“وَجَاءَ رَبُّكَ/ ve Rabbin geldi”1099 ve “يَدُ اللَّهِ فَوْقَ أَيْدِيهِمْ/Allah’ın eli onların ellerinin üstündedir.”1100 gibi ayetlerin zahiri, Allah için cisimlerdeki sıfatları ispat edecek şekildedir. Fakat kelam ilminin akli ve nakli delillerine dayanarak bu tür zahiri algıların yanlış olduğunu ispat edip ayetlerdeki gerçek maksadı anlamak mümkündür.
Usul-u Fıkıh İlmi
Bu ilim, fıkıh ilmine girişte lazım olan ön bilgileri ihtiva eden bir ilimdir. “Neticesi, şer’i hükümleri elde etmek yolunda kullanılan kaidelerden söz eden ilimdir.”1101
Usul-u fıkıh, usul âlimlerinin bölümlendirmesine göre dört bölümdeki konulardan oluşmaktadır: Lafızlar, akl-i mukaddimeler, hüccet bahisleri ve usul-u ameliye.1102
Elbette usul meseleleri ve bahislerinin tümünün tefsirde kullanım alanı yoktur. Fakat ona ait temel bahislerin önemli bir bölümü; başta va’z ve bölümleri, delalet türleri, hakikat ve mecaz alametleri, lâfzî ve manevi müşterek konusu, lafzın birden fazla manada kullanılması, Kurân’ın batınları ve ona ait lafızlarla ilgili; emir, nehiy, kavram, umum-husus, mutlak-mukayyet, mücmel-mübeyyen gibi bahisler ve haber-i vahidin ve dilbilimcinin sözünün delil olması, icma, teadül, tercihler gibi hüccet mevzusunun genel konularından tefsirde faydalanılır. Bunların, ayetlerin manası ve Yüce Allah’ın maksadının doğru şekilde anlaşılmasında çok etkin rolü vardır. Dolayısıyla bu ilmin konularını bilmek ve hatta onda görüş sahibi olmak müfessir için gereklidir.
Tüm bunların yanında usul-u ameliye bahisleri ve mülazimat-ı akliye konusunun önemli bir bölümünün tefsirde kullanım alanı bulunmamaktadır. Bu yüzden tefsirde bunlar hakkında bilgi sahibi olmanın zarureti yoktur. Usul âlimleri bu tür bahislerde kendi iddialarının ispatı için bazı Kurân ayetlerine istidlal etmiş, onların tefsiri ve bu ayetlerdeki maksat hakkında çok sözler söylemişlerdir. Elbette bu konulardan bir görüş olarak tefsirde istifade edilebilir.
Dostları ilə paylaş: |