ERGUVANLI HOCA ile İLGİLİ HİSLERİ ve HATIRALARI Ersin Arıoğlu’nun 15 Kasım 1999 Tarihinde
İ.T.Ü. Ayazağa Kampüsü Maden Fakültesi Prof. Kerim Konferans Salonunda
10’cu yılında Kemal Erguvan’lıyı anma Kollokyumunda yaptığı konuşmadır. Sevgili Hocam Kemal Erguvanlı Hocamın Sayın Aile Mensupları;
Sayın Öğretim Üyeleri;
Sayın Konuklar; Erguvanlı Hocamı, anmak üzere tertiplenen kollokyumda, bana konuşma fırsatı verildiği için teşekkür ederim. Kemal Erguvanlı, Mühendislik Jeolojisi ile özdeşleşen ve bu disiplininin kurucularından, bu disipline uluslararası ölçekte katkı koyan nadir hocalardandır.
Türkiye’nin ve bağrında yetişdiği İstanbul Teknik Üniversitesinin, Erguvanlı Hocamızla, ondan feyz alabilen talihli öğrencileri gibi kıvanç duyması ve onu saygı ile anması, literatürde ve hatıralarda yaşatması, Erguvanlı’nın Mühendislik Jeolojisi bilim tarihi için önemini gösteren en belirgin göstergelerdir.
Değerli Konuklar; Ben Doçent Kemal Erguvanlı’dan jeolojidersi okuma talihine sahip olan inşaat mühendisleri neslinin temsilcisiyim. Daha sonra İstanbul Teknik Üniversitesinde asistanlık ve iş hayatımda mühendislik yaparken Kemal Erguvanlı Hoca ile toplam 33 yıla dağılmış hatıralar paylaştım. Her hatıramda, değerli öğretilere sahip oldum. Çünkü o hakiki hocaydı, görevi gereği iletişim kurduğunda; refleks olarak, öğretiyordu. Öğrettiğini göstermeden, bilgiyi dikte etmeden ve dayatmadan; adeta bilgiyi çözerek-damıtarak suya doygun olmayan zeminlerin suyu emdiği gibi bilgiyi, emdiriyordu. Bunu, kendisi ile her karşı karşıya geldiğimde gördüm, hissettim, müşaade ettim ve anladım.
Değerli Konuklar; Önce öğrenci Ersin’in, Doçent Kemal Hoca’dan öğrendiklerini özetlemek istiyorum. Kemal Hoca, bize inşaat mühendisleri için mühendislik jeolojisi anlattı. Ben mühendislik jeolojisini şöyle anladım: Mühendislik jeolojisi; henüz inşa edilmemiş ve kağıt üzerinde proje olarak duran bir yapının; inşaatı sırasında ve tüm servis hayatı sürecinde; etrafındaki zeminlerle ve özellikle oturduğu temel zemini ile kuracağı etkileşimimühendise anlatan, tasavvur ettiren ve hesaplattıran bir bilim dalıdır. Başka bir deyişle, mühendislik jeolojisi: yapı ile temel zemini arasında sessiz geçmesi gereken dialoğu, proje mühendisine tercüme eder, okur ve yorumlar. Bu iletişim için senaryolar, alternatifler ortaya koyar. İletişimin muhtemel çatışmaya dönüşme ve sessizliği gürültüye döndüren kritik noktalarını, süreçlerini tarif eder.
Değerli Konuklar; Anladıklarımı, bugünkü büyük hocalarımın huzurunda bir imtihan verir gibi değişik bir pencereden tekrarlarsam, mühendislik jeolojisi, mühendisin, kendisini, temel zemini ve çevre zeminler gibi hissederek; inşa edilen yapıya; zeminlerin göstereceği davranışı ve yapıya göndereceği mesajları doğru şekilde algılamasını ve hesap etmesini sağlar. Bu tanımı ile mühendislik jeolojisi inşaat mühendisleri için bir empati aracıdır. Empatik süreci; mühendis; zemin davranışın ve zeminin mesajını doğru anladığını gösteren eylem planına geçerek tamamlar. Bu eylem planı ile mühendis, empati kurduğu zeminleri; üretici kılar, stresini alır, rahatlatır ve zemin davranışını yapısıyla uyumlu hale getirir veya yapısını uyumlu hale sokar. İşte bu nedenle, inşaat yatırımlarında; mühendislik jeolojisinin çok önemli bir ağırlığı vardır. Bilinçle kullanıldığında, çok verimli sonuçlar verir. Mühendisin eseri ile yüzünü ağırtmasına yardım eder.
Değerli Konuklar; Öğrenci Ersin, Kemal hocasından şunları hatırlıyor. 111 nolu anfiye hızla giren gülen bir yüz. Sınıfın her köşesine ayni anda ulaşan ve yüzü gibi gülen gözler. Kalpten geçerek kulağa ulaşan bir ses tonu ve özel tekniklerle donatılmış anlatım metodu. Kara tahtada hem sağ, hem de sol elle yazılmış inci gibi yazılar, net diagramlar, şekiller. Ayrıca ezberlenmesi zor jeolojik isimlerin akılda tutulması için komik öğretim metodları ve mealen şu sözleri;
“Arkadaşlar inşaat mühendisi olacaksınız. Büyük-büyük köprüler, barajlar, tüneller, yollar ve yapılar yapacaksınız. Her eserinizin mutlaka ve mutlaka taşla-toprakla ilgisi olacak. Biz size taşı-toprağı öğreteceğiz. Daha doğrusu taşı-toprağı sevmeyi öğreteceğiz. Çekiç elde taşlardan yer küre tarihini nasıl okuyacağınızı öğreteceğiz. Sizden de yalnız söylediklerimize dikkat etmenizi isteyeceğiz. Meslek hayatınızda üzülmenizi istemiyoruz.” Değerli Konuklar; Asistan Ersin, Profesör Erguvanlı Hoca’dan şunları hatırlıyor. Ben yapı statiği kürsüsünde asistanlık yapıyordum. Üniversite de bir toplantı vardı. Üst kat anfilerden birisinde hocalar-asistanlar-öğrenciler bir seminer veya konuşma için toplanmıştık. Konuyu pek net hatırlamıyorum. Biz inşaat Fakültesi asistanları bir arada oturuyorduk. Toplantıya ara verilmişti. Kemal hoca yanımıza yaklaştı. “Arkadaşlar; genç mühendislere iyi öğretiyorsunuz. Değil mi? Ben asistanlığımda, hep iyi öğretebiliyormuyum diye merak ve heyecan duyardım. Şimdi duymuyorum. Gözlerinden anlıyorum. Sizde öğrencilerin gözlerine, gözlerine, ta gözlerinin içine bakın; anlarsınız. Gözde pırıltı, öğrenmeyi anlatır. Pırıltıyı görünceye kadar anlatın. Pırıltı gördüğünüzde, zaten daha da iyi anlatırsınız. Bir de imtihan da öğretmediklerinizden sormayın sakın. Notu bildiklerine verin. Ne kadar çok şeyi, zaten bilmiyoruz. Ama bildiğimizi, nasıl biliyoruz, siz ona bakın ve notu ona atın.” Değerli Konuklar; Üniversitede ki asistanlık görevimden, Yapı Merkezi’ni geliştirmek gayesi ile, 1969 yılında ayrıldım. Yönetici Mühendis Ersin, Sevgili Kemal hocası ile çeşitli vesilelerle karşılaştı, teması hiç kesilmedi. Nasıl kesilsin ki. O bir bilgi pınarı idi ve bilgisini bilgece herkesle paylaşıyordu. Zaten Ersin’de bilgi dostu idi. Hocasıyla dostlukları hep devam etti. Her nedense hava meydanlarında özel bir ilişkimiz oluyordu. Belki o’da ben’de çok koşturuyorduk. Hava alanlarında sık sık karşılaşırdık. Konuşmamız mutlaka bir öğreti ile biterdi. Bu nedenle büyük hoca ile hatıralarımda hava alanlarının özel bir yeri oldu. Hep işlerimi merak ederdi: Sebebi muhtemelen, üniversite kariyerinden gelen bir mühendis ve iş yöneticisinin başarılı olmasını çok istemesiydi.
Değerli Konuklar; Yer, Esenboğa Hava Limanı, Hoca Trabzona gidiyor, ben İstanbul’a dönüyorum.
“Ersin İstanbul da büyük işler yapıyorsun. Altyapılardan dolayı zemin parametreleri çok değişebilir. Hani su kaçağı veya kolektör patlaması gibi. Bu durumlar geniş ve derin kazılarda ani durumlar yaratır. Bunların olasılıklarını kapsamlı düşünmek gerek. Hadi senin uçağını çağırdılar. Yolun açık olsun.” 2 ay sonra açtığımız cut-cover tünelde, paralel giden bir kollektörün yoğun yağmur sonu patlaması palplanj iksamızı göçertti ve sıkıntı çektik.
Yer, Atatürk Hava limanı. Ankara’ya gidiyoruz.
- “İşler nasıl Ersin?
- “Şükür hocam; ama; işlerimde şu şu şu güçlüklerle karşılaşıyorum.
- “Güçlüklerin ortasında fırsatlar yatar Ersin. Galiba Einstain söylemiş. İşin aslı, Kur’anımızda var. İnşirah suresinde. Her güçlükte bir kolaylık vardır. Hem de iki kere bu ayet geçer. Bir düşün istersen”.
Gönlüm genişledi, güçlüklerin içinde kolaylık ve fırsat arıyorum artık. Buluyorum da !.
Yer, Atatürk Hava Limanı, Hoca Trabzon’a, ben İzmir’e gidiyorum.
- “İşlerin nasıl Ersin?”
- “Şükür Hocam”
- “Bu çok iyi. Şükretmek çok iyi. Geçenlerde de İstanbul’dan geçerken gördüm. Yaklaşım ayağının temelini kazdılar, sonra durdular. Neden?”
- “Temel gerilmesine henüz karar veremediler. Proje bölümünden pafta bekliyorlar. Biraz da benim kararsızlığımın etkisi var. Kararsızlığıma canım da sıkılıyor”
- “Haklısın. Sıkılır can. Niye bir muayene çukuru açıp zemine inmiyorsun. İn kuyuya zemini gör- sev-okşa. Konuşur kayalar. Zemin, istersen konuşur sana. Hadi benim uçağımı çağırdılar. Bir düşün”.
Muayene kuyusu açtık. Temel zemini üstünde yükleme deneyi yaptık. Zemin Konuştu bize.
Yer, Atatürk Hava Limanı, Dış Hatlar Terminali. Hoca Libya’ya, ben Almanya’ya gidiyorum.
- “Hayrola Hocam”, “Libya’ya gidiyorum. İşler nasıl Ersin”
- “İşlerin sıkıntısı bitmiyor ki hocam. Bir çoğunu siz bilirsiniz”
- “Su ile kayanın savaşını bilirsin Ersin. Daima su kazanır. Kayadan güçlü olduğundan değil. Sabırlı olduğundan. Zaman sorunların çözülmesine yardım eder. Eğer, bir de, sen her tedbiri almışsan”.
Bugün geldiğim yaşta, sabırlı olmak, zamanı beklemek değil, elden gelenin en iyisini yaparak zamanı beklemek, olduğunu öğrendim. Bu tekniğin en iyi sorun çözme metodu olduğunu da gördüm.
Değerli Konuklar; Kemal Erguvanlı büyük, unutulmaz, kalplerde ve literatürde yaşayacak bir hocadır. Çünkü o, öğretisi ve öğretirken kullandığı öğretme teknikleri ile sevgisini kalplere kazımıştır; kalplerde yaşar. Öğrencilerinin zihinlerine, ülke ekonomisinin gereklerini de yazmıştır. Öğrencilerinin; eserlerinde, Türkiye’nin ve dünyanın bayındırlıklarında da yaşar. Kemal Hoca mühendis olmak isteyen öğrencilerine; mühendis olmak isteyen mühendislere; bilgiyi sevgi ile, özen ile damıtarak, her fırsatta, susuz toprağın suyu emdiği gibi, bilgiyi emdirerek aşkla öğretmiştir. Bu nedenle Kemal Erguvanlı Hocam önemlidir ve unutulmazdır. Sayın Hocamın Aziz Hatırası önünde saygı ile eğiliyorum.
Dikkatlerinize teşekkür ederim.