c) Kurân’ın İnişi ile Olan Zaman Fasılası
Her ne kadar zaman geçtikçe bilimsel gelişmeler, beşerin idrak ve kabiliyet gücünün kemale ermesi veya aydınlatıcı olayların peşi sıra vuku bulması bazı ayetlerin manasının ortaya çıkması ve o ayetteki maksadın anlaşılmasına sebep olmuştur. Ama buna rağmen zaman fasılası tefsire olan ihtiyacı şiddetli kılan hususlardan birisi olagelmiştir. Çünkü bir taraftan kelimelerin manaları ve ayetlerin iniş zamanındaki durum ve şartların bu sürede değişmiş olma ihtimali, ayetlerde o zamanda kullanılan manaları ve muradı anlamayı zorlaştırmaktadır. Bir diğer taraftan da ayetler hakkında tedricen müfessirler veya bazen de garazkârlar tarafından ortaya atılan görüş farklılıkları, şüphe ve tereddütler, ayetlerin anlam ve manalarından kastedilen muradı belirsizlik çemberine dönüştürmektedir.
Tarih süreci içerisinde Kurân-ı Kerim’in bazı ayetlerinde ortaya çıkan kıraat farklılıkları da bu zaman fasılası sonucu meydana gelmiş ipham faktörlerinden biridir. İşte bu da tefsire duyulan ihtiyacın diğer bir sebebi olmuştur. Çünkü kıraat farkının manayı değiştirdiği yerlerde sahih kıraati bilmeden ayetlerden Yüce Allah’ın muradına ulaşmak mümkün olmayacaktır. Tüm bunlarla birlikte zaman içerisinde insan için yeni bilimsel ihtiyaçlar ortaya çıkmakta ve bunların cevabı da Kurân’da açık bir şekilde beyan edilmemektedir. Kurân-ı Kerim’deki işaret ve ipuçlarından onu elde etmek bir anlamda bilimsel bir güç ve yetenek gerektirmektedir. Dolayısıyla ortaya çıkan yeni ihtiyaçlar ayetlerin tefsirini zaruri kılmaktadır.
Tefsirin İmkân ve Cevazı
Yukarıdaki başlıkla anlatılmak istenen şudur; acaba Kurân-ı Kerim’i anlamak ve tefsir etmek153 yalnızca Allah Resulüne (s.a.a) ve Masum İmamlara mı (a.s) mahsustur yoksa diğer insanlar da kendi kapasiteleri ölçüsünde ve belirli birtakım şartlar doğrultusunda ayetlerin mana ve tefsirini yapabilirler mi? (Tefsirin imkânı). İkinci durum ise, acaba ayetleri tefsir etmek şer’i açıdan caiz midir yoksa sakıncalı mıdır? Her halükarda eğer biri tefsir yapacak olursa acaba bu tefsir onun için muteber, güvenilir ve gerçeği gösterici olur mu? (Tefsirin cevazı).
Son konu (tefsirin cevazı) iki açıdan incelenmektedir:
a) Gerçeği göstermesi ve keşfediciliği.
b) Hüccet ve referans oluşu.
İkinci meselede onun, müfessirin şahsı için hüccet ve referans olması ve bir müfessirin tefsirinin diğerleri için hüccet ve dayanak kabul edilmesi üzerinde konuşulabilinir. Bir müfessirin yapmış olduğu tefsirin başkaları için hüccet olması teferruat ve detay sayılmaktadır. Müfessirin tefsirinin kendisi için muteber ve hüccet olması konusu ise “Fıkıh Usulü” kitaplarında “Zahiri delillerin kabulü” başlığı altında incelenmiştir. Öyleyse bu konu üç başlık altında özetlenebilir:
1- Tefsirin imkânı
2- Tefsirin Masum (a.s) olmayanlar için cevazı
3- Tefsirin gerçeği göstermesi
Dostları ilə paylaş: |