en eski örnekleridir. İlk amfibyum- lann atası olan Crossopterygii (saçakyüz- geçliler) takımından balıklara çok benzeyen Dipterus cinsinin üyeleri, iki sırt yüzgeci ve saçaklı bir yüzgeci andıran kuyruk gibi birçok ilkel özelliği korumuştur. Tatlı sularda yaşayan ve büyük olasılıkla akciğer solunumu yapan bu balıkların kafatası, küçük kemiklerden oluşmuş bir mozaik biçiminde, ama gene de ilkel yapıdadır; daha üstün yapılı akciğerlibalıklara özgü kemik yapısı Dipterus cinsiyle başlamıştır. Bu nedenle Dipterus, iskelet yapısında kemikleşmenin giderek ortadan kalktığı akciğerlibalıkların ilk evrelerini simgeler. Avustralya'da yaşayan, Neoceratodus cinsinden akciğerlibalıkların doğrudan doğruya Dipterus cinsinden türediği sanılmaktadır.
diptik (Yunanca diptykhos: di "iki" ve ptykhos "kat"), iki kanatlı altar panosu. Ayrıca bak. altar panosu.
Dirac, P(aul) A(drien) M(aurice) (d. 8
Ağustos 1902, Bristol, Gloucestershire, İngiltere - ö. 20 Ekim 1984, Tallahassee, Florida, ABD), kuvantum mekaniği alanın-
Dirac, 1960
Ramsey & Muspratt Ltd.. Cambridge
daki çalışmaları ve elektron spinine ilişkin kuramıyla tanınan İngiliz kuramsal fizikçi. 1933'te Nobel Fizik Ödülü'nü, Avusturyalı fizikçi Erwin Schrödinger ile paylaşmıştır. Matematiğe olan yeteneğini çok genç yaşlarda belli eden Dirac'ı, Bristol'da öğrenim gördüğü dönemde öğretmenleri yaşıtlarının düzeyinin daha ilerisindeki matematik konulan üzerine çalışmaya yönelttiler. Aynı okulda Fransızca öğretmenliği yapan İsviçre asıllı babası da, oğlunu bu çalışmaları doğrultusunda özendirdi, ayrıca ona Fransızca öğretti. Arkadaşlıklar kur- maktansa tek başına çalışmayı yeğleyen Dirac'ın boş zamanlarındaki tek eğlencesi, gene kendi başına yaptığı uzun yürüyüşlerdi.
Bristol Üniversitesi'nde elektrik mühendisliği öğrenimi gören Dirac, bu dönemde kullanmayı öğrendiği yaklaştırma yöntemlerinden ilerki çalışmalarında önemli ölçüde yararlanacak, problem çözümlerinde sezgisel yaklaşıma hep güvenecekti. Dirac, elde bulunan bilgilerden çok, sezgiye dayalı olarak yapılacak bir dizi yaklaştırmalar sonucunda, doğanın temel ilkelerini açıklayan bir kuramın geliştirilebileceğine inanıyordu. Ona göre, fazlasıyla karmaşık olan gerçekliğe ilişkin olguları katı kurallarla açıklamak olanaklı değildi ve bir fizikçi çalışmalannı gerçekliğin yaklaşık bilgileriyle sürdürmeliydi.
1921'de üniversiteden mezun olduktan hemen sonra kuramsal fizik çalışmalanna başlayan Dirac, iki yıl kadar da matematik okudu. Daha sonra kuramsal fizik alanında bulduğu bir bursla Cambridge'deki St. John's College'a girdi. Burada atom fiziğinin öncülerinden Niels Bohr ile birlikte çalışmış olan fakülte dekanı R. H. Fovvler'- dan bu daldaki son gelişmeleri öğrendi.
Dirac'ın fiziğe ilk temel katkısı, 1926'da yazdığı bir makalede, atom parçacıklannın devinimine egemen olan yasalara ilişkin bir kuvantum mekaniği anlayışı geliştirmesi oldu. Almanya'da Max Born, Pascual Jor- dan gibi bazı fizikçiler, Dirac'tan birkaç ay önce benzer bir model geliştirmişlerdi. Ama Dirac'ın kuvantum mekaniği, çok daha kapsayıcı ve mantıksal açıdan daha basitti.
Dirac, atom yasalarını ince bir matematik diliyle formülleştirebilmek için, Einstein'm özel görelilik kuramını kuvantum mekaniğine uyguladı. Bir elektronun, eşzamanlı dört diferansiyel denklemi sağlayan dört dalga fonksiyonuyla tanımlanabileceğini ortaya koyarak bu alanda yeni bir çığır başlattı. Bu denklemlerden kalkarak, elektronun kendi ekseni çevresinde döndüğünü (bu düşünce başka fizikçiler tarafından da geliştirilmişti) ve negatif enerji düzeylerinin bulunması gerektiğini öne sürdü. Bu ikinci savının, fiziksel gerçekliğe uyup uymadığı oldukça tartışmalıydı. Ama daha sonraki makalelerinden birinde Dirac, negatif enerji düzeylerinden birinde bir elektronun eksik olması durumunda, ortamın kısa ömürlü pozitif yüklü bir parçacık gibi davranacağını savunarak, kuramını geliştirdi. Bu görüşü, Cari David Anderson'ın çektiği sis odası fotoğraflarında, pozitronlann (kütleleri elektro- nunkine eşit, yükleri zıt olan parçacıklar) varlığının belirlenmesiyle kanıtlandı. Bu olgunun deneysel olarak kanıtlanmasına yönelik çalışmalann sonucunda da, Dirac'ın kuramının zayıf yanları aşıldı ve kuram tam bir başarıya ulaştı.
The Principals of Quantum Mechanics (4. bas., 1958; Kuvantum Mekaniğinin İlkeleri) adlı yapıtında Dirac, bir değişkenler kümesinde, belirlenmemiş bazı değişkenlerin istatistiksel dağılımının hesaplanmasına yönelik, kuvantum mekanik dönüşüm kuramını geliştirdi. Aynı yapıtında aynca, kuramsal fiziğe ilişkin felsefi görüşlerini açıkladı. Ona göre, doğanın temel yasalan, "olgulann temelinde yatan ama insanların hiçbir zaman zihinlerinde tam olarak canlandırama- yacakları bir tözü denetliyordu." Dirac hiçbir çalışmasında, matematiksel simgelerle tanımladığı olguların görüntüsel modelini
Dostları ilə paylaş: |