İnceleme: İstidlalde işaret edildiği gibi bu iddianın ispatı ayette üç temele dayandırılmıştır. Fakat bu üç temel sağlam ve kati değildir. “La yemessuhu” cümlesindeki zamirin insanlar arasındaki Kurân’a ait olması şüphelidir ve zamirin “kitab-ı meknuna” (levh-i mahfuza) veya Kurân’ın levh-i mahfuzdaki hakikatine179 dönme ihtimali vardır. Bizim görüşümüze göre buradaki en münasip mana zamirden Kurân’ın levh-i mahfuzdaki manasının kastedilmiş olmasıdır.
“Mutahharun” kelimesinden maksat bazılarının dediği gibi masumlar olabileceği180 gibi abdest veya gusül almak suretiyle arınmış olanlar da olabilir. Nitekim Kurân’da da abdest, gusül ve teyemmüm emrini verdikten sonra bu amellerin hikmetini “li yutahhirakum/sizi temizlesin diye”181 ifadesiyle açıklamıştır. Bazıları da “mutahharun” kelimesinden maksadın melekler olduğunu söylemişlerdir. Bizce maksat Masumlardır.
“Mess” kelimesi için lügat âlimleri çeşitli manalar saymışlardır. Mesela; “dokunma hissiyle derk etmek”, “eli bir şeye ulaştırmak”, “bir şeye ihtiyaç duyulması”, “suyun bedene ulaşması” ve diğer manaları zikretmişlerdir.182 Fakat zikredilen bu manalar “mess” kelimesinin örnekleridir. “Mess” iki şeyin birbirine temas etmesidir; bu temas ister iki somut şeyler arasında olsun, isterse de zihinle somut şey arasında olsun. Derk etmek, dokunma hissiyle onu algılamaktır. Kurân’da da bu sözcük muhtelif yerlerde kullanılmıştır.183 Fakat genel olarak anlama ve idrak etme manasında kullanılmamıştır. Elbette Kurân’ın Levh-i Mahfuzda bulunan ve huzuri ilim olmaksızın anlamanın mümkün olmadığı hakikati de temasın bir mısdakı olarak görülebilir. Nitekim Allame Tabatabai ayette bu manayı kabul etmiştir.184 Bu esasa göre “mess” kelimesindeki maksadın insan bedeninin Kurân yazısı ile temas etmesi185 veya Kurân hakikati ile temas sağlanıp onun algılanması olasılığı ondaki maksadın Kurân’ın ibare ve lafızlarının anlaşılması olasılığına tercih edilir. Binaenaleyh bu ayet Kurân’ın gayri masumlar tarafından tefsir edilemez oluşuna delil sayılamaz.
Bu ayetin açıklaması hakkında gelen rivayetler de ayetteki maksadın bedenin Kurân ile temasının caiz olmaması veya temiz olmayanların Hz. Ali (a.s) tarafından yazılmış Kurân’a ulaşamayacağı veya Kurân’ın tümünün kastettiği gerçeğe ulaşamayacağı yönündedir. Söz konusu iddia ise bunların hiçbirinde görülmemektedir.186 Dolayısıyla ne ayetin zahiri gayri masumların Kurân’ı tefsir edemeyeceklerine delalet etmekte ne de ayetle ilgili olan rivayetler böyle bir konuyu ortaya koymaktadır.
2- “Sana kitabı indiren O’dur. Onun bazı ayetleri muhkemdir ki, bunlar Kitab’ın esasıdır. Diğerleri de müteşabihtir. Kalplerinde eğrilik olanlar, fitne çıkarmak ve onu tevil etmek için ondaki müteşabih ayetlerin peşine düşerler. Hâlbuki onun tevilini ancak Allah ve ilimde yüksek payeye erişenler bilir. Onlar “ona, inandık; hepsi Rabbimiz tarafındandır” derler…”187
Söz konusu iddianın ispatında yukarıdaki ayete şöyle istidlal edilmiştir: “İlimde derinleşmiş ve yüksek payeye ulaşmış olanlardan” maksat Masumlardır. “Tevil” kelimesinden maksat ise Kurân tefsiridir. “Tevilehu” kelimesindeki zamir Kurân’ın tümüne veya tefsire ihtiyacı olan müteşabih ayetlere dönmektedir. Buna göre ayetin anlamı şöyledir: Kurân’ın tefsirini veya tefsire ihtiyacı olan ayetlerin tefsirini Allah ve ilimde derinleşmiş olanlardan başkası bilmez.
Dostları ilə paylaş: |