Enerji sektöRÜnde sera gazi azaltimi çalişma grubu raporu



Yüklə 1,37 Mb.
səhifə1/13
tarix26.07.2018
ölçüsü1,37 Mb.
#58856
  1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   13








ENERJİ SEKTÖRÜNDE SERA GAZI AZALTIMI

ÇALIŞMA GRUBU RAPORU









ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANLIĞI

ENERJİ İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
Ankara – 2005



İÇİNDEKİLER

Özet


Giriş 5
BÖLÜM-I

ENERJİ SEKTÖRÜNÜN YAPISI

1.Enerji Sektörüne Genel Bakış 7

2.Elektrik Enerjisi 12

3.Enerji Arz ve Talebi 13

4.Enerji Sektörünün Hukuki ve Kurumsal Alt Yapısı 15
BÖLÜM-II

ENERJİ PLANLAMASI

1-Genel Enerji planlaması ve Arz- Talep dengesi 19

2- Strateji Belgesi ve Uzun Dönem Elektrik Talep Projeksiyonları 26

2.1-Elektrik Enerjisi Sektörü Reformu ve Özelleştirme Strateji Belgesi 26

2.2-Uzun Dönem Elektrik Enerjisi Arz-Talep Projeksiyonu 27
BÖLÜM-III

EMİSYONLAR

1. Enerji Sektörünün Sera Gazı Emisyonlarına Etkileri 32

2. Enerji Sektöründen Kaynaklanan Sera Gazı Emisyonları 35

2.1. CO2 Emisyonları 35

2.2. CH4 Emisyonları 37

2.3. N2O Emisyonları 40

2.4. NOX Emisyonları 41

2.5. CO Emisyonları 43

2.6. Metan Harici Uçucu Organik Bileşikler Emisyonları 44
BÖLÜM-IV

KAYNAKLAR İTİBARIYLE ANALİZ

1-Enerji Kaynakları 50

1.1-Fosil Enerji Kaynakları

A.-Kömür 50

A.1-Taşkömürü Üretimi ve Metan Emisyonu 51

A.2-Linyit Üretimi, Sera Gazları Emisyonu Yapılan ve Yapılacak Çalışmalar 53

A.3-Asfaltit 58

A.4-Bitümlü Şist 58

B- Petrol 58

C- Doğal Gaz Üretimi, Tüketimi ve Sera Gazları Emisyonu 60

1.2-Yenilenebilir Enerji Kaynakları 62

A- Jeotermal Potansiyeli ve CO2 Emisyonu Azaltımına Etkisi 62

B- Rüzgar Potansiyeli ve CO2 Emisyonu Azaltımına Etkisi 64

C- Güneş 65

D- Hidrolik 65

E- Biyokütle 66


1.3-Diğer 69

A- Kojenerasyon Uygulamaları ve Sera Gazları Emisyonuna Etkisi 69

B- Nükleer Enerji ve Sera Gazları Emisyonuna Etkisi 70

C- Hidrojen ve Sera Gazları Emisyonları 72

D- Sera Gazları Emisyonu Azaltımında Etkili Olacak Yeni Enerji Teknolojileri ve Kaynakları 73

2-İletim ve Dağıtımda Teknik ve Teknik olmayan Kayıplar 75


BÖLÜM-V

SERA GAZI EMİSYONLARININ AZALTILMASINA YÖNELİK DÜZENLEMELER

1-Türkiye’de Emisyon Azaltımı İçin Teşvik Mekanizmaları 77

2-Sera Gazı Emisyonunun Azaltılması Amacıyla Kullanılabilecek

Dış Finansman İmkanları 81


BÖLÜM-VI

TÜRKİYE’DE ENERJİ SEKTÖRÜNDEN KAYNAKLANAN SERA GAZI EMİSYONLARINI AZALTMAYA YÖNELİK SENARYO VE SONUÇLARI

Türkiye’de Enerji Sektöründen Kaynaklanan Sera Gazı

Emisyonlarını Azaltmaya Yönelik Senaryo ve Sonuçları 84
Sonuç 93

Kaynaklar 100



ÖZET

Küresel iklim sistemi, belki de Yerküre atmosferinin oluşumundan beri, tüm zaman ve alan ölçeklerinde değişme eğilimi içinde olmuştur. Ancak, 19. yüzyılın ortalarından beri doğal değişebilirliğe ek olarak, ilk kez insan etkinliklerinin de küresel iklimi etkilediği yeni bir döneme girilmiştir. İklim değişikliği; Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi'nde (İDÇS), “karşılaştırılabilir bir zaman periyodunda gözlenen doğal iklim değişikliğine ek olarak, doğrudan yada dolaylı olarak küresel atmosferin bileşimini bozan insan etkinlikleri sonucunda iklimde oluşan bir değişiklik” biçiminde tanımlanmıştır.

Atmosferdeki karbondioksit (CO2) ve öteki sera gazı birikimlerinde, sanayi devriminden sonra başlayan hızlı büyüme eğilimine paralel olarak, küresel ortalama yüzey sıcaklıklarında da belirgin bir ısınma eğilimi gözlenmektedir. İklim modelleri, küresel ortalama yüzey sıcaklığında 1,5 ile 5.8 C° arasında bir artış olacağını ve buna bağlı olarak da iklimde değişikliklerin süreceğini öngörmektedir.

Küresel ısınmaya bağlı iklim değişikliğinin, kar örtüsünün, kara ve deniz buzullarının erimesi, deniz seviyesi yükselmesi, iklim kuşaklarının yer değiştirmesi, şiddetli hava olaylarının, taşkınların ve sellerin daha sık oluşması, kuraklık, çölleşme, salgın hastalıklar, tarım zararlıları gibi, insan yaşamını doğrudan yada dolaylı olarak etkileyebilecek önemli sonuçlarının olacağı öngörülmektedir.

1980’li yılların sonlarından başlayarak, insanın iklim sistemi üzerindeki olumsuz etkisini ve baskısını azaltmak için, Birleşmiş Milletlerin ve uluslararası kuruluşların öncülüğünde çalışmalar yapılmış, sonucunda geniş bir katılımla İDÇS ve Kyoto Protokolü (KP) oluşturulmuştur. İDÇS ve KP, bir yandan insan kaynaklı sera gazı emisyonlarını sınırlandırmaya ve azaltmaya yönelik yasal düzenlemeler getirirken, bir yandan da, uluslar arası emisyon ticareti, teknoloji ve sermaye hareketleri konusunda giderek etkin olmaya başlamıştır.

İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesine katılmamızın uygun bulunduğuna dair 4990 Sayılı Kanun, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda 21 Ekim 2003 tarihinde kabul edilmiş ve sözleşmeye taraf olmamıza ilişkin Bakanlar Kurulu Kararı 18 Aralık 2003 tarih ve 25320 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır. İklim Değişikliği Koordinasyon Kurulu’nun 20 Kasım 2003 tarihinde yapılan toplantısında alınan kararlar doğrultusunda İklim Değişikliği Koordinasyon kurulunun yeniden düzenlenmesine ilişkin Başbakanlık Genelgesi 18 Şubat 2004 tarihli Resmi Gazetede yayımlanmıştır.

Ülkemiz, Sözleşmeye resmen taraf olmak için katılım belgelerini 24 Şubat 2004 tarihinde Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliğine teslim etmiştir. Sözleşme gereği ülkemiz 24 Mayıs 2004 tarihinde İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesine resmen taraf olmuştur. 21 Mart 1994 yılında yürürlüğe giren İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesine bu güne kadar 189 ülke taraf olmuştur.

İklim Değişikliği Koordinasyon Kurulu’nun 20 Kasım 2003 tarihinde yapılan toplantısında alınan kararlar doğrultusunda İklim Değişikliği Koordinasyon kurulunun yeniden düzenlenmesine ilişkin Başbakanlık Genelgesi 18 Şubat 2004 tarihli Resmi Gazetede yayımlanmıştır.

Söz konusu Genelge doğrultusunda İklim Değişikliği Koordinasyon Kurulu Sekretaryası ve Çalışma grupları yeniden oluşturulmuştur. İDKK Sekretaryası Çevre ve Orman Bakanlığına bağlı Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü tarafından yürütülecek olup, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığına bağlı olan Enerji İşleri Genel Müdürlüğü ise “Enerji Sektöründe Sera Gazı Azaltımı Çalışma Grubu”nun koordinatörlüğünü üstlenmiş bulunmaktadır. Bu raporun hazırlanmasında; çeşitli kamu kurum ve kuruluş temsilcileri ile özel sektör temsilcileri yer almıştır.

GİRİŞ

Dünya'ya gelen ışınların yaklaşık dörtte biri, bulutlardan yansıyarak uzaya geri döner. Geri kalan enerjinin yaklaşık dörtte birini (% 28) stratosferdeki ozon tabakasıyla troposferdeki bulutlar ve su buharı soğurur. Atmosferin soğurduğu ışınların % 90'ı bizim göremediğimiz kızılötesi ve morötesi ışınlar, % 10'u da görünür ışındır. Bir başka deyişle atmosfer, Güneş'ten gelen görünür ışınların onda dokuzunun yeryüzüne ulaşmasını engellemez. Ulaşan bu ışınlar yeryüzünü ısıtır. Tropikal kuşaktan yükselen sıcak hava kutuplara doğru, soğuk kutup havası da yüzeye inip ekvatora doğru yönelir. Böylece atmosfer olayları, su çevrimi, karbon çevrimi vb. süreçler işleyerek dünyada yaşamın sürmesi sağlanır.



Şekil-1: Sera etkisi ve dünyanın ısı dengesi

Gelen ışınlarla ısınan dünya, tıpkı dev bir radyatör gibi davranmaya başlar. Ancak bu ısıyı güneş gibi tüm dalga boylarında yayamaz; yalnızca kızılötesi ışınlar biçiminde yayabilir. Yüzeyden yayılan bu ışınların yalnızca küçük bir bölümü uzaya gidebilir. Çünkü atmosferde bulunan sera gazları su buharı başta olmak üzere, karbondioksit ve metan molekülleri bu ışınları soğurur; sonra da yer yüzeyine doğru geri yansıtır. En büyük pay, % 60-70 ile su buharınındır, ardından karbondioksit ve metan gelir. Böylece dünyanın yüzeyi ve troposfer, olması gerekenden daha sıcak olur. Bu olay, güneş ışınlarıyla ısınan ama içindeki ısıyı dışarıya bırakmayan seraları andırır ve bu nedenle de doğal sera etkisi olarak bilinir (33,34,35).


Grafik-1: Ortalama sıcaklık değişimi



Tablo-1: Doğrudan sera gazları konsantrasyonu, değişim oranları ve atmosferik ömürleri





CO2

CH4

N2O

Sanayi Devrimi Öncesi Konsantrasyon

280 ppmv

700 ppbv

275 ppbv

1994 Konsantrasyon

358 ppmv

1720 ppbv

312 ppbv

Konsantrasyon Değişim Oranı(1994)

1,5 ppmv/yıl

10 ppbv/yıl

0,8 ppbv/yıl

Atmosferik Omrü (Yıl)

50-200

12

120

Dünyada tüketilen enerjiye bağlı olarak dünyanın yüzey sıcaklığı artmaktadır. Her yıl yükselen enerji tüketimi ile bu artışlar insanlığın önündeki en büyük çevre sorunu olan atmosferdeki sera gazı CO2 oluşumunun artmasına sebep olmaktadır. Buna bağlı olarak atmosferde artan CO2 konsantrasyonu ile sera etkisinde büyüme olmaktadır. Bir hesaplamaya göre bu düzeydeki bir enerji kullanımına bağlı olarak dünyanın ortalama sıcaklığı 1997’de 0,0047 oC artmıştır.

CO2 emisyonu miktarının belirlenmesinde moleküler kütlesi olan 44 gr/mol olarak değil, içeriğindeki C miktarı olan 12 gr/mol büyüklüğü kullanılmaktadır. 20. yüzyıl boyunca enerji kaynaklı karbondioksit emisyon miktarı yıllık ortalama 2 Gt mertebesindedir. Yıllık karbon atımı, son dönemde 8 Gt dolaylarındadır.

BÖLÜM-I

ENERJİ SEKTÖRÜNÜN YAPISI
1-Enerji Sektörüne Genel Bakış

Son yıllarda birincil enerji üretiminde göreceli bir azalma olmuştur. 2003 yılında toplam birincil enerji üretimi 23,8 Mtep olup, toplam enerji talebinin %28’ine karşılık gelmektedir. Tablo-2 de gösterildiği gibi taşkömürü, linyit ve petrol üretimi 2000 yılından itibaren düşmüş en büyük düşüş ise hidroelektrik üretiminde görülmüştür. 2001 yılından itibaren ise hidroelektrik üretiminde artış gerçekleşmiş olup, 2001 yılında 24010 GWh iken 2003’de 35330 GWh’e çıkmıştır. Doğalgazın birincil enerjideki payı az olmakla beraber 2003 yılının sonunda 561 milyon m3’e ulaşmıştır. Kömür üretiminin azalmasına rağmen yerli kaynak olan linyitin önemi devam etmiştir.


Tablo-2: Birincil Enerji Kaynakları Üretimi




1990

1995

2000

2001

2002

2003

Taş Kömürü (Bin Ton)

2745

2248

2259

2357

2245

2011

Linyit (Bin Ton)

44407

52758

60854

59572

51660

46168

Asfaltit (Bin Ton)

276

67

22

31

5

0

Petrol (Bin Ton)

3717

3516

2749

2551

2420

2375

Doğal Gaz (Milyon Scm)

212

182

639

312

378

561

Hidrolik (GWh)

23148

35541

30879

24010

33684

35330

Jeotermal&Rüzgar Elek. (GWh)

80

86

109

152

153

150

Jeotermal Isı (KTep)

364

437

648

687

730

784

Güneş (KTep)

28

143

262

287

318

350

Biyokütle (KTon)

25900

25159

22919

22053

21423

20430

Toplam (KTep)

25478

26719

26855

25173

24727

23812

Artış oranı (%)




1.0

1.0

-6.3

-1,8

-3.7

Kaynak: ETKB
1990-2003 yılları arası Birincil Enerji Kaynakları Tüketim değerleri Tablo-3’de verilmektedir. Toplam Birincil Enerji Tüketimi 2001 yılında yaşanan ekonomik krizin etkisi ile 2000 yılındaki 81,3 Mtep değerinden yaklaşık % 6,5 azalış ile 2001 yılında 76 Mtep olarak gerçekleşmiştir. Bununla birlikte ekonomideki iyileşme ile 2002 yılında 78,7 Mtep olan Birincil Enerji Tüketimi % 6,5 büyüme ile 2003 yılında 83,4 Mtep olarak gerçekleşmiştir. 1990-2003 yılları arasında toplam birincil enerji arzı yıllık ortalama % 3,6 artışla 53 Mtep’den 83,4 Mtep’ne ulaşmıştır.

Tablo-3 :Birincil Enerji Kaynakları Tüketimi




1990

1995

2000

2001

2002

2003

Taş Kömürü (KTon)

8191

8548

15393

11039

13756

17487

Linyit (KTon)

45891

52405

64384

61010

52039

46051

Asfaltit (KTon)

287

66

12

31

5

0

Petrol (KTon)

22700

27918

31072

29661

29776

30669

Doğal Gaz (Mm3)

3418

6937

15086

16339

17694

21374

Hidrolik (GWh)

23148

35541

30879

24010

33684

35330

Jeotermal&Rüzgar Elek. (GWh)

80

86

109

152

153

150

Jeotermal Isı (KTep)

364

437

648

687

730

784

Güneş (KTep)

28

143

262

287

318

350

Biyokütle (KTon)

25900

25139

22919

22053

21223

20430

Net elektrik İth. (GWh)

-731

-696

3354

4147

3153

571

İkincil kömür (KTon)

453

1024

2184

1949

2310

2259

Toplam Tüketim (Tüketim) (KTep)

52987

63679

81251

75952

78711

83804

Artış Oranı (%)




3.7

5.0

-6.5

3.6

6.5

Kişi Başı Tüketim (Ktep)

944

1031

1205

1108

1130

1184

Kaynak: ETKB
1990 yılında 3,4 milyar Smc olan doğal gaz tüketiminde çok önemli bir artış kaydedilmiş olup, tüketim 2003 yılında 21,4 milyar Smc olmuştur. 1990 yılında 45,9 Mt. olan linyit tüketimi 2000 yılında 64,4 Mt.’a ulaşmış, ancak santral talebine bağlı olarak tüketim azalmıştır. 2003 yılı linyit tüketimi 46,1 Mt. olmuştur. Bu dönemde taşkömürü tüketimi ise % 100 den fazla bir artışla 1990 yılındaki 8,2 Mt. seviyesinden 2003 yılında 17,5 Mt. seviyesine ulaşmıştır.

Birincil enerji kaynakları içerisinde doğalgaz tüketimdeki payının mütemadiyen artması, kömür tüketiminin sabit kalması sonucu, kömür kullanımından kaynaklanan CO2 emisyonun azalması yönünde önemli katkı sağlamıştır. Bu arada doğalgazdan tüketiminden kaynaklanan emisyon miktarı da doğal olarak artmıştır.



2003 yılı sonu verilerine göre, genel enerji tüketiminin kaynaklara dağılım oranlarına baktığımızda; petrol % 38, doğal gaz % 23,2 , taş kömürü % 13,2’sini , linyit %11,6, hidrolik %3,6 , yenilenebilir kaynaklar % 8,4, ikincil kömür % 2 pay almıştır. 2003 yılında yenilenebilir kaynaklar (hidrolik dahil) tüketimi 10 Mtep olarak gerçekleşmiştir. Bu miktara jeotermal (0,9 mtep) ve güneş (0,4 mtep) dahildir. Kişi başına enerji tüketimi 1990 da 944 Ktep, 2003 yılında ise 1184 Ktep olmuştur.

Tablo-4 : Kaynaklar Bazında Toplam Nihai Enerji Tüketimi




1990

1995

2000

2001

2002

2003

Taş Kömürü (KTon)

2747

3040

9165

5267

8193

9737

Linyit (KTon)

15739

12420

11904

8104

9980

11107

Asfaltit (KTon)

285

66

18

30

5

0

Petrol (KTon)

19380

24193

25544

24341

24391

25488

Doğal Gaz (Milyon m3)

862

3335

5592

5807

6876

8669

Elektrik (GWh)

45670

65724

96140

95445

101298

108326

Jeotermal Isı (KTep)

364

437

648

687

730

784

Güneş (KTep)

28

143

262

287

318

350

Biyokütle (KTon)

25900

25139

22919

22053

21223

20430

İkincil Kömür (KTon)

3644

4158

5111

4538

4910

5184

Toplam Nihai Enerji Tüketimi (KTep)

41611

49976

60490

55083

59092

63833

Büyüme Hızı (%)




3.7

3,9

-8,9

7,3

8,0

Kaynak: ETKB

r
afik-2: Kaynak Bazında Toplam Nihai Enerji Tüketim Oranları (%)

Kaynaklara göre Toplam Nihai Enerji Tüketimi Tablo-4 ve Grafik-2’de verilmiştir. Nihai enerji tüketimi 1990 yılında 41,6 Mtep’den yıllık ortalama % 3,3 artışla 2003 yılında 63,8 Mtep’ne ulaşmıştır. 2003 yılında nihai enerji tüketiminde petrol % 41,3, doğal gaz % 12,4, taş kömürü % 9,9, linyit % 5,2, elektrik enerjisi % 14,6, yenilenebilir kaynaklar % 10,8, ikincil kömür ise % 5,8 oranında pay almıştır.

Tablo-5 ve Grafik-3’de 1990-2003 yılları arasıdaki sektörler bazında nihai enerji tüketimi gösterilmektedir. 1990 yılında % 37’lik payla nihai enerji tüketiminde ilk sırayı alan konut sektörü 2003 yılında % 30 ile ikinci sıraya düşerken söz konusu dönem başında % 35’le ikinci sırayı alan sanayi sektörü dönem sonunda % 42 ile ilk sırada yer almıştır.


Tablo-5 : Genel ve Nihai Enerji Tüketiminin Sektörel Dağılımı (Ktep)




1990

%

1995

%

2000

%

2001

%

2002

%

2003

%

Sanayi

14543

35

17372

35

23635

39

20547

37

24611

42

26736

42

Konut

15358

37

17596

35

19860

33

17935

33

18240

31

19517

31

Ulaştırma

8723

21

11066

22

12007

20

12000

22

11405

19

12396

19

Tarım

1956

5

2556

5

3073

5

2964

5

3030

5

3087

5

Enerji Dışı

1031

2

1386

3

1915

3

1638

3

1806

3

2098

3

Nih.En.Tük.

41611

100

49976

100

60690

100

55083

100

59092

100

63833

100

Çevrim Sekt.

11377

21

13703

22

20760

26

20869

27

19619

25

19971

24

Top. Tüketim

52987

100

63679

100

81251

100

75952

100

78711

100

83804

100

Kaynak: ETKB



Grafik-3 : Sektörel Bazda Toplam Nihai Enerji Tüketim

Grafik- 3 den de görüleceği üzere konut ve hizmetler sektöründe elektrik ve doğalgaz tüketimi hızla artmıştır. 1990-2003 arasında elektrik tüketimi % 9,3 ten % 23’e doğalgaz tüketimi ise % 0,3 ten % 18,1’e yükselmiştir. Yenilenebilir enerji kaynakları ise % 34,6 ile (esas olarak biyokütle) sektörün enerji ihtiyacının karşılanmasında en büyük katkıyı sağlamakta olup, bu kaynaklar içerisinde ise en büyük payı % 23 ile odun, % 6,4 ile hayvan ve bitki artıkları, % 4 ile jeotermal, % 1,2 ile güneş izlemiştir.




1990 ile 2003 yılları arasında sanayi sektörünün toplam nihai enerji tüketimindeki payı %35 den % 42 ye yükselmiştir. Bu da ülkenin büyüyen endüstrileşmesinin ve ağır sanayide enerji yoğun kullanımdan kaynaklanmaktadır. Sanayi sektöründe kömürün ana yakıt kaynağı olarak kaldığı aynı zamanda doğalgaz tüketiminin arttığı gözlenmiştir.



Ulaştırma, tarım ve enerji dışı sektörlerinin enerji tüketimleri artmakla birlikte paylarında önemli bir değişiklik olmamıştır. Çevrim sektörünün payında ise % 3’lük bir artış gerçekleşmiştir.



2- Elektrik Enerjisi

Son yıllarda elektrik sektöründeki talep artışı ekonomik büyüme ve artan hayat standartlarına bağlı olarak önemli artış göstermiştir. 2001 ekonomik krizinden sonra elektrik talebi 2000 yılına göre % 1,2 azalmıştır. Ekonomik düzelmeye bağlı olarak da net tüketim (2002 yılında % 6,1 - 2003 yılında % 6,9 oranında) artmaya başlamıştır. Tablo-6’da 1990-2003 yılları arası kurulu güç kapasitesi, üretim ve tüketim gelişimi verilmiştir. Kurulu güç kapasitesi önemli ölçüde artmış ve son verilere göre 35587 MW seviyelerine ulaşmıştır. Elektrik üretimi 1990 ve 2003 yılları arasında % 7,1’lik bir yıllık ortalama büyüme hızı ile artmıştır.



1990 yılındaki 46,8 TWh olan net elektrik tüketimi 2003 yılında 110 TWh’e ulaşmıştır. Kişi başı net elektrik tüketimi ise 1990 yılında 786 kWh iken 1554 kWh’ye ulaşmış, aynı zamanda kişi başı brüt elektrik tüketimi ise 1990 yılında 958 kWh iken, 2003’te 1994 kWh’ye ulaşmıştır.
Tablo -6: Elektrik Enerjisi Gelişimi




1990

1995

2000

2001

2002

2003

Kurulu Güç Kapasitesi (MW)

16318

20954

27264

28332

31846

35587

Üretim (GWh)

57543

86247

124922

122725

129400

140581

İthalat (GWh)

176




3791

4579

3588

1158

İhracat (GWh)

907

696

437

433

435

588

Brüt Arz (GWh)

56812

85551

128276

126871

132553

141151

Artış Hızı (%)




8,5

8,4

-1,1

4,5

6,5

Net Tüketim (GWh)

46820

67393

98296

97070

102948

110016

Artış Hızı (%)




7,6

7,8

-1,2

6,1

6,9

Kişi Başına Tük. (net) (kWh)

786

1092

1458

1416

1478

1554

Kişi Başına Tük. (brüt) (kWh)

958

1386

1903

1851

1903

1994

Tablo-7’de gösterildiği gibi toplam kurulu gücün % 64,7’si termik kaynaklardan (23008 MW) elde edilmiş, kalanı % 35,3’ü ise (12 576 MW) hidrolik kaynaklardandır. Linyit kullanan termik santraller 1985’e kadar toplam termal kapasitede en büyük paya sahipti. 1990’dan sonra Linyit kullanan termik santrallerin payı azalırken doğal gaz yakıtlı termik santrallerin kurulmasına olan eğilim artmıştır. 2003’te doğalgazlı, kömürlü ve sıvı yakıtlı santraller sırasıyla toplam kurulu gücün % 32,3, % 23,2, % 9’unu oluşturmuşlardır.



Tablo -7: Elektrik Enerjisi Kurulu Güç Kapasitesinin Kaynaklara Göre Gelişimi (MW)




1990

%

1995

%

2000

%

2001

%

2002

%

2003

%

Taş Kömürü

332

2,0

326

1,6

480

1,8

480

1,7

480

1,5

1800

5,1

Linyit

4896

30,0

6048

28,9

6509

23,9

6511

23,0

6503

20,4

6439

18,1

Petrol

2098

12,9

1353

6,5

1996

7,3

2455

8,7

2856

9,0

3203

9,0

Doğal Gaz

2210

13,5

2884

13,8

7044

25,8

7154

25,3

9702

30,5

11501

32,3

Jeotermal

18

0,1

18

0,1

18

0,1

18

0,1

18

0,1

18

0,1

Diğer(*)




0,0

462

2,2

42

0,2

41

0,1

46

0,1

47

0,1

Topl. Termik

9554

58,5

11091

52,9

16089

59,0

16659

58,8

19605

61,6

23008

64,7

Topl. Hidrolik

6764

41,5

9863

47,1

11175

41,0

11673

41,2

12241

38,4

12579

35,3

Toplam

16318

100

20954

100

27264

100

28332

100

31846

100

35587

100

*Rüzgar, Biyokütle ve çok yakıtlı vb. Kaynak: ETKB
G
1995


rafik-6: Kurulu Kapasite Değişimi


3
1990

2003

- Enerji Arz ve Talebi

Sektörler bazında elektrik tüketimi Tablo-8’de verilmiştir. Yıllardır Türkiye’de en büyük enerji tüketen sektör sanayi sektörü olmuştur. Sanayi sektörünün tüketimi büyük ölçüde arttığı halde (1990’da 29,2 TWh, 2003’te 53,2 TWh ) bu sektörün toplam tüketim içindeki payı (1990’da % 62,4, 2003’te % 48,4 ) azalmıştır. Diğer taraftan konut ve hizmet sektörünün toplam tüketim içindeki payı 1990’da % 36,5’ten , 2003’te % 47,5’e artmıştır.

Tablo-8: Sektörlere Göre Elektrik Tüketim Gelişimi (GWh)




1990

1995

2000

2001

2002

2003

Sanayi

29212

38007

48842

46989

49595

53193

Konut

16688

27384

45664

46058

48933

52266

Tarım

575

1513

3070

3203

3442

3667

Ulaştırma

345

490

720

820

830

890

Toplam

46820

67393

98296

97070

102800

110016

Kişi Başı Tük. (Net) (KWh)

786

1092

1458

1416

1476

1554

Kaynak: TEDAŞ


Grafik- 7: Ulusal Konvansiyonel Enerji Kaynakları Potansiyeli (Kurulu Güç)
(Toplam Kurulu Güç Potansiyeli : 54,445 (MW)




Grafik- 8: Ulusal Konvansiyonel Enerji Kaynakları Potansiyeli (Üretim)

(Toplam Üretim Potansiyeli :251 GWh / yıl)


Toplam Hidrolik potansiyelimizin % 35’i işletmede olup, % 9’u inşa halinde, kalan %56’sı ise değerlendirilme safhasındadır.




Grafik-9: Hidrolik Potansiyel




Grafik-10: Termik Potansiyel

Termik potansiyelimizin halen yarıdan fazlası kullanılmamakla beraber linyitte kullanma oranları inşa halinde olan santrallerin de devreye girmesiyle biraz daha yükselerek % 50’lere yaklaşmaktadır.



4- Enerji Sektörünün Hukuki ve Kurumsal Altyapısı

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın “Kuruluş Amaç ve Görevleri” 19.02.1985 tarih ve 3154 sayılı kanun ve 12.08.1993 tarih 505 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile tanımlamıştır. Tarif edilen görevleri arasında yer alan “enerji kaynaklarının yol açtığı çevresel kirlenmenin azaltılması konusunda ulusal ve uluslararası boyutta çalışmalar yapar, bunu teşvik eder” sorumluluk kapsamında;



  • Elektriğin yeterli, kaliteli, sürekli, düşük maliyetli ve çevreyle uyumlu bir şekilde tüketicilerin kullanımına sunulması için, rekabet ortamında özel hukuk hükümlerine göre faaliyet gösterebilecek, mali açıdan güçlü, istikrarlı ve şeffaf bir elektrik enerjisi piyasasının oluşturulması ve bu piyasada bağımsız bir düzenleme ve denetimin sağlanması amacıyla 20.2.2001 tarihinde çıkartılan ve 3.3.2001 tarihli ve 24335 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ,

  • Doğalgazın kaliteli, sürekli, ucuz, rekabete dayalı esaslar çerçevesinde  çevreye zarar vermeyecek şekilde tüketicilerin kullanımına sunulması için, doğalgaz piyasasının serbestleştirilerek mali açıdan güçlü, istikrarlı ve şeffaf bir doğalgaz piyasasının oluşturulması ve bu piyasada bağımsız bir düzenleme ve denetimin sağlanmasını amaçlayan, 18.04.2001 tarihinde çıkartılan ve 2.5.2001 tarih ve 24390 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 4646 sayılı Doğalgaz Piyasası Kanunu,

  • Yurt içi ve yurt dışı kaynaklardan temin olunan petrolün doğrudan veya işlenerek güvenli ve ekonomik olarak rekabet ortamı içerisinde kullanıcılara sunumuna ilişkin piyasa faaliyetlerinin şeffaf, eşitlikçi ve istikrarlı biçimde sürdürülmesi için yönlendirme, gözetim ve denetim faaliyetlerinin düzenlenmesini sağlamayı amaçlayan 4.12.2003 tarihinde çıkartılan 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu, yürürlüğe konulmuş olup bu 3 kanun enerji sektörünün temel kanunlarıdır.

“Yenilenebilir Enerji Kaynakları Kanunu” TBMM’ne gönderilmiş olup, “Enerji Verimliliği Kanunu” için ise kurum görüşleri toplanmıştır. Bu iki kanun çalışmasında;

  • Enerji Verimliliği Kanunu, enerji maliyetlerinin ekonomi üzerindeki yükünün hafifletilmesini ve çevrenin korunmasını sağlamak için enerji kaynaklarının ve enerjinin kullanımında verimliliğin artırılmasını,

  • Yenilenebilir Enerji Kaynakları Kanunu, yenilenebilir enerji kaynaklarının elektrik enerjisi üretimi amaçlı kullanımının yaygınlaştırılması, bu kaynakların güvenilir, ekonomik ve kaliteli biçimde ekonomiye kazandırılması, kaynak çeşitliliğinin artırılması, sera gazı emisyonlarının azaltılması, atıkların değerlendirilmesi, çevrenin korunması ve bu amaçların gerçekleştirilmesinde ihtiyaç duyulan imalat sektörünün geliştirilmesi, hususları amaçlanmaktadır.

Diğer taraftan kojenerasyon uygulamalarının geliştirilmesi ve özendirilmesi yönünde çalışmalar devam etmekte olup Kojenerasyon Kanun Taslağı kurum görüşlerine gönderilmiştir.

Yüksek Planlama Kurulunun 17.03.2004 tarih ve 2004/3 sayılı kararı ile Elektrik Enerjisi Sektörü Reformu Ve Özelleştirme Strateji Belgesi” yayımlanmıştır. Ekonomik ve sosyal hayatımızdaki yeri tartışılmaz olan elektrik enerjisinin tüm tüketicilere yeterli, kaliteli, sürekli ve düşük maliyetli bir şekilde sunulması, elektrik enerjisi sektörünün bu amaç doğrultusunda ve Avrupa Birliği topluluk müktesebatına uyum hedefi çerçevesinde serbestleştirilmesi, sektörde gerekli reformların yapılması ve kamu mülkiyetindeki elektrik işletmelerinin yeniden yapılandırılması suretiyle elektrik enerjisi üretim ve dağıtım varlıklarının özelleştirilmesinin gerçekleştirilmesi amaçlanmıştır.



BÖLÜM-II

ENERJİ PLANLAMASI
1-Genel Enerji Planlaması ve Arz-Talep Dengesi

2003 yılında 83,8 Mtep olan genel enerji talebinin yıllık ortalama % 5,9 artış hızı ile 2005 yılında 91 Mtep, 2010 yılında 125,6 Mtep ve 2020 yılında 222,3 Mtep’ne ulaşması beklenmektedir.

Yüklə 1,37 Mb.

Dostları ilə paylaş:
  1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   13




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin