Kurân’ın Meydan Okuyuşu
Buraya kadar zikredilenlerin yanı sıra Kurân’ın “Tehaddi” denilen; kendi benzerinin getirilmesi yönündeki meydan okuma üslubu ile yaptığı çağrısı, ayetlerinin masumlar dışındakiler tarafından, hatta gayrimüslimler tarafından dahi anlaşılır ve tefsir edilebilir olduğunu göstermektedir.
Peygamber Efendinizin (s.a.a) Kurân’ı, kendi risaleti için bir mucize olarak sunduğu ve herkesi ondaki surelerden birinin benzerini getirmeye çağırdığı konusunda hiçbir şüphe yoktur. Bu, tüm İslam âlimlerinin, hatta İslam dini hakkında bilgi sahibi olan gayrimüslim bilim adamları ve oryantalistlerin üzerinde ittifak ettiği bir konudur. Bu nokta dikkate alındığında; eğer Kurân-ı Kerim’in masum olmayanlardan başkası tarafından anlaşılması mümkün olmazsa bu durumda insanlardan anlamadıkları bir şeyin benzerini getirmeleri nasıl istenilebilir ki?! Ya da Kurân’a benzeyen veya benzemeyen yazı ve söylemleri nasıl onunla karşılaştırıp, üzerinde hakemlik yapabilirler?! Bu durumda anlaşılmayan ayetlerin benzerini getirmek için yapılacak iş imkânsız ve beyhude bir çaba olacaktır; herhalde böyle bir şeyi başkalarından istemek de akıllıca bir iş olmasa gerek. Tüm bunların yanı sıra şu soru da ortaya çıkacaktır: İnsanlardan Kurân kalıbında hangi konu ve bahsi getirmeleri istenmiştir? Şuna dikkat etmek gerekir ki, Kurân’ın tehaddi üslubundaki birinci muhatapları Allah Resulünden (s.a.a) ayetlerin tefsirini dinlemeye hazır olmayan kâfirlerdir. Zaten eğer Peygamber Efendimiz (s.a.a) ayetleri onların Kurân lafızlarından anladıklarına aykırı bir şekilde tefsir etseydi de onu kabul edecek değillerdi. Tehaddi ayetleri ve rivayetlerinde de “ayetlerin tefsirini Peygamberden (s.a.a) öğrendikten sonra onun benzerini getiremezler” gibi bir şeyden söz edilmemiştir. Öyleyse maksat, Kurân üzerinde düşünce ve tefekküre dalmak suretiyle onun muhtevasını anlayıp, hakkaniyetine ve Allah katından olduğuna ulaşmak veya anlayarak onun gibisini getirmeye çalışmak ve bu hususta aciz kalıp onun Allah katından geldiğini ve beşer takatinin üstünde olduğunu kavramaktır. Ayrıca şu ayette sunulan tehaddinin özel bir konumu vardır:
“Hâlâ Kurân üzerinde düşünmeyecekler mi? Eğer o, Allah’tan başkası tarafından gelmiş olsaydı onda birçok tutarsızlık bulurlardı.”166
Bu ayette Kurân’ın anlaşılır ve tefsir edilebilir olduğu daha güzel ortaya konmuştur. Zira ayetten anlaşılan mana şudur: Kurân ayetleri üzerinde düşünüp, tedebbür etmek yalnızca ayetlerin manasının anlaşılmasını sağlamakla kalmaz, sunulmuş konular arasındaki uyum ve bağlantıyı da ortaya çıkarır. Kurân’ın hususiyetlerine ve beşerdeki özelliklere dikkat edildiğinde içeriğinde böylesine üstün derecede bir ahenk ve uyum bulunan bir kitabın ancak Allah katından gelmiş olacağı, insanoğlunun buna güç yetiremeyeceği anlaşılır.167
Dostları ilə paylaş: |