Mevcut Kıraatin Muteber Olduğuna Tarihi Şahitler
Bazı müfessir ve Kurân İlimleri araştırmacıları, elimizde bulunan Kurân’ın irab ve harflerinin mütevatir olduğuna, Kurân’ı yalnızca bu kıraat esasına dayalı bir üslupla okunup, tefsir etmenin caiz olduğuna inanmışlardır.246 Bu görüşün tevcih ve teyidinde şunu söylemek mümkündür: Kurân-ı Kerim’e, Allah’ın kelamı ve son semavi kitap olması hasebiyle İslam dininin başlangıcından bugüne değin Müslümanlar tarafından ayrı bir önem verilmiştir. Peygamber Efendimiz (s.a.a), onun kıraati, ezberlenmesi ve toplanması konusunda önemli tavsiyelerde bulunmuş, Müslümanlar da onu dinlerinin mihver ve temeli olarak telakki edip, onu okumayı kendi günlük dini vazifelerinden biri olarak bilmişlerdir. Kurân’ın metni İslam tarihi boyunca hep sineden sineye, elden ele ve nesilden nesile intikal etmiş, bu yüzden de daima İslam dininin ilk günlerinden bugüne kadar Müslümanlar arasında birçok kâri ve hafızlar var olmuş ve onlara çok değer verilip, üstün mevkilerde tutulmuşlardır. Bu söylenen sözlerden şu neticeye varıyor: Kurân, tarih boyunca Resulullah’ın (s.a.a) kullandığı lafızlar ve kıraatle yaygın olmuştur. Kurân’ın yazıldığı döneme ait yazı hattının ilkel olması, noktasız ve irapsız oluşu, Arap kabileleri arasındaki lehçe farkı, bazen de Müslümanlardan bazılarının şahsi içtihadı gibi faktörler Kurân’ın yaygın olan kıraatinde hiçbir halel meydana getirememiştir. Sadece bazı şahsi ve nadir kıraatler birtakım hatalar meydana getirmişse de İslam camiası onlara itina etmemiştir. III. Halife Osman da bu şaz ve hatalı kıraatler yaygın olmadığından dolayı revaçta olan kıraati korumak için mushafları toplama ve Müslümanlar tarafından kabul gören nüshanın çoğaltılması işine koyulmuştu. “İnsanlar nasıl okuyorsa öyle oku” rivayetindeki “insanların kıraatinden” maksat ise İslam tarihi boyunca bilinen ve meşhur olan Müslümanlar arasındaki yaygın kıraattir. Mevcut Kurân’ın Asım’ın kıraatine mutabık olması da şu sebepledir; Asım’ın kıraati mevcut Kurân hakkında kaydedilmiş meşhur kıraate muvafıktır, yoksa mevcut Kurân Asım’ın kıraatine uygun şekilde yazıldığı için değil.
Öyleyse kıraat ihtilafının bulunduğu yerlerde sahih kıraat sadece mevcut Kurân’ın irab ve harflerine mutabık olan fiili kıraat şeklidir. Ayetlerin kıraat ve tefsiri de ancak bu kıraat esasına göre caizdir; diğer kıraatlere göre (hatta yedi kıraatten olsa bile) caiz değildir.
Dostları ilə paylaş: |