Eserin özgün adı: روش تفسیر قران Reveş-i Tefsir-i Kur’an Yayın Yönetmeni


c) Vahyin Nüzul Dönemindeki Kültür



Yüklə 3,24 Mb.
səhifə88/249
tarix03.01.2022
ölçüsü3,24 Mb.
#47656
1   ...   84   85   86   87   88   89   90   91   ...   249
c) Vahyin Nüzul Dönemindeki Kültür

Nüzul zamanı kültürüyle anlatılmak istenen, Kuran ayetlerinin indiği zamanda insanlar arasında yaygın ve onların yaşadığı topraklara hâkim olan davranışlar, gelenekler, inançlar, bilimler; siyasal, sosyal ve kültürel durumlardır. Nüzul zamanının kültürü ayetlerin iniş atmosferini teşkil eden unsurlardan birisidir ve ayetlerin içeriği, sınırları ve çeşitli yönlerini anlamada bunun rolü inkâr edilemez hatta muttasıl karinelerden birisi sayılır. Nüzul zamanı kültürünün karine oluşu ve tefsirlerde bunun dikkate alınması mantıklı insanların yöntemine mutabıktır. Şa’n-ı nüzul ve sebeb-i nüzulde yapılan açıklamalar göz önünde bulundurulduğunda bu konuyu ayrıca açıklamaya da gerek yoktur. Bu yüzden nüzul zamanı kültürünü bilmenin ayetlerin tefsirindeki tesiri hakkında birkaç örnek sunmakla yetiniyoruz:



1- “Haram ayı geciktirme ancak kâfirliği arttırmaktadır ki kâfir olanlar, bu suretle doğru yoldan çıkarılmadadır. Onlar Allah’ın haram ettiği ayların sayısını denk getirsinler ve Allah’ın haram ettiğini helal etsinler diye haram ayı bir yıl helal sayarlar, bir yıl haram sayarlar.”464

Nakledildiğine göre cahiliye dönemi Arapları, Kuran-ı Kerim’in indiği ve öncesindeki zamanda Hz. İbrahim’in (a.s) dinine uyarak haram ayların saygınlığını gözetirler, kendilerini onlara hürmet etme zorunda görürlerdi. Bazen peşi sıra üç ay (Zilkade, Zilhicce ve Muharrem) savaşmamak onlara zor geliyordu. Bu sebeple haram ayları erteliyorlardı. Yani Sefer ayını Muharrem ayının yerine haram kılıp, kan akıtmaya başlıyorlardı. Bununla da Muharrem ayının saygınlığını korumuş olduklarını düşünüyorlardı. Bu ayet onların bu yanlış tasavvurunun ne denli hatalı olduğunu beyan etmek için nazil olmuştur.465 Gerçi siyak dikkate alındığında ayetin maksadına belli bir ölçüde yaklaşılmaktadır. Fakat Araplar arasında yaygın olan bu davranış ve ayetin bunun hata olduğunu beyan etmek için indiği dikkate alınmazsa ayet iyice açıklık kazanmaz. Dolayısıyla ayetin manasının aşikâr olması nüzul zamanı kültürünü bilmeye bağlıdır.466



2- “Hani bir emniyet vermek için sizi hafif bir uykuya daldırmıştı ve sizi arıtmak, sizden Şeytan’ın pisliğini gidermek, yüreklerinizi sağlamlaştırmak ve ayaklarınızı pekiştirip, metanetinizi arttırmak için de gökten bir yağmur yağdırmıştı.”467

Bu ayette kelime ve cümlelerin anlamı aşikâr olmakla birlikte ayetin iniş zamanına hâkim düşünce ortamı da bilinmezse ayetin maksadı iyice anlaşılmış olmaz. Hal böyle olunca da burada birkaç soru ortaya çıkacaktır; Bu hafif uyku onları nerede buluvermişti? Onlar için ilahi lütuflardan biri sayılan ve kendilerine güven veren bu hafif uyku onları nerede tutuverdi? Şeytan’ın pisliğinden maksat nedir ve ancak yağmur suyuyla giderilmiştir? Yağmur suyu ile ayakların sebat bulması ne anlama gelmektedir?

İşte bu ancak ayetin Bedir savaşında indiği ve o günkü şartların bilinmesi durumunda bu sorular cevabını bulmakta ve ayet artık çok net bir şekilde anlaşılmaktadır. Bu savaşta müşrikler Müslümanlardan önce davranıp, Bedir kuyusuna vardılar. Müslümanlarsa susuz ve kaygan bir zeminde konuşlandılar. Orada temizlenmek ve susuzluğu gidermek için şiddetle suya ihtiyaç duymaktaydılar. Şeytan da onlara şöyle vesvese vermekteydi: Düşmanınız suyu ele geçirmiş ve sizler cünüp halde namaz kılıyorsunuz, ayaklarınız kuma saplanmış durumda!468 Bu koşullar dikkate alındığında ayet çok güzel şekilde açıklık kazanmaktadır. Böylece hafif uykunun ve yağmur suyunun nimet olmasının ne anlama geldiği anlaşılmaktadır. Ayrıca Müslümanların yağmur suyu ile temizlenmeleri ve Şeytan’ın pisliğinden arınmaları, ayaklarının da yağmur vesilesiyle pekişmiş olan zemine sağlam basıp, sebat bulması çok net bir şekilde anlaşılmaktadır. Zira yağmur suyu vasıtası ile kaygan olan kumlar sertleşmişti. Dolayısıyla buradaki sebatı mecazi anlama gelen istikamet ve direnme gücü şeklinde mana etmek için bir gerekçe de olmaz. En azından gerçek olan bu mana mecazi anlama tercih edilir.

3- “Sana yeni ayları (hilalleri) sorarlar. De ki: Onlar, insanlara vakitlerini bildirir, hac zamanı da onlarla bilinir. Sonra iyilik, evlere arkalarından girmek değildir. Ancak iyilik takvalı olanın yöntemidir. Evlere kapılarından girin.”469

Burada kelime ve cümlelerin mefhumu bir hayli açıktır. Fakat ayetin nüzul zamanında cahiliye Arabı arasında Hac konusunda yaygın olan adap ve gelenekler bilinmeden önce “İyilik evlere arkalarından girmek değildir” cümlesi oldukça yüzeysel ve basit bir konu olarak anlaşılıp, bunun bir din metninde zikredilmesine ihtiyaç olmadığı düşünülebilir. Ayrıca şu soruyu da akla getirir: Evlere arkalarından değil de kapılarından girmenin ne gibi bir önemi var ki bu, ayette iyilik sayılmış ve takva ile aynı kefeye konulmuştur?! Ayetin nüzul zamanı ve öncesinde cahiliye Araplarından bir kısmının ihram halinde eve normal kapıdan girmemeyi ve evin damından açtıkları bir delikten içeri girmeyi iyilik saydığı gerçeği dikkate alındığında bu konunun ayette gündeme getirilmesi aşikâr olmaktadır.470 Böylece ayetin maksadında soru işareti ve belirsizlik kalmaktadır. Dolayısıyla ayetin bu cümlesi ile başlangıcı arasındaki irtibat Araplar arsında bu gelenek dikkate alındığında açıklığa kavuşmaktadır. Elbette şunu ifade etmek gerekir ki bazıları bu ayeti sebeb-i nüzulün ayetlerdeki belirsizliği giderdiği ayetlerden biri olarak saymışladır.471




Yüklə 3,24 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   84   85   86   87   88   89   90   91   ...   249




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin