Ekokent Kavramı ve Örnek Kentler Üzerine Araştırmalar



Yüklə 202,2 Kb.
səhifə1/4
tarix01.11.2017
ölçüsü202,2 Kb.
#25317
  1   2   3   4






ÖNSÖZ

“Ekokent Kavramı ve Örnek Kentler Üzerine Araştırmalar” adlı bu çalışmam İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi Peyzaj Mimarlığı lisans programında lisans tezi olarak hazırlanmıştır.

Tez çalışmam boyunca benden tüm özverisini, yardımını, desteğini, sabrını ve bilgisini esirgemeyen çok değerli hocam Yrd. Doç. Dr. Nilüfer KART AKTAŞ’ a saygı ve teşekkürlerimi sunarım.

Gerek maddi gerekse manevi olarak benden destek ve yardımlarını hiçbir zaman esirgemeyen, sevgilerini her zaman üzerimde hissettiğim anne ve babama minnetlerimi sunarım.

Haziran,2016 Eylül ÖZTOPRAK

ŞEKİL LİSTESİ

1.GİRİŞ

Kentsel yaşamın başından, günümüze kadar kentler fonksiyonel ve fiziksel açıdan çokça değişim ve dönüşüme uğramıştır. Mekanların fiziksel özelliği, donatıların yetersizliği, kentsel yaşamın istenilen düzeyde gelişmesine imkan vermemiştir. Kentsel hizmetlerin insanların ihtiyaçlarına yeteri düzeyde cevap verememesi, kentsel yaşamdan hoşnut olmayan bireylerin ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Yaşam kalitesi kişisel tatmine bağlıdır ve bu tatmin kentsel yaşama ait gereksinmeler olmaktadır.

Kentsel yaşam kalitesi; toplum, ekonomi ve çevrelerinden karşılıklı etkileşimde bulunmalarıyla, nesnel ve öznel değerlendirme ölçütleri ile ifade edilmektedir. Öznel bileşenler dikkate alınmazken, insan ile doğa arasındaki bozulan ilişkiyi dengelemede ve kentsel yaşam koşullarının iyileştirilmesinde açık ve yeşil alanlar özellikle önem taşımaktadır.

Hızlı nüfus artışı, göçler, plansız kentleşme, sosyal, ekonomik, politik ve kültürel koşullar kentte yaşayan insanların fiziksel çevrelerinin bozulmasına, sosyal, ekonomik ve çevresel sorunlarının artmasına, yaşam kalitesi seviyesinin düşmesine neden olmaktadır. Yaşam kalitesi, kentin ve kent toplumunun fiziksel, ekonomik, sosyal, kültürel karakteristiklerinin ortaya koyduğu bir durumdur.

Kentler dünya üzerindeki karaların sadece %2’sini kaplarken doğal kaynakların %75’ini ise tüketmektedir. Bilim adamları dünya kaynaklarını, tüm insanların eşit olarak paylaştığını düşünerek ekolojik ayak izinin kişi başına 1.8 hektar olduğunu hesaplıyor. Bugün Çin’in kırsal bölgelerinde bu sayı 1.6 iken Şangay’da 7, bir Amerika’da ise 9.7’dir. Örneğin Londra’nın tükettiği kaynakları sağlaması için sahip olduğu alanın 125 katına ihtiyacı vardır.

Tarih boyunca ekokent parçaları şehirlerde dağınık olarak görülebilmektedir. Birçok yerde ekokent ile ilgili ipuçlarına rastlamak mümkündür. Çevresel kaygıları önlemek ve bir şehrin gelişiminin dengeli bir şekilde sağlanması için ekolojik sistemin taşıma kapasitesini de bilmek gerekmektedir. Şehirlerin iyileştirilmesi için yavaş yavaş birçok çaba sarfedilmekte. Artan iyileştirmeler, şimdilik sadece yeşil alanlar üzerinde ekleme, azaltma, çıkarılma yapılarak sağlanmaya başlamıştır.(URL-1)


2.GENEL KISIMLAR

2.1.EKOKENT TANIMI

Kelimenin (ecocity) ilk kullanıldığı kaynak Richard Register’ in 1987’de yayınlanan “ Ecocity Berkeley: building cities for a healty future” adlı kitabıdır.

Kentler kirlilik, karbondioksit salınımı gibi birçok çevre probleminin başlıca kaynağı halindedir. Çözüm ise, kırsala gitmekte değil; yeni bir anlayışla kentler inşa etmektedir. Uzmanlara göre kent anlayışının ciddi bir değişikliğe ihtiyacı vardır ve bu değişiklikler üzerine tekrar kurulması gerekmektedir. Bunun için de kendi tüketimini kendi üretimi ile karşılayabilen ve bu şekilde dengeleyebilen kentler yaratılmak zorundadır. Bir kentin uzun ömürlü olması kendi sürdürülebilirliğini, doğal yollarla kendi içinde dengeli bir şekilde çözebilmesi ile ilgilidir. Kentlerin sürdürülebilirliğine yönelik ve bu dengeyi kendi başlarına sağlamaları sonucundaki arayış ve çabalar ile ekokent kavramı ortaya çıkmaktadır.(Berkeley)

Ekokent; bir ekosistemde yaşayan tüm organizmaları, organizmaların etkileşim içinde bulunduğu hava, toprak, su, güneş ışığı gibi çevrenin fiziksel ögelerini içeren biyolojik bir çevredir.(URL-2)

Ekokent, kendini idame ettiren, esnek yapısı ve doğal ekosistemlerin bir fonksiyonu olarak modellenmiş sağlıklı insan yerleşmeleridir.(URL-2)

Ekokent, ekolojik özelliklere uyan sağlıklı bir şehirdir. Doğa ile dost kent demektir.(Berkeley)

Ekokentler, doğanın bozulan dengesine bir çözüm üretmek amaçlı, kendi kendine yetebilen, tatmin edici bir yaşam tarzı sürdürmeyi isteyen, birbiriyle, tüm canlılarla, doğa ve dünya ile uyum halinde yaşamaya çalışan, kentteki insanların veya kırsal toplum insanlarının bir araya gelmesi ile oluşur.(URL-3)

Şekil .Ekolojik Kent Kriterleri (URL-4)



2.2 EKOKENT İHTİYACI NEREDEN DOĞDU

Ekokent ihtiyacı; kapitalizmin tahripkar tabiatından doğmuştur. Çünkü kapitalist sistem düşüncesinde, bireyin çıkarları ön planda tutularak, bireysel çıkarlar ile toplumsal çıkarların çelişmediği, bireysel çıkarların azamiye çıkarılması sonucunda toplumsal refahın da artacağı düşüncesi vardır.

İnsanlar kendi çıkarları doğrultusunda ve refahını artırmak üzere doğayı kendi isteklerince kullanmaya başlamışlardır. Bu doğaya yapılan işkenceden başka bir şey değildir. İnsanoğlu kendini ekonomik, sosyal, kültürel açıdan sınıflandırılmaların içinde bulmuştur. Bu sınıflandırılmalar sonucunda insanlar bir çok yerleşim alanına da dağılmıştır. Bu yerleşim alanlarında yaşayan her insan için, isteklerini karşılamak adına özel ya da kamusal işletmeler açılmıştır. Sanayi, ticaret, hizmet sektörü birbirinden ve kendi içlerinde de sınıfsal farklılık yüzünden herkese hitap edebilmek adına ayrılmıştır. Bunların sayısı daha sonra ihtiyaca göre de artmıştır. Yapılan değişimler tamamen insan çıkarları göz önünde tutularak yapıldığı için doğaya verilen tahrip ya da yeşil ve açık alanın bölündüğü düşüncesi tamamen göz ardı edilmiştir.

Tarihin kökünden beri insanoğlu tabiatı kullanmış ve tüketmiştir ama hiçbir zaman ona işkence etmemiştir. Ona düşman gözüyle bakmamıştır ve ona saldırmamıştır. Ne zamanki kapitalist sistem ortaya çıkmıştır, işte o zaman her şey kökünden değişmiştir. Tabiat kendini yenileyemez hale gelmiştir.

Yapılması gereken şey, her şeyden önce bu tahripkar zihniyetimizi değiştirmektir. Açık şekilde söylemek gerekirse, önce kapitalizm terkedilmelidir. Ekokenti kuracak zihniyet eğer ki kapitalist düşünce sistemini benimsiyor ise bunun sonucu tamamen bir facia olacaktır. Başka yerlerin talan olması ve tahribatın çok üst düzeyde olması anlamına gelmektedir.

Bu sebeple;

• Kapitalizmi ve onu kapitalizm yapan değerlerini terk etmek gerekiyor.

• Yeniden toprak, su, hava, ateş demek gerekiyor.

• Doğaya işkence edilmesi gereken bir varlık olarak değil, biraz da ‘animistik’bir yaklaşım ile aynı özü taşıyor olduğumuzun idrakini sergileyen bir yaklaşım benimsemek gerekiyor.

•Hazcı kültürün terk edilmesi, tüketim felsefesinin değişmesi, kanaat kültürünün yaygınlaşması gerekiyor. (URL-5)



2.3.EKOKENTİN AMACI

Ekokentler, dayanışma prensibine dayalı sosyal çevre ile sade bir yaşam tarzını birleştirmeye çalışıp kendi kendine yetebilme, yenileyebilme amacındadır.Bunu gerçekleştirmek için, ekolojik tasarım, permakültür, ekolojik mimari, yeşil üretim, alternatif enerji, toplum oluşturma uygulamaları ve benzeri bir çok yöntemden yararlanılır.Bu yaklaşımların ülkemizde uygulanması için hiçbir engel bulunmamaktadır.Ama teşvikler, bunun bilincinde olan insan sayısı ve bunu öğretip uygulanmasını sağlayacak insan sayısı azdır.(URL-6)

Ekokentin amacı; doğayı korumak ve gelişmekte olan ülkelerde yaşam kalitesinin yükselmesini sağlamaktır.İki temel ilkeye dayanır; mümkün olan herşeyi dönüştürmek ve otomobil kullanımını en aza indirgemek. (Arabaya göre değil insana göre kent anlayışı.) Bununla birlikte enerji konusunda verimli binalar inşa etmek; iklim faktörünü dikkate alan tasarımlar geliştirmek; toplu taşımacılığı yaygınlaştırmak ve kenti; oturma alanı, ticaret alanı ve sanayi alanı olarak ayırmak yerine, çalışma ve oturma alanlarını birbirlerine yakınlaştırma gibi yaklaşımlara dikkat çekiyor.

(URL-6)


2.3.1.Ekokentin Güçlü Yönleri

Ekolojik Faydaları : Sera gazı salınımı azaltma, çevresel esnekliği artırma, havanın kalitesini artırma, düşük ısı adası etkisi.

Ekonomik Faydaları: Enerji ve su yaratma potansiyeli, yenilenebilir enerji endüstrisinin ve maliyetler arası tasarruf da dahil olmak üzere yeşil sektörde yatırım ile artan kaynak verimliliği.

Sosyal Faydalar:Canlılığı ve yaşam kalitesini artırır.İsteklerin daha çok sağlanmasına sebep olur.(URL-7)



2.3.2. Ekokentin Oluşturulmasındaki Zorluklar

Bilinç Eksikliği: Ekokent ilkeleri tamamen kabul edilmemiş olduklarından orada ortak bir anlayış etkisi olması zordur.Çünkü buna uygun zemin, bilgi pek fazla bulunmamaktadır.Politik olarak da bunu tanıtmak bu nedenle zor olabilir.

Parçalanmış Kurumlar: Verimsiz ya da yetersiz kurumlar için koordinasyon bir engel teşkil ediyor olabilir.(URL-7)

Ekokent İçin Yapılması Gerekenler;

• Toprağı yaşatmak

• Suyu yaşatmak

• Havayı yaşatmak

• Isıyı denetim altında tutmak



Bunların olması için:

  • En az doğal kaynak kullanarak

  • Ekolojik ayak izini en aza indirerek

  • Sera gazına yol açan uygulamaları sıfırlayarak

  • Sıfır karbon ilkesini hayata geçirerek

  • Kent içi ulaşımda motorlu araçları saf dışı edip yürümeyi en mümkün hale getirerek

  • En az motor kullanıp, en az kirletici gaz yanında , en az ısı yayarak

  • Güneşten, rüzgardan, akıntıdan, dalgadan enerji kaynağı olarak en yüksek düzeyde faydalanarak

  • Kullanılabilir suyu en az düzeyde atıksuya dönüştürmeye sebep olarak

  • Binaları hava akımlarını kesmeyecek şekilde inşa ederek

  • Cadde-sokak düzenini hava akımlarını kesmeyecek şekilde kurarak

  • Binaları hava akımını kullanarak, klima kullanmadan, serinleterek

  • Binaları dışarıyı ısıtmayacak şekilde yaparak

  • Kentin gıdasını, kent içi ve kent çevresinde aynı kentin insanları tarafından organik tarım ilkelerine göre üreterek

  • Yeniden kullanma, yeniden üretim ve dönüşüm ilkelerine uyarak, atıklar yeniden ve yeniden kullanarak

  • Çok yoğun bir ağaçlandırma ve yeşil koridorlarla tüm kentin bir orman gibi olmasını sağlayarak (Ağaçlı semtlerin daha serin olduğu, daha az klima kullanımına ihtiyaç gösterdiği bilimsel bir gerçek.Ağacın yeşil bir estetik sağlaması, havayı temizlemesi ve ses kirliliğini azaltması özellikleri zaten biliniyor.) Kent hayatındaki en büyük olgudan en küçüğüne kadar akla gelen ne varsa ekokent nizami içinde yeniden düşünülmesi ve bütündeki yerine yerleştirilmesi gerekiyor.Mesela, kentte sokağa döşenen bir taşın bile ısı özelliği dikkate alınarak döşenmesi gerekiyor.

  • Modern banyolarda yıkanma öncesinde sıcak su gelene kadar akan su boşa gidiyor.Aslında bu bir boşa gitme değil sadece.Musluktan çıkmış olan su o anda atıksu haline geliyor.1 litre evsel atık su 8 litre içilebilir suyu kullanılamaz hale getiriyor.Muslukların sensörlü hale getirilmesi gerekiyor.Su ısıtma sistemlerinin değiştirilmesi gerekiyor.Termostatlı batarya uygulamasının mecburi kılınması gerekiyor. Termostatlı batarya pek çok faydasının yanında suyu hemen ısıtarak boşa akıtılmamış olmasını sağlıyor.

  • Tıraş olurken, makyaj silerken, diş fırçalarken, su pek çok insan tarafından boşa akıtılıyor.Yani hiç kullanılmadan atıksuya dönüştürülüyor.

  • Tuvalet rezarvuarları ve sifon sistemi su israfını zirveye taşıyor.Bir fili temizleyecek kadar bol su harcayan sistemler yerine, küçük abdest – büyük abdest ayrmına göre ikili yapısı olan sistemlerin kullanılması gerekiyor.

  • Yıkanırken akan su kullanmak en temizi ama akan su banyo sürecinin başından sonuna kadar akan su olmak zorunda değil ; belki zaman zaman kapatılması veya kurna sistemi benzer uygulamaların devreye girmesi gerekiyor.

  • Ev temizliğinde, silme yerine yıkamayı tercih etmek aynı şekilde suyun atıksuya dönüştürülmesi anlamına geliyor.Özellikle balkon ve teras yıkama çok ciddi boyutlarda atıksu üretimi demektir.

  • Halı ve araba yıkama da aynı derecede atıksu üretimine yol açmaktadır.

  • Bahçe ve çiçek sulama yerine bahçe ve çiçek yıkamaya dönüştürülen bu eylemler de aynı feci sonuçları doğurmaktadır.

  • Motorlu ve elektrikli ev –işyeri-ofis aletleri ısınma etkisi meydana getirmektedirler.Ayrıca, bazılarında kullanılan gazlar da ayrı bir sorundur.

  • Lamba-ışık-aydınlatma sistemleri küresel ısınmaya etki etmektedir.(Bunun yanında, gereksiz aydınlatmaya da sebep olmakta, insan ve diğer canlıların, bitkiler dahil ihtiyaç duymadığı bir aydınlanmaya da yol açmaktadır.Bu özellikle insanların uyku düzenlerine etki etmekte ve uykunun getirdiği istirahat ve tedavi edici sonuçlara erişememeye sebep olmaktadır.)

  • Motorlu kara taşıtlarının dört tekerlekli çift koltuklu 4-5 kişilik olanlarında motor 2000cc’nin üzerine çıkmaması gerekiyor.İstisnalar hariç olmak üzere, çoğu arabanın 1600cc’nin altında kalması gerekiyor.Hiç kimse 5 saniyede ya da 10 saniyede 100km hıza ihtiyaç duymamaktadır.Cc ve hp ilişkisinin buna göre yeniden belirlenmesi gerekiyor.

  • Trafik sıkışıklığının sadece işe geç kalmaya sebep olmadığını anlamak ve mutlaka önlemek gerekiyor.Zira, daha fazla trafikte kalan bir araç daha fazla yakıt tüketiyor, daha fazla ısı yayıyor, daha fazla ses kirliliği yapıyor.(Trafikte araç olmayınca kendiliğinden hallolan bir sorun olduğunu akıldan çıkarmamak lazım.)

  • Sigara-tütün kullanımı baştan sona hem hava kirliliğine hem de ısı artışına etki etmektedir.Dünyada bir günde yakılan tütün miktarının etkisi büyük çaplı orman yangınlarından farksızdır.

  • Isıtma ve soğutma sistemleri, yani kalorifer ve klime sistemlerinin enerji üretimi ile birlikte düşünülmes gerekiyor.

  • Yağmur suyu biriktirmek doğayla en iyi dostluk örneklerinden biri olabilir.Ayrıca suyu ikili düşünmek ve beden için tüketilen su ile mekan ve doğa için tüketilen suyu iki ayrı sisteme yüklemek ve kullanmak gerekir.

  • Deterjan kullanımı yerine eskilerin kullandıkları, zararını tabiatın karşılayabildiği, sabun ve sabun tozu vb. kullanmak gerekiyor.Modern kültür, suyu ve sabunu temizlik için yeterli görmeyen ilginç bir kültür haline getirdikten sonra, insanlar neredeyse suyu ve sabunu deterjanla yıkayıp öyle kullanacaklar.Mesela çamaşırda beyaza yapılan atıf, doğal beyazdan saptıkça doğada geri dönüşü olmayacak tahribatlara yol açmaktadır.Aynı durum bulaşıkta da başka temizlik alanlarında da görülmektedir.

  • Çekirdek aile tüketimi artırıyor, daha büyük ailelerle toplam tüketimin azaltılması gerekiyor.

Mesela bir lamba ile 1 kişi de aydınlanabilir 10 kişi de aydınlanabilir.Altındaki kişi sayısı arttıkça lambanın harcadığı elektirik ve yaydığı ısı artmamaktadır. Bu örnek, kullanılan pek çok nesneye teşmil edilebilir.

  • Göçmen kuşların güzergahını kesen yüksek binalar inşa etmekten kaçınmak gerekiyor.(İstanbul bunun en acı örneklerinden birini yaşıyor.İstanbul’daki gökdelenler göçmen kuşların güzergahı üzerinde ve onlara zarar veriyorlar.Ekosisteme verilen en ufak bir zarar daha büyük bir zarar olarak insana geri dönmektedir.

Ve bunun gibi daha pek çok örnek sıralanabilir. (URL-8)

Şekil .Ekolojik Ev Örneği (URL-9)


Şekil .Singapur Sentosa Adasındaki Mera Evi (URL-10)




Şekil .Sürdürülebilir Yaşam Örneği Olarak Ekokent (URL-11)



Şekil .Ekokent Konsepti Tasarımı (URL-12)

Şekil .Ekokente Uygun Toplu Konut Örneği (URL-13)

2.4.EKOKENTİN HEDEFLERİ

Ekokentin hedefleri:



  • Yenilenebilir enerji kaynakları kullanımı

  • En düşük düzeyde atık üretimi

  • Geri dönüşümlü malzeme kullanımı

  • Ekolojik ayak izinin en aza indirgenmesi

  • Kentin çevre üstünde dengesinin azaltılması (Berkes,F. Ve Kışlalıoğlu)

2.4.1.Ekolojik Ayak İzi

Tüketilen tüm doğal kaynakların, üretilmesi için gereken toprak alanını gösteren bir ölçüdür.Bir eko-ayakizi, tükettiğimiz tüm enerji, su, madde, ürün ve hizmetleri üretmek için ihtiyacımız olan kara ve denizin ölçümüdür.Bu ölçümde önemli olan, bildiğimiz gibi sınırlı olan doğanın kaynaklarıyla bu yükü desteklemeyi sürdürüp sürdüremeyeceğinin değerlendirilmesidir.

2010 yılı verileri ile hazırlanan dünyanın ekolojik ayak izi sıralamasında ilk 10 ülke sırası ile : Birleşik Arap Emirlikleri, Katar, Danimarka, Belçika, ABD, Estonya, Kanada, Kuveyt, İrlanda olarak açıklanmıştır.Türkiyede ise, 6 Mart 2012 tarihinde yayınlanan Dünya Doğayı Koruma Vakfı WWF Türkiye (World Wild Fund for Nature) raporuna göre, Türkiye’nin de içinde bulunduğu Akdeniz Havzası’nda ekolojik limit aşımı son 50 yılda 8 kat artarken, 2012 itibari ile Türkiye’nin Ekolojik Ayak İzi, sahip olduğu yenilenebilir doğal kaynakların 2 katıdır. Türkiye’nin Ekolojik Ayak İzi’nin yaklaşık yarısını ise Karbon Ayak izi oluşturmaktadır. (URL-14)

Şekil .Ekokent- Kentsel Tarım İlişkisi (URL-15)

Ülkemiz Açısından Öz Eleştiri;


  1. Çevre, ekolojik denge, küresel ısınma gibi konular için alınabilecek pek çok önlem ve atılabilecek bir çok adım olmasına rağmen ülkemizde geniş çapta gerçekleştirilen farklı çözüm arayışları hala daha mevcut değildir. Bugün bile evsel atıklarımızın geri dönüşümü için geliştirilmiş bir çöp toplama sistemimiz yoktur. Yıllardır çok yakın bir gelecekte karşılaşacağımızın söylendiği su kıtlığı sonucunda çıkacak olan su savaşlarının olası bir durum olduğunu, bu konuda yapılan bilimsel araştırmalardan, ülkemizde çekilen su sıkıntılarından, her yıl azalan su seviyesinden ve ülkelerin aralarındaki gerginliklerden bile görmek, anlamak mümkündür. Çevre bilinci gelişmiş ülkelerde bile daha yeni artması, görsel ve yazılı basın organlarının yardımı ile olmuştur. Medya tarafından halka ulaştırılan yayınlarda, sürekli tükenen ve kirletilen doğal kaynaklardan ve ekolojinin bize verdiği tolerans sınırını aştığımızdan bahsedilmiş, doğal kaynakları dengeli kullanma konusunda uyarılarda bulunulmuştur. Hatta bunu sağlamak için alınması gereken önlemlerden bile bahsedilmiştir.Bu süreçte dünyanın geri kalanı ile kıyaslandığında, ülkemiz basınında bu türden uyarıcı, öğretici, bilinçlendirici yayınlarla çok az karşılaşmak ve diğer taraftan idari organlardan da bu yönde atılan örgütleyici, yönlendirici ve zorlayıcı adımların böylesine düşük seviyelerde kaldığını görmek çok üzücüdür. Yeteri kadar toplum bu konuda bilinçlendirilemediği için de istenmeyen sonuçların doğması yüksek derecede mümkündür.(URL-6)

2.4.2.Karbon Ayak İzi

Birim CO2 cinsinden ölçülen, üretilen sera gazı miktarı açısından, insan faliyetlerinin çevreye verdiği zararın ölçüsüdür.(Şekil 8)

Karbok ayak izi 2 ana parçadan oluşur.

Birincil Ayak İzi: Evsel enerji tüketimi ve ulaşım dahil olmak üzere fosil yakıtların yanması sonucunda ortaya çıkan doğrudan karbondioksit emilsüyonlarının ölçüsüdür.

İkincil Ayak İzi: Kullandığımız ürünlerin tüm yaşam döngüsünden bu ürünlerin imalatı ve en sonunda bozulmaları ile ilgili olan karbondioksit emisyonlarının ölçüsüdür.

Karbon Ayak İzini Azaltmak İçin Yapılması Gerekenler:

•Tatillere uçakla gidilmemelidir.Uçağı ulaşımda en az kullanmak gerekir.

•Yenilenebilir enerji kaynakları kullanmalıyız.

•Isınma için doğal enerji kaynağımız olan Güneş Enerjisi kullanmalıyız.Bu yol ile doğalgaz faturası yılda % 70 oranında azalabilir.

•Mümkün olduğunca toplu taşıma araçları kullanmalıyız.Yerel otobüs hizmetlerinden faydalanmalıyız.

•Eğer araba kullanacaksak ayak izini en aza indirgemek için arabamızı paylaşabiliriz.

İkincil Ayak İzini Azaltmak İçin Yapılması Gerekenler:

Birşeyler satın alacağımız zaman bu ürünlerin nerelerde üretildiğine ve üretiminde hangi maddelerin kullanıldığına dikkat etmeliyiz.Yüksek emisyona sahip olan maddelerden kaçınmalıyız.

•Ev tüketiminde kırmızı et tüketimini azaltmalıyız.

•Elbise alırken uzak ülkelerden gelip gelmediğine etiketine bakarak kontrol etmeliyiz eğer 1000 milden uzak bir ülkeden geliyor ise başka elbise tercih etmeliyiz.

•Gereksiz fazla ambalajlı ürünlerden mümkün olduğunca uzak durmalıyız.

•Yiyecek ve içeceklerimizde yine kısa mesafeden gelmiş ya da kendi ürettiğimiz ürünleri tercih etmeliyiz.Kendi üretimimizi yaparsak hem daha çok meyve ve sebze elde etmiş oluruz hem de atmosferdeki karbon miktarının azaltılmasına katkı sağlamış oluruz.

•Su içerken bir çoğumuz musluk suyu yerine şişe suyu almayı tercih ederiz . Su tercih ederken de yakın mesafeden gelen su şişelerini tercih etmeliyiz .Öteki türlü karbon ayak izi çok fazla olmuş olacaktır.Bir de buna şişeleme ve geri dönüşümden kaynaklanan emisyonlar eklenince çok fazla karbok ayak izi oluşmuş olacaktır.

(URL-16)

Şekil .Karbon Ayak İzi Dökümü (URL-17)


2.4.3.Ekokent Hedefi İçinde İncelenmesi Gerekenler

•Dünya nüfusu

•Kişi başına düşen besin üretimi

•Kişi başına düşen sanayi üretimi

•Tükenir kaynaklar stoğu

•Çevre Kirlenmesi

Bu araştırma sonucu, dünyanın sürdürülebilirliği için; nüfus artışının ve üretimin dengesinin sağlandığı, doğal kaynakların korunduğu, çevre kirliliğinin özellikle de sanayi alanlarından kaynaklanan kirliliklerin minimize edildiği bir sistem oluşutulması gerektiği belirtilmiştir. Bu yeni üretilen sistem, yeni kurulacak şehirlerin planlanmasında bir model teşkil edecek ve “ dengeli dünya modeli” olarak isimlendirilecektir.Bu model ile sağlanmak istenen, doğal ekolojik dengeyi bozmadan insanın doğadan optimum düzeyde olmak şartı ile çok yönlü yararlar sağlaması ve uygulamasının yapılmasıdır.Diğer bir değiş ile sürdürülebilir dünyadır.Çokca faydalanmak fakat çok az düzeyde zarar vermek. Bu hedefler uygun bir şekilde incelenip, alınması gereken önlemler de ortaya konursa sürdürülebilirlik anlayışına katkı sağlanmış olunur.(URL-18)

2.5.EKOKENTLERİN ÖZELLİKLERİ

Sürdürülebilirlik

Bir şehrin sürdürülebilir olup olmadığına karar vermenin yollarından biri karbon nötr olup olmadığını sorgulamaktır. Karbon nötr bir eko-şehir, karbon salınımlarını dengeler; örneğin fosil yakıtların yakılmasına karşılık ağaç dikilerek karbon tutulması sağlanır. Bir diğer yol, şehir sakinlerinin hayat tarzlarının ne kadar arazi ve su gerektirdiğini hesaplamak için ekolojik ayak izlerine bakmaktır. İngiltere’de ortalama ayak izi 5 hektarın biraz üstündedir; Türkiye’de ise 2,2 hektar civarındadır. Fakat yeryüzünün biyo kapasitesini diğer 7 milyar insanla eşit olarak paylaşacaksak her kişiye 1,8 hektar düşmektedir. Bu nedenle bir eko-şehir 1,8 hektar veya daha aşağısını hedefler. Ancak, geniş hedefler koyan bu iki yaklaşım da nasıl başaracağımızı söylemez.



Dirençlilik

Şehirleri değerlendirmede dirençlilik daha iyi bir özelliktir. Dirençlilik, gelecek bir zamanda olacak olanı kabul etmek ve bugünden planlamaktır. Örneğin karbonsuz bir şehir, belki yürüyüş ve bisiklet yollarıyla, tamamıyla yayalaştırılmıştır veya ulaşım sıfır emisyonlu arabalarla sağlanmıştır. Fakat enerji krizi dayandığında sıfır emisyon da olsa arabalar duracak, sadece dirençli yaya şehri eskisi gibi devam edecektir. Dirençlilik, sıfır emisyonlu arabalar için yenilenebilir kaynaklara da bağımlı olamayacağımızı gösterir. Rüzgar ve güneş enerjisi sadece belli bir zaman enerji sağlarken yani bitebilirken, biyolojik yakıtlar çok büyük arazilere ihtiyaç duyar ve tarımı çokça tehdit eder. İlk adım, mümkün olduğu kadar “azaltmak” tır; bir yerleşimi eko-şehir yapan, tüketilen enerji ve suyu, yiyeceklerin geldiği mesafeyi, arabaya duyulan ihtiyacı… Bunların hepsini birden azaltmaktır.



Yüklə 202,2 Kb.

Dostları ilə paylaş:
  1   2   3   4




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin