FUSSİLET - 43
Mâ yukâlu leke illâ mâ kad kîle lir rusuli min kablik(kablike), inne rabbeke le zû magfiretin ve zû ikâbin elîm(elîmin).
Sana söylenen, senden öncekilere söylenmiş olandan başka bir şey değildir. Muhakkak ki senin Rabbin, mağfiretin ve elîm azabın sahibidir.
İman kavramı,Allah’tan insanlara gelen” MUTLULUK DAVETİYESİ,MUTLULUK REÇETESİ ve MUTLULUK GARANTİSİ olan dinin temelini oluşturur.
BAKARA - 268 : Eş şeytânu yeidukumul fakra ve ye’murukumbil fahşâi vallâhu yeidukum magfireten minhuve fadlâ(fadlan), vallâhu vâsiun alîm(alîmun).
Şeytan size fakirlik vaadeder ve size fuhşuyatı emreder. Allah ise size kendinden mağfiret ve fazl vaadediyor. Allah, Vâsi'dir, Alîm'dir.
Allah’ın fazlı ve mağfireti,insanlar için bir mutluluktur.
YUNUS – 57-58 : Yâ eyyuhen nâsu kad câetkum mev'ızatun min rabbikum ve şifâun limâ fîs sudûri ve huden ve rahmetun lil mu'minîn(mu'minîne). Kul bi fadlillâhi ve bi rahmetihî fe bi zâlike felyefrehû, hûve hayrun mimmâ yecmeûn(yecmeûne).
Ey insanlar! Size, Rabbinizden öğüt (vaaz) ve göğsünüzde olana (nefsinizin kalbindeki hastalıklara) şifa ve mü'minlere hidayet ve rahmet gelmiştir. De ki: “Allah'ın fazlı ve O'nun rahmeti ile artık ferahlasınlar (sevinsinler). O, onların topladıkları şeylerden(dünya malından)daha hayırlıdır.
Şeytan ise,hem Allah’ın hem de bütün insanların düşmanıdır,bakara/268 de buyrulduğu gibi onlara fakirlik korkusu verir, fuhşiyatı emreder ve onları kandırır.Bunu gerçekleştirmek için kur’andan evvel indirilen kitapları ya yok etmiş ya da tahrif etmiş.Ama kur’an Allah’ın korumasında olduğu için(hicr/9)tahrif edemeyeceğinden o na alternatif olarak EMANİYYEYİ devreye koymuş.
NİSA – 118-119 : Leanehullâh(leanehullâhu), ve kâle le ettehizenne min ibâdike nasîben mefrûdâ(mefrûdan). Ve le udillennehum ve le umenniyennehum ve le âmurennehum fe le yubettikunne âzânel en’âmi, ve le âmurennehum fe le yugayyirunne
Allah, ona (şeytana) lânet etti. Ve (şeytan) şöyle dedi: "Ben mutlaka, Senin kullarından belli bir nasib edineceğim." Ve onları mutlaka dalâlette bırakacağım. Ve onları, mutlaka emaniyyeye (kuruntuya) düşüreceğim ve mutlaka onlara emredeceğim. Böylece onlar, mutlaka davarların kulaklarını kesecekler ve onlara emredeceğim, öyle ki mutlaka, Allah'ın yarattığını değiştirecekler. Ve kim, Allah'tan başka, şeytanı dost edinirse artık o, apaçık bir hüsranla hüsrana uğramıştır.
Nedir emaniyye ? –El yazması kitaplar
BAKARA – 78-79 : Ve minhum ummiyyûne lâ ya’lemûnel kitâbe illâ emâniyye ve in hum illâ yezunnûn(yezunnûne). Fe veylun lillezîne yektubûnel kitâbe bi eydîhim summe yekûlûne hâzâ min indillâhi li yeşterû bihî semenen kalîlâ(kalîlen), fe veylun lehum mimmâ ketebet eydîhim ve veylun lehum mimmâ yeksibûn(yeksibûne).
Onlardan bir kısmı ümmîlerdir. Onlar (Allah'ın) Kitabı'nı bilmezler, sadece emaniyyeyi (kişilerin yazdığı kitapları) bilirler. Ve onlar sadece zannediyorlar. Yazıklar olsun onlara ki; elleriyle kitap yazarlar, sonra da (emaniyye bilgiler içeren) bu yazdıklarını az bir bedel (para) karşılığında satmak için: “Bu, Allah'ın indindendir.” derler. Yazıklar olsun onlara, elleriyle yazdıkları şeylerden dolayı. Yazıklar olsun onlara, kazandıkları şeyler sebebiyle.
Bu emaniyye’ler nasıl oluşmuş? –Rivayetlerle yani HADİS’LERLE.Peygamber(SAV)efendimiz döneminde ve ondan 30 yıl sonrasına kadar sadece kur’an la İslam yaşanmıştı.Bu hususta (SAV)” benden sonra bu yaşantı 30 yıl devam edecek sonra bozulmalar başlayacaktır” buyurmuştur.Hz Ali ile muaviye arasında gecen o tatsız olaydan sonra fırkalar oluşmuş daha sonra emevi devletleri döneminde RİVAYETLER başlamış her rivayet esas alınarak mezhepler oluşmuş bu mezhepler ayrı ayrı ekol oluşturmuş her ekole tabi olan kendindekinin doğru olduğuna inanarak karşı ekollere karşı düşman olmuş mezhepler arası savaşlar çıkmış halen de şeytan devrede olduğu için bu savaşlar devam ediyor.Peygamber(SAV)efendimiz döneminde sadece kur’an devrede olduğu için bırakın fırkaları farklı inançlara sahip olanlarla bile bir düşmanlık söz konusu değildi.Çünkü onlar herkesi seviyorlardı.
AL-İ İMRAN - 119 : Hâ entum ulâi tuhıbbûnehum ve lâ yuhıbbûnekum ve tû’minûne bil kitâbi kullih(kullihi), ve izâ lekûkum kâlû âmennâ, ve izâ halev addû aleykumul enâmile minel gayz(gayzi), kul mûtû bi gayzikum, innallâhe alîmun bi zâtis sudûr(sudûri).
İşte siz(müminler) böylesiniz, siz onları seversiniz ve onlar sizi sevmezler ve siz kitabın tamamına îman edersiniz. Ve sizinle karşılaşınca "biz iman ettik " dediler, yalnız kaldıkları zaman, size karşı öfkelerinden parmak uclarını ısırdılar. De ki: "Öfkenizden ölün." Muhakkak ki Allah, sinelerde olanı en iyi bilendir.
İşte aralarındaki fark bu kadar açık.O zaman bir yanlışlık yokmu?
*Peygamber (s.a.v) Efendimiz buyurdu ki; 'BENDEN KURAN DIŞINDA BİR ŞEY YAZMAYIN KİM BENDEN KURAN DIŞINDA BİR ŞEY YAZMIŞSA İMHA ETSİN'
Müslüm –Zühd.72, Darimi-Mukaddime.42, ibni Abdil Ber- Cairülbeyanül-ilm,
Tirmizi –İlim.11
*Peygamber (S.A.V) Efendimiz 'Benim tarafımdan TEBLİĞ edilen AYETLERİ herkese ulaştırınız. İsrailoğulları'nın kıssalarınıda anlatmanızda bir beis yoktur.KİM BENDEN BUNUN DIŞINDA BİR ŞEYİ SÖYLERSE ATEŞTEKİ YERİNİ HAZIRLAR' buyurmuş.
SAHİHİ BUHARİ-9.CİLD.148.HADİS
*Hz. Ebubekir(r.a) Resullullah’ın vefatından sonra sahabeye 'Sizler çeşitli HADİSLER zikrediyorsunuz . Bu durumda sizden sonrakilerde daha değişik şekilde yorumlara sebep olacak şeyler ZİKREDECEKLER, ANLAŞMAZLIĞA düşecekler onun için HADİS nakletmeyin.'
ZEHEBİ-TEZKİRE.1/3
*HZ .Ömer (r.a) döneminde HADİSLER çoğalmaya başlamıştı.Hz .Ömer(R.A) her yana haber göndererek ellerindeki bütün HADİSLERİ İMHA ETMELERİNİ istedi ve şöyle buyurdu;' KİTAP EHLİNİN MİŞNASI gibi sizlerde yalan yanlış şeylere sebep olmak mı istiyorsunuz?'
İbni Sa’d –Lübnan Baskısı 5/140 –Hz. Ömer Bahsi
*Hz. Ömer(R.A) zamanında Ebu Derda ,Ebu Mesut El Ensari,İbni Mesut gibi sahabeler HADİS rivayet ediyorlar diye göz hapsinde tutulmuşlardır. Ve Hz Ömer(R.A) şöyle buyurmuştur; 'HADİS RİVAYET EDEREK İNSANLARI YOLDAN ÇIKARMAYIN'
ZEHEBİ-TEZKİRE.1/7, SUYUTİ-TAHZİR.156
*Hz . Ali(R.A) döneminde Ebu Cuhayfe <
SAHİHİ BUHARİ-8.CİLD 1272.HADİS
*Hz. Ali (R.A) HADİS sayfalarını yok ettirmiş ve 'SİZ HADİS TEDVİN EDİP KURAN HALİNEMİ GETİRMEK İSTİYORSUNUZ' diye buyurmuştur.
EBU SAİD EL HUDRİ-BAĞDADİ TAKYİDUL-İLM.23
Demek oluyor ki Peygamber (s.a.v) Efendimiz zamanında da Hulefa-i Raşidin döneminde de YAZILI TEK BİR HADİS YOK.
Bir insan ya Allah (c.c ) ile beraberdir ya şeytan ile beraberdir. Eğer Allah (c.c) ile beraber değilseniz hüsnüniyetli de olsanız şeytan size SURETİ HAKTAN görünerek kendi istediğini size yaptırır. İşte HADİS ALİMLERİ, FIKIH ALİMLERİ, ortaya çıkan HADİSLER İLE İÇTİHADLARINI yapmış, KİTAPLAR YAZMIŞ. Ancak; Topladıkları hadislerin DOĞRULUĞUNU (SAHİHLİĞİNİ) ölçmede kullandıkları yöntem ise şu şekildedir.
SAHİH HADİSLERİN TAYİNİ
Senedinde kesinlik olmayan
Senedinde kesinlik olan
Bunlarda aralarında 3 sınıfa ayrılıyor:
1.)SAHİH
2.) HASEN
3.) ZAYIF diye
UYDURMA HADİSLERİN TAYİNİ:
1.)Hadis uyduran kişinin bizzat itirafı
2.)Rivayet edilen sözde gramer hatası veya bir mana bozukluğu olması
3.)Rivayet edilenin te’vili mümkün olmayan olması
4.)Rivayet edilenin basit bir iş yönünden şiddetli ceza veya mükafat görüleceği olması
5.)Ravi’nin yalancılıkta meşhur olması
Bu yöntemlerin doğru olduğunu kabul edelim bir an.. Peki bu ALİMLER YÜZBİNLERCE HADİSİN ravilerini, Ravilerin durumlarını nasıl takip edecek? Hadi onlar kendi dönemlerinde kendilerine göre güvenilir kaynak buldu diyelim ya vatandaş ne bilecek?
BU BÜYÜK BİR ŞAÇMALIK değil mi?
Biz bunları söylemekle HADİSLERE karşı değiliz. Ancak DOĞRU olanla MEVZU (uydurma) olanı ayırma yöntemine karşıyız ve o yöntemler yüzünden bugün İSLAM ALEMİNİN yüzde doksan dokuzu CEHENNEME doğru yol alıyor. Bundan önceki yaşayanlar da hakeza.
Bütün HADİS ALİMLERİ bu yöntemle HADİS KİTAPLARINI oluşturmuşlar. FIKIH ALİMLERİ DE bu hadislere dayanarak MEZHEPLERİ oluşturmuşlar. Ne olmuş? FIRKALAR ortaya çıkmış öyle FIRKALAR ortaya çıkmış ki birbirleri arasında her dönem savaş olduğu herkesin malumudur
ENBİYA – 93:Ve tekattaû emrehum beynehum, kullun ileynâ râciûn(râciûne).
Ve emirlerini (uygulamalarını), kendi aralarında böldüler (fırkalara ayrıldılar). Hepsi Bize dönecek olanlardır.
MU'MİNUN – 53:Fe tekattaû emrehum beynehum zuburâ(zuburan), kullu hızbin bimâ ledeyhim ferihûn(ferihûne)..
Fakat onlar, (dînin) emirlerini kendi aralarında kısımlara (fırkalara) ayırarak böldüler. Grupların hepsi, kendilerindeki (kabul ettikleri) ile ferahlanırlar.
RUM – 31-32 : Munîbîne ileyhi vettekûhu ve ekîmûs salâte ve lâ tekûnû minel muşrikîn(muşrikîne). Minellezîne ferrakû dînehum ve kânû şiyeâ(şiyean), kullu hızbin bimâ ledeyhim ferihûn(ferihûne).
O'na (Allah'a) yönelin (Allah'a ulaşmayı dileyin) ve takva sahibi olun. Ve namazı ikame edin (namaz kılın). Ve (böylece) müşriklerden olmayın. O müşriklerden olmayın ki) onlar, dînlerinde fırkalara ayrıldılar ve grup grup oldular. Bütün gruplar, kendilerinde olanla ferahlanırlar.
ŞEYTAN MURADINA ERMİŞ KUR’AN İŞLEMELİ BİR TORBA İÇİNDE DUVARLARA ASILMIŞ
Cenazelerde, Mevlütlerde, Mezarların başında makamıyla kıraat edilmiş. Fallarda Cinci Hocaların büyülerinde kullanılmış. Hiç kimsenin BU ALLAH’IN MUTLULUK DAVETİYESİ, MUTLULUK REÇETESİ, MUTLULUK GARANTİSİ olduğu ve hayata geçirilmesi gerektiği aklına gelmemiş.
Bu son derece normal bir olgumudur? Evet. Yukarıda söylediğimiz gibi insanlar ya Allah ile beraberdir. Hem kendilerini hemde bütün insanları kurtarma gayreti içindedir. Ya da şeytan’ la beraberdir hem kendilerini hemde bütün insanlığı felakete sürükleyecektir. (Bu Alimlerin bir kısmını tenzih ederiz. Sadece emmaniye'yi asıl kabul edenlere sözümüz.)
Ancak bunların hepsinin aynı olmadığı bir gerçektir.
*El Kafi ; İmam Caferüs Sadıktan şöyle rivayet eder: 'İKİ KİŞİNİN ÜZERİNDE İHTİLAF ETTİĞİ ŞEYİN ASLI MUTLAKA KURAN’DA MEVCUTTUR.FAKAT İNSAN AKLI ONA ULAŞAMAMAKTADIR.'
Müsnedül İmamı Cafer 1/5 Lübnan Baskısı
Ne demek istiyor İmamı Caferussadık Hz. ?
İnsan, aklı ile Allah’ın gerçeklerini kavrayamaz. Akıl, her olayda (imtihanda) iki müşavirin müşaveresini alarak fizik vücudu yönlendirir. Bu müşavirlerin birisi NEFİS tir ve o, daha ziyade şeytanla beraberdir. Onun istediği gibi Müşaveresini bildirir. Diğeri RUH’tur daima Allah ile beraberdir.(Allah’ın Ruhudur) Allah’ın istediği doğrultuda müşaveresini bildirir. Olayları değerlendirmede; ya şükretme(rıza) vardır.Çünkü bu hayırdır.(Bizim irademiz dışında oluşan olaylar ya Allah’ın takdiridir yada Allah’ın Müsadesiyledir.) Yada küfretme (isyan ,örtme ) vardır.
Allah’u Teala Zümer 7 de buyuruyor ki
ZUMER/7:İn tekfurû fe innallâhe ganiyyun ankum, ve lâ yerdâ li ıbâdihil kufr(kufra), ve in teşkurû yerdahu lekum, ve lâ teziru vâziretun vizra uhrâ, summe ilâ rabbikum merciukum fe yunebbiukum bimâ kuntum ta’melûn(ta’melûne), innehû alîmun bi zâtis sudûr(sudûri).
Eğer inkâr ederseniz, muhakkak ki Allah, sizden Gani'dir (size ihtiyacı yoktur). Ve O, kulları konusunda küfre razı olmaz. Ve eğer şükrederseniz sizden razı olur. (Hiç)bir günahkâr, diğerinin (başkasının) günahını yüklenmez. Sonra dönüşünüz Rabbinizedir. Böylece size yapmış olduklarınızı haber verecek. Muhakkak ki O, sinelerde olanı bilendir.
Akıl,nefsin müşaveresi doğrultusunda karar vermişse küfretmiştir(Küfretmek gerçekleri örtmektir) yani hayrı örtmüştür(Zira bizim irademiz dışındaki her olay hayırdır) ve imtihanı kaybetmiştir. Daha sonraki olaylarla tekrar tekrar imtihan olacaktır. Aklını kullanamadığı için azaba düçar olacaktır.(DÜNYADA)
Eğer ölümüne kadar imtihanları kazanıp Allah’ın yoluna giremezse (Allah’a ulaşmayı dileyip Hidayete eremezse ) Kıyamette de büyük azaba düçar olacaktır.
YUNUS/100:Ve mâ kâne li nefsin en tu’mine illâ bi iznillâh(iznillâhi), ve yec’alur ricse alellezîne lâ ya’kılûn(ya’kılûne).
Ve Allah'ın izni olmaksızın, bir kimsenin (bir nefsin) mü'min olması (mümkün) olamaz. Ve (Allah), akıl etmeyen kimselerin üzerine ceza (azap, pislik) verir.
Akıl,eğer RUH’un müşaveresi doğrultusunda karar vermişse şükretmiştir.Allah’ın rızasını kazanmıştır. (Ön rıza)
Bütün insanlara Allah’a dönüp (Ulaşmayı dileyip) teslim olma davetini yapan bir yere (Zumer54) ulaştırılır.
Dostları ilə paylaş: |