2.8.EKOLOJİK KENT FORMU
Bina ve bina adaları, kent içi ulaşım sistemleri, açık ve yeşil alanlar, kentsel imaj ve sosyal yaşam başlıklarında, ekolojik kente uygunluk sağlaması açısından yapılması gerekenler aşağıdaki tabloda incelenmiştir.
Tablo .Ekolojik Kent Formu Tablosu (URL-28)
2.9.KENTSEL İŞTAH
Biraz yaratıcı bir düşünce ile kentlerimiz kendilerini besleyebilirler. Buna örnek verecek olursak; geçmiş yıllarda, kentler büyük arazilerde taze sebze ve meyve üretmişlerdir. Bu yüzden bu tarım alanlarını ellerinde tutmuşlardır. Londra’da bu alan, 2012 Olimpiyatları burada yapılacağından, dönüştürülmüştür. Bu, Lea Vadisi’dir. Bu gün bu yüzden Londra besininin %80’ini deniz aşırı ülkelerden ithal etmektedir. Elmalarını Yeni Zelanda’dan, sebzelerini Afrika’dan, etlerini Brezilya’dan almaktadır. Bu sadece Londra’ da değil bir çok kentte de görülmektedir.
Zengin ülkelerdeki bir çok tüketici günlük tüketim için aldıkları yiyeceklerin bu kadar uzak ülkelerden gelmesini sorun olarak görmekte ve de yerel üretim istemektedirler. Bunun sonucu da tüm dünyada yayılan kentsel tarım eğilimini artırmaktadır. Bir çok kent tüketicisi uzaklardan gelen yiyeceklere, bu kaynaklara güvenmiyor. Bu yüzden kentsel tarıma yöneliyorlar. Böylece kendilerini besleme eğilimi artmış oluyor. Bu kentsel tarım artık bir çok kent için, başlıca etkinliklerden biridir. Hatta dünya yiyeceklerinin yaklaşık %15’i artık kentsel alanlarda yapılmaktadır.(URL-29)
2.9.1.Kentsel Dünya
Kentsel tarım alanı, dünya ölçeğinde, 28 Avrupa Birliği Ülkesi büyüklüğündedir. Bunu araştırmacılar uydudan elde ettikleri verileri kullanarak bu sonuca varmışlardır. Bu alanlar kentlerin çevrelerinde 20 km’ye kadar yayılmış durumdadır.
Kentsel tarımcılık faaliyetleri diğer tarımcılık faaliyetlerine göre karşılaştırıldığı zaman baya şaşırtıcı sonuçlar elde edilmiştir. Örnek verecek olursak: Güney Asya’da pirinç üretiminin yapıldığı toplam arazi, dünyadaki kentsel alanlarda tarım yapılan alanlardan daha küçüktür. Aynı şekilde mısır üretimi yapılan Afrika’da toplam alan dünyanın diğer bölgelerinde yapılan kentsel tarım alanlarından daha geniş değildir. Dünya nüfusunun %50’si artık kentsel alanlarda yaşıyor ve bu da dünyadaki tarımın değişen manzarasını açıklamaktadır.
Hindistan’a baktığımızda en ilginç etmenin ülkedeki şehir ve kasaba çokluğu nedeniyle bütün ülkeyi kentsel ya da yarı kentsel olarak ayırabilir olmamız. Bu durum kentlerin çevreye yaptıkları etki bakımından birçok sonuç doğurabilir, çünkü kentler suyu alıp yerine kirli atık bırakabilir. Dr Drechsel, Gana’yı örnek vererek sebze üreticilerinin çoğunun mahsullerini kirlenmiş su ile suladığını, Akra’da ise ev su atıklarının %10’unun dolaylı olarak kentsel tarımda yeniden kullanıldığını belirtiyor.
Dr. Drechsel tarım ve kentsel gelişim politikaları arasındaki uyumu teşvik etmenin önemli olduğunu söylüyor. Ancak bunun gelişmekte olan ülkelerin çoğunda olmadığını, çünkü kentsel dağılmanın bu ülkelerde çok daha hızlı oluştuğunu; yasal ve idari altyapının kentsel gelişim politikalarına ayak uydurabilecek durumda bulunmadığını vurguluyor.(URL-30)
Şekil .Kentsel Tarım Alanı Örneği (URL-31)
Şekil .Kentsel Tarım Sulaması (URL-32)
2.10.EKOKENT KRİTERLERİ
Ekokent kriterleri ile ilgili bilgi aşağıdaki tabloda verilmiştir.
Tablo .Ekokent Kriterleri Tablosu (URL-33)
2.11.EKOLOJİK PROJELER
Ekolojik yaklaşım uygulamaları için dünyadan birçok örnek verilebilir. Bunlardan bir tanesi serinlik sağlamak amacıyla evlerin bahçelerine fıskiyeler, rüzgâr türbinleri ve güneş panelleri kullanılan Avustralya’nın Melbourne kentidir (Şekil 34). Bu yaklaşım sayesinde evde kullanılan enerjinin (85%)’ini kendileri üretebiliyorlar. Ayrıca, çatılara kurulan yağmur suyu toplayıcıları sayesinde de gereksinim duyulan suyun yüzde yetmiş (70%)’i elde edilebiliyor. Ekokent projelerinde oldukça iddialı kentlerden biri olarak gösterilen Şanghay’da hükümet tarafından desteklenen bir proje altında 100,000 binanın çatısına güneş paneli yerleştirilmiştir.(Şekil 35) Başka bir örnek olarak Berlin Parlamento binasında ısınma amacıyla yakıt olarak bitkisel yağ kullanılması sayesinde karbondioksit salımı (94%) oranında azaltılmış. Paris ve Viyana gibi Avrupa’nın önde gelen şehirlerinde kamuya ait bisikletler herkesin kullanımına açık, isteyen bu bisikletleri ulaşım aracı olarak parasız kullanabiliyor. İzlanda’nın başkenti Reykjavik’de ise hidrojen enerjili toplu taşıma araçlarının geniş çapta kullanımı görülmektedir. Hindistan Kalküta’da 20 bin kişi eski atık boşaltma alanlarında tarım yapıyor ve eskiden kentin kanalizasyonu ile dolu tanklarda balık yetiştiriyorlar.
Peru Lima’da insanlar gecekondu yerleşimlerinde gine-domuzu, Kenya Nairobi’de apartman duvarlarına sabitlenmiş kümeslerde tavuk yetiştiriyorlar. Haiti’de eski kamyon lastiklerinin içine sebze ekiliyor.
Yeni tasarım sistemleri , köklerin bitkiye besin sağlayan bir sıvı içinde olduğu hidrofonik bir yöntemle toprak kazanıyorlar. Bu teknik, Singapur’da Bogoto’da ve Montreal’de oldukça yaygın, çünkü; toprağa gerek yok ve kolayca çatı bahçelerine uyarlanabiliyor. Kentteki tarımların insan atıkları şeklinde verimli, ucuz gübreleme stoku elde etmek gibi bir yararı daha var. Sri Lanka Uluslararası Su Yönetim Enstitüsünden Chris Scott’ a göre, tüm dünyadaki mahsullerin yaklaşık %10 u kent kanalizasyonlarından çıkan kötü kokulu maddeyle sulanıyor ve gübreleniyor.(URL-7)
Şekil .Melbourne Kenti (URL-34)
Şekil .Şanghay Kenti Örneği (URL-35)
2.12.DÜNYADA’Kİ EKOKENT ÇALIŞMALARI
2.12.1.DONGTAN
Dongton, eko kent projesinin ilk aşaması ve 2010 yılında tamamlanacak kent 2010’da 500 bin kişiye konaklama imkanı verecek ardından 2020 yılına kadar 80 bin, 2050’yle birlikte 500 bin kişilik yaşama alanı yaratılması bekleniyor.
Çin’in ilk yeşil kenti olacak Dongtan, sera etkisi üretiminin sıfır seviyede olduğu, kendine yeterli su ve enerji sistemleri bulunan, tam anlamıyla kendine yeterli bir şehir olacak.(Şekil 19-20)
Proje Gerçekleştirilirse
•Tarımsal sulama yağmur sularıyla yapılacak.
•Ev atıkları yakıt olarak kullanılacak.
•Çatıları çimle kaplanacak olan binalar sadece şehrin %40’ını kaplayacak(buda ısı yalıtımı sağlayarak enerji tüketimini %70 azaltacak).
•Araçlarda benzin ya da mazot kullanılmayacak.
•Tüm enerji ihtiyaçlarını kendi karşılayacak şehirdeki enerji kaynakları kendi kendini yenileme gücüne sahip rüzgar trafoları, biyo yakıtlar ve tekrar kullanılabilen organik malzemeler kullanılarak enerji üretilecek.
•Dongtan, şehrin atıklarını %90’ını dönüştürüp yeniden kullanıma sunacak ve sıfır atık kenti hayalini gerçeğe dönüştürecek. (URL-36)
Şekil .Dongtan Ekokenti’nden Örnek Görünüm (URL-37)
Şekil . Dongtan Ekokenti’nden Örnek Görünüm (URL-38)
2.12.2.MASDAR
Birleşik Arap Emirliklerinde kurulacak olan Masdar, çölde gerçek bir vaha olmaya aday bir kenttir.. Kentin yer alacağı 7 km alan tamamen sularla çevrelenecek. Burada amaç 50 bin kişinin yaşayacağı Masdar’ı ses kirliğinden ve çöl rüzgarından korumaktır.(Şekil 21-22)
Proje Gerçekleştirilirse
•Masdar sakinleri en fazla beş kat yüksekliğindeki binalarda yaşayacak.
•Binaların %80’inde güneş enerjisi panelleri yer alacak.
•Çöplerin %99’u enerji üretimi için kullanılacak.
•Kentin ürettiği karbon dioksit yerin altına gömülecek.
•Kentte otomobil kullanılmayacak(alternatif olarak sürücüsüz çalışan veya manyetik modüller olacak).
•Hiç kimsenin evi işyeri arasında bir duraktan fazla mesafe olmayacak(yatay asansör mantığı ile projelendirilen modüller 200 metre aralıklarla konuşlandırılacak, duraklarda bekleyecek)
•Sokakların genişliği üç metreyi geçmeyecek ve 70 metreden uzun olmayacak(amaç rutubete karşı bir mikro klima ortamı gerçekleştirmek ve hava sirkülasyonunu sağlamak)
•Su ihtiyacının tamamı deniz suyu arıtılarak karşılanacak. Arıtma işlemi için güneş enerjisi •kullanılacak. Atık suların tamamında sulama işlemi için yararlanılacak.
(URL-39)
Şekil .Masdar Ekokenti (URL-40)
Şekil .Masdar Ekokenti (URL-41)
2.12.3.TİANJİN
Tianjin Eko-Kenti, Singapur ve Çin hükümetleri arasında ortaklık ile gelişen yeni bir kent. Sosyal ahenge sahip, çevre dostu, kaynak tasarruflu ve uyumlu Tianjin Eko-Kenti diğer Çin şehirlerinde tekrarlanabilir bir model olarak tasarlandı. Söz konusu kent, şehir planlama, çevre koruma, kaynakların korunması, altyapı geliştirme konularında uzmanlık ve deneyimlerin yaşadığı yoğun değişimin parlak bir sonucudur.(Şekil 23-24-25)
Tianjin kentinde geliştirilen yeni, yeşil gelişim modeli, çok boyutlu ve esnek bir planlama yaklaşımına sahip. Kentsel gelişimin belli bileşenlerine odaklanarak plan üretmek yerine uzunca bir sürece yayılan ve kentsel gelişimi bütün bileşenleri ile ele alan sağlıklı bir kentsel büyümeyi hedefliyor.
Toplam 350.000 yaşayanı bünyesinde barındıracak olan Tianjin Eko-Kenti; vadiler, yürüyüş parkurları ve yeşil alanlar ile bütün bunların ortasında yükselen konut kulelerinin dengesine ve peyzaj tasarımının özelliklerine güçlü bir vurgu yapıyor. Subrana Urban Planning Group tarafından oluşturulan taslak planda kent, peyzaj ve plan etapları açısından farklılık gösteren yedi temel bölgeye ayrılmış durumdadır.
Plan kapsamında düzenlenen yedi temel bölge ise; ‘Lifescape’, ‘Eco-Valley’, ‘Solarscape’, ‘Urbanscape’, ‘Windscape’, ‘Earthscape ‘ve ‘Eco-Corridors’ olarak sıralanıyor.
ProjeGerçekleştirilirse
Proje için gerekli 8 & 17 parsel sayılı araziler için hazırlanan master plan kelebek gibi ikonografi kıvrımları içeren bir model tasarım için benimsedi. Tasarımda mimarlık ve peyzaj düzenlerinin bileşimine doğanın yapısal elemanlarının organizasyonunu uygunluğu öne çıkarıldı.
Mimari hacimlerin peyzaj ile entegre edilmesi ve kelebek şeklini taklit eden formları kucaklayan yumuşak kıvrımlar, projenin ilham kaynağı oldu
Ekoloji, doğa ve dolaşım kavramlarını, tasarım süreci boyunca temel bir etken olarak ele alındı. Temel mimari form olarak yuvarlak şekiller kullanılarak, tasarımda aynı zamanda hayatın döngüsü felsefesi ifade edildi. Genel master plan sürdürülebilir yapı olarak tasarıma dahil edilmiş, sitede iç içe geçen bir eko-bantlar sulak, insan yapımı göl ve su özellikleri taşıyan bölümler, hem genel anlamda tabii çevrede hem de binaların içi ve üstünde yeşil peyzaj biçiminde çatı bahçeleri oluşturarak devam eder. Böylece; hem ticari ve konut alanları daha iyi mekansal niteliklere kavuşurken hem de yüksek düzeyde konfor daha az karbon emisyonu ile binaların geliştirilmesi sağlanmıştır.
Kullanılan mimari dil bir yüksek sınıf alışveriş ortamı ve eğlence deneyimi ile kullanıcılara sunan, farklı işlevler arasında tutarlı bir görünüm ve tasarım mantığını sürdüren anlayış tüm ticari binalar için ortak bir biçimde geliştirilmiştir. Yüksek katlı konut üniteleri, su ve çevre düzenlemesi alanlarında görüş ve erişilebilirlik gibi gizliliği en üst düzeye çıkarılmış mekan grupları yerleşim anlamında nehir boyunca konumlandırılmıştır. (URL-26)
Şekil .Tianjin Ekokenti (URL-42)
Şekil .Tianjin Ekokenti (URL-43)
Şekil .Tianjin Ekokenti (URL-44)
2.13.TÜRKİYE’DEKİ EKOKENT UYGULAMALARI
Toplu Konut İdaresi’ nin (TOKİ), İstanbul-Kayabaşı’ nda kurmayı planladığı toplam 60 bin konutluk projede, "çevreye daha duyarlı ve sürdürülebilir şehir" planlaması yapılmaktadır.(Şekil 26) TOKİ tarafından önceki yıllarda bu bölge için hazırlanmış ancak ekolojik kent prensipleri için yetersiz olduğu görülen proje, 2008 yılında revize edilmiş, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Meclisi tarafından onaylanmıştır. ODTÜ desteğiyle hazırlanan proje kapsamında, bölgede yaşayacak insanların bir kısmının istihdam ve diğer ihtiyaçlarını karşılamak üzere, 200 dönüme yakın konut dışı kentsel çalışma alanı ile her 5 bin konut için 50 bin hektar yeşil alan ayrılmıştır.
Planlamada;
•Yağmur suyu depolama sistemleri
•Atık su değerlendirme sistemleri
•Konut inşaatlarında su tasarrufu için fotoselli bataryalar
•Termostatik duş bataryaları
•Kademeli rezervuarlar kullanılmasının öngörüldü.
Proje Gerçekleştirilirse
Böylece, yılda 2.4 milyon metreküp temiz su, 2 milyon 590 bin metre küp atık su tasarrufunun sağlanmasının hedeflendiği proje sahipleri tarafından öngörülmektedir. Konutlarda ise, %50 yakıt tasarrufu sağlayan mantolama ve ısı yalıtımı ile güneş pillerinden elektrik enerjisi üretilecek. Bu enerji ile binaların ortak alanları, yeşil alanları, yürüme yolları, trafik lambaları, otoparkları aydınlatılacaktır. Projedeki amaç, bir model oluşturmak ve diğer kentlerde de bunu uygulayabilmek olarak açıklanmaktadır.
(URL-6)
Şekil .İstanbul- Kayabaşı Ekokent Projesi (URL-45)
2.14.ÇALIŞMALARDAKİ NÜFUS YOĞUNLUĞU SONUCU ÇIKAN KENT PROBLEMLERİNİ ÖNLEMEK
-
Nüfus artışındaki kontrolsüzlüğün önüne geçilmesi
-
Kırsaldan şehre yapılan göçü engellemek üzere çalışmalar başlatılması
-
Doğal kaynaklar tüketilmemeli, geri dönüşümü sağlanmalıdır
-
Çevreye zarar verecek her türlü tehdit içeren unsur için hukuksal düzenlemeler yapılmalı
-
Eğitim-öğretim müfredatları içinde kent ekolojisi ve çevreye duyarlı yaklaşımlar konusu üzerinde daha çok durulmalı.
-
Fabrikalar atıklarını bir hammadde olarak değerlendirmeli.
-
Belediyelerce de bu önlemler benimsenmeli ve desteklenmelidiKırsaldan şehre yapılan göçü engellemek üzere çalışmalar başlatılması
-
Doğal kaynaklar tüketilmemeli, geri dönüşümü sağlanmalıdır
-
Çevreye zarar verecek her türlü tehdit içeren unsur için hukuksal düzenlemeler yapılmalı
-
Eğitim-öğretim müfredatları içinde kent ekolojisi ve çevreye duyarlı yaklaşımlar konusu üzerinde daha çok durulmalı.
-
Fabrikalar atıklarını bir hammadde olarak değerlendirmeli.
-
Belediyelerce de bu önlemler benimsenmeli ve desteklenmelidir.
Ancak nüfus artışından daha da kötüsü şehirleşmeler de giderek artmıştır. Bu süreçte kişiler nüfus artışını fark edemeyebilir ama şehirleşmenin olumsuz koşullarını fark etmemek elde değildir. Şehir planlamalarındaki yanlış stratejilerin neden olduğu bu olumsuzlukların en önemli sebeplerinden biri de; otomobil sayılarındaki artma iken, bir diğeri ise yeşil alanların azalmasıdır.
Buna çözüm yolu olarak yeni otoparklar geliştirilmiştir ve yollar genişletilmiştir. Ama bu sorunu daha da katlamaktadır. Bu durumda kalıcı ve yeni önlemler getirilmelidir.
Örneğin: Otopark ve yol ücretlerinin artması.
Şehir merkezinde bazı noktalarda araç trafiğini tamamen kaldırmak.
Böylece boş kalan otopark alanları tekrar yeşil alan olarak değerlendirilebilir. Yapılan yeşil alanlar;
-
Barındırdıkları bitkiler sayesinde kirli ve zehirli gazı süzerek havayı temizleyecek
-
İnsanlar üzerinde psikolojik yönde olumlu bir etki yapacak
-
Şehir içi nüfus yoğunluğunun azaltılmasını sağlayacaktır.
Doğaya duyarlı ekolojik yaklaşımlar, kentlerin büyümesi ve büyük oranlarda artan enerji kullanımını minimize etmeyi, teknolojiyi bilinçli kullanarak, sistemdeki eksiklikleri az girdiyle ve ekonomik çözümlerle tamamlamayı hedeflemektedir.
Ekolojik kent planlamasında bütünsel yaklaşım çalışmanın sistematiğinin oluşturulabilmesi ve soruna rasyonel bir çözüm bulunabilmesi için şarttır. Bu amaçla, kent içinde spesifik noktalarda birtakım önlemler almak, kenti kısır bir döngüye sokmaktadır. Kalıcı çözüm sağlamak için konuya geniş bir perspektifte bakmak eko- kent kavramıyla mümkün olmaktadır. Eko- kent yaklaşımında:
-
Taşıt değil insan ön planda yaklaşımı vardır.
-
Toprak, su, hava kirliliği önlenmeli, fazla ısınma denetim altında tutulmalıdır.
-
Enerji etkin binalar geliştirilmelidir.
-
Toplu taşıma kullanımları iyileştirilmeli ve kullanımı arttırılmalıdır.
-
Yerleşim, ticaret ve endüstri alanlarına ayırmak yerine kentleri, bu işlevlerle birlikte çalışabilecek şekilde planlaması sağlanmalıdır.
-
Kentlerde yerel üretimden kaçınılmamalı, tarım ürünleri ithali yapılmalıdır.
(URL-27)
3.MALZEME VE YÖNTEM
3.1.MALZEME
3.1.1 2011 Avrupa Yeşil Başkenti Hamburg’un İncelenmesi
Tallinn (Estonya) Belediye Başkanı, Jüri Ratas’ın girişimi ile 2006 yılında Avrupa Komisyonu, çevre dostu şehirleri değerlendirmek ve ödüllendirmek üzere bir ekip oluşturmuştur. “Halk sağlığının ve halkın yaşam kalitesinin geliştirilmesi ancak yeşil ve sürdürülebilir bir Avrupa ile mümkündür”, fikrinden hareketle ve diğer şehirlere özendirici bir örnek teşkil etmek üzere başlatılan girişimde ilk olarak 50 den fazla şehir yarışmış ve Stockholm 2010 yılında Avrupa Yeşil Başkenti seçilmiştir.
2011 yılında ise, Hamburg Avrupa Yeşil Başkenti olarak ilan edilmiştir. Yapılan açıklamalara göre; İspanya Bask Bölgesi başkenti Vitoria-Gasteiz (nüfusu 240 000) 2012; Nantes (Fransa) ise 2013 için bu ödüle-sıfata layık görülmüştür. Özellikle bu alanda yapılan en güncel ve en kapsamlı çalışma olması ve bölgeler özelinde kriterlerin adapte edilebilirliği nedeniyle Siemens’in Economist Intelligence Unit (EIU) ile birlikte oluşturduğu göstergeler ve kriterler esas alınacaktır.
Hamburg, Almanya'nın ikinci büyük şehri olup kendi başına ayrı bir eyâleti oluşturur. Aynı zamanda Avrupa Birliği'ndeki en büyük 6. metropoldür. Almanya'nın dünyaya açılan kapısı da denilen kent, Almanya'nın en büyük limanına da sahiptir. Rotterdam'dan sonra Avrupa'nın en büyük ikinci limanı olup, dünyada da 9. Sıradadır. Hamburg ve çevresinde ikamet eden 4.3 milyonluk nüfusun 1.8 milyonluk bölümü şehir merkezinde yaşamaktadır. Metro hatları, bisiklet yolları, yayalara ayrılmış kent merkezleri, pasif binaları, eko mimari örnekleriyle Hamburg bugünün büyük kentleri için örnek bir model teşkil etmektedir. Ulaşımda Amsterdam, temiz havada Oslo, gürültü kirliliğiyle mücadelede Stockholm ilk sırada yer alırken; atık su, iklim ve çevre yönetimi konularında Avrupa'nın en iyisidir. (URL-46)
Şekil .Hamburg Ekokenti (URL-47)
Şekil .Hamburg Ekokenti (URL-48)
Şekil .Hamburg Ekokenti (URL-49)
Şekil .Hamburg Ekokenti (URL-50)
3.2.YÖNTEM
Yapılan tez çalışmasında, Berkes,F. Ve Kışlalıoğlu,M. ,2010 Çevre ve Ekoloji, Remzi Kitabevi ,İstanbul,Türkiye - Ecocity Berkeley:building cities for a healthy future - Kocataş,A,2003.Ekoloji Çevre Ekolojisi, 7.Baskı. Ege Üniversitesi Basımevi,İzmir,Türkiye. Kitapları incelenmiştir. Ecocity Berkeley in kitap çevirisi yapılıp düzenlenmiştir. Kütüphaneye gidilip tez konusu ile ilgili detaylı araştırmalar yapılıp konu ile ilgili kitaplar okunmuştur. İnternetten görseller alınmıştır ve ekokent ile ilgili bloglardan yorumlanan konular incelenmiştir.
4.BULGULAR
4.1.Fiziksel Veriler
•Mümkün olan en az miktarda doğal kaynak kullanılarak ekolojik ayak izi en aza indirilebilir.
•Binaları, cadde-sokakları, hava akımlarını kesmeyecek şekilde tasarlayabilir
•Sera gazına yol açan uygulamaları sıfırlayarak sıfır karbon ilkesini hayata geçirebiliriz.
•Güneşten, rüzgardan, akıntıdan, dalgadan enerji kaynağı olarak en yüksek düzeyde faydalanılabilir.
•Kullanılabilir suyu en az düzeyde atık suya dönüştürmeye sebep olabilir.
4.2.Sosyal ve Demografik Veriler
•Kent içi ulaşımda motorlu araçları saf dışı edip yürümeyi en mümkün hale getirebiliriz
•Kentin gıdasını kent içi ve kent çevresinde aynı kentin insanları tarafından organik tarım ilkelerine göre üretebilir; ve yeniden kullanma, yeniden üretim ve dönüşüm ilkelerine uyarak ekolojik açıdan tümü ile kendine yeten yerleşim birimleri oluşturabiliriz. (URL-51)
4.3.Yeşil Şehir Endeksi
Diğer bir performans kriteri, Siemens tarafından iklim değişikliğinde sorumluluğun şehirlerde olduğu görüşünden hareketle, Economist Intelligence Unit (EIU) ile birlikte hazırlanan Avrupa Yeşil Şehir Endeksi’ (Green City Index) dir. Bu endeks bir kentin hem mevcut çevre performansını hem de sürdürmekte olduğu girişimler ve hedefler yoluyla gelecekteki çevresel etkisini azaltmaya verdiği önemi ölçmeye yönelik bir ölçektir. Yeşil Şehir Endeksi, bir ülkeyi ya da bölgeyi enerji verimliliği başta olmak üzere çeşitli kriterlerle değerlendirerek gerek kendi bölgesinde gerekse dünya genelindeki sıralamasını belirlemeye yönelik olarak hazırlanmıştır. Araştırmada kullanılan kriterler arasında karbondioksit salımı, enerji ve su kullanımı, binaların verimliliği, toplu ulaşım çözümleri, atık yönetimi ve geri dönüşüm çalışmaları, solunan havanın kalitesi ve kirlilik oranları ile çevreci yönetim uygulamaları bulunmaktadır. Her şehir için, Şekil 2 de görüldüğü üzere, sekiz kategoriye ayrılan, 16 adet niteliksel ve 14 adet niceliksel olmak üzere 30 ayrı gösterge göz önüne alınmaktadır (Siemens Sürdürülebilir Şehirler, 2010:9).
Şehirler, şeffaf, tutarlı ve yeniden üretilebilir bir puanlama süreciyle derecelendirilmektedir. 2009’da Avrupa ile başlayan Yeşil Şehir Endeksi araştırması geçtiğimiz yıl Güney Amerika, bu yıl ise, örnek Asya şehirleri için hazırlanmıştır. Bugüne kadar aralarında İstanbul’un da bulunduğu 100 farklı şehrin listelendiği araştırmanın son hazırlanan raporlarında Almanya’nın 12 farklı şehri ile ABD ve Kanada’dan 27 şehir değerlendirmeye tabi tutulmuştur. Almanya’daki 12 şehir, Avrupa’nın diğer şehirleriyle karşılaştırılırken, ABD ve Kanada’nın yer aldığı Kuzey Amerika’nın listesinde en üst sırada San Fransisco yer almıştır. İstanbul’un da yer aldığı Avrupa kategorisinde 30 şehir değerlendirilmiş, Kopenhag, 2010 Avrupa Yeşil Başkenti Stockholm’u geride bırakarak (az bir farkla) birinci olmuştur. İstanbul ise 25. sıradadır. Afrika Yeşil Şehir Endeksi’nde değerlendirilen veriler sonrasında oluşan genel sıralamada 6 şehir, ortalamanın üstünde kalmayı başarmıştır. En düşük değerleri Tanzanya’dan Dares Salaam ile Mozambik’ten Maputo alırken, araştırmaya dahil edilen hiçbir şehir en iyi değerlere ulaşmayı başaramamıştır.
(URL-52)
4.4.Hamburg’un Yeşil Şehir Endeksi Gösterge Parametrelerine Göre İncelenmesi
Siemens’in Yeşil Şehirler Endeksi’ne göre, Hamburg’u irdelediğimizde;
Karbondioksit
Hamburg’un iklim değişikliği sorununun çözümüne ilişkin olarak aldığı önlemler ve koyduğu hedeflere bakıldığında CO2 emisyonu, 1990-2006 yılları arasında % 15 azaltılmıştır. Hedef 2020 de %40 ve 2050 de % 80 azaltımı sağlamaktır. Diğer AB hedefleri ile karşılaştırıldığında (2020 de %20) oldukça yüksek bir hedeftir. Yerel yönetim tarafından 2007 yılında onaylanan ‘iklim değişikliği programına göre, 10 farklı eylem alanında 450 ye yakın önlem alınmıştır. Bu eylemlerle yılda 22.5 milyon Euronun tasarrufu sağlanacaktır. Sanayi yatırımlarında CO2 salınımlarında azalmayı teşvik için ‘Yatırımcılar için Kaynak Korunumu’ adlı ortaklık programı ile 1000 e yakın proje tamamlanmıştır. Toplamda 134000 ton CO2 emisyonu önlenmiştir (Hamburg, 2011:20-21). Bu örnekte olduğu gibi yatırımcılarla yerel hükümet arasındaki işbirliği sayesinde çevre korumaya yönelik birçok önlem kolaylıkla alınmış ve kurulan ağlarla danışmanlık ve destek sistemleri oturtulmuştur.
Enerji ve Akıllı Binalar
Enerjinin korunması ve yenilenebilir enerji kaynaklarına öncelik verilmesi, Hamburg’un sürdürülebilirlik stratejisinin en önemli anahtarıdır.Almanya’nın enerji sektöründeki tüm genel merkezlerin Hamburg’da konuşlanması, bu şehrin enerji anlamındaki önemini küresel anlamda ortaya koymaktadır. 600 den fazla yenilenebilir enerji firması vardır. Son 12 yılda yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı 3 kat artmıştır. Almanya’nın enerji üretiminin % 17 si Hamburg’dan sağlanmaktadır ve önümüzdeki 10 yıl içinde bu oranın en az % 50 artması beklenmektedir. Hamburg da faaliyet gösteren her ölçekteki bu firmaların üniversiteler, gönüllü kuruluşlar ve enstitüler ile kurulan bir topluluk (Cluster Renewable Energies Hamburg) aracılığı ile sağlanmaktadır. Örneğin, sadece 400 kamu kurumunda düşük enerji harcayan lambaların kullanımı ile yılda 3.4 milyon Euro tasarruf sağlanmıştır. Hamburg da yaygın olarak kullanılan yenilenebilir enerji türlerine baktığımızda; dünyanın en önemli güneş enerjisi üreten firmalarının burada yer aldığını ve en büyük foto voltaik çatı sistemlerinin yerel bir firma tarafından kurulduğunu görülmektedir. Güneş enerjisinin yanı sıra, biyokütle enerjisi de civardaki park ve bahçelerdeki organik atıklardan üretilmektedir. 2009 yılından beri Hamburg’un ihtiyacı olan enerjinin tamamı yerel bir şirket olan Hamburg Energie tarafından karşılanmaktadır. Bu özellik, ekokent olabilmenin olmazsa olmazlarından, -yerel kaynaklarla enerjinin üretilmesi-biridir ve Hamburg’un enerji alanında yeterliliğinin iyi bir göstergesidir . Hamburg Limanı’nda inşa edilen rüzgar türbinleri dünyadaki en büyük on-shore türbinlerdir. Dev off-shore türbin parkları ise Cuxhaven ve Brunsbüttel de test üretimi aşamasındadır.
Ulaşım
Hamburg’a ilk gittiğinizde ve kenti oraya ait bir vatandaş gibi yaşadığınızda en kolay alıştığınız ve uyum sağladığınız şey ulaşım sistemidir. Buradaki HVV dünyanın en eski entegre toplu taşım sistemidir. Ve neredeyse bütün metropolitan alanı kaplayan ağ sistemi vardır. Otobüs ya da metro gibi herhangi bir toplu taşım aracına binebilmek için evinizden ya da işinizden çıktığınızda en fazla 300 m. yürümeniz yeterlidir. 19 801 m2 lik yüz ölçüme sahip şehirde 11657 km otobüs hattı ve 426 durak mevcuttur. 2009 da 656 milyon kişi toplu taşım araçlarından faydalanmıştır. Merkez de 1.8 milyon nüfus barındırmasına rağmen, toplu taşım ağındaki rahatlık ve ulaşımdaki kolaylık sayesinde kentte trafik problemi yaşanmadığını söylemek mümkündür. Kent merkezlerinde şahsi araba kullanımı oldukça azdır. Bu pozitif yönlerin yanı sıra, yine dünyanın en büyük hidrojen yakıtlı otobüs filosu Hamburg’dadır ve sürekli büyümektedir. Her 9 araçtan biri hidrojeni elektrik enerjisine çevirebilmektedir. Üstelik son derece sessiz çalışan 200 KW motorlu bu araçlar, sera gazları yerine buhar salımı yapmaktadır. Hamburg da topoğrafik yapısının uygunluğu çok iyi değerlendirilerek, 1800 km lik bisiklet yolu yapılmıştır. Yerel yönetim tarafından 2009 yılında kurulan bisiklet sistemi, 71 istasyon, 1000 bisiklet ve 53000 kayıtlı sürücü ile aktif olarak kent içi ulaşımda çok etkindir. Bu uygulama da İlk yarım saatlik kiralamanın ücretsiz olması, metro istasyonlarının girişinde bisiklet duraklarının olması motivasyonu arttırmakta ve uygulamayı yaygınlaştırmaktadır. Amaç 2008 de trafikte bisiklet kullanım oranı olan %12 den % 18 e çıkarmaktır. Bu yıl (2011) itibarıyla, birazda Avrupa Yeşil Başkenti olmanın verdiği sorumlulukla Hamburg trafiğinde düşük CO2 emisyonu olan taksilere (smart cars) de daha sık rastlanmaktadır.
Dostları ilə paylaş: |