Bu kaideye uymanın müfessiri hatadan koruma hususundaki rolü oldukça aşikâr ve inkâr edilemez. Ama bazıları, bu kaideye riayet etmenin Kuran’ı anlamayı sekteye uğratacağına ve ondaki öğretilerin büyük bir bölümünden mahrum kalınabileceğini sanabilirler. Hâlbuki bu oldukça yanlış bir tevehhüm ve kuruntudur. Çünkü Kurân ayetlerinin çoğunun kıraatinde (bazı istatistiklere göre yaklaşık dörtte üçünde229) hiç ihtilaf yoktur ve bu kaidenin onlar hakkında kullanılmasında daha önce de açıklandığı gibi herhangi bir sorun söz konusu değildir. Kıraatinde ihtilaf olan ayetlerin önemli bir bölümünde de kıraat farkı manayı değiştirmediği için tefsirde hiçbir etkisi görülmemektedir. Örneğin “kufuven/کفوا”ve “huzuven/هزوا”kelimeler (üç farklı kıraatinin: “kufuven ve huzuven” “kufuen ve huzuen” “kuf’en ve huz’en” veya dört farklı kıraatinin: mezkûr üç kıraate ek olarak “kufven ve huzven”) ayetin manasında hiçbir etkisi yoktur.230 Buna benzer kıraat şekli bir hayli
fazladır.231 Kıraat farkının manayı değiştirdiği yerlerde eğer kıraatlerden biri meşhur ve diğerleri şaz232 veya Arap edebiyatının kaidelerine ya da kesin akli ve nakli delillere aykırılığı sebebiyle yanlış olursa bu durumda tanınan ve meşhur olan kıraat sahih kabul edilir ve öteki kıraatlere itina edilemez. Sonuç itibariyle bu bölümdeki kıraat farkının da ayetlerin tefsirinde her hangi etkisi yoktur. Sadece bir kısım ayetlerde kıraat farkı sorun teşkil etmektedir. O da, kıraat ihtilafının manada etkili olduğu ve birden fazla meşhur kıraatin bulunduğu ayetlerdir. Örneğin “Malik-i Yevm’id-din/مَالِكِ يَوْمِ الدِّينِ”ayetinde bulunan “malik/مَالِكِ”kelimesinin “melik” şeklinde kıraati hem manayı değiştirmekte hem de her iki kıraat meşhur olup, Müslümanlar tarafından uygulanmaktadır.233 Bu gruptaki ayetler arasında mevcut kıraatlerden birinin muteber olduğu ve Resulullah’ın kıraati olduğuna dair muteber bir delil bulunmazsa daha önce de belirtildiği gibi muhtelif kıraatleri kapsayan ve hepsi arasında ortak mana sayılan mefhum Allah-u Teâlâ’ya isnat edilebilir. Allah’ın maksadını açıklama manasında bir tefsire ise her kıraatte kendine özgü olacak muhtemel anlam yüklenebilir. Fakat bu gruptaki ayetlerin sayısının çok az olduğu (bazıları bunların sayısının otuz taneden az olduğu görüşündedir)234 gerçeği dikkate alındığında; ayrıca bazı yerlerde ise o ayetlere ait özel mefhumun, muhtelif kıraatleriyle örtüşecek şekilde diğer ayetlerden istifade edilebildiği (mesela; “melik-i yevm’id-din” ifadesinin manasının “el-Melik’il-Kuddüs” ayetinin ıtlağından, “malik-i yevm’id-din” ifadesinin anlamının ise “malik’il-mülk” ayetinin ıtlağından anlaşılması gibi) göz önünde bulundurulduğunda bu gruptaki ayetlerde böyle bir tefsir tarzı Kurân kanalından İslam maarifine ulaşma konusunda hiçbir soruna yol açmaz ve Kurân’ı anlamayı sekteye uğratmaz.