Özel amaçlar için geliştirilmişlerdir. Bu çeşitleri ıslahçılar gelecekteki ıslah çalışmalarında, genetik kaynak olarak kullanabilirler (5).
Geleneksel ve geliştirilmiş çeşitlerin yabani ve geçit türlerine oranla doğadan kaybolma tehlikesi daha fazladır. Bunun için toplanmaları gerekir.
Bitkisel gen kaynaklarına bitki ıslahında hastalıklara karşı dayanıklık elde etmek için sıklıkla başvurulmaktadır. 1867 yılında, Ceylon’da (Sri Lanka), kahve plantasyonunda görülen Coffee rust, ülkenin kahve ihracatının % 7’ye düşmesine neden olmuştur. Kahve pasına dayanıklılık geni kahvenin yabani türü olan Cofea canaphora’dan aktarılmıştır (5).
1940 yılında tüm Avrupa ülkelerinde görülen patates mildiyösü (Phytophthora infestans) özellikle İrlanda’da 1946-1951 yılları arasında büyük bir kıtlığa neden olmuş ve nüfusun 1 milyonu açlıktan veya beslenme bozukluğuna bağlı hastalıklardan ölmüştür. Nüfusun 1.5 milyonu ise ülkesini terk etmek zorunda kalmıştır. Bu olaylar ıslahçıları, kültür patatesi (Solanum tuberosum L.)’a gerekli olan dayanıklılık genini aktarmak amacıyla, Solanum demissum ve diğer yabani patates türlerini melezlemelerde kullanmaya yöneltmiştir. Bu çalışmalar sonucu, dayanıklı çeşitler geliştirilmiş ve söz konusu hastalıktan kaynaklanan açlık sorunu giderilmiştir (5).
1945 yılında bağ mildiyösü (Uncinula necator), Fransa’daki bağ plantasyonunun hemen hemen yok olmasına neden olmuştur. Yabani bağ türlerinden Vitis cordifolia ve Vitis rupestris’deki dayanıklık genleri kültür formu Vitis vinifera’ya aktarılarak sorun çözümlenebilmiştir (5).
Türkiye, Suriye ve Irak’ın sınır bölgelerinde kültür nohutlarında gözlenen Antraknoz ve Fusarium’a dayanıklılığın, yabani türlerdeki bu karakterleri idare eden genlerin doğal tozlama ile kültür formlarına geçtiği bildirilmektedir (5).
1951 yılında Kaliforniya’da arpalarda görülen daha sonra tüm dünya arpa plantasyonlarını etkileyen BYDV’ye (Barley Yellow Dwarf Virus) dayanıklılık geni Etiyopya arpaları içinde bulunmuştur (5).
Türkiye’den toplanan yerel arpa örneklerinden pek çoğu İsveç’te yapılan değerlendirme çalışmalarında arpa mildiyösünün bilinen bütün ırklarına dayanıklı bulunmuş ve ıslah çalışmalarında ebeveyn olarak kullanılmıştır (5).
Bahsedilen örneklemelerden anlaşılacağı üzere, bitkisel gen kaynakları, bitki ıslahı açısından önemli bir yere sahiptir. Bilinmesi gereken diğer bir konu ise; bitkisel gen kaynaklarından yararlanarak elde edilen modern ürünlerle genetik tekdüzelik ortaya çıkmıştır. Bu genetik tekdüzelik, geleneksel tarım sistemlerindeki bitki plazmasının heterojenliğini bozmuş ve bu ürünlere zarar veren salgın hastalıklara da davetiye çıkarmıştır (2). Dünyada kültür bitkilerinin hastalıklardan büyük ölçüde zarar görmesinin sebebi birçok araştırıcıya göre mevcut kültür çeşitlerinde çok az dayanıklılık geninin bulunmasıdır. Yani genetik teklik sonucu genetik baz daraltılmış ve dayanıklılık genlerinin frekansı azaltılmıştır. Buna karşılık hastalık etmenlerinin genotip sayısında artış gözlenmektedir.
Dostları ilə paylaş: |