Ergonomi – hap notlari üNİte 1 (ergonomiNİn tarihsel geliŞİMİ, DÜnyada ve tüRKİYEDE ergonomi)


BİLİŞSEL ERGONOMİDE ARAYÜZ TASARIMI



Yüklə 476,85 Kb.
səhifə7/9
tarix03.04.2018
ölçüsü476,85 Kb.
#46508
1   2   3   4   5   6   7   8   9

BİLİŞSEL ERGONOMİDE ARAYÜZ TASARIMI

Arayüz”, herhangi bir programlama bilgisine sahip olmayan kullanıcıların da bilgisayar programlarını veya bilgisayar programları ve komutları içeren makineleri kullanabilmelerini mümkün kılmak için geliştirilen görsel, işitsel veya dokunsal kumanda araçlarının tümünü ifade eder. Arayüz tasarımı ise, kullanıcı ile makine (bilgisayar) arasında bir iletişim ve etkileşim köprüsü görevi gören kullanıcı arayüzlerinin tasarımı ile ilgili tasarım disiplinidir. “Kullanıcı Arayüz Tasarımı” disiplininin başlıca amaçları ve amaca ulaşmak için öngördüğü yöntemlerden biri Kullanıcı Odaklı Tasarım dır. Bu tasarım yöntemi, kullanıcı ara yüzünün, kullanıcının amaçları, alışkanlıkları ve kullanım deneyimi göz önünde bulundurularak tasarlanmasını öngörmekte ve hatta bir adım daha öteye giderek, söz konusu ürünün daha üretim öncesinde bu kullanıcı özellikleri göz önünde bulundurularak tasarlanmasını amaçlamaktadır. Etkileşim Tasarımı ise, insan ile makine arasındaki etkileşimin hedeflerinin ve yöntemlerinin tespitidir.

Estetiklik uygulamalarının kapsamı şunlardır:

Kabullenebilirlik:

Öğrenilebilirlik :

Kavranılabilirlik: Tullis; telefon hatları sisteminde bir anahtar gösterimin yeniden tasarlanmasıyla, kullanıcıların görüntüleri yorumlamasındaki zamanın %40 azaldığını tespit etmiştir. Tullis; kullanıcıların, hava yolları ya da kiralık görsel bilgilerini elde etmesinde en kötü sistemden en iyisine %128’lik bir fark tespit etmiştir.

Üretkenlik: Keister ve Gallaway, bir dizi ekranın yeniden tasarlanması sonrasında toplam işlem zamanı ve hata oranlarında %25’lik bir azalma tespit etmişlerdir. Üretkenliği bu sayede arttırmak mümkün olmuştur.

Kullanıcı görevlerinin ve kabiliyetlerinin etkili ekran gösterimi için anahtar olmasına rağmen, ekranın metrik otomasyonu tasarım için gereklidir. Tullis, alfanumerik gösterimler için 4 metrik geliştirmiştir. Bunlar, genel yoğunluk, lokal yoğunluk, gruplama ve çıktı yoğunluğudur.



Arayüz estetiğini sağlama maksadıyla kullanılan pencere yapısında dört temel yöntem mevcuttur:

1-Çoklu Pencere Arayüzü: Örnek olarak IBM OS/2 işletim sistemi, UNIX X-Windows uygulamaları ve Microsoft Windows

2-Çoklu Belge Arayüzü: Örnek olarak Microsoft Word ya da Excel

3-Çoklu Pencerelerle Bölümlendirilmiş Arayüz: Microsoft Paint ve Netscape Navigator



4- Çoklu Ekran Arayüzü: Genelde kullanıcı grafik arayüzlerinde ve sihirbazlarda bir defasında ve Çoklu Ortam uygulamalarında bulunur

Estetiklik Ölçütleri Kullanıcı arayüzü tasarımı için gerekli kılavuz, ekran tasarımları için meselenin ana noktalarına spesifik ve geniş bir liste sunar. Bunların gözden geçirimi ve diğer alakalı işler için, grafik gösterimlere aşağıda verilmiş olan ondört estetik ölçüt bulunmaktadır. Bunlar denge, eşitlik, simetri, ardışıklık, uyuşma, bütünlük, orantı, sadelik, yoğunluk, düzenlilik, ekonomiklik, homojenlik, ritim ve düzen ve karmaşıklıktır.

Denge: Optik ağırlığın dağıtımdır. Optik ağırlık, bazı objelerin diğerlerinden daha ağır algılanmasıyla ilgilidir. Büyük objeler daha ağır iken, küçük objeler daha hafiftir.

Eşitlik: Eşitlik asılı duran ekranın ara kesit merkezini durağanlaştırmaktır. Ekranda eşitleme çıktının kendisinin merkezileştirilmesiyle başarılır. Eşitleme büyük ölçüde dengeleme ile de ilgilidir.

Simetri: Simetri eksensel eşleştirmedir: Bir tarafta bulunan bir birimin merkez doğrusuna göre simetriği diğer tarafta da bulunur. Düşey simetri düşey eksende eşitlenmiş denge ayarlarını kapsar, aynı zamanda yatay simetri yatay eksende oluşur. Radial simetri bir merkezde iki ya da daha fazla eksenle kesişen eşit elementlerden oluşur.

Ardışıklık: Tasarımda ardışıklık, belirli bir tasarımda düzenlenmiş objelerin bilgi gösterimi için gözün hareketlerini kolaylaştırmasını sağlamaya dayalıdır.

Uyuşum: Ekran tasarımında, benzer bakış yönü oranları uyuşumun gelişmesine yardımcı olur. Bakış yönü oranı genişlik ve yüksekliklerin ilişkisini ifade eder.

Bütünlük: Bütünlük görsel olarak tüm elementlerin bir bütünü oluşturacak şekilde toplandığı mantıktır.

Orantı: Marcus belirtilmiş olan şu ebatlardaki şekilleri estetik açıdan memnuniyet verici olarak nitelemektedir: kare (1:1), ikinin kare kökü tabanlı dikdörtgen (1:1.414), altın üçgen (1:1.618), üçün kare kökü tabanlı dikdörtgen (1:1.732), ve çift kare (1:2).

Sadelik: Sadelik formun tekliği ve doğrudanlığıdır, modelin anlamı kapsanırken bileşenlerin bir kompozisyonu sağlanmaktadır. Tullis çalışmasında ekranın değişik satır ve sütunlarında yer alan alfanumerik veri nesnelerinin başlangıç pozisyonlarının sayısının değerlendirmesini içermektedir.

Yoğunluk: Yoğunluk ekranın ne kadarına nesnelerin yayılmış olduğu ile ilgilidir. Yoğunluğun ölçüsü Tullis tarafından şu şekilde ifade edilmiştir: veri içeren tüm çerçevedeki karakter pozisyonlarının yüzdesidir.

Düzenlilik: Belirli bir plan veya ilke çerçevesinde birbirine benzerlik düzenliliktir. Ekran tasarımında düzenlilik iş tutarlı boşluklandırma ve bileşenlerin gruplandırılması ile elde edilir. Hem sadelik hem de düzenlilik dikey ve yatay sıralama noktalarının sayısına bağlı iken, sadeliğin aksine düzenlilik ekrandaki elementlerin sayısına daha az duyarlıdır.

Ekonomiklik: Mesaj aktarımın mümkün olduğunca basit gerçekleştirildiği tedbirli ve temkinli görsel eleman kullanımı ile ekonomiklik oluşturulur. Ekonomiklik mümkün en az alan büyüklüğü kullanımı ile elde edilir.

Homojenlik: Homojenlik kompozisyonunun bağıl derecesi ekranın dört bir köşesinin arasına nesnelerin ne kadar düzgünce dağıtıldığı ile belirlenir. Düzgünlüğün derecesi nesnelerin sayısının hemen hemen eşit veya fazla olması ile ilgilidir.

Ritim: Dizaynda ritim, bileşenlerdeki değişimin düzenli şablonuna işaret eder. Bu çeşitlilikteki düzenleme görünüşü heyecan verici bir forma dönüştürür. Ritim düzenlemenin çeşitliliği, boyut, sayı ve bileşenlerin yapısı aracılığı ile elde edilir. Ritmin oluşturulduğu bileşenler grubunda boyut karmaşıklığa (bileşenlerin sayısı ve farklılığı) bağlıdır.

Düzen ve karmaşıklık: Düzen ve karmaşıklığın ölçüsü yukarıda listelenmiş olan kriterlerin tümünün yerine getirilme derecesine bağlıdır.

KULLANILABİLİRLİĞİN DEĞERLENDİRİLMESİ

Ana yazılım kullanılabilirlik standardı olan ISO Standardının “Kullanılabilirliğin Ana Hatları”nda, kullanılabilirliğin ana hatlarını şu şekilde belirtmektedir:

- Kullanım konteksti, kullanıcılar, ekipman, çevre, amaçlar, görevler

- Kullanılabilirlik ölçütleri, etkinlik, verimli çalışma, tatminiyet

- Tasarım sürecinde kullanılabilirliğin tanımlaması ve değerlendirilmesi

Ergonomist, kullanılabilirlik ölçütünü sağlayabilmek için bağımsız bileşenleri tasarlamanın yanı sıra bu bağımsız bileşenlerinin ne şekilde etkileşim içinde olduklarını da göz önünde bulundurmalıdır.

Arayüz içeriği kullanılabilirlik kriteri, günümüzdeki ve gelecekteki farklı arayüz teknolojilerinde yaygın olarak uygulanmak üzere ve otomatik test ve insanlar tarafından yapılan değerlendirmenin bir bileşimi ile test edilebilir şekilde geliştirilmiştir.

-Prensipler: En üstte arayüz kullanılabilirliği için temel teşkil eden dört prensip mevcuttur: algılanabilirlik, çalıştırılabilirlik, anlaşılabilirlik ve dayanıklılık.

-Başarı kriterleri: Farklı grupların ve farklı durumlardaki ihtiyaçların karşılanması maksadıyla üç seviyede uygunluk tanımlanmaktadır: A (en düşük), AA ve AAA (en yüksek).

Projenin yöneticisine ve kısıtlara göre belirli bir seçim yapılmak durumundadır. Müteakiben (devamında) aktarılacak olan metotlar insan faktörleri literatüründeki değerlendirme tekniklerini kapsamaktadır:

-İçerik Analizi: Bu yöntem kullanıcı arayüzü ve sistemin belirli veya genel özelliklerinin dokümantasyonunun analizini betimlemektedir.

- Belgelenmiş Gösterim: Burada, görev gösterimleri veya karakteristikleri, iş akışı, kullanıcı becerileri, kullanıcı kabiliyetleri, mevcut kullanıcı konvansiyonları veya eğilimleri, benzer sistemlerin tasarımından test verileri, vb. hakkındaki bilgilerden oluşan ilgili dokümantasyon kastedilmektedir.

- Gözlem: Belli başlı gözlemlenebilen özelliklerden (örneğin, uygulanabilirlik gözleme dayalıdır) mevcut olanlar için kullanıcı arayüz bileşenlerinin incelenmesini veya sınanmasını kapsar.

- Analitik Değerlendirme: Özellikler ile ilgili uzman kullanıcının “farkındalık” yargısını kapsayan bir değerlendirme yöntemidir.

-Deneysel Değerlendirme: Nihai kullanıcının test kullanımı süreci ile standartların veya önerilerin uygun olup olmadığının belirlenmesidir .

ÜNİTE 12 GÜVENLİĞE DAYALI İŞ YERİ DÜZENLEME
İş sağlığı ve güvenliği konusundaki tüm çalışmalar, “Ergonomi Bilimi”nin altında değerlendirilir. Yani, iş yerinin güvenliği, ancak tüm fiziksel, psikolojik ve sosyolojik çalışma şartlarının güvenli tasarımına ve dolayısıyla insan performans ve kapasitesine uygun çalışma şartlarının sağlanmasına bağlıdır.

Dolayısıyla iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması, ortamın ergonomik olup olmamasına bağlıdır.

Güvenlik (İSG) Dayalı İş yeri Düzenleme, kazadan korunmaya ve meslek hastalıklarını önlemeye yönelik bütün teorik ve pratik tasarım ilkelerinin göz önüne alındığı teknik önlemleri kapsamaktadır. Bu teknik önlemler bir taraftan İş Sağılığı ve Güvenliğini artırmayı amaçlarken, öte yandan çalışanların sağlık ve yaşamlarının korunmasına katkı sağlamış olur.

Sağlık “sadece hastalık ya da sakatlığın olmaması değil, fiziksel, ruhsal ve sosyal olarak tam bir iyilik hâli içerisinde olmak” olarak tanımlanmaktadır. İş sağlığı hizmetlerinin amacı tüm çalışanları sağlıklı tutma ve bunu sürdürme, çalışanları iş koşullarından kaynaklanabilecek sağlık zararlarından koruma ve kişiyi fizyolojik ve psikolojik durumuna uygun işe yerleştirmektir. Bu kavram “Ergonomi” olarak ifade edilebilir.



İŞ KAZASI

Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) tarafından iş kazası “belirli bir zarar veya yaralanmaya yol açan, önceden planlanmamış beklenmedik bir olay” olarak tanımlanmıştır.

Dünya Sağlık Teşkilatı (WHO) tarafından ise iş kazaları “önceden planlanmamış çoğu zaman, kişisel yaralanmalara, makinelerin, araç ve gereçlerin zarara uğramasına, üretimin bir süre durmasına yol açan bir olay” olarak tanımlanmıştır.

506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu, sosyal sigorta uygulaması içinde iş kazalarını, insanların kazanma gücünü engellemesi ölçütüne dayandırmış ve bunları sakatlığa yol açan olaylar olarak ifade etmiştir.

31.05.2006 tarihli, 5510 “Sosyal Sigortalar Ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu”na göre; iş kazasının tanımı, bildirilmesi ve soruşturulması hakkındaki 13. maddede iş kazasını şu şekilde tanımlanmıştır:

-Sigortalının iş yerinde bulunduğu sırada,

-İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle veya görevi nedeniyle, sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş veya çalışma konusu nedeniyle iş yeri dışında,

- Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak iş yeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda,

- Emziren kadın sigortalının, çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda,

- Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında, meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen özre uğratan olaydır.

Bir olayın kaza olarak nitelendirilebilmesi için aşağıdakilerin düşük derecelerine sahip olması beklenir .


  • Beklenilirlilik

  • Kaçınılabilirlilik

  • Kasıt (kazaya sebep vermeye eğilim)

Yani kazalar; çevre ile istenmeyen, kaçınılamayan ve kasıtsız etkileşimlerdir ve yukarıdakilerin ne kadarı bir olayda bulunursa, o olayı kaza olarak nitelendirmek daha mümkün olur. Bazı araştırmacılara göre kazalar toplumsal bir oluşum içerisinde,

  • Önceden planlanmayan,

  • Önceden bilinmeyen,

  • Kontrol dışına çıkan,

  • Çevresine zarar verebilecek olaylardır.

Bu tanıma göre, çevreye zarar verme özelliğinde “canlı-cansız” ayırımına gidilmemiş ve ayrıca zararın meydana gelmiş olmasını değil zarar verebilme niteliği ön planda düşünülmüştür. Bu tanıma göre, zararın fiilen meydana gelmiş olması aranmaz, zarar olasılığının mevcudiyeti kaza tanımı için yeterli sayılmıştır.

Araştırmalarda kaza nedenleri ve kazalara etki eden faktörler, genellikle Kaza Sebep Teorileri ve kaza sınıflandırmaları ile iç içe girerek ve bazen de biri diğerinin yerine kullanılarak ele alınmıştır.

İş kazalarının oluşumunda rol oynayan etkenleri teknik, organizasyonel, sosyal, bedensel ve psikolojik vb. şeklinde sıralanabilir.

Kazalarla ilgili değişik dönemlerde bazı teoriler ortaya çıkmış ve bunlar uzun yıllar iş güvenliği programlarına temel teşkil etmişlerdir. Kaza sebeplerini açıklamak için geliştirilen en genel teoriler şunlardır: Domino Teorisi, İnsan Faktörleri Teorisi, Kaza/Olay Teorisi, Epidemioloji Teorisi, Sistem Teorisi ve Kombinasyon Teorisi, Çok Sebeplilik Teorisi

İSG dünyasında Domino Teorisi, konunun bir klasiği olarak kabul edilmiştir. Domino Teorisinde, kazayı oluşturan silsile 5 ayrı evreye ayrılmıştır: Kalıtsal ve sosyal çevre, kişinin hatası, güvenli olmayan hareketler, kaza ve yaralanma. Teoride bu her evre, birer domino taşına benzetilmiş olup, taşlardan birinin ortadan kaldırılmasının kazayı ortadan kaldıracağı ifade edilmiştir.

Tehlike Erken Uyarı Modeli

Güvenlik yönetim stratejilerinin etkili olabilmesi için sistem ve süreç bütünüyle, kapsamlı ve sistematik olarak analiz edilerek karar vericiye kazalar hakkında objektif bilgiler sunulmalıdır. Dizdar tarafından geliştirilen Tehlike Erken Uyarı Modeli (Diagnostics Model for Hazard-DMH), “kazaların gerçek sebebinin bulunması” ve “olası kazaların tahmini” gibi tehlike değerlendirme çalışmalarındaki iki temel problemin çözümüne getirilen yeni bir tekniktir.

DMH de gerekli veriler için kaza raporlarını kullanmakta, kazaların gerçek sebeplerini bulmakta, bu sebeplerin zaman ile olan ilişkisini inceleyerek gelecek dönemler bazında olası kazaları tahmin etmektedir. Modelin felsefesi şu konular üzerine yoğunlaşmıştır:


  • Kazaların sistemin karakteristiklerine bağlılığı

  • Kazanın gerçek sebebinin bulunması

  • İnceleme için kaza raporlarının kullanılması

  • Kazaların yapısı ve tahmini

DMH, sistemdeki kazaları bir ağaca benzetir. Ağacın meyveleri “kazalar”, kökleri ise kazaları oluşturan sebepler, ona etki eden faktörlerdir.

DMH’nin işlem sırası şöyle ifade edilebilir:

-Etkili faktör ve kombinasyonlarının bulunması,

-Bunların anlamlılığının sıralanması,

-En etkili faktörden başlanarak, anlamlılık seviyesinin başta tanımlanan anlamlılık değeri x ile karşılaştırılması: Eğer bulunan anlamlılık seviyesi x’den büyük ise, dördüncü adıma geçilmesi; Eğer anlamlılık seviyesi ’dan küçük ise, analizin sona erdirilmesi,

-Söz konusu faktörün (veya faktör kombinasyonlarının), seviyeleri bazında bir sonraki periyod için kayıp tahmininin yapılması,

-Tahmin sonuçlarının sıralanması,

-En yüksek tahmin değerinden başlanarak, tahmin değerlerinin başta tanımlanan KAS (kabul edilebilir alt sınır değerleri) ile karşılaştırılması: Eğer bulunan tahmin değeri, KAS’ın üstünde ise, en yüksek değerli faktörden başlanarak, söz konusu faktör altındaki diğer faktörlerin kaza üzerinde etkisinin araştırılması için ilk adıma geçilmesi; eğer bulunan tahmin değeri, KAS’ın altında ise, ikinci en etkili faktöre geçilerek üçüncü adıma geçilmesi

Kullanım kolaylığı açısından kaza sebep teorileri üç geniş kategori altında sınıflandırılmıştır:



  • Kaza-Yatkınlık Teorileri

  • İşçi Kabiliyetlerine Karşılık İş Talebi Teorileri

  • Psiko-Sosyal Teoriler.

İş kazalarının sebebi yalnız kaza sırasında yaralanmış insan değildir, birçok faktör kazada rol oynar. Bu noktadan hareketle son yıllarda birçok araştırmacı kazaları “tehlikeli durumlar” veya “tehlikeli hareketler” başlığı altında incelemiştir.

Tehlikeli Durumlar

İş yerindeki güvensiz durumlar; üretim sürecinde kullanılan teknolojinin ve üretim araçlarının niteliğinden, iş düzensizliğine, bakım ve kontrollerin noksanlığından denetim ve yönetim hatalarına, depolama ve istifleme yanlışlıklarından sağlıksız çevre koşulları gibi temel ergonomik normların uygulanmamasından ortaya çıkmaktadır.

Kazaların olmasına sebebiyet veren tehlikeli durumlara örnekler şunlardır:


  • Güvenlik sistemleri ve makine koruyucularındaki olumsuzluklar,

  • Yapısal bozukluklar ve kullanılan materyalin özellikleri,

  • İşin yapımından doğan tehlikeler,

  • Depolama, düzenleme ve istifleme,

  • Kötü ve tehlikeli çevre koşulları,

  • Kesme, bölme gibi işlemler gerektiren ve bıçak, testere gibi keskin aletlerle yapılan işler,

  • Presleme veya sıkıştırma gibi işlemleri gerektiren ve genellikle pres, mengene gibi biçimlendirme aletleriyle gerçekleştirilen işler,

  • Kinetik enerjinin potansiyel enerjiye dönüştüğü durumlar (örneğin, herhangi bir şeyin işçiye çarpması ya da işçi üzerine düşmesi),

  • Sıcak ve soğuk, elektrik akımı, ses, ışık, radyasyon ve vibrasyon (titreşim)

  • Toksik ve korozif maddeler,

  • Ağır yük kaldırma gibi işlemler nedeniyle vücudu yoğun stres altına sokan işler,

  • Şiddete maruz kalma korkusu gibi psikolojik stresler vb. olarak sıralayabiliriz.

  • Güvensiz çalışma yöntemi

  • Güvensiz ve sağlıksız çevre koşulları

  • Topraklanmamış elektrik makinaları

  • İşe uygun olmayan el aletleri

  • Kontrol ve testleri yapılmamış

  • Basınçlı kaplar

  • Tehlikeli yükseklikte istifleme

  • Kapatılmamış boşluklar

  • İş yeri düzensizliği

  • Koruyucusuz makina, tezgâhlar

  • Parlayıcı patlayıcı maddeler

Tehlikeli Davranışlar

Tehlikeli davranışlar insanın fizyolojik ve psikolojik yapısı ile çevre koşullarından kaynaklanmaktadır. Çalışan insanda genetik bozukluklar, organik yıpranmalar, ergonomik düzen yetersizlikleri ve sağlıksız çevre koşulları güvensiz davranışların nedenlerini oluşturmaktadır.

Üretim sürecine katılan insanın yapmakla görevli olduğu işi, onun fiziksel güç ve zihinsel kapasitesinin üstünde düzenlenmişse, iş düzeni insanın dalgınlık ve dikkatsizliğine neden olacak şekilde tekdüze özellikler gösteriyorsa ya da yapılan işin gerektirdiği ölçüde besin enerjisi sağlanamadığından organik bir zorlanma söz konusu ise, güvensiz davranışların ortaya çıkması ve iş kazalarının oluşması kaçınılmaz olacaktır.

İnsanın yapmakla yükümlü olduğu iş için gerekli ve yeterli eğitim görmemiş ya da yeterli beceri ve deneyim kazanmamış olması, yaptığı işin kendisine pis, zor ya da sevimsiz görünmesi ve çalışanın kişilik özellikleri dikkate alınmadan iş verilmesi nedeniyle işe uygun işçi ya da işçiye uygun iş düzeni kurulmamış olması güvensiz davranışlara kaynaklık etmekte ve iş kazası nedenlerini ortaya çıkarmaktadır.

Çalışan insanın kişiliği, fizyolojik ve psikolojik yapısı, iş yükü, işin niteliği ve çalışma yöntemleri yanında iş yeri ortamındaki fiziksel ve kimyasal etmenler de güvensiz davranışların oluşmasına neden olmaktadır.

İş yerinde çalışanın etkilendiği çalışma koşulları genel olarak sıcaklık, nem, buhar, toz, ışık, gürültü, titreşim, toksit sıvı ve katılar, atmosferik basınç, iyonizan radyasyon gibi etkenlerden oluşmaktadır.

İş kazalarının meydana gelmesine neden olan psikolojik, sosyolojik ve fizyolojik faktörlere ilaveten, iş yerlerinin organizasyon yapısından kaynaklanan ve işçiyi olumsuz yönde etkileyerek kazaların artmasına yol açan, fazla mesai, mantıksız iş rejimi, sürekli gece vardiyası gibi bazı hususlar da bulunur.

İş kazalarında çevre faktörü ise, iş yerindeki fiziksel, kimyasal, biyolojik, ekonomik ve sosyal koşulları içermektedir. Örneğin iş kazalarında, iş yerindeki havalandırma, aydınlatma, nem, gürültü, gaz, toz gibi etkenlerin yanı sıra iş yerindeki sosyal ilişkilerin ve psikolojik ortamın etkisinin de göz önünde bulundurulması gerekmektedir.



Kaza Piramidi

Kaza sıklık hızı veya oranı mantığıyla hazırlanmış olan “kaza piramidi”, kaza sonuçlarının boyutu ile kazalara neden olan emniyetsiz hareketlerin arasındaki bağlantıyı çarpıcı bir şekilde ortaya koymaktadır.

Kaza piramidi emniyetsiz hareketler ile kazalar arasındaki bağlantıyı inceler. Hiçbir emniyetsiz hareket ve ucuz atlatılan kaza kaydı olmadan, ölümcül ya da ciddi yaralanma ile sonuçlanan bir kazanın meydana gelmesi, mevcut sistemdeki istatistiki bilgilerin (raporlamaların) yetersizliğini kanıtlamaktadır.

1 1 Ölümcül Kaza

10 30 Kayıp İş Günü Durumu

100 300 Tıbbi (Yataklı) Tedavi Durumu

1 000 3 000 İlk Yardım Durumu

10 000 30 000 Güvensiz Durumlar (Koşullar)

100 000 300 000 Güvensiz Hareketler

Kaza piramidi emniyetsiz hareketler ile kazalar arasındaki bağlantıyı inceler. Hiçbir emniyetsiz hareket ve ucuz atlatılan kaza kaydı olmadan, ölümcül ya da ciddi yaralanma ile sonuçlanan bir kazanın meydana gelmesi, mevcut sistemdeki istatistiki bilgilerin (raporlamaların) yetersizliğini kanıtlamaktadır.

Bu nedenle, piramidin tabanında yer alan “emniyetsiz hareket ve durumlar” üzerinde yoğunlaşmak, raporlamak, analiz etmek kazaların önlenmesinde ve iş güvenliği performansını yükseltmede kullanılacak en etkili yöntemdir.

Kaza piramidindeki oranlar, şekillerde de görüldüğü üzere sektör-sektör, meslek-meslek, tecrübe-tecrübe vs. değişiklik arz eder.



ÜRETİMDE İŞ GÜVENLİĞİ

Ergonominin amacı, çalışanı her türlü kaza vb. olumsuz unsurlardan korumaktır. Dolayısıyla kullanılan malzeme ve ekipmanların işletme talimatlarına uyulması iş güvenliğinin en birinci kaidesidir.

Atölyelerde güvenlik tekniğine dayalı çalışma yeri düzenlemeleri üç grupta toplanır. Bunlar, “Doğrudan”, “Dolaylı” ve “Uyarıcı” güvenlik teknikleridir.

Doğrudan güvenlik tekniğinin amacı, tehlikelerin başlangıçta önlenmesi olup, etkileri açısından mutlak önceliğe sahiptir. Bu nedenle, yeterli güvenlik sağlayan tesisat, donanım, makine, takım, alet ve düzeneklerin tasarımları, henüz planlama ve üretim aşamasında iken, önceden belirlenmiş kullanma talimatları doğrultusunda kullanıldıklarında yaşam ve sağlık açısından risk oluşturmayacak şekilde yapılması gerekir.

Dolaylı güvenlik tekniğinin amacı, doğrudan güvenlik teknikleriyle önlenemeyen ve konstrüksiyon zorunluluğu nedeniyle ortaya çıkan tehlike noktalarına koruyucu donanımları yerleştirmek veya iş organizasyonuna ait önlemleri almak suretiyle tehlikelere karşı, çalışanların güvenliğini sağlamaktır.

Tehlike kaynakları, bazı hâllerde doğrudan veya dolaylı güvenlik teknikleriyle tam olarak ortadan kaldırılamadığı gibi güvenlik altına da alınamaz. Böylesi bir durumda, çalışma araçları ile güvenli bir çalışmanın hangi koşullarda mümkün olduğunun işaret edilmesi yani uyarılması gerekir. Tehlike kaynaklarının belirgin bir şekilde gösterilmesi zorunludur.

Ayrıca, tehlikeyi haber veren otomatik veya optik uyarıcı cihazlarının da kullanılması gerekir. Örneğin ısı ve dumana karşı duyarlı alarm cihazları, yangına erken müdahalede önemli bir avantaj sağlar. Güvenlik işaretleri arasında aşağıdaki ayrım yapılmaktadır:

1   2   3   4   5   6   7   8   9




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin