En’âm Suresi (6/165)



Yüklə 2,97 Mb.
səhifə27/117
tarix09.01.2022
ölçüsü2,97 Mb.
#95048
1   ...   23   24   25   26   27   28   29   30   ...   117
Yusuf Ali (English)

But when they forgot the warning they had received, We opened to them the gates of all (good) things,(862) until, in the midst of their enjoyment of Our gifts, on a sudden, We called them to account, when lo! they were plunged in despair! *

M. Pickthall (English)

Then, when they forgot that whereof they had been reminded, We opened unto them the gates of all things till, even as they were rejoicing in that which they were given, We seized them unawares, and lo! they were dumbfounded.

En’âm Suresi
45


فَقُطِعَ

böylece kesildi



دَابِرُ

ardı


الْقَوْمِ

milletin


الَّذِينَ ظَلَمُواۚ

haksızlık eden



وَالْحَمْدُ

hamdolsun



لِلَّهِ

Allah'a


رَبِّ

Rabbi


الْعَالَمِينَ

alemlerin

















Türkçe Transcript (*)

Fekuti’a dâbiru-lkavmi-lleżîne zalemû(c) velhamdu li(A)llâhi rabbi-l’âlemîn(e)

Ali Bulaç Meali

Böylece zulmeden topluluğun kökü kurutuldu. Hamd, alemlerin Rabbi olan Allah'adır.

Edip Yüksel Meali

Zulmeden topluluğun ardı böyle kesilir. Övgü, evrenlerin Rabbi ALLAH'a yaraşır.

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

Böylece zulmeden kavmin kökü kesildi. Âlemlerin Rabbi olan Allah'a hamdolsun.

Süleyman Ateş Meali

Böylece haksızlık eden milletin ardı kesildi. Alemlerin Rabbi Allah'a hamdolsun!

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Böylece, zulme saplanan topluluğun kökü kesilmişti; hamt olsun âlemlerin Rabbi Allah'a!

Yusuf Ali (English)

Of the wrong-doers the last remnant was cut off. Praise be to Allah, the Cherisher of the worlds.(863) *

M. Pickthall (English)

So of the people who did wrong the last remnant was cut off. Praise be to Allah, Lord of the Worlds!

En’âm Suresi
46


قُلْ

de ki


أَرَأَيْتُمْ

söyleyin bana



إِنْ

eğer


أَخَذَ

alsa


اللَّهُ

Allah


سَمْعَكُمْ

işitme(duyu)nuzu



وَأَبْصَارَكُمْ

ve gözlerinizi



وَخَتَمَ

ve mühür vursa



عَلَىٰ

üstüne de



قُلُوبِكُمْ

kalblerinizin



مَنْ

kimdir?


إِلَٰهٌ

tanrı


غَيْرُ

başka


اللَّهِ

Allah'tan



يَأْتِيكُمْ

size getirecek



بِهِۗ

bun(lar)ı



انْظُرْ

bak


كَيْفَ

nasıl


نُصَرِّفُ

türlü türlü açıklıyoruz



الْآيَاتِ

ayetleri


ثُمَّ

sonra yine



هُمْ

onlar


يَصْدِفُونَ

yüz çeviriyorlar








Türkçe Transcript (*)

Kul eraeytum in eḣaża(A)llâhu sem’akum veebsârakum veḣateme ‘alâkulûbikum men ilâhun ġayru(A)llâhi ye/tîkum bih(i)(k) unzur keyfe nusarrifu-l-âyâti śümme hum yasdifûn(e)

Ali Bulaç Meali

De ki: 'Düşündünüz mü hiç; eğer Allah sizin işitmenizi ve görmenizi alıverir ve kalplerinizi mühürlerse, onları size Allah'tan başka getirebilecek ilah kimdir?' Bak, biz nasıl ayetleri 'çeşitli biçimlerde açıklıyoruz da' sonra onlar (yine) sırt çevirip-engelliyorlar?

Edip Yüksel Meali

De: "Bir düşünün, ALLAH sizin işitme ve görme duyunuzu alıp belleğinizi kapasa, ALLAH'tan başka hangi tanrı onları size geri verebilir?" Ayetleri nasıl açıkladığımıza ve buna rağmen nasıl da yüz çevirdiklerine dikkat et!

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

De ki: "Söyleyin bakalım, eğer Allah kulaklarınızı ve gözlerinizi alır da kalblerinize mühür vurursa, Allah'tan başka onları size getirecek tanrı kimdir?". Dikkat et, âyetlerimizi nasıl türlü türlü açıklıyoruz, sonra da onlar yüz çeviriyorlar?

Süleyman Ateş Meali

De ki: "Söyleyin bana, eğer Allah işitme(duyu)nuzu ve gözlerinizi alsa, kalblerinizin üstüne de mühür vursa, Allah'tan başka bun(lar)ı size getir(ip ver)ecek tanrı kimdir?" Bak, nasıl ayetleri döndürüp türlü türlü açıklıyoruz, sonra yine onlar yüz çeviriyorlar?

Yaşar Nuri Öztürk Meali

De ki: "Düşünün bakalım; Allah, işitme gücünüzü, gözlerinizi alsa, kalpleriniz üzerine mühür bassa, Allah'tan başka hangi ilah onları size geri verecek?" Bak nasıl türlü türlü açıklıyoruz ayetleri, yine de yüz çeviriyorlar!

Yusuf Ali (English)

Say: "Think ye, if Allah took away your hearing and your sight, and sealed up(864) your hearts, who - a god other than Allah - could restore them to you?" See how We explain the signs by various (symbols); yet they turn aside. *

M. Pickthall (English)

Say: Have ye imagined, if Allah should take away your hearing and your sight and seal your hearts, who is the God who could restore it to you save Allah? See how We display the revelations unto them? Yet still they turn away.

En’âm Suresi
47


قُلْ

de ki


أَرَأَيْتَكُمْ

söyleyin bana



إِنْ

eğer


أَتَاكُمْ

size gelse



عَذَابُ

azabı


اللَّهِ

Allah'ın


بَغْتَةً

ansızın


أَوْ

ya da


جَهْرَةً

açıkça


هَلْ يُهْلَكُ

helak edilir mi?



إِلَّا

başkası


الْقَوْمُ

toplumdan



الظَّالِمُونَ

zalim



















Türkçe Transcript (*)

Kul eraeytekum in etâkum ‘ażâbu(A)llâhi baġteten ev cehraten hel yuhleku illâ-lkavmu-zzâlimûn(e)

Ali Bulaç Meali

De ki: 'Düşündünüz mü hiç; size Allah'ın azabı apansız ya da açıkdan geliverse, zulmeden kavimden başkası mı yıkıma uğrayacak?'

Edip Yüksel Meali

De: "ALLAH'ın azabı size ansızın veya duyurudan sonra gelse... Zalim toplumdan başkası mı yok edilir?"

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

De ki: "Söyler misiniz bana! Size Allah'ın azabı ansızın veya açıkça gelirse, zalim toplumdan başkası mı helak olur?"

Süleyman Ateş Meali

De ki: "Düşündünüz mü kendinizi hiç? Size Allah'ın azabı ansızın, ya da açıkça gelse, zalim toplumdan başkası mı helak edilir?"

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Şunu da söyle: "Düşünün bakalım; Allah'ın azabı size ansızın, açıktan geliverse, zalimler topluluğundan başkası mı helâk edilecek?"

Yusuf Ali (English)

Say: "Think ye, if the punishment of Allah comes to you, whether suddenly or openly,(865) will any be destroyed except those who do wrong? *

M. Pickthall (English)

Say: Can ye see yourselves, if the punishment of Allah come upon you unawares or openly? Would any perish save wrongdoing folk?

En’âm Suresi
48


وَمَا نُرْسِلُ

biz göndeririz



الْمُرْسَلِينَ

elçileri


إِلَّا

sadece


مُبَشِّرِينَ

müjdeciler



وَمُنْذِرِينَۖ

ve uyarıcılar olarak



فَمَنْ

kim


آمَنَ

inanır


وَأَصْلَحَ

ve uslanırsa



فَلَا

yoktur


خَوْفٌ

korku


عَلَيْهِمْ

onlara


وَلَا هُمْ

ve onlar değildir



يَحْزَنُونَ

üzülecek de




















Türkçe Transcript (*)

Vemâ nursilu-lmurselîne illâ mubeşşirîne ve munżirîn(e)(s) femen âmene veasleha felâ ḣavfun ‘aleyhim velâ hum yahzenûn(e)

Ali Bulaç Meali

Biz elçileri müjde vericiler ve uyarıp-korkutucular olmaktan başka (bir nedenle) göndermiyoruz. Şu halde kim iman ederse ve (davranışlarını) düzeltirse, artık onlar için korku yoktur, onlar mahzun da olmayacaklardır.

Edip Yüksel Meali

Biz elçileri, ancak müjdeleyiciler ve uyarıcılar olarak gönderiyoruz. Kim inanıp kendini düzeltirse, onlara bir korku yok, onlar üzülmeyecekler de.

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

Biz peygamberleri, ancak rahmetimizin müjdecileri ve azabımızın habercileri olmak üzere göndeririz. Artık kim iman edip durumunu düzeltirse, onlara hiç korku yoktur. Onlar mahzun da olmayacaklardır.

Süleyman Ateş Meali

Biz elçileri sadece müjdeciler ve uyarıcılar olarak göndeririz. Kim inanır ve uslanırsa onlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir.

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Biz o gönderilen elçileri, müjdeciler ve uyarıcılar olmaktan öte bir şey için göndermiyoruz. İman edip hayrı ve barışı yerleştirenlere korku yoktur. Tasalanmayacaklardır onlar.

Yusuf Ali (English)

We send the messengers only to give good news(866) and to warn: so those who believe and mend (their lives),- upon them shall be no fear, nor shall they grieve. *

M. Pickthall (English)

We send not the messengers save as bearers of good news and warners. Whoso believeth and doeth right, there shall no fear come upon them neither shall they grieve.


Yüklə 2,97 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   23   24   25   26   27   28   29   30   ...   117




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin