EğİTİM, ÖĞretiM, ÖĞrenme eğİTİm eğitim



Yüklə 451,75 Kb.
səhifə4/5
tarix03.04.2018
ölçüsü451,75 Kb.
#46624
1   2   3   4   5

10- BEYİN FIRTINASI

Öğrencileri işlenen konu üzerinde düşünmeye, yorum yapmaya ve yaratıcılığa sevk eden bir tekniktir. Bu teknik sınıftaki tüm öğrencilerin aktif olarak derse katılmalarını sağlar. Tekniğin uygulanması için herhangi bir araç ve materyale gereksinim duyulmamaktadır. Ancak erken yaşta yabancı dil öğrenen küçük çocuklara uygulanması pek uygun görülmemektedir. “Bu tekniğin kullanılabilmesi için hedef davranışların en az uygulama düzeyinde olması, sorunun birden fazla çözüm yolunun bulunması ve öğrencilerin çözüm için ön koşul olan davranışları kazanması gereklidir.” (Sönmez, 2007:237)

Zira beyin fırtınası yeni fikirlerin yaratılmasına, sorunların çözümüne ve takımların oluşumuna yardımcı olarak insanları üretici olmaya ve işbirliğine katkıda bulunmaya sevk eden bir tekniktir (Ceyhan, 2007:133-134). Öğrenenler çeşitli yorum ve değişik öneriler geliştirebilirler. Tekniğin başarısı öğretmenin tekniğin yürütülmesinde organizatör rolü üstlenmesi ve öğrencileri cesaretlendirmesine bağlıdır.

Beyin fırtınası tekniğini uygularken aşağıdaki hususlara dikkat edilmesi gerekmektedir (Sarıçoban, 2006:19-20):

1) Problem iyi belirlenmelidir,

2) Süre belirlenmeli ve bu süre içerisinde herkese söz hakkı verilebilmelidir,

3) Herkes düşüncesini özgürce sunabilmelidir,

4) Sorunla ilgili kişisel düşüncesini sınıfla paylaşması konusunda herkes cesaretlendirilmelidir,

5) Hiçbir öğrencinin düşüncesi iyi ve kötü diye nitelendirilmemelidir,

6) Tartışmadan sonra sorun analiz edilip değerlendirilmelidir,

7) Etkinlik ya da tartışma sonunda bir karar ya da sonuca varılmalıdır,

8) Öğrencilerin düşüncelerinin ne olduğu değil, konuyla ilgili konuşma becerilerinin geliştirilebilmelerinin önemli olduğu unutulmamalıdır.



Uygulanışı: Öğrencilere tanınan süre verilen konuya bağlı olmakla birlikte ideali 3-5 dakika arasıdır. Anahtar bir kelime ya da cümle verilir. Bu kavramlardan hareketle verilen süre içerisinde birbiriyle bağlantılı sözcük ya da bir metin oluşturacak cümleler üretmeleri istenir. Amaç öğrencilerin ele alınan konuyla ilgili çok sayıda üretim ortaya koymalarıdır. Ürettiklerinin doğru olup olmamasından ziyade, kendi içerisinde tutarlı, bütüncül, kullanılabilir ve verilen anahtar kavramlarla bağlantılı olması istenir. Sürenin sonunda her grupta öğrencilerin ürettiklerinin bu ölçütlere uyup uymadığına bakılır. Anahtar kavramlarla bağıntılı olan ve doğru kabul edilenlere + verilir, doğru kabul edilmeyenlerin nedeni açıklanır. Her grubun çalışması bu şekilde ayrı ayrı değerlendirilir ve sonunda belirlenen ölçütler doğrultusunda iyi çalışma tüm sınıfın oyuyla seçilir. Örneğin şehir sözcüğü verilir bu sözcükle ilgili 15 kelime söylemeleri ve sözcüklerin de yer aldığı 5 cümle kurulmaları istenebilir.

Örneğin dinlenen bir dokümanla ilgili öğrencilerden duyduklarını, dokümanda yer alan bilgileri, yorumlarını ya da düşüncelerini tek tek söylemeleri ya da tahtaya yazmaları istenebilir. Böylece her öğrencinin verdiği bilgilerden bir havuz oluşur. Bu toplanan bilgiler, öğrencilere kendisi dışındaki öğrencilerin verdiği bilgileri de edinme olanağı sunar.



11- PROBLEM ÇÖZME YÖNTEMİ:

Tabiat içinde insanı diğer canlılardan ayıran en önemli özelliklerin başında, onun karşılaştığı problemleri akıl, bilgi ve tecrübelerini kullanarak çözebilmesi gelir.
Her çevre ve her devir, insanın karşısına yeni problemler çıkartır. Her yaşın, cinsin, mesleğin v.s. ayrı problemleri olur. Problemler maddî olur, manevî olur; sosyal olur, psikolojik ve bireysel olur.

Tarihin her devrinde, her coğrafyada insanlar karşılaştıkları problemleri kendilerine has yöntemlerle iyi veya kötü çözmüşlerdir. Problemler ve insanlarda onu çözme gücü olmasa, insan uygarlığı olmazdı. İnsan topluluklarının karşılaştıkları problemleri çözme biçimlerine "kültür" denmiştir. İnsanlar bazen problemi kendi yöntemlarıyla çözmeye çalışırken, bazen de başka toplum ve insanların çözüm biçimlerini benimseyip uygulamaya başlamışlardır. Bu nedenle, bütün insan toplumları arasında bir kültür yayılması ve buna bağlı olarak bir kültür değişmesi her dönemde var olagelmiştir.


İnsan, hayatta karşılaşacağı problemleri soğukkanlı olarak karşılamalı; azim ve cesaretle, bilimsel yöntem ve teknikler kullanarak onları çözmeye çalışmalıdır. Bu nedenle okullarda, hemen her dersteki konular, problem çözme yöntemina uygun olarak, problem çöze çöze anlatılmalı; öğrencilere problem çözme yöntem ve teknikleri öğretilmelidir.


Problem çözme yöntemi ile öğretim yaklaşımı, aslında bilimsel araştırma yöntemlarını işaret etmektedir. Burada John Dewey'nin "yapıcı ve yaratıcı düşünce" modeline göre, problem çözmede şu ana aşamalar esas olmalıdır.


Öğrenci, tabiattaki ve sosyal hayattaki problemleri algılayabilmelidir. Problemlerin farkına varmayan kişinin onun üzerinde düşünmesi ve çözümler üretmesi mümkün değildir. Öğrenciye, problemleri buldurma alıştırmaları yaptırmalıdır. Meselâ, trafikteki problemler, çevre kirlenmesi problemleri, öğrencilerin okuldaki problemleri, gençlik problemleri v.s. üzerinde sık sık taramalar yaptırılmalıdır.

Ortaya konan problemi bütün boyutları ile anlamaya çalışma. Öğrenci gerek teorik olarak kitaplardan ve kaynak kişilerden gerekse gözlem olarak çevreden, problem hakkında bilgi toplamalıdır. Problemi iyice anlamadan, sınırlandırma ve tanımlamasını yapmadan onun üzerinde çözüm üretemeyiz.

Sorun anlaşılıp tanımlandıktan sonra, problemi doğuran faktörler bulunmaya çalışılır. Problem neden kaynaklanmaktadır, hangi nedenler problemi ne kadar etkilemektedir? Bu konuda çeşitli hipotezler geliştirilir.

Bu hipotezlerin doğruluğu bilimsel araştırma yöntemleri ile test edilir. Problemin kaynağı olan faktörler tespit edildikten sonra, problemi çözebilecek bazı öneriler (çözüm yolları) geliştirilir. Bunların problemi ne kadar çözdüğü gene bilimsel tekniklerle ölçülmeye çalışılır. Bunun için, çözüm değişik örnek ve durumlar içinde yeniden değerlendirilir.

Öğretmenler, problem çözümünde yazılı kaynaklardan ve kaynak kişilerden yararlanma aşamalarını öğrenciye öğretirken, çözümü mutlaka buralarda aramamaları gerektiğini de öğretmelidirler. Çünkü her problemin kendisine has yönleri vardır. Bir yerdeki veya eski dönemlerdeki hazır reçetelerin, bu problemin çözümünde uygulanamayacağı veya tam uyumlu olmayacağı iyi anlatılmalıdır. Her problem kendi zamanı ve kendi şartları içinde ele alınmalıdır.

Problem olan durumun belirlenerek, çözüm yollarının aranması ve problem durumunun aydınlatılması sürecidir. Birden fazla çözüm yolu olmalıdır.

Bu yöntemin Hedefleri;

1-) Öğretmenin problemi hazırlanırken bilişsel becerilerini harekete geçirmek.

2-) Probleme çözüm yolları bulmak için öğrencinin bilişsel becerilerini harekete geçirmek.

3-) Etkinliğin yapısını algılamak ve bu yapı çerçevesinde olası değişkenler bulmak

4-) Öğretmen ve öğrencide duygusal güvenlik düzeyine ulaşmak

5-) Çözümlerin doğruluğunu kanıtlama ve belirli bir amaca yönelik düzenleme becerisini geliştirmek.



Problem Çözme Yönteminin Aşamaları:

       1. Problemin belirlenmesi.


       2. Problemin anlaşılması.
       3. Problem için hipotezlerin oluşturulması.
       4. Problemle ilgili bilgi toplanması.
       5. Hipotezlerin test edilmesi.
       6. Hipotezler arasından deney ve karşılaştırmalar yoluyla probleme en uygun olanın seçilmesi ve uygulanması.
       7. Hipotezlerin test edilmesinden sonuçlar çıkararak genel bir sonuca varılması.

1.Problemin belirlemesi: Öğrencilerin bir güçlükle karşılaşması veya öğretmenin bir güçlüğü sınıfa getirmesiyle problem ortaya çıkarılmış olur. Ancak güçlüğün öğrenciler tarafından belirtilmesi daha önemli ve daha eğitseldir. İlk zamanlarda problemin ortaya çıkarılmasında öğretmenin rolü daha fazla olmaktadır. Öğretmen problemi doğrudan doğruya belirtebileceği gibi, sınıfta problemin hissedilmesi için uygun bir durum oluşturabilir. Bunun yanında problem sınıfta kendiliğinden ortaya çıkabilir.Karşılaşılan bu durum öğrenciyi etkilemekte ve bu durum onda belli bir düzeyde rahatsızlık yaratmaktadır.

Örnek: Öğretmen nüfus sorununun ana hatlarının çizilmesi konusunda öğrencilere yardım etmek için birkaç soru sorar:

• Nüfus artışı ile ilgili neler biliyorsunuz?
• Nüfus artışı konusunda geçerli bilgiler nelerdir?
• Teknolojik gelişme ile nüfus artışı arasında bir ilişki var mıdır?

Sorulara verilen cevaplar doğrultusunda problem nüfus artışının nedenleri olarak belirlenir?



2. Problemin anlaşılması: Bu aşamada kendimize soracağımız birkaç soru bize problemin analiz edilmesinde ve anlaşılmasında yardımcı olacaktır.
• Problemle ilgili ne anlıyorum?
• Problemle ilgili neyi biliyorum?
• Problemle ilgili neyi bilmiyorum?

Yukarıdaki sorular cevaplandığında problemi hem analiz etmiş oluruz. Hem de problemle ilgili bildiklerimiz ve bilmediklerimiz ortaya çıkar. Bu soruların cevapları bize diğer aşamalarda yardımcı olur.



3. Hipotezlerin oluşturulması: Bir hipotezi oluştururken, öğrenci mümkün olan en kısa zamanda, mümkün olduğu kadar çok olasılık düşünmelidir. Hipotezlerin oluşturulması, problemin çözümü ile ilgili yapılabilecek olanların sınırlarını çizer. Hipotez, bilinmeyeler konusunda, bilinen ve yaşanmış deneyimlerle yapılan, tahminlere dayalı geçici önerilerdir. Bu tanım çerçevesinde öğrenciler, her biri öneri niteliğinde olan ve problemin çözümü ile ilgili karar vermeye yardımcı olacak hipotezler geliştirirler.

Örnek: Öğrenciler,nüfus artışının nedenlerini belirlemeye yönelik 3 hipotez geliştirirler. Bunlar:


• Eğitimsiz insanların daha fazla sayıda çocuk sahibi olmaları.
• Sanayileşmiş toplumlarda (Fransa,İsveç,Japonya,…vb) nüfus artışı sorunun bulunmaması.
• Nüfus artışı sorunu olan ülkelerin aynı zamanda çevre kirliliği, açlık,..vb sorunlarının olması.

4. Problemle ilgili bilgi toplanması: Bilmediğimiz konuları problemin anlaşılması aşamasında belirledikten sonra , problem çözümünde yararlanılacak uygun kaynaklar belirlenmeli ve onlardan yararlanılmalıdır. Bu aşamanın planlı yürütülmesi gerekir. Çünkü oluşturduğumuz hipotezlerin test edilmesinde elde ettiğimiz bilgilerden ve oluşturduğumuz materyallerden faydalanacağız. Kaynak olarak interneti , konu ile ilgili bir kitabı , konu ile ilgili bir materyali kullanabiliriz. Ancak bunların, konunun bütün yönlerini yansıttığından ve gerçekleri dile getirdiğinden emin olunmalıdır.

5. Hipotezlerin test edilmesi: Bu aşamada oluşturulan hipotezler test edilir. Hipotezlerin test edilmesinin amacı ise, gerçekten problemin çözümlerinden biri olup olmayacağını anlamaktır. Bu aşamada toplanan bilgilerden yararlanılır. Öğrenciler hipotezlerin geçerliliğinin gösterilmesi ve test edilmesi konusunda neler yaptıklarını açıklarlar.

6. Hipotezler arasından en uygun olanının seçilmesi: Bu aşamada hipotezlerden probleme en uygun olanı seçilir. Hipotezlerle ilgili araştırmalar ve/veya deneyler yapılır. Kanıtlar toplanır. Toplanan bu bilgiler ışığında hipotezlerle ilgili karşılaştırmalar yapılır. Ve problemin çözümüne yönelik en uygun hipotez seçilir.

7. Genel bir sonuca varma: Problem çözme yönteminin son aşamasıdır. Hipotezlerin test edilmesinden sonuçlar çıkartılarak genel bir sonuca varılır. Hipotezin probleme ne ölçüde ve nasıl bir anlam kazandırdığına dair yazılı bir rapor hazırlanır.

Problem Çözme Yönteminin Yararları

    • Öğrenciler etkindir.

    • Öğrenciler öğretme-öğrenme sürecinde etkin oldukları için kalıcı izli öğrenmeler sağlanabilir.

    • Öğrencilerde öğrenme sorumluluğunu arttırır.

    • Öğrencilerde problem çözümü için bağımsız düşünme yeteneğini geliştirir.

    • Öğrenmeye karşı ilgi ve istek uyandırır.

    • Karar verme sürecinde öğrencilerin çok yönlü düşünme yeteneğini geliştirir.

    • Öğrenciler, ilerde karşılaşacakları problemleri, bilimsel yöntemla nasıl çözümleyebileceklerini öğrenirler.

    • Öğrencilere başkalarıyla yardımlaşmanın ve başkalarının fikirlerinden yararlanılmasının gerektiği görüşünü benimsetir.

    • Öğrenci bir grup çalışmasına hazır hale gelir; yardımlaşma ve başkalarının görüşlerinden faydalanmayı öğrenir.

    • Problemleri nasıl algılayıp, onlar üzerinde nasıl düşüneceklerini (akıl yürütmeyi, en isabetli kararı seçmeyi, sebep-sonuç ilişkilerini düşünmeyi) bir alışkanlık olarak kazandırır.

    • Öğrencilere birden fazla kaynaktan sentez yaparak çalışmayı öğretir.

    • Öğrencilere önerilerde bulunma ve hipotezler ileri sürme yeteneği kazandırır.

    • Öğrencileri, "zan"larıyla değil bilgileriyle hareket ettirmeye alıştırır.

    • Öğrenciler ders kitaplarının dışındaki yazılı kaynaklara ve kaynak kişilere ulaşmayı öğrenirler. Çok çeşitli kaynaklardan elde edilen bilgilerin doğruluğu, karşılaştırma yöntemi ile bulunmaya çalışılır.

    • Öğrenmeye karşı ilgi ve istek uyandırır. Öğrenci eğer iyi çalışır ve sağlam bilgilere ulaşırsa, cesaretle bir takım önerilerde bulunur, hipotezler geliştirir.

    • Öğrencinin aktif olarak katıldığı, bilgi ve duygusal öğrenmenin bir arada olduğu bir öğretim yöntemidur.

    • Öğrencilere kendine güven ve sorumluluk kazandırır. Öğrenciler plânlı ve düzenli çalışmaya alışırlar.

Yöntemin Sakıncaları

  • Uzun zaman alır.

  • Çok miktarda araç-gereç gerektirir.

  • Geçiş alanlarına ihtiyaç vardır.(mekan)

  • Gerekli önlem alınmazsa korku, hata yapma, bilimsel yetersizlik gibi duygular gelişir.

Problem Çözme Yönteminin Sınırlılıkları

    • Çok zaman alan bir yöntemdir.

    • Bütün disiplinlere uygulanması mümkün değildir.

    • Öğrencilere bir takım maddi külfetler yükleyebilir.

    • Problem çözümünde gerekli olacak bir takım materyal kaynaklarının öğrenci tarafından sağlanması güç olabilir.

    • Öğrenmenin değerlendirilmesi güçtür.

Problem Çözme Yönteminde Kullanılan Yöntem Ve Teknikler

              • Takım Çalışması


              • Yaratıcı Düşünme
              * Geniş bir hayal gücü
              * Pek çok muhtemel yanıt ya da düşünce
              * Birbiriyle ayrışan noktalar
              * Yatay yaklaşımlar
              • Analitik Düşünme
              * Mantık çözümlemesi
              * Tek ya da az sayıda yanıt
              * Birbiriyle kesişen noktalar
              * Dikey yaklaşımlar
              • Sınama-yanılma
              • Tümevarım
              • Tümdengelim
              • Beyin Fırtınası

Problem çözme yönteminun iyi kullanımı için neler yapmalıdır ;

a) Önce, öğrencilerin bir takım bireysel, toplumsal ve bilimsel problemler karşısında duyarlı olmaları sağlanmalıdır. Bunun için öğrencilerin kendilerinin, ailelerinin, yakından uzağa toplumum çeşitli kesimlerinin problemleri karşısında heyecanlanmaları, bunları bütün boyutlarıyla algılamaları, bunlar üzerinde düşünmeleri sağlanmalıdır.


b) Problemin farkına varan öğrenci bunu bilimsel yöntemlarla çözebilmek için nasıl sınırlayacağını ve tanımlayacağını öğrenmelidir.


c) Problem tanımlandıktan sonra yazılı kaynaklardan ve kaynak kişilerden bilgi toplanmalı, çözüm için uygun araç-gereçler hazırlanmalıdır.


d) Öğretmen baştan sona öğrenciye rehberlik etmeli, sıkıştırğı her noktada ona gerekli yerdımları sunabilmelidir.


Uygulama

Öğretmen:

-Problemi yazılı ya da sözlü olarak sunar ve anlaşılması için zaman tanır.

-Grubun örgütlenmesini yapar.

-Öğrencilere müdahale etmeden bekler ve salonu izler.

-Pekiştireç sunar.

Öğrenci:

-Problemi okur ya da dinler.

-Problemi anlamaya çalışır.

-Araç-gereç dağıtımında Öğretmene yardımcı olur.

-Önce zihinsel sonra fiziksel olarak bireyselleşmeye başlar.

-Farklı yanıtların olumlu karşılığını görerek, çözüm aramaya devam eder.



Sonuç

Öğretmen:

-Çözümleri kontrol eder.

-Çözüme ulaşılamadığında dönüt verir.

Öğrenci:

-Çözümleri karşılaştırıp, kendini değerlendirir.


Problem Çözme Yönteminin Doğurguları;

  1. Öğretmen buluş sınırının ötesine geçmeye hazırdır.

  2. Öğretmen bağlantılı sorular hazırlamaya hazırdır.

  3. Öğretmen, konu çerçevesinde yeni düzenlemelerin yapılabileceğini kabul edebilir.

  4. Öğretmen, öğrencilere buluş için gereken süreyi tanımaya hazırdır.

  5. Öğretmen buluş işlemine önem verir ve verilen farklı çözümleri kabul eder.

  6. Öğretmen kendi çözümlerinin dışında kalan çözümleri kabul eder.

  7. Öğretmen beden eğitiminin(yapılan sporun) amaçlarından birisinin de bilişsel öğretim becerisi kazanma olduğunu kabul eder.

  8. Öğrenciler, problemi çözecek kapasiteye sahiptirler.

  9. Öğrenciler bilişsel üretim ve fiziksel performans arasındaki ilişkiyi öğrenebilirler.


12-SENARYO İLE ÖĞRETİM:

Senaryo ile öğretim, kazandırılacak bilgi ve becerilerin bir olaylar zinciri içinde örtülü olarak sunulması, bu olayları yaşayanların bunları öğrenmesi esasına dayanır. Sınıf, hayat içinde öğrenmemiz gereken şeyleri öğrenmek için düzenlenmiş suni bir ortamdır. Onun için sınıfta gerçek bir senaryo uygulaması yapmak zordur. Yani öğrenci sınıfın içinde, hayat dışındadır. Sınıfı çevreye taşımak da örgün eğitimde pek kolay olmamaktadır. Bundan ötürü senaryo için, suni ortamlar yaratma, hayalinde canlandırma ve oyuncu ile duygusal beraberlik içinde olmadan yararlanılır.

Seyirci izlediği bir filmde çoğu kez olayın akışına kendini kaptırır ve oyunculardan birinin tarafına geçerek, onun isteklerinin gerçekleşmesini, onun başarılı olmasını ister. İşte öğretimi senaryolaştırma öğrencinin kendini oyuncu yerine koymasını sağlamak suretiyle olur. Senaryolaştırmak için gerçek bir olay bulunmadığı takdirde  olması muhtemelen bir hikâyeden de faydalanılabilir. Önce roller belirlenir ve olayın sonucu çocukların oyunu oynamaları ile aydınlanır. Öğretilecek kavram ve beceriler oyunun içine adeta emdirilmiş bir biçimde, örtülü olarak verilir. Öğrenci neyi öğrendiğini en sonunda anlar.

13- PROJE TABANLI ÖĞRENME YÖNTEMİ


Proje tabanlı öğrenme, günümüzde eğitim sistemlerinin alması gereken biçimi göstermek için özenle seçilmiş üç temel kavramdan oluşmaktadır. Bu kavramlardan birisi öğrenme kavramıdır ki dikkati öğretene değil öğrenene çekmek açısından son derece önemlidir. Bir diğeri proje kavramıdır. Proje, tasarı ya da tasarı geliştirme anlamına gelen bir kavramdır ve öğrenmenin transferi ve tekil öğrenmeden çok belli bir amaca dönük ilişkisel öğrenmeye işaret etmektedir. Projeyi bir hedef olarak değil, alt yapı unsuru olarak ele almakla da proje tabanlı öğrenme, öğrenmenin ürün değil süreç boyutunu vurgulamakta ve öğrenmeyi arzulanan ölçüde bireyselleştirmektedir. Bu modelde öğretmen yardımcı ve rehber, öğrenci ise özerk ve kurgulayıcıdır ve her senaryonun sonunda gerçekçi ve öğrenci tarafından geliştirilmiş bir ürün ortaya çıkar.

Proje konuları hayatın içindeki problemler ile ilgili olmalıdır. Öğrenci bu problemleri okulda devamlı çöze çöze herhangi bir sorunu çözmek için gerekli deneyim ve beceriyi kazanır. Dersin ünitelerinin öğrencilere isteklerine göre dağıtılması seklinde proje çalışmaları yapılabileceği gibi ünitelerin değil de üniteler ile ilgili güncel olayların ve konuların öğrencilere istekleri doğrultusunda dağıtılması seklinde de proje çalışmaları yapılabilir. Ünitelerin öğrencilere dağıtılması durumunda öğretmen öğrencilere çalışmalarda rehberlik eder. Proje çalışmaları hazırlanıncaya kadar haftanın belli günleri (dersin işlendiği gün olabilir) öğretmen çalışmaların gidisi hakkında proje gruplarından bilgi alır ve çalışmalarında onlara rehberlik eder. Konu ile ilgili güncel olayların proje seklinde dağıtıldığı durumlarda ise ders normal şekilde islenir. Ancak proje sunularına öğretmen yine rehberlik eder. Çalışma alanında faktörlerin karşılıklı ilişkisi üzerinde durulur. Daha sonra elde edilen sonuçlar ile problem durumu karşılaştırılır ve bir rapor hazırlanır. Bu tür çalışmalar için sergi, duvar gazetesi ve okul gazetesi gibi etkinlikler de düzenlenebilir. Projenin sunulmasında rol oynama, tartışma gibi farklı gösteri teknikleri kullanılabilir. Bu öğretim yönteminde,  sınıf öğretimi yerine “küme” ve küme içinde “bireysel” öğretime önem verilir. Projeler tek basına da hazırlanabilir. Ancak okullardaki eğitim ve öğretim faaliyetlerinde sınıf mevcutları nedeni ile küme çalışmaları şeklinde gerçekleştirilmeleri daha kolaydır. İşbirliği ve yaparak öğrenme bu öğretim yönteminin en önemli özellikleridir.

     1- Grup üyelerinin birinin başarısız olması durumunda tüm grubun başarısız olacağı düşüncesine grup üyelerinin sahip olması nedeni ile dayanışma ön plandadır.

     2- Gruptaki her üyenin çalışmadaki performansı öğretmen tarafından değerlendirildiği için bireysel sorumluluğun gelişmesine katkıda bulunur.

     3- Grup üyeleri sürekli birbirleri ile iletişim hâlinde oldukları için sosyalleşmelerine katkıda bulunur.

     4- Grup üyelerinin yaptıkları çalışmayı ve kendilerini değerlendirmeleri çalışmada verimin artmasını sağlar.

Burada şu hususu da belirtmek gerekir; proje nedir? hangi konular proje konusu olabilir?, proje nasıl hazırlanır?, proje sonuçları nasıl rapor hâline getirilir ve sunulur? sorularının cevapları konusunda öğretmenlerimizin büyük bir kısmı bilgi sahibi değildir. Öğrencilerimiz ise bu yönteme tamamen yabancıdır. Etkin öğrenmenin önemli unsurlarından biri de öğretmenlerin yanında öğrencilerinde öğretim yöntemleri konusunda bilinçli olmalarıdır. Yani öğrenmeyi öğrenmeleridir.

Proje tabanlı öğretim yönteminin yararları;


  • Öğrencilerin, yaparak, yaşayarak öğrenmelerine olanak sağlar.

  • Öğrencilere bağımsız düşünme ve eleştirel düşünme alışkanlığı kazandırır.

  • Öğrencilerin problem çözme yeteneği kazanmalarını sağlar.

  • Öğrencilerin öğrenme sürecine aktif olarak katılmalarını sağlar.

  • Öğrencilerin kendi kendine ve grupla birlikte çalışmasına olanak verir.

Sınırlılıkları;

  • Öğrencilerin bilimsel çalışma yöntemi hakkında ön bilgilerinin olması gerekir.

  • Proje çalışmaları çok uzun zaman alabilir.

  • Öğretmenin iyi bir planlama ve yönlendirme yapması gerekir.

  • Bazı projeler pahalı araç-gereç ve materyal gerektirebilir.

Yöntemin uygulanmasında izlenecek aşamalar;

  1. Konuya uygun olarak proje konularının belirlenmesi,

  2. Öğrencilere bireysel yada grup olarak konuların dağıtılması,

  3. Proje hazırlarken izlenecek aşamaların belirtilmesi,

  4. öğrencilerin proje çalışmasına başlaması,

  5. yapılan çalışmalar ve karşılaşılan sorunlar konusunda öğretmenin yardımcı olması, gerekli olan araç-gereçleri sağlaması,

  6. yapılan çalışmaların öğrencilerle birlikte değerlendirilmesi.

Yöntemin uygulanmasında dikkat edilecek hususlar;

  • Öğretmen proje konusunu belirlerken kazanımlara uygun belirlemesi gerekir.

  • Seçilen konu uygulanabilecek, maliyeti ucuz ve araç-gereç gereksinimi kolayca sağlanabilecek alanlardan seçilmelidir.

  • Öğrencilerin yaptığı çalışmalar konusunda öğretmen sürekli olarak rehberlik görevini üstlenmelidir.

Proje Tabanlı Öğrenme Modeli 

1. Öğrenme Senaryosu 

Burada konuyla ilgili en önemli özelliklerin ilgi çekici ve davetkar bir şekilde sunulması gerekiyor. Senaryo öğrenme sürecinde öğrenilmesi hedeflenen amaçlar işleniyor. (Örn: Sebep-sonuç ilişkileri) Bu ilişkilerin keşfedilerek senaryo içinde kullanılması hedefleniyor. Örn: “Boğazda neden artık yüzemiyoruz?”



2.Senaryonun Okunması 

    • Senaryo okunur.

    • Ne biliyorum, ne öğrenmek istiyorum... tartışılarak ortaya konur.

    • Düşünce, hipotez ve ilişkiler belirlenir.

    • Eksikler tartışılır. Öğrenme gereksinimleri belirlenir. Eksik bilgiler saptanır. Öğrenciler kendi kendilerine bir çalışma planı, iş bölümü çıkarırlar.

    • Gerekli kaynaklara gidilir. (Kütüphane, internet, laboratuar, uzmanlar vb.)

    • Öğretmen bu süreçte destekleyen kişi rolündedir:

>>Kaynak tanıtımına yardımcı oluyor.

>>Stratejiler önerebilir.

>>Olumlu destek vererek rekabeti azaltır.

>>Öğrencilerin etkili sorgulama stratejileri geliştirmelerine yardımcı olur.

>>Hedeflerle ilgili bilimsel yöntemlerin oturtulmasına destek verir. (Kanıt toplama gibi.)

>>Kayıtsız şartsız bilgiyi kabul etmemede model olur. 


3. Öğrenciler 5-6 Kişilik Gruplarda Proje Çalışmalarına Başlarlar

Burada önemli olan öğrencilerin yeni bilgileri toplama beceri ve sorumluluklarını geliştirmeleri. Topladıkları bilgileri kendi dillerine dönüştürmeleri.Öğrencilerin iş bölümünü öğrenmeleri de önemli bir noktadır. Burada ortaya çıkan kişisel beceriler ve farklı bilgi alanları yapıcı bir grup çalışmasına dönüşmelidir. Kişisel öğrenme stilleri bizlere çocukların çoğul zekâ alanları ile de ilgili bilgiler verecektir.



4. Sunu

Öğrenciler projelerini sunarlar. İletişim becerileri, bilginin derlenerek sunulup paylaşılması, etkin katılım, kendi kendini yönetme becerileri, iyi anlamda arkadaş baskısı burada önem kazanan noktalar.

Kısaca, proje temelli öğrenme hayattaki karmaşık durumlarla ilgili sorunları, soruları, bilinmezleri çözmeye yarayan araştırma, inceleme yöntemi ve bunun eğitimde kullanılması.



14- ÖRNEK OLAY İNCELEME YÖNTEMİ

Örnek olay incelemesi, gerçek yaşam durumlarında karşılaşılan sorun niteliğinde, ilgi uyandıran belirli olgu ya da birbiriyle ilişkili bir dizi olgunun, sınıf ortamında öğrencilerin katılımda bulunarak çözüm yolları bulmaya çalıştıkları ve böylece olgunun doğasını daha iyi anladıkları, o konuda neler yapılabileceğine ilişkin analizler yaptıkları bir yöntemdir.

Örnek olay incelemesi etkili yöntemlerden biridir.

Buluş yoluyla öğretme yaklaşımında etkin olarak kullanılmaktadır.

Olaylar durum ve olgu kişiselleştirilmeden genel bir hava içerisinde problem merkezli incelenmelidir.

Örnek olaylar neden, nasıl ve sonuç ilişkisi dikkate alınarak çözümlenmektedir.

Bu yöntem yeterli olgunluğa ulaşmamış sınıflarda uygulanmamalıdır.

Bu yöntem ilgi çekici ve güdüleyici bir yöntemdir.



15- OKUMA:

Okuma ve metin boyutu da derslerin işlenişinde sıkça başvurulan önemli bir yöntemdir. Farklı Okuma teknikleri söz konusudur.

Sesli okuma, gözle algılanıp zihinle kavranan sözcük ya da sözcük kümelerinin konuşma organlarının yardımı ile söylenmesidir. Bu tür okumanın tam ve başarılı olabilmesi için yazıdaki anlamın kavranmasına, sesin ton ve vurgu bakımından ayarlanmasına ihtiyaç vardır. Okumanın asıl amacı, anlamı kavrama olduğuna göre, sözcük biçimlerinin anlamlarıyla aynı zamanda kavranması gerekir. Anlam hem kelimenin özel biçimlerini tanımaya, hem de sözün gelişinden faydalanmaya hizmet etmesi bakımından okumanın en önemli öğesidir.

Okuma çeşitleri arasında, özellikle ilk sınıflarda en öğretici nitelik taşıyan sesli okumadır. Sesli okumanın ilk koşulu; kelimeleri kusursuz söylemek, doğal ve standart dile uygun konuşur gibi okumaktır. Konuşur gibi okuma anlamanın doğal bir sonucu sayılır. Sesli okuma; okumayı öğretir, öğrencilerin okuma seviyesini tanımaya, dinleyenlerde zihin gelişmesinin uyanmasına yardım eder.

Sessiz okuma, ses organlarından herhangi birini hareket ettirmeden, gövde ve baş hareketleri yapmadan, yalnız gözle yapılan okumadır. Sesli okumaya göre daha hızlı bir okuma türüdür.

Sessiz okuma, anlamı çok çabuk kavrama olanağı sağlar. Gençler ve yetişkinler için yaşamda, bir iş ya da bir meslekte en çok gerekli olan okuma becerisi ve alışkanlığıdır. Sessiz okuma becerisi, tam olarak sesli okumadan sonra kazanılır. İlkokulda sessiz okuma çalışmalarına ikinci sınıftan itibaren başlanır. Bu tür okumaya ikinci ve üçüncü sınıflarda kısıtlı bir zaman ayrılır. Dördüncü sınıfta sesli ve sessiz okumaya eşit zaman ayrılmasına özen gösterilmelidir. Beşinci sınıfta ise daha çok sessiz okuma üzerinde durulur.



16-SÖZLÜ ANLATIM:

Sözlü anlatıma konuşma da denir. Konuşma, kişinin duygu ve düşüncelerini sözle bildirmesidir. Konuşması yeterli düzeyde olan öğrenciler genellikle her derste başarılı olurlar. Konuşmasını bilen öğrenci, soru soran, düşünen, düşündüren ve etkin olan öğrencidir.

Doğru ve düzgün konuşmanın kişilik gelişimiyle de çok yakın ilgisi vardır. Bundan dolayı öğretmen, her şeyden önce öğrencilerin konuşma becerilerini geliştirmelidir. Çünkü hem öğrenci başarısı için, hem de sağlıklı bir kişilik gelişimi için bu gereklidir. Konuşma bir sanatsa, konuşma eğitimi vermek de bir sanattır. Öğretmenlik ise konuşmaktan çok, konuşturma sanatıdır.

Öğrencilerin etkili konuşmayı ilkokul yıllardından itibaren planlı bir şekilde öğrenmeleri, ilerki dönemde görecekleri derslerinde ve gelecekteki yaşamlarında önemli katkı sağlayacaktır.



17-YAZILI ANLATIM:

Yazılı anlatım, öğrencilerin kendi gördüğünü, duyduğunu, düşündüğünü ve yaşadığını yazarak anlatmasıdır. Sözü yazıya dökmek, çocuk için kolay olmaz. Bundan dolayı, yazma etkinliği, ilk sınıflarda öğretmenin kılavuzluğu ile bütün sınıfla, ortak çalışma olarak başlar.

Birinci sınıfta, konuşulan konunun bir cümlesi, konuşulandan çıkan sonuç ya da konuşmanın özeti olan bir cümle, sonraları 2-3 cümle olarak birlikte yazılır. Yazılacak cümleyi, öğretmen, öğrencilerin katılmasıyla belirler. Sonra, kelimelerini teker teker söyleyerek cümleyi yazdırır. Bu arada gerekli denetimi yapar. Daha sonraları, cümleyi belirledikten sonra, yazılmasını öğrencilere bırakır. Bu çalışma ilk üç sınıfta böylece sürer.

Üçüncü sınıfta bireysel yazma çalışmalarına geçilir. Bu yazıların kısa olması (3-4 cümle) doğal karşılanmalı, öğrenciler daha uzun yazmaya zorlanmamalıdır. Dördüncü ve beşinci sınıflarda öğrenciler, "ortak yazma”dan, “bireysel yazma”ya geçmelidirler.

Öğrencilerin özellikle sözel derslerde sık sık yazma çalışmaları yapılmalı, özellikle öğrencilerin ilgilerini çeken durumlardan yararlanılmalıdır. Bu tür çalışmalar öğrencilerin çeşitli konularda yaratıcılıklarını ve yazılı üretim becerilerini geliştirecektir.

18- DENEYSEL ETKİNLİKLERLE ÖĞRETİM:

Tıp, Psikoloji, Matematik ve Fen Bilgisi öğretimi sırasında bazen “deneyle doğrulama veya gösterme”ye başvurulur. Deneysel yöntemle, buluş yoluyla öğrenmede olduğu gibi bir genellemeye ulaşılır. Kullanılan yöntem aslında buluş yoludur ancak bazı buluşları yapabilmek için bir takım deney materyalinin kullanımına ihtiyaç olmaktadır. Yöntemin iyi çalışması için materyal hazırlığının tam olması ve işlem basamaklarının iyi sıralanması gerekir. Öğrenciler yapacakları deneylerde kullanacakları araç ve gereçleri planlamayı, toplamayı ve kullanmayı öğrenmelidir. Deneyler karışık olmamalıdır. Deneylerde karışıklık yaratacak araç, gereç ve aygıtlar (özellikle ilkokullarda) deneyden çıkarılmalı, deneyin esas kısımları denenmelidir.


19- GEZI GÖZLEM – İNCELEME YÖNTEMİ


Gözlem, bir olayı, bir nesneyi ya da bir gerçeği iyi anlamak için bu olay, nesne ya da gerçeğin türlü belirti ve koşullarını izleme ve inceleme işidir. İnceleme ise, ele alınan bir konu ya da olayın özelliklerini ve ayrıntılarını tam olarak anlamaya çalışmak için yapılan yöntemli çalışmadır. Gözlem ve inceleme, birbirini tamamlayan iki uğraş gibidir.

İyi bir gözlem de, iyi bir inceleme de, amaçlı ve planlı bir çalışmayı gerektirir. Gözlem ve inceleme, topluca yapılabileceği gibi kümeler oluşturularak ya da bireysel olarak da yapılabilir.

Öğrencilerin, gözlem çalışmaları ve inceleme gezileri sırasında gördüklerini ve işittiklerini not etmeleri, belge toplayıp bunlar üzerinde inceleme yapmaları, bazı durumlarda gördüklerini yazılı olarak anlatmaları, tartışmaları ve değerlendirmeleri Türkçeyi kullanma becerisiyle yakından ilişkilidir.

Gözlem yöntemi, her çocukta var olan araştırmaya eğiliminin değerlendirilmesi olarak ortaya çıkmıştır. Eğitim-öğretimde gözlem, varlık ve olayların kendi tabiî ortamlarında plânlı ve amaçlı olarak incelenmesi demektir. Psikoloji bilimi gözlemi, dikkatin dış dünyadaki olay ve varlıklara yönelmesi olarak tanımlamaktadır.


Gözlem yöntemi genelde eğitsel ders gezileri olarak da adlandırılır. Çünkü çoğu kez öğrencileri fabrika, müze, kütüphane, çeşitli devlet kurumları, dağ, orman, göl gibi yerlere götürerek oralarda doğrudan gözlem yaptırılarak bilgi toplanabilir. Bunun yanında gözlem sınıflarda da yapılabilir. Sınıfa getirilecek bir kuş, bir maden parçası, bir model, bir tablo, film vs. incelendikten sonra gözlem sonuçları alınabilir.


Öğretimde daha fazla duyuyu etkileyen yöntem daha iyi olduğuna göre, yapılacak gözlemlerin öğrencilerin daha fazla duyusuna hitap etmesi sağlanmalıdır. Bu itibarla -yöntemin adı gözlem olmasına rağmen- göz yanında başka duyularla da bilgi sağlanmaya çalışılmalı; göze, kulağa, koku almaya ve dokunmaya yönelik gözlemlere de önem vermelidir. Daha çok duyuyu etkileyen gözlemin, gözlemcilerin daha fazla ilgisini çektiği ve daha kalıcı öğrenme yaşantısı sağladığı bilinmelidir. En sağlam ve unutulmayan bilgilerin doğrudan doğruya nesnelerden ve olaylardan sağlandığı unutulmamalıdır. Gözlem yoluyla öğrenciler, olay ve nesneleri gerçek biçimleriyle doğru olarak öğrenirler.

Gözlem, öğretimi kitaba bağımlılıktan ve sınıf atmosferinden kurtarmakta, daha kalıcı yaşantılar sağlamaktadır. Gözleme katılan duyu organlarının fazlalığı nispetinde, öğrenme yaşantısının kalıcılık oranı da yüksek olacaktır.


Gözlem çeşitleri:

Gözlemler; "tabiî gözlem", "kontrollü gözlem" olarak iki tür olarak sınıflanabileceği gibi; "sürekli gözlem", "bir kez yapılan gözlem"; "basit gözlem", "sistematik gözlem" gibi çeşitli şekillerde sınıflanabilmektedir. Süresine, yapıldığı yere, sayısına ve araç-gereç kullanma ihtiyacına göre de sınıflandırma yapılabilir.


Tabiî gözlemde, bir olay nesne veya varlık, kendi ortamında oluşu esnasında incelenir. Kontrollü gözlemde ise gözlemcinin müdahalesi sözkonusu olup, buna "deney" de denir.


Sürekli gözlem, periyodik kontroller olarak tanımlanabilir. Bir olay veya varlık belirli zamanlarda sürekli olarak izlenmekte ve bundan sonuç çıkarılmaktadır. Meselâ, meteorolojik gözlemler, bitki gelişiminin incelendiği gözlemler bu tasnife girmektedir. Bu türde gözlem konusu olan durum hakkında genel yargıya varabilmek için, periyodik olarak yapılan sürekli gözlemlerden hareket edilmekte, toplanan bu bilgilerin ışığında genel yargıya varılmaktadır. Bir kez yapılan gözlemde ise, gözlem konusu olan durum veya varlık bir kez incelenmektedir. Meselâ, hücrenin yapısını incelemek, fabrika gezisi, baraj incelemesi gibi etkinlikler bu türe özgü gözlemlerdir. Bazı olaylar sık sık cereyan etmediği için, meselâ bir ay veya güneş tutulması gözlemi de bu gruba girebilir.

Rastlantılara dayalı, tekrarlanması aynı şartlarda gerçekleşmeyebilen ve standart bir tekniği bulunmayan gözlemler basit gözlemlerdir. Bu tür gözlemler özellikle sosyal bilimciler tarafından sosyolojik araştırmalarda kullanılmaktadır. Bu tür gözlemde, gözlemin güvenliği açısından, araştırmacının gözlem yaptığını hissetirmemesi şarttır. Aksi durumda gözlenen olaydaki kişilerin davranışlarında samimi olmamaları ve taraflı davranma söz konusu olabilmektadir. Bu tür bir gözleme araştırmacının kendinin katılması durumunda, kimliğini gizlemesi veya kendinin katılmaması, dışardan izlemesi gereklidir.

Sistematik gözlemde standart araçlarla toplanan bilgiler değerlendirilmektedir. Bu tür gözlem basit gözlemden daha geçerli ve güvenilirdir. Çünkü gözlemcinin elinde araştırmaya başlamadan hangi noktaları inceleyeceğine dair bir yol gösterici bulunmaktadır. Sosyal araştırmalarda kullanılan "monografi"ler sistematik gözlem sayılmaktadır.


Gözlem ferdî olarak yapılabileceği gibi, küme çalışması veya büyük grup çalışması olarak da yapılabilir. Büyük grup çalışması olarak plânlanan gözlemler daha kapsamlı olup, bir ders gezisi veya demonstrasyon yöntemiyle birlikte düşünülebilir. Ferdî gözlem yapabilecek kişinin bağımsız olarak iş yapabilme gücünün ve plânlı programlı çalışabilme becerisinin olması gerekmektedir. Sınıf olarak yapılan bazı gözlemlere "eğitici gezi" de denilmektedir.


Aslında gözlem, deney, gösteri, yaparak-yaşayarak öğrenme yöntemları içiçe girmiş bulunmaktadır.



Gözlem yönteminun Yararları

  • Öğrencilerin kapalı kapılar ardından, sınıfın sıkıcı havasından kurtuldukları için, sevinerek katıldıkları ve doğrudan bilgi ve tecrübeye ulaştıkları bir eğitim ortamıdır.



  • Öğrencinin birçok duyu organı devreye sokulduğu için, daha sağlam ve kalıcı bilgiler oluşturulur.




  • Kullanım alanı çok geniştir; hemen her derste gezi ve gözlem yöntemi ile işlenecek birçok konular bulunmaktadır.




  • Bu yöntem kullanıldıkça, okul-çevre ilişkisi daha iyi gelişir. Çevredeki birçok insan okul ve öğrencinin faaliyetlerini tanır. Okulun öğrencileri da çevrelerini daha iyi gezme, gözleme ve öğrenme fırsatı bulurlar


Gözlem yönteminun sınırlılıkları

  • Bazı durumlarda gözlem gezisi yapılacak yerler için ilgili makamlardan izin almalıdır. Üstelik eğer o bölgede tehlikeli durumlar varsa, gerekli güvenlik önlemlerinin de alınması gerekebilir. Gözlem yerine gidiş-geliş konusunun da önceden ayarlanması gerekir. Bazen uzun öğrenci kuyruklarıyla şehir içinde bir takım yerlere gidilmesi, istasyonda dolaşılması, kırlara çıkılması, bir takım fabrikaların gezilmesi bir dizi önlemin alınmasını gerektirebilir.



  • Öğrencilerin gidiş gelişleri ve gözlemleri sırasında kargaşa çıkmaması için çok ayrıntılı bir organizasyonun yapılması gerekir. Eğer bu yapılmazsa, faaliyetin pedagojik değeri sıfıra inebilir.




  • Gözlem yeteneği, öğrencinin yaşı arttıkça gelişir. Gözlemde algı ve dikkatin gelişmesi çok önemlidir. Bunu geliştirmek için yazma, çizme vs. Şeklide sürekli alıştırmalar yapılmalı; öğrenciler gözleme kişisel olarak da hazırlanmalıdır. Öğretim düzeyi arttıkça gözlem ve gözlemle yapılacak işlerde ayrıntıya gidilebilir, yorumlar yaptırılabilir.




  • Gidiş gelişler de zaman alacağı için, bu yöntemi kullanacak öğretmenin çok ince bir plânlama yapması, zamanı çok dikkatli kullanması gerekir. Bunun için, gezi yapılacak yer veya konu hakkında önceden ayrıntılı bilgi sahibi olunmalı, hattâ önceden bir kez görülmeli, gözlem sırasında gerekli ses ve fotograf kayıtları alınmalı, mümkünse numuneler toplanmalı ve bunlar daha sonra sınıfta yeniden değerlendirilmelidir.


Gözlem yönteminun daha iyi kullanımı için ilkeler

  1. Gözlem yapılırken şunlara dikkat edilmelidir: Gözlenecek varlık veya olay kendi şartlarında olmalıdır. Gözlemin amaç veya amaçları olmalıdır. Gözlem plânlı yapılmalıdır. Plânsız gözlemin bilgi oluşturması çok zordur. Büyük bilimsel buluşlarda plânlı gözlemin yeri büyüktür.



  1. Gözlem plânının öğrencilerle ve hattâ velilerle birlikte yapılması, plâna öğrencinin ve velisinin katkısının sağlanması gereklidir. Öğrenci katılımı, öğretmenin ilgisinden çok öğrencilerin ilgilerine yönelmeyi sağlayacak ve öğretmenin önemsiz gördüğü fakat, öğrenciler için anlamlı olan birçok ayrıntının ele alınmasına yarayacaktır.




  1. Gözlemin plânlama aşamasında öğrencilerin gözlem konusuna ilgisinin çekilmesi şarttır. İlgi çekmeyen öğrenmelerin kalıcı olmadığı biliniyor. Plânlama esnasında, gözlemin hangi aşamasına daha çok dikkat edileceği belirtilmelidir. Öğretmenlerin yapılacak gözlemle ilgili ön araştırmalar yapmaları, hattâ öğrencilere yaptırmadan kendilerinin önceden bir kez gözlem yapmaları faydalıdır.




  1. Bir gözlem plânında; gözlem tarihi ve süresi, gözlem yeri, gözlemin amacı, neyin veya nelerin gözleneceği, -gözlem gezisi ise- hangi vasıta ile gidilip-gelineceği, gözleme kimlerin katılacağı ve gözlemin nasıl yapılacağı gibi hususların bulunması gereklidir.




  1. Gözlemin bir gezi ile birlikte olmasının gerektiği durumlarda, amacın dışına çıkılmaması gereklidir. Gezi içeren gözlemlerde disiplin problemleri olabilir. Bu sebeple organizasyonun çok iyi yapılması gereklidir. Uzak mesafe gözlemlerinin maddî külfetinin bulunması da ayrı bir problem olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu sebeple geziye dayalı gözlemlerde zamanlama ve plânlama diğer gözlemlerden daha dikkatli yapılmalıdır.




  1. Gözlem gezisi için başta okul idaresinden izin alarak, velilere o gün ... yere gözlem gezisine gidileceği bildirilerek, bunun için gerekli âlet-edevat ve gerektiğinde giysiler bile hazırlanarak, geziye gidilecek yerdeki yetkililere haber verip onların danışmanlar görevlendirmeleri sağlanarak v.s. çok sağlam bir şekilde işe başlamalıdır.




  1. Öğrenciler, gittikleri yerlerde neye dikkat edeceklerini, neyi gözleyeceklerini iyi bilmelidirler. Yoksa gözlem gezisi alelade bir gezi, bir zaman kaybı şekline de dönüşebilir.


20- BİREYSEL/BAĞIMSIZ ÇALIŞMA

İki şeklde değerlendirilebilir. Birincisi; öğrencilerin bireysel farklılıklarını dikkate alarak yürütülen bir yöntemdir. İkincisi, öğrencilerin bireysel çalışmalarını içerir. Ayrıca bireysel çalışma, bir öğrencinin yaparak, yaşayarak öğrenmesidir. Bu yöntem öğrenci kendi başına çalışmak istediğinde kullanılmaktadır.

Öğrencilere bu yöntemle uygulanacak faaliyetler, rapor hazırlama, okuma, kompozisyon yazma, sözcük tekrarlamalarıdır.

Bağımsız çalışmanın üç temel amacı bulunmaktadır: Uygulama ve tekrar yapmak, öğrenmeyi ve öğrenme becerilerini desteklemek, öğrencileri meşgul ederek öğretmenin başka vazifeleri görmesini sağlamak.



Yöntemin Yararları

  • Bireysel üretimi teşvik eder.

  • Bireysel özgürlüğü sağlar.

  • Heyecan verici bir yöntemdir.

  • Yüksek düzeyde fiziksel, bilişsel ve duyuşsal gelişimi sağlar.

  • Güdüleyici bir yöntemdir.



Yöntemin Sınırlılıkları

  • Zaman alıcı bir yöntemdir.

  • Fazla malzemeye ihtiyaç vardır.


Yöntem Uygulanırken Düşünülmesi Gereken Noktalar

  1. Bu yöntemde konu alanı genel parametreleri, başlık ise konunun bir bölümünü oluşturur.

  2. Yöntemin tanıtılması ayrıntılı bir şekilde yapılmalı ve sabırlı olunmalıdır.

  3. Bu yöntem aceleye gelmez. Öğrencilerin düşünmek, denemek, uygulama ve kayıt etmek için zamana gereksinimi vardır.

  4. Bu yöntemdeki işlemler katılımcılar için heyecan vericidir.Hazır olmayanlar için yöntemi değiştirmek gerekir.

21- YARATICI YÖNTEM

Bu öğretim yöntemi, öğretmenin yardımı ve rehberliğinde uygulanan öğrenci merkezli bir yöntemdir.

Öğrencilerin, öğretmen rehberliğinde kendi başlarına hareket etmeleri beklenmektedir.

Bu nedenle bu öğretim modeli rahat bir atmosfer, farklı etkinlikler, zaman ve araçların kullanımında esneklik sunmaktadır

Bu öğretim yöntemi özel gereksinimli öğrenciler için uygun bir yöntem değildir.
22- DİREKT ÖĞRETİM YÖNTEMİ

Direkt öğretim modeli sadece bir kişi tarafından, belirli bir zaman dilimi içinde geliştirilmedi. Bu model sınıflarda öğrencilerin sınıf başarılarını arttırmaları için, uygulamalı olarak yapılan araştırmaların bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır.

Direkt öğretim Öğretmen merkezli kararlar ve Öğretmenin Öğrencileri katılım örnekleri/modelleri ile yönlendirmesi olarak karakterize edilebilir.

Bu modelde;

* Öğretmenin belirlenmiş hedefleri vardır.

* Becerileri ve konuları öğrenciye sunar.

* Etkinlikleri periyotlar içinde organize eder.

* Öğrenci becerileri uygularken yüksek oranda dönüt verir.

* Öğrenci az karar verir, Öğretmenin yönergelerini dinler, uygular, Öğretmen soru sorunca yanıtlar.
Amacı; Ders zamanını ve kaynaklarını verimli kullanarak öğrencilerin daha fazla alıştırma yapmasını sağlamaktır. Bu modelin özü, öğrenciye öğretmenin denetiminde alıştırma yaptırarak, öğrenciye doğru ve olumlu geribildirim sunmaktır.

Rosenshine’a (1983) göre direkt öğretimde Öğretmenler Öğrenci başarısını arttırmak için:

- Öğrenmeyi yapılandır.

- Küçük adımlar atılarak ilerleme gösterilir.

- Öğrenciye detaylı ve gerekli miktarda yönerge ve açıklamalar verilir.

- Öğrenciye yeterli miktarda soru sorarak onlara aktif olarak alıştırmalara katılma olanağı sağlar.

- Özellikle öğrenmenin ilk aşamasında yeterince dönüt ve düzeltme olanağı verir.

- Beceriler küçük parçalara bölünerek işlenir.

- Başarı oranı %90-100’e varan alıştırma olanağı sunar, bu da öğrencinin hızlı, güvenli ve sağlam tepkide bulunmasını sağlar.


Rosenshine 6 tane aşama belirlemiştir:

1-) Daha önceden öğrenilenler tekrar edilir: Her dersin başında bir önceki dersin kısa bir tekrarı yapılır. Bu tekrar bir önceki derste öğrenilen en önemli becerileri ve kavramları içerir. Bunu yapmanın dört temel görevi vardır:

a) Öğretmen öğrencilerin bir önceki derste öğretilenlerin ne kadarını belleklerinde yerleşmiş olduğunu anlar,

b) Öğrencilere bir önceki derste öğrendikleri, o günkü derste hatırlatılarak bu bilgiyi belleklerinde daha yeni bir bölgeye yerleştirmelerine yardımcı olmak,

c) Öğrencilerin düşünmeleri için ortam yaratmak,

d) Geçmişte öğrenilenlerle şimdi öğrenilecek olanlar arasında bağ kurmak.
2) Yeni kavram ve becerilerin sunumu:

Geçmiş dersin bir tekrarından sonra Öğretmen beceri/kazanımları öğrenciye sunar. Öğretmen bunu yaparken görsel ve sözel olarak konunun ne olduğunu ve becerinin nasıl uygulanacağını sunar. Bu öğrencilerde yapmaları istenilen becerilerin ya da göstermeleri gereken performansın nasıl bir şey olduğunu düşünmelerini/hayal etmelerini sağlar. Bu oluşan hayal/düşünce öğrencinin seviyesine uygun olmalıdır.


3) Öğrencilerin ilk araştırmaları: Öğrencinin zihninde oluşan bu hayal/canlandırma yerini uygulamaya bırakır. Öğretmen öğrencileri gözlemler ve düzeltmelerde bulunur. Öğrenciler da aktif bir şekilde uygulama yaparlar.Öğrencilerdeki başarı seviyesi % 80’lere ulaşıncaya kadar bu aşama devam eder.
4-) Dönüt ve düzeltmeler: Her alıştırma arası ve sonrası öğretmen öğrencilere yüksek miktarda dönüt ve düzeltme sunmalıdır. Öğretmen öğrencilerin yeteri kadar öğrendiğinden emin olmak için bazı temel ipuçları verebilir ya da becerilerin ilk öğrenim aşamalarına geri dönebilir.
5-) Bağımsız alıştırmalar: Öğrencilerin temel becerileri kendi başlarından yapabileceklerinden emin olursa, öğrencilerin bağımsız olarak yapabilecekleri alıştırmalar hazırlar. Alıştırmaların neler olduğu ve nasıl yapılacağı kararını Öğretmen verse de, alıştırmaların hızını Öğrenci kendisi belirler. Öğrenci bu aşamada öğretmenin ipucunu beklemediği için daha fazla sorumluluk alır. Burada amaç öğrencinin % 95 başarıyı diğer konuya ya da beceriye geçmeden sağlamasıdır.
6-) Periyodik özetler: Direk öğrenmede Öğretmenler sıkça önceden öğrenilmiş becerileri tekrar ederler. Bu Öğretmene öğrencilerin öğrendiklerinden ne kadarını uygulayabildiklerini ve öğrenciler içinse yeni oyunun eski öğrenilenler üzerine yapılandırılacağı uyarısını verir.

Her öğretim modelinin avantaj ve dezavantajları vardır. Her biri öğrencinin başarısını arttırmak için hazırlanmıştır. Her model gibi direkt öğrenme modeli de amacına uygun yapılır ve uygulanırsa etkili olacaktır.


Direkt Öğrenmedeki Temel Temalar

Bu modelde öğretmenin rolünün yanlış yorumlanmaması için bazı önlemler alınmalıdır. Öğretmen kaynak kişidir. Konu seçimi, salon yönetimi, Öğrenci katılımı konusundaki bütün kararlar Öğretmen tarafından alınır.Öğretmen liderdir fakat Öğretmen öğrencilerine yüksek miktarda dönüt, düzeltme yapar, öğrenilecek konular için olumlu adımlar atmaya olanak sağlar. Öğretmen liderdir fakat otorite değil. Öğretmen öğrenme ortamının yapısını hazırlar, Öğrenci, bu düzenekten kendisi yararlanıp deneyerek ve hatalarını en aza indirerek öğrenmeyi gerçekleştirir.


Öğrenme alanlarının öncelikleri

Direkt öğrenme başarıyı temel alan bir öğretim modelidir. Sıklıkla hareket ve kavram öğretiminde kullanılır.İlk olarak bilişsel alanda öğrenme için geliştirilmiş olmasına rağmen, beden eğitiminde psikomotor alanda öğrenmeler için de kullanılmıştır. Beden eğitiminde kullanılma önceliği;



* Öncelik psikomotor

* Öncelik bilişsel

* Öncelik duyuşsal
Bazen bilişsel alandaki öğrenmeler öncelikli olsa da, bu alanda öğretilen kavramlar ve kurallar, psikomotor alanda öğrenmeleri hazırlamada kullanılır. Öğrencilerin psikomotor alanda yeterli olabilmeleri için, bilişsel alanda bazı katılımları olması gerekmektedir. Duyuşsal alan bu modelde doğrudan gerçekleştirilemiyor. Öğrenciler düzenli başarı sağlar ve amaçlarına ulaşmada ilerleme gösterirse, bu durum duyuşsal olarak onları etkileyecektir.

1. Yön

Konu seçimi: Direkt öğretim modelinde Öğretmen konu seçiminde tüm kontrolü elinde tutar. Her ünitede nelerin olacağına karar verir, öğrencilerin konuyu öğrenme kriterlerini belirler.

Salon kontrolü: Öğretmen sınıf kurallarını ve buna benzer düzeni devam ettirecek rutinleri belirler. Bu kontrolün amacı salondaki aktivitelerin en verimli şekilde yapılmasıdır.

Konu sunumu: Öğretmen öğretilecek konuları planlar ve sunar. Aynı zamanda görsel materyaller ve diğer öğrencileri da becerilerin öğreniminde sözlü ve görsel materyal olarak kullanılır.

Derse katılım: Çeşitli derse katılım örnekleri kullanılır: alıştırmalar, işbirlikli, çeşitli sayıdaki grup çalışmaları, tüm takım öğrenimi vb. gibi. Bunlarının hangisinin kullanılacağına Öğretmen karar verir.

Öğretim etkileşimi: Bütün öğretim etkileşimleri Öğretmen tarafından başlatılır ve kontrol edilir. Öğretmen geribildirim için temel kaynaktır, soruları yönlendirir. Bu öğrencinin soru sormasının yasak olduğu anlamına gelmez fakat öğrencilerin soru sorması için Öğretmen tarafından belirlenmiş bir zaman vardır.

Hız: Öğretmen dersin işleniş hızına kendisi karar verir, kontrol ondadır. Her becerinin ne zaman başlatılıp bitirileceğine kendisi karar verir. Bu Öğretmenin becerileri daha iyi gözlemlemesine olanak sağlar.

Konu ilerlemesi: Öğretmen Öğrencilerin bir beceride ya da alıştırmadan diğerine ne zaman geçeceğine karar veren kişidir. Bu karar verme Öğretmen tarafından konulmuş kriterlere göre olur. (% 90 başarılı olunca diğer alıştırmaya geçilecek). Ne zaman öğrencilerin çoğu ya da hepsi belirlenen kriterleri karşılarsa, o zaman diğer konuya geçilir.
2. Katılım Örnekleri

Direkt öğretimde bir çok katılım çeşitleri vardır. Bunlar konunun yapısına ve öğretmenin her öğrenme aktivitesine göre yaptığı seçimle olur. Öğrenciler küçük grup, eşli, büyük grup vb. gibi katılımıyla alıştırmaları yaparlar. Öğretmen hangi katılım örneğini kullanacağına karar verir ve bunun organizasyonunu yapar.


3. Katılım

Direkt öğretim katılımcı bir modeldir. Bütün Öğrencilar aynı konu anlatımını izler, aynı alıştırmaları yapar, yüksek oranda geribildirim alır ve bir sonraki aktiviteye birlikte geçerler. Bunun bir dezavantajı olarak yavaş öğrenen öğrenciler ya da az yetenekliler, bütün takım bir sonraki etkinliğe geçtiklerinde onlarla beraber geçemezler ya da tüm beceriyi öğrenmeden bir sonraki etkinliğe geçerler.


4. Konu Sunumu ve Konu Yapısı

Konu sunumu Öğrencilerin beceriyi nasıl yapacağını gösteren bir araçtır, konu yapısı ise öğrencilerin öğrenecekleri aktivitenin organizasyonunu anlamasını sağlar, zamanın daha verimli kullanılmasını olanaklı kılar ve daha yüksek akademik öğrenme zamanı demektir.


Konu sunumu öğrencilere sınıfta bir seferde verilir, Öğretmen öğrencilerin anlayıp anlamadıklarını sık sık kontrol edilmeli ve performansa dayalı ipuçlarını sık sık vermeli. Ayrıca demonstrasyonlar (gösteri yaptırma) kullanılmalıdır.

23- AKRAN ÖĞRENİMİ

Direkt öğretim gibi akran öğretimi de, birçok öğretim stratejilerinin bir araya gelmesinden doğmuştur. Öğrencilerin kendi arkadaşlarının/akranlarının öğrenmelerine yardımcı olmalarını amaçlamaktadır. Akran öğretimindeki stratejiler, direkt öğretim stratejilerinin çeşitlenmesinden ortaya çıktığı için, ikisi birçok benzerlikler göstermektedir. Akran öğrenmede üzerinde durulması ve açıklanması gereken üç ana unsur vardır.



1-) Akran öğretimi bir öğrencinin diğerine öğretmesidir fakat bu modelde bütün ders planları Öğretmen tarafından hazırlanır.

2-) Akran öğretimi eşli öğretim değildir. Eşli öğretimde öğrenciler belirli etkinlikler için yan yana getirilir ve aynı anda öğrenirler.

3-) Akran öğretimi işbirliği ile öğrenme değildir fakat benzerlikler göstermektedir. İşbirlikli öğrenmede gruptaki herkes olaya eşit ölçüde katılır, beraber yaparak öğrenir.

Akran öğretimde Öğretmen konu seçimi, kontrol, dersle ilgili öğretim kararlarında kontrolü elinde tutar. Sadece öğretim etkileşiminde Öğretmen kontrol sahibi değildir. Burada gözleyen ve gözlenen vardır. Gözleyen, geçici olarak Öğretmen rolünde olan Öğrenci, gözlenen ise gözetmen danışmanlığında alıştırmaları uygulayan öğrencidir.

Bu modelin doğmasının en önemli sebeplerinden birisi öğretmenlerin, eksik kaldığı, yeterli gözlem ve geribildirim yapamadığı durumu ortadan kaldırmaktır. Bu modelde öğrenciler hem öğretmen rolü oynarlar hem de öğrenci oldukları için bir sosyal etkileşimde bulunurlar hem de kendilerini bir süre de olsa bağımsız hissederler.

Bu modelin öğrencilerin bilişsel gelişimlerine de katkısı fazladır. Çünkü öğrenciler iyi bir öğrenci olmak istiyorlarsa dönüt/pekiştireçleri ne zaman ve nerede vereceklerini iyi bilmelidirler.


Hatanın ne olduğunu tespit etmek yetmez, onu nasıl düzeltmeleri gerektiğini ve bunun için neler yapılması gerektiğini de bilmeleri gerekir.
Öğretmenin burada öğrenciye “git, arkadaşına Öğretmenlik yap” demesi uygun değil, aynı zamanda öğretmen öğrencilerin öğretmenlik rolünü yapmaları için eğitilmelidir.
Onlara;

* Amaçları açık ve net anlatmalı,

* Öğrencilere neyi yapıp, neyi yapamayacaklarını açıklamalı,

* Görevi öğrencilere sunduktan sonra, anlayıp anlamadığını kontrol etmeli,

* Öğrencilere nasıl pekiştireç vereceklerini onlara anlatmalı,

* Alıştırmaları uygulamak için gerekli güvenlik önlemlerini açıklamalı,

* Öğrencilerin konuyu/görevi tamamlayıp tamamlamadıklarına nasıl karar vereceklerini açıklamalı,

* Ne zaman soru sorulması gerektiği belirtilmelidir.


Öğrenciler akran öğretiminde bireysel gelişime ağırlık vereceklerdir. Verilen dönütleri (ipuçlarını) anlama, görev yapısını anlama, hataları tespit etme, geribildirim ve ipucu verme vb. gibi sorumluluklar öğrencinin bilişsel gelişimine katkı sağlayacaktır. Bunları yaparken öğrenciler ( Öğretmen rolünde olanlar) duyuşsal alanda da kendilerini geliştirme fırsatı bulurlar.

Bu modelde Öğrencinin;



* Birinci önceliği bilişsel gelişim,

* İkinci önceliği duygusal/sosyal gelişim,

* Üçüncü önceliği psikomotor gelişimidir

Yüklə 451,75 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin